xёpёxёш/ xёpёxёшё (héréhéş/ héréhéşé) Kırkı, onlardan kırkı.
xёpёxмёш (héréhméş) Kırkıncı.
xёpёxpи (hérihri) Kırkta, kırk yaşında. .
хёрёххён (héréhhén) Toplam 40 kişi.
хёрёхшер (héréhşer) Kırkar.
хёрле (hérle) Kız göre, kız gibi.
хёрлё (hérlé) Kırmızı, kızıl. хёп-хёрлё Kıpkırmızı. тёттём хёрлё Koyu kırmızı. хёрлё кăшман Pancar, şekerpancarı. хёрлё шатра Kızamık. хёрлё пёсехе Narbülbülü. хёрлё аври Mürver, mürver ağacı. Xёpлё çунaт Kızılkanat balığı.
хёрлё (hérlé) пуçхёрлё Başaşağı. пуçхёрлё ӳк-Başaşağı düşmek.
хёрлёх (hérléh) Kızlık, bekaret.
хёрлёхен (hérléhen) Kızamık. хёрлёхен курăкё Yakıotu.
хёрлюти (hérlyuti) Kök boya.
хёрринчи (hérrinçi) Kenar mahelle, varoş.
хёрсăри (hérswri) Tarla işlerinin bitiminden sonra kızlar tarafından düzenlenen gece.
хёрçум/ хёрçумми (hérşśum/ hér şśummi)Geline düğün günü hizmet edenler.
хёрçури (hér şśuri) Üvey kız.
хёрт- (hért-) 1. Kaynatmak, kızdırmak. 2. (Mecaz anlamda) Cezalandırmak, kırmak, haşlamak.
хёртён- (hértén-) Isınmak, kızmak, gerginleşmek.
хёртсурт (hértsurt) Çuvaş halk inanışlarına göre evde yaşayan ruh.
хёрупраç/ хёрипраç (hérupraşś/ héripra şś) Bütün kızlar.
хёрӳ (hérü) 1. Sıcak, çok sıcak 2. Ekşime, acılık.
хёрӳлен- (hérülen-) Isınmak, kızışmak, coşmak.
хёрӳллё (hérüllé) 1. Sıcak, ateşli. 2. Cana yakın, sıcak kanlı.
хёрӳллён- (hérüllén-)Sıcak, hararetle, ateşle, coşkunlukla. хёрӳллён юрат- Tutkuyla sevmek. хёрӳллён ёçле Hararetle çalışmak.
хёрӳн (hérün) Sıcak, hararet, coşkunlukla, ihtirasla.
хёрӳсёр (hérüsér) 1. Soğuk, hararetesiz, sönük. хёрӳсёр кăмака Soğuk ocak. 2. Soğuk, kayıtszı, ilgisiz, isteksiz. хёрӳсёр калаç- Soğuk konuşmak.
хёрхев (hirhev) Merhamet, acı, acıma. манăн ăна хёрхев çук Ben ona acımıyorum.
хёрхевлё (hérhevlé) Yumuşak, duyarlı, merhametli.
хёрхевсёр (hérhevsér) Merhametsiz, acımasız, taş yürekli.
хёрхен- (hérhen-) Cimrilik etmek, açgözlülük etmek. укçа хёрхен- Paraya kıyamamak. хёрхенсе ан тăр! Cimrilik yapma! 2. Acımak, kıyamamak. çав пёччен карчăка питё хёрхентём Bu yalnız kadına çok acıdım.
хёрхенёçлё (hérhenéşślé) 1. Yumuşak, duyarlı, merhametli.
хёрхенӳллён- (hérhenüllén-) Acıyarak, merhametle, yumuşakça.
хёрхенӳсёр- (hérhenüsér-) Merhametsiz, acımasız, taş yürekli, sert.
хёрхенчёк (hérhençék) Pinti, cimri, hasis, açgözlü.
хёрхенчёхлён (hérhençéhlén) Cimrice, açgözlüce, hasis bir şekilde, kıskançlıkla.
хёрхёлтём (hérhéltém) 1. Eflatun. хёрхёлтём чечексем Eflatun çiçekler. 2. Kıpkırmızı.
хёрхёлтёмлен- (hérhéltémlen-) Kızarmak.
хёрхи (hérhi) 1. Küçük doğan, toy kuşu. 2. Boynuzlu başkuş, 3. Boşboğaz, geveze.
хёрхӳ (hérhü) 1. Acı. . хёрхӳ çăнăх Bozulmuş un. 2. Ekşi. хёрхӳ уйран Ekşi ayran.
хёрхӳлен- (hérhülen-) 1. Acılaşmak. 2. Ekşimek. хёрхӳленсе кай- 1) Acılaşmak. 2) Ekşimek.
хёрхӳлентер- (hérhülenter-) 1. Acılaştırmak. 2. Ekşitmek.
хёс- (hés-) Sıkmak, biçmek, basmak, boğmak, çiğnemek. хёснё сывлăш Basık hava. атă хёсет Çizme sıkıyor. 2. Sınırlamak, kısıtlamak. критикăна хёc- Eleştiriyi kısıtlamak. 3. Baskı yapmak. хёсекен шухăш İç karartıcı düşünce. куç хёс- Gözlerini kısmak, göz kırpmak.
хёсёк (hésék) 1. Kısık, sıkı, dar. 2. Çekik (göz). хёсёк куçлă çын Çekik gözlü. 3. Ağır, zor. хёсёк пурнăç Zor hayat. 4. Zor şartlar, zor durum, ağır durum. хёсёкре пурăн- Zor şartlarda yaşamak. хёсёке юл- Zor durumda kalmak, zor duruma düşmek. 5. Yetersiz, az, sınırlı. манăн вăхăт хёсёк Benim zamanım sınırlı.
хёсёклен- (héséklen-) 1. Daralmak, kısılmak, basılmak. çул хёсёкленчё Yol daraldı. 2. Zorlaşmak, ağırlaşmak. пурнăç хёсёкленсех пынă Hayat daha zorlaştı. 3. Yetersizleşmek, sınırlı kalmak.
хёсёклёх (hésékléh) 1. Darlık. пӳлём хёсёклёхё Odanın darlığı. 2. Ağır şartlar, ağır durum. хёсёклёхе лекрёмёр Zor şartlara denk geldik. 3. Yetersizlik, sınırlılık.
хёсён- (hésén-) 1. Daralmak, kısılmak. утма çул хёсёнет Patika daralıyor. 2. Kısılmak. куç хёсёнeт Göz kısılıyor. 3. Sıkışmak, sıkılmak, darlanmak. 4. Yapışmak, sokulmak. ача амăшё çумне хёсёнет Çocuk annesine yapışıyor. хёсёнсе лар- Saplanmak, takılıp kalmak. 5. Yetersiz kalmak.
хёсёр (hésér) 1. Çorak, kıraç. 2. Verimsiz.
хёсёрле (hésérle) Verimsizce, verimsiz bir şekilde.
хёсёрле- I (hésérle-) 1. Sıkıştırmak; geriletmek, basmak, sıkmak. 2. Baskı yapma.
хёсёрле- II (hésérle-) 1. Sıkıştırmak, geriletmek, baskı yapmak. 2. Gücendirmek, darıltmak, incitmek.
хёсёрлени/ хёсёрлӳ (hésérleni/ hésérlü) Baskı, ezme, sıkıştırma.
хёскёч/ хёстеркёч (héskéç/ hésterkéç) Mengene, kıskaç. Kelpeten, pense.
хёсмет (hésmet) Hizmet. хёсмет ту Hizmet etmek.
хёстер- (héster-) 1. Sıktırmak, baskı yaptırmak, ezdirmek, sıkıştırmak. хёстерсе кай- Çalmak, aşırmak, götürmek. хёстерсе кăлар Sıkmak. 2. Gücendirmek, darıltmak, incitmek, ezmek, baskı altında tutmak.
хёсӳ/ хёсни (hésü/ hisni) Sıkıntı, bunalma, baskı, eziyet.
хёç (héşś) Kılıç. хёç пулă (кусар пулă) Kılıç balığı.
хёçпăшал (héşśpwşal) Silahlandırma, donatma.
хёçпăшаллан- (héşśpwşallan-) Silahlanmak, donanmak.
хёçпăшаллантар- (hé şśpwşallantar-) Silahlandırmak, donatmak.
хёçпăшаллантарни (héşśpwşallantarni) Silahlandırma, donatma.
хёçпăшаллă (héşśpwşallw) Silahlanmış, donanmış. хёçпашаллă восстани Silahlı isyan. хёçпăшаллă вăйсем Silahlı güçler.
хёçпăшалсăрлан- (héşśpwşaswrlan-) Silahsızlanmak.
хёçпăшалсăрлат- (hé şśpwşalswrlan-) Silahsızlandırmak.
хётёк-/ хётёх- (héték/ hétéh) Kışkırtma, tahrik, saldırmak.
хётекле-/ хётёхле- (hétékle-/ hétéhle-) Doldurmak, saldırtmak, sevketmek, tahrik etmek.
хётёксёр (hétéksér) Güçsüz, zayıf, aşağı derecede.
хётёрт- (hétért-) İtmek, sevketmek, zorlamak, kışkırtmak, tahrik etmek.
хётёхлёх (hétékléh) Yükümlülük, mükellefiyet.
хивре (hévre) 1. Sıkıca, sıkı. 2. Ansızın, birdenbire.
хивсе (hivse) Tekstil makinalarının bir parçası.
хими (himi) Kimya.
химизаци (himizatsi) Kimyasal madde ve teknolojiler kullanımı.
химилле (himille) Kimyasal. химилле энерги Kimyasal enerji.
хир (hir) Tarla, kır, bozkır, step. хирёпе Bütün tarlada, bütün bozkırda. хир акăшё Yabani kuğu. хир ёни Büyük boynuzlu bir geyik türü. хир качаки Dağ keçisi. хир чăххи Sülün, keklik. хир ăсанё Kayın tavuğu. хир суханё Yabani soğan. хир çăмхи Topuz (Topuz dikeni) хир супăнё Sabun otu.
хир- (hir-) 1. Bükmek, eğmek, kıvırmak, kriko ile kaldırmak. 2. Mahvetmek, batırmak, kırıp geçirmek, yok etmek, imha etmek.
хире-хирёç (hir-hiréşś) 1. Karşı karşıya, zıt, aksi, karlılıklı. 2. Karşılıklı olarak. хире-хирёç залогё İşteşlik çatısı.
хире-хирёçлёх (hire-hiréşśléh) Karşıtlık, zıtlık.
хирёл- (hirél-) Düşmek, yıkılmak, yok olmak, mahvolmak.
хирёнтер- (hirénter-) Eğdirmek, kıvırtmak, büktürmek.
хирёç- I (hiréşś-) İtiraz etmek, çelişmek, zıt düşmek, hoşnutsuzluk göstermek. хирёçекен çын Ters adam, başkalarına itiraz etmeyi seven.
хирёç II (hiréşś) Karşısında, karşı, aykırı, aksine, karşılık olarak. хирёç пул- Rastlamak, buluşmak, karşılaşmak, görüşmek хирёç тăр- Direnmek, karşı koymak. хирёç тухса ил- Karşılamak.
хирёçле (hiréşśle) 1. Karşıt, zıt, muhalefet. хирёçле çил Ters rüzgâr. хирёçле кётессе,
м Karşı köşe. 2. Çelişkili, çelişik, karşıt, zıt, tersine. хирёçле пропорциллё Ters orantılı. хирёçле кала- Tersine konuşmak, muhalefet etmek.
хирёçни (hiréşśni) Karşı koyma, direniş, direnme.
хнрёçтер- (hiréşśter-) Ters düşürmek, kızdırmak, öfkelendirmek, itiraz ettirmek.
хирёçӳ (hiréşśü) Düşmanlık, aykırılık, çelişki.
хирёçӳлёх (hiréşśüléh) İtiraz, karşıtlık, çelişki.
хирёçӳллё (hiréşśüllé) Çelişkili, çelişik.
хирле- (hirle-) Gürültü yapmak, uğuldamak, gürüldemek, tartışmak, ağız kavgası yapmak.
хирлеш- (hirleş-) Bağrışmak, bağrışıp çağrışmak, tartışmak, dalaşmak.
хярлешӳ (hirleşü) Ağız dalaşı, atışma, çekişme.
хирлӳ (hirlü) Yay kirişi.
хирме карта (hirme karta) Şarampol.
хиртек (hirtek) Yabancı, bozkırda yaşayan, el.
хирти (hirti) Bozkırlı, bozkıra ait.
хирург (hirurg) Cerrah, operatör.
хирурги (hirurgi) Cerrahi.
хисеп (hisep) 1. Hesap, sayı, tarih. хисепе ил- Hesaba almak, kaydetmek, kayda gemek. 2. Saygı, onur, şeref, saygıdeğer, kıymet. хисеп хăми Şeref levhası. вăл хисепрен тухнă Saygısını kabetti. хисеп, хисеп ячё Sayı sıfatı.
хисепле- (hiseple-) 1. Saymak, hesaba almak, kaydetmek. 2. Saygı göstermek, saygısı olmak.
хисеплен- (hiseplen-) Sayılmak, hesaba alınmak, saygı gösterilmek.
хисеплё (hiseplé) Saygıdeğer, kıymetli saygın, hatırı sayılır.
хисепсёр (hisepsér) 1. Sayısız, hesapsız. 2. Saygınlığı olmayan. 3. Anlaşılmaz, aptalca, dikkatsiz, körü körüne.
хисте- (histe-) Israr etmek, üstelemek, direnmek, zorlamak.
хистев (histev) Zorlama, ısrar, üsteleme. хистев залогё Ettirgen yapı. хистев форминчи глагол Ettirgen biçim.
хистевлё (histevlé) Israrcı, inatçı, zor beğenir. хистевлё предложени Ettiregen cümle.
хитре (hitre) 1. Güzel yakışıklı. 2. Çok güzel, mükemmel.
хитрелен- (hitrelen-) Güzelleşmek, iyileşmek, mükemmelleşmek.
хитрелет- (hitrelet-) Güzelleştirmek, iyileştirmek, mükemmelleştirmek.
хлын/ халын (hlın-halın) Tembel, uyuşuk, miskin.
хозяйственник (hozyaystvennik) Yönetici, demirbaş müdürü.
холера (holera) Kolera.
хор (hor) Koro. чăваш хорё Çuvaş müziği korosu.
хрестомати (hrestomati) Seçmeler kitabı.
хресчен (hresçen) Köylü.
хроника (hronika) Kronik.
хронологи (hronologi) Kronoloji.
ху/ хăв I (hu/ hwv) Kendin. хăвăн Kendin. хăвна Senin kendine.
ху/ хăв II (hu/ hwv) Sürmek, kovmak, kovalamak, takip etmek.
художествăллă (hudojestvwllw) Artistik. художествăллă творчество Artistik yaratıcılık.
художник (hudojnik) Ressam, sanatçı.
хуйăр (huywr) Ağaç kabuğu, yara kabuğu.
хуйăрла- (huywrla-) Ağaç kabuğunu soymak.
хуйхат- (huyhat-) Dağıtmak, hızlandırmak, harekete geçirmek, ayağa kaldırmak.
хуйхă/ хуйăх/ хуйхă-суйхă (huyhw/ huywh/ huyhw-suyhw) Keder, hüzün, elem, kaygı, tasa. хуйха ӳк Dertlenmek, hüzünlenmek.
хуйхăллă/ хуйăхлă (huyhwllw/ huywhlw) Dertli, üzüntülü, kederli. хуйхăллă кун Matem günü.
хуйхăр- (huyhwr-) Kahırlanmak, tasalanmak, kederlenmek, hüzünlenmek.
хуйхăрт- (huyhwrt-) Dertlendirmek, tasalandırmak, hüzünlendirmek.
