Rıfkı: Gördünüz mü, bu şartlar altında tavşan bu ormanda yaşamaktan mutludur diyebilir miyiz?
Hepsi: Hayır!
Rıfkı: Ya sen! (sırtlanı gösterir) Bir kere olsun hazır yemek yiyebildin mi? Kaç geceyi avlanamadığın için karnın guruldayarak geçirdin? Kaç kere isminden dolayı aslan kral tarafından aşağılandın? Yetmedi mi asırlardır ezildiğiniz?
Sırtlan: Neyden ne kadar yiyeceğimize bile o karar veriyor.
Rıfkı: Durun, hemen karamsarlığa kapılmayın. Biz insan dostlarınız bu sorunları bildiğimiz için buraya geldik. Sizler kesinlikle daha iyi bir hayatı hak ediyorsunuz dedik ve ormana pek çok tesis açmaya karar verdik. Asım’cığım maketleri getiriver.
Asım: Hemen abi. (dışarı çıkar)
Tavşan: Ne tesisiymiş bunlar?
Rıfkı: Güzel kardeşim, senin tüm ihtiyaçlarına cevap verebilecek tesisler. Hah, getir Asım, getir.
Asım: Geldim ağabeycim, şöyle bırakıyorum.(maketleri bırakır)
Rıfkı: İşte! Mutluluğun anahtarı olan muhteşem tesisler.
Karınca: Vay, vay, vaay. Bu ne böyle ya? Böyle bir şey gerçekten yapılabilir mi?
Asım: Yapıldı bile. Bunun tıpa tıp aynısı kendine has bir ülke olan Kırıkkale’de var.
Cıcırböceği: Desenize çok gelişmiş bir ülke orası.
Rıfkı: Çook! Bir de medeni, bir de medeni sormayın gitsin. Neyse, yapılacak bu tesislerle bir başka hayvan tarafından yenilme tehlikesine son. Karın doyurmak için saatlerce koşturmaya son.
Piton: Ne yiyip ne içeceğiz o zaman?
Rıfkı: Tesis içerisinde sana ayrılmış bir daire olacak.
Piton: Nasıl daire?
Rıfkı: Uçan daire! (kahkaha atarlar) Kral dairesi kral. Yemeğin dairene getirilecek, sen de afiyetle mideye indireceksin.(aslan3 gizlice olanları izlemektedir.)
Hepsi: Heeeyyyy!
Sırtlan: Söyledikleriniz kulağa hoş geliyor. Tesislerin yapımına hemen başlansın o zaman , değil mi arkadaşlar?
Hepsi: Evet başlansın.
Rıfkı: Durun dostlarım, beni dinleyin. Tabi ki aklın yolu bir, bunların yapımına bir an önce başlamak gerekir. Yalnız çok büyük bir sorunumuz var.
Karınca: Nedir sorun, hemen halledelim. Bu saatten sonra ölürüm de bu projeden vazgeçmem.
Rıfkı: Aslan kral! Kendisine konuyu açtığımızda şiddetle karşı çıktı. Biliyorum çok iyi niyetli birisi ancak vizyonu kapalı. Bu yüzyılın gerçeklerini algılayamıyor. Yeniliklere kapalı. Aslan kralı ikna edemezsek tüm bu fırsatlar bir anda buhar olup uçacak.
Sırtlan: Aslan kral mı ikna olacak, güldürmeyin beni.
Hepsi: Doğru, kararından asla vazgeçmez.
Rıfkı: Keşke bu ormanın kralı daha uyumlu, daha çağdaş, halkının çıkarı için herşeyi yapabilecek birisi olsaydı. Mesela sırtlan!
Sırtlan: (şaşkın) Neee, ben mi?
Rıfkı: Neden olmasın? Cesaret desen sende. Vizyon desen sende. Yoksa ormanı yönetmek konusunda kendini yetersiz mi buluyorsun?
Sırtlan: Yok canım, evelallah üstesinden gelirim ama…
Asım: Aması maması yok birader, ahali senden hizmet bekler, öyle değil mi arkadaşlar?
Hepsi: Evet doğru.
Cırcırböceği: Vallahi, ben çalışmaktan hiç hoşlanmam. Sanatçı kişiliğime ters. Sırtlanın başa geçişi tesislerin yapımını hızlandıracaksa o zaman yaşasın sırtlan kral!
Hepsi: Yaşasın sırtlan kral! Yaşasın sırtlan kral! Yaşasın sırtlan kral! (IŞIK SÖNER)
SAHNE 21 (IŞIK YANAR)
Aslan kral: Dur, sakin ol bakalım. Baştan bir daha anlat ama tane tane.
Aslan3: Ne anlatayım baba, durum ortada. İnsanların gerçek yüzü ortaya çıktı. Yapacakları tesislere izin vermediğin için senin yerine sırtlanı kral yapacaklar.
Aslan kral: Ormandaki hayvanlar ne diyor bu işe?
Aslan3: Ne desinler? Büyülenmiş gibiler. Verilen vaatler kulağa hoş geliyor. Bu yüzden hemen sırtlanı desteklemeye başladılar.
Aslan kral: Yok olmaz öyle şey. Halkım beni sever. O iki yüzlü insanlara da dersini bir güzel verir.
Aslan3: Hala anlamıyorsun değil mi? Bu iş bitti. Sen sarayından dışarı çıkmazsan seni çıkarmasını bilirler.
Sarayından çık ve buranın kralı kimmiş onlara göster.
Aslan kral: Ne yapayım örneğin?
Aslan3: Onlara kralın hala sen olduğunu göster. İnsanları herkesin önünde parçalara ayır ki ne bir daha insanlar bu ormanı yağmalamaya gelebilsin, ne de sırtlan gibi çapsızlar boş heveslere kapılsın.
Aslan kral: Asla! Bu ormanda ancak karın doyurmak için avlanılır. Doğanın kanunudur bu. Sebepsiz yere canlı öldürmek insanlara has bir özelliktir. Ben katil değilim. Böyle bir şey yapmamı bir daha sakın isteme.
Aslan3: Nasıl istersen öyle olsun babacığım. Kral sensin. (kinayeli) Şimdilik! (çıkar)
Aslan kral: (bir süre kalakalır) Kızım yerden göğe kadar haklı. Ormanım göz göre göre yok oluyor ve ben de bunu seyrediyorum. Biz hayvanlar için modern bir hapishane yapılacak ve hapishanenin en modern koğuşuna da sırtlanı koyacaklar. Sersem! Keşke değişebilsem. Keşke olması hemen hemen kesinleşen bu olaylara dur diyebilsem. Olacakları öngörüp te eli kolu bağlı olmak ne acı ? Keşke ben de diğerleri gibi her şeyi toz pembe görebilsem? Ama yapamam. Ben neysem oyum, değişemem. Halkımla konuşacağım. Eğer beni dinlemezlerse , yapacak bir şey yok! (IŞIK SÖNER)
SAHNE 22 (IŞIK YANAR)
Sırtlan: Bir türlü inanamıyorum. Hayvanların ‘sırtlan kral” diye bağırmaları hala kulaklarımda.
Rıfkı: Ne sandın? Halk sendeki ışığı gördü.
Sırtlan: Bir de ben görebilsem, önceden aslana muhalefet etmek hoşuma gidiyordu. Ama iş ciddiye binince şöyle bir düşünüyorum da aslan haklıydı galiba. Krallık konusunda kendime hiç güvenmiyorum.
Rıfkı: Sen orasını hiç merak etme. Her şeyi senin adına biz yapacağız zaten.
Sırtlan: (şaşkın) Eee, bu ne biçim krallık? Ben ne iş yapacağım?
Rıfkı: Tahtının keyfini çıkaracaksın. Hayvanların tüm sorunlarıyla tamamen biz ilgileneceğiz.
Sırtlan: O zaman gerçek kral siz insanlar olacaksınız, ben ise bir kukla, öylemi?
Rıfkı: Ne o, beğenemedin mi?
Sırtlan: Şeey, ondan değil de….
Rıfkı: Kral ya da kukla her neyse bir başkasını da bulabiliriz. Seni nasıl parlattıysak, öyle de söndürürüz. Seni geldiğin çöplüğe göndermesini biliriz.
Sırtlan: Geldiğim çöplük neresiymiş, sizi duyan da beni pavyondan çekip aldınız zanneder.
Rıfkı: Evet, cevabın nedir? Bu ormanın kralı, bizim de kuklamız olmaya var mısın yok musun?
Sırtlan: (düşünür) Varım!
Rıfkı: (bağırır ve alkışlar) Varım diyoor. Tebrikler, en doğru kararı verdin. Şimdi sana bir konuşma metni hazırlayalım. Ona iyice bir çalış.
Sırtlan: Tamam.
Rıfkı: Bir yandan aslanı karalarken, diğer yandan vaatlerde bulunacaksın.
Sırtlan: Ne vaadinde bulunacağım? Tutamayacağım vaatlerde bulunmak istemem.
Rıfkı: Hah! Hoş geldin çakma aslan kral! Oğlum sana vaat et dedik, vaatlerini tut demedik ki. Ne bileyim ormana deniz getireceğim de.
Sırtlan: Deniz mi? Yahu böyle ölçüsüz atılır mı? Bunu yerler mi? Hem yediler diyelim, kral olunca hani deniz nerede derlerse ne diyeceğim?
Rıfkı: Merak etme demezler. Derlerse de şarkıcı Deniz Seki’yi getirirsin. Coşkulu bir konser, bitti gitti.
Sana bir de doğa üstü bir güç uyduralım.
Sırtlan: Doğa üstü güç mü, yok artık!
Rıfkı: Buldum. Hava olaylarını önceden biliyormuşsun örneğin.
Sırtlan: O da bir şey mi, biz hayvanlar depremi bile insanlardan çok önce hissedebiliyoruz.
Rıfkı: Yahu öyle değil. Mesela, ‘’ 3 gün sonra hava kapalı olacak, yarın ormanımız balkanlardan gelen soğuk hava kütlesinin etkisi altına girecek’’ gibi.
Sırtlan: Balkanlar mı? O ne abi?
Rıfkı: Şimdi Balkanlar…. Amaaan neyse ne, boş ver şimdi. Aklına yattı mı?
Sırtlan: (kararsız) Yani….
Rıfkı: Aslan kralı Halkın gözünden düşürecek bilgileri de topladık mı bu iş tamamdır. Nerede kaldı bu Asım?
Asım: Geldim abi geldim.
Rıfkı: Hah, gel bakalım, ne oldu, halledebildin mi?
Asım: Ayıp ettin abi, bugüne kadar hangi işi halledemedim?
Rıfkı: Koçumsun, ver bakalım neler yakalamışsın? (kameradaki görüntüleri inceler) Burada yemek yiyor,
burada uyuyor, burada burnunu karıştırıyor, burada da uyanıyor. Oğlum sen benimle dalga mı geçiyorsun?
Asım : Niye, ne oldu ki?
Rıfkı: Bu görüntülerle mi aslan kralı tahtından indireceğiz?
Asım: Abi sen sadece bakıyorsun, görmüyorsun. Görüntüleri bir güzel sıralayalım. Başlangıçta uyuyor.
Neden, memleket adamın umurunda değil. Uyanıyor, iyice bir esniyor, geriniyor. Taa bademciklerini görebiliyorsun. Neden? Çünkü eliyle ağzını kapatamayacak kadar görgüsüz birisi. Ondan sonra bir güzel burnunu karıştırıyor. Neden? Çünkü pasaklı. Bugün burnunu karıştıran, yarın ormanı öyle bir karıştırır ki işler arap saçına döner. Tüm bu iğrençliklerin üzerine ellerini yıkamadan oturup bir de utanmadan yemek yiyor. Neden? Adam pislik, adam mikrop. Kendi sağlığını böyle hiçe sayan, halkının sağlığını düşünür mü? Nasıl abi?
Rıfkı: (gururlu) Her zaman söylerim. Bu Asım var ya bu Asım, heykeli dikilecek adam vallahi.
Asım: (utangaç) Yok abi, estağfurullah görevimiz.
Rıfkı: Sırtlan, eve git bir güzel dinlen. Sana konuşma metnini hazırlarız. Bir güzel çalış. Biz Asım la görüntüleri düzenleyip hayvanlara gösterelim ki aslan kraldan nefret etsinler. Öbür gün de sen bir konuşma yaparsın. Birkaç gün içinde aslan kral ve sülalesi ormanı terk etmek zorunda kalacak.
(IŞIK SÖNER)
SAHNE 23 (IŞIK YANAR)
Rıfkı: Sevgili hayvan dostlarım! Güzel günlerin gelmesi artık çok yakın. Sırtlan, afedersiniz ağız alışkanlığı işte. Sırtlan kral , ormanın sorunlarını çok iyi bildiğini ve bunları çözmek için ormanı yönetmeye talip olduğunu açıkladı. (Asım ve Şükran alkışlarlar)
Asım: Bravo!
Rıfkı: Bu makam, öyle her önüne gelenin kaldırabileceği bir makam değildir. Aslan kralın ne mal olduğunu hep birlikte gördük. Bu hayvanın bu yüce makamı daha fazla kirletmesine izin verecek miyiz arkadaşlar!
Hepsi: Hayır!
Rıfkı: İzin verecek miyiz arkadaşlar!
Hepsi: Hayır!
Rıfkı: Karşınızdaa, sırtlan kral! (alkışlarla sırtlan gelir, tezahüratlar yapılır.)
Sırtlan: Teşekkür ederim, teşekkür ederim. Değerli hayvanlar, görüyorum ki benim krallığım yıllardır özlenen , beklenen bir hadiseymiş. Haa, hadise dedim de Rıfkı bey sürprizi bozma sonra açıklarız demişti ama ben dayanamayacağım. Tahta oturduğum zaman insan dostlarımız krallığımın şerefine şarkıcı Hadise’yi buraya getiriyoooor.
Hepsi: Yaşasın insanlar, yaşasın insanlar.
Sırtlan: Bu ormanda hiç bir şey artık eskisi gibi olmayacak. Yediğiniz önünüzde yemediğiniz ardınızda olacak. Ormanımıza biraz daha medeniyet gelecek ve buradaki tüm hayvanlar insan olmaya bir adım daha yaklaşacaklar.(alkış sesleri)
Aslan kral: İnsan olmak ha? Demek insan olmaya bu kadar heveslisiniz.
Asım: Ne yüzle geliyorsun buraya? Senin çoktan ormanı terk etmen gerekirdi.
Aslan: Yok ya? Öyle yağma yok, siz insanlar ve kuklanız sırtlan amacınıza ulaşamayacaksınız.
Sırtlan: Sen hiçbir zaman ormanın daha modern bir yapıya kavuşmasını istemedinki. Şimdi bu orman için iyi şeyler yapmaya çalışan bizleri engellemeye çalışıyorsun. Ama başaramayacaksın. Bu hayvanoğlu hayvanlar buna izin vermeyecekler.
Aslan kral: Onların dünyadan haberi yok. Dostlarım beni dinleyin. İnsanların derdi sizin daha iyi bir yaşam sürmesi değil. Bugüne kadar hiçbir sorunu olmayan bu doğa harikası ormanı yok etmek. Evet, tek amaçları bu.
Şükran: Yalan, yalan söylüyor. Bizler bu ormanı senin zulmünden kurtarıp hayvanların layık olduğu yaşam biçimini getirmeye geldik.
Sırtlan: Yıllardır yaptıkların yetmedi mi? Neymiş, doğal yaşamı korumalıymış, ormanın dokusu bozulmamalıymış. Bizim bu palavralara karnımız tok.
Aslan kral: Oldum olası salaktın zaten. Bak sırtlan, uyan artık. Ormanın kralı olunca ormana neler olacak farkında değil misin?
Sırtlan: Yoo, değilim(kahkaha atar) Hem kötü bir şey olursa merak etme. Ormanın kralı olarak duruma hemen müdahale ederim.
Rıfkı: Bak aslanım, rüzgara karşı yürünmez. Seni artık kral olarak görmek istemiyorlar. Krallığı bırakmayı bir çeşit emeklilik gibi düşün. Hem sana 3 aydan 3 aya maaş da veririz. Bir de eve yazılırsın, kira öder gibi kendi evinin taksidini ödersin. Güz gelince salçanı kaynatırsın. Ohh, hayatın tadını çıkarırsın.
Aslan kral: (alaycı) Tıpkı insanlar gibi öyle mi?
Şükran: Evet, aynen öyle. Tıpkı bizler gibi.
Aslan kral: Ah doğru ya, sizler de insandınız, unutmuşum.Dediklerinizi yaparsam insanlaşacağım.
Yani yolda yürürken yere tüküreceğim, burnumu karıştıracağım, en işlek caddelerde yerlere çekirdek kabukları atacağım, dünyanın en namuslu insanı profilini çizip başkalarının karısının, kızının namusu hakkında ileri geri konuşacağım, başkalarının acılarına gülerek seyirci kalacağım. Sürekli dedikodu edip başkalarının açıklarını arayacağım. Hırsızı, haydudu, zalimi sırf bana yakın diye koruyup kollayacağım. Töre cinayeti işleyeceğim öyle mi?
Yoo, yanılıyorsun insanoğlu. Bu saydıklarım gibi insan olmaktansa hayvan olarak ölmek onur verir bana. Kazandınız. Çakma insanlar sizi. İçim acıyor. Zavallı ormanım, zavallı halkım.(çıkar)
Asım: Vurdu gol oldu, vurduuu gol oldu. Sırtlan, kral oldu. Kral buraya kral buraya, kral buraya kral buraya. Ooooooo… oley,oley,oley…………(alkışlar)
Sırtlan: Ben…(alkışlar)
Asım: Bravo!... (alkışlar)
Sırtlan: Sevgili halkım…
Rıfkı: Yaşa!... (alkışlar)
Sırtlan: Kral olarak ilk işim…
Şükran: Sırtlan sen bizim her şeyimizsin. Sırtlan sen bizim her şeyimizsin.(diğerleri de katılır)
RIFKI: (Kalabalığı susturur) Kralımız yapacağı icraatları bakışlarıyla zaten anlattı. Daha fazla kendisini yormayalım. Şimdi herkes işine gücüne marş marş! (dağılırlar) İkie bir nutuk atmaya kalkma. Yapılacak onca iş varken bir de bu saçmalıklarla uğraşmayalım.
Sırtlan: Ama ben…
Rıfkı: Tamam, konuşma bitmiştir. Haydi doğru sarayına. (IŞIK KARARIR)
SAHNE 24
Anlatıcı: Evet, sonunda sırtlan muradına erdi. Ormanın yeni kralı artık o. Kendi deyimiyle insanlaşma yolunda dev bir adım attı. Elbetteki bunun bir bedeli olacaktı ve sırtlan bu bedeli ödemeye hazırdı.
(IŞIK SÖNER)
SAHNE 25
(Ara sıra iş makinelerinin sesleri gelmektedir)
Tavşan: Hayatımız birdenbire nasıl da değişti, öyle değil mi?
Piton: Öyle öyle. Karnım acıkınca bir telefon.Hop! Anında sersemletilmiş bir hayvan önümde. Şöyle salına salına yanaşıyorum, böyle bakıyor salak.(kahkaha atar)
Tavşan: (tedirgin) Ben yanındayım diye etkilenmiyorsun ya?
Piton: Yok vallahi gram tahrik olmuyorum.
Tavşan: Benim yuvayada bir kamyon dolusu havuç yığdılar. Ormana bereket geldi bereket.
Piton: Doğru söylüyorsun. Yalnız yeni yapılacak tesisler için biraz fazla ağaç kesmiyorlar mı sence? Bu gidişle hiç ağaç kalmayacak.
Tavşan: Yok canım, bu işleri insanlardan daha mı iyi bileceksin? Bir bildikleri vardır elbet. Hem ileride buraları yeniden ağaçlandıracaklardır.
Karınca: Merhaba arkadaşlar!
Piton: Ooo, karınca hoş geldin. Vay, ağustosböceği de gelmiş. Hayırdır pek bir keyifli gördüm seni?
Ağustosböceği: Keyifliyim tabi abicim. Artık çalışmak yok. Ekmek elden su gölden geçinip gidiyoruz.
Tavşan: Senin hayatında pek bir değişme olmadı ki. Sen zaten çalışmıyordun. Ha bire karıncayı tırtıklıyordun.
Piton: Karınca, sen ne diyorsun yeni halimize? Yan gelip yatmak hoşuna gitti mi?
Karınca: Ne yalan söyleyim gitti. Yıllardır çalış, didin. Boşuna çabalamış durmuşuz. Biraz da sanatla uğraşayım diyorum. Ağustosböceği çalar ben söylerim. (Rıfkı girer)
Rıfkı: Maaşallah maşallah işte biz insanların da tüm amacı buydu.Siz hayvanların daima mutlu olması.
Piton: Sayenizde yüzümüzden gülücükler eksik olmuyor.
Rıfkı: Estağfurullah, siz hayvanlar için ne yapılsa azdır.
Tavşan: Rıfkı abi,bir şey soracam.Ormanımızdaki ağaç sayısı epey azaldı da onların yerine yenileri dikilecek değil mi?
Rıfkı: Güzel kardeşim, biz bu ağaçları niye kesiyoruz?
Tavşan: Niye?
Rıfkı: Senin her türlü ihtiyacına cevap verecek tesislere yer açmak için. Tesisler yapılınca da yeniden ağaç dikmek için boş alan kalmayacak doğal olarak.
Tavşan: Ama….
Rıfkı: Ama yook , ben tesis filan istemiyorum, eski sefil hayatımı geri verin bana diyorsan o başka.
Tavşan: Hayır hayır. Öyle bir şey demiyorum. Ne yapalım birkaç ağacın kesilmesi ile dünyanın sonu gelecek değil ya.
Rıfkı: Değil mi ya, değil mi ya. İş makinelerinin sesleri sizleri rahatsız etmiyordur umarım.
Piton: Yok yok alıştık bile. Yeni evlerimize taşınacağımız günü sabırsızlıkla bekliyorum. İşler ne zaman biter acaba?
Rıfkı: Birkaç gün içerisinde yeni evinizde olursunuz. Hatta Cuma günü açılışı yaparız.
Piton: Vay be , demek sona bu kadar yaklaştık ha?
Rıfkı: Evet, artık işin sonuna geldik. Büyük gün Cuma! (IŞIK SÖNER)
SAHNE 26
(Ortalıkta hiç hayvan yoktur. Kalabalık insan topluluğu vardır. Sahnede bezle kapatılmış kafesler ve kafeslerin içinde hayvanlar vardır)
Şükran: Sayın başkan, değerli insanistan halkı! Ülkemiz modern dünyadan ne anladığını teknolojide ne kadar ilerlediğini ispatlamak adına pek çok yeniliklere imza atmıştır. Bugün açılışı yapılacak olan bu tesisle de bunlara bir yenisini daha eklemiştir.
Ben lafı daha fazla uzatmadan başkanımızı kürsüye davet ediyorum. Buyrun sayın başkan.(alkışlar)
Başkan: Teşekkürler Şükran. Sevgili hemşehrilerim. Bugün insanoğlunun doğadaki en güçlü yaratık olduğunu bir kez daha göreceğiz. Daha birkaç ay öncesine kadar insan ayağı basmamış bu topraklarda şimdi medeniyetin sembolü olan beton yığınlarını görmekteyiz. Yine daha birkaç ay öncesine kadar iğne atsan yere düşmeyecek kadar yeşili bol olan bu ormanda bakınız yeşil namına tek bir şey yok. Herşey sizler için, her şey insanımızın mutluluğu için.(alkışlar) Çevreci denilen yeşile meraklı vatandaşlarımızı da unutmadık elbette. Tesislerimizin dışını yeşile boyayarak insanlarımızın doğadan kopmamasını sağlayacağız. Çevreciler bu kadar gürültü patırtı çıkarır da hayvanseverler durur mu?
Neymiş, ‘hayvanlar doğal ortamlarını yitirirlerse nasıl yaşarlarmış?’ Hiç merak etmesinler. Biz insanları severiz de hayvanları unutur muyuz? Onlara öyle bir tesis hazırladık ki , hayvanseverler görünce bizde mi buraya yerleşsek diyecek. Bu örtülerin arkasındakiler insanlığın varmış olduğu son noktayı simgelemektedir. Biz insanların merhametinin sembolüdür. Karşınızda hayvanistan!(örtüler indirilir)
(parmaklık arkasındaki hayvanlar şaşkın şaşkın insanlara bakmaktadır. Resimler çekilir)
Başkan: Aferin çocuklar iyi iş çıkardınız. Size güvenebileceğimi biliyordum.
Rıfkı: Çok teşekkür ederiz başkanım. Yüzünüzü kara çıkarmadığımız için çok mutluyuz.
Başkan: (sırtlanı gösterir) Bu mu yeni kral?
Rıfkı: (alaylı) Hıı, bu.
Başkan: (alaylı) Ekselansları, yeni göreviniz hayırlı olsun. Nasıl, tesisimizi beğendiniz mi?
Sırtlan: (şaşkın) Şeyy..
Başkan: Neyse neyse, zamanla alışırsınız. Haydi bakalım çocuklar, diğer tesislerimizi de görelim. Bugün daha çook tesis açacağız.(gülüşüp çıkarlar)
Eşek: Kralım, tesis iyi de biz burada kilitli kaldık. Bu işte bir yanlışlık olmasın?
Aslan: Ne yanlışlığı gerizekalı, adamlar bizim için hapishane yaptılar.
Tavşan: Hapishane mi? Nasıl olru? Heeyy, kimse yok mu? Dairelerimizin anahtarları olmadan dışarı nasıl çıkacağız?
Aslan: Hala dairelerimiz diyor yahu. Bunlar daire değil, birer koğuş. Eee, siz istediniz bunu. Ne diyorsun bu işe çakma kral?
Sırtlan: Bana böyle söylememişlerdi. Sadece kontrol bizde olacak, sen göstermelik kral olacaksın demişlerdi. Demir parmaklıklar filan yoktu hesapta.
Aslan: E, bravo yani. Adamlar daha ne desin? Açık açık söylemişler işte.
Sırtlan: Yapma ya? Şeey, bak ne diyeceğim. Hadi kurtar bizi ne olur, kralımız yine sen ol.
Aslan: Anlamıyorsun değil mi? İnsanlar bu savaşı kazandı. İnsanistan’daki tek doğal ortam da sayende yok oldu.
Sırtlan: Olmaz öyle şey. Mutlaka bir çıkış yolu olmalı. Herşeyi düzelteceğim. Rıfkı abi, Şükran, Asım. Nerdesiniz ey insanoğlu Çıkarın bizi buradan. Hayır! Hayıır! Hayııııırrr!
SON
Dostları ilə paylaş: |