Çuvaş TÜRKÇESİ-TÜRKİye tüRKÇESİ SÖZLÜk bülent bayram iZMİR, 2007


кăтат (kwtat) İpek kumaş. кăтăк



Yüklə 5,63 Mb.
səhifə12/45
tarix27.10.2017
ölçüsü5,63 Mb.
#16299
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   45

кăтат (kwtat) İpek kumaş.

кăтăк (kwtwk) Gıdık.

кăтăкла- (kwtwkla-) Gıdıklamak.

кăтăкла (kwtwkla) Gıdaklamak, gıt gıdak etmek.

кăтăклан- (kwtwklan-) Gıdıklanmak.

кăтăклантар- (kwtwklantar-) Asabını bozmak, sinirine dokunmak; tahriş etmek.

кăтăклă (kwtwklw) Gıdıklanan, gıdığı olan.

кăтăксăр (kwtwkswr) Gıdıklanmayan, gıdıksız.

кăтăр- (kwtwr-) Kudurmak, delirmek, sinirlenmek, hiddetlenmek.

кăтăрка (kwtwrka) Pürüzlü, pürtüklü.

кăтăркалан- (kwtwrkalan-) Pürüzlenmek, pürtüklenmek, kabarmak, engebeli hale gelmek.

кăтăрнw (kwtwrnw) Delirmiş, kudurmuş.

кăтăрт- (kwtwrt-) Delirtmek, kudurtmak, baştan çıkarmak.

кăтăш-/ кăтăш пул- (kwtwş-/kwtwş pul-) Kestirmek, şekerleme yapmak.

кăткă (kwtkw) Karınca. кăткă йăви (темески, купи) Karınca yuvası.

кăткăс (kwtkws) Zor, karışık, karmaşık.

кăткăслан- (kwtkwslan-) Karışmak, karmaşıklaşmak, zorlaşmak.

кăтла- (kwtla-) Tebrik etmek.

кăтра (kwtra-) Kıvırcık, kıvrık. кăтра çӳçлё Kıvırcık saçlı. кăтра кăмпа Kuzumantarı.

кăтралан- (kwtralan-) Kıvırcıklaşmak, kıvrılmak.

кăтралат- (kwtralat-) Kıvırcıklaştırmak.

кăтрашкаллă (kwtraşkallw) Kıvırcık.

кăчăк (kwçwk) Boğaz kaşıntısı.

кăчăк турт- (kwçwk turt-) El kol hareketleriyle yanına çağırmak.

кăчăклан- (kwçwklan-) Sinirlenmek, asabı bozulmak; irkilmek, gıcıklanmak.

кăчăклантар- (kwçwklantar-) Koklama isteği uyandırmak, koklatmak.

кăчă-мăчă (kwçw-mwçw) Şeytan parmağı.

кăчăр курăкё (kwçwr kurwké) Bataklık at kuyruğu.

кăчăртат- (kwçwrtat-) Çıtırdatmak, gıcırdatmak.

кăчăртăш (kwçwrtaş) Geçimsiz, geveze.

кăчкă I (kwççkw) Tomurcuk. кăчкăллă хăва Söğüt.

кăчкă II (lwçkw) Kuzuların ilkbaharda çıkan ilk yünleri.

кăш (kwş) Sibirya samuru.

кăшăл (kwşwl) Çember, yüzük, yığın.

кăшăлла- (kwşwlla-) Çembere almak, çemberi bir şeye giydirmek, çevrelemek.

кăшăллă (kwşwllw) Çemberli. пуçёсене хёрлё кăшăлла картузсем тăхăннă Başlarına kırmızı çemberli kep giydiler.

кăшăрка- (kwşwrka-) Kurumak, bayatlamak, nasırlaşmak.

кăшкар I (kwşkar) Tahta perde.

кăшкар II кăшкар ути (kwşkar/ kwşkar uti) Kuzukulağı.

кăшкаçла- (kwşkaşśla-) Orağı malayla bilemek.

кăш-каш (kwş-kaş) Acele, çabuk.

кăшкăр- (kwşkwr-) Bağırmak, ses çıkarmak, gaklamak, ötmek. кăшкăрса яр- Çığlık atmak, haykırmak.

