вёчёлен-/ вёчёклен- (véçélen-/véçéklen-) Öfkelenmek, kızmak, sinirlenmek.
вёчёллё (véçéllé) Kindar, öfkeli.
вёчёлте-/ вёчёлтет- (véçélte-/véçéltet-) 1. Kaşınmak, gıdıklanmak. 2. Sinirlenmek, asabı bozulmak; irkilmek.
вёчёлтеттер- (véçéltetter-) Asabını bozmak, sinirine dokunmak.
вёчёлти (véçélti) Kaşıntı yarası.
вёчёркен-/ вёчёрхен- (véçérken-/véçérhen-) Sinirlenmek, asabı bozulmak, kızmak, içerlemek.
вёчёркке (véçérkke) Öfkeli, çabuk sinirlenen.
вёчёх- (véçéh-) 1. Kızmak, içerlemek, sinirlenmek. 2. İmrenmek, gıpta etmek, kıskanmak
вёчёхтер- (véçéhter-) 1. Kızdırmak, sinirlendirmek. 2. Birbirinden ayırmak, ayrıştırmak; bağlantısını kesmek.
вёшёлтет- (véşéltet-) Kaynaşmak; kımıldamak, oynamak, kıpırdamak.
вёшле- (véşle-) Tazı.
викунья (vikun’ya) Lama.
вил- (vil-) Can vermek, ölmek, gebermek, nefes vermek. виленçи пулчё, вилем пекки турё, вилиш пулчё, вилише печё Ölecek gibi oldu, ölecek gibiydi.
вилё (vilé) Ceset, ölü, merhum. вилё тăпри, вилтăпри Mezar toprağı, ölü toprağı. вилё карти Mezar. вилё шăтăкё Mezar. вилё шывё Ölü suyu.
Dostları ilə paylaş: |