хуйхăсăр (huyhwswr) Dertsiz, tasasız, kaygısız.
хуйхăсăрлăх (huyhwswrlwh) Özensizlik, kaygısızlık, tasasızlık, dertsizlik.
хул (hul) Kol. хул шăмми Kol kemiği. хул калакки Kürek kemiği.
хула (hula) Şehir. Шупашкар хули Çubuksarı şehri.
хулипе (hulipe) Bütün şehir.
тёп хула/ пуç хула (tép hula/ pu şśhula) Başkent.
хулату (hulatu) Küçük şehir.
хулă (hulw) İnce dal, çubuk, sürgün, filiz. чёрё хулă Söğüt. çёмёрт хуллисем Kiraz dalları. тимёр хулă Demir çubuk, tel. йёпле хулă Kuşburnu, yabangülü.
хулăмкка (hulwmkka) Çok şişman.
хулăмлан- (hulwmlan-) Şişmanlamak.
хулăн укçи (hulan ukşśi) Başlık parası.
хулăн/ хулăм (hulwn/ hulwm) 1. Şişman. 2. Kalın (ses).
хулăнăш (hulwnwş) Kalınlık, япала хулăнăшё Eşya kalınlığı.
хулиган (huligan) Serseri, kabadayı, fanatik.
хулиганла (huliganla) Serseri gibi, serserice.
хулла-/ хулăла- (hulla-/ hulwla-) Dalla vurmak, kamçılamak, dalla dövmek, vurmak.
хуллен (hullen) Yavaşça, hafiften, ağır ağır.
хулпуççи (hulpu şś şśi) Omuz.
хултăрмач(ă) (hultwrmaç-w) Kadın gömleğinin omuzlarındaki işleme, motif.
хулха (hulha) Kulak.
хум (hum) Dalga.
хумăш (humwş) Kamış, saz.
хумăшлăх (humwşlwh) Kamışlık, sazlık.
хумхав (humhav) Dalgalanma, heyecan, çalkantı, endişe.
хумхан- (humhan-) Dalgalanmak, çalkanmak, sallanmak, heyecanlanmak, endişe etmek, merak etmek.
хумхат- (humhat-) Dalgalandırmak, heyecanlandırmak, coşturmak, endişelendirmek.
хун (hun) Han. хун хёрё Han kızı.
хуна- (huna-) Dallanmak, çatallanmak, üremek, çoğalmak.
хунав (hunav) Filiz, sürgün. хунав органёсем Üreme organları.
хунар (hunar) Fener.
хунаттар- (hunattar-) Filizlendirmek, üretmek, çatallandırmak.
хунекем (hunekem) Baldız.
хунтă (huntw) Savunucu, koruyucu, avukat.
хунчав (hunçav) Bitkiler.
хунчăкам (hunçwkam) Kayınbiraber, kayın. хунчăкăшё Kayınbiraderi, kayını.
хуньăм (hun’wm) Kayınbiraderim, kayınım. хуню Kayınbiraderin, kayının. хунё Kayınbiraderi, kayını.
хунякам (hunyakam) Baldız. хунякăшё Baldızı.
хуняма (hunyama) Kaynana, kayın valide. хуняму Senin kaynanan, senin kayın validen. хунямăшё Kaynanası, kayınvaalidesi.
хуняçа (hunyaşśa) Kayın baba, kayınpeder. хуняçу Kayın baban, kayınpederin. хуняшшё Onun kayın babası, onun kayınpederi.
хуп- (hup-) Kapatmak, kapamak, örtmek, tasfiye etmek, ortadan kaldırmak. куç хупмалла выля- Körebe oynamak. çёрёпе куç хупмарăм Bütün gece göz kapatmadım.
хупах I (hupah) Meyhane.
хупах II (hupah) Dulavratotu (30-60 cm yükseklikte, iki yıllık otsu ve kırmızı çiçekli bir bitki). шыв хупаххи Nilüfer. шуйттан хупаххи Eğrelti otu (Çok yıllık, çiçeksiz ve otsu bir bitki).
хупах III (hupah) куç хупаххи Göz kapağı.
хупа/ хуп (hupa/ hup) Kabuk, zırh, kılıf. тура хуппи Tarak, ibik. кёнеке хуппи Kitap cildi. çăмарта хуппи Yumurta kabuğu. кăвак хуппи Kuzey ışığı.
хупă (hupw) Kapalı, kaplı. xупă сасă Sessiz harf. хупăллă кёнеке Ciltli kitap.
хупăлча (hupwlça) Kapak. куç хупăлчи Göz kapağı.
хупăн- (hupwn) Kapanmak, örtünmek, kaplanmak.
хупăр (hupwr) 1. İhtiyaç, gereksinim. 2. Felaket, engel, güçlük.
хупăрла- (hupwrla-) 1. Çevirmek, kuşatmak. 2. Örtmek, kapamak, kaplamak.
хупăрлан- (hupwrlan-) Çevrilmek, kuşatılmak, pusuya düşürülmek.
хупкăç- (hupkwşś-) Kapak, kap, örtü.
хупла- (hulla-) 1. Örtmek, kaplamak, kapamak, abluka altına almak. 2. Bastırmak, boğmak, susturmak. 3. Ciltlemek, kenarını dikmek. 4. Bozmak, sakatlamak, mahvetmek.
хуплан- (huplan-) 1. Örtülmek, kaplanmak, kapanmak, abluka altına alınmak. 2. Bastırılmak, kaybolmak, boğulmak. 3. Ciltlenmek.
хуплаш- (huplaş-) Karşılaşmak, kavuşmak, buluşmak, birleşmek, çakışmak.
хуплашни (huplaşni) Birbirini tutma, çakışma, rastlantı.
хуплаштар- (huplaştar-) Örtmek, kapamak, kapağını kapatmak.
хуплу (huplu) Dört köşeli ya da yuvarlak şekilde büyük börek.
хуп-хура (hup-hura) Kapkara.
хур I (hur) Kaz. хур аçи Erkek kaz. хур ами Dişi kaz. хур чёппи Kaz palazı. хур кайăк, кайăк хур Yaban kazı. кайăк хур çулё Saman yolu. хур шăмми Kaz tüyü. хур ашё Kaz eti. хур пиçен, хур хăвăх Eşek marulu.
хур II (hur) Ayıp, yüzkarası, rezalet, hakaret. хён-хур Baskı, ezme, eziyet, hor.
хур III (hur) İki arşına (dirsek) karşılık uzunluk ölçüsü.
хур- (hur-) Koymak, yatırmak, bırakmak, dikmek. вут хур Ateş yakmak. никёс хур- Temek atmak. ят хур- isim vermek, isim koymak. хак хур- Kıymetini vermek, değer vermek, değerini belirlemek.
хура (hura) Kara, siyah, kötü, pis. хуп-хура, йёпкён хура Kapkara. хура-курăк Ekin kargası. хура кайăк Kara tavuk. хура пулă, хура караç Yeşil sazan. хура çёлен Kara yılan, engerek. хура çырла Böğürtlen. хура тăпра Kara toprak, yer. хура тахлан Kurşun. хура çип ути Kekiği. хура арăм выти, хура арăм мути, хура арăм ути Ayvadana. хура пуç Hasır otu. хура сарана Zambak. хурт курăкё Arı otu.
хурав (hurav) Cevap, karşılık, çözüm, yankı.
хураваш (huravaş) Ona göre, öyle, bundan dolayı, onun için, bu yüzden.
хуравла- (huravla-) Cevap vermek, karşılık vermek, yanıtlamak, sorumlu olmak.
хуравлаш-/ хурулаш- (huravlaş-/ hurulaş-) Karşılıklı cevap vermek, karşılık vermek, itiraz etmek.
хурал (hural) Nöbet, koruma, bekleme. хурал çынни Bekçi, nöbetçi. хурал пӳрчё Bekçi kulübesi. хурал тăрат- Nöbet koymak. вăрман хуралё Orman bekçisi.
хурал- (hural-) Kararmak, koyulaşmak, kirlenmek.
хуралла-/ хурал тăр- (hural-/ hural twr-) Gözetlemek, korumak, muhafaza etmek.
хуралçă/ хуралăç (huralşśw/ huralw şś) Bekçi.
хуралт(ă) (huralt-w) Yapı, bina, inşaat.
хурама (hurama) Kara ağaç.
хура-мара (hura-mara) Kirli kumaş, kirli örtü, kirli eşya.
хуран (huran) Kazan. туй хуран Bakır kazan хуран айне хур Yoncaları kazan altına yerleştirmek. хуранлă шапа (тимёр шапа) Kaplumbağa.
хурапла- (hurapla-) Gölge düşürmek, gölgelemek, karartmak, belirsiz yapmak, karmaşıklaştırmak.
хурапуç (hurapu şś) Sukamışı.
хураçка/ хураçкă (huraşśka-huraşśkw) Siyah köpeğin lakabı.
хурат- (hurat-) Karalamak, silmek, üstüne kalem çekmek, üstünü çizmek. çырнине хурат Yazdıklarını silmek.
хуратул (huratul) Karabuğday. хуратул кёрпи Karabuğday bulguru. хуратул пăтти Karabuğday lapası.
хуратум (huratum) Keşiş, rahip.
хуратут (huratut) Çil.
хуратутлă (huratutlw) Çilli.
хурах (hurah) Soyguncu, hırsız, yankesici, çapulcu. хурах пус- Çapulcuların saldırısına uğramak. хурах çухар “İmdat!”, “Hırsız!” diye bağırmak.
хурăн (hurwn) Kayın. ама хуран Küpeli kayın. хурăн хуппи Kayın kabuğu. хурăн шывё Kayın suyu. хурăн çырли Kayın çileği. хурăн тăрри Kanarya. малиновка, хурăн пуçлă çёлен, хуранпуç Karayılan.
хурăн- (hurwn-) Yatırılmak, koyulmak, sokulmak.
хурăнлăх/ хурăнсар (hurwnlwh/ hurwnswr) Kayınlık, kayın ormanı.
хурăнташ (hurwntaş) Akraba, hısım. вăл пире хурăнташ тивет (лекет) O bize akraba oluyor.
хурăнташлан- (hurwntaşlan-) Evlenerek bağlanmak.
хурăнташлă (hurwntaşlw) Akrabalık, akraba olma.
хурла- I (hurla-) Kötülemek, yermek, küçük düşürmek, hor görmek.
хурла П (hurla) Arşınla ölçmek.
хурлан- (hurlan-) Kederlenmek, hüzünlenmek, hor görülmek, horlanmak.
хурлантар- (hurlantar-) Bozmak, üzmek, kederlendirmek, dertlendirmek.
хурлăх (hurlwh) Acı, kahır, dert, felaket, bahtsızlık. хурлăх кур- Yoksunluk çekmek, eziyet çekmek, azap çekmek.
хурлăхан (hurlwhan) Frenküzümü. хура хурлăхан Kara frenküzümü.
хурлăхлă (hurlwhlw) 1. Kederli, hüzünlü, hazin, acıklı. 2. Kederli, hüzünlü, hazin bir şekilde.
хурсă/ хурçă (hursw/ hurşśw) Mikser, çırpıcı, vurucu, dövücü, tokmak. алă хурси (алă туни) Kolun elden dirseğe kadar olan kısmı.
хурçă /хурăç (hurşśw/ hurwşś) Çelik. хурçă лаша Çelik at, traktör.
хурт (hurt) Kurt, solucan. пыл хурчё Bal arısı. упаленекен хурт Tırtıl. купăста хурчё Lahana kelebeği. пурçăн хурчё İpekböceği. хурт ами Arıbeyi. хурт сăнни Arı iğnesi. хурт çăкăрё хлебина, перга, хурт хуранё ракушки, хурт усракан Arıcı. хурт ёрчетни, хурт-хăмăр ёрчетес (усрас) ёç Arıcılık. хурт сăхрё Arı sokması.
хурта (hurta) Etek fırfırı.
Dostları ilə paylaş: |