кăшкăраш- (kwşkwraş-) Bağrışmak, çağrışmak, gürültü çıkarmak.

кăшкăрашни (kwşkwraşni) Çığlık, haykırış, telaş, karışıklık.

кăшкăрт- (kwşkwrt-) Bağırtmak, gürültü yaptırtak, çığlık attırtmak, ses çıkartmak.

кăшкăру (kwşkwru) Çığlık, bağırma, haykırış. кăшкăру палли Ünlem işareti.

кăшкăруллă (kwşkwrullw) Gürültülü, sesli.

кăшла I (kwmla) Uğuldamak, hışırdamak, şırıldamak.

кăшла- II (kwmla-) 1. Kemirmek 2. Azarlamak, incitmek.

кăшлакансем (kwşlakansem) Kemirgenler.

кăшман (kwşman) Turp. йӳç кăшман Kararturp. тутлă кăшман Tarla şalgamı. хёрлё кăшман Pancar. анра кăшман Yabani karaturp. вётё кăшман Turp. тутлă кăшмaн Pancar, şalgam.

кăшт (kwşt) Biraz, az, birazcık, azıcık. кăштах кёт- Biraz bekle. кăшт шăнтрё Biraz dondu. кăшт та пулин Hiç olmazsa biraz.

кăштăркка (kwştwrkka) 1. Pürüzlü, sert. 2. Beceriksiz, hareketsiz.

кăштăртат- (kwştwrtat-) Yavaş çalışmak, boşa çalışmak, bir şeyle uğraşmak.

кăштăрти (kwştwrti) Ağır kişi, yavaş kişi, beceriksiz.

квадрат (kvadrat) Kare.

квадратлă (kvadratlw) Kare, kare şeklinde.

кваклат- (kvaklat-) Vıraklamak (kurbağa).

квалификаци (kvalifikatsi) İhtisas, uzmanlık.

квалификацилен- (kvalifikatsilen-) Tavsif etmek, vasıflandırmak.

квалификациллё (kvalifikatsillé) Uzman, mütehassıs.

квартал (kvartal) Mahalle.

квас/ квасак (kvas/ kvasak) Kvas (Bir tür içecek).

квитанци (kvitantsi) Fatura, makbuz, senet.

кевте (kevte) Vücut, boy, gövde, duruş, tavır.

кедр (kedr) Sedir ağacı.

кeнгуpу (kenguru) Kanguru.

кенешке (keneşke) Tay.

кепка (kepka) Şapka.

кервен (kevren) Süper, çok güzel, mükemmel, dayanıklı, güçlü, zengin.

кермен (kermen) Saray, kale.

кeтa (keta) Som balığı.

кeфaль (kefal’) Kefal.

кёве (kéve) Güve. кёpёк кёви Kürk güvesi. cётeл-пукaн кёви Mobilya güvesi. тыpă кёви Tahıl güvesi.

кёве яр- (kéve yar-) Süt mayalamak.

кёвел- (kével-) 1. Ekşimek (süt hakkında). 2. Sinirlenmek, bozulmak.

кёвелнё сăмах/ пуплев (kévelné swmah/ puplev) Eski söz.

кёвелен- (kévelen-) Mayalanmak, ekşimek, çürümek.

кёвелёх (kéveléh) Maya.

кёвенте (kévente) 1. Bakraç. 2. Terazi kolu. кёвенте çăлтăр(ё) Oriyon yıldızı.

кёвер-/ кёвет- (kéver-/ kévet) Mayalamak.

кёвё (kévé) Şarkı, müzik, melodi. кёвёлесе юрла- Şarkı söylemek.

кёвёле- (kévéle-) Melodiye dönüştürmek, bestelemek.

кёвёç- (kévéşś-) 1. Kıskanmak, 2. Kıskanç. кевёç çын Kıskanç kişi.

кёвёçтер- (kévéşśter-) Kıskan-dırmak.

кёвёçӳ/ кёвёçни (kévé şśü/ kévé şśni) Kıskanma. кёвёçнипе Kıs-kançlıktan.

кёкёрёлчен (kékérélçen) Beyaz nilüfer

кёкёрчен (kékérçen) Sarı nilüfer.

кёл (kél) Kül. кёл тарри, кёл шывё Alkali. кёл чăххи Evde oturan, evde oturmayı seven.

кёле I (kéle) Sürgü, sürme.

кёле II (kéle) Ökçe. атă кёли, пушмак кёли Topuk, ökçe.

кёле- (kéle-) İstemek, yalvarmak, dilemek.

кёлеле- (kélekele-) Kapıyı sürgülemek.

кёлеме (kéleme) Damga, marka.

кёлен- (kélen-) Dilenmek.

кёлентер- (kélenter-) İstetmek, yalvartmak, dilendirmek.

кёленче (kélençe) Cam. сăра кёленчи Bira şişesi. эрех кёленчи Rakı şişesi. кёленче савăт Cam kap kacak. кёленче завочё Cam fabrikası.

кёлер (kéler) 1. Üzerine sıvı eklemek. 2. Kirli çamaşırları suda tutmak.

кёлер- (kéler-) Sırt üstü düşüp kalkamamak (insan ve mal).

кёлет (kélet) Kümes, ambar.

кёлетке (kéletke) Heykel, benzeri, dış görünüş, gövde, ön taraf, vücut, görünüş.

кёлеш- (kéleş-) Pazarlık yapmak.

кёлеще (kéleşe) Kerpeten, kıskaç, pense.

кёлё (kélé) Dua. кёл ту- Dua etmek.

кёлёмçе/ кёлмёç (kélémşśé/ kélméşś) Dilenci.

кёлёмёçлен- (kéléméşślen-) Dilen-mek, para istemek.

кёлле- (kélle-) Küllemek.

кёллен- (kéllen-) Küllenmek, küle dönüşmek, kül olmak. тăпра кёлленсе кайна Toprak sıcaktan küle döndü.

кёллё (kéllé) Killi. кёлле тăпра Killi toprak.

кёлт (kélt) Biraz, azıcık. кёлт парха Biraz versene.

кёлт çиппи/ килтё çиппи/ килтё (kélt şśippi/ kilté şśippi/ kilté) Dikilmiş keten bezinin kenarlarının kesilmesinden sonra kalan parça.

кёлте (kélte) Demet. ыраш кёлти Çavdar demeti. çуртыррн кёлти Yazlık demetler. кёлте кӳр- Demetleri götürmek.

кёлчăххи (kilçwhhi) Evde oturmayı seven.

кёмелли (kémelli) Giriş.

кёмёл (kémél) 1. Gümüş. 2. Gümüşten. кёмёл укçа Gümüş para. кёмёл тенкё Güçmüş para, gümüş tenge. кёмёл пулă Gümüş balığı. чёркёмёл Civa.

кёмёлле- (kémélle-) 1. Gümüşle kaplamak. 2. Gümüş karşılığı.

кёмёллеттер- (kémélletter-) Gümüş kaplatmak.

кёмёркке (kémérkke) 1. Top, topak, yığın, küme. 2. Beceriksiz, biçimsiz.

кёмсёркке (kémsérkke) Beceriksiz, biçimsiz.

кёмсёртет- (kémsértet-) Gümbürdemek, gürlemek.

кёмсёртеттер- (kémsértetter-) Gümbürdetmek, gürletmek. аслати кёмсёртеттерет Gök gürlüyor.

кёнеке (kéneke) Kitap. кёнеке пичё Kitabın dış yüzü. кёнеке тулё, хуппи Kitap kapağı. кёнеке çап- Kitap yayınlamak, kitap neşretmek. кёнеке кăларакан- Yayımcı, editör. кёнеке сутти Kitap ticareti.

кёнекелле (kénekelle) Kitabı karşılık.

кёнеççул (kéneşśşśul) Gelecek yıl, gelecek sene.

кёнтеле- (kéntele-) Şahit olmak.

кёнчеле/ канчала (kénçele/ kançala-) İplik için hazırlanmış, didilmiş kendirin suya batırılması. кёнчеле йывăççи, кёнчелеççи Çıkrık. кёнчеле арла- Eğirmek.

кёпе (képe) Gömlek. кёпе пёвё Gömlek boyu, gömlek modeli. кёпе хăййи Gömlek bezi.

кёпе-йём (képe-yém) Çamaşır.

кёпелёх (képeléh) Gömleklik kumaş.

кёпер (képer) Köprü. кёпер çинче Köprüde, köprü üstünde. кёпер хыв- Köprü yapmak.

кёпёр (képér) Hemen hep birlikte.

кёпёрлен- (képérlen-) Sığınmak, sıkışmak, toplanmak. кёпёрленсе çӳре- Toplu halde yürümek, beraber yürümek.

кёпёрне (képérne) Vilayet.

кёпёртет- (képértet-) Ses çıkarmak, tıkırtı yapmak.

кёпçе (képşśe) Sapının içi boş birçok bitkinin ortak adlandırılması. упа кёпçи Hindiba (20-100 cm. kazık köklü, rozet yapraklı, mavi çiçekli, çok yıllık otsu bir bitki) шăма кёпçи Melek otu (70-200 cm yükseklikte, çok yıllık, kalın köklü, pembemsi beyaz çiçekli ve otsu bir bitki).

кёпçелен- (képşśelen-) Boyuna büyümek.

кёпçеллё (kép şśellé) İçi boş, oyuk.

кёптёрке- (képtérke) Eskimek, yıpranmak, aşınmak.

кёпшёл (képşél) Soya.

кёпшёл/ cульxa (képşél/ sul’ha) Soya kargası, kestane kargası.

кёр I (kér) Fazla, sıkıcı, yağlı, arkadaşça, birlikte. кёр ӳсет Sıkıca, birlikte büyüyor.

кёр II (kér) Sonbahar.

кёр- (kér-) Girmek, içeri adım atmak, arabayla girmek, (okula, işe) başlamak. алла кёр- Ele geçmek. хёле кёрсен Kışa girerken, kışa doğru. хута кёр- Araya girmek. шыва кёр- Yüzmek, suya girmek. кёрсе тух- Uğramak, girip çıkmak.

кёраки (kéraki) Sonbahar için toprağı hazırlama.

кёре (kére) 1. Katı, kalın, sık, güçlü. 2. Esmer.

кёрекаç(ă) (kéreka şś-w) Geçit.

кёреке (kéreke) Ön köşe, kırmızı köşe. кёреке юррисем Sofra şarkıları, masa şarkıları.

кёрекеç(ё) (kérekeşś-é) Eğlence, düğün organize eden.

кёрен (kéren) Pembe.

кёренке/ кёрепенкё (kérenke/ kérepenké) 409, 5 gram değerinde eski ağırlık ölçüsü. çур кёренке Yarım kirenke. кёренке çурă Birbuçuk kirenke.

кёрепле (kéreple) Bahçıvan tarağı, tarak. йывăç кёрепле Tahta tarak.

кёрепле курăкё (kéreple kurwké) Boğa dikeni.

кёреплеле- (kéreplele-) Tırmıkla taramak, eşmek, eşelemek.

кёреçе (kéreşśe) Kürek. тимёр кёреçе Demir kürek. çăкăр кёреçи Ekmeği ocağa sürmede kullanılan kürek.

кёрет/ кёретех (kéret/ kéreteh) Açık, ulu orta, belli olan. кёретех куранса тăрать Açıkça, ortada. куç кёретех Kendi gözüyle, açıkça, açık seçik.

кёретлетсе (kéretletse) Açıkça, utanmadan, çekinmeden.

кёреш- (kéreş-) Çarpışmak, mücadele etmek, savaşa girmek.

кёреш (kéreş) Dağ silsilesi.

кёрештер- (kéreşter-) Mücadele ettirmek, savaştırmak, kapıştırmak.

кёрешӳ (kéreşü) Tartışma, mücadele, kavga, savaş, güreş.

кёрё (kéré) Güçlü, dayanıklı, dolu, dinç, canlı. кёре лаша Güçlü at.

кёрёк (kérék) Kürk.

кёрёклёх (kérékléh) Kürklük, kürk için.

кёрёске (kéreske) Burçak.

кёрёслет- (kéréslet-) Gürüldemek, gürlemek. тупăсем кёрёслетеççё Toplar gürlüyorlar. кёрёслетсе ӳк- Gürültüyle düşmek.

кёрёслеттер- (kérésletter-) Gürüllettirmek, gümbürdettirmek.

кёрёш-/кёреç- (kéréş-/kéréşś-) İşe alınmak, işe girmek. хурала кёрёш- Bekçilik için girmek, bekçiliğe başlamak. тырă вырма кёрёш- Biçmeye girmek, biçmeye girişmek.

кёркке (kérkke) Alabalık.

кёркунне (kérkunne) Sonbahar, güz, sonbaharda. кёркӳннепе Sonbahara doğru, sonbaharın gelişiyle.

кёркуннехи (kérkunnehi) Sonbahardaki, sonbahara ait, sonbahar.

кёркуннеччен (kérkunneççen) Sonbahara kadar.

кёрле- (kérle-) Gürültü yapmak, gürlemek, gıcırdamak, uğuldamak.

кёрлет- (kérlet-) Uğuldatmak, gürültü çıkartmak, gürletmek.

кёрме (kérme) Turşuluk malzeme.

кёрмек (kérmek) Gurur, bencillik, böbürlenme, övünme.

кёрмеклен- (kérmeklen-) Gururlanmak, kibirlenmek, böbürlenmek.

кёрмеш- (kérmeş-) 1. Uğraşmak. 2. Avel avel gezmek, sallana sallana gezmek.

кёрмештер- (kérmeşter-) Uğraştırmak.

кёрмёш- (kérméş-) Buruşmak, bükülmek.

кёрнекерсем (kérnekersem) Düğünde damadın arkadaşları.

кёрнеклё (kérneklé) Vakarlı, güzel, alımlı.

кёрнеклёх/ кёрнек (kérnekléh/ kérnek) Güzellik, alımlılık.

кёрпе (kérpe) Yarma, bulgur. хăма кёрпи пăчкă кёрпи Bıçkı tozu.

кёрпек (kérpek) Zerre, küçük tane.

кёрпекле- (kérpekle-) Ufalamak, parçalamak, öğütmek, küçük tane haline getirmek.

кёрпеклё (kérpeklé) Gevrek, çabuk ufalanır.

кёрпелен-/ кёрпеклен- (kérpelen-/ kérpeklen-) Ufalanmak, öğütülmek, küçük tanelere ayrılmak.

кёрт (kért) Kar yığını.

кёрт- (kért-) Girdirmek, sokmak. пӳрте кёрт İzbaya sokmak. мунча кёрт- Banyoda yıkamak, banyoya sokmak. шыва кёрт- Suya sokmak. кёлте кёрт- Demete sokmak. илем кёрт- Güzellik vermek. пурнăçа кёрт- Hayata geçirmek. пурнăçа кёртни, пурнăçа кёртсе пыни Hayata geçirme, gerçekleştirme.

кёртлет- (kérlet-) Dövmek, atmak. чёре кёртлетет Kalp atıyor.

кёрӳ (kérü) Damat, enişte.

кёрхи (kérhi) Sonbahar, güz. кёpxи кaникул Sonbahar tatili. кёpxи йёпe-caпa Sonbaharın kötü havası. кёрхи тулă Kışlık buğday.

кёсел (késel) 1. Bir çeşit tatlı, kisel. пăрçа кёселё Bezelye kiseli. 2. Yavaş hareket eden, karar veremeyen.

кёселлёх (késelléh) Kisellik.

кёсем (késem) Bunlar.

кёсен (késen) Kabuk, uyuz hastalığı.

кёсенлен- (késenlen-) Uyuz hastalığına yakalanmak.

кёсёк (késék) Parça, kırıntı, çentik.

кёске (késke) Kısa, az, kısaltılmış. кёске форма Kısa şekil. кёп-кёске Çok kısa. кёске причастие Kısa ortaç.

кёскел- (késkel-) Kısalmak, azalmak.

кёскен (késken) Öz, kısaca.

кёскет- (késket-) Kısaltmak, azaltmak. кёскетсе çырнă сăмахсем Kısaltmalar.

кёскетнё (késketné) Kısaltılmış. кёскетнё хутлă сăмах Kısaltılmış birleşik söz.

кёскеттер- (késketter-) Kısalttırmak.

кёскё (késké) Evli kadınların elbiselerininin göğüs kısmında bulunan yıldız şeklindeki desen.

кёсле (késle) Gusli (Bir müzik aleti). кёсле кала- Gusli çalmak.

кёслеçё (késleşśé) Gusli ustası, gusli çalan.

кёсмен/ кӳсмен (késmen/ küsmen) Kürek, kayık küreği. кёcмeнпe иш- Kürek çekmek.

кёсре (késre) Kısrak, yavru kısrak.

кёсъе (kés ́ye) Cep.

кёç (kéşś) Şimdi, aniden, birden bire.

кёç-вёç (ké şś-vé şś) Hazırda.

кёçен- (ké şśen-) Kişnemek.

кёçентер- (kéşśenter-) Kişnet-tirmek.

кёçё (ké şśé) Uyuz, kaşıntı, kaşınma. кеçё курăкё Kırlangıç otu.

кёçёллё (ké şśéllé) Uyuz.

кёçён (kéşśén) Küçük, genç. кёçён çын Bir aylık yeni gelin. кёçён ывăл Küçük kayın. (kocanın kardeşi) кёçён хёр Küçük görümce. (Kocanın kız kardeşi) пёчёк чёлхе Küçük dil. кёçён алăк Küçük kapı.

кёçёнле (kéşśénle) Gençlikten beri.

кёçёр/ ку çёр (kéşśér/ ku şśérBu gece.

кёçёрлёхе (ké şśérléhe) Bu geceye.

кёçёртен вара (ké şśérten vara) Bu geceden başlayarak, bu geceden itibaren.

кёçёрхи (ké şśérhi) Bu geceki, bu gece olan.

кёçёрччен (ké şśérççen) Bu geceye kadar.

кёçёт- (kéşśét-) Kaşınmak, sızlamak.

кёçёттер- (kéşśétter-) Kaşımak, kışkırtmak.

кёçнерникун (kéşśnernikun) Perşembe. кёçнерни каç Perşembe akşamı. (Çarşambayı perşembeye bağlayan akşam). кёçнерни çёр Perşembe gecesi (çarşambayı perşembeye bağlayan gece).

кёççе (ké şś şśe) Keçe, keçeden.

кёççелен- (kéşśşśelen-) Keçeleşmek, keçe halini almak. çăм кёççеленнё Yün keçeleşti.

кёт- I (két-) Otlatmak, gütmek.

кёт- II (két-) Beklemek. кётмен çёртен, кётмен хутран Aniden, ansızın.

кётес (kétes) Kenar, köşe. xёрлё кетес Kırmızı köşe. пӳрт кётесё İzbe köşesi. кётесе хур- Köşeye koymak.

кётесле (kétesle) Borca, borç olarak, kredi olarak.

кётеслё (kéteslé) Kenarlı, köşeli. виçё кетеслё Üç köşeli, üçgen. тăваткётеслёх Dört köşeli, dörtgen.

кётё (kété) Çalı, kurumuş ağaç. шешкё кётти Kuruyemiş ağacı, kuruyemiş çalılığı.

кётёк (kéték) Kısa, güdük, kısa kulaklı, küçük kulaklı. кётёк сурăх Küçük kulaklı koyun. кётек ăсла Aklı kısa. кётёк çын Tıknaz adam.

кётёлёх (kétéléh) Çalılık, fundalık.

кётмел (kétmel) Kırmızı yaban mersini.

кётмелле/ кётесле (kétmelle/ kétesle) Borca, kredi olarak.

кётменлёх (kétmenléh) Sürpriz, beklenmeyen birşey. .

кётмёл (kétmél) Fren üzümü.

кёттер- (kétter-) 1. Bekletmek. 2. Güttürmek, çobanlık yaptırtmak.

кётӳ (kétü) Sürü. ут кётёвё, лаша кетёвё At sürüsü. ёне кётёвё İnek sürüsü. кетӳ ачи Çoban. кетӳ яр-, хăвала- Sürü kovalamak, sürü sürmek. кётӳ кёт- Sürü gütmek.

кётӳçё/ кётӳç/ кётёвёç (kétü şśé/ kétü şś/ kétévé şś) Çoban.

кёшёлтет- (kéşéltet-) Uğraşmak, ses çıkarmak, kaynaşmak.

кёшёлти (kéşélti) Ağır adam, yavaş adam.

кёштек (kéştek) Köşebent, güçlendirme, pekiştirme.

кёштеклё (kéşteklé) кёштеклё кёпе Köşebentli gömlek.

кив- (kiv-) Çırpmak, silkelemek, silkmek.

кивел- (kivel-) Eskimek, yıpranmak.

кивет- (kivet-) Eskitmek, yıpratmak.

кивё/ кив (kivé/ kiv) eski, renksiz, kullanışsız, киввe тух- Eskimek, köhneleşmek, kullanımdan kalmak.

кив-кирёк (kiv-kirék) Eski, pılı pırtı, ıvır zıvır, eski elbise, hırdavat

кивёлёх (kivéléh) Köhnelik, eskilik.

кивёлле (kivélle) Eskice, eski gibi, eskiye göre.

кивçен (kivşśen) Borç, ödünç. кивçен пар- Borç vermek. кивçен ил- Borç almak.

кивçенле (kivşśenle) Ödünç olarak, borç olarak.

кивçенлен- (kivşśenlen-) Borca girmek, borçlanmak.

кивçенлёх (kivşśenléh) Borç, kredi.

кик (kik) Küskünlük, kırgınlık.

кикакла- (kikakla-) Kaz gibi ses çıkarmak, gaklamak.

кикен (kiken) Çakaleriği.

кикенек 1. Çapak, pıtırak. 2. Cırcır böceği.

кикирик/ автан кикирикё (kikirik/ avtan kikiriké) Horoz ibiği.

киклё (kiklé) Öç alan, kindar, intikamcı.

кил (kil) 1. Ev. 2. Ev ocağı. килёпе Bütün ev, bütün aile. килё-килёпе Bütün evle, bütün ahaliyle. хăна килё Misafir evi. килтен киле Evden eve. кил хуçи Ev sahibi. киле кёрт- Eve sokmak, eve kabul etmek. киле кёр- Eve girmek.

кил- (kil-) Gelmek, varmak, başlamak. вырăна кил- Yerine gelmek, oynanmak. аса кил- Aklına gelmek, hatırlamak. кăмăла кил- Hoşuna gitmek, beğenmek. тӳрё килчё Şans geldi. килсе тух- Olmak, meydana gelmek, başına gelmek. илсе кил- Getirmek, alıp getirmek. кайса кил- Gidip gelmek, dönmek, dönüp gelmek. манăн çиес килет Ben yemek istiyorum. санăн ёçес килет Sen içmek istiyorsun. пурăна-киле Zamanla. май кил- Başarılı olmak, becermek, yapabilmek.

килен-каян (kilen-kayan) Gelen giden.

килелле (kilelle) Eve doğru. килелле утрё Eve doğru gitti.

килен-/ киллен- (kilen-/ killen-) Tatmin olmak, hayatını yaşamak.

килентер- (kilenter-) Tatmin etmek, hayatını yaşatmak.

киленӳ (kilenü) Tatmin, rahatlık.

килес (kiles) Sonraki, gelecekteki. килес çул Gelecek yıl, gelecek yıla.

килетшён (kiletşén) Gelirken.

килё (kilé) Havan, dibek.

килёнтеш (kilénteş) Gelinler, bir kişinin oğullarının gelinleri.

килёш- (kiléş-) 1. Anlaşmak, karar vermek, barışmak, bir sonuca varmak, pazarlık yapmak. 2. Beğenmek, yakıştırmak, yakışmak, uygun olmak, uymak.

Yüklə 5,63 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   45




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin