каç (kaşś) Akşam, gece, каç пулать Akşam oluyor, hava kararıyor. эрне каç Cuma gecesi. çёнё çул каç Yeni yıl akşamı. литература каçё Edebiyat gecesi. каç пулсан Akşamleyin, geceleyin. каçа хирёç Akşama doğru.
каç- (kaşś-) Düzeltmek, bir yer-den diğer yere geçmek, taşınmak, geçirmek, yaşamak, ишсе каç- Yüzmek, yüzerek geçmek. чупса каç- Koşmak, koşarak geçmek. хёл каç- Kış, kışı geçirmek.
каçа (kaşśa) Periyod içinde, devam olarak, çёр (кун) каçа Bütün (gün) gece. хёл (çу) каçа Kış (yaz) boyunca.
каçал/ каçал ен (ka şśal/ ka şśal yen) Batı, batı tarafı.
каçалапа (kaşśalapa) Akşama doğru,
каçаларах (kaşśalarah) Akşama yakın.
каçан (kaşśan) Sırt, bel kemiği, vücudun arka tarafı,
каçар- (ka şśar-) 1. Taşımak araba vs. 2. Affetmek, serbest bırakmak.
каçару (ka şśaru) Af, özür.
каçă(ka şśw) Nakil, taşıma, akarsu üzerinden geçirilen kiriş. ту каççи Dağ geçiti.
каçăр- (kaşśwr-) 1. Affetmek, bağış-lamak. 2. Geçirmek, yukarı doğru kaldırmak, bağı arkaya atmak, öne doğru germek. 3. Kalkık, gerilmiş, kaldırılmış. каçăр кăкăр Kalkık göğüs. каçăр сăмса Kalkık burun. каçăр пуçлă çуна Önü kalkık kızak.
каçăрăл- (kaşśwrwl-) 1. Düzelmek, göğsünü öne çıkarmak, başı arkaya atmak. 2. Affedilmek, bağışlanmak.
катмар (katmar) 1. Kütle, yığın, blok. 2. Büyük yığınla, kocaman, modaya uygun, azametli, heybetli, катмар труба Büyük boru. катмар юман Uzun ve kalın meşe. катмар çын Sert adam, katı adam.
кaшăклăx (kaşwklwh) Kaşıkları koymak için kullanılan alet.
кашăкçă (kaşwk şśw) Kaşıkçı.
кашăрка (ka şşwrka) Gergin, sert, sağlam.
кашăркка (kaşwrkka) Pürüzlü, sert.
кашăртат- (kaşwrtat-) Hışırdatmak, çıtırdatmak.
кашкăр (kaşkwr) Kurt. кашкăр ами Dişi kurt. кашкăр çури Erkek kurt. кашкăр курăкё Sardunya çiçeği. căpă кaшкăp Bozkurt. xёpлё кaшкăp Kızıl kurt.
кашкăрла (kaşkwrla) Kurtça, kurt gibi, kurda benzer.
кашла- (kaşla-) Uğuldamak, hışırdamak, şırıldamak, ses yapmak. вăрман кашлать Orman hışırdıyor.
кашлав (kaşlav) Orman sesi.
кашни (kaşni) Her, hep, hepsi. кашни кун Her gün. кашни çул Her yıl.
кaшoлaт (kaşolat) Kaşolat (büyük bir balina çeşidi)
кашта (kaşta) Tünek, raf, kiriş.
каштăр (kaştwr) Aniden, beklenmedik bir anda.
каштăрка (kaştwrka) Rüzgârdan yanmış, bayatlamak.
каштăртат-/ каштăртаттар- (kaştwrtat-/ kaştwrtattar-) Ses çıkarmak, uğraşmak.
каюлан- (kayulan-) Filiz vermek, filizlenmek.
каюллă (kayullw) Filizli.
каюра (kayura) Sivrifare, köstebek.
каюçăн (kayuşśwn) Yolda, geçerken, giderken. Шупашкара каюçăн Кӳкеçе тăвансем патне кёрсе тухрăм Çubuksarıya giderken Kuges’e akrabalara uğradım.
кая (kaya) Kalan, kalmış, geride, arkadakalan. кая юл- Geride kalmak, geç kalmak. кая юлсапыни Geri kalma. кая юлнă шухăшсем Geride kalan düşünceler.
каялла/ калла/ калле (kayalla/ kalla/ kalle) Arkaya, geri, geriye, tekrar, yeniden. каялла ту- Reddetmek. икё тенкине каялла (калла) пар İki ruble geri ver.
каярах (kayarah) Biraz geri, önce, gecikmeli. эрне каярах Bir hafta önce. каярах юлнă Biraz gecikti.
каяраххи (kayarahhi) Biraz geride, biraz gerideki, biraz arkada kalan, biraz arkadaki.
каяюлнăлăх (kayayulnwlwh) Geride kalma, geri kalma.
кăвайт/кăвайтă (kwvwyt/kwvwytw) Yonga.
кăвак (kwvak) Mavi, açık mavi, mavimtrak, okşayıcı. кăвак куç Mavi göz. кăвак тӳпе Mavi gök, gökyüzü, gök. кăвак лаша Boz at. кăвак старик Kır ihtiyar. кăн-кăвак Masmavi. хăмăр кăвак Mor, eflatun. кăвак шуçăм хуппи Kutup mavisi. кăвак чие (кӳкен) Çakaleriği. кăвак хунчав Sardunya çiçeği. кăвак хăмла çырли Böğürtlen. кăвак чечек Zerdali dikeni. кăвак пыл чечек Mevzek otu. кăвак сар чечек Hüsnüyusuf otu. кăвак çутăпа, кăвак çуттипе Gün doğuşuyla.
кăвакал (kwvakal) Ördek. кăвакал аçи Erkek ördek. кăвакал чёппи Ördek yavrusu. кайăк кăвакал Yabani ördek. căpă кăвaкaл Boz ördek.
кăлар- (kwlar-) 1. Çıkarmak, çekmek, götürmek, ihraç etmek, kökünden çıkarmak, çağırmak, doyurmak, çıkartmak. 2. Neşretmek, yayınlatmak. mal sayıp yapmak. 3. İşinden çıkarmak. кёнеке, журнал кăлар- Kitap, dergi yayınlamak. пуç кăлар- Baş vermek, çimlenmek. расход кăлар- Harcamak, sarfetmek. сăмах кăлар- İfşa etmek, açığa vurmak. хăваласа кăлар-Çıkarmak, kovmak. кăларса пăрах- Atmak, fırlatmak, bırakmak. кăларса тăк- Boşaltmak, dökmek. кăларса хур- Açığa çıkarmak, ortaya koymak. кăларса ларт- Maruz bırakmak, ileri sürmek.
кăларăм (kwlarwm) Neşriyat, baskı, çıkarma. иккёмёш кăларăм İkinci baskı.
кăмака (kwmaka) Ocak, fırın. кăмака умё Ocak önü. кăмака шăтăкё Ocak deliği. кăмака çăварё, кăмака ани Ocak boşluğu, ocak içi. кăмака тёпё Ocak tabanı. кăмака çамки, пичё чело печи, кăмака чăххи 1. Ocakla uğraşmayı seven erkek. 2. Donmuş, soğuk kişi. кăмака ăсти Ocak ustası.
кăмăл (kwmwl) Hal, durum, keyif, moral. кăмăл уçăл- Neşelenmek, şenlenmek, keyfi yerine gelmek. кăмăл пăтран- Midesi bulanmak, kendini kötü hissetmek. кăмăла кай-, кил- Beğenmek, hoşuna gitmek, hoşlanmak; gözü tutmak кăмăл ту- Gönlünü almak, tatmin etmek, teselli etmek. кăмăл хуçăл-, татăл- Üzülmek, tedirgin olmak. кăмăла хуç- Bozmak, altını üstüne getirmek. кăмăл турт- Bir şeye eğilim göstermek. кăмăл çёкленни- Heyecanlanmak, ilham gelmek, keyfi yerine gelmek.
кăмăлла- (kwmwlla-) Dostça davranmak, sempatisi olmak, saygı duymak, ilgi göstermek.
кăмăллă (kwmwllw) Teveccühkâr, lütufkâr, okşayıcı, samimi, yürekten, neşeli, keyifli. ырă, уçă, ăшă кăмăллă İyi kalpli, içten, samimi.
кăнтăр (kwntwr) 1. Güney, öğle, gün ortası. 2. Güney. кăнтăр енчен çил вёрет Güneyden rüzgâr esiyor. Кăнтăр Америка Güney Amerika. кăнтăр-хёвелтухăç Güneydoğu. кăнтăр-хёвеланăç Güneybatı.
кăнтăрла (kwntwrla) Öğle, öğle vakti, öğleyin. кăнтăрла енче Güney tarafında. кăнтăрлапа Öğle civarında. кăнтăрла çитерехпе Öğleye doğru, öğleye yakın. кăнтăрлаччен, кăнтăрла çитиччен Öğleye kadar. кăнтăрла иртсен Öğleden sonra. кăнтăрларанпа Öğlenleyin, öğleyin.
кăсăя/ касия (kwswya/ kasiya) Arıkuşu. (mavi, yeşil renkte serçe cinsinden bir kuş)
кăсăк (kwswk) İlgi, ilginç.
кăсъя (kws ́ya) Cep.
кăстăрчăк (kwstwrçwk) Kurt yavrusu.
кăçал (kw şśal) Bu yıl, şimdi, bugün.
кăçалхи (kw şśalhi) Bu yılki, bu yıla ait.
кăçалччен (kw şśalççen) Bu yıla kadar.
кăçат/ кăçатă (kwşśat/ kwşśatw) Keçe çizme.
кăçкăр (kwşśkwr) Bağırmak, ses çıkarmak, gaklamak.
кăтарт- (kw ştart-) Göstermek, işaret etmek, öğretmek, meydana çıkarmak. катартса пыр- Yönetmek, yöneticilik yapmak; önderlik etmek. çул катарт- Yol göstermek. каласа кăтарт- Anlatmak, hikâye etmek, nakletmek.