Dedesinin adının Mustafa olduğu belir­tildiğinden, kaynaklarda Abdülbâki Arif b. Mehmed b. Mustafa seklinde anıl­maktadır. Şiirlerinde Arif mahlasını kul­landığından Arif Abdülbâki olarak da tanınmıştır



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə8/25
tarix12.01.2019
ölçüsü1,08 Mb.
#94858
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   25

Sultan Abdülhamid halifelik makamı­na yakışır iffet, haysiyet, vakar ve na­mus timsali bir kimse idi. Dindardı, ha­yır yapmasını severdi. Kan dökülmesin­den asla hoşlanmazdı. Otuz üç yıllık sal­tanatı süresince imzaladığı ölüm fer­manlarının sayısı birkaç taneyi geçmez. Kimsenin rızkına mâni olmak istemez. yurt dışına kaçan veya sürgüne gön­derilen siyasî muhaliflerine dahi maaş bağtatırdi.

BİBLİYOGRAFYA:



tiutk-ı Pâdişâh! (Abdülhamid ll'nin ilk Mec-lis-ı Mebûsanı açış nutku), İstanbul, ts.; Sultan II. Abdülhamid Han. Devlet ue Memleket Görüşlerim Inşr A. Alaattın Çetin —Ramazan Yıldız), İstanbul 1976; Abdülhamid in Hatıra Defteri, İstanbul 1960; Belgeler: Abdülhamid Han'ın Muhtıraları (nşr. M Hocaoğlu), İstan­bul 1976; İ. H. Uzunçarşılı, "II. Abdülhamid'in İngiliz Siyasetine Dair Muhtıraları", Tarih Dergisi, sy. 10, İstanbul 1954, s. 43-60; Ab-dülkadir Özcan — İlhan Şahin, "II. Abdülha­mid'in Hususi Mektup ve Telgrafları", Tarih Dergisi, sy. 34, İstanbul 1984, s. 417-474; Ve­dat Örfi, Hâtırât-ı Sultan Abdülhamid Hân-ı Sânı. İstanbul 1340; Tahsin Paşa. Abdülha­mid'in Yıldız Hatıraları, İstanbul 1931; Tef-

tâzânî. Şerhu'i-'Akâ* id, İstanbul 1317, s. 80; Ramazan b. Muhammed e!-Hanefî. Şerhu Ra­mazân Efendi 'a/â" Şerhi7-'Aka' id, İstanbul 1320, s. 295; Cevdet Paşa, Tezâkir (nşr. M. Cavid Baysun), Ankara 1960, II; 1967, IV; a.mlf.. Mâruzât (nşr. Yusuf Halaçoğlu), İstan­bul 1980, s. 29, 234, 237 vd.; Muhammed Sultan el-Ma'sûmî el-Hucendî. Muhtaşaru Ter-cemeti hâli Muhammed Sultân imecmua için­de), Kahire 1355, s. 54; Hafız Abdülcemil el-Peşâverî. ez-Zaferü'l-Hamîdiyye fî işbâti'l-hatife, Mü İlahiyat Fak. Ktp.. Cemal Öğüt böl., vr. 2B-3b; Mehmed Celâl. Şeuketlü Padişahı­mız Gazi Büyük Abdülhamîd Hân-ı Sânı Haz­retleri, İstanbul, ts.; Ahmed Midhat. Zübdetul-hakâytk, İstanbul 1294; a.mlf., üss-i Inkılâb, İstanbul 1294, Ks. I, s. 277-293; İstanbul 1295, Ks. II, s. 1-254; Mahmud Celâleddin Paşa, Mir'ât-ı Hakikat (haz. İsmet Mıroğlu). istanbul 1983, s- 159-700; Mehmed Râsim, Ahd-i Ce-tîl-i Hazret-i Abdülhamîd HSn-ı Sânî'de Terak-kiyât ue Muuaffakıggâl-ı Bahriyye-i Osmâniy-ye, İstanbul Î313; Victor Berard. La Politique du Sultan, Paris 1897: Ali Haydar Midhat. Midhat Paşa, İstanbul 1325, s. 183-228; Paul Fezch, Constantinople aux derniers jours d Abdülhamid, Paris 1907; Ahmed Sâib. Abdülhamid'in Euâil-i Saltanatı, Kahire 1326; a.mlf. Târîh-i Meşrûtiyet, Şark Mesele-i Hâzı-rası, İstanbul 1328; Eşref, Sultan Abdül­hamid'in Euâil-i Saltanatı, Rusçuk 1326; Os­man Nuri Ergin, Abdüihamîd-i Sânİ ve Deor-i Saltanatı, İstanbul 1327; E. Driault. Şark Me­selesi (trc. Nafiz), İstanbul 1328, s. 272-362; Said Paşa. Hatırat, İstanbul 1328, MI; Süley­man Paşazade Sami, Süleyman Paşa Muhake­mesi, İstanbul 1328; Süleyman Paşa. Um-detü'l-hakayık, İstanbul 1328; Ed. Engelhardt, Türkiye ve Tanzimat (trc. Ali Reşâd). İstanbul 1328, s. 248-421; Mehmed Memduh [Paşa], Tasuîr-i Ahoâl Tenuîr-i İstikbâl, İzmir 1328: Mahmud Cevad, Maârif-i Umûmiyye Nezâreti Târihçei Teşkilât ue İcraatı, İstanbul 1328; Kâmil Paşa, Hatırat, Kostantmiyye 1329; Serge Goryanov, Devleti Osmâniyye ue Rusya Siya­seti (trc. Ali Reşâd —Macar iskender), İstanbul 133Î; Bunyer Veylet, Şarkta İngiliz-Alman Re­kabeti (trc. Bedı Fikri), İstanbul 1332; Sir Ed-vin Pears, Forty years in Constantinople, Lon-don 1916; Abdurrahman Seref-Ahmed Refik, Sultan Abdülhamîd İ Saniye Dâir, İstanbul 1337; Ali Said, Saray Hatıraları: Abdülhamid Han'ın Hayatı, İstanbul 1338; Mahmud Muh­tar Paşa. Maziye Bir Nazar: Berlin Muâhede-si'nden Harb-i Umûmiye Kadar Avrupa ve Türkiye-Almanya, İstanbul 1341 ; W. Langer, The Diplomacy of İmperialism, New York 1935; Hakkı Tank Us. Meclis-i Mebûsan İlk Devre Müzakere Zabıtları, İstanbul 1940; Y. Hikmet Bayur. Türk İnkılâbı Tarihi, I. II; C. D. Blaisdell, Osmanlı İmparatorluğunda Aurupa Mâli Kontrolü (trc. H. A. Kuyucak), İstanbul 1940; İbnülemin, Son Sadrazamlar, İstanbul 1982, III. 1264-1306; a.mlf, "Abdülhamîd-i Sâni'nin notlan", TTEM, sy. 13 (901. (1926), s. 60-68; sy. 14 (911, s. 89-95; sy. 15 (92), s. 152-159; Ziya Sakir. //. Sultan Hamid, Şahsiye­ti ue Hususiyetleri, İstanbul 1943; a.mlf.. Sul­tan Hamid'in Son Günleri, İstanbul 1943; Fa­iz Demiroğlu, Abdülhamid'e Verilen Jurnal-

ler, İstanbul 1955; Ali Fuat Türkgeldi, Mesâii-i Mühimme-i Siyâsiyye (nşr Bekir Sıtkı Baykal), Ankara 1957, II, 1-433; 1966, III, 54-56. 86-103;'Ayşe Osmanoğlu. Babam Abdülhamid, İstanbul 1960; Nizamettin Nazif Tepedelenli-oğiu. İlân-ı Hürriyet ve Sultan II. Abdülhamid Han, İstanbul 1960; a.mlf.. //. Abdülhamid ve Osmanlı İmparatorluğunda Komitacılar, İstan­bul 1964; İ. H. Danismend. Kronoloji, İstanbul 1961, IV, 285-379; Asaf Turgay. İbret: Abdüt-hamid'e Verilen Jurnaller ve Jurnalciler, İs­tanbul 1961-62; Joan Haslip, Bilinmeyen Ta-raflariyie Abdüthamid (trc. N. Kuruoğlu), İs­tanbul 1964; Mehmed Raif Oğan. Sultan Ab­dülhamid II oe Bugünkü Muarızları. İstanbul 1965; M. S. Anderson, The Eastern Ouestion 1774-1923, hew York 1966; Yaşar Kutluay, Si­yonizm ue Türkiye, İstanbul 1967; Y. Tekin Kurat, Henry Layard'ın İstanbul Elçiliği (1877-1880), Ankara 1968; Fahir Armaoğlu. Siyasi Tarih, Ankara 1973, s. 259-280; Orhan Kur­muş, Emperyalizm'in Türkiye'ye Girişi, İstan­bul 1974; Tahsin Üzer. Makedonya'da Eşkiya-lık Tarihi ve Son Osmanlı Yönetimi, Ankara 1979, s. 10-14, 89-96, 112-116, 243-253 vd.; Bayram Kodaman. Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, İstanbul 1980; İlber Ortaylı, //. Abdülhamid Döneminde Osmanlı İmparator­luğunda Alman Nüfuzu, Ankara 1981; Rifat Önsoy. Türk-Alman İktisadi Münasebetleri (1871-1914), İstanbul 1982; Mim Kemal Öke, Siyonizm ue Filistin Sorunu (1880-1914), İstanbul 1982; a.mlf. İngiliz Casusu Prof. Ar-minius Vambery'nin Gizli Raporlarında II. Abdülhamid ue Dönemi, İstanbul 1983; a.mlf., "Şark Meselesi ve II. Abdülhamid'in Garp Politikaları", Osmanlı Araştırmaları, sy. 3. İstanbul 1982, s. 247-276; Karal. Osman// Tarihi, VIII; Muvaffak Beni'l-Mürce. Şahuetü'r-recüli'l-marîz eu es-Sultân cAbdüthamîd es-Şânî ve'l-hilâfetüt-lslâmiyye, Kuveyt 1984; Cevdet Küçük. Osmanlı Diplomasisinde Erme­ni Meselesinin Ortaya Çıkışı, İstanbul 1984; İ. H. Uzunçarşılı. "V. Murad'ı Tekrar Padişah Yapmak İsteyen K. Skaliyeri — Aziz Bey Ko­mitesi", TTK Belleten, Vlll/30 (1944). s. 245-340; a.mlf. "V. Murad ile Oğlu Selâhaddin Efendi'yi Kaçırmak İçin Kadın Kıyafetinde Çırağan'a Girmek İsteyen Şahıslar", a.e., VİN/ 32 (1944), s. 589-597; a.mlf. "Ali Suavİ ve Çırağan Vak'ası", a.e., VIII/32 (1944), s. 71-118; a.mlf. "Sultan Abdülhamid'in Hal'i ve Ölümüne Dair Bazı Vesikalar", a.e, X/40 (1946), s. 705-748; a.mlf.. "Abdülhamid Ferit Paşanın Ruznâmesinden", a.e., XXVl!/106 (1963). s. 257-286; İhsan Süreyya Sırma. "Pe­kin Hamidiye Üniversitesi", İslâmî İlimler Fakültesi, Prof. Dr. Tayyib Ok iç Armağanı, An­kara 1978, s. 159-170; a.mlf. "Sultan II. Ab­dülhamid'in Çin'e Gönderdiği Enver Paşa Heyeti Hakkında Bazı Bilgiler", İslâmî İlim­ler Fakültesi Dergisi, sy. 4, Ankara 1980, s. 159-183; a.mlf. "II. Abdülhamid'in Hilâfeti Hakkında Yazılmış Bir Risale ve Bununla İlgili Kırk Hadis", Tarih Dergisi, sy. 33, İstan­bul 1982, s. 375-400; A. H. Ongunsu, "Abdül­hamid II.", İA, I, 76-80; Jean Deny, "cAbd al-HamidlI", £/2Iİng), 1,63-65.

İMİ Cevdet Küçük

224


ABDÜLHAMÎD b. VÂSİ' b. TÜRK

ABDÜLHAMİD el-KÂTİB

Ebû Galib Abdülhamîd

b. Yahya b. Sa'd el-Kâtib

(ö. 132/750)

Arap risale* üslûbunun kurucusu.

Doğum yeri ve yılı hakkında kesin bil­gi yoktur. Muhtemelen Fırat kenarında­ki Enbâr kasabasında doğdu. Dedesi Sa'd, Âmir b. Lüey kabilesinin mevlâ'sı idi. Risalelerinde verdiği bilgilere daya­narak İran veya Ârâmî asıllı olduğu hakkında görüşler ileri sürülmüştür. Çocukluğunda ailesi Rakka'ya. sonra da Şam'a göçerek oraya yerleşti; Abdülha­mîd de orada yetişti. Kâtiplik sanatı konusunda İik bilgi ve tecrübeyi, kız kar­deşinin kocası ve Emevî Halifesi Hişâm b. Abdülmelik'in kâtib* i olan Ebü'1-Alâ Salim b. Abdullah'ın yanında kazandı. Birçok yeri gezdi ve ders verdi. Kûfe'de iken Yezîd b. Abdülmelik'e mektuplar yazdı-, daha sonra Azerbaycan valiliği yıllarında Mervân b. Muhammed b. Mer-vân ile irtibat kurarak onun İnşâ* hiz­metinde bulundu. Mervân'ın halife ol­ması üzerine de (126/ 744) onunla bera­ber Şam'a giderek sarayın inşâ reisliği­ne kadar yükseldi ve ömrünün sonuna kadar Mervân'a sadakatle hizmet etti. Vefat yeri konusunda kaynaklar farklı bilgiler vermektedir. 26 Zilhicce 132 (5 Ağustos 750) tarihinde Halife Mervân'la birlikte Bûsîr'de (Mısır) veya daha son­ra kaçtığı el-Cezîre'de yakın dostu ve talebesi İbnü'l-Mukaffa'ın evinde bu­lunarak öldürüldüğü rivayet edilmek­tedir.

Abdülhamîd el-Kâtib, Süleyman b. Ab­dülmelik'in kâtibi Abdülhamîd el-As-gar'dan ayırt edilmesi için Abdülhamîd el-Ekber diye de anılmaktadır. Brockel-mann'ın bu iki zatı biribiriyle karıştırdı­ğını belirtmek gerekir.

Abdülhamîd, hicrî ikinci asrın en meş­hur risale (resmî yazışma, mektup) ya­zarı olup klasik risale tarzının esaslarını ve kaidelerini yeniden düzenlemiş ve onu bir sanat haline getirmiştir. Kültür seviyesi ne olursa olsun herkesin zevkle okuyacağı bir şekilde kaleme aldığı si­yasî ve hususi mahiyetteki bu risalele­rinden dolayı o. Arap risale üslûbunun kurucusu olarak bilinir. Bu konuda yeni bir usul ortaya koymaktan ziyade Câhi-liye devrinden beri var olan klasik risale tarzını yeni kaidelerle değiştirerek ken­dine has bir üslûp geliştirmiştir. Meselâ

ilk defa risaleyi uzunca olarak kaleme alıp muhteva ve şeklini genişletmiştir. Ayrıca bölümlere ayırarak her bölüme tahmîdât ile başlamış ve bu usul ken­dinden sonraki İslâm münşîleri tarafın­dan da takip edilmiştir. Her bölümde müstakil bir fikir veya konuyu anlat­mış, bir bölüm içinde konudan konuya geçmemiştir. Belagat sanatını kolaylaş­tırarak risalelerinde kullanmış, böylece resmî yazışmaları bir sanat haline ge­tirmiştir. Bunun içindir ki. "Risale tarzı Abdülhamîd'le başladı. İbnü'l-Amîdle lö. 360/970) sona erdi" denilmiştir.

Abdülhamîd Arapça'nın yanı sıra İs­la mî ilimleri de çok iyi biliyordu. Farsça ve Ermenice'yi de bildiğinden, yazdığı risalelerde bu dillerdeki deyimlere ve özdeyişlere yer vermiştir. Eski İran (Sâsânî) ve Yunanlılar'ın kullandığı sa­vaş taktikleri ve askerî harekâtla ilgili verdiği bilgiler, onun Sâsânî ve Eski Yu­nan kültürlerine de aşina olduğunu ve bu kültürlerden etkilendiğini göster­mektedir. Bir halife kâtibi olarak halife­nin dilinden yazdığı mektuplarda İslâm dininin ve Kur'an üslûbunun tesiri açıkça görülmektedir. Nitekim o, klasik hitabet (retorik) üslubuyla yazdığı ri­salelerini yer yer âyet ve hadislerle zen­ginleştirerek süslemiştir.

Risaleleri arasında en önemlisi, Mer­vân b. Muhammed b. Mervân'ın ağzın­dan oğlu veliaht Abdullah'a yazdığı ri­saledir. Bu risale, oğluna yaptığı şahsî tavsiyeleri yanında savaş tekniğiyle ilgi­li, askerlerin tertip, muharebe düzen ve düsturları hakkında açıklamalar da ihti­va etmektedir. Tâbirlere, söz âhengine, Arap şiirinin ve belâgatinin canlı teşbih­lerine dayanan bir dille kaleme aldığı ve yer yer açıklayıcı cümleler ilâve ettiği bu risaledeki bilgiler, onun Eski Yunan kültüründen faydalandığını göstermek­tedir. Bir başka risalesi, kâtiplere hita­ben yazdığı, onların mesuliyetlerini, gö­revlerinin önemini belirterek inşâ kai­delerini anlattığı risaledir. Sade bir dil ve akıcı bir üslûpla kaleme alınan bu ri­sale, kâtiplere hatalardan sakınmalarını ve ihtiyaç duyulan hususlarda kendisi­ne müracaat etmelerini tavsiye eder. Uzun risaleleri yanında çok kısa olan hususi risaleleri de vardır. Bunlarda tasvir, teşbih gibi edebî sanatlara bolca yer vermiştir. Kolay anlaşılan kelimeler kullanarak risalelerinde güç ifadelere yer vermemeğe büyük gayret göster­miştir. Sözlerinin açıklığı, anlatımının sadeliği ve üslûbunun güzelliği hakkın-

da Arap edebiyatında müstesna bir yer işgal eder. Oğlu İsmail, yakın arkada şı ve talebesi İbnül-Mukaffa' ve Meh-drnin veziri Ya'küb b. Dâvûd, Abdül-hamîd'in yetiştirdiği meşhur ve mahir münşilerdendir.

1000 adet (veya sayfa) olduğu rivayet edilen risalelerinden pek çoğu zamanı­mıza kadar gelememiştir. Çeşitli edebî eserlerde yer alan bazı risaleleri. Tahir el-Cezâirî ve Muhammed Kürd Ali tara­fından derlenerek neşredilmiştir {Re-sâ3ilü cAbdilhamid el-Kâtib, Tunus I 3181. Aynca Muhammed Kürd Ali, Resö 'İ7Ü7-büleğö* (Kahire 1913, 1946) adıyla neş­rettiği eserde onun risalelerinden dört tanesine yer vermiştir (s, 173-246).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Kuteybe, cUyûnü'l-ahbâr. Kahire Î343-49/1925-30, I, 26, Cehşiyârî, Kitâbü'l-Vüzerâ' ue'l-küttâb (nşr Mustafa es-Sekkâ v dğr), Ka­hire 1401/1980, s. 72-80; Mes'ûdî. Mürûcü> zeheb Inşr. M. Muhyiddin Abdülhamîd), Kahi­re 1367/1948, III, 263; İbnün-Nedîm. el-Fih-rist (nşr. C. Flügell, Leipzİg 1871, s. 117, 242; Askerî. Kitâbü'ş-Şınâ'ateyn, Kahire 1952, s. 69; Seâlibî. Şimârü'l-kuiûb (nşr. Muhammed Hbü'l-Fazl), Kahire 1965, s. 196; İbn Hallikân. Vefeyât Inşr. İhsan Abbasi, Beyrut 1968-72, III, 228; Kalkaşandî. Şubhu'l-ac şâ, Kahire 1963, X, 195; Brockelmann, GAL, II, 690; SuppL, I, 105; Tâhâ Hüseyin. Min hadîsi'ş-şi'r ue'n-neşr. Kahire 1936, s. 40; Muhammed Kürd Ali, Re-sâ'ilü't-büleğâ', Kahire 1946, s. 173-246; a.mlf. ümerâ* ul-beyân, Beyrut 1388/1969, s. 26; C. Zeydan, Adâb Inşr Şevki Dayf), Kahi­re 1957, I, 356; Zekî Mübarek, en-Neşrü't-fen-nî, Kahire 1957, I, 60; Hannâ el-Fâhûrî. Tân-hu't-edebi'i-cArabî \Bcyrut, ts |, lel-Matbaatu'l-Bûüsiyye), s. 335; Enîs el-Makdisî. Tetauuurü'l-esâllbi'n-nesriyye fi'l-edebi'l-'Arahî ( ? ), I, 156-159; Ömer Ferrûh. Tânhu't-edebil-cArabî, I, 723; Ziriklî, el-Aclâm [nşr. /.üheyr Fethullah), Beyrut 1984, III, 289; J. D. Latham. '"Abd al-Hamld al-Katib", Arabic literatüre to the end of the ümayyad period, Cambridge 1983, s. 164-179; H. A. R Gibb. "cAbd al-Hamid", El2 (İng.l, I, 65-66; G. Lecomte, ü

İMİ Şakır Ergin ABDÜLHAMİD b. VASİ' b. TÜRK

Ebü'1-Fazl Abdülhamîd b. Vâsi' b, Türk el-Huttelî el-Hâsib

Cebir ilminin

kurucularından olduğu kabul edilen İslâm matematikçisi.

Kendisinin ve yine bir matematikçi olan torunu Ebû Berze'nin taşıdığı İbn Türk künyesinden Türk asıllı olduğu tahmin edilmektedir. Doğum tarihi belli

225


ABDÜLHAMÎD b. VÂSİ' b. TÜRK

değildir. Hicretin II. veya III. asırlarında yaşadığı sanılmakta, bir rivayete dayanı­larak da Halife Vâsik'ın ölümü (233/847) sırasında sağ olduğu ileri sürülmekte­dir. Çeşitli kaynaklarda nisbesinin de­ğişik yazılmış olması sebebiyle doğdu­ğu veya yaşadığı şehir de kesinlikte bi­linmemekte, bu yerin Hazar denizinin güneyindeki Gîlân yahut Çin Türkista-nı'nın batısındaki Huttal olduğu sanıl­maktadır.

İbnü'n-Nedîm'in el-Fihrist'inde (s 339], Abdülhamîd b. Vâsi'in künyesi Ebü'l-Fazl şeklinde verilmekle birlikte Ebû Muhammed künyesiyle ananların da ol­duğu ve biri Kitâbü'l-Câmi* ü'1-hisâb, diğeri Kitâbü'l-Mu'âmelât adını taşı­yan iki kitabının bulunduğu kayıtlıdır. Künyesi hakkında aynı bilgiyi veren ve İbn Türk el-Cîlî olarak tanındığını be­lirten İbnü'l-Kıftî ise (bk. I'hbârüVule­mâ', s. 1551 hesap ilminde çok bilgili ve maharet sahibi olduğunu, bu ilmin mensuplarının daima ondan bahset­tiklerini söylemekte, bu iki eserinden başka Kitûbü Nevûdiri'l-hisâb ve Ha-vâşşü'l-a'dâd adlı iki kitabının daha varlığını bildirmektedir-, ancak bu iki adın bir tek esere ait olması da müm­kündür. Kâtip Çelebi de Keşfü'z-zunûn-da Abdülhamîd b. Vâsi'in torunu Ebü Berze'nin dedesi hakkında verdiği, onun cebir ilminin kurucusu olduğuna ve bu konuda Muhammed b. Mûsâ el-Hâriz-mfden önce geldiğine dair bilgiyi nak­letmekte, arkasından da Ebû Berze-den biraz daha sonra yaşadığı sanılan Ebû Kâmil eş-Şücâ' el-Eslem'in, Ebû Berze'yi "gerçekleri saptırıcı" (muhterik) olmakla suçlayan ve cebiri asıl kuranın Hârizmî olduğunu iddia eden sözleri­ni kaydetmektedir. Ebû Kâmil'in bir ki­tabı ile Hârizmfnin iki kitabının Arap­ça asılları ve tercümeleriyle birlikte bu­güne kadar ulaşmış olmalarına karşılık. Aydın Sayılfnın yayımladığı kısa bir ya­zısı dışında, ne Abdülhamîd b. Vâsi'in ne de Ebû Berze'nin eserlerinin elde ol­mayışı, cebir konusunda ilk kitap yaza­nın kim olduğunu tesbit etmeyi güçleş­tirmektedir. Salih Zeki'ye göre Abdül­hamîd b. Vâsi'in Hârizmf den önce yaşa­dığı kesin olarak bilinmektedir. Aydın Sayılı ise konuyu geniş biçimde incele­dikten sonra, ikisinin aşağı yukarı çağ­daş olduklarını ve belki Abdülhamîd b. Vâsi'in biraz daha önce yaşamış oldu­ğunu, Hârizmfnin bu ilim dalında ön-

cü olduğu iddiasında bulunmayışının da Ebü Berze'ye hak verd irebileceğin i, an­cak bugün için yine de kesin bir şey söy­lenemeyeceğini ifade etmektedir.

Aydın Sayılı bu çalışmasında, Abdül­hamîd b. Vâsi'in bir kitabına ait olması gereken ez-Zarûrât ti'î-mukterinât min Kitâbi'1-cebr ve'1-mukâbele li-Ebi'l-Fazi 'Abdilhamîd b. Vâsi' b. Türk el-Cîlî isimli bir parçanın iki ayrı nüshasını (Süleymaniye (Milleti Ktp., Cârullah, nr. 1505, vr. 2a-5d; Süleymaniye Ktp., Hüsrev Paşa, nr. 257, vr. 5b-8a) karşılaştırarak incelemiştir (bu risalenin Arapça metni ve Farsça tercümesi Ahmed Ârâm tarafın­dan yayımlanmıştır: "Risâlei ez Karni Sivvom-i Hicrî der Cebr u Mukabele", Mecelie-i 7/mf-i Sühan, 111/11-12, Tahran 1343 hş.l. Aydın Sayılı'nın "Katışık Denk­lemlerde Mantıkî Zaruretler" şeklinde tercüme ettiği bu yazıda Abdülhamîd b. Vâsi', üç tip ikinci derece denklemini sistemli bir yaklaşımla ve geniş açıkla­malar yaparak ayrıntılı biçimde çözmek­tedir. Çözüm için seçtiği metot geomet­rik yoldur ve Mezopotamya geleneğini devam ettirmekte, formül kullanmadan sözlü anlatımla sonuca varmaktadır. Denklemleri incelemesi, kendinden önce gelenlerden biraz farklı ve sonrakilere yol gösterecek şekildedir. Kitûbü'î-Cebr ve'I-mukâbele'öe aynı konuyu işleyen Hârizmînin ise denklemleri Abdülha­mîd b. Vâsi' kadar sistemli biçimde ele almadığı ve ayrıntıya girmeden çok kısa bir açıklamayla çözüme vardığı görül­mektedir. Aydın Sayılı bu duruma, Hârizmrnin konuyu meçhul saymamış, bu sebeple de ayrıntılara girmeye ge­rek görmemiş olabileceği şeklinde bir yorum getirmekte ve onun ilk cebir ki­tabını, İslâm dünyasında da Batı dünya­sında da cebirin kurucusu olarak kabul edilen Hârizmrden Önce yazmış olabile­ceği ihtimalinin pek zayıf sayılamayaca­ğı sonucuna varmaktadır. İbn Haldun Mukaddimenin üçüncü cildinde yalnız Hârizmî ile Ebû Kâmil'den bahsetmekte ve muhtemelen Ömer Hayyâm'a da atıf­ta bulunmaktadır. İbn Haldun'un zikret­memesine mukabil İbnü'n-Nedîm ile İbnü'l-Kıftfnin ondan övgüyle bahset­meleri ve Ebû Kâmilin de Ebû Ber­ze'nin iddiasını şiddetle reddedip onu Hârizmrye rakip gördüğünü belli etme­si, Abdülhamîd b. Vâsi'in o devrin büyük bir matematikçisi olduğunu ke­sin olarak ortaya koymaktadır.

BIBLTYOGRAFYA:

İbnü'n-Nedîm. el-Fihrist (nşr. Rızâ — Teced-düd). Tahran 1391/1971, s. 339; İbnü'l-Kıftî, İhbârü'l-'ulemâ'. Kahire, ts. (Mektebetü'l-Mütenebbîl, s. 155; İbn Haldun, Mukaddime, Kahire 1284 — Beyrut 1399/1979, I, 402-404; Keşfüz-zunûn, II, 1407-1408; H. Suter. Mathe-matiker, s. 17-18; Salih Zeki, Asarı Bakiye, İstanbul 1913, II, 246; Brockelmann. GAL SuppL, I, 383; Sezgin. GAS, V, 236-237, 241-242; Ebü'l-Kâsım Kurbânî, Zindegînâme-i Ri-yâztdânân-t Devre-i İslâml, Tahran 1365, s. 295-299; Aydın Sayılı, Abdülhamîd Ibni Türk'ün Katışık Denklemlerde Mantıkî Zaru­retler Adlı Yazısı ue Zamanın Cebri: Logical Necessities in Mixed Equation$ by Abd al Ha-mîd İbn Türk and the Algebra of His Time, Ankara 1962; a.mlf., "Abdülhamîd İbn Vâsi İbn Türk'ün Cebir Konusundaki Bir Yazısı", VI. Türk Tarih Kongresi (Bildirileri, Ankara 1967, s. 95-100; S. Gandz. "The Sources of al-Khowârizim's Algebra", Osiris, Bruges 1936, I, 264; a.mlf., "The Origin and deve-lopment of quadratic equations in Babylonİ-an, Greek and early Arabic Algebra", Osiris, Bruges 1938, III, 515-516; D. Pingree. "cAbd-al-Hamid b. Vâse"', Elr.,\, m.

İMİ Cengiz Aydın

ABDÜLHAMÎD ez-ZEHRAVİ

(1855-1916)

Abdülhamîd b, Muhammed b. Şâkir b. İbrahim ez-Zehrâvî

Suriyeli gazeteci ve siyaset adamı.

Humus'ta doğdu. Humus Rüşdiyesi'n-den mezun oldu. Arap dili ve edebiyatı. hadis, tefsir, usul, kelâm ve aklî ilimleri tahsil etti. Daha sonra siyaset hayatına atıldı.

1898'de İstanbul'a geldi; Ma'lûmât gazetesinin idare ve yazı işlerinde ça­lıştı. Bu gazetede yayımladığı yazılar Şama sürülmesine sebep oldu. Şam'­dan, Mısır'da yayımlanmakta olan ei-Mukattam gazetesine yazılar gönderdi. Gazetenin Osmanlı yönetimine karşı İn-gilizler'i tuttuğu bilindiği için, Şam Vali­si Nâzım Paşa Zehrâvfyi tutuklatıp İs­tanbul'a gönderdi. Ancak, Arap âlemi İle ilgili konularda II. Abdülhamid'in müs­teşarlığını yapan Ebü'1-Hüdâ es-Sayyâ-drnin aracılığı ile Humus'a geri gönde­rildi. II. Meşrutiyet'in ilânından önce el-Münîr adlı bir gazete çıkardı. Humus'ta gizlice basılıp Suriye'de dağıtılan bu ga­zetedeki yazılarında. II. Abdülhamid'e karşı. Osmanlı Devletinin yönetimin­de reformlar yapacağı ümidiyle İttihat ve Terakki Cemiyeti'ni tuttu. 1903'te Mısır'a gitti ve orada yayımlanan eJ-

226

ABDULHAY CELVETI



Mü'eyyed ve el-Ceride gazetelerine yazılar yazdı. II. Meşrutiyetin İlânına ka­dar Mısır'da kaldı. Daha sonra Suriye'ye döndü ve Hama'dan milletvekili seçildi.

Meclis-İ Meb'ûsan'da kısa zamanda, Arap vilâyetlerini (sancaklarını) temsil eden ve sayıları altmışla doksan arasın­da değişen mebuslar topluluğunun ön­deri durumuna geldi. Özellikle 1913'ten itibaren sayıları gittikçe artan Arap parlamenterlerin hemen hepsi Araplık davası güdüyor ve gizli açık kurulan Arap cemiyetlerinde çalışıyorlardı. Zeh-râvî de 1909'da İstanbul'da kurulan el-Münteda'l-edebî adlı cemiyetin kurucu­ları arasında yer aldığı gibi gizli progra­mının hazırlanmasında da rol oynadı. Arap öğrencilere yardım maksadıyla kurulan bu cemiyetin asıl amacı, İstan­bul'da öğrenim gören Arap gençlerini bir araya toplamak, bunlara milliyetçilik ve bağımsızlık fikirlerini aşılamaktı. Hatta İstanbul'a gelen bütün öğrencile­rin bu cemiyete girmeleri ve Zehrâvrnin çıkardığı el-Hadâre (1910) gazetesinin Arap gençleri tarafından okunması için bazı tedbirler bile alındı. Zehrâvî ayrıca, doğrudan doğruya Arap İstiklâli için çalışmak üzere 1909'da kurulan ilk gizli teşkilât olan Kahtâniyye Cemiyeti'nin kurucuları arasında da yer aldı. Arap bağımsızlığı amacına, halifeliğin Arap-lar'a geçmesi şartını da ekleyen bu giz­li teşkilât el-Fetât (1909), el-Ahd (1913] ve el-Lâ-merkeziyye (19121 gibi ihtilâl­ci cemiyetlerin kuruluşunda da Öncü­lük etti.

Zehrâvî ve cemiyet üyesi arkadaşları daha çok adem-i merkeziyetçi muhale­fet partilerine yakınlık gösterdiler. Bu yüzden Zehrâvî, 1911'de İttihat ve Te-rakki'ye karşı kurulan Hürriyet ve İti­lâf Fırkası'nın kurucu üyeleri arasında yer aldı ve partinin başkan vekilliğine getirildi. Gazetesinde başta İttihatçılar ve Ziya Gökalp olmak üzere, Türkçüler

Abdülhamid ez-Zehrâvı

aleyhine yazılar yazdı. Zehrâvrnin, itti­hat ve Terakki'ye karşı muhalefetini gittikçe arttıran yayınlarının tesiri par­lamentoya da yansıdı. Arap mebuslar Türkler'den çok hıristiyan gruplara ya­kınlık göstererek Arap bağımsızlığı için kurulan dernekleri destekliyorlardı. Arap meselesi 1911'de açıkça tartışılır hale gelmişti. Arap milletvekilleri bölgeleri­nin ayrı ayrı ele alınması, Arap davası­nın bütün olarak tanınması lehinde ko­nuşmalar yapıyorlardı.

Zehrâvî, 1912'de Mısır'da kurulan el-Lâ-merkeziyye Cemiyeti başkanlığına getirildi. Hürriyet ve İtilâf Fırkası'yla bir­likte hareket eden bu cemiyetin gizli toplantılarını yönetti. el-Müntedâ Cemi­yeti başkanı Abdülkerîm el-Halîl'i Hürri­yet ve İtilâf Fırkası genel sekreterliğine ve Suriye genel müfettişliğine tayin et­tirdi. Diğer İtilâf Fırkası üyeleriyle bir­likte Suriye'yi dolaşarak konferanslar veren Abdülkerîm el-Halîl buralarda partinin şubelerini açtı. Daha sonra İti­lâf Fırkası kapatılınca bu şubeler el-Lâ-merkeziyye'nin şubeleri haline geldi. Zehrâvî. 1913te Paris'te toplanan Arap Kongresİ'ne el-Lâ-merkeziyye'nin dele­gesi sıfatıyla katıldı ve kongreye baş­kanlık etti. Bu arada, İzzet el-İbâz'ın Arap istiklâl teşebbüsüne vakfettiği em­lâkin mütevel I iliğini de aldı. Bu sırada Arap bölgelerinde bulunan Türk me­murlarının Arap memurlarla değiştiril­mesi fikri gazetelerde yazılmaya başla­mıştı. Hatta Abdülkerîm el-Halîl, el-Müntedâ Cemiyeti üyelerinden ve kendi adamlarından seçtiği kimselerin isimle­rinin yer aldığı listeyi Dahiliye ve Maarif nazırlarına verdi. Bu listede Zehrâvrnin nazırlığa ve ayan üyeliğine tayin edil­mesi de isteniyordu. et-Lâ-merkeziyye, hükümet içinde Arap davasını destekle­mesi için Zehrâvrnin ayan üyeliğini oy birliği ile onayladı.


Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin