тёкёлтура/ тёклё тура (tékéltura/ téklé tura) Yaban arısı.
тёкён- (tékén) 1. Değmek, dokunmak, değinmek, temas etmek, ellemek, duygulandırmak. 2. Sataşmak, saldırmak, bulaşmak, sarkıntılık etmek. 3. Gerilemek, çökmek. тёкёнсе пурăннă Fakir yaşadı.
тёкёнтер- (tékénter-) Dokundurmak, temas ettirmek, elletmek, değdirmek.
тёкёр (tékér) Ayna.
тёкёш- (tékéş-)Tos vurmak, boynuzla vurmak, toslamak.
тёклен- (téklen-) Tüylenmek, kıllanmak.
тёклё (téklé) Tüylü, kıllı. тёклё пăрçа Tüylü bakla. тёклё çырла Bektaşi üzümü. тёклё тура, тёкёлтура Yaban arısı. тёклё тута, тёклё сăмса Çupra balığı.
тёкме/ тёкмек (tékme/ tékmek) Çit, tahta parmaklık.
тёксём (téksém) Mat, bulanık, donuk, cansız, alımsız, esmer, gizli. тёксём çанталăк Kapalı hava. тёксём çын Asık suratlı kişi. тёксём хёрлё Koyu kırmızı.
тёксёмлен- (téksémlen-) Bulanmak, donuklaşmak, buğulanmak, sönükleşmek.
тёксёмлет- (téksémlet-) 1. Bulandırmak, karıştırmak, söndürmek, koyulaştırmak. 2. Keyfini kaçırmak, üzmek.
тёксёмлёх (téksémléh) 1. Donukluk, matlık, esmerlik, basitlik, sadelik. 2. Cehalet, cahillik, karanlık, kültürsüzlük.
тёксёр (téksér) Hareketli, kıpır kıpır, yerinde duramayan, huysuz.
тёктăмал (téktwmal) Boşuna, boş yere, yok yere, boşuna.
тёл (tél) Karşı, yan, yer, parça, hedef, amaç, hal, durum, olay, ilişki, düzen, sıra, imkân, zaman. пирён тёлте Karşımızda. кёпер тёлёнче Köprü yanında. ку тёлте Bu yerde, burada. хăш-хăш тёлте Herhangi bir yerde. тёл пул- Buluşmak. тёл çук Düzensiz, düzen yok, amaçsız. тёл-тёл Yer yer, zaman zaman. çу иртнё тёлелле Yaz sonuna doğru. тёл кил- Meydana gelmek, varolmak, ortaya çıkmak. тёл килсен Zaman zaman, ara sıra, imkân oldukça. кунта пур тёлтен те лайăх Burada bütün ilişkiler iyi.
тёлёр- (télér-) Derin derin düşünmek, düşünceye dalmak.
Dostları ilə paylaş: |