Değişimin Kutsal Olmayan Üç Kuvveti ( An Unholy Trinity Three Forces for Change)



Yüklə 488 b.
tarix03.05.2018
ölçüsü488 b.
#50044



  • Özellikle son 20 yıldan beri, “Değişimin Kutsal Olmayan Üç Kuvveti ( An Unholy Trinity Three Forces for Change)” olarak bilinen; Küreselleşme, Rekabet ve Teknoloji üçlüsü başlıca değişim faktörleri olarak dile getirilmektedir.

  • Bu üç faktör, kültür ve toplum üzerindeki etkilerinin yanı sıra, kendi aralarında birbirleri ile de etkileşim içindedir

  • Bir ekonominin rekabet gücü, esas itibariyle, sahip olduğu teknolojik düzey tarafından belirlenmektedir.

  • Günümüzde insanlığın içinde yaşadığı, küreselleşme olgusunu doğuran ana dinamik, merkezinde elektronik [bilişim(information) ve iletişim (communication)] teknolojisi olmak üzere teknolojidir



Üniversite, Latince uni-versitas sözcüğünden gelir. Uni-versitas sözcüğü, unum (bir) ve vertere (-e yönelmek, dönmek) sözcüklerinin bileşiminden oluşur

  • Üniversite, Latince uni-versitas sözcüğünden gelir. Uni-versitas sözcüğü, unum (bir) ve vertere (-e yönelmek, dönmek) sözcüklerinin bileşiminden oluşur

  • Universitas. “bire yönelmek/birin etrafinda dönmek” anlamındadır, ve üniversitenin temel niteliğini dile getirir. Bir yönüyle aynı amac etrafinda bir araya gelmis birlik, bir başka yonuyle de, Varlığın çok cepheli görüntüsüne ait bilgilerin senteziyle, varlığın bütününe ilişkin tümel bilgiye (hakikate) varmayı ifade eder.

  • Üniversite bir kurum olarak inşa edilmiş akıldır, bilimdir

  • Üniversite tarihi süreç içinde hangi formu almış olursa olsun; ilk- ortaçağ üniversitesi, Humboldt üniversitesi, çağdaş üniversite olsun, varlığın bilgisinin aydınlatıldığı bir kurumdur. Bu bakımdan üniversiteler; kültür, bilgi ve araştırma merkezleridir.



Universitenin ruhunu yeniden keşfetmeliyiz!!!

  • Universitenin ruhunu yeniden keşfetmeliyiz!!!

  • Kurumlar, bir amaç için tasarlanmş makina gibidir.

  • Üniversite bilim üretecek ise, Bilim Nedir?Sorusunun cevabına göre tasarlanmalıdır.

  • Eğitim vercek ise eğitim nedir? İnsan nasıl öğrenir? Sorularının cevabına göre tasarlanmalıdır



Genel ve mesleki eğitim önem kazanmaktadır.

  • Genel ve mesleki eğitim önem kazanmaktadır.

  • Genel eğitim: Bireyin mesleki eğitimi dışındaki tüm eğitimi anlamına gelir.

  • Beklenmedik bir çağ yaşıyoruz.

  • Gençlerimizi giderek karmaşıklaşan ve zorlaşan küresel, dinamik bir dünyada yaşamak üzere hazırlamalıyız.



Universite günümuzde süper kompleksite ile karşı karşıya gelmiş bulunuyor.

  • Universite günümuzde süper kompleksite ile karşı karşıya gelmiş bulunuyor.

  • Gercekten üniversite kaotik bir dünyada belirsizlik ile birlikte yasamak zorundadir.

  • Eğitimciler, süreklice geçmişi incelemeli, şimdiyi değerlendirmeli ve geleceği kucaklamalıdır.



Bir toplumun en temel sorumluluklarından biri, gençlerini, erişkin yaşlarında , üretken ve refah içinde yaşamak üzere yetiştirmektir

  • Bir toplumun en temel sorumluluklarından biri, gençlerini, erişkin yaşlarında , üretken ve refah içinde yaşamak üzere yetiştirmektir



Üniversite, bilgi için varolan bir

  • Üniversite, bilgi için varolan bir

  • kurumdur: Dilde varolan alanıyla uğaşır

  • Üniversite bilgiyi;

  • Öğretir: Eğitim misyonu – Teaching Excellence

  • Üretir : Araştırma misyonu- Research Quality

  • Sunar, yayar, uygular: Servis misyonu-Service



Bir problemin ortaya konulması, hipotez ileri sürülmesi, hipotezin sınanması araştırma faaliyeti içerisinde sürdürülür.

  • Bir problemin ortaya konulması, hipotez ileri sürülmesi, hipotezin sınanması araştırma faaliyeti içerisinde sürdürülür.

  • Bilim bir araştırmadır.

  • Araştırma sonucunda çözüm elde edildikten sonra yapılacak hiçbir şey bilim değildir. Çünkü; bilim daha önce bilinmeyen (mevcut olmayan) bir bilgi ortaya koymaktır.

  • Bilim keşiftir. Bilineni öğretmek ya da öğrenmek sahici anlamda bilim değildir.



Üniversite her şeyden önce, bir kültür ortamıdır. mesleğinin ideal bir üyesi olmayı öğreten bir kurumdur”

  • Üniversite her şeyden önce, bir kültür ortamıdır. mesleğinin ideal bir üyesi olmayı öğreten bir kurumdur”

  • Kültür. bilimsel bilgi de dahil her türlü bilgi alanıdır.

  • Üniversite öncelikle eğitim verdiği insana kültür kazandırmalıdır



Yükseköğretimin toplumdaki rolü konusunda, genel olarak, uzlaşmaya varılmış anlayış şudur: Sosyal gelişmede, ekonomik büyümede, rekabet edebilir mal ve hizmetlerin üretiminin desteklemesinde, kültürel kimliğin şekillenmesi ve korunmasında, sosyal bağın sürdürülmesinde, ve nihayet yoksulluğa karşı mücadelede ve barış kültürünün desteklenmesinde yükseköğretim, yeri doldurulamaz bir unsurdur. (UNESCO, 1996).

  • Yükseköğretimin toplumdaki rolü konusunda, genel olarak, uzlaşmaya varılmış anlayış şudur: Sosyal gelişmede, ekonomik büyümede, rekabet edebilir mal ve hizmetlerin üretiminin desteklemesinde, kültürel kimliğin şekillenmesi ve korunmasında, sosyal bağın sürdürülmesinde, ve nihayet yoksulluğa karşı mücadelede ve barış kültürünün desteklenmesinde yükseköğretim, yeri doldurulamaz bir unsurdur. (UNESCO, 1996).



Üniversiteler, bilgi-tabanli toplum inşasının ana

  • Üniversiteler, bilgi-tabanli toplum inşasının ana

  • Aktörlerindendir. Eğitim, bilginin yayılması ve insan serma-

  • yesinin geliştirilmesiyle, araştırmalar yoluyla üniversiteler;

  • insanlığın bilgi ufkunu genisletir ve diğer etkinlikleriyle toplum

  • kesimlerine bilgiyi transfer ederler. Mevcut endustri ile

  • calışmalar yaparak yeni şirketlerin doğumunu hazırlarlar.



Avrupa Konseyi Yüksekögretimin 4 ana amacı olduğunu dile getirmektedir: - Sürdürülebilir istihdam için hazırlamak - Demokratik toplumda aktif yurttaşlar olarak hayata hazırlamak - Kişisel gelişme - Öğrenme, ögretme, ve araştırma yoluyla geniş ve ileri bilgi tabanııi muhafaza etmek ve geliştirmek

  • Avrupa Konseyi Yüksekögretimin 4 ana amacı olduğunu dile getirmektedir: - Sürdürülebilir istihdam için hazırlamak - Demokratik toplumda aktif yurttaşlar olarak hayata hazırlamak - Kişisel gelişme - Öğrenme, ögretme, ve araştırma yoluyla geniş ve ileri bilgi tabanııi muhafaza etmek ve geliştirmek



1. Modern Üniversitenin nüvesini,

  • 1. Modern Üniversitenin nüvesini,

  • Stadium Generale oluşturuyor.

  • Stadium: Çalışma mekanı

  • Genarale : değişik yerlerden gelenlere açık anlamında



2. Değişik sebeblerle kurulan tüzel kisiliklere Latincede,

  • 2. Değişik sebeblerle kurulan tüzel kisiliklere Latincede,

  • Üniversitas

  • Societas

  • Collegium

  • denilmekteydi.



3. Öğrenci loncalarına,

  • 3. Öğrenci loncalarına,

  • Universitas Scholarium

  • 4.Hocaların kurduklari loncalara,

  • Universitas Magistrorum



5. Universitenin anlamında evrensellik sözkonusu değildir

  • 5. Universitenin anlamında evrensellik sözkonusu değildir

  • 6. Universitas, tüzel kişilik olarak öğrenim görenlerin topluluğu anlamıyla baglantiliolarak doğmuştur.



XIII. yy sonlarına doğru bir kuruma Stadium Generale unvanını sadece, Papa, Mukaddes Roma Imparatoru bir Kral veya bir şehir cumhuriyeti belediyesi tarafindan verilebiliyordu.

  • XIII. yy sonlarına doğru bir kuruma Stadium Generale unvanını sadece, Papa, Mukaddes Roma Imparatoru bir Kral veya bir şehir cumhuriyeti belediyesi tarafindan verilebiliyordu.

  • Universitas terimi kullanımi 15. yy da yaygın hale geldi.



Orta Çag Üniversiteleri, 7 (3+4) Edebi ve Beşeri bilim (sanat) şeklindeki Greko-Romen fikrini benimsemislerdi. Trivium+Quadrivium

  • Orta Çag Üniversiteleri, 7 (3+4) Edebi ve Beşeri bilim (sanat) şeklindeki Greko-Romen fikrini benimsemislerdi. Trivium+Quadrivium

  • Bu disiplinlere hem Platoncular ve hem de Pythagorcular eğitim sistemlerinde merkezi yer veriyorlardı.



Avrupa eğitimi, “Yedi Liberal Sanat” (The Seven Liberal Arts:Artes Libaretes) olarak bilinen derslere genişledi

  • Avrupa eğitimi, “Yedi Liberal Sanat” (The Seven Liberal Arts:Artes Libaretes) olarak bilinen derslere genişledi

  • Artes Libaretes:Trivium+Quadrivium

    • Gramer
    • Retorik
    • Diyalektik
    • Aritmetik
    • Geometri
    • Astronomi
    • Muzik


12. yüzyılda ortaya çıkan Avrupa üniversiteleri, 7 özgür sanat olarak bilinen “artes liberates” Greko-Romen fikrini benimsemişlerdi. Latincede “liber” sözcüğü, el işlerinden özgür (free) olup zihinsel işte çalışan anlamındadır. “Arte” sözcüğü, sanat anlaminda. Ancak o zaman sanat ile kastedilen, bu gün bilim anlamına gelmektedir.

  • 12. yüzyılda ortaya çıkan Avrupa üniversiteleri, 7 özgür sanat olarak bilinen “artes liberates” Greko-Romen fikrini benimsemişlerdi. Latincede “liber” sözcüğü, el işlerinden özgür (free) olup zihinsel işte çalışan anlamındadır. “Arte” sözcüğü, sanat anlaminda. Ancak o zaman sanat ile kastedilen, bu gün bilim anlamına gelmektedir.

  • Artes Liberates = Trivium+Quadrivium

  • Trivium(3 lü) = Gramer+Mantık+Hitabet

  • Quadrivium(4 lü) = Aritmetik+Geometri+Müzik+Astronomi

  • Trivium, üç boğumlu yol; Quadrivium, dört boğumlu yol anlamında

  • Şurası ilginçtir ki; liberal sanatlar, bilimleri ve güzel sanatları, iletişim ve analitik becerilerin geniş spektrumu içinde birleştirmiştir. Günümüzde ortaya çıkan yeni üniversite kavramının şekillenmesinde, yeniden bu kavramlara dönüp değerlendirmek gerekmektedir. Yükseköğretimde, Liberal/genel eğitime vurgu yapan gelişmeler yaşanmaktadır.



Latin Manastırları

  • Latin Manastırları

  • Bizans

  • İslam Kültür Merkezleri

  • Latin Manastırlarında latince kullanılıyordu.

  • 476 da Batı Roma yıkıldı. 1453’e kadar Doğu Roma (Bizans) Batı kültürünün sürdürücüsü oldu.



Antik Yunan yükeköğretim kurumları

  • Antik Yunan yükeköğretim kurumları

  • Ilk universiteler,

  • Bologna universitesi

  • Islam Dünyası



1. Edebi ve Beşeri Bilimler Fakültesi,

  • 1. Edebi ve Beşeri Bilimler Fakültesi,

  • 2. Hukuk fakültesi

  • 3. İlahiyat ƒakültesi

  • 4. Tıp fakültesi



1. yıl: Avicenna (Ibni Sina)

  • 1. yıl: Avicenna (Ibni Sina)

  • 2.+3. yıl: Galen+Hipokrat+Averroes (Ibn Rüşd)

  • 4. yıl: Müfredat tekrarı



1. İlk-Ortaçağ Üniversitesi: (1. Nesil Üniversite)

  • 1. İlk-Ortaçağ Üniversitesi: (1. Nesil Üniversite)

  • 2. Modern üniversite (Humboldt Üniversitesi):Klasik

  • Üniversite (2. Nesil Üniversite)

  • 3. Çağdaş Üniversite: (21.YY Üniversitesi/Mültiversite)

  • (3. Kuşak-Nesil-) üniversite, Evrensel Üniversite





1. Liyakat sahibi herkes için yükseköğretime evrensel(üniversal) erişilebilirlik: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 26. Maddesi: Yükseköğretim, liyakat sahibi herkes için eşit olarak erişilebilir olmalıdır. Liyakat ilkesi evrensel olmak zorundadır. Tüm akademisyenlere ve öğrencilere bütün aşamalarda uygulanan evrensel bir ilke olmak zorundadır.

  • 1. Liyakat sahibi herkes için yükseköğretime evrensel(üniversal) erişilebilirlik: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 26. Maddesi: Yükseköğretim, liyakat sahibi herkes için eşit olarak erişilebilir olmalıdır. Liyakat ilkesi evrensel olmak zorundadır. Tüm akademisyenlere ve öğrencilere bütün aşamalarda uygulanan evrensel bir ilke olmak zorundadır.



2. Ömür boyu evrensel(üniversal) yükseköğretim imkânı

  • 2. Ömür boyu evrensel(üniversal) yükseköğretim imkânı

  • Yükseköğretimde “treni kaçırma” riski olmamalıdır. Herkes için hayatının kendisi için en uygun olan zamanında yükseköğretim yapabilme imkanı teminat altında olmalıdır. UNESCO’nun Sınırsız Öğrenme Programı, ömür boyu öğrenmenin önündeki her türlü engel ve sınırı ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.



3. Bütün şartları karşılamak üzere evrensel(üniversal) yaygınlık

  • 3. Bütün şartları karşılamak üzere evrensel(üniversal) yaygınlık

  • Bu ilke evrensel yükseköğretim imkânı ilkesine dayanır. Yükseköğretimde yaygınlık; toplumun yaşadığı bütün şartları göz önüne alarak part-time, uzaktan öğretim, kısa kurslar ve hatta ihtiyaç olduğunda otonom öğrenme imkânı sunmalıdır. Yeni bilişim teknolojisi, yaygınlığı artırma ve çeşitlendirmede büyük bir rol oynayabilir. Üniversite yöneticileri riskleri göze almalı ve farklı formüller denemelidir. UNESCO, başarılı çözümlerin doğması için çapraz denemeleri desteklemek istemektedir.



4. Sadece eğitim değil, meslek için evrensel(üniversal) eğitim-öğretim

  • 4. Sadece eğitim değil, meslek için evrensel(üniversal) eğitim-öğretim

  • Üniversite çeşitliliği artırırken, yalnızca eğitim değil, evrensel meslek eğitim-öğretimini de sürdürmeli ve tam anlamıyla güçlendirmelidir. Eğitim fonksiyonunu güçlendirmek suretiyle, sadece hümanist değerleri nakletmekle kalmayıp, aynı zamanda bütün derslerde; akademik, uzmanlık ve meslek derslerinde “hayat için eğitim” sağlamalıdır. Bu yolla, öğrenciler sadece iş beklemenin ötesinde girişimciliği öğrenecek ve kendi imkanlarını oluşturacaklardır.



Dijital Anadil

  • Dijital Anadil

  • Dijital Goçmen dili



21. yy başında yüksekogretim alanında meydana gelen değisim, tedrici (aşamalı) bir değisme degildir. Dijital teknolojinin hizli yayılışının sonucu olarak, bir “süreksizlik “ vardir. Ve adeta “tekillik” sözkonusudur. Günümüzün gencleri, cocukluklarını, bilgisayar, e-mail, internet, video kamerasi, DVD, VCD, video oyunlari, dijital muzik aletleri ile kusatılmış bir çevrede yasamaktadırlar. Onların yasadiığı ortam atalarininkinden cok farklidir. Kimi uzmanlar, buyume caginda yasanan farkli dneyimler, farkli zihinsel yapilara yol actigini soylemektedirler.

  • 21. yy başında yüksekogretim alanında meydana gelen değisim, tedrici (aşamalı) bir değisme degildir. Dijital teknolojinin hizli yayılışının sonucu olarak, bir “süreksizlik “ vardir. Ve adeta “tekillik” sözkonusudur. Günümüzün gencleri, cocukluklarını, bilgisayar, e-mail, internet, video kamerasi, DVD, VCD, video oyunlari, dijital muzik aletleri ile kusatılmış bir çevrede yasamaktadırlar. Onların yasadiığı ortam atalarininkinden cok farklidir. Kimi uzmanlar, buyume caginda yasanan farkli dneyimler, farkli zihinsel yapilara yol actigini soylemektedirler.



Latince eğitim(education) sözcüğünün iki fiil kökü vardır :

  • Latince eğitim(education) sözcüğünün iki fiil kökü vardır :

  • “Educare” ve

  • “Educere”



  • Öğreneni özel bir beceri ile donatmak üzere “talim ettirmek” anlamına gelir. Bir ustanın bir cerrahın, bir tamircinin el mahareti ya da bir futbolcunun ayak mahareti gibi. Educare, beceriye dayalı meslek erbabını veya zanaatkarı yetiştirmeye yönelik eğitim.



Educere ilkesine göre yürütülen eğitim, öğrencinin hem dünyayı hem de kendisini keşfine izin veren bir eğitimdir. Zihinsel/düşünsel alanda eğitim: Sanatçı eğitimi gibi.

  • Educere ilkesine göre yürütülen eğitim, öğrencinin hem dünyayı hem de kendisini keşfine izin veren bir eğitimdir. Zihinsel/düşünsel alanda eğitim: Sanatçı eğitimi gibi.

  • Bir kişinin bu eğitimden “mezun” olduğuna dair diplomasını göstermesi dolayısıyla eğitilmiş olduğu iddiası, akıl hastanesinden taburcu olduğuna dair raporu var diye sağlam olduğunu iddia etmek kadar saçmadır.



“Ezberci eğitim” ifadesinin kendisi ezberlenmiş bir söz.

  • “Ezberci eğitim” ifadesinin kendisi ezberlenmiş bir söz.

  • Hafızasının zayıf olduğunu dile getirmekte mahsur görmeyenler, zekalarında zaaf bulunduğunu kabule asla yanaşmazlar.



Bilgisayar, insan zihni örnek alınarak tasarlanmıştır. Hard Diskte (hafızada)  bir bilgi yok ise RAM bellekte (kullanılmakta olan bellek) işleyecek bilgi olmaz.

  • Bilgisayar, insan zihni örnek alınarak tasarlanmıştır. Hard Diskte (hafızada)  bir bilgi yok ise RAM bellekte (kullanılmakta olan bellek) işleyecek bilgi olmaz.

  • Ezberi tahfif etmek, hafızasında bir şiir dahi olmayan tarih hafızasını yitirmiş günlük yaşayan, kültürsüz, derinliksiz nesiller yetişmesine hizmet eder.



Zihinsel faaliyet için, tefekkür için, ipek böceğinin karnında biriktirdiği dut yaprağını işlemesine benzer tarzda, hafızada malzeme olmalıdır.

  • Zihinsel faaliyet için, tefekkür için, ipek böceğinin karnında biriktirdiği dut yaprağını işlemesine benzer tarzda, hafızada malzeme olmalıdır.

  • İnsan zihni pozitif bakışla yaklaştığımız şeyleri hafızaya kaydeder. Eğer ezbere negatif bakarsak, hafıza bilgiyi kaydetmekten vazgeçer.





Öğrenme ve hafızaya kaydetmek, istek ile talep ile olur. Onun için "talebe" (talep eden) denilmiştir. İstek yoksa öğrenmede yoktur.

  • Öğrenme ve hafızaya kaydetmek, istek ile talep ile olur. Onun için "talebe" (talep eden) denilmiştir. İstek yoksa öğrenmede yoktur.

  • Bir bitkinin yararlanabildiği özsuyu, saçakları tarafından emebildiği su kadardır.

  • Bir öğrenci için de talep etiği ve aldığı ölçüde öğrenme söz konusu olabilir.

  • Öğrenmeye ilişkin bütün etkinlikler, “almak” fiiliyle, öğretmeye ilişkin bütün etkinlikler de “vermek” fiiliyle dile getirilir. “Ders almak”, “ders vermek” veya “kafam almıyor” ifadelerinde olduğu gibi.

  • Öğrenme, almak fiili ekseni etrafınfa; öğretme vermek fiili ekseni etrafında temerküz etmektedir.



Ezberciliğin aleyhinde, fakat eleştirinin ve sorgulamanın lehinde bir söylem tekrarlana gelmektedir.

  • Ezberciliğin aleyhinde, fakat eleştirinin ve sorgulamanın lehinde bir söylem tekrarlana gelmektedir.

  • Eleştiri den ve sorgulamadan önce, zihinde, eleştiriye ve sorgulamaya konu olacak bir bilgi malzemesi olmalıdır. Eğer hafıza boş ise, neyi eleştireceksiniz, neyi sorgulayacaksınız.

  • Sorgulamadan önce, anlamayı öne çıkarmalı. Bir olayı, bir nesneyi, öncelikle anlamaya çalışmalıyız. Hafıza olmadan bilgi malzemesi olmadan anlama olabilir mi? Mahiyetini anlamadığımız bir şeyi, eleştirebilir ve sorgulayabilir miyiz?



Dört yıl süre ile İran’ın Rey kentinde büyük medresede eğitim gören El-Gazali(o zaman henüz İmamı Gazali değil) felsefe, metafizik ve bu medresede verilen bütün dersleri izlemiş ve öğreneceği bir şey kalmadığı kanısına varınca, doğduğu kente dönmek üzere yola çıkmıştı. O zamanlar tek başına yolculuk yapmak zorunda kalan herkes gibi Gazali de dönüş yolunda bir kervana katılmıştı. Çölde karşılarına çıkan Bedeviler kervanı soymuş ve bu arada Gazali’nin içinde derslerde tutuğu notları da bulunan heybeyi de almışlardı. Bunun üzerine Bedevilerin başı olan kişiye yalvaran Gazali, heybenin içinde ders notlarından başka bir şey bulunmadığını ve bunların da okuması yazması olmayan bedevilerin işine yaramayacağını anlatarak heybesini geri istemişti. Bunun doğru olduğunu kendi gözleri ile de gördükten sonra heybeyi Gazali’nin ayaklarının dibine fırlatan bedevi, “Medreseye kağıtlar dolusu yazı yazmak için değil, ilim öğrenmek için gidildiğini sanıyordum” demişti. Öyküye göre bu sözden çok etkilenen Gazali kervandan ayrılarak, Rey’e geri dönmüş ve bu kez hiç not tutmadan dört yıl daha okumuştu (Modern Çağ Öncesi Fizik, J.D. Bernal, s.78, TÜBİTAK, 1995)

  • Dört yıl süre ile İran’ın Rey kentinde büyük medresede eğitim gören El-Gazali(o zaman henüz İmamı Gazali değil) felsefe, metafizik ve bu medresede verilen bütün dersleri izlemiş ve öğreneceği bir şey kalmadığı kanısına varınca, doğduğu kente dönmek üzere yola çıkmıştı. O zamanlar tek başına yolculuk yapmak zorunda kalan herkes gibi Gazali de dönüş yolunda bir kervana katılmıştı. Çölde karşılarına çıkan Bedeviler kervanı soymuş ve bu arada Gazali’nin içinde derslerde tutuğu notları da bulunan heybeyi de almışlardı. Bunun üzerine Bedevilerin başı olan kişiye yalvaran Gazali, heybenin içinde ders notlarından başka bir şey bulunmadığını ve bunların da okuması yazması olmayan bedevilerin işine yaramayacağını anlatarak heybesini geri istemişti. Bunun doğru olduğunu kendi gözleri ile de gördükten sonra heybeyi Gazali’nin ayaklarının dibine fırlatan bedevi, “Medreseye kağıtlar dolusu yazı yazmak için değil, ilim öğrenmek için gidildiğini sanıyordum” demişti. Öyküye göre bu sözden çok etkilenen Gazali kervandan ayrılarak, Rey’e geri dönmüş ve bu kez hiç not tutmadan dört yıl daha okumuştu (Modern Çağ Öncesi Fizik, J.D. Bernal, s.78, TÜBİTAK, 1995)



İnsana özgü anlama, açıklamayı aşar.

  • İnsana özgü anlama, açıklamayı aşar.

  • Açıklama soyut yada maddi şeylerin düşünsel yada nesnel olarak anlaşılması için yeterlidir. İnsana özgü anlama için yetersizdir.

  • İnsana özgü anlama, öznenin özne tarafından bilinmesini içerir. Ağlayan bir çocuk gördüğümüzde, onu gözyaşlarının tuzluluk derecesini ölçerek değil, ama kendi içimizdeki çocukluğumuzun üzüntülerini yakalayarak, onu kendimizle özdeşleştirerek ve kendimizi onunla özdeşleştirerek anlamaya çalışırız.



Anlamak bir empati, özdeşleşme ve kendini yansıtma sürecidir.

  • Anlamak bir empati, özdeşleşme ve kendini yansıtma sürecidir.

  • Her zaman kendi içinde öznel olan anlama, açıklık, sempati, cömertlik gerektirir.



Modern insan, gerçekliği empoze edilmiş kavramsal yapılar aracılığıyla kavramayı dayatan bir düşünme tarzı; akılcı, bilimsel bir düşünme tarzı tarafından tuzağa düşürülmüş ve köleleştirilmiş durumdadır.

  • Modern insan, gerçekliği empoze edilmiş kavramsal yapılar aracılığıyla kavramayı dayatan bir düşünme tarzı; akılcı, bilimsel bir düşünme tarzı tarafından tuzağa düşürülmüş ve köleleştirilmiş durumdadır.

  • Modern insan, felsefesinde, biliminde ve etkinliğinin her yönünde, soyutlayıcı, hesaplayıcı ve her şeyi hakimiyeti altına alıcı çılgın tavrıyla, bizzat bu tavrın kendisinin kurduğu bir tuzak içerisindedir ve sahici düşünmeden uzaklaşmış durumdadır.”

  • “Sahici düşünme, bir soyutlama ve açıklama etkinliği değil, bitimsiz bir anlama etkinliğidir.”

  • M. Heidegger



  • Bilgileri iletmeyi kendine amaç edinen eğitim, insanın bilme yeteneğinin ne olduğunu, zayıflıklarını, hata ve yanılsamaya yatkınlıklarını da öğretmelidir.

  • Her bilgi kendi içinde hata ve yanılsama tehlikesi içerir.

  • Hata ve yanılsamayı kabul etmek zordur, çünkü hata yanılsama kesinlikle kendisini öyle kabul etmezler

  • Eğitim, az ya da çok ölçüde, hata ve yanılsama tarafından tehdit edilmeyen bilgi bulunmadığını göstermelidir.



Bilgi şeylerin ya da dış dünyanın bir aynası değildir.

  • Bilgi şeylerin ya da dış dünyanın bir aynası değildir.

  • Bilgiler (ve tüm algılar), duyuların yakaladığı ve kodladığı uyarı ya da işaretlerden hareketle, beyinde gerçekleşen çeviriler ve yeniden inşalardır.

  • Algılama hatasının dışında bir de zihinsel hatalar vardır. Sözcük, düşünce, teori biçimindeki bilgi, dil ve düşünme araçları ile gerçekleşen bir çeviri/yeniden inşa eyleminin ürünüdür ve böylece hata tehlikesi belirir.

  • Bilgi, hem çeviri hem yeniden inşa bakımından yorumlama içerir, bu da bilenin öznelliği dünyaya bakış açısı ve bilme ilkelerinin hata tehlikesi içermesine yol açar.

  • Hataya karşı bağışıklığı olan hiçbir bilimsel teori yoktur.



Sinir-beyin sisteminin, organizma ile dış dünyanın bağlantısını sağlayan giriş ve çıkış yolları bütünün ancak %2 sini temsil ederken, %98’i iç işleyişle ilgilidir; böylece ihtiyaçlar, düşler, arzular, düşünceler, imgeler, düşlemelerin kaynaştığı, görece bağımsız bir ruhsal dünya oluşmuştur, ve bu dünya dış dünyaya bakışımızı ve kavrama yetimizi derinden etkilemektedir.

  • Sinir-beyin sisteminin, organizma ile dış dünyanın bağlantısını sağlayan giriş ve çıkış yolları bütünün ancak %2 sini temsil ederken, %98’i iç işleyişle ilgilidir; böylece ihtiyaçlar, düşler, arzular, düşünceler, imgeler, düşlemelerin kaynaştığı, görece bağımsız bir ruhsal dünya oluşmuştur, ve bu dünya dış dünyaya bakışımızı ve kavrama yetimizi derinden etkilemektedir.

  • Her zihinde, kesintisiz hata ve yanılsama kaynağı olan, kendine yalan söyleme (self-deception) olasılığı vardır. Ben merkezcilik, kendini aklama gereksinimi, kötünün nedenini başakasına yansıtma eğilimi herkesin, kendi yalanını araştırmadan, kendisine yalan söylemesine yol açar.



Belleğimizde pek çok hata kaynağı oluşturabilir: Hatırlanmayan bir hatıra gücünü yitirebilir, ama her yeniden hatırlama bu hatırayı güzelleştirebilir veya çirkinleştirebilir.

  • Belleğimizde pek çok hata kaynağı oluşturabilir: Hatırlanmayan bir hatıra gücünü yitirebilir, ama her yeniden hatırlama bu hatırayı güzelleştirebilir veya çirkinleştirebilir.

  • Aklımız, bilinçsizce, işimize gelen hatıraları seçmek ve işimize gelmeyenleri bastırmak, hatta silmek eğilimindedir ve herkes kendine gurur okşayıcı bir rol biçer.

  • Bazen yaşanmış olduğuna inanılan ama gerçekte olmayan hatıralar olduğu gibi, kimi zamanda asla yaşanmadığına inanılan bastırılmış hatıralar vardır. Böylece hakikatin yeri doldurulamaz kaynağı olan hafıza, hatalar ve yanılsamalara maruz kalabilir.





Bilenin kendi bilme yetenelerini ve zaaflarını bilmek yoluyla o zaaflara karşı kendi kendini tahkim etmelidir.

  • Bilenin kendi bilme yetenelerini ve zaaflarını bilmek yoluyla o zaaflara karşı kendi kendini tahkim etmelidir.

  • İnsan zihni, kendi düşünce ürünlerine karşı dikkatli olmalıdır. Zihnimiz ile düşüncelerimiz arasında karşılıklı pazarlıklar ve denetlemelere ihtiyacımız var.

  • Kendi kendine söylenen yalanı yakalamak için her zaman alarm durumunda olunmalıdır.



Eğer 21. yüzyılda temelde bir ilerleme olacaksa, tüm insanların (erkek ve kadınların) sadece kendi düşüncelerinin değil, ama kendilerine söyledikleri yalanlarının da bilinçsiz oyuncakları olmamalarıyla gerçekleşecektir. Herkesi, bilinçlilik için verilen hayati mücadelede silahlandırmak, eğitimin en önemli görevlerinden biridir.

  • Eğer 21. yüzyılda temelde bir ilerleme olacaksa, tüm insanların (erkek ve kadınların) sadece kendi düşüncelerinin değil, ama kendilerine söyledikleri yalanlarının da bilinçsiz oyuncakları olmamalarıyla gerçekleşecektir. Herkesi, bilinçlilik için verilen hayati mücadelede silahlandırmak, eğitimin en önemli görevlerinden biridir.



  • DEĞİŞEN

  • EĞİTİM



Değişen dünyada başarı için okullar öğrencilerine şunları kazandırmalıdır:

  • Değişen dünyada başarı için okullar öğrencilerine şunları kazandırmalıdır:

    • Özerklik ve ömür boyu öğrenici olma, nasıl öğrenileceğini öğrenme kapasitesi
    • Problem çözme ve yeni çözümler üretme yeteneği
    • Başkaları ile ortaklaşa iş yapabilme yeteneği




Daha aktif öğrenme istenmektedir

  • Daha aktif öğrenme istenmektedir

  • Öğretim yerine öğrenim stillerine dönüşüm yaşanmaktadır

  • Akademik içerik üstel miktarı üstel fonksiyon ile artmaktadır

  • Başarının önündeki engeller dile getirilmelidir

  • 20. yüzyılın öğrenme unsurları geçersiz hale gelmektedir.



Bilişim ve iletişim teknolojisi okuryazarlığı

  • Bilişim ve iletişim teknolojisi okuryazarlığı

  • Finansal, ekonomik ve iş okuryazarlığı

  • Küresel farkındalık

  • Şehir hayatı

  • Öğrenme becerilerini uygulama yeteneği





Yarın için,

  • Yarın için,

  • bu günün öğrencilerini,

  • dünün okullarında

  • eğitemeyiz







Bölünmüş Çizgi Analojisi ile Platon, düşey bir çizgiyi, önce yatay bir

  • Bölünmüş Çizgi Analojisi ile Platon, düşey bir çizgiyi, önce yatay bir

  • çizgi ile ikiye bölerek alt Parça, Algılanan/Görünen Dünya (the

  • visible world), üst parça ile Kavranan Dünyayı (the intelligible world); göstermektedir.

  • Her bir parçayı tekrar ikiye bölerek,

  • Algılanan/Görünen Dünya= Görüntüler (images) + Algılanan nesneler (sensible

  • objects) bölgesi olarak, ve

  • Kavranan Dünya= Matematiksel nesneler (mathematical objects-concepts) bölgesi +

  • Formlar (forms) bölgesi,

  • şeklinde ayırarak, kendi anlayışına göre varlık bölgelerini bir analoji ile ortaya

  • koyuyor.



Görünen Dünya[The Visible Wold] =

  • Görünen Dünya[The Visible Wold] =

  • Görüntüler [Images] + Algılanan (duyulur) Nesneler[Sensible Objects]

  • Görüntüler = Gölgeler + Her türlü yansıma görüntüleri (sudaki, aynadaki

  • görüntüler)

  • Görüntülerin bilgisine, tasavvur etme(imaging) ile varılır

  • Algılanan Nesneler = Canlı varlıklar+Bitkiler+İnsanın yaptığı bütün nesneler

  • Algılanan(duyulur) nesnelerin bilgisine, inanç (belief) ile ulaşılır

  • Görünen Dünya’nın Bilgisine [ Doxa (Opinion)]; tasavvur etme ve inanç (Imaging+Belief) ile ulaşılır.

  • Görünen dünyayı güneş aydınlatmaktadır.



Kavranan Dünya[Intelligible World] = Kavramlar-Matematiksel Nesneler [Concepts-Mathematical Objects]+ Formlar[Forms]

  • Kavranan Dünya[Intelligible World] = Kavramlar-Matematiksel Nesneler [Concepts-Mathematical Objects]+ Formlar[Forms]

  • Kavramlar-Matematiksel Nesneler = Bilimsel kavramlar + Aritmetiğin ve Geometrinin Nesneleri : Bilgisine anlama (understanding) ile varılır.

  • Formlar = Formlar (idealar): Bilgisine saf akıl (pure reason) ile varılır.

  • Kavranan dünyanın Bilgisi Episteme(knowledge); anlama(understanding) ve saf akıl veya zihin (pure reason or mind) ile elde edilir.

  • Kavranan dünyayı iyilik aydınlatmaktadır. İyilik hakikat ışığı verir. Gözlerin güneş ışığında görmesi gibi, akıl da iyilikte(hakikatın ışığında ) anlar.



Bir başka sınflama daha yapılabilir

  • Bir başka sınflama daha yapılabilir

  • 1. Açık (zahiri) Bilgi

  • 2. Örtük Bilgi [batıni, zımni(tacit knowledge)]: Bu bilgi tarzına, Platon epistemik bilgi, Gazali ise Hakke’l Yakin bilgi adını vermektedir. Bilimsel bilginin bireysel tecrübe ile birleştiği bilgi. kimya bilgisi olarak bilinir. Su (bileşiği) Hidrojen ile oksijenin birleşiminden meydana geldiği, Kimya bilgisi olarak bilinir, ve redoks denklemi ile hidrojen ve oksijen molekülleri birleştirilerek suyun bileşim denklemi yazılabilir. Bu bilgi bilimsel bilgidir. Bir kimya öğrencisi laboratuarda oksijen ve hidrojen gazını birleştirerek suyun oluşumunu deney ile tecrübe ederse, bu bilgi, Platon’a göre Epistemik bilgi, Gazzaliye göre Hakke’l Yakin olur. Günümüzde dile getirilmediğinden pek farkında olunmayan bir bilgi tazı. Bir çok alanda örtük bilgi açığı fark edilmediğinden başarısızlıklar ortaya çıkmaktadır.





1. Bernal, J.D., çeviren: Deniz Yurtören; “Modern Çağ Öncesi Fizik”, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 1995, Ankara.

  • 1. Bernal, J.D., çeviren: Deniz Yurtören; “Modern Çağ Öncesi Fizik”, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 1995, Ankara.

  • 2. Morin, E., Çeviren: Dilli, H.; “Gelecegin eğitimi için Gerekli Yedi Bilgi”, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Temmuz 2003, İstanbul.

  • 3. Gasset,Y.Ortega;“Üniversitenin Misyonu” ,Çev: Bülent Üçpınar,Birleşik Yayıncılık,Ocak

  • 1997, İstanbul.

  • 4 Heidegger, M., Çevuren: Hünler; “Bilim Üzerine İki Ders” Eylül 1998, Paradigma, İstanbul.

  • 5 Sakaoğlu, Necdet; ”Osmanlıdan Günümüze Eğitim Tarihi”,İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları 33 Eğitim 2, Mart 2003, İstanbul.

  • 6 Sanchez-Sosa, Juan Josê; Lerner-Febres, Salomon, “Academic freedom and social responsibility; the role of university organization and possible instruments for international monitoring”, Pergamon, Higher Education Policy 15(2002) 385-390.

  • 7. Skirbekk, G. & Gilje, N.: Çev.: Akbaş, E.; Mutlu,Ş; "Felsefe Tarihi", Kesit Yayınlari, 2006,

  • Cağaloğlu/Istanbul.

  • 8 Altbach, Philip G.; “Measuring academic progress: the course-credit system in American higher education” Pergamon, Higher Education Policy 14(2001) 37-44.

  • 9 Günay, Durmuş; “Bilimin Matematiksel (Olan) Temeli”,1.Ulusal Mantık, Matematik ve Felsefe Sempozyumu, Eylül,2003, Çanakkale.

  • 10 Günay, Durmuş., “Akreditasyonun Neliği ve Mühendislik Eğitimi Üzerindeki Etkisi“ tmmob, Makina Mühendisleri Odası V. Ulusal Makina Mühendisliği ve Eğitimi Sempozyumu, 7-8 Kasım 2003, YTÜ, Yıldız-İstanbul, Bildiriler Kitabı, MMO Yayın No: E/2003/341, Sayfa:117-134.



Yüklə 488 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin