DERS KİTAPLARINDA IŞİD
Din ile ilgili ortaokul ve lise ders kitaplarını incelediğimiz bu çalışmamızda öğrencilere ulusal devlete, laikliğe, bilime, akla aykırı ve bağnaz din yorumunu aktardığını göreceğiz. Bu haliyle öğrenci Tevhidi Tedrisat (Öğretimin Birleştirilmesi) Yasası’nın dışında şeriatçı yönde yetiştirilmektedir. Makalemiz kapsamında genel ve imam-hatip ortaokul ve liselerdeki din ile ilgili ders kitapları incelenmiştir. Ders içeriklerindeki IŞİD zihniyetinin temelini oluşturan hoşgörüden, kadına, insan onuruna saygıdan uzak din yorumunu ele göstermeye çalışacağız.
“Dinde zorlama yoktur” hükmü mutlak değil
Anadolu İmam Hatip Liseleri 12. sınıf “Akaid ve Kelam” ders kitabında hukuk düzenimizde karşılığı olmayan yaptırımları onaylanmaktadırlar:
“Şahsî olmaktan çıkıp da toplumsal boyut kazanan ve aleniyete dökülen bazı suçlarda kınamanın ötesine geçen ve bizzat nassla (kesin hükümle) belirlenen cezaî müeyyideler de vardır. Zina eden bekarlara 100 sopa (celde) vurulması; iffetli bir kadına zina iftirasında bulunan kişiye seksen sopa vurulması ve ayrıca şahitliğinin kabul edilmemesi; hırsızın elinin kesilmesi; silahlı gasp, yol kesme ve eşkıyalık gibi suçları işleyenlerin öldürülmesi, asılması, el ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya sürgün edilmesi gibi.”1
Vahabi, IŞİD gibi İslam anlayışının olduğu ülkelerdeki cezalandırma hükümleri böylece onaylanmaktadır.
Ulus devlet karşıtlığı
Kitapta “kültürel çoğulculuk”un “farklılıklar zemininde birlik ilkesine ve azınlık haklarına vurgu yapan bir anlayış” ve “ulus devletle ulusal kimlik kavramının tam bir antitezi” olduğu belirtiliyor2. Böylece ulus devletin farklılıklara ve azınlık haklarına karşı olduğunun ortaya konması suretiyle ulusal devlet ve ulusal kimlik karşıtlıklarını da dile getiriyorlar. Ulus devlet karşıtlığı ifadeleri de şöyle gösterebiliriz:
“19. yüzyılla birlikte tüm dünyada yaygınlaştırılan ulus devlet anlayışının tektipleştirme ve homojenleştirme girişimleriyle birlikte yeryüzünde etnisiteye, dile, inanca ve hatta aynı inancın alt kolları olarak görebileceğimiz mezheplere dayalı bir ötekileştirme ve dışlama süreci yaşanmıştır.”3
Tektipleştirme olarak karşı çıktıkları aslında aynı haklara sahip bireylerin yaşadığı laik hukuktur. Birbirini anlamayan, dahası dini anlayış farklılıktan dolayı hor gören insanların laik eğitimle tektipleştirilmesine saldırılmaktadır.
Laikliğin Din Karşıtı Sayılıyor
Yine bu kitapta laiklik ile sekülerizmin uygulamada farklı olsa da ikisinin de “dini büyük ölçüde devre dışı bırakmak” hususunda buluştukları vurgulanarak laikliğin din karşıtı olduğu söylenmektedir. “İnkârcı akımlar”ın “hümanizm ve sekülarizm temelleri üzerinde yükselmekte”4 olduğu belirtilmektedir:
“Sekülarizm her ne kadar ilk bakışta din karşıtlığı olarak görülmeyebilirse de yönelimleri itibariyle dini önemsememe, hayatı yaşarken dine referans ve gönderme yapmama anlayışı sebebiyle dinden uzaklaşma sonucu doğurmaktadır.”5
Cumhuriyet Karşıtlığı
Laik (seküler) insanlar “ateist” sayılarak hedef gösterilmekte ve siyasette, hukukta, ekonomide, vb yönetim işlerinin dince yönlendirilmemesi dayalı laik düzene açıkça karşı çıkılmaktadır:
“Seküler olduğunu söyleyen insanlar her ne kadar ateist olmadıklarını ve bir yaratıcıya inandıklarını belirtseler de bu âdeta Tanrı’yı göklerde kabul edip, yeryüzüne indirmemek ve Tanrı’ya “sen bizim işlerimize karışma” demekle aynı kapıya çıkmaktadır. Bir yönüyle de bu uygulama dini vicdanlara hapsetmenin, salt inanca indirgemenin, siyasette, hukukta, sanatta, ekonomide dine yer vermemenin bir başka şeklidir. Laiklikte de sekülarizmde de siyasî ve toplumsal hayat düzenlenirken Allah’ı, vahyi, kutsalı dikkate almamak esastır.”6
Laiklik politik açıdan, “egemenliğin kaynağının ilâhîliğini yitirmesini, politik iktidarın meşruiyetinin, ilâhî değil de, dünyevî bir temele dayanması”7 olarak tanımlanmak suretiyle “egemenliğin millete dayandığı” Cumhuriyet düzenine de karşı çıkmaktadır.
Müslüman olmayana selam verilmezmiş kestiği yenmezmiş
Anadolu İmam Hatip Liseleri 11. sınıf “Akaid ve Kelam” ders kitabında Tekfir “Müslüman olduğu bilinen bir kişiyi inkar özelliği taşıyan inanç söz veya davranışlardan ötürü kafir saymak” şeklinde tanımlandıktan sonra yazıda sinsi bir şekilde tekfircinin “Müslüman kabul edilmeyeceği” önkabulü üzerinden Müslüman olmayana selam verilmemesi, kestiğinin yenilmemesi şöyle salık veriliyor:
“Yersiz yapılan tekfir fert açısından ağır sonuçlar doğurmasının yanında toplum hayatında kapatılmayacak yaraların açılmasına birlik ve bütünlüğün zedelenmesine ve parçalanmaya sebep olur. Çünkü bu durumdaki bir kimsenin gerçek durumunu Allah’ın bilmesiyle birlikte toplumda bu kimse Müslüman muamelesi görmez. Ona selam verilmez, kestikleri yenilmez ve Müslüman bir kadınla evlenmesine müsaade edilmez.”8
“Aşırı Şii”ler Müslüman sayılmıyor
İslam dinindeki kimin Müslüman olup olmadığının “Allah tarafından bilinebileceği” inancının aksine “Akaid ve Kelam 12” ders kitabında “Aşırı Şii” olarak değerlendirilen kesim “İslam dışı” bulunmaktadır:
“Şîa içerisinde İslâm’ın en temel inanışı olan tevhid inanışının aksine Hz. Ali’yi ilah kabul eden bir grup dahi vardır. Müslüman olduklarını söyledikleri için kategorik açıdan İslâm mezhebi kabul edilse de inanç açısından Gulât-ı Şîa (aşırı Şiîler) adı verilen bu grubu İslâm dairesi içinde görmek mümkün değildir.”9
Bu ifadeler, Alevilere yönelik “Ali’yi Peygambere göre yüceltme” eleştirisi üzerinden “Aleviliğin İslam dışı sayılması”nı içerip içermediği net ortaya konulmadığı için Alevilere yönelik olduğu izlenimi de vermektedir.
Müslüman Öldürmenin Kılıfı hazırlanıyor
Allah adına yapılan öldürme eyleminin meşru görülebileceğine dair şu ifade geçmektedir:
“Adam öldürme fiilini işleyen kimse, bunu hür iradesi ile mi yoksa karşı konulmaz ilâhî iradenin baskısı altında mı işlemiştir?”10
Bu ifade öğrencileri bugün IŞİD gibi cihatçı olmaya yöneltmektedir. Müslüman’ın, Müslüman’ı bile “Allah’ın ilahi düzenini kurmak” adına öldürebileceği beyinlere sinsice işlenmektedir.
Anneleri ile zifafa girilmeyen üvey kızlarla evlenilebilir
“Fıkıh Okumaları” kitabında evlenilmesi “haram” kılınanlar olarak şunlar sayılmaktadır:
“Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız –eğer anneleri ile zifafa girmediyseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur-, öz oğullarınız karıları, iki kız kardeşi (nikah altında) bir araya getirmeniz ancak geçenler (önceden yapılan bu tür evlilikler) başka.”11
Yani anneleri ile zifafa girmediyseniz üvey kızlarınızla evlenmenizde günah yoktur.
Üç kere boşanılınca eski eşe geri dönüş yolu
Evlenme konusu kadar kadını erkeğin karşısında güçsüz bırakan bir başka konu da boşanmadır. Erkeğin boşanma hakkı üç kadınınki birdir:
“Bir erkek, üç kere boşadığı hanımı ile artık evlenemez. Buna göre bir erkeğin üç talak ile boşadığı kadın, başka bir erkek ile normal bir şekilde evlenip bu ikinci kocasından normal bir şekilde boşanması veya bu ikinci kocasının ölmesi hâlinde eski kocası ile tekrar evlenebilir.”12
Çok eşlilik normalleştiriliyor
İki akraba ile birden evlenme de evlenme engellerinden biri olarak sayılmış ve şöyle denmiştir:
“Bu durum, erkeğin birden fazla kadınla aynı anda evli olması hâlinde geçerli olan bir evlenme engelidir. Örneğin iki kız kardeşin veya hala ve yeğeninin ya da teyze ve yeğeninin aynı anda bir erkeğin nikâh altında olmaları yasaklanmıştır.”13
Demek ki akrabası olmamak şartıyla, erkeğin aynı anda birden fazla kadınla evlenmesi olanaklıdır. Zaten “bir kadının aynı anda birden fazla erkekle evli olması yasaktır” demekle de olanaklı olduğuna açıklık getirilmiştir.
Evlenme engellerinden sayılan “din farkı” başlığının Medeni Hukukla çelişki yönü de şöyledir:
“Müslüman bir erkek veya kadının müşrik biri ile evlenmesi yasak olduğu gibi tamamen inançsız olan ateist birisi ile evlenmesi de yasaktır. Bunun dışında Müslüman bir erkek, ehl-i kitap Yahudi ve Hıristiyan) bir kadın ile evlenebilirken Müslüman kadının ehl-i kitap bir erkek ile evlenmesi de yasaktır.”
Bunun yanında “buna göre Müslüman bir erkek Müslüman ve ehl-i kitap bir kadın ile evlenebilirken Müslüman bir kadın sadece Müslüman olan bir erkek ile evlenebilir” denerek evlenilecek kişinin “ehl-i kitap” veya “ateist” olmasına göre kadın ile erkek arasında ayrıma gidilmiştir.14
“Kadına bakmak haramdır”, resim ve heykel yasaklanabilecek, cihat meşrulaştırılıyor
Canlıların resimlerinin yapılmasının mezheplere göre yasak olabilecek.
“Erkeklerin gözlerini harama bakmaktan sakındırmaları” sözüyle haramdan kastın kadınlar olduğu anlaşılmaktadır.15
Haklı savaş sonucu kazanılan ganimet meşru görülüyor.”16
Ders kitaplarındaki laikliğe, kadına, çağdaş hukuka, insan onuruna aykırı cümlelerin ayıklanması için eğitim sendikaları başta olmak üzere kamuoyu harekete geçmelidir.
Tarihçi-yazar
Mustafa SOLAK
Dostları ilə paylaş: |