сарăлăх (sarwlwh) Sarılık.
сарăм (sarwm) Harman üstündeki demetlerin döşemesi.
сарăмсăр (sarwmswr) Derhal, hemen, aniden, istemeyerek, birdenbire. сарăмсăр вилём Ani ölüm.
сарăн- (sarwn-) Yayılmış olmak.
сарăп (sarwp) Zarar, eksik, yokluk.
сарăпла- (sarrıpla-) Zarar vermek. сарăпламалла мар-ха Zararlı değil. сарăпламасть Kabul edilebilir, oldukça. сарăпламёччё Kötü olmazdı.
сарăплан- (sarwplan-) Gücenmek, darılmak, incinmek, şikâyet etmek, yakınmak, sızlanmak, dert yanmak.
сарăтут (sarwtut) Çil.
сарăх- (sarwh-) Benzi atmak, sararmak (yüz), soluklaşmak, sönükleşmek.
capгaн (sargan) Turna balığı, zargana.
carдинa (sardina) Sardalya.
саркайăк (sarkaywk) Sarı asma kuşu.
саркалан- (sarkalan-) 1. Genişlemek, yayılmak. 2. Kurumlanmak, övünmek. 3. Diken diken olmak. саркаланса ларнă Yayılarak oturdu.
саркаланчăк (sarkalançwk) Kendini beğenmiş, kendini öven.
сарлака (sarlaka) Geniş, enli, bol, yaygın. сарлака сак Geniş sandalye. сарлака тёплё Dibi dümdüz.
сарлакалат- (sarlakalat-) Genişletmek, yaymak.
сарлакăш (sarlakwş) Genişlik, en.
сарлашка (sarlaşka) Şişman, kalın.
сарлăх (sarlıh) хырăмсарлăх Kolon, eğer kolonu.
сарма (sarma) Masa örtüsü.
сарни (sarni) Yayma, serme, yayılma, serilme, genişleme.
сарпуç (sarpuşś) Çuha çiçeği, düğün çiçeği (Çok yıllık otsu, rozet yapraklı, beyaz sarı, pembe veya mor renkli çiçekli bitkiler).
сарçу (sar şśu) Eriyik yağ.
сархай- (sarhay-) Sararmak.
capыч (sarıç) Gri şahin.
cасартăк Birdenbire, ansızın, birden.
сасă/ сас (sasw/ sas) Ses, oy, bağırtı, bağırış, nara, yaygara, çığlık, düdük, klakson. сасă артикуляцийё Ses boğumlanması. сасă евёрлевё Yansıma. сасăсен килёшёвё Ünlü uyumu. сăмсапа калакан хупă сасёсем Geniz ünsüzleri. уçă сасăсем Ünlüler. уçă сасăсен килёшёвё Ünlü uyumu.
сасăла-/ сасла- (saswla-/ sasla-) Oy vermek, oylamak.
сасăлан-/ саслан- (saswlan-/ saslan-) Adaylığını koymak.
сасăлани/ саслани (saswlani/ saslani) Oylama.
сасăсăр/ сассăр (saswswr/ sasswr) Sessiz, gürültüsüz.
сасă-чёвё/ сас-чёв (sasw-çévé/ sas-çév) Kuş sesi, kuş cıvıltısı.
саслă (saslw) Sesli, gürültülü. мăн саслă, хулăн саслă Alçak sesli, basık sesli. çемçе саслă Yumuşak sesli.
саспалли (saspalli) Harf.
сассăрлан- (sasswrlan-) Sessizleşmek, sesi kaybetmek.
саступ (sastup) Kürek. саступ курёк Kuşkuş otu.
сас-хура (sas-hura) Ses seda, haber, söylenti, rivayet.
caтaкa (sataka) Sadaka.
сатин (satin) Saten.
сатира (satira) Yergi, hiciv, taşlama.
сатур (satur) Cesur, yiğit, yılmaz, mert, yürekli, gözü pek.
сатурлан- (saturlan-) Cesaretlenmek, yiğitleşmek, mertleşmek, kabadayılık yapmak.
саха (saha) Beş yaşa kadarki taylarda bir hastalık türü.
сахал (sahal) 1. Küçük, az, az sayıda, sayıca az, küçük, hafif, önemsiz. сахал çар Küçük ordu, müfreze. сахал йышлă Az sayıda. 2. Az, yetersiz, yetmez.
сахаллан- (sahallan-) Eksilmek, azalmak, kısılmak, indirgenmek.
сахаллат- (sahallat-) Eksiltmek, azaltmak, kısmak, indirgemek.
сахаллăн (sahallwn) Az sayıda, biraz.
сахаллăннисем (sahallınnisem) Azınlık, küçük parça.
сахаллăшё (sahallwşé) Az sayıdaki, birazı. кайăксенчен нумайашё ăшă вырăна вёçсе каяççё, сахаллăшё кăна кунта юлаççё Kuşlardan çoğu sıcak memleketlere uçuyorlar birazı burada kalıyor.
сахалрахăшё/ сахалрах пайё (sahalpahaşé/ sahalrah payé) Azınlık, küçük parça.
сахалтан тa (sahaltan ta) En azından, hiç olmazsa.
сахалшар (sahalşar) Azar azar, yavaş yavaş.
сахат (sahat) Saat. .
сахăр (sahwr) Küp şeker.
сахăрла-/ сахăрлат- (sahwrla-/ sahwrlat-) Şekerlemek, tatlandırmak.
сахăрлан- (sahwrlan-) Şekerlenmek (bal hakkında).
сахăрлă (sahwrlw) Şekerli.
сая (saya) Boşuna, boş yere, yok yere, boşuna. сăмаха сая ан яр Boşu boşuna konuşma. сая кай- Boşa gitmek.
сăв (swv) 1. Saymak, sanmak, bilmek 2. Sağmak.
сăвай/ свай (swvwy/ svay) Kazık. сăвай тукмакё Direk çakmada kullanılan kazık.
сăвă (swvw) Şiir, dörtlük.
сăвăла- (swvwla-) Şérleştirmek, şére dönüştürmek. савăласа çырнă поэма Şér şeklinde poema.
сăвăллă (swvwllw) Şér, şér şeklinde.
сăвăм (swvwm) İplikteki ip sayısı.
сăвăр (swvwr) Dağ sıçanı.
сăвăр- (swvwr-) Esmek, dalgalanmak, çalkalamak üflemek.
сăвăс/ сăс/ сусă (swvws/ sws/ susw) Kene, sakırga.
сăвăслан (swvwslan) Eşek arısı. (Eşek arısının en büyük türü)
сăвăçă (swvw şśw) Şair.
сăйла- (swyla-) İkram etmek, ziyafet çekmek.
сăйлан- (swylan-) Ağırlanmak.
сăкă Nişan, işaret, alamet. сăкă сăк- Evi sökerken ağaçları işaretlemek.
сăкăлтăк (swkwltwk) Sıkıntı, kıtlık, eksiklik, kusur, noksan.
сăкман (swkman) Kaftan.
сăлай (swlay) Hile, oyun, kurnazlık, maharet, ustalık, beceriklilik.
сăлăп (swlwp) Sürgü.
сăлпăран (swlpwran) Islak, yaş, rutubetli, nemli, çiğ. 2. Tipi.
căлтав (swltav) Neden, sebep, bahane. сăлтав-тёллев падежё Neden-amaç hali. сăлтава пёлетерекен пăхăнуллă предложeнисем Neden bildiren yan cümle.
сăлтавсăр (swltavswr) Sebepsiz, nedensiz, boş yere.
căмавар (swmavar) Semaver.
сăмала (swmala) Reçine, katran.
сăмалала- (swmalala) Katranlamak, ziftlemek.
сăмах (swmah) 1. Söz, kelime, sözcük, konuşma, dil. сăмах формисем Kelime biçimleri. сăмах майлашăвё Söz öbeği. сăмах пулăвё Türetme, kelime türetme. сăмах улшăнăвё Kelime değişimi. сăмах йышё Söz varlığı. сăмахăн морфема тытăмё Kelimenin ek yapısı. сăмахăн суффикс елеменчёсем Kelimenin ekleri. сăмахран сăмах куçарсан Kelimesi kelimesine. сăмахсен архаизма тухни Eskimiş kelime, arkaik kelime. 2. Söylenti, rivayet, dedikodu. сăмах вакла- Sohbet etmek. сăмах пар- Söz vermek. сăмах пани Vaat, söz. сăмах вылят-, сăмах çӳрет- Dedikodu yapmak, çekiştirmek, gammazlamak. сăмаха çаптар- Lafazanlık etmek. căмах арманё Geveze, lafazan. сăмах тапрат, сăмах хускат- Konuşmak, laf açmak, dile gelmek. сăмах тавăр Cevap vermek, karşılık vermek, yanıtlamak. сăмах тухни Söylenti, rivayet, dedikodu. сăмах хуш- Söze karışmak, söze girmek. сăмахран каласан Laf açılmışken, söz açılmışken. сăмах тат- Sözleşmek. ваттисен сăмахёсем Atasözü.
сăмахăн (swmahwn) Sözlü olarak, ağızdan.
сăмахла- (swmahla) Konuşmak, söz etmek, bahsetmek, görüşmek, söylemek, demek, dile getirmek, ifade etmek.
сăмахлаттар- (swmahlattar-) Konuşturmak.
сăмахлă (swmahlw) Kavgalı, tartışmalı.
сăмахлăх (swmahlwh) Sözlük. халăх сăмахлăхё Sözlü halk yaratıcılığı.
сăмахран (swmahran) Mesela.
сăмахсăр (swmahswr) Sözsüz, sitem etmeden, kınamadan.
сăмса (swmsa) Burun, gaga. кайăк сăмси Gaga. сăмса хăвăлё Burun deliği. сăмса шăтăкё Burun deliği. лапчăк сăмса Yassı burun. каçăр сăмса Kalkık burun. сăмса витер калаç-, сăмсапа калаç- Burundan konuşmak. çăкăр сăмси Ekmek kabuğu.
сăмсалан- (swmsalan-) Çimlenmek, filizlenmek.
сăмсалăх (swmsalwh) Burunluk, torba.
сăмсах (swmsah) Burun. (coğrafya)
сăн (swn) 1. Yüz, çehre, kişilik, kişi, şahıs. 2. Suret, imaj, imge, hayal, tip, tarz, görünüş, portre. 3. Fotoğraf. сăн ӳкер- Fotoğraf çekmek. сăнтан ӳкнё- Zayıflamak, beti benzi atmak, solmak.
сăна- (swna-) 1. Denemek, sınamak, görüp geçirmek, tatmak. 2. Araştırmak, incelemek, gözlemlemek.
сăнав (swnav) Deneme, deney, girişim, tecrübe.
сăнавла- (swnavla-)Tecrübe etmek, denemek, gözlemlemek.
сăнавлă (swnavlw) Tecrübeli, deneyimli, denenmiş.
сăнавçă (swnav şśw) Gözlemci, gözcü, araştırmacı.
сăнамалла (swnamalla) 1. Deneme amacıyla, denemek için. 2. Gerekli, lazım.
сăнар (swnar) Yüz, çehre, sima, surat, şekil, görünüş, tip.
сăнарлă (swnarlw) Benzer, benzeyen, andıran. ашшё сăнарлă Babasına benzer.
сăнарлăх (swnarlwh) Görüntü.
сăнă (swnw) 1. İğne. хурт сăнни Arı iğnesi. 2. Mızrak, cirit.
сăнк-/ санкăр- (swnk-/ sankwr-) Yansıtmak. сăнкса (сёнксе) çӳрет Düşünceli yürüyor.
сăнла- (swnla-) Yansıtmak, betimlemek, canlandırmak. сăнласа Temsili olarak, sembolik olarak. сăнласа пар- Tasvir etmek, betimlemek, canlandırmak, göstermek.
сăнлă (swnlw) … yüz hatlarına sahip, … şeklinde. манпа пёр сăнлă Benimle aynı yüz hatlarına sahip. хитрe сăнлă Güzel yüzlü.
сăнлăх (swnlwh) Tasvir, betim, görüntü, yansıma, yansıtma.
сăн-сăпат (swn-swpat) Surat, yüz, yüz hatları.
сăнсăр (swnswr) 1. Çirkin, çelimsiz, cılız, biçimsiz. 2. Yüzsüz, insafsız, küstah, haddini bilmez.
сăнсăрлан- (swnswrlan-) 1. Rengini bozmak, rengini kaybetmek. 2. Küstahlaşmak, kötüleşmek, çirkinleşmek.
сăнсăрлат- (swnswrlat-) Rengini gidermek, soldurmak, çirkinleştirmek.
сăнчас (swnças) Sıvacı kuşu.
сăнчăр (swnçwr) Zincir. сăнчăрта- Zincirli. сăнчăрти йытă Zincirle bağlı köpek.
сăнчăрла- (swnçwrla-) Zincirlemek, zincir vurmak.
сăпайлă (swpaylw) 1. Alçak gönüllü, mütevazı, basit, sade. 2. Ölçülü, terbiyeli, düzenli, özenli, titiz.
сăпайлăх (swpaylwh) Sadelik, alçak gönüllülük, nezaket, naziklik, kibarlık.
сăпат (swpat) Yüz, çehre, kişilik, sima, suret, şahıs. сăпат форми, сăпат местоменийё, сăпатлă местоимени Kişi zamiri.
сăн-сăпат(swn-swpat) 1. Yüz, çehre, kişilik, şahıs. 2. Suret, imaj, imge, tip, tarz, görünüş.
сăпатла- (swpatla-) Çekmek, çekimlemek (gramer)
сăпатлани (swpatlani) Çekim, çekimleme.
сăпатланни (swpatlanni) Çekimlilik.
сăпатлану (swpatlanu) Çekimlenme.
сăпатлă (swpatlw) Kişilikli, yüzlü, kişisel, şahsi. сăпатлă местоименисем Şahıs zamirleri. сăпатлă предложени Kişili cümle.
сăпатсăр I (swpatswr) Kararsız, dönek, tereddütlü, iradesiz.
сăпатсăр II (swpatswr) Kişisiz. сăпатcăp фopмё Kişisiz biçim. сăпатcăp глaгoл Kişisiz fiil.
сăпă I (swpw) 1 Yapmacıklı, nazlı, titiz, zor beğenir. 2. Alçak gönüllü, mütevazı, basit, sade.
сăпă II (swpw) Kuş tuzağı.
сăпăн (swpwn) Kumaş kadın kaftanı.
сăпăрлан (swpwrlan) Tipi, kar fırtınası.
сăпăрчăк (swpwrçwk) 1. Kaypak, kaygan. 2. Geveze, lafazan, boşboğaz.
сăпăрчăклан- (swpwrçwklan-) Bozulmak, sönmek, kokmak, bozulmak, çürümek, kokuşmak.
сăпăрчăклă (swpwrçwklw) Kokmuş, kokuşuk, çürük, çürümüş. сăпăрчăклă çамарта Çürük yumurta.
сăпка (swpka) Salıncak, beşik.
сăпрай (swpray) Koşum.
сăпрам (swpram) 1. Nemli, rutubetli. сăпрам юр Sulu kar. 2. Çise, çiseleme.
сăпса (swpsa) Eşek arısı. сăпса сăхрё Arı soktu.
сăптăр- (swptwr-) 1. Herhangi bir şeyin üzerinden elle geçmek, düzeltmek, katlanmış bir şeyi açmak. 2. Kuşkirazı vb. yiyecekleri dallarından sıyırmak. 3. Çarpmak, vurmak.
сăр I сăрă (sır/ swrw) Boya.
сăр II (swr) 1. Biçim, model. 2. Âdet, alışkanlık. сăр илчё Alıştı, alışkanlık yaptı.
сăр- (swr-) Kaplamak.
сăра (swra) Bira. сăра ту Bira yapmak.
сăран (swran) Deri, kösele, meşin. сăран завочё Deri işleme fabrikası. сăран атă Deri çizme.
сăрă I (swrw) Erkek arı.
сăрă II (swrw) Gri, boz, pigment.
сăрăлтат- (swrwltat-) 1. Hafifçe üşüme hissetmek. темескер çан-çурăм сăрăлтатать İçim karıncalanıyor.
сăрăн (swrwn) 1. Giyinmek, giymek (ayakkabı). 2. Her yanına yapışmak, her yanına yapıştırmak, her yanını çevirmek, kuşatmak.
сăрăх- (swrwh-) Sızmak, akmak, ıslanmak, kokusu sinmek.
сăрăхтар- (swrwhtar-) Filtreden geçirmek, süzgeçten geçirmek, süzmek.
сăрла- I (swrla-) Boyamak, güzelleştirmek, cilalamak, parlatmak.
сăрла- II (swrla-) Vızıldamak, vınlamak, zırlamak.
сăрлан- (swrlan-) Boya tutmak, saçlarını boyamak, boyanmak.
сăрланнă (swrlannw) Boyanmış, boyalı.
căpлaт- (swrlat-) Boyatmak, güzelleştirmek, cilalattırmak.
сăрлат- É (swrlat-) Vızıldatmak, vınlatmak, sızlatmak.
сăрнай (swrnay) Zurna.
сăрнайçă (swrnay şśw) Zurnacı.
сăрпалан- (swrpalan-) Acele etmek.
сăрт (swrt) Tepe, sırt.
сăрталла (swrtalla) Tepeye doğru.
сăртар- (swrtar-) кёрёк сăртар- Kürkü çuhayla kaplamak.
сăртлă (swrtlw) Tepelik, yüksek, tümsekli. сăртлă вырăн Tepelik yer.
сăртлăх (swrtlwh) Tepelik, tümsekli yer.
сăртри (swrtri) Tepede, tümsekte, yüksekte.
сăрхăн- (swrhwn-) 1. Sızmak, akmak. 2. Kurumak, nemden kurtulmak.
сăрхăнтар- Süzmek, süzgeçten geçirmek, filtreden geçirmek.
сăса (swsa) Mekik (dokuma hakkında).
сăсан (swsan) Kayın tavuğu.
сăсар/ сăсăр (swsar/ swswr) Sansar. хура сăсар Samur.
сăсă (swsw) 1. Kemik iliği. 2. Odunun gevşek bölümü.
сăсăл I (swswl) Kepek. (buğday)
сăсăл II (swswl) Kemik iliği.
сăсăллă (swswllw) İlikli.
сăсăрлантар- (swswrlantar-) Azarlamak, paylamak, küfretmek, sövmek.
сăскă (swskw) Trol ağı.
сăсла-(swsla-) Sızlamak, sızlanmak (Kemikler hakkında).
сăтăр- (swtwr-) 1. Ovmak, ovalamak, keselemek. 2. Kurulamak, silmek, tozunu almak.
сăтăр (swtwr) Zarar, kötülük, güceniklik, kırgınlık, dargınlık. сăтар ту- Zarar vermek, üzmek, kırmak, soymak, yağmalamak, talan etmek. сăтăр туни Baltalama, sabotaj.
сăтăрăм/ сăтăрккă (swtwrwm/ swtwrkka) 1. Süre, vakit, zaman, 2. Değiştirme, değişme, değişiklik, vardiya, kabul, alma, ağırlama, karşılama. 3. Defa, sefer, kere. кану çуртёнче икё сăтăрăм (сăтăрккă) пурăнтăм Dinlenme tesisinde iki defa dinlendim.
сăтăрăн- (swtwrwn) Ovalanmak, sürtünmek, sürtüşmek.
сăтăрла/ сăтăрлă (swtwrla/ swtwrlw) Zararlı. căтăрла ёçсем Zararlı işler.
сăтăрçă (swtwrşśw) Asalak, zararlı böcek.
сăх- (swh-) 1. Sokmak, dalamak, batırmak, kesmek, sancımak, iğnelemek, yaralamak, incitmek. хурт сăхрё Arı soktu. 2. Emmek, soğurmak. шыв сăхмалли канав Drenaj.
сăхă I (swhw) Kurnaz, sırnaşık, yılışık, açgözlü, hasis, cimri. сăхă çул Kış yolu.
сăхă II (swhw) Nişan, işaret, alamet.
сăхăлан- (swhwlan-) Cimrilik etmek, açgözlülük etmek, hasislik etmek.
сăхăм (swhwm) 1. Öldürülecek hayvan. 2. Obur, pisboğaz.
сăхăмлăх (swhwmlwh) Cimrilik, açgözlülük, tamahkârlık.
сăхăн- (swhwn) I Karışmak, müdahale etmek, bulaşmak, musallat olmak.
сăхăн- II сăхăнтар- (swhwn-/ swhwntar-) 1. Sızmak, akmak. 2. Kurumak, nemden kurtulmak.
сăхлан- (swhlan-) Kapılmak, merak sarmak, düşkün olmak, gönlünü kaptırmak. эрехе ан сăхлан Şaraba kapılma, şaraba kendini kaptırma.
сăхлантар- (swhlantar-) Kaptırmak, sürüklemek, kendini vermek, gönlünü kapmak.
сăхман (swhman) Kaftan. пустав сăхман Kısa palto.
сăхсăх- (swhswh-) Vaftiz olmak, Hıristiyanlığı kabul etmek, haç çıkarmak.
сборник (sbornik) Derleme, kitap.
свидетель (svidatel’) Tanık, şahit.
свидетельство (svidatel’stvo) Tanıklık, kanıt, belge, rapor.
свисток (svistok) Düdük.
cвиязь (sviyaz’) Avrupa yaban ördeği.
сезон (sezon) Sezon, mevsim.
сезонник (sezonik) Mevsimlik.
ceйвaл (seyval) Çatal kuyruklu balina.
сейёрле (seyérle) Tuhaf tuhaf, şaşırtıcı bir şekilde.
секунд (sekund) Saniye.
секрет (sekret) Gizli, sır, gizem.
секретлă (sekretlw)Gizli.
секретарь (sekretar’) Sekreter.
сектор (sektor) Sektör.
секци (sektsi) Seksiyon.
селен пушши (selen puşşi) Atkuyruğunun bir çeşidi.
селёдка (selyodka) Kılıç.
селём (selém) Görkemli, debdebeli, mükemmel, şahane, enfes.
селёп/ селпӳ (selép/ selpü) Dili tutulmuş veya sesleri doğru çıkaramayan.
селёплен- (seléplen-) Dili tutulmak (felçten sonra).
семантика/ семасиологи (semantika/ semasiologi) Anlambilimi, semantik.
семафор (semafor) Semafor.
cëмгa (syomga) Som balığı.
семетле (semetle) Tahta huni.
семлё (semlé) шурăрах семлё Beyazımsı, beyazımtırak. хурарах семлё Siyahımsı.
сенёк/ сенкё (senék/ senké) Çatal, yaba.
сенкер (senker) Açık mavi. ешёлсенкер Bakır tozu.
сентел (sentel) Basmaya benzer hafif pamuklu kumaş.
сентёре/ сентре (sentire/ sentre) İskele, asma kat, banyoda oturmak için yapılmış tahta iskele.
сентябрь (sentyabr) Eylül.
сепаратор (separator) Ayırıcı.
сеппер/ сеппер апачё/ сеппер кантăрли (sepper/ sepper apaçé/ sepper kantwrli) Hasat zamanı saat 5-6 civarında yenilen hafif yemek.
Серб (Sırp) Sırp.
серен (seren) -ce, -ca, tarzında, -dıkça, -dığı ölçüde, hersefer, her. кунсерен Hergün. çулсерен Her yıl. килмессерен Her geldiğinde.
серепе (serepe) At kılından yapılmış kuş tuzağı.
cepнa (serna) Dağ keçisi.
сехет (sehet) Saat, an, nokta. сехет ăсти Saat ustası. сехечё-сехечёпе (кетеççё) Saatlerce (bekliyorlar)
сехетлёх (sehetléh) Saatlik, bir saatlik. икё сехетлёх ёç İki saatlik iş.
сехёрлен- (sehérlen-) Korkmak, ürkmek.
сехёрлентер- (sehérlenter-) Korkutmak.
сехмет (sehmet) 1. Sehmet. (Çuvaş halk inanışlarında kötü bir ruhun adı) 2. Zorluk, güçlük, engel, tasa, kaygı, düşünce.
сехре/ сехрё/ сехёр (sehre/ sehré/ sehér) Dehşet, korku, endişe. cехре хăп- Çok korkmak. сехрене хăпарт- Çok korkutmak.
сёвек. (sévek) Eğik, eğimli, meyilli, hassas. сёвек тăвайкки Eğik kıyı. сёвек кёперё Gökkuşağı. 2. сăра сёвек тутă Biranın gazı çıkmış.
сёвеккён (sévekkén) Yatık, eğik.
сёвеклен- (séveklen-) Eğilmek, meyil vermek, eğimlenmek.
cёвеклет- (séveklet-) Eğmek, bükmek, meylettirmek.
сёвеклёх (sévekléh) Eğiklik, eğim.
сёвеле- (sévele-) Sökmek, koparmak, serbest bırakmak, soymak, çıkarmak.
сёвелен-/ сёвён- (sévelen-/ séven-) Kopmak, ayrılmak, geride bırakmak, çıkmak, sıyrılmak.
сёвем (sévem) Yaklaşık bir metre uzunluğundaki ip parçası.
сёвен-/ мён çумне (séven-/ mén şśumne) Yaslanmak, dayanmak.
сёвён- (sévén-) Kopmak, ayrılmak, geride bırakmak, çıkmak, sıyrılmak.
сёвёнтер- (sévénter-) Yaslanmak, dayanmak.
сёвёр-/ сёвёрт- (sévér-/ sévért-) Öfkesini azaltmak, kötülüğünü azaltmak.
сёвёрёл- (sévérél-) 1. Kuvvetten kesilmek, yumuşamak, sertliğini kaybetmek, tadını kaybetmek, kokusunu kaybetmek. 2. Soğuk almak, zayıflamak, gücünü kaybetmek. спичкa сёвёрёлнё Kibrit nemlendi. 3. Sakinleşmek, yatışmak.
сёвёрелчен/ сӳрёлчен (sévérélçen/ sürélçen) Şerit, tenya, parazit.
сёвёрёнкё/ сёврёнкё (sévérénké/ sévrénké) Yaş, rutubetli, nemli. 2. Lezzetsiz bira. 3. Somurtkan.
сёк- (sék-) Dokunmak, dürtmek, itmek, tahrik etmek, toslamak, boynuzlamak.
сёке (séke) Çubuklardan yapılmış balık ağı.
сёкён- (sékén-) Karışmak, bastırmak, tırmanmak, girmek, sığmak, karışmak, yapışmak, karışmak, musallat olmak.
сёкёрт (sékért-) Ekmek kalıbı, ekmek teknesi.
сёкёш- (sékéş-) Boynuzlaşmak, vuruşmak, itişmek, kakışmak.
сёлеке (séleke) Salya.
сёлё (sélé) Yulaf. хир сёлли Yabani yulaf. сёлё кăмпи Kuzu mantarı.
cёлёх/ сёлёк/ сёлёп (séléh/ sélék/ sélép) Sülük. кaйăк cёлёx Kuş sülüğü. пулă cёлёxё Balık sülüğü.
сёлкёш I (sélkéş) сёлкёш шыв Sulu kar.
сёлкёш II (sélkéş) Neşesiz, üzüntülü, hüzünlü, hazin, kederli, сan sıkıcı.
сёлкёшлен- (sélkéşlen-) 1. Yumuşatmak, sulanmak. 2. Hüzünlenmek, neşesi kaçmak, kederlenmek.
сёлт- (sélt-) Başını eğmek.
сёлтё/ сёлт шыве/ сёлтёш (sélté/ sélt şıvé/ séltéş) Küllü su, sodalı su.
сёлтёле (séltéle) Islatmak, havuzlamak (keten), sıvılaştırmak.
сёлтёш (séltéş) Neşesiz, üzüntülü, hüzünlü, hazin, kederli, can sıkıcı.
Dostları ilə paylaş: |