DevriMİn toplumsal-ekonomiK İLİŞKİleriNİn hukuki kuruluşu ve yönetsel omurgasi


Taşra Yönetimi: Mülki Taksimat Yeniden Düzenleniyor



Yüklə 405,16 Kb.
səhifə6/19
tarix29.07.2018
ölçüsü405,16 Kb.
#62100
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19

Taşra Yönetimi: Mülki Taksimat Yeniden Düzenleniyor


1921 Anayasası’nın 10. maddesi, Osmanlı’nın yönetsel teşkilatının aksine (eyalet – liva / sancak – kaza – nahiye), mülki teşkilatlanmada vilayet – kaza – nahiye kademelenmesini kabul etmiştir: “Türkiye coğrafi vaziyet ve iktisadi münasebet noktai nazaran vilâyetlere; vilâyetler kazalara münkasem olup kazalar da nahiyelerden terekküp eder”. Bu düzenleme ile mülki teşkilatın temeli eyaletten vilayete değiştirilmiştir. Bu değişiklik sadece isim değişikliği ile sınırlı kalmamış; yönetsel kademelenmenin alanı ve idare şekli de değiştirilmiştir.59

Bu doğrultuda, 1921 Anayasası ile Osmanlı’da mevcut 15 eyalet ile eyaletlere bağlı 56 mülhak (bağlı) veya müstakil liva kaldırılarak 71 vilayet kurulmuştur. “Milli mücadele döneminde mülhak livalar müstakil yapılarak ya da yeni müstakil livalar kurularak günümüzün il ölçeği esas alınmış ve Osmanlı vilayetleri kaldırılmıştır. Buna göre 1920-1924 döneminde 36 mülhak liva müstakil yapılmış, 6 yeni müstakil liva kurulmuş, 15 vilayet merkezi ve 17 müstakil liva ile birlikte toplam il sayısı 74’e ulaşmıştır.”60 Ardından, Kars, Ardahan ve Batum’um katılmasıyla vilayet sayısı 74’e çıkmıştır. Vilayetlerin kuruluşu, 10. maddede belirtildiği üzere “coğrafi vaziyet ve iktisadi münasebet” göz önüne alınarak yapılmıştır.

Ne var ki, Cumhuriyetin ilk yıllarında da mülhak kazalar, fiilen vilayetlere bağlı yönetilmeye devam etmiştir. Kanunen kaldırılan fakat uygulamada varlığı devam eden mülhak (bağlı) kazalar ile diğer sorunlar mülki teşkilatta yenilenmeyi gerekli kılmıştır.

Özellikle, 1925 yılında patlak veren Genç İsyanı sonrasında, doğu illerinde gerekli yönetsel düzenlemenin yapılması için 20 Nisan 1925 tarihli Heyeti Umumiye Kararı ile “Meclisi Âlinin tatili mesaisi devrinde isyan sahası teşkilâtı mülkiyesinde tadilât icra ve tatbiki için hükümete yetki veril[miştir].”61 Bu yetki doğrultusunda, “1925 yılında Dahiliye Vekaleti tarafından Tetkikatı Mülkiye Heyetleri oluşturulmuştur. Söz konusu heyetler, ‘yerel gelirlerin toplu bir şekilde harcanmasını sağlamak, mülki taksimatı iyileştirmek ve böylece halka idarede kolaylık sağlamak’ amacıyla kurulmuştur. Heyet raporları Dahiliye, Nafia, Sıhhiye, Müdafaai Milliye vekaletleri ile Erkanı Harbiye temsilcilerinden oluşan sekiz üyeli bir merkezi kurul tarafından incelenmiş ve bazı illerin kaldırılmasına karar vermiştir.”62

Siird Mebusu Mahmud Bey’e göre, Cumhuriyet Osmanlı İmparatorluğu’nun hiçbir ilkeye dayanmayan mülki teşkilatı ile yönetilmektedir. Birinci TBMM de ekonomik ve coğrafi durumu dikkate almadan, millet egemenliğinin (hakimiyeti milliye) kurulması için, sadece yerel yönetimlerin geliştirilmesi amacıyla hareket ederek, mülhak livaları müstakil hale getirmiştir. Bugün ise bazı kazaların nüfusu azalmış, yönetsel yeteneği kalmamıştır. Kendi gelirleri ile giderlerini karşılayamayan iller ve kazalar vardır. Bu durum, Şeyh Sait isyanı sonrasında seyyar tetkik heyetlerinin yurdun her yanını gezerek hazırladıkları raporda belirtilmiştir. Yalnız bu rapor genelinde iki görüş çelişkili olarak bulunmaktadır:


  1. Küçük birimler halinde yönetim daha kolaydır, daha uygundur. Bu şekilde Cumhuriyet yönetimi her yere ulaşacak ve millet egemenliği sağlanacaktır.

  2. Küçük birimler daha fazla sayıda yönetici demektir. Ne var ki, bu güç ve yeteneğe sahip valiler bulmaya imkan yoktur.

Bu iki çelişen görüş nedeniyle köklü bir taksimatı mülkiye reformuna girişilememiş, reform bir süre daha ertelenmiştir.”63

Buna karşılık İçişleri Bakanı Cemil Bey küçük birimler halinde yönetimin kabul edildiğini beyan etmektedir:64

“İki esaslı fikir tebaruz ediyordu. Bir idarei umumiye fikri, diğer idarei mahalliye fikri… idarei umumiye fikri; deniliyor ki, memleket az miktarda, az adette vilayetlere taksim edilsin, onların idaresi çok kolay olur. Ve müteaddit kazalara taksim edilerek nahiyelere kadar taksimat teşkil edilsin… İkinci fikir, idarei mahalliye fikridir… memlekette devletin umumi vilayetini haiz idareler taaddüt etmeli, bu idarei umumiyei vilayet altında idarei mahalliyeler taaddüt ve inkişaf etmeli fikridir. Birçok merkezler ve şahsiyeti hükmiye verilen vilayetler kendi kendini idare etmeli, bütçelerini tanzim etmeli ve meclisi umumilerini, toplamalı ve halkın kendi muhitinin mıntıkavî işlerini kendileri yapmalıdır.

…Cumhuriyeti idare ve Meclisi Âli ikinci fikre mütemayildir. Çünkü az adetteki vilayetlere inzimamen ve müstakil ve mülhak livaları da vilâyet yapmak suretiyle idarei mahalliyelerin inkışafı Cumhuriyet ve Meclisi Âlice kabul edilmiştir ve memlekette taaddüt eden bu merkezler halkın kendi kendini idare edebilmek kabiliyet ve cazibesi memlekette büyük bir hassasiyetle karşılanmış, hüsnü telakki edilmiş ve kemali arzu ile bunun inkışafına çalışılmakta bulunmuştur… Binaenaleyh Hükümetin doğru bulduğu fikir idarei mahalliyelerin inkişafı, bunların kuvvetlenmesi ve halkın kendi kendini idare edebilecek kabiliyeti idareyeyi iktisap etmesi fikridir. Binaenaleyh layiha bu esasa iptina etmiştir.”

İçişleri Bakanı’nın beyanına göre büyük bir coğrafi alanı kaplayan az sayıda il temelinde örgütlenme merkeziyetçilik ilkesini, genel idare fikrini; daha dar bir coğrafi alanı kapsayan çok sayıda vilayetin özel idarelerle yönetilmesi ise yerel yönetim fikrini temsil etmektedir. Yine Cemil Bey’e göre bu iki karşıt fikir arasında Cumhuriyet, yerel yönetimlerin geliştirilmesi fikrini benimsemiştir.

Bu doğrultuda, 30 Mayıs 1926’da 877 sayılı “Teşkilatı Mülkiye Kanunu” hazırlanmış ve kabul edilmiştir. Kanun, mülki teşkilatta köklü bir yeniden yapılanma getirmemekte; mülki taksimatı yeniden düzenlemektedir.65 Bu kapsamda, 11 vilayet kazaya, 27 kaza nahiyeye dönüştürülmüş ve 60 nahiye ilga edilmiş ve 18 kaza yeniden teşkil edilmiş, 17 kazanın ise bağlılıkları değiştirilmiştir.66

Kanun gerekçesinde açıklandığına göre, bir ilin vasfını kaybedip kaybetmediğine dair karar bazı ölçütlere göre verilmiştir:


  • Genel bütçeye ait gelirlerin yerel giderleri karşılayamaması

  • Özel idarenin kudretsizliği

  • Nüfusun azlığı

  • Sahasının darlığı

  • Büyük ve kudretli yönetim kademeleri arasında sıkışmış olması

  • Başlı başına gelişme ve ilerlemeye yetenekten mahrum olması

  • Arazisinin doğal kuruluşu nedeniyle bağımsız yönetilmeye elverişli olmaması

  • Doğal olmayan sınırların doğal sınırlara döndürülmesinde bağımsız devam edebilmesine imkan bulunmaması

  • İktisadi, askerî, … bazı esbabı saire

İller, yukarıda sayılan özelliklerden yalnızca bir tanesini taşımamakla il vasfını kaybetmemektedir. Diğer taraftan, il vasfını kaybetmesi için tüm özellikleri taşıması da gerekli görülmemiştir. Aşağıda da belirtildiği gibi, iller kendi içerisinde yukarıdaki ölçütlere göre değerlendirilerek, bazıları kaza ilan edilmiş, bazıları ise lağvedilmiştir.

İllerin hangi gerekçelerle il vasfını kaybettiği Kanun Gerekçesi’nde şöyle açıklanmıştır:



Üsküdar ve Beyoğlu Vilayeti: Eskiden beri İstanbul ile birlikte anılan Biladı Selase’den Üsküdar ve Beyoğlu idari, mali, eğitim, vb. gibi yönlerden zaten İstanbul Şehremaneti tarafından yönetilmektedir. Bu nedenle, Üsküdar İli kaza yapılmaktadır. Söz konusu değişiklik, bir isim değişikliğinden ibarettir.

Çatalca Vilayeti: Savaş sonrasında Rum ve Ermenilerin ayrılmasıyla hem nüfusu hem de gelir kaynakları çok azalmıştır. Bu nedenle, Çatalca İli kazaya çevrilerek İstanbul’a bağlanmaktadır.

Gelibolu Vilayeti: Savaşta yakılıp yıkılan il merkezinde ne nüfus ne yerleşim kalmıştır, bu nedenle il lağvedilmektedir.

Genç Vilayeti: Gelirinin giderinden çok az olması nedeniyle lağvedilmektedir.

Ergani Vilayeti: Diyarbekir ve Elaziz gibi iki büyük şehrin arasında sıkışıp kalan İl, bazı mahalleri Diyarbekir’e bazıları Elaziz’e verilerek lağvedilmektedir.

Ardahan Vilayeti: Gelirleri giderlerinden az olduğu için il lağvedilmektedir.

Siverek Vilayeti: Viranşehir’den başka kazası kalmayan ilin merkezi de yönetim yeteneğinden yoksundur. Bu nedenle, kaza yapılarak Urfa’ya bağlanmıştır.

Kozan Vilayeti: Savaş sonrasında nüfusu çok azalan Kozan, Adana’ya bağlanmaktadır.

Muş Vilayeti: Savaş sırasında nüfusu çok azalmıştır ve geliri çok azdır. Kendisi ile aynı durumda olan, fakat sınır ili olarak önem taşıyan kendisinden büyük Bitlis İli’ne bağlanmaktadır.

Dersim Vilayeti: Dersim en köklü değişikliklerin yapıldığı ildir. Kanun gerekçesinde, “[b]u vilâyet küçük, umrandan mahrum, imarata az kabiliyetli, maarifsiz halkı iptidai hayatta, dağlık, yolsuz, ücra bir yer” olarak tanımlanmaktadır:67

“İşbu esbaba mebni tabiatın kahrına uğramış olan bu yerin biçare halkına medeni hayat vermek, medeniyetin maddi ve ruhi huzuzatından o zavallıları da mehmaenden müstefit etmek lazım gel[miştir].”

Dersim’in il vasfını kaybetmesine dair birçok neden gösterilmiştir. Bu nedenlerin başında, Dersim’in gelirlerinin giderlerinin yarısından azını karşılayabilmesi gelmektedir:

“Bugün otuzbin liradan ibaret varidatı hususiyle Dersim kendi kendine idare edemez. Ona hakiki evlat gibi rahmü şefkatle bakacak kudretli bir vasiye ihtiyaç vardır… Şimalindeki Erzincan vilâyeti Dersimi takımiyle yüklenemez… Tetkikatımızda yalnız Nazimiye kazasının arazice Erzincan’a raptına imkan görülmemiştir. Ve Dersim’in bu kazadan gayri tüm aksamı da Elâziz’e kabili tevhittir.”

Gelirden mahrumiyetin yanında, isyan olayları göz önüne alındığında asayiş ve itibar açısından Dersim’in il olarak kalmaması gerektiğine inanılmaktadır:

“Dersim unvanı kadimden beri hatırhıraş olagelmiştir. Çünkü devletimizin her gaileli zamanında orası dahili şürişe boğulmuş ve vatanın nica dilâver evlâdı ölüp gitmiştir. Böyle olduğu halde ona bir de vilayet gibi yüksek kıymette bir sıfatın izafesiyle tesiri müessifini attırmakta elbette mahzur vardır. Bu fikre mebni (Dersim Vilayeti) unvanının ortadan kalkması iltizam olunur.”

Aslında, Dersim’in il olarak kalması, yerel güçlerin egemenliklerini sağlamlaştırmasına neden olduğu için yeniden düzenleme gerekmektedir. Mülki taksimat yeniden düzenlenirken yerel güçleri zayıflatacak çözümler aranmaktadır:

“Dersim’in ıslahı hususunda civardaki vilâyetlerden hâsıl olacak fayda bu kadarla da kalmaz. Dersim aynı zamanda haşarı bir çocuk gibi uygunsuz hallerde bulunduğu vakit kendisini terbiye edecek müessir ve kuvvetli nigahbanlara da muhtaçtır. Bugünkü haline göre Dersim’in üzerinde yalnız bir vilayetin yani Dersim Vilâyeti’nin kuvveti hâkim bulunmaktadır. Hâlbuki Dersim’i parçalayıp iki vilâyete taksim edersek hini iktizada Dersim’in üzerinde –heyeti umumiyesi itibariyle- iki vilayet kuvveti hâkim ve âmil olacak demektir ki bu da başkaca faydalıdır.”

Dersim ili ile ilgili tartışmalarda, mülki taksimatın güvenlik sorunu ile yakında ilişkili olarak ele alındığı görülmektedir.

İllerin dışında, bu Kanunla 27 kaza da nahiye olarak kabul edilmiştir. Nahiye yapılan kazalar şunlardır:



  • Silivri, Çatalca

  • Büyük Çekmece, Çatalca

  • Beykoz, Üsküdar

  • Abdurrahman Gazi, Üsküdar

  • Ladik, Amasya

  • Ilısu, Amasya

  • Yumurtalık, Adana

  • Hassa, Cebelibereket

  • Ziir, Ankara

  • Erdek, Karesi

  • İznik, Kocaeli

  • Yalova, Kocaeli

  • Kadışehri, Bozok

  • Borçka, Artvin

  • Ayvacık, Çanakkale

  • Narman, Erzurum

  • Hoşab, Van

  • Adilcevaz, Van

  • Harput, Elazığ

  • İpsala, Gelibolu

  • İnöz, Gelibolu

  • Şarköy, Tekirdağ

  • Avsa, Edirne

  • Lalapaşa, Edirne

  • Pınarhisar, Kırklareli

  • Gazi Pala, Silifke

  • Halfeti, Gaziantep

Kanun ile 60 nahiye de lağvolunmuştur.68

Kanun ile yapılan düzenlemeler sonrasında, il sayısı 11 azalmış, kaza sayısı 2 artmış ve nahiye sayısı da 33 azalmıştır. Bu doğrultuda, “1927 yılında yayımlanan devlet salnamesinde mülki taksimat 63 il, 342 ilçe ve 666 bucaktan oluşmaktadır.”69

Sonuç olarak, ekonomik, coğrafi, hukuki ya da güvenlik ile ilişkili bir takım nedenlerle mülki taksimat yeniden düzenlenmiştir. Genel olarak bakıldığında, illerin ve kazaların sınırlarının genişletildiği (11 il kazaya, 27 kaza nahiyeye dönüştürülmüş) görülmektedir. Nahiyelerde ise sayıca önemli bir azalma yaşanmış; nahiyelerin lağvedilmesi ile köylerin etkinliği artırılmıştır.


Yüklə 405,16 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin