тавăссн/ тав сие (tavwssi/ tav siye) İkramınız için teşekkür ederim.
тавлаш- (tavlaş-) Tartışmak, münakaşa etmek, çekişmek, bahse girmek. çитё тавлашма Dolu dolu tartışmak.
тавлашу (tavlaşu) Tartışma, münakaşa, anlaşmazlık, dava, ihtilaf.
тавлă/ тавлашуллă (tavlw/ tavlaşullw) Tartışmalı, kavgalı, ihtilaflı.
тавлак (tavlak) Dalak.
тавра (tavra) Çevre, dolay, daire, halka, alan. пирён таврара Bizim çevrede, bizim civarda. тавраран кай Yol kenarından git.
тавракурăм(лăх) (tavrakurwmlwh) Ufuk, düşünce dünyası. тaвpaкуpăмa cap Ufkunu genişletmek, düşünce dünyasını genişletmek.
тавралăх (tavrakurwmlwh) Çevre, dolay, ortam.
тавраллa (tavralla) Çevreye, etrafa. тавралла пах- Çevreye bakmak, etrafa bakmak.
таврари (tavrari) Çevre, çevredeki, civardaki, etraf atraftaki. таврари ялсем Çevre köyler.
тавраш (tavraş) 1. Soy, kuşak, sınıf, aile, sülale. Алтăр таврашё Altır ailesinden. 2. Alet, enstrüman, mensup, üye olma, köken, asıl. лаша таврашё At koşumu. ёç таврашёсем (хатёрёсем) Farklı aletler, gereçler. 3. Üst baş, kıyafet, giyim kuşam, çeyiz ку хёрён тавраш нумай Bu kızın çeyizi çok. 4. Tutum, tavır, davranma, ilişki. вёренес тавраш пулмарё унăн Okuma için karar vermedi.
таврашлă (tavraşlw) Çeyizli, çeyizi çok, araç gereci çok.
Dostları ilə paylaş: |