тивёçлё (tivéşślé) Layık, değer, hak eden, saygıdeğer, yerinde, uygun, uygunluk, haklı. тава тивёçлё Saygıdeğer. тава тивёçлё артист Saygıdeğer artist. тивёçлине илчё Hakkını aldı.
тивёçлёх (tivéşśléh) Meziyet, üstünlük, onur, hak, yararlılık, hizmet, kullanılabilirlilik, elverişlilik. этем тивёçлёхне çухатнă çын İnsani özelliklerini kaybetmiş kişi.
тивёçлипе (tivéşślipe) Hakkıyla, layıkıyla, tam olarak, içtenlikle.
тивёçсёр (tivéşśsér) 1. İmkansız, olanaksız, layık olmayan, ahlaksız, samimiyetsiz, gereksiz. 2. Haksız yere, yok yere, boşu boşuna.
тивёçтер- (tivéşśter-) Karşılamak, gidermek, sağlamak, tatmin etmek, memnun etmek, uygun olmak, gerçekleştirmek, uygulamak.
тивлет (tivlet) Başarı, şans, uğur, mutluluk, talih.
тигр (tigr) Kaplan.
тие- (tiye-) Yüklemek, görevlendirmek, bindirmek.
тиев (tiyev) Yük, görev.
тиек (tiyek) Katip, yazıcı, bürokrat.
тиен- (tiyen) Yük almak.
тиеттер- (tiyetter-) Yükletmek.
тиечук/ течук (tiyeçk/ teçuk) Rahip yardımcısı.
тикенек (tikenek) Dulavrat otu.
тикёс (tikés) Değişmez, dengeli, sakin, düz, muntazam. тип-тикёс Dümdüz. тикёс вырăн Düz, yer, ova.
тикёсле- (tikésle-) Eşit kılmak, denkleştirmek, eşitleştirmek, düzlemek, düzleştirmek, düzeltmek, onarmak, tamir etmek
тнкёслен- (tikéslen-) Düzleşmek, düzenlenmek, düzgünleşmek.
тикёт (tikét) 1. Katran. 2. Katranlı, тикёт завочё Katran fabrikası, тикёт пички тикёт ту- (хăвала-, юхтар-, кăлар-) Katran yakmak. тикёт курăкё Karanfil. тикётле-, тикёт сёр- Katranlamak, katranla sıvamak.
тикётлет- (tikétlet-) Katranla kirlenmek, katranlanmak.
тикётлё (tikétlé) Katranlı, katrana sahip. тикётлё пичке Katran fıçısı.
тикшер (tikşer-) Gözden geçirmek, saymak, gözü ile bakmak, incelemek, ele almak, çözümlemek. .
тилере/ тилере пёрре (tilere/ tilere pérre) Seyrek, rastlantı sonucu
тнлё (tilé) 1. Tilki, поляр тилли Kutup tilkisi, beyaz tilki, 2. Kurnaz insan. тилё хӳри Tilki kuyruğu. (Bitki)
тилёлле (tilélle) Tilki gibi, tilkiye benzer. тилёр, тилёрсе кай- Kudurmak. тилёрне- Kuduz, çılgınca, müthiş.
тилмёр- (tilmér-) Razı etmek, yormak.
тилмёре (tilmére) Ban otu.
тилпёрен (tilpéren) Siyah ban otu.
тилмёрттер- (tilmértter-) Razı ettirtmek, razı olmaya zorlamak.
тилчё/ тилçе (tilçé/ tilçe) Cüzamlı, at hastalığı.
тим (tim) Güdü, teşvik, eğilim, emel, özlem, heves, enerji, etkinlik, aktiflik, aktivite, azim, kararlılık, kesinlik, cesaret, yiğitlik, yüreklilik, gayret, özen, gayret, çaba, bilinç.
тимёр (timér) 1. Demir 2. Demir. тимёр пăта Demir çivi. тимёр сенёк Demir çaba, demir çatal. тимёр тăпри Demir madeni. тимёр хулă Demir çubuk. Demir tel. тимёр пулă Demir balık. тимёр пăрçа Çok cimri insan. тимёр тарна Balıkçıl.
тимёр-тамăр (timér-tamwr) Her çeşit demir. тимёр-тăмăр промышленноçё Demir endüstrisi.
тимёр шапa (timér şapa) Kaplumbağa. Вăтaм aзи тимёp шaпи Orta Asya kaplumbağası. Вăтa çёp тинёc тимёp шaпи Akdeniz kaplumbağası. Инçeт xёвeл туxăç тимёp шaпи Uzak Doğu kaplumbağası. çeçeн xёp тимёp шaпи Bozkır kaplumbağası. шуpлăx тимёp шaпи Bataklık kaplumbağası.
тимёрле- (timérle-) Demire vurmak, prangaya vurmak.
тимёрçё (timérşśé) Demirci. , тимёрçё лаççи Demirci dükkânı.
тимкесле- (timkesle-) Yöneltmek, hızla sürmek
тимле- (timle-) 1. Özenmek, gayret etmek, uğraşmak, çalışmak, çabalamak, 2. İtmek, sevk etmek, inandırmak, razı etmek, kandırmak.
тимлесе/ тимлё (timlese/ timlé) İnatla, ısrarla, dikkatle.
тимлё (timlé) 1. İnatçı, ısrarlı, dikatli, çalışkan, enerjik, duyarlı, yakınlık gösteren, iyi kalpli. 2. İnatla, ısrarla, dikkatle.
тимлёх (timléh) Etkinlik, aktiflik, aktivite. uyanıklık, açıkgözlük, gayret. azim, kararlılık, kesinlik, direnç, inatçılık, inat. шухăш тимлёхё dikkat.
тимре/ тимере (timre/ timere) Liken.
тимсёл- (timsél-) Çok istemek, niyetinde olmak, hevesi olmak, peşinde olmak, gözü olmak, çok özlemek, yanıp kavrulmak.
тимсёр (timsér) Dikkatsiz, duyarsız, kararsız.
тин (tin) Ancak, yalnız, sadece, sırf, salt, ama, ne var ki, demin, henüz
тинёс (tinés) Deniz. Вăтаçёр тинёсе Akdeniz. тинёс кукри Koy. тинёс пырё Boğaz. тинёс ури Koy. тинёс-çар флочё Donanma. тинёс мулкачё Fok. тинес чёрёпё Deniz kestanesi. тинёc aвтaнё Deniz horozu. тинёc apăcлaнё Deniz aslanı. тинёc йёкeлё Deniz kestanesi. Тинёc кăвaкaлё Deniz ördeği. тинёc кăpтăшё Deniz mantarı. Тинёc cлoнё Deniz fili. тинёc cыcни Deniz domuzu, küçük yunus. тинёc улaнки Deniz levreği. тинёc чёpёпё Deniz kirpisi.
тинёсри (tinésri) Denizde bulunan, denizde, denize ait.
тинкелен- (tinkelen-) Halsiz düşmek, bitkinleşmek
тннкелентер- (tinkelenter-) Canını çıkarmak, halsiz düşürmek.
тинкерсе- (tinkerse-) Dikkatle, can kulağıyla dikkat etmek, kulak vermek. тинкерсе пăх- Dikkatle bakmak, dikkatle incelemek. тинкерсе шухăшла- Derin derin düşünmek.
тинкерӳ (tinkerü) Gerilim, dikkat, özen, itina, titizlik.
тинкерӳллё (tinkerüllé) Dikkatle, gergin bir şekilde.
тинкёле (tinkéle) Yulaf unu. тинкёле çуp- Yulaf unu yoğurmak.
тип (kip) Tip, kişi .
тип- (tip-) Kurumak, solmak, bayatlamak, nasırlaşmak.
типё/ тип (tipé/ tip) 1. Kuru, kurumuş, kurak. тип-типё Kup kuru. 2. Nöbetçi, bosta, nokta, yer, merkez, nöbet yeri, görev, mevki, perhiz, oruç, etsiz, yavan, типё тытнă Oruç tutmak. типё апат Etsiz yemek. тип çиçём Gök parıltısı.
типёлле- (tipélle) Soğuk yiyecek yemek.
типён- (tipén-) Kurulanmak.
типёт- (tipét-) Kurutmak, fırınlamak.
типёттер- (tipétter-) Kurutturmak, fırınlatmak.
типири/ тытни (tipiri/ tıtni) Aşırı heyecandan ortaya çıkan ani kriz.
типлёх (tipléh) Kuraklık, kuruluk, sıcak.
типографи (tipografi) Basımevi.
тнппён (tippén) Kuru.
типпыр (tippır) Trake, yaprak damarı.
типçёр (tip şśér) Kara.
типтер (tipter) Düzen, âdet, sıra, usul, yol, düzen, nizam.
типтерле- (tipterle-) Düzenlemek, sıraya sokmak, yoluna koymak, düzenlemek.
типтерлё (tipterlé) Düzenli, özenli, titiz, tutumlu, edepli, zararsız.
типтеру (tipterü) İdare, tutum, tasarruf, düzenlilik, tertiplilik.
типтерӳллё (tipterüllé) Düzenli, tertipli, sıralı.
типшар (tipşar) Kuru kaygı, beklenmeyen bela.
типшём/ типшем (tipşém/ tipşem) Kuru, çok zayıf, bir deri bir kemik.
типшён- (tipşén-) Kurumak, solmak.
тир (tir) Bost, deri, cilt, kösele, meşin. тир сӳ- Derisini atmak.
тир- (tir-) Geçirmek, dizmek.
тираж (tiraj) Baskı sayısı, tiraj.
тиражлă (tirajlw) Tirajlı. нумай тиражлă Yüksek tirajlı.
тирек (tirek) Kavak. хура тирек Karakavak.
тирён- (tirén-) 1. Geçmek, saplanmak, dizmek. 2. tırmanmak, girmek, sığmak, karışmak, dökülmek, baskın yapmak, çarpmak, bindirmek, üşüşmek, konmak, uçuş yapmak.
тирёс/ тирёслёк (tirés/ tirésléh) Gübre.
тирёс (tirés) Karşısında, karşı, aykırı, aksine, aleyhinde, zıt olarak, aykırı olarak
тирёсле- I (tirésle-) 1. Elinin tersiyle vurmak.
тирёсле- II (tirésle-) Toprağı gübrelemek.
тирёçё/ тирӳçё/ тиреçё (tiré şśé/ tirüşśé/ tireşśé) Derici, deri dikiş uzmanı, kürkçü.
тирке- (tirke-) 1. Kapris yapmak, geri çevirmek, kabul etmemek, hor görmek, küçümsemek, hiçe saymak, beğenmemek. 2. Kırılmak, bozulmak
тиркев (tirkev) Kapris.
тиркевлё/ тиркекен (tirkevlé/ tirkeken) Titiz, zor beğenir, okunaklı, nazik, kaprisli, kararsız.
тиркевсёр (tirkevsér) Okunaksız, kaprissiz, titiz olmayan.
тиркё/ тирёк (tirké/ tirék) Ahşap servis tabağı. тирёк-чашăк, тирёк-çăпала Kap-kacak.
тирпей (tirpey) Düzen, âdet, sıra, usul, yol, tür, düzen, nizam. тирпейлё- (типтерлё) Çekidüzen vermek, toplamak, yerleştirmek, sıralamak.
тирпейлен-/ типтерлен- (tirpeylen-/ tipterlen-) Kendine çeki düzen vermek.
тирпейлё/ типтерлё (tirpeylé/ tipterlé) 1. Düzenli, özenli, titiz, idareli, tutumlu, edepli, zararsız, ziyansız. 2. Dikkatle, özenle, itinayla, temizce.
тирпейлёх/ типтерлёх (tirpeyléh/ tipterléh) İdare, tutum, ekonomi, tasarruf.
тирпейсёр/ типтерсёр (tirpeysér/ tiptersér) 1. Özensiz, ihmalkâr, savsak, pasaklı, şapşal, dağınık, karışık, düzensiz, sistemsiz.
тирпейсёрлёх (tirpeysérléh) Özensizlik, düzensizlik, sistemsizlik, dağınıklık, ihmalkarlık.
тискер (tisker) 1. vahşi, yabani, yırtıcı. etçil, şehvetli, azgın, gaddar, çok şiddetli, somurtkan, asık suratlı. тискер кайăк Vahşi hayvan, canavar, hunhar, 2. azgın azgın, müthiş, dehşetli.
тискерлен- (tiskerlen-) Azgınlaşmak, gaddarlaşmak, vahşileşmek.
тискерлёх (tiskerléh) Vahşet, canavarlık, hunharlık, barbarlık, zalimlik.
тискеррён (tiskerrén) Sert, katı, azgın azgın.
тислёк/ тиреслёк (tislék/ tireslék) Gübre, тислёк тăк Gübre ihraç etmek. тислёк кăмпи Zehirli mantar.
тиф (tif) Tifo. шатраллă тиф Tifüs.
тиха (tiha) Tay
тихаллă (tihallw) Taylı, tayı olan.
тихе хӳри (tihe hüri) Kuzu kulağı.
тишкер- (tişker-) Gözden geçirmek, saymak, gözü ile bakmak, incelemek, ele almak, çözümlemek, tahlil etmek, soruşturmak.
тишкерӳ (tişkerü) Çözümleme, tahlil, analiz.
тишкерӳллё (tişkerüllé) Esaslı, sağlam, ayrıntılı, etraflı, ağırbaşlı, eleştirel.
тишкерӳçё (tişkerü şśé) Araştırıcı.
том (tom) Cilt
томат (tomat) Domates.
токна (tokna) Ton.
топографи (topografi) Topografya.
торги (torgi) Açık artırma, ihale.
торгире (togire) Açık artırmada, ihalede.
трагеди (tragedi) Trajedi, facia.
традици (traditsi) Gelenek.
традицилле (traditsille) Geleneksel.
трактор (traktor) Traktör. трактор завочё Traktör fabrikası. трактор бригади Traktör takımı.
тракторист (traktorist) Traktör şöförü.
трамвай (tramvay) Tramvay.
транккай (trankkay) Ayaklık.
транскрипци (transkriptsi) Transkripsiyon. транскрипци паллисем Transkripsiyon alfabesi.
транскрипциле- (transkriptsile-) Transkrip yapmak.
транслитераци (transliteratsi) Harf çevrimi.
транспорт (transport) Ulaştırma, taşımacılık, nakil, taşıma, nakliyat. чугун çул транспорчё Demir yolu taşımacılığı. юханшыв транспорчё Akarsu taşımacılığı. тинес транспорчё Deniz taşımacılığı. сывлăш транспорчё Hava taşımacılığı.
трапеци (trapetsi) Tamuk, trapez.
тpaxoмa (trahoma) Trahom.
тpeниpoвкa (trenirovka) Antrenman, çalışma, idman.
тpecт (trest) Tröst.
трибуна (tribuna) Kürsü, tribün, kürsü.
тригонометри (trigonometri) Trigonometri.
триер (trier) Kalbur makinesi.
тpoтуap (trotuar) Yaya kaldırımı.
тpубa (truba) Boru, baca, trompet.
трук/ труках (truk/ trukah) Birdenbire, ansızın, birden, derhal, hemen, anında.
труппа (truppa) Topluluk, takım, grup.
ту (tu) Dağ, yığın, tepe. Урал тăвёсем Urall dağları.
ту- (tu-) Yapmak, etmek, kılmak, inşa etmek, düzenlemek, tertiplemek, çalışmak, görev yapmak. тав ту- Teşekkür etmek. евит ту- İlan etmek, iddia etmek, bildirmek, haber vermek. ача ту- Doğurmak, doğum yapmak. сăра ту- Bira yapmak. задача ту- Alıştırma çözmek. тӳме йалли ту- Düğme için ilik açmak. çăмарта ту- Yumurtlamak. мён тумалла- Ne yapmak lazım?
туй I (tuy) Bakır, pirinç levha. туй хуранё, туй хурань Bakır kazan. туй çёлен- Zehirli bir yılan türü.
туй II (tuy) Düğün, bayram. туй халăхё Düğün katarı. туй ту- Düğün yapmak.
туй- (tuy-) Duymak, hissetmek, sezinlemek, fark etmek.
туйăм (tuywm) Tahmin, seziş, hissetme.
туйăн- (tuywn-) Görünmek, gözükmek, sanmak, benzemek.
туйла (tuyla) Düğün, bayram.
туйра (tuyra) Genç meşe.
туйралăх (tuyralwh) Genç meşe ormanı.
тукас (tukas) Köyün yukarı tarafı.
тукатмăш (tukatmwş) Büyücü, sihirbaz, falcı.
тукмак I (tukmak) Ağaç tokmak.
тукмак II (tukmak) Kurt.
тукмaк III (tukmak) But. чăx тукмaкё Tavuk butu.
тукшан (tukşan) Çomak, değnek, sopa.
тукун/ тукăн (tukun/ tukwn) Jant, kasnak.
тул (tul) Dış, dıştaki, harici, görünüş. тула тух- Avluya çıkmak. тул çуталать Gün ağarıyor. çутăласпа Sabah erkenden. тул шуçăмё Şafak, sabahın ilk ışıkları. тултан, тул енчен Dışarıda, dışarıdan.
тул- (tul-) Dolmak, dökülmek, taşmak, икё çул тулчё İki yıl doldu. чёре тул Öfkelenmek, kızmak. кăмăл тул- Rahatlamak, halinden memnun olmak.
тула-/ тулла-/ тăвлa- (tula-/ tulla-/ twvla-) Isırmak, dişlemek, dalamak, parçalamak, koparmak, örselemek.
тулай (tulay) Gurbet.
тулат-/ тулаттар- (tulat-/ tulattar-) Dişletmek, ısırtmek, kopartmak, parçalatmak, eziyet çektirmek.
тулаш- (tulaş-) 1. Dalaşmak, ısırgan olmak, kudurmak. 2. Ulumak, uğuldamak.
тулаш/ тулашё (tulaş/ tulwşé) Dış, dıştan, dışarıda olan, dış görünüş.
тулашёнче (tulaşénçe) Dışında, dışarıda, dışarıdan. хула тулашёнче Şehir dışında. ял тулашёнче Köy dışında.
тулашёнчен (tulaşénçen) Dıştan, dışarıdan.
тулашёнчи (tulaşénçi) Dış, dışarıdaki, dışarıda bulunan.
тулашри (tulaşri) Dış. тулашри политика Dış politika. тулашри суту-илӳ Dış ticaret.
тулă (tulw) Buğday. кёрхи тулă Kışlık buğday. тулă çăнăхё Buğday unu. тулă кулачё Beyaz küçük somun.
тулăк (tulwk) Duygu, his, anlam, mana.
тулăклă (tulwklw) Anlaşılabilir, anlamlı, açık, net. тулăклă каласа ăнлантар- Açıkça anlatmak, anlaşılır bir şekilde anlatmak.
тулăксăр (tulwkswr) Kalın kafalı, akla ters, gereksiz.
тулăх/ туллăх (tulwh/ tullwh) Dolu, tam, toparlak, şişman. тулăхпурнăç Rahat hayat.
тулăхлă (tulwhlw) Tamamlanmış, tam, bütün, bol, bereketli.
туллат-/ тул турттар- (tullat/ tul turttar-) Örtü veya herhangi birşeyle örtmek. туллатнă кёрёк Kapalı kürk.
туллаш- (tullaş-) Kudurmak, kusur bulmak, sebepsiz yere kızmak, sinirlenmek.
туллăх (tullwh) Dolu, tam, toparlak, şişman.
тулли (tulli) Dolu, dolgun, bitmiş, tamamlanmış. туп-тулли, тăптулли, туллиех Dopdolu, tamaamıyla dolu.
туллин (tullin) Tümüyle, tümden, baştan sona.
тул çути (tul şśuti) Gün ağarması, şafak vakti.
тулт- (tult-) Taşımak, getirmek, götürmek, çekmek, çekiştirmek, asılmak.
тулта (tulta) Dışında, dışarıda.
тултар- (tultar-) Doldurmak, dökmek, akıtmak, yığmak, yağdırmak, tamamlamak. ывăлăм пилёк çул тултарчё Oğlum beş yaşını doldurdu.
тултармăш (tultarmwş) Ev sucuğu, ev salamı.
тултăрка- (tultwrka-) Zayıflık hissetmek, halsizlik hissetmek, ürperti hissetmek.
тулти (tulti) Dışındaki, dışarıdaki, dışarıda bulunan.
тулхăр-/ тăлхăр- (tulhwr/ twlhwr) 1. Burnundan gürültüyle soluk çıkarmak, horuldamak. 2. Somurtmak, surat asmak.
тум (tum) Giyim kuşam, kıyafet.
тумак çумăр (tumak şśumwr) Sağanak yağmur.
тумла- (tumla-) 1. Damlamak. 2. Damla, zerre. тумла юхать Damlıyor.
тумлам/ тумлак/ тумла (tumlam/ tumlak/ tumla) Damla.
тумламăн (tumlamwn) Damla damla, damlayla. тумламăн илтём Damlayla aldım.
тумлан- (tumlan-) Giyinmek, kuşanmak. тум тумланнă тёлтен Giyimle ilgili, giyim konusunda.
тумлантар- (tumlantar-) Giyindirmek, kuşandırmak, süslemek, bezemek, donatmak.
тумлат- (tumlat-) Damlatmak.
тумлаш пăр тумлашё (tumlaş pwr tumlwşé) Saçak buzu.
тумра (tumra) Balalayka (telli bir Rus müzik aleti)
тумтир (tumtir) Elbise, giysi, giyecek.
тумха (tumha) 1. Mühür, damga, iz. 2. Nişan, işaret. 3. Leke.
тумхала- (tumhala-) Damgalamak, mühürlemek, işaretlemek, lekelemek.
тумхах/ тумха (tumhah/ tumha) Tümsek, küçük tepe, tepecik.
тумхахлă (tumhahlw) Tümsekli, tepelik, engebeli. тумхахлă çул Engebeli yol.
тумхаяр (tumhayar) Spazm. тумхаяр çырли Porsukağacı yemişi.
тумхаяррăн (tumhayarrwn) Şiddetli, sert, zorlu, dehşetli, müthiş. тумхаяррăн кăшкăрать Şiddetle bağırıyor.
тун- (tun-) Söylediklerinden vazgeçmek, inkar etmek.
туна (tuna) Sap, gövde. ура туни Baldır, incik. алă туни Kolun dirsekle bilek arasındaki bölümü. шăл туни Dişeti. чечек туни Çiçek sapı. чечек ама туни Çiçeklerde pistil, dişi organ. аçа туна Erkeklik organı, ercik. явăнакан туна Sarılgan sap. çыхăнакан туна İlişen sap. çивёт (çит) туни Saç örgüsünün içine geçirilen kurdela.
тунала- (tunala-) Adım atmak, adımlamak, uzun adımlarla gitmek.
туналлă (tunallw) Baldırlı, bacaklı. вăрăм туналлисем Uzun bacaklılar. (Biyoloji)
тундра (tundra) Tundra.
тунeц (tunets) Orkinos balığı.
туни (tuni) (Birisinin yaptığı) iş, çalışma.
тунката (tunkata) Kütük. тунката кăмпи Kütük mantarı, ağaç mantarı.
тункăр (tunkwr) Kalın ağaç kabuğu, mantar, mantar tapa.
туннель (tunel’) Tünel.
тунсăхла- (tunswhla-) Özlemek, hasret çekmek, canı sıkılmak.
тунсăхлаттар- (tunswhlattar-) Özletmek, canını sıkmak, hasret çektirmek.
тунтикун (tuntikun) Pazartesi. тунти çёр Parzartesi gecesi.
туп- (tup-) Bulmak, ulaşmak, temin etmek, icat etmek.
туп (tup) туп-тулли Dopdolu.
тупа I (tupa) Tava, sahan.
тупа II (tupa) Ant, yemin. тупа ту- Yemin etmek, ant içmek.
тупавçă (tupavşśw) Bulan, çöpçatan.
тупала- (tupala-) Mahkûm etmek, kınamak, ayıplamak, paylamak, azarlamak, rezil etmek, karalamak, kötülemek.
тупалак (tupalak) Karanfil.
тупан (tupan) Taban. алă тупанё, ывăç тупанё Avuç içi, aya. ура тупанё Ayak tabanı, taban. атă тупанё Ayak tabanı. кукăр тупан ağaç nalın. шуç тупан Paten, patinaj.
тупă I (tupw) 1. Top (silah). тупă переççё Top atıyorlar. 2. Top. (Futbol, basketbol vb. ) тупăлла выляççё Top oynuyorlar.
тупă II (tupw) Bilmece çözümü, bilmece cevabı.
тупăк/ тупăт (tupwk/ tupwt) Tabut.
тупăлха (tupwlha) Keçisakalı.
тупăн- (tupwn-) Bulunmak.
тупăрчăк (tupwrçwk) Boyunduruğun sürtünmesi sonucu atın boynunda oluşan yara üzerine koyulan keçe parçası.
тупăш (tupwş) Kâr, gelir, artış, kazanç. тупăш тарăх илекен Gelir vergisi.
тупăш-I (tupwş-) Tartışmak, münakaşa etmek, çekişmek, bahse girmek, küfretmek, sövmek.
тупăш- II (tupwş-) Çıkış yolu bulmak, işin içinden sıyrılmak, hileye başvurmak, davranmak.
тупăшлă (tupwşlw) Kârlı, kazançlı, rantlı. тупăшлă баланс Aktif denge, aktif bilanço.
тупăшлăх (tupwşlwh) Karlılık, kazançlılık.
тупик (tupik) Çıkmaz sokak.
тупка (tupka) üskül, salkım, fırça. пилеш тупки Üvez yığını.
туплашка (tuplaşka) Makara, masura, (masara). виçё туплашка çип илтём Beş makara ip aldım.
тупмалли (tupmallé) İçindekiler, fihrist, araştırılma. тупмaлли юмax Bilmece.
тупра мул (tupra mul) Mal, mülk, eşya, zenginlik, servet, bolluk.
тупраллă (tuprallw) Zengin, mal mülk sahibi, çeyizli, çeyiz sahibi. тупраллă хёр İyi çeyizli kız.
тупсăм (tupswm) Öz, ruh, esas, çözüm. тупсăмне тупса çитереймерём Çözüm bulamadım.
тупта- (tupta-) 1. (Metal) dövmek. 2. Nallamak.
туптан- (tuptan-) 1. Dövülmek. 2. Nallanmak. çапăçусенче туптанса çирепленнё Savaşlarda dayanıklı hale geldi, çelikleşti.
туптанаслăх (tuptanaslwh) Esneklik, yumuşaklık, genleşebilirlik.
туp (tur) Yaban sığırı.
туp кaчaки (tur kaçaki) Yaban keçisi.
тура (tura) 1. Tarak. 2. İbik.
тура- (tura-) 1. Taramak, kaşımak, fırçalamak. 2. Ufalamak, doğramak.
турам (turam) Lokma, parça, zerre.
турат (turat) Dal, budak, branş, ayrım. турат куçё Budak.
Dostları ilə paylaş: |