Dil denir. DİLBİLGİSİ Bir dili doğru konuşmayı ve yazmayı öğreten bilime DİLBİLGİSİ diyoruz. Ses



Yüklə 483,41 Kb.
səhifə4/4
tarix28.07.2018
ölçüsü483,41 Kb.
#61451
növüYazı
1   2   3   4

Artıyor (art-ıyor): Artmak, şimdiki zaman, III. tekil kişi, olumlu. Kip-zaman ve kişi çekimine sahiptir, eylemdir. Cümlede yüklem görevindedir.

Kabaran (kabar-an): "Kabar(mak)" eylemi "-an" yapım ekini almıştır. Kip-zaman ve kişi çekimi yoktur. Bu sözcük, "insan seli" tamlamasının sıfatı görevindedir. Çekimli eylem değil, eylemsidir.

Coşan (coş-an): "Coş(mak)" eylemi "-an" yapım ekini alarak sıfat olarak kullanılmıştır. Çekimli eylem değildir. Eylemsidir.

Uzata uzata (uzat-a...): "Uzat(mak)" eylemi "-a" yapım ekini alarak belirteç (zarf) olmuştur. Kip-zaman ve kişi çekimi yoktur.

Arıyorum (ara-yor-um): "Ara(mak)" eylemi, "-yor" zaman eki ve "-um" I. tekil kişi ekiyle çekimlenmiştir. Cümlede yüklem görevindedir. Çekimli eylemdir.

FİİLİN NİTELİĞİ 

Bildirdiği eylemin niteliğine göre fiilleri üçe ayırarak inceleyebiliriz:



 Kılış (İş) Fiilleri: Öznenin, iradesini kullanarak gerçek bir iş yaptığını bildiren fiillerdir. Yapılan işten etkilenen bir nesne vardır. oku(mak), yaz(mak), kaz(mak)...

 Oluş Fiilleri: Öznenin iradesi dışında, çoğu kez dış etkilerle gerçekleşen; bir durum ifade eden fiillerdir. Oluşun, özneden başka varlığı etkilemesi söz konusu değildir. büyü(mek), zayıfla(mak), ağar(mak), çürü(mek), sarar(mak), ...

Durum Fiilleri: Kendi istemi (iradesi) ile gerçekleştirse bile, öznenin aktif olmadığı, başka bir nesneyi etkilemeyen, geçişsiz fiillerdir. dur(mak), yat(mak), sus(mak), uyu(mak), uzan(mak)...

FİİLLERDE OLUMSUZLUK 

Fiil tabanına "-me" (-ma)" çekim eki getirilerek anlam olumsuza dönüştürülür. Diğer çekim ekleri olumsuzluk ekinden sonra kullanılır.



Okuyorum: Oku-mu-yor-um

Okudum: Oku-ma-dı-m

Geliyor: Gel-mi-yor

Görüyorsunuz: Gör-mü-yor-sunuz



Not: Olumsuzluk eki "-ma -me" ünlü uyumlarına uyar.

Bak-ma-dı-m

Gel-mi-yor

Gül-mü-yor


* Geniş zamanın 2. ve 3. kişinin olumsuzu -maz -mez" ekiyle yapılır.

Gelirim: gel-me-m →Gelirsin: gel-mez-sin→ Gelirler:gel-mez-ler→Gelir:gel-mez

FİİLLERDE SORU

Fiile "mi" soru eki getirilerek soru çekimi sağlanır.

"mi-" (mı-, mu-, mü-) kendinden önceki sözcükle birleşmez; ama kendinden sonraki eklerle birleşir.

… gidecek mi? …gidecek miyiz? …gidecek miydiniz?

... FİİLLERDE KİŞİ

Her eylemin kişi çekimi olduğunu söylemiştik. Bu çekim, "kişi ekleri" dediğimiz çekim ekleri ile gerçekleştirilir. Kişi eki, eylemi gerçekleştiren özneyi gösterir. Üç ana kişi vardır:                             



 Kişiler

Tekil

Çoğul

1.  kişi: (Söz söyleyen)

aldı-m (ben)           

aldı-k (biz)

2. kişi: (Kendisine söz söylenen)           

aldı-n (sen)            

aldı-nız (siz)

3.  kişi: (Kendisinden söz edilen)            

aldı- (o)                  

aldı-lar (onlar)

   (3. tekil kişinin eki yoktur. Sadece emir kipinde "-sin" eki kullanılır.)

*****************************************************************



Fiillerde Kip

Eylemin gerçekleşmesi, zaman kavramı içinde mümkündür. Zaman içinde eylem ya gerçekleşerek olup bitmiştir; ya gerçekleşmektedir, henüz bitmemiştir; ya da sözün söylenmesinden sonraki bir zaman diliminde gerçekleşecektir. Eylemin gerçekleşmesi bir dilek biçiminde ifade ediliyor da olabilir. Dileklerde de örtülü bir gelecek zaman anlamı vardır. Fiilin gösterdiği kılış, durum veya oluşun zamana bağlı olarak nasıl gerçekleştiğini veya gerçekleşeceğini gösteren söyleyiş kalıplarına kip adı verilir.

Türkçede kipler nitelik yönünden ikiye ayrılır: haber (bildirme) kipleri ve dilek (tasar lama) kipleri.

Yapıları bakımından kipleri ikiye ayırıyoruz:



1) Basit kip (basit zaman): Fiilin tek kip ekiyle çekimlenişidir: gel-di, gel-miş, gel-se...

2) Birleşik kip (birleşik zaman): Fiilin iki kip- eki alarak çekimlenmiş biçimidir: gel-miş-ti, gel-miş-se, gel-(i)yor-du, gel-meli-(y)di...

BASİT KİPLER

I) Haber (Bildirme) Kipleri

Eylemin yapıldığını, yapılıyor olduğunu ya da yapılacağını zamana bağlayarak bildiren kiplerdir.



a) Bilinen (-di'li) G. Zaman: "-di" (-di, -dü, -du, -ti, -ti, -tü, -tu...) eki ile ya pılır. Eylem sözden öncedir; söz söyleyen, eylemi görmüştür veya yapıldığından emindir.

* Dün epeyce kar yağdı. (Görülmüş)

* Ayak sesleri yaklaşıyor, geldiler. (Duyularla kesinleşmiş)

* Hz. Muhammed 571 yılında doğdu. (Bilimsel kesinlik)



Bu kipin, diğer çekim ekleriyle birlikte çekimleri:

OLUMLU

YAZ-DI-M

YAZ-DI-K

YAZ-DI-N

YAZ-DI-NIZ

YAZ-DI

YAZ-DI-LAR














OLUMLU SORU

YAZ-DI-M MI?

YAZ-DI-K MI?

YAZ-DI-N MI?

YAZ-DI-NIZ MI?

YAZ-DI MI?

YAZ-DI-LAR MI?




OLUMSUZ

YAZ-MA-DI-M

YAZ-MA-DI-K

YAZ-MA-DI-N

YAZ-MA-DI-NIZ

YAZ-MA-DI

YAZ-MA-DI-LAR














OLUMSUZ SORU

YAZ-MA-DI-M MI?

YAZ-MA-DI-K MI?

YAZ-MA-DI-N MI?

YAZ-MA-DI-NIZ MI?

YAZ-MA-DI MI?

YAZ-MA-DI-LAR MI?
 b) Öğrenilen, Duyulan (-miş'li) Geçmiş Zaman: "-miş" (-mış, -müş, -muş) ekiyle çekimlenir. Eylem başkasından duyulmuş ya da olup bittikten sonra fark edilmiştir.

* Dramaya dün epeyce kar yağmış (Başkasından öğrenilmiş.)

* Masada uyuyakalmışın. (Bilinçsiz gerçekleşmiştir.)

* Ben görmeyeli epey büyümüşsün. (Sonradan algılamayla fark edilmiştir.)

* Keloğlan birde bakmış ki... (Masal üslubu. Masal ve fıkra anlatım biçiminde de "başkasından öğrenilme" anlamı vardır.)

* Nasrettin Hoca Timur'a demişçi... (Fıkra üslubu)



Bu kipin, değişik çekim ekleriyle birlikte çekimleri:

OLUMLU

YAZ-MIŞ-IM

YAZ-MIŞ-IZ

YAZ-MIŞ-SIN

YAZ-MIŞ-SINIZ

YAZ-MIŞ

YAZ-MIŞ-LAR














OLUMSUZ

YAZ-MA-MIŞ-IM

YAZ-MA-MIŞ-IZ

YAZ-MA-MIŞ-SIN

YAZ-MA-MIŞ-SINIZ

YAZ-MA-MIİ

YAZ-MA-MIŞ-LAR
Olumlu ve olumsuz soru: Yazmış mı? Yazmamış mı?

 c) Şimdiki Zaman: "-yor" [-(i)yor, -(ı)yor, -(ü)yor, -(u)yor] ekiyle çekimlenir. Eylem le söyleyiş aynı anda gerçekleşmektedir. Eylem henüz tamamlanmamıştır.



* Babam odasında kitap okuyor.

* Bakın, kar nasıl da yağıyor.



 Bu kipin, değişik çekim ekleriyle birlikte çekimi:

OLUMLU

YAZ-(I)YOR-UM

YAZ-(I)YOR-UZ

YAZ-(I)YOR-SUN

YAZ-(I)YOR-SUNUZ

YAZ-(I)YOR

YAZ-(I)YOR-LAR














OLUMSUZ

YAZ-MI-YOR-UM

YAZ-MI-YOR-UZ

YAZ-MI-YOR-SUN

YAZ-MI-YOR-SUNUZ

YAZ-MI-YOR

YAZ-MI-YOR-LAR
Olumlu ve olumsuz soru: yazıyor musun? Yazmıyor musunuz?

d) Gelecek Zaman: "-ecek" (-acak)" ekiyle çekimlenir. Eylem, söyleyişten sonra gerçekleşecektir.

* Yarın hastaneye gideceğim.

* Başına öyle çoraplar öreceğim ki cin çarpmışa dönecek.

* Şu adam biraz sonra ağaçtan düşecek.

* Bu toplantıya onu çağırmayacağız.

Bu kipin, değişik çekim ekleriyle birlikte çekimi:

OLUMLU

YAZ-ACAK-IM

YAZ-ACAK-IZ

YAZ-ACAK-SIN

YAZ-ACAK-SINIZ

YAZ-ACAK

YAZ-ACAK-LAR














OLUMSUZ

YAZMAYACAĞIM

YAZMAYACAĞIZ

YAZMAYACAKSIN

YAZMAYACAKSINIZ

YAZMAYACAK

YAZMAYACAKLAR
Olumlu ve olumsuz soru: Yazacak mısın? Yazmayacaklar mı?

 

e) Geniş Zaman: "-r" [-(i)r, -(ı)r, -(ü)r, -(u)r, -(e)r, -(a)r] ekiyle çekimlenir. Her üç ana zamanı içine alacak genişliktedir. Genel yargıları anlatmakta da işe yarar.


* Akşamları kitap okurum.

* Her yaz köyümüze gideriz.

* Kuşlar uçar, solucan yeraltında yaşar.

* Meyveli ağacı taşlarlar.



 Bu kipin, diğer çekim ekleriyle birlikte çekimi: 

OLUMLU

YAZARIM

YAZARIZ

YAZARSIN

YAZARSINIZ

YAZAR

YAZARLAR














OLUMSUZ

YAZMAM

YAZMAYIZ

YAZMAZSIN

YAZMAZSINIZ

YAZMAZ

YAZMAZLAR
 Olumlu ve olumsuz soru: Yazar mