пулăçă (pulw şśw) Balıkçı.
пулăх (pulwh) 1. Buzlar arasındaki açık su. 2. Verimlilik.
пулăхлă (pulwhlw) İş bilir, verimli, üretken.
пулăхсăр (pulwhswr) 1. Ahlaksız. 2. Faydasız, verimsiz.
пулăш- (pulwş-) Yardım etmek, yardımcı olmak, iyi gelmek, destek olmak, sağlamak, hizmet etmek.
пулăшу (pulwşu) Yardım. пулăшу сăмахё Son takı, ilgeç. пулăшу глаголё Yardımcı fiil.
пулăшусăр (pulwşuswr) 1. Çaresiz. 2. Yardımsız, yardımcısız.
пулемёт (pulemyot) Makineli tüfek.
пуленке/ вут пуленки (pulenke/ vut pulenki) Odun.
пулё/ пуль (pulé/ pul’) İhtimal, muhtemelen, belki, galiba, herhalde. эсё ăна пёлен пулё Sen herhalde onu tanıyorsun.
пули-пулми (puli-pulmi) Ne o ne bu, ha var ha yok. пули-пулми çын Kötü adam, berbat adam.
пулин (pulin) Olmakla beraber, ise de, -e rağmen.
пуллă I пулăллă (pullw/ pulwllw) Balıklı. пулаллă кӳлё Balıklı göl.
пуллă II (pullw) Verimli, bereketli. пуллă тăпра Bereketli toprak.
пулле (pulle) Ağaçtan kaşık, kase vb. yapmak için kullanılan alet.
пулмалла (pulmalla) İhtimal, herhalde, olmalı.
пулмас (pulmas) Ham, gerçekleştirilemez, kalitesiz, değersiz, kötü, faydasız.
пулмасла (pulmasla) Umulmaz şekilde.
пултар- (pultar-) Yapmak, -ebilmek, başarmak, yaratmak, becermek.
пултарулăх (pultarulwh) Yaratıcılık, üstün yetenek, yetenek, üretkenlilik, verimlilik.
пултаруллă (pultarullw) Yetenekli.
пултаруçă (pultaruşśw) Yetenekli, becerikli, kabiliyetli kişi. сăмах пултаруçисем Söz ustası.
пултăр (pultwr-) Görümce, kayınbirader.
пултăран/ путран (pultwran/ putran) Tavşancıl otu.
пулттипе (pulttipe) каç пулттипе Akşam gelişi, akşama doğru.
пулу (pulu) Oluşma, meydana gelme, kurma, kurulma. сăмахсен пулăвё Söz yapımı.
пулхат- (pulhat-) 1. Karıştırmak, kazmak, alt üst etmek. 2. Bulandırmak, dalgalandırmak, heyecanlandırmak.
пуля (pulya) Kurşun, mermi.
пульница (pul’nitsa) Hastane.
пумa (puma) Puma.
пумилкке (pumilkke) Anma, hatırlama.
пунеттей (punettey) Tanık, kefil.
пункт (punkt) Nokta, merkez, istasyon.
пуп (pup) Papaz. пуп таврашё Ruhban sınıfı.
пупле- (puple-) Konuşmak, sohbet etmek.
пуплев (puplev) Konuşma, laf, söyleşi, sohbet. пуплев пайе Konuşma bölümü. пуплев органёсем, пуплев пайăсем Konuşma organları. пуплев уйрăмлăхёсем Konuşma özellikleri. тӳрё мар пуплев Dolaylı anlatım. тӳрё пуплев Dolaysız anlatım.
пур I (pur) Var, mevcut. пуртан Olduğu için. хăна пуртан кёмерём сирён патăра Misafir olduğu için size gelemedim.
пур II (pur) Tüm, bütün, hep, her, tamam, baştan başa.
пуp III (pur) Çatı.
пуpa (pura) 1. Çatı. 2. Baltayla kesmek.
пураттар- (purattar-) Baltayla kestirmek.
пурăк/ пуркă (purwk/ purkw) Sepet.
пурăн- (purwn-) 1. Yaşamak, geçinmek. 2. Oturmak, ikamet etmek. пурăнан ёмёрте Hayatta, ömürde. пурăна-киле Zaman geçtikçe, zamanla. пурăнассишён кёрешни Hayat mücadelesi, yaşam mücadelesi.
пурăнăç (purwnw şś) Hayat, ömür.
пурăнмалăх (purwnmalwh) Yaşamaya yetecek kadar.
пурăнтар- (purwntar-) Yaşatmak, barındırmak.
пурăш (purwş) Porsuk.
пурё (puré) Hep, hepsi, herşey, tamamı. мен пурё Tamamı, hepsi, bütünü. пурё-пёр Ne olursa olsun, herşeye rağmen.
пуринчен (purinçen) Her şeyden, hepsinden, tamamından. пуринчен лайăх Hepsinden iyi. пуринчен ытла Esasen, başlıca, temel olarak. пуринчен малтан Her şeyden önce.
пурлак (purlak) Yedekçi, halatla gemi çeken.
пурлă I (purlw) Gri.
пурлă II (purlw) пурлă форма Olumlu şekil, olumlu hal.
пурлă-çуклă (purlw- şśuklw) Var yok, dar, kıt. пурлă-çуклă пурăн- Kötü yaşamak, fakir yaşamak.
пурлăх (purlwh) Varlık, var oluş, yaşama, servet, mal, zenginlik.
пурлăхлă (purlwhlw) Varlıklı, hali vakti yerinde, zengin.
пурнăç (purnwşś) Hayat, ömür. пурнăç тёвви Embriyo, tomurcuk. пурнăç утаме, пурнăç пусăмё Hayatî adım, hayat adımı. пурнăçа кёрт- Hayata sokmak, hayata geçirmek, gerçekleştirmek. пурнăçа кёртни Gerçekleştirmek, hayata geçirme.
пурнăçла- (purnwşśla-) Gerçek-leştirmek, uygulamak, hayata geçirmek.
пурнăçлан- (purnwşślan-) Gerçek-leşmek, yerine gelmek, uygulamaya koyulmak, hayata geçirilmek.
пурсăмăр (purswmwr) Hepimiz.
пурсăр Hepiniz.
пурçăн İpek, ipekli. пурçăн тутăр İpek yazma.
пуртă (purtw) Balta. пуртă аври Balta sapı. пуртă тăрши Balta sırtı. урлă пуртă Çapa. тăхçа пуртă Kör balta. пысăк пуртă Büyük balta.
пуpтă căмca (purtw swmsa) Martı.
пуртăсăр (purtwswr) Baltasız.
пурте (purte) Hepsi, hep, tamamı, tümü.
пурум (purum) Feribot.
пус (pus) Kapik, para. (1 ruble 100 kapik)
пус- I (pus-) 1. Bir adım atmak, basmak, başlamak, çiğnemek, eskitmek, basmak. тăла пус- Çuha dövmek. пусса лар- Kuluçkaya yatmak. ыйхă пусрё Uyku bastırdı. 2. Parmak basmak. алă пус- Parmak basmak, imzalamak. пичет пус- Eklemek. 3. Basmak. ача вунна пусрё Çocuk on yaşına bastı. 4. Batmak, dalmak.
пус- II (pus-) Batırmak, kesmek, sancımak, iğnelemek, öldürmek (koyun, keçi vb. ).
пуса (pusa) Kenevir. пуса чечек пустоцвет, пуса кайакё Avrupa ispinozu (kuş).
пусар- (pusar-) 1. Ezmek, zulmetmek, baskı yapmak, bastırmak. 2. Teskin etmek, yatıştırmak, sakinleştirmek, dindirmek.
пусарăм/ пусалăх (pusarwm/ pusalwh) Kuluçkaya yatmak.
пусарăн- (pusarın-) 1. Oturmak, yerleşmek, dinmek, yetişmek. 2. Ezilmek, baskı altına alınmak, güçten düşmek.
пусарни/ пусару (pusarni/ pusaru) 1. Bastırma, ezme, baskı altında tutma, susturma. 2. Bastırma, yatıştırma.
пусаха (pusaha) 1. Üzengi. 2. Kapı eşiği.
пусахла- (pusahla-) İhlal etmek, istila etmek, baskı yapmak. пусахласа Zorla.
пусă I (pusw) Tahıl tarlası, ekin tarlası, sürülü tarla. ыраш пусси Çavdar tarlası. хура пусă, çёртме пусси Nadasa bırakılmış tarla. пусă хапхи Bahçe kapısı. пусă çаврăнăшё Ürün rotasyonu.
пусă II (pusw) Kuyu, çeşme. типё пусă Derin susuz çukur.
пусăллă (puswllw) 1. Tarlalı, tarla sahibi. виçё пусăллă уй-хир Üç parçalı tarla. нумай пусăллă хир Çok parçalı tarla. 2. Kuyulu.
пусăлăх/ пуслăх чăх (puswlwh/ puslwh çwh) Kuluçka. пуслăх чёп Civciv sürüsü.
пусăм (puswm) 1. Adım, kademe, aşama, basamak. кашни пусăмрах Her adımda. 2. Basınç, baskı.
пусăран- (puswran-) 1. Oturmak, yerleşmek, dinmek, yetişmek. 2. Ezilmek, baskı altına alınmak, güçten düşmek, ağırbaşlı olmak. çил пусăранчё Rüzgâr dindi. 2. Basılmak, yayınlanmak.
пусăрăнчăклăн (puswrwnçwklwn) Sakin, soğukkanlı, ağırbaşlı.
пусăх- (puswh-) 1. Boğulmak, nefesi tutulmak. 2. Bozulmak, şımarmak, ahlakı bozulmak. пусăхнă çăнах Bozuk un, küflü un.
пускăч (puskwç) Üzengi, basamak.
пускил (puskil) Komşu, yakındaki.
пуслăх I (puslwh) Samanı sıkıştırmada kullanılan ip ya da tomrukları birbirine bağlayan demir çengelli ağaç kama.
пуслăх II (puslwh) … kopeyke, …kuruşa. вăтăр пуслăх хут илтём 30 kopeyke/kuruşa kağıt aldım. çирём пуслăх 20 kuruş değerinde para.
пусма I (pusma) Basamak, kademe, aşama, merdiven.
пусма II (pusma) Basma, patiska.
пусмăр (pusmwr) Baskı, boyunduruk, şiddet, zorlama.
пусмăрла- (pusmwrla-)1. Ezmek, baskı altında tutmak, baskı yapmak. 2. Gücendirmek, darıltmak, incitmek.
пусмăрлăх (pusmwrlwh) Baskı, boyunduruk, kölelik, esaret.
пусмăрçă (pusmwrşśw) Zorba, baskıcı.
пустав (pustav) Çuha. пустав сăхман Çuha kaftan.
пустар- (pustar-) Sıkıştırmak, baskı yaptırmak, bastırmak.
пустуй (pustıy) 1. Boş, önemsiz, hiç. 2. Boşuna, boş yere, yok yere.
пуç (puşś) 1. Baş, tepe, yukarı. пуç купташки Kafatası. луç тӳпи Tepe. пуç шăмми Kafa tası. тыра пуçё Başak. чăлха пуçе Ayak ucu. купăста пуçё Lahana başı. пуç çаврăнни Baş dönmesi. пуç патне пыр- Sarhoş olmak, mest olmak. пуçа лек- Zehirlenmek. пуç хур- Baş koymak. пуç çи- Mahvetmek, batırmak, kıymak, kırıp geçirmek. ыраш пуç кăларать Çavdar baş veriyor. çара пуçăн Açık baş. 2. Başkan, baş, müdür, amir. кил пуçё Aile reisi. пуç хула Başkent. пуç пӳрне Baş parmak. 2. Baş, başlangıç, kaynak, köken. шыв пуçё Irmak kaynağı.
пуç- (pu şś) Batırmak, banmak.
пуç пул- (puşś pul) Baş olmak, egemen olmak, üstün olmak, ağır basmak.
пуçана (pu şśana) Bacanak.
пуçар- (puşśar-) Başlatmak, hareket ettirmek, başlamak. пуçарса яраканни Başlatıcı.
пуçарăн- (puşśarwn) Başlamak, girişmek, yüz tutmak.
пуçару (puşśaru) Girişim, insiyatif, başlangıç, çıkış, kaynak.
пуçарулăх (puşśarulwh) Girişim-cilik, insiyatif sahibi olma.
пуçаруллă (puşśarullw) Girişken, faal.
пуçах (pu şśah) Başak.
пуçахлă (pu şśahlw) Başaklı.
пуçăн- (puşśwn-) Başlamak, girişmek.
пуçелёк (puşśelék) Baş ucu, baş altındaki döşek. урапа пуçелёкё Araba yastığı.
пуçёпех/ пуçпех (pu şśépeh/ pu şśpeh) Büsbütün, tümden, hepten, temelli, kesinlikle.
пуçиле/ чуниле (puşśile/ çunile) Katil, cani, zalim, alçak, adi, haydut.
пуçла-/ пуçласа яр- (puşśla-/ pu şślasa yar-) Başlamak, girişmek.
пуçламăш(ё) (pu şślamwş-é) 1. Baş, başlangıç, kaynak, köken. 2. Başlangıç(sıfat), ilk. пуçламăш форма İlk şekil. пуçламăш курс Başlangıç kursu.
пуçлан- (puşślan-) Başlamak, baş göstermek, ortaya çıkmak, kaynaklanmak.
пуçлă (puşślw) Başlı. ултă пуçлă çёлен Altı başlı yılan. пуçлă йёп Toplu iğne.
пуçлăх (puşślwh) Lider, başkan, amir, müdür, yönetici, idareci.
пуçне (puşśne) Başka, dışında, hariç, -den başka, …-sız. мансăр пуçне Benden başka. кусемсёр пуçне Bunlardan başka.
пуçсăр (puşśswr) Korkusuz, ümitsiz, ümitsizlikten saldıran, cesur, yürekli, gözü pek, cüretkar.
пуçсăрлан- (puşśswrlan-) Çılgınca hereket etmek, korkmadan hareket etmek, cesaretle yapmak.
пуçсăрлăх (puşśswrlwh) Çılgınlık, cesaret, yiğitlik, yüreklilik, atılganlık, küstahlık, yüzsüzlük.
пуççап- (pu şś şśap-) Baş eğmek, selam vermek, selamlamak, selam söylemek.
пуççăн (puşśşśwn) пёччен пуççăн пурăнать Yapayalnız yaşıyor, tek başına yaşıyor.
пуçтар- (puşśtar-) Toplamak, toparlamak, bir araya getirmek, doldurmak, monte etmek, koleksiyon yapmak, derlemek. пуçтарса хур Gizlemek, saklamak.
пуçтарăн- (puşśtarwn-) 1. Toplanmak, toplaşmak. 2. Hazırlanmak, niyetlenmek, niyet etmek. 3. Karşılaşmak.
пуçтармалли (puşśtarmalli) Hasat, toplanması gerekli, toplanacak.
пуçтару/ пуçтарăм (puşśtaru/ pu şśtarwm) 1. Toplama, kaldırma, devşirme, hâsılat, ürün. 2. Düzenlilik, özen.
пуçтаруллă (pu şśtarullw) Düzenli, özenli, titiz, dikkatli, derli toplu.
пуçтарусăр (puşśtaruswr) Dikkat-siz, özensiz, pasaklı.
пуçтах (puşśtah) Küstah, yüzsüz, dikkatsiz, cüretkâr, yaramaz, şirret, haylaz.
пуçтахлан- (puşśtahlan-) Küstah-laşmak, haylazlaşmak, yaramazlık etmek, edepsizlik etmek, dikkatsizleşmek, cüretkârlaşmak.
пуç тăнё ( pu şś twné) Akıl, sağduyu. пуç тăнне çу
хат- (ăнсăр пул-) Aklını kaybetmek.
пуçхёрлё (pu şśhérlé) Baş aşağı.
пут- (put-) Batmak, gömülmek, boğulmak, dalmak. шухăша пут- Düşünceye dalmak.
путавçă (putavşśw) Olta takımı, balık tutmada kullanılan alet araçlar.
путар- (putar-) 1. Batırmak, boğmak, daldırmak. 2. Yıkmak, harap etmek, batırmak.
путăк (putwk) 1. Çukur, girinti, batık yer, oyuk. 2. Bataklık.
путăклан- (putwklan-) Girintili çıkıntılı olmak, çukurlaşmak, oyuklaşmak, oyulmak.
путăклă (putwklw) Düzgün olmayan, eğri, eşit olmayan, girintili çıkıntılı, deşikli, çukurlu.
путăн- (putwn-) Dalmak, batmak, gömülmek, binmek.
путăркăç (putwrkwşś) Balık oltası kurşunu.
путăш (putwş) Manta, şamandıra, duba.
путвал (putval) Bodrum, mahzen.
путек (putek) Kuzu. качака путекки Oğlak.
путекле (putekle) Kuzu gibi, kuzuya benzer.
путек-пăран (putek-pwran) Koyun kuzu.
путене (putene) Dişi bıldırcın.
путех (puteh) İhtimal, belki, muhtemelen.
путишле (putişle) 1. Komik (bir biçimde), gülünç, tuhaf bir biçimde. 2. İlginç, sürükleyici, tuhaf, eğlenceli.
путлан- (putlan-) 1. Saplanmak, saplanıp kalmak, batmak, takılıp kalmak. 2. Boğulmak, bunalmak, tıkılıp kalmak. путланнă çăмарта Civcivsiz yumurta.
путланкă (putlankw) Çukur yer, bataklık yer.
путлăх (putlwh) Bataklık.
путлё (putlé) 1. İşe yarar, makul, iş bilir, anlaşılır. 2. Çalışkan, gayretli.
путлён (putlén-) Gereği gibi, adamakıllı, doğru dürüst.
путмар I (putmar) Hapishane yatağı. путмар сакки Tahta ve geniş yatak.
путмар II (putmar) Toprak parçası, parsel, arsa, bölüm.
путрет (putret) Üst üste, arka arkaya, sırayla, alışveriş, anlaşma, şart, koşul. путрет ил- (пул-) Şartlara göre taahhüt etmek, anlaşmak.
путретчик (putretçik) Müteahhit.
путсёр (putsér) Anlayışsız, ipsiz sapsız, güvenilir olmayan, emniyetsiz, kaypak, özensiz.
путхах (puthah) Bataklı, batak.
путь/ путех (put’/ puteh) İhtimal, muhtemelen, herhalde.
пух- (puh-) Toplamak, derlemek, toparlamak, bir araya getirmek, doldurmak, biriktirmek.
пухасси (puhassi) 1. Toplanılacak, derlenecek, biriktirilecek. 2. Toplama, kaldırma.
пухă (puhw) Derleme, toplama, biriktirme.
пухăн- (puhwn) Toplanmak, derlenmek, toplaşmak, hazırlanmak, niyetlenmek.
пухăнни (puhwnni) Birikim, birikme, biriktirme, kalabalık, birikinti.
пухмач (puhmaç) Kumbara.
пухтар- (puhtar-) Toplatmak, derletmek, bir araya getirtmek, biriktirtmek.
пуху (puhu) Derleme, derleme kitap, toplantı, meclis, koleksiyon. пухăва тух- Derlemeye çıkmak, toplamaya çıkmak. çын пуххи İnsan kalabalığı. кулăшла калавсен пуххи Komik anlatılar kitabı, derlemesi. чечек пуххи Demet, buket.
пухут (puhut) Malın fazlalığı, fazlalık, artık.
пухутлă (puhutlw) Fazla olan, artık.
пухча (puhça) Çocuk başlığı.
пучах (puçah) Başak. урпа пучахё Arpa başağı. пучаха лар- Başaklanmak, başak vermek.
пучахлă (puçahlw) Başaklı.
пушан- (puşan-) Boşalmak, tenhalaşmak, ıssızlaşmak, serbest kalmak.
пушан (puşan) Güçsüz, zayıf.
пушар (puşar) Yangın, ateş.
пушарнăй (puşarnwy) Yangın, itfaiye.
пушат- (puşat-) Boşaltmak, serbest bırakmak, hafifletmek, indirmek.
пушă I (puşw) 1. Boş, kof, dar kafalı, kuru, özgür, hür, serbest, boş gezen. пушă хир Çöl. пушă вăхăтра Boş zamanda. 2. Özgürce, rahat rahat, kolaylıkla, işsiz, güçsüzce. пушă лар- Boş boş oturmak, işsiz oturmak.
пушă- II (puşw-) Kamçı. пушă аври Kamçı sapı.
пушăлăх (puşwlwh) Boşluk, aylaklık, başıboşluk.
пушăт (puşwt-) Ağaç kabuğu. пушăт кас- Ağaç kabuğu soymak.
пушкар (puşkar) Masura.
пушкар- (puşkar-) Vakit bulmak, yetiştirmek, yetişmek, başarı göstermek, gayret göstermek, üstesinden gelmek.
пушкарт/ пушă карт (puşkart/ puşw kart) Olta mantarı.
Пушкăрт (Puşkwrt) Başkurt. Пушкăрт Республики Başkurdistan Cumhuriyeti.
пушмак (puşmak) Ayakkabı, kundura. пушмак пăру İki yaşında buzağı.
пушшăн (puşşwn) Boş.
пушшех/ пушшă (puşşeh/ puşşw) 1. Daha çok, daha fazla. 2. Özellikle, bilhassa, hele.
пуян (puyan) Zengin, para babası.
пуянлăх (puyanlwh) Zenginlik, bolluk.
пуянтарах (puyantarah) Daha zengin.
пӳ/ пёв (pü/ pév) Boy, boy bos, endam, yükseklik. пёве çитнё çын Uzun boylu kişi.
пӳкём (pükém) Yara yeri, dikiş yeri.
пӳк-/ пӳкле- (pük-/ pükle-) Dibinden kesmek, kıvırmak, bükmek.
пӳкле (pükle)Doğru, dik, doğrudan, açık açık, bayağı, düpedüz.
пӳл- I (pül-) Çevirmek, bölmek, ayırmak, paylaşmak, bölüşmek, önünü kesmek, engel koymak (yol), sözünü kesmek, kesmek, yarıda bırakmak.
пӳл- II пӳр- (pül-/ pür-) Niyet etmek, planlamak, hüküm vermek, yargılamak.
пӳлмен (pülmen) Nasip olmayan, kısmet olmayan.
Пӳлер (Püler) Biler (şehir adı).
пӳлём (pülém) Oda.
пӳлен- (pülen-) Saplanmak, takılıp kalmak, tıkanmak, boğulmak.
пӳллё/ пёвлё (püllé/ pévlé) Uzun boylu, yüksek, uzun.
пӳлме (pülme) 1. Bölme, paylaşma, ayırma. 2. Kutu, sele, buğday sandığı.
пӳр (pür) İrin.
пӳр- (pür-) Atamak, kararlaştırmak, niyet etmek, takdir etmek.
пӳре (püre) Böbrek.
пӳремеч(ё) (püremeç-é) Börek. паранкă пӳремечё Patetesli börek.
пӳрке- (pürke) Üstünü kapatmak, örtmek, kapamak.
пӳркён (pürkén) Sarınmak, örtünmek, kaplanmak, bürünmek.
пӳрлен (pürlen-) Cerahatlanma, irinlenme.
пӳрленни (pürlenni) İrinli, cerahatlı, çapaklı.
пӳрмен (pürmen) Nasip olmamış, kısmet olmayan, alın yazısında olmayan.
пӳрне (pürne) Parmak. пуç пӳрне Başparmak. шёвёр пӳрне İşaret parmağı. вăта пӳрне Orta parmak. ятсăр пӳрне Yüzük parmağı. кача пӳрне Serçe parmağı.
пӳрнеске (pürneske) Dikiş yaparken iğne batmaması için parmağa geçirilen parmaklık.
пӳрнескеллё (pürneskellé) Parmaklıklı. пӳрнескеллё алсиш Eldiven.
пӳрнесёр (pürnesér) Parmaksız.
пӳрнеккей (pürnekkey) Parmak çocuk.
пӳрнё (pürné) Nasip, nasip olan, alın yazısında olan, yazgı, kısmet.
пӳрт (pürt) İzbe, ev. пӳрт-çурт Ev bark. пӳртуççи Ocaktaki odunun yandığı zaman. пӳрт тӳпи Tavan arası.
пӳртем (pürtem) Bir avludan diğerine geçen bulaşıcı hastalık.
пӳс (püs) Pamuk bezi, pamuk.
пӳсёр (püsér) Fıtık. пӳсёрлё Fıtık hastası.
пӳске (püske) Top, yumak.
пӳскелле выля- (püskelle vılya-) Topla oynamak, top oynamak.
пӳтре (pütre) Un koyulan eski torba, çuval.
пӳшкён (püşkén) Buz paten kemeri, kayak kemeri.
пӳштёр (püştér) Sandalet bağı.
пӳштер (püşter) Kadın kıyafetinin göğüs kısmındaki kumaştan yapılmış süslü, motifli parça.
пыйтă (pıytw) Bit, yaprak biti.
пыйтăлан-/ пыйтлан- (pıytwlan-/ pıytlan-) Bitlenmek.
пыйтăллă (pıytwllw) Bitli, bitlenmiş.
пыл (pıl) Bal. караслă пыл Hücreli bal. сим пыл Ballı içecek. пыл хурчё Arı. пыл шыве Bal şurubu. пыл ларни, сахăрланни, пёрчёленни Bal şekerlendi. пыл ил, хурт пăх, пыл пăх- Bal almak. пыл курăкёсем Bal bitkisi.
пылак (pılak) Ballı, bal tadında, şekerli.
пылаклан- (pılaklan-) Bal tadı kazanmak.
пылаклантар- (pılaklantar-) Bal tadı vermek, bal tadı kazandırılmak.
пылаклăх (pılaklwh) Tatlılık.
пылла- (pılla-) Ballandırmak, balla sulandırmak, tatlandırmak.
пыллан- (pıllan-) Bal tadı kazanmak.
пыллантар- (pıllantar-) Bal tadı vermek, bal tadı kazandırmak.
пыллă (pıllw) Ballı. пыллă курăксем Ballı bitkiler, ballı otlar. пыллă сăра Ballı bira.
пыллăх- (pıllwh) 1. Temizlemek, ayıklamak. 2. Tarla yapmak için ormandan açılan yer.
пылчăк (pılçwk) Çamur, kir, pislik.
пылчăкла- (pılçwkla-) Kirletmek, bulaştırmak, lekelemek.
пылчăклан- (pılçwklan-) Kirlenmek, bulaşmak, lekelenmek.
пылчăкланни (pılçwklanni) Kirlenme, lekelenme.
пылчăклă (pılçwklw) Çamurlu, pis, kirli, pasaklı.
Dostları ilə paylaş: |