''Devlete askerlik yapanları öldüreceklerse çocuklarımızı askere göndermeyecegiz. Ne hakkınız vardı oğlumu öldürdünüz. Neden oğlumu öldürdümüz?


-)FERİT GÜLŞEN (KASTAMONU) 31 MART 2007



Yüklə 244,82 Kb.
səhifə5/6
tarix23.01.2018
ölçüsü244,82 Kb.
#40138
1   2   3   4   5   6

59-)FERİT GÜLŞEN (KASTAMONU) 31 MART 2007

İzmir'in Gaziemir ilçesinde askerlik yapan Ferit Gülşen, girdiği ''bunalım'' sonrası dün 4. kattaki binadan kendisini atarak intihar ettiği açıklandı.



60-)YUNUS AKIN CAN (RİZE) 1 ARALIK 2008

Nusaybin ilçesinde askerlik yapan Y.Akın can askerliğinin bitmesine beş ay kala intihar ettiği açıklandı.



61-)ONUR AY (SAKARYA) 13 ARALIK 2008

Mardin'de askerlik yaparken Kurban Bayramını geçirmek üzere izine gelen Jandarma er Onur Ay evlerinde çok sayıda ilaç içtikten sonra yaşamına son verdi.



62-)MUSTAFA CANDAŞ (DENİZLİ) 27 ARALIK 2008

Salihli ilçesine bağlı Sart kasabasında bir buçuk hafta önce askerlik yapmak için İzmir Narlıdere'deki birliğine teslim olan Mustafa Candaş, "eşim doğum yapacak" diyerek birliğinden mazeret izni alıp döndüğü Sart kasabasında kendisini çınar ağacına asarak intihar etti.



63-)SERKAN GÜZELER (G.ANTEP) 14 ŞUBAT 2002

Askerlığını yaptığı Kıbrıs'ta intihar eden Serkan Güzeler'in Gaziantep’teki ailesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) maddi ve manevi tazminat davası açmaya karar verdi.


İnsan Hakları Derneği'nde, gazetecilerle bir araya gelen Serkan Güzeler'in babası Abuzer Güzeler, 14 Şubat 2002 tarihinde 10 aylık asker olan oğlunun intihar ettiği haberini aldıklarını söyledi. İstekleri üzerine Gaziantep'te yapılan otopsi tutanağının kendisine aylar sonra verildiğini öne süren Güzeler, “Otopsi raporunda kanda alkol bulunduğu söylendi; ama oğlum alkol kullanmazdı.'' dedi. Raporun, şüphelerini artırdığını ifade eden Güzeler, intihar olayını araştırmaya başlayınca, oğlu tarafından kaleme alındığı belirtilen bir mektubun yetkililer tarafından kendisine verildiğini söyledi. Güzeler, “Ben Türkiye'de ne gerekiyorsa yaptım. Artık hakkımı AİHM'de arayacağım.'' diye konuştu.

64-)İsmail Bahar (Trabzon Doğumlu)

Siirt Komando birliğinde askerliğini yapan 2 ekim 2008 tarihinde operasyona çıktıgı sırada intihar ettigi açıklandı.Baba Zekeriya Bahar, "Bunda başka bir iş var. 3 kurşunu nasıl sıkmış? Olay iyice araştırılmalı" diye konuştu.



65-) Tayfun D. (Bala Doğumlu)

11.05.2007 Giresun'da askerliğini yapmaktayken firar eden Tayfun D. (25), dün Çubuk'ta yakalandı. Birliğine teslim edilmek üzere Çubuk İlçe Jandarma Komutanlığında tutulan Bala nüfusuna kayıtlı Tayfun D. dün gece kendini astı.



66-)Erdal ARSLAN (Mardin doğumlu)

Erdal Arslan, askerlik yaptığı Kars Merkez Jandarma Komutanlığı'na bağlı Boğatepe Karakolu'nda 11 Ekim'de yaşamını yitirdi. Askeri yetkililer, Mardin Nusaybin doğumlu Arslan'ın görev esnasında kendisini G3 piyade tüfeğiyle vurarak intihar ettiğini bildirdi. Arslan'ın babası Abdullatif Arslan ise, olayın infaz olduğunu belirterek karakol yetkililerini suçladı. Baba Arslan, oğlunun kendisini sırtından vurarak intihar etmesinin mümkün olmadığına dikkat çekerek, 'Oğlum açıkça arkadan vurularak öldürülmüş' dedi.

Boğatepe Karakolu'nda görev yapan jandarma er Erdal Arslan'ın 11 Ekim 2007 tarihinde görev esnasında kendisini G3 piyade tüfeğiyle vurarak intihar ettiği iddia edildi. Askeri yetkililer Arslan Ailesi'ne çocuklarının intihar ettiğini iddia ederken, Erdal Arslan'ın babası Abdullatif Arslan, oğlunun öldürüldüğünü söyledi. Oğlunun intihar etmesi için bir neden bulunmadığını belirten baba Arslan, oğluyla ölümünden iki gün önce konuştuğunu aktararak, şu bilgileri verdi: 'Oğlumla olaydan iki gün önce telefonda konuştum, kendisinin çok iyi olduğunu ve hiçbir sorunu olmadığını söyledi. Şimdi benim oğlum durup dururken kendisini niye vursun? Neden kendisini sırtından vursun. Halen anlamış değilim. Oğlumun cenazesi eski bir minibüsle Nusaybin'e getirildi. Oğlumun cenazesini eski bir tabut ve kiralanmış eski bir minibüsle Trabzon'dan buraya kadar getirdiler. Yanında biri rütbeli olmak üzere üç tane de asker vardı. Oğlumun cenazesini teslim edip gittiler. Bize hiçbir şey demediler. Oğlumu bir ambulansla getiremez miydiler?' Erdal Arslan'ın akrabası Mehmet Salih Deniz ise, 'Sırtından sol omzun altından ateş edildiğini ve merminin sağ göğüs kenarından çaprazlama dışarı çıktığını görüyoruz. Erdal intihar etmemiş, sırtından vurularak öldürülmüş' dedi.

Trabzon Adli Tıp Kurumu tarafından verilen otopsi raporunu değerlendiren ismini vermek istemeyen uzman bir doktor, raporun eksik ve yanlış olduğunu belirttti. Uzman doktor, 'Göğüs önde ortada stemum üzerinde 2.3 cm çapında yuvarlak tüfek namlu ucundaki alev gizleyenlerin izini içeren ateşli silah giriş deliği, sırtta sol skapula alt bölümde 1.2 cm ebatında çıkış deliği bulunduğu görüldü şeklinde yazılmış. Ancak kaç metreden olduğu vurgulanmamış. Kaldı ki raporda yazılı olan merminin giriş ve çıkış yönleri ve ebatlarında ciddi bir çelişki vardır. Bu tür olaylarda ateşli silah giriş deliği küçük, çıkış deliği ise ondan çok daha büyük olur. Ancak verilen raporda bunun tam tersi olmuş, giriş deliği 2.3 cm, çıkış deliği ise 1.2 cm denmiş. Bu kesinlikle mümkün değil. Buradan anlaşıldığı üzere şahsın arkadan vurulduğunu görüyoruz. Şunun da altını çizelim eğer sıfır mesafeden vurulmuş olsaydı çıkış deliği çok daha büyük olurdu, buradan da görülüyor ki mesafe sıfır değil' diyerek olayın intihar olmadığına dikkat çekti.



67-)Mustafa Özsavcı (Diyarbakır Doğumlu)

Bulucanlar Jandarma Karakolu'nda 3. Tim'de asker olan Özavcı'nın 29 Haziran 2004'te intihar ettiği ileri sürüldü. Yapılan savcılık soruşturması ve otopsinin ardından hazırlanan hiçbir belgede kesin ölüm nedeni bildirilmeksizin cenaze, 'İntihar etti' denilerek ailesine teslim edildi


Özavcı'nın babası Şehmus Özavcı, İHD Diyarbakır Şubesi'ne başvurarak, otopsi raporuna göre kullanılan G-3 silahın yukarıdan aşağıya doğru sıkıldığının belirlendiğine dikkat çekti. İHD yetkilileri de, askeri savcılığa başvurarak araştırma talep etti, ancak savcılık yapılan itirazları redderek olayın kovuşturulmasına gerek görmedi. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Av. Selahattin Demirtaş ile Av. Aygül Demirtaş davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürdü.Davanın AİHM'e taşınmasının ardından isminin açıklanmasını istemeyen bir asker, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Asker, 'Özavcı'nın vurulduğuna dair bilgi geldi ve olay yerine gittiğimizde hayati fonksiyonlarını yitirmişti. Sonraki gün olayın intihar mı yoksa kaza mı olduğunu anlamak için Bölük Komutanı T.Y., Bölük Astsubayı H.Y. ve Tim Komutan Yardımcısı D.D. aralarında tartışırken intihar olmasının kendileri açısından daha avantajlı olacağı kararı alındı. Özavcı'ya ait tüm bilgi ve belgelerin toplanması için emir verildi. Fakat Özavcı'ya ait Emniyet Kaza Önleme Talimatı, Silah Kullanma Talimatı, gelen Prensip Emirler'le ilgili tebliğ tebellüğ belgeleri düzenlenmemiş ve imzaları eksikti. Üstteğmen T.Y., belgeleri Jandarma Komando Er U.D.'ye zoraki imzalattırdı' diye konuştu.

68-)Adem PEKER ( Muş Dogumlu)

24 Aralık 2005' te Urfa'da askerlik yapan DEHAP Malazgirt Gençlik Kolları üyesi Adem Peker'in görev yaptığı birliğinde ateşli silahla intihar ettiği açıklanmıştı. Askerin babası Abdurrahman Peker, oğlunun intihar etmediğini, öldürülüp intihar süsü verildiğini açıklamıştı. Peker ölmeden önce babasını sık sık telefonla arayarak komutanlarının kendisini sürekli rahatsız ettiğini söylüyordu.


69-)Kenan Temizer

23 Ocak 2006'da Şırnak'ta askerlik yapan Kenan Temizer isimli asker kendisine ait G-3 marka silahla intihar ederek yaşamına son verdi.


Kesin ölüm nedeninin belirtilmediği otopsi tutanağında şu ifadeler yer alıyor: 'Giriş deliğinin 15 cm. meyilli yukarıdan aşağıya doğru seyir gösteren durumda olduğu, ateşli silah mermi çıkış deliğinin ise sağ skapula altından, omuz başından 15 cm. aşağıdan 4x3 cm. ebadında, içeriden dışarıya doğru çıkmış olduğu tespit edildi. Mermi çekirdeğinin kalbin sağ kulakçıktan girdiği ve sağ karıncığa doğru çıktığı ve oradan da sağ akciğer alt lobuna girip yaklaşık 3 cm. çapında bir alanı tahrip ederek vücudu terk ettiği tespit edildi.' Oysa atış pozisyonunun zorluğu ve intihar olmama olasılığını güçlendiriyor. Askerin ailesine yazdığı mektuplarda ise psikolojisinin iyi olduğu gözleniyor. Evraklarda sahteciliğin olduğu yönünde kuvvetli bulgular var ve konuyla ilgili kriminal rapor olayın çözümüne dair büyük katkı sunacağı halde hazırlanmıyor.

70-)Şahin Öztürk
Batman Merkez Komutanlığı’nda askerliğini yapmakta olan Jandarma Er Şahin Öztürk, 26 Ocak 2000 tarihinde sabaha karşı nöbet tuttuğu sırada G-3 silahıyla başına ateş ederek intihar etti.

71-)Hüseyin Göreli
Denizli’ye bağlı Çardaklı Jandarma Karakol Komutanlığı’nda askerliğini yapmakta olan Jandarma Er Salman Göre’li 21 Ocak 2000 tarihinde saat 16.00 sıralarında intihar etti. 5 aylık asker olan Göreli’nin cesedi intihar ettiğini belirtir “ölü muayene ve otopsi raporu” ile birlikte ailesine teslim edildi. İntihar olayını kuşku ile karşılayan Salman Göreli’ nin babası Hüseyin Göreli, “Oğlumun intihar edebilecek psikolojik bir sorunu yoktu. Ramazanda oruç tutmadığı gerekçesiyle oruç tutan askerlerle tartışmış. Yaşadığı bu tartışmayı daha sonra telefonla annesine anlatmış. Bu da ister istemez bizi düşündürüyor” dedi.

72-)Gaffar Kuş (Malatya doğumlu)
Antalya Merkez Il Jandarma Karakolu Operasyon Grubu’nda askerliğni yapmakta olan Jandarma Komando Er Gaffar Kuş, askerlğinin bitmesine 25 gün kala eğitim sırasında seken bir kurşunun isabet etmesi nedeniyle öldü. Malatya’nın Beydağı ilçesinde oturan Baba Mustafa Kuş ölümü süpheyle karşıladığını, Antalya’ya giderek olayı araştıracaklarını ve yeni bir soruşturma açılmasını isteyeceklerini belirtti. Olayla ilgili Antalya Cumhuriyet savcılığı’na ifade veren Hakan Altaş adlı asker, “Senaryolu eğitim sırasında ...MG3 silahı taşıyan arkadaşımızın silahı bir el patladı. Tim komutanı silahı doldurun emri vermemişti. Olayın kasten meydana geldiğini tahmin ediyorum. Zaten MG3 silahı dokunulduğu sırada en az 20’ye yakın mermi atar.” derken, cenazeyi aileye teslim eden astsubay ise eğitim sırasında makinalı tüfekçinin elinin tetiğe değdiğini ve Gaffar Kuş’un kazayla patlayan bu silahtan seken kurşunlardan birinin isabet etmesi nedeniyle öldüğünü belirtti.

73-)Fuat Orak
Diyarbakırda askerliğini yaparken firar eden Fuat Orak 12 Şubat 2000 tarihinde intihar etti. 1996 yılında Almanya’ya giderek iltica talebinde bulunan Fuat Orak‘ın bu talebi uygun görülmeyerek Mayıs 1999’da Almanya’dan sınır dışı edildi. Türkiye’ye teslim edildikten sonra poliste işkence gördüğü belirtilen Fuat Orak daha sonra askere gönderildi. Askerliği sırasında baskı gören Orak firar ederek köyüne gitti ve babasının evinde saklandı. Bir süre sonra güvenlik güçlerinin kendisini teslim almak için köye gelmesi üzerine Fuat Orak babasının silahı ile intihar etti.

74-)Şahin Barınç
Hakkari’nin Çukurça İlçesi 4. Jandarma Tabur Komutanlığı’nda askerliğin yapmakta olan Jandarma Er Şahin Barınç 23 Haziran 2000 tarihinde inithar etti. Askerliğinin bitmesine beş gün kala ölen Şahin Barınç’ın ailesi bu intihara inanmadıklarını ve oğullarının öldürülmüş olabileceğini belirtti. Kardeşi Metin Barınç, abisi Şahin Barınç’ın neşeli ve yaşamayı seven biri olduğunu ve intihar etmesi için bir neden olmadığını belirterek “Abim bana elbise ve yol parası gönderin geliyorum. Benim için hazırlık yapıyormusunuz? diye sordu” dedi.
Barınç ailesinin yaptığı araştırmaya göre Şahin Barınç öğle saatlerinde “Er Gazinosu”nda arkadaşları ile şakalaştıktan sonra intihar etmiş ve Hakkari Askeri Hastanesine götürülürken yolda ölmüş.

75-)Mehmet Yorga
Bursa Kemalpaşa da Jandarma olarak olarak askerliğini yapan Batmanlı Mehmet Yorga intihar etti. Ailesinin belirttiğine göre Yorga’nın askerliğinin bitmesine 5 ay kalmıştı. Mehmet Yorga’nın annesi Hüsna Yorga, Bursa’ya gönderildikten sonra bir ay boyunca oğlundan haber alamadığını, daha sonra yediği dayaklardan dolayı hasteneye kaldırılıdığı haberini aldığını belirterek oğlunun askerliği sırasında baskı gördüğünü söyledi. Hüsna Yorga, 4 Temmuz 2000 günü kendilerini arayan yetkililerin oğlu Mehmet Yorga’nın intihar ettiğini, ancak ölümünden iki hafta önce psikolojik nedenlerden dolayı çürüğe ayrılarak terhis edildiği için asker sayılmadığını, bu nedenlede cenazeyi gönderemeyeceklerini söylediğini belirtti. Cenazeyi almaya giden aile, taleplerine rağmen otopsi tutanağının verilememesi ve Jandarma Komutanlığı tarafından oğullarının iki hafta önce çürüğe ayrılarak terhis edildiği teyit edilmesi üzerine ölüm olayına yönelik kuşkularının arttığını belirtti.

76-)Osman Gültekin (Diyarbakır Doğumlu)

Burdur'un Bucak İlçesi'ne bağlı Kızılkaya Köyü Karakolu'nda askerliğini yapan Osman Gültekin'in terhisine 70 gün kala intihar ettiği iddia edildi. Gültekin'in ailesi, olayın intihar olmadığına inandıklarını söyledi.Görev yaptığı karakolda piyade tüfeğiyle ensesinin altından sıkılan kurşun göz hizasından çıkan Gültekin, Bucak Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Hayatını kaybeden Gültekin'in ailesine bir gün sonra haber verildi. Osman Gültekin'in ölümüne ilişkin Isparta Dağ Komando Tugayı Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı Askeri Savcılığı'nın hazırladığı otopsi raporunda Gültekin'in, "Ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı beyin kanaması sonucu solunum ve dolaşım durması" sonucu hayatını kaybettiği belirtildi.

Olayın intihar vakası olduğuna inanmadığını kaydeden baba Mehmet Gültekin, oğlunun ölmeden 24 saat önce kendisini tanımadığı bir numaradan arayarak, "Baba kurtar beni, beni bitirdiler. Ya onlar beni vuracak, ya da ben onları vuracağım" dediğini kaydetti. Oğlunun yaptığı son görüşme sırasında bir takım gürültülü sesler duyduğunu ifade eden baba Gültekin, yaptığı görüşmenin de aniden kesildiğini ifade etti. Daha sonra tüm çabalara rağmen oğluna ulaşamadığını kaydeden baba Gültekin, şunları söyledi: "Bunun üzerine bende Antalya'da bulunan bir akrabamın aracılığıyla karakol komutanının telefonuna ulaştım. Bizzat onunla görüştüm. Karakol komutanı da bana 'Ben sana bilgi veririm. Şu an bir sorun yok. Oğlunuz görev başında, nöbetini tutuyor' dedi. Ama sonraki gün oğlumun ölüm haberi geldi.Olay baştan sona kadar şaibeli. Oraya gittiğimizde bizimle kimse ilgilenmedi. Daha öncede oğluma görevi olmadığı halde cezaevi nöbeti tutturmaya çalışmışlardı. O da kabul etmeyerek, bir çavuşla tartışmış. Bunun üzerine aynı ilçenin başka bir karakoluna sürgün olarak gönderilmişti. Oğlumu burada da rahat bırakmadılar."

Gültekin, karakol yetkililerinin kendisine, "Oğlun arkadaşlarına 'Rus ruleti oynayalım' demiş. Daha sonra kendisini intihar etmiş" dediklerini ifade ederek, kendisiyle yüzleştirilen görgü tanıklarının ise kendisine oğlunun doldur boşalt yaparken intihar ettiğini söylediklerini dile getirdi. Tanık anlatımlarının önceden ayarlandığını söyleyen baba Gültekin, "Oğlumu vurdular şimdi kılıf uydurmaya çalışıyorlar" dedi.

Baba Gültekin bir askeri yetkilinin kendilerine "Bu olay karışık bu olayın peşini bırakmayın bende araştıracağım, başka Osman'lar gitmesin neler oluyor anlamaya çalışacağım" dediğini de belirtti. Gültekin, kendilerine bildirilen olayın oluş saati ile cesedin Bucak Devlet Hastanesi morguna intikal etme saatinin de birbirine uymadığını belirtti. Mehmet Gültekin, morg görevlisinin kendilerine cenazenin saat 14.30'da geldiğini söylediğini, askeri yetkililerin ise olayın saat 15:10'da meydana geldiğini aktardıklarını vurgulayarak, "Bunların hepsi çelişkili ifadelerdir. Biz hakkımızı gidebileceğimiz yere kadar savunacağız" diye konuştu.

77-)Hamdi Deniz

askerden firar ettiği için mahkum olan ve bu cezasını tamamlayan Hamdi Deniz adlı er, serbest bırakılmadan önce götürüldüğü Kocaeli Derbent Jandarma Karakolu’nda yaşamını yitirdi.


Askeri yetkililer, Hamdi Deniz’in tuvalet rezervuarına kendisini battaniye parçasıyla asarak intihar ettiğini öne sürdüler. Otopsi sonucunda, ölüme ‘asıya bağlı mekanik asfiksi’nin yol açtığı belirlendi. 170 cm. boyundaki Hamdi Deniz’in kendisini astığı söylenen rezervuarın yerden 140 cm. yüksekliğinde olduğu öğrenildi. 14 Şubat 1996 tarihinde, nezarethanede inceleme yapan Kocaeli Cumhuriyet Savcısı Kemal Yıldız ve Dr. Ayşe Gülden ölümün şüpheli olduğu gerekçesiyle, cesedin, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesini istediler.
Hamdi Deniz’in ablası Ayfer Deniz ise “Kardeşimle cezaevinde görüştük. Bize ayak parmaklarının uçları ve arasının çakmak ve sigara ile yakıldığını, her gece askerler tarafından dövüldüğünü söylüyordu. Vücudunda morluklar vardı. Sürekli olarak kendisini oradan almamızı, yoksa öldürüleceğini söylüyordu” dedi. Hamdi Deniz’in cezası 8 Şubat günü bitmesine rağmen, 11 Şubat’a kadar cezaevinde kaldığını söyleyen Ayfer Deniz, “Kardeşim Mustafa, kendisiyle beş, altı gün önce konuşmuştu. 8 Şubat’ta serbest bırakılacağını ve doğu tarafında askerlik yaptırılmayacağını söylemişti. 10 Şubat’ta gelmeyince, memleketi aradım; oraya gitmediğini söylediler. 11 Şubat’ta tutuklu bulunduğu karakoldan saat 15.00 civarında telefon geldi. ‘Buraya gelir misiniz?’ dediler. Ben de ‘Bu saatte mümkün değil’ dedim. ‘Birşey mi oldu?’ diye sorduğumda, merak edecek birşey olmadığını söylediler. Aynı gece saat 24.00’te tekrar telefon ettiler. ‘Kardeşin öldü, gel al’ dediler” dedi.

78-) Murat Yazgılı Utangan

Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde ceza ve tutukevinde görev yapan ve komutanını öldürdükten sonra firar eden Jandarma Çavuş Murat Yazgılı Utangan 18 Mayıs 1998’de askerlerle girdiği çatışma sonucunda yaşamını yitirdi. Başçavuş Erdoğan Ekmen’i kendisine küfür ettiği için öldüren çavuş Murat Yazgılı Utangan G-3 piyade tüfeğini de beraberinde götürerek firar etti. Kendisini yakalamak üzere takip eden askerler tarafından Çaylarbaşı beldesi, Kızıklı mezrasında öldürüldü.



79-) Feyzullah Işık

istanbul’da Alemdağ 15. Füze Üssü Komutanlığı’nda sekiz aydır askerlik yapan Feyzullah Işık birliğinde ölü bulundu. Olay tutanaklara “intihar” olarak geçerken, ailesi askeri savcılığa başvurarak soruşturma açılmasını istedi. Adli Tıp Kurumu, askeri tutanaklarda karnından vurularak intihar ettiği iddia edilen Işık’ın kalçasından vurulduğu, kurşunun iç organlarını parçalayarak karnından çıktığı yönünde rapor verdi.


Er Feyzullah Işık, görev yaptığı 15. Füze Üssü Komutanlığı’ndan aldığı 21 günlük iznin ardından 11 temmuzda birliğine teslim oldu. Işık ertesi gün amcasının düğününe katılabilmek için komutanından ek bir izin daha istedi. İddiaya göre, bölük komutanının izin vermemesi üzerine, çarşı izin defterine komutanın imzasını taklit ederek, bölüğü terketti.

Amcasının kına gecesine katıldıktan sonra, aynı gün akşam saat 19. 00’da yakınları tarafından birliğine teslim edilen Işık, bir sonraki gün saat 21.10’da komutanlığa bağlı 14. Batarya Mevzii P1 beton panelinde kanlar içinde yatarken bulundu. Nöbetçi Amiri Yüzbaşı B.Ö, askeri savcıyı arayarak bir askerin kendini silahla yaralayarak intihara teşebbüs ettiğini bildirdi. Karın bölgesinden yaralandığı belirtilen Işık, GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi’ne kaldırıldı, ancak kurtarılamayarak saat 23.25’te hayatını kaybetti.


Nöbetçi Askeri Savcı İ.M.G. tarafından yapılan soruşturmada ifade veren Hizmet Muhafız Bölük Komutanlığı’nda nöbetçi Astsubay Y.S, olay günü saat 08.00 sıralarında Işık’ın çarşı iznine çıkmak istediğini belirterek şunları anlattı: “Çarşı izin defterine bölük komutanı yerine kendisi imza atmış. Nöbetçi subay M. K. defterdeki imzanın diğer imzalara benzemediğini anlayınca imzayı kimin attığını sormuş. Müteveffa (Feyzullah Işık) imzayı kendisinin attığını itiraf etmiş. Saat 14.00’te nöbetçi subayın talebi üzerine müteveffa hakkında tutanak tuttuk. Müteveffa gerek akşam yemeğinde gerek doldur boşalt esnasında anormal değildi. Ben olayı 21.45 sıralarında öğrendim

80-)Güven Karakuş (Zonguldak doğumlu)

Asker firarisi olan 21 yaşındaki Güven Karakuş'un, gözaltında tutulduğu Çaycuma Jandarma Karakolu'nun nezarethanesindeki tuvalet penceresine kendini asarak yaşamına son verdiği ileri sürüldü.


Balıkesir Erdek Karargâh Destek Kıtaları Komutanlığı'nda deniz eri olarak beş aydır askerliğini yapan Güven Karakuş, 5 Mart'ta birliğinden firar ederek memleketi Çaycuma'ya bağlı Karapınar beldesine geldi. Babası Nurettin Karakuş'un durumu jandarmaya bildirmesi üzerine firari Güven Karakuş, jandarma tarafından gözaltına alındı. İddiaya göre, Güven Karakuş, götürüldüğü Çaycuma İlçe Jandarma Komutanlığı'nın nezarethanesinde yaşamına son verdi.

81-)Hüseyin Gıllım (İzmir Doğumlu)

15 Ekim 2007 İzmir'in Buca İlçesi'nde askerden izinli gelen 23 yaşındaki Hüseyin Gıllım, çok miktarda ilaç içerek yaşamına son verdi.



82-)Cahit D. (G.ANTEP Doğumlu)

Tahtalı köyü Gökdeniz mevkiinde kendini iple ceviz ağacına astı. Yoldan geçenlerin ağaca asılı bir ceset görmesi üzerine hemen jandarmaya bilgi verildi. Cahit D.'nin cesedi, cumhuriyet savcısı ve adli tabibin olay yerinde yaptığı inceleme sonrası Kilis Devlet Hastanesi morguna, ardından da otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı.



83-)Edip Yaman( Batman Doğumlu)

Bingöl'ün Genç İlçesi, Servi Belde Jandarma Karakolu'nda nöbet tutan bir askerin intihar ettiği iddia edilirken, askerin ailesi çocuklarının intihar etmesi için hiç bir nedenin olmadığını belirtti.

Servi Jandarma Karakolundan helikopter ile Elazığ Fırat Askeri Hastanesine kaldırılan Yaman tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.Olayı duyan ve Batman'dan Elazığ'a giden Edip Yaman'ın amcası , Şerif Yaman 2 gün evvel yeğeniyle konuştuğunu belirterek, soğuk havanın dışında yeğeninin herhengi bir sorununun olmadığını belirtti.

Yeğeninin intihar etmesi için hiç bir sebebin olmadığını belirten amca Yaman, mermi girişinin sol şakağından olduğunu, solak olmayan birisinin G3 piyade tüfeği ile nasıl sol şakağına sıkarak intihar etmiş olduğunu anlayamadıklarını kaydetti.



84-)Bahri Ördek (Adıyaman Doğumlu)
Urfa Cezaevi’nde askerliğini yapan Jandarma Er Bahri Ördek, cezaevi kulesinde nöbet tutan Jandarma Er Vahap B. tarafından G3 piyade tüfeği ile vuruldu. Yaralı olarak Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Bahri Ördek burada yaşamını yitirdi. Bahri Ördek’in cenazesi memleketi Adıyaman’a gönderilirken, Vahap B. gözaltına alındı.

85-)Ergin İşler ( Bingöl Doğumlu)

Henüz 4 aylık askerken şüpheli bir biçimde ölen Ergin İşler hakkında hazırlanan raporda, '''İntihar eden erin Güneydoğulu oluşu ve yöre halkının intihara meyilli oluşu'' ibaresi yer aldı.


Bingöl'ün Karlıova İlçesi Hacılar Köyü nüfusuna kayıtlı olan 1982 doğumlu Ergin İşler, 10 Ekim 2002 tarihinde askere gitti.Henüz 4 aylık asker iken 17 Şubat 2003'te ölü bulundu. ait bir silahla'' intihar ettiği öne sürüldü. İdari Tahkikat Raporu'na göre olay günü ''İşler, garaj-3'te nöbetçiydi, bu sırada devriye nöbetçisi Çavuş Abdülkadir Erdoğan yağmurluk giymek üzere garaj sundurmasının altına geldi ve yağmurluğunu giymek için silahını duvara yasladı, bu sırada Ergin İşler duvara yaslanmış olan silahı aldı, mekanizmayı çekti ve seri atış durumuna aldığı silahı ateşleyerek göğsünden iki mermi isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti''.
Raporda göğüs bölgesinden giren iki merminin vücuttan çıkarak sundurmanın tavanında delik açtığı da belirtildi.

Olaydan sonra Albay Osman Konak başkanlığında Yüzbaşı İbrahim Yüksel, Başçavuş Murat Boztaş, Başçavuş İlhan Yaşaran tarafından oluşturulan İdari Tahkikat Heyeti tarafından hazırlanan raporda er Ergin İşler'in bilinen bir rahatsızlığı ve psikolojik bozukluğunun bulunmadığı belirtildi. Ölüm nedenleri ise şöyle sıralandı:

1. Kaza ve olayın meydana gelişindeki doğrudan neden; ''Er Ergin İşler'in intihar maksatlı olarak hayatına kastetmesi.''
2. Dolaylı neden; ''İntihar eden erin Güneydoğulu oluşu ve yöre halkının intihara meyilli oluşu.''
3. Katkıda bulunan neden: ''Çavuş Abdülkadir Erdoğan'ın silahını kontrolsüz olarak yere bırakması.''

Ege Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı'nca yürütülen hazırlık tahkikatı sonucunda savcılık olayın intihar olduğu kanaatine vardı ve takipsizlik kararı verdi.İntihar ettiği öne sürülen Er Ergin İşler'in avukatları itirazlarının reddedilmesi üzerine iç hukuk yollarının tüketildiğini belirterek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu. Dosyanın detaylı incelenmediği kanısında olan Av. Kaya Sertkaya, ''Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2 ve 6'ncı maddeleri doğrultusunda başvuru dilekçemizi yaklaşık bir ay önce yolladık. Sözleşmenin ikinci maddesi yaşam hakkını savunurken, 6'ncı madde adil yargılanma hakkını içermektedir'' dedi. Dosyadaki şüpheler nedeniyle öldürülme ihtimalini de düşündüklerini söyleyen avukat, silahta parmak izlerinin olmamasının, barut izlerinin de intihar etmemiş olma ihtimalini güçlendirdiğini vurguladı.

Er Ergin İşler'in ağabeyi Ahmet İşler ise olayı duyunca bir şok yaşadıklarını söyledi. Haberi memleketleri Bingöl'de aldıklarını belirten ağabey İşler, ''hemen İzmir'e gidip, cenazeyi aldık. Biz onu sağ olarak yolladık. Ama cenazesi geldi eve. Çok üzüldük. Annnem şuurunu kaybetti. Onu hayata döndüremiyoruz'' sözleriyle acısını anlattı.
Olayın örtbas edildiğini ileri süren Ahmet İşler, kardeşinin intihar etme nedeninin olmadığını, hayat dolu bir insan olduğunu söyledi. Ağabey İşler, ''Olaydan birgün önce telefonda konuştuk. Meşrubat bölümüne almışlar. İyi olduğunu söyledi. Neden intihar etsin ki? Hele başkasının silahını niye kullansın?'' dedi.

Raporda intihar nedeni olarak gösterilen ''Güneydoğuluların intihara meyilli olması'' bölümü ise aileye ayrı bir üzüntü vermiş. ''biz niye intihar edelim. Biz de askerlik yaptık. Güneydoğulu olduğumuz için intihar mı ediyoruz?'' sözleriyle tepkisini dile getirdi.



Yüklə 244,82 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin