Anadolu Selçukluları döneminde hükümdarlar haftanın belirli günlerinde, halkın şikâyet ve isteklerini dinlemek için zaman ayırırlardı. Osmanlı döneminde bazı elçilerin sefere davet edilmeleri ve övgü görmeleri, halkın şikâyetlerinin doğrudan sadrazam ve diğer ileri gelenler tarafından dinlenmesi, ülkemiz topraklarında uygulanan halkla ilişkiler çalışmalarına örnek olarak gösterilebilir. Ancak, Osmanlı sisteminde özel bir halkla ilişkiler anlayışı yoktur. Bu son derece doğaldır çünkü o dönemlerde çok yerde de durum aynıdır. Osmanlı kendi halkını, kendi uyruğunu birbirinden ayırmamış hepsine eşit yaklaşmıştır. Ancak Osmanlı sistemi, vatandaş isteklerinin yönetime aktarılmasında süzme enstrümanları kullanmış, aracı yönetim mekanizmaları sisteme girmiştir. İlk yıllarda padişaha kolayca ulaşabilen halk istekleri, daha sonraları önce yerel sonra merkezi sistemin kurduğu süzme mekanizmalarından geçme durumunda kalmıştır. Bu durum, halkın sorunlarından haberdar olmama, dolayısıyla kararlardaki isabet oranının azalması gibi sonuçlara yol açmıştır.