''Devlete askerlik yapanları öldüreceklerse çocuklarımızı askere göndermeyecegiz. Ne hakkınız vardı oğlumu öldürdünüz. Neden oğlumu öldürdümüz?



Yüklə 244,82 Kb.
səhifə1/6
tarix23.01.2018
ölçüsü244,82 Kb.
#40138
  1   2   3   4   5   6



...''Devlete askerlik yapanları öldüreceklerse çocuklarımızı askere göndermeyecegiz.Ne hakkınız vardı oğlumu öldürdünüz.Neden oğlumu öldürdümüz?..

AYŞE TULGAY

Gözümün önünde şimdi beliren, çocuklarını yitiren anaların acısını, yüreğimde hisederek başlıyorum...

Günlük gazetelerde ilk gözüme çarpmıştı.Askerlerin intihar vakaları.İlginçtir hepbir kaç cümleyle,kısaca işlenirdi bu konu.Falan yerde filanca asker girdigi deprasyon sonuçu intihar etti diye.Aynı ünüformayı giyen çatışmalarda yaşamını yitiren askerlerhakkında sürmanşatlerde ''şehit oldu'',''kahramanca savaştı'' gibisinden kilişe laflarla,genişçe yer tutmazdı.Nedenide şu olsa gerek.TSK ya intihar yakışmazdı.Askerliğin şerefini ayaklar altına alıyorlar,intihar ederek.''Büyük gayeler,kutsal amaçlar''için nede olsa vatan görevini yapıyordular.Ölüneceksede vatan için ölünmeli yada ölecek bi-ri varsada kendileri öldürmeliydi.Sorgulanmadı.Sorgulayana ben denk gelmedim bu gençlerin neden ''deprasyona'' girip intihar ettikleri.Kendilerini sistem muhalifi diye tanımlayan gazeteler,dergiler v.b yayın organları dahi karşı propoganda malzemesinden öte bu konuyu ne irdelediler nede üzerinde ciddi bir çalışma yürüttüler.Ölenlerin öldürülenlerin acısını bir tek aileleri yaşadı.Kimse yeterince sahip cıkmadı ardına düşmedi.Bir insan hakları kuruluşu ve birkaç gazeteci dışında.Nedeni ne olursa olsun bu intiharların,en temel insan hakkı olan yaşam hakkı çiğneniyordu.Halbuki bir ipuçuydu intiharlar ve cinayetler.Bu ipuçları bizleri asıl suçluya,asıl katile,asıl cinayet şebekesine götürecekti.

''Vatandaşlıgın''en temel görevi adına,yaşamlarının en verimli çaglarından koparılıp zorla,hiç bir alternatif tanımadan.Hayatlarından onbeş aylarını gasp edip kışlalarda bir ''eğitim-terbiye''sürecine alınıyordu.Yirmili yaşlarına gelene kadar,yere göğe sıgdırılmıyan ''kutsal devlet''vatandaşının varlıgını sanki yeni kesfedip.''Erkek ocagına''alır.O zamana kadar ne yapmıştır,nasıl yaşamıştır,açmıdır-tokmudur,okumuşmudur diye sormayan ''haşmetli devlet''.Gençin aşırıklarını türpülemek,kendi güçünü bireye hisettirmek hayatı boyunca unutamayacagı gözdagını verip,''erkekleştirmek'' için kışlaya alır.Aslında orda yaşananlar en hafif deyimle,kişilige tecavüzdür.Çünkü ellerine oyuncakmış gibi verilen silahlarla insanları öldürme egitimini verildigi,bireyin değil itaatkar kulların yaratılmaya çalışıldıgı kışlayı nasıl izah etmek gerekirki?Kendi dogrularını,kendi masallarını zorla empoze etmeye çalışmaları tecavuz degilde nedir?

İntiharlar ard arda yaşanınca bu seferde kaza kurşunuyla öldürülen askerler ortaya çıktı.Herşey normal karşılanıyordu yada toplumun öyle kanıksaması için zemin hazırlanmıştı.Ellerindeki silahlarla evcilik oyunu oynamayacaklarını söyleyebilecek kadar pervasızlaşıyordu,kimileri.İsmini hatırlamıyorum ama biri söylemişti şu sözü,''savasta en ucuz şey,insan yaşamıdır''.Birinin beşinin kazayla ölmesini,beşinin onunda intihar etmesini dogal karşılamalıydık.

Önümüze iki yol çıkıyordu.Ya bu ölümleri ''deprasyona''girdiği için intihar olarak kabul edecektik.Yada bu askerler deprasyona girmişselerde bunun nedenlerini,ve neden intiharla sonuçlandıgını sorgulamak gerekiyordu.Onları yaşamdan bezdirecek, onları ölüm secenegine sürükleyen uygulamalar nelerdir sorusunu sormamız gerekiyordu? Neden intihar? Gerçekten intihar mı? İntihar süsü verilmiş cinayet olmaz mı?Cinayeti kimler neden işliyor? Kazayla bu kadar askerin ölmesi normal mı?sorularını sormamak kötü bir iyimserlikten başka ne olabilirki.İntihar ettigi söylenen askerlerin ciddi bir oranı,Kürt.Bu kuşkularımı daha da arttırmıştı.Ki bazı aileler çocuklarının intıhar edecek bir yapıda olmadıklarını üstüne basa basa dile getiriyordu.İntiharların Türkiye nin Kürdistan cografyasında yaşanan savaşla ne gibi bir ilişkisi olabilirdi ?

Genelkurmay hala bu konuda bir açıklama yapmış degil.Daha çok bu gerçegi basiretsizce gizlemeye çalışıyor.Fakat cılızda olsa kimilerinin sesleri duyulmuyor degil.Türkiye Kürdistan ında görev yapmış olan askeri psikolog bölgedeki her on askerden yedisinin travma yaşadıgını.1990 ve 2000 yılları arasında 35 bin asker bunalıma girdigi için çeşitli hastahanelerde veya rehabilitasyon merkezlerine başvurdığunu.Başvuru yapmayanların ise bu sayının beş katı oldugu tahmin ediyordu.

2002 yılında mecliste verilen bir soru önergesine cevap veren dönemin milli savunma bakanı Sabahhatin çakmakoglu,1991 ve 2001 yılları arasında TSK içinde 1248 intihar meydana geldiğini,815 nin ölümle sonuçlandıgını açıklamıştı.Resmi rakamlarla.2001 ve 2009 tarihleri arasında kaç intihar,kaç cinayet ve kaç kişinin kazayla öldügüne ilişkin bir rakam yok.Gazete ve ajanslara düşen haberlerden ögreniyoruz.Açıga çıkmamış vakalar ise ayrı bir konu.

Bu çalışmayı yaparken,daha önemli çalışmalara küçük bir mum ışıgı olması gayesiyle başladım.Bu karanlıgın aydınlanması için bir mum yakmak.Çalışma iki bölümde oluşuyor.Birinci bölüm,askerliğini yapmış olanlarla roportajlar yaptım.Özellikle kürt olanları seçtim.Nedeni kışlalarda etnik kökene dair ayrımcılık yaşanıyor mu, sorusuna cevap alabilmek için.Ayrımcılık varsada hangi boyutta,hangi düzeydeydi.Bunlar bizlere bazı ipuçları sunacaktı.Sohbet ettigimiz kimi arkadaşlar isimlerinin yayınlanmasını istemedi,kabul ettim.Yine aynı bölümde kışlalarda intihar,kaba dayak karşısında insanların birkaç cümleyle tepkileri..İkinci bölümde ise intihar edenlerin,öldürülenlerin vede kaza kurşunuyla öldürüldüğü söylenenlerin listesi var.Aynı zamanda bu liste içinde ulaştıgım kimi bilgileride içine aldım.Ailelerinin bu ölümler karşısındaki açıklamaları ve tepkileride mevcut.Son yaşanan acı örnek Burhan Güzelaydın ismindeki Kürt askerin önce ailesine intihar ettiği söylenmişti.Fakat görgü tanıkları ve raporlar ispatladıki Burhan Güzelaydın komutanları tarafından işkenceyle öldürülmüştü

Roportajlarda ve diğer bölümdeki verilerde birçok şey ortaya konuluyor.Birkaç Küçük not dışında yorumları size bırakıyorum...

BİRİNCİ BÖLÜM

ASKERLER ANLATIYOR...VE BİRKAÇ YORUM....

Murat ÇELİK (1976 Diyarbakır Hazro dogumlu.)

Askerliği Ankara tank taburu ve İstanbul 26. zırhlı tugayı Hastal da 1996 ile 1998 ta-

rihleri arasında yaptı.

1-) Askerlik dışında farklı bir alternatifiniz olsaydı, gitmemeyi tercih edermiydiniz?

-Elbette evet gitmezdim.



1.a-) Neden?

-Kürdistandaki askeri mekanizmanın kürtler üzerinde yapmış oldugu baskı ve zülme birebir şahid oldugum için.Ama başka şansım yoktu gitmek zorundaydım.



2-)Etnik kimliğinizden dolayı özel uygulamalara maruz kaldınız mı?

-Acemi birligini Ankara Etimesutta yaptım.Usta birliğini ise İstanbul 26. zırhlı tugayı Hastal da yaptım.Sadece bir değil ki,birçok haksızlıga maruz kaldım.Biliyordum bunun nedenide kürt olmam ve yapmış oldukları haksızlıga itiraz ettigim içindi.Örnegin hamam temizliği vardı normal koşullarda haftada bir hatta on günde bir sıra bana gelmesi gerekirken.Her gün beni götürüyordular.İlginçtir bunuda hep yemek saati sırasında yapıyordular ki,yemeğe yetişmeyip aç kalayım diye.Sürekli tekrarlıyordular.Çogu zaman bu yüzden aç kalmıştım.

Egitim cavuşları vardı(uzman cavuş,subay ve astsubaylar)Bunlar bilinçsiz insanlardı.Dogu bölgesinden gelenleri ermeni kökenli olduklarını sanarlardı.Yada bilinçli olarak öyle davranırlardılar.Egitim sırasında bu nedenden dolayı sürekli küfürler savururdular,aşagılardılar bizleri.Ben şahsen bu küfürlere tahammül edemedigimden dolayı,dört uzman cavuş tarafından dayaktan geçirildim.Hastahanelik durumuna düştüm.Hem dayak yedim hemde bana ceza verdiler.Durumum agır oldugu içinde cezamı hastahane revirinde gözetim altında gecirdim.Kürt oldugum için küfürle aşagılanmaya çalışıldım.İtiraz ettigim içinde hastahanelik oluncaya kadar dövüldüm.Üzerine birde emre itaatislik yaptıgım için ceza da verdiler.Buda yetmezmiş gibi hastahane çıkışından sonra alay komutanı tarafından tehdit edildim.Tabi bunların hepsi dosyaya işleniyor.Buna benzer iki üç durum daha yaşandı.Çarşı izinleri haftada birgündü.Fakat benim çarşı iznim kesin bir emirle yasaklanmıştı.Nedenide firar edebilecegimi düşünüyordular.Birde kışlada yaşananları dışarıya aktarmamdan korkuyordular.

Yine ben ve iki mardinli Kürt arkadaşa sekiz ay boyunca kışlanın kanalizasyonunun temizliginde zorunlu olarak çalıştırıldık.Ki normalinde belediye iş makinalarıyla bunu yapardı.Fakat onlar kendi mantıklarıyla bunu bize reva görüyordular.Bazen askerler kendi aralarında maç düzenlerdi.Bende oynardım kimi zaman.Maç esnasında bizim takımımız öne geçince astsubay bize hakaret etmeye başladı.Bire bir bize küfür atsa anlarımda ama hep Kürt oldugumuz için Kürtlüge ve kişiligimize dönük agza alınmayacak sözler sarfederdi.Dayanamıyordum bu sözlere,sadece uyardım.Bu seferde kabadayaga maruz kaldım.Ardındanda 20(yirmi) gün disiplin cezası verdiler.DİSKO(disiplin koguşu) da tek kişilik hücreye atıldım.



2-a) DİSKO denilen cezaevi nasıl bir alandı ve neler yaşadınız?

-8(sekiz)metrekarelik bir alandı.Yatagım betonun üzerine serilmişti,ranza yoktu.Bitlerin içinde oldugu bir battaniye verilmişti bana.Günlük sadece bir ögün yemek verilirdi.Sigara yasaktı zaten.Askeriyede iki çeşit cezaevi vardı.Biri normal askeri cezaevi ikincisi ise şimdi anlattıgım DİSKO dedikleri yer.Askerler içinde disko dediğinde herkes korkardı.Yanlız başıma 20(yirmi) gün boyunca orada tutuldum.Güneş yüzü görmedim.Hücrenin dışına hiç çıkarmadılar.Kimseyle konuşamıyordum.Cezam bittikten sonra bir ay boyunca -hücrede hareketsiz kaldıgımdan ötürü-yürümekte zorluk çektim.Bütün bunların nedenide astsubayın keyfi ve ırkçı tutumuydu.

8(sekiz) ay boyunca ailemden insanlar ziyaretime gelmesine ragmen bilerek görüşturulmedim.Tecrit edilmeye çalışılıyordum.Zaten çarşıya cıkmamada izin yoktu.Yine benim durumuma benzer iki arkadaş vardı.Mesala Mardinli şimdi ismini hatırlamadıgım bir arkadaş beş yıldır hep ceza verile verile askerligi uzatılmıştı.Ve bu insan diger askerlerden tecrit edilmişti.Ona yaklaşan onunla konuşan askerlere keyfi ceza veriliyordu.Herkes ona yaklaşmaktan ürkerdi.O mardinli arkadaşın psikolojisi allakbullak olmuştu.Ankara tank taburundaydı.Sonra ne oldu bilemiyorum.Yine ben revirdeyken o zaman birini yanıma getirmiştiler.Biraz konuşabilmiştik.Diyarbakırlıydı ismide Serdar ÇELEBİ ydi.Disko da aşırı işkenceye ugramış bundan dolayı revire kaldırılmıştı.Yanımdaki yataktaydı.Biz kendi aramızda Kürtçe konuştugumuz için yanımdan alıp götürdüler.Nereye götürüldü bilmiyorum.

Marş lar ezberletirlerdiler bizlere.Ezberlemeyen biri olursa tabur önünde düvülürdü.Yürüyüşlerde her yerde bu marşlar söylenirdi.Grup içindeyken hiçbir zaman o marşları okumadım sadece dudaklarımı kıpırdatırdım.Böyle yapmasam yine dayak yiyecektim.Bana sözde bir silah zimmetlemişlerdiler.Fakat hiç elime vermediler.Ama silahı elime almadıgım içinde şikayetçi degilim.Hep bana silahsız nöbetler tuttururdular.

Birşey daha söylemek isterim,aynı nedenlerden dolayı bir keresinde yine 40(kırk) gün ceza verdiler bana.Askeri cezaevine konuldum.İlginçtir kaldıgım koguşta sekiz arkadaştık.Hepimizde Kürttük.Bana verilen keyfi ve ırkçı cezaların aynılarına maruz kalmıştılar.

Ben askerdeyken izin kullanmamıştım oradan daha erken kurtulmak için.17(onyedi) ayda askerlik bitmesi gerekiyordu.Verilen cezalardan dolayı 4(dört) ay fazladan askerlik bana yaptırdılar.Orada geçirdigim toplam zaman 21(yirmibir) aydı.



3-)Kışladan adımınızı içeriye attıgınız ve askerliği bitirdiginiz ana kadar,sizde yaşanan değişiklikler neler oldu?

-Aşırı agresif tutumlar içine girdim.Askerlik bittikten sonra ailemle yaşadıgımda onlara karşı sogukluk duyuyordum.Uyurken birden aniden sıçrayıp uyanıyordum.Askerlik bitmesine ragmen bir yıl boyunca o psikolojiyi yaşadım.Halada etkileri üzerimde vardır.



4-) ''Asker'',''Komutan'',''Ordu'' denince sizde şimdi cagrıştırdıgı kavramlar neler oluyor?

-Tek tip yaşam.Baskı ve Zülüm.İnsani değerlerin olmadıgı alan.

5-)Vicdani red üzerine düşünceleriniz nelerdir?

-Vicdani red diye tabir edilen hakkımın oldugumu bilseydim kesinlikle bunu kullanırdım.Ki bu bana neye mal olursa olsun.Yaşadıgım o süreçte de agır bedeller verdim.Gençlere önerim askerlik durumunda vicdani red seceneklerini kullanmalarını şahsen isterim...



--------------------

D.G (1974 Adıyaman doğumlu)

Askerliği Kırklareri Babaeski Topçu bölüğünde yaptı.



1-) Askerlik dışında farklı bir alternatifiniz olsaydı, gitmemeyi tercih edermiydiniz?

-Evet.Aileme hep derdim askerliği yapmayıp avrupaya kaçacam diye.Sonra kagıt gönderdiler babam baktı,batı tarafı ''oğlum git yap''dedi.Gittim.

2-)Neden askerlik yapmak istemiyordunuz?

-Dayak attıkları hep anlatılırdı.Çok disipli bir yer olduğu,sacma-sapan şeylerin mantıksızca uygulandıgı söylenirdi.Birde evinden ayrılıyorsun.Bunların üzerine ölüm tehlikeside eklenince.Neden gideyim ki?

3-)Etnik kimliğinizden dolayı özel uygulamalara maruz kaldınız mı?

-Bire bir bu uygulamayı yaşadıgımı söylersem doğru olmaz.Ama şahid oldugum çok olaylar oldu.Ben askerler arasından daha çok dışlanıyordum.Aşırı dinci hatta yobaz diyebilecegim bazı askerler vardı.Bunlar hep,''Sen müslümansın neden oruç tutmuyorsun?''v.s derlerdi.Ben aleviydim.Bundan dolayı beni dışladılar.Şahid oldugum halada etkisini üzerimden atamadıgım bir intihar olayı oldu.İstanbul'lu Ersin adında varlıklı bir aileden gelen asker arkadaş vardı.Nişanlısı ziyarete gelmişti.Komutan kıza sulanıyor.Çocukta karşı koyuyor.Ziyaretçisi gidincede komutan odasına çagırmıştı.Feci bir şekilde dövmüştü.Ardından da en ağır işleri buna yaptırmaya başladı.Elleriyle kuru otları yolduruyordu.En kötü nöbet yeri nerdeyse oraya gönderiyordu.Buna benzer çok uygumalamaya maruz kaldı.Boş bir neden bulur dayak atardı.Örnegin derdi neden botların iyi boyanmamış,herkesin içinde döverdi.Tüm bunlara rağmen çocuk yaşama bağlıydı.Herkes tarafındanda sevilirdi.Askerliğinin bitmesine sekiz ay kalmıştı.Sabah uyanmıştım baktım biri bağırıyor.''komutanım kendini asmış''Hemen bağırtıların geldiği yöne doğru koştum.Ersini asılıyken gördüm.

Hala o görüntüyü unutamıyorum.İntihar mı etti, ne oldu bilemiyorum.Ama bana mantıklı gelmiyordu.O günden sonra o komutana karşı herkes tepkiliydi.Fakat ben artık temkinli davranıyordum.Korkmuştum.

Ben askerdeyken yazıcıydım.Az çok olup bitenler hakkında bilgim oluyordu.Çok ilginçtir.Silah deposunun nöbeti vardı.Silah deposunun önünde nöbet tutulurdu.Kaldıgım süre boyunca ne bana nede başka bir Kürde orda nöbet tutturulmadı.Artık siz düşünün nedenini...İki üniversite öğrencisi vardı.Bunlar geçmişte kürtlüge yada solculuga bulaşmışlar.''Sakıncalı''asker muamelesi yapılırdı.Onları sistematik bir biçimde rahatsız ederlerdi.Durup dururken çantalarını özel eşyalarını ararlardı.Yasaklı olmayan kitaplar okurdular.Yinede komutanlar kitaplara el koyardı.Buna benzer çok şey yapardılar.Herkesi ''ispiyonculuk''yapması için komutanlar zorlardı.Birgün banada geldi komutan dedi,''Biri sakıncalı hareket ederse,askerler içinde 'anarşik'görüşleri savunan olursa gel bize söyle''derdi.Askerleri o kadar bezdiridilerki,herkes kışladan kurtulmanın yolunu arardı.Asker-

ler sırf hava değişimine gitmek için ellerini kırarlardı.

4-)Nasıl yani?Biraz açarmısınız?

-Bununda bir metodunu artık çıkarmıştılar.Eli kırılanlara altı ay hava değişimi verirlerdi.O cehennemden kurtulmak için bu yola başvururdular.Agrısız el kırma metodu vardı.Diş macununu derinin üzerine döküyorlardı.Bezle sarardılar.İki üç gün öyle tutardılar.Sonrada aynı bölgeye buz koyup dondururdular.Ardında nöbette silahın dipçiğiyle ellerine vurup,kırardılar.Acısız bir şekilde.Komutanlarada,''ayagım kaydı elimin üzerine düştüm,kırıldı''diyordular.Altı aylık hava değişimi.Bu altı ayda askerlik süresinin içinden düşülüyordu.Buna benzer başka yöntemlerde vardı.Bir arkadaşım nöbette kendi ayagına sıkmıştı.Komutana da ''dalgınlıkla elim tetiğe degdi,ateş aldı.Ayagıma isabet etti''demişti.Komutanlar önce bu yönteme inanırlardı.Ardından biri daha bu yöntemi denedi.Fakat bu asker yakından ayagına sıktıgı için.Rütbeliler farkına vardılar.Kısa masafeden sıkınca,kurşunla birlikte bir alevde çıkıyor.Buda ayak derisini yakmış.O askere iki ay hapis cezası verdiler.Askerliğini uzattılar.

5-)Kışladan adımınızı içeriye attıgınız ve askerliği bitirdiginiz ana kadar,sizde yaşanan değişiklikler neler oldu?

-Benim beynimde müthiş bir tahrip oluştu.Sivil hayatta karşı koyma,red etme,itiraz etme, seceneklerimiz vardı.Bunlar askerde yokmuş gibi davranıldı.Aşırı bir itaat.Bu yönlerimi törpülediler.Mesela benim insan öldürecek,şiddete başvuracak bir yapım yoktu.Ama askerde bunu meşrulaştırdılar.Olagan birşey sayılıyordu,şiddet ve ölüm. Beynimizi resmen yıkadılar.Kesin itaat ve şiddeti bana ögrettiler.Askere gitmeseydim belkide farkli bir insan olurdum.Bakın bir örnek vereyim size.Kardak krizi dönemiydi,Yunanistan la ilişkiler çok gerilmişti.Zırt-pırt gece biz uyurken alarm çalardı.Herkes uyanmak zorunda kalırdı.Komutanlar bize,''kalkın yunanlılara saldırmaya gidece-

giz''diyordular.Çok çok tekrarladılar bunu.Neredeyse her gece.Öyle bezmiştim ki,''yahu artık saldıralımda bu iş bitsin''Diyecek düzeye geldim.Sivil yaşamda bir karıncayı dahi incitmezdim ama beni bu noktaya getirdiler.

6-) ''Asker'',''Komutan'',''Ordu'' denince sizde şimdi cagrıştırdıgı kavramlar neler oluyor?

-Aklıma ilk gelen,itaat,disiplin,şiddet,kan ve örgüt oluyor.

6-)Vicdani red üzerine düşünceleriniz nelerdir?

-Keşke o zaman öyle bir seçim hakkım olsaydı.Vicdani reddin ne oldugunu bilmiyordum.Böylesi bir alternatifin farkında olsam mutlaka kullanırdım.Ama bize askerlik yapmayı bir kadermiş gibi önümüze sundular.Ve yapmak zorunda bırakılmıştım.Babam,abim herkes yaptı bende yapmak zorundaymışım gibi, beni hazırladılar.Fakat vicdani redçileri taktir ediyorum.Ve şimdi onların bir destekçisiyım...



---------------------------

HÜSEYİN ÇİCEK (1984 TUNCELİ DOĞUMLU)

Askerliği 2005-2006 yılları arasında Bilecik Jandarma Komutanlığı ve Van Bahçesaray jandarma komutanlığında yaptı.



1-) Askerlik dışında farklı bir alternatifiniz olsaydı, gitmemeyi tercih edermiydiniz?

-Tabiki gitmek istemezdim.Farklı bir alternatifim olmadıgı için gitmek zorunda kaldım.Birde nişanlıydım yapıp rahatlamak istiyordum,yoksa dogru-dürüst bir yaşamın olamıyor.



2-)Neden askerlik yapmak istemiyordunuz?

-Türkiye de inanın bana askerlik bir saçmalık.Kime karşı savaştıgın belli degil.Savaşın bir nedeni yok.Verilen savaş Kürtler ve demokratlar üzerine.Sonuçta bende Kürttüm ve savaş banada karşı yürütülüyordu.

3-)Etnik kimliğinizden dolayı özel uygulamalara maruz kaldınız mı?

-Birçok kez maruz kaldım.İlk dönemde acemi birliğindeyken çok sayıda asker oldugu için kendini kaybedebiliyorsun.Fakat usta birliğinde ise durum daha farklı.Özel olarak her askerle olumlu yada olumsuz ilğileniliyor.Usta birliğinde beni Van a gönderdiler.Van da askerlerin nereye hangi karakola yada görev yerine seçilmesi,kurayla yapılırdı.Ben oraya gittiğimde komutanın karşısına çıkıp tekmil verdiğimde.Tuncelili oldugumu söyleyince iş birden değişti.Bana kura çektirmedi komutan bir gerekçede söylemeden.Direkt bana Van Bahçesaray ilçe jandarma komutanlıgına bağlı bir dışkarakola verildiğim söylendi.O zaman farkına vardım birçok şeyin ters gidecegini.Gittiğim yer Paşaköyü jandarma karakolluydu.İşin en önemli noktası ise karakoldaki askerlerin % 70 Kürttü.Genelde Diyarbakır,Dersim ve Mardinlilerdi.Sistem bunu artık bilinçli yapıyordu.Sınır bölgelerindeki sıcak çatışmaların yaşanabilecegi birçok noktaya kürt askerler yerleştirilmiş.Uzman çavuş vardi ,göreve her çıktıgında beni hep kendisiyle birlikte götürürdü.Ve bana '' Sen tuncelilisin dağları iyi bilirsin önde yürü''derdi.Beni kendisine canlı bir kalkan yapardı.Kendini güvenceye alırdı.Beni ise gözden çıkarırdı.Nede olsa bir çatışma çıktıgında olan bana olacak.Diğer uzman çavuş olan komutanlar vardı.Bunlar hep bizlere özellikle Tunelilere kötü davranırlardı.Herkesin içinde '' o bölgenin insanlarının coğu teroristtir''Bizlerin nöbet tuttugu kulubelere sıksık baskın tarzında devriye gelirdiler.Ne yapıyoruz bakarlardı.Tedirgin tutarlardı bizi.

Ben Bahçesaraya gitmeden iki ay önce olmalı iki kişi intihar ettigi söylenirdi.Ama bu intiharların ayrıntılarını gizlerlerdi bizlerden. Sivas lı olan bir uzman çavuş vardı.Bir arkadaşla bir munakaşam olmuştu.Kendi aramızda çözebilecegimiz bir sorundu.Fakat uzman çavuş dırekt mudahale etti.Mudahaleside bana oldu.Tekme tokat girişti bana.Ardındada hakaret etti.O zaman gözümü şişirmişti.Rapor almak için doktora gittim.Bu işkenceyi ispatlamak istiyordum.Gerekirse askeri mahkemeye verecektim.Doktordan rapor istedim ama ''veremeyecegini'' söyledi.Doktor da karakol komutanının arkadaşıydı.Adam sivil doktor fakat asker gibi komutanlardan talimat alıyordu.Öyle kapatmak zorunda kaldım bu olayı.

Elazıg'ta örgüt bir albayı öldürmüştü.Komutan bu olaya sinirlendi,hırsını benden çıkardı.Egitim esnasında bizi koşturuyordu.Benim yanıma geldi dedi '' neden yavaş koşuyorsun'' cevap vermeme dahi izin vermeden.Küfür atarak o kadar insanın içinde tekmelerle bana vurmaya başladı.Sanki o albayı ben öldürmüşüm.Bütün hıncını benden aldı.Askerler araya girdi.Bu olay beni çok rendice etti.Sinir krizi geçirdim.Gözüm hiçbirşeyi görmüyordu.Koguşa dogru koştum,orda silahlık vardı.Askerliğimin bitmesine iki ay kalmıştı ama herşeyi göze almıştım.Artık dayanacak gücüm kalma-mıştı.Silahı alıp bir tane ona sıkacaktım bir tanede kendime.Etraftaki arkadaşlar beni sakinleştirdi.Sinirden dolayı durup duruken burnumdan kanlar boşalıyordu.Karakol komutanı olayın ciddi oldugunu görünce iki doktorla birlikte geldi.Sakinleştirici iki igne vurdular bana.Olaydan iki gün sonra hemen beni başka bir karakola sürgüne gönderdiler.Silahıma el koydular.İl jandarma komutanının teftişe gelecegi vakitlerdi.bir yüzbaşı vardı.Beni yanına çagırdı.Benimle resmen pazarlık yaptı.Dediki,''senin bu suçunun cezası iki yıldır.Sen olayı başka komutanlara anlatma iki haftayla seni kurtarayım.''Askerliğimin bitmesine iki ay kalmıştı.Hem anlatsam ne değişecektiki.Kabul ettim.

4-)Askeri Cezaevini biraz anlatırmısınız?

-Bana üç hafta ceza verdiler.Van il jandarma komutanlıgındaki askeri cezaevine koydular.Benim dışımda sekiz kişi vardı orda farklı farklı karakollardan gelmiştiler.İçeri girince üzerimizdeki herşeyimizi aldılar.Kemerden botumun ipine kadar.Gömlegin dügmelerini kopardılar.



5-)Neden koparıyorlarki,gömleginin düğmelerini?

-Bir tedbirmiş.Dügmeyi koparıp bogazımıza atıp intihar etmeyelim diye.İçerde TV yok.Sigara yasak zaten.WC bile onların askeri gardiyanların belirttiği saatte gidiyorsun.21 gün kaldım orda.Rütbeliler sürekli gelir ceza verirlerdi.Şınav çektirirdiler,komando dansı yaptırırdılar,süründürürdüler.Kaldıgım süre boyunca duş dahi alamadım.Hakkaride bir grup asker getirdiler.Herkesin içinde uyuşturucu kullandıkları için ceza vermişler.Bunlar özel komandular.Hep sıcak çatışmalara girirlerdi.Resimler vardı üzerlerinde.Bir gerillayı sağ yakalamışlar.Bu olay 2005 yılında olmuş,Hakkaride.Daha sonra grup komutanı esir düşen gerillanın kafasına bombayı bağlıyor.uçurumun yanına götürüp.Pimini çekip aşagıya atmışlar.Paramparca olmuştu.O resimleri de cekmişler.Vahşet...Saglıklı bir insanın kaldıracagı birşey degildi.Yine bu grup yaşlı bir kaçakcıyı yakalamışlar.Adamı gerilla sanmışlar,delik-deşik etmişler.Sakallı bir insandı.Resminide çekmişler.

Çarşı iznim hiç olmadı benim.Çıkarmıyordular dışarı.Bir kere tek çıktık,çarşı iznine oda üzerimizdeki hucum yelekleri ve g3 silahlarla.Bahçesarayda bir kahvede çay içtik.Kendimi özgür hisetmiştim.Fakat çevredeki insanların bakışları çok farklı oluyordu.O insanlarla konuşmak istiyordum.Fakat yapamıyorsun.O zaman sorgulamıştım elimdeki silahı kime karşı kullanacagım?...Diyarbakırlı bir arkadaş vardı.Türkçe konuşmasını iyi bilmiyordu.Komutan ortada hiçbir neden yokken tekme-tokat girişti buna.Köyden gelmiş konuşması biraz bozuk.Tekmili iyi veremeyince dayak yedi.

Askerliğimin son dönemlerinde beni silahsız görevlere götürmeye başladılar.Komutana neden böyle yaptıklarını sordum.Komutan silahın olmasada çantamızı taşırsın diyordu.Kaygılanmaya başladım.Acaba bunlar bana ne yapacaklar diye.Şimdi bir köşede vuracaklar,ardında diyecekler çatışmada vuruldu.Ailemi aradım durumu onlara söyledim.Birkaç tanıdık vardı Van da.Bunlar sık sık bilerek ziyeretime gelmeye başla dı.Kimsesiz degildir mesajını vermek için.Ardından düştüler görevden.Görevden düşerkende ilginç bir olay yaşandı.Dosyam kayıptı.Arandı-tarandı en son dosyalar.Benim ve birkaç tuncelili ve Diyarbakır lı arkadaşın dosyaları,yüzbaşının odasında çıktı.Yazıcının yanında olması gerekirken,komutanın yanında olması şu anlama geliyordu.Direkt gözetim altında oldugumuzun en belirgin kanıtıdır...Ramazan süreçiydi.Karakol komutanı dahil herkes oruç tutuyor.Ben alevi oldugum için tutmuyordum.Bu seferde imalarla ''siz dinsizsiniz tutmasanızda birşey olmaz''derlerdi.Oruç bitene kadar dogal bir tecritte olurduk.

Birgün komutanın odasına gittim.Kendisi yoktu bende onu beklerken.Baktım masanın üzerinde bir belge var.Üzerinde çok gizli yazıyor.Dikkatimi çekti şöyle bir gözattım.Çevredeki insanları fişlemişler.Resimler ve özgeçmişleri yazıyor.Askerliğim bittigi zaman bile yine çifte standartta maruz kaldım.Amasyalı üç kişi ve benim askerliğim aynı günde bitti.Onların çantasını aramadılar fakat benim çantamı ve iç çamaşırlarıma kadar aradılar.Birşeyler çıkarmayalım ordan diye tedbir alıyordular.



Yüklə 244,82 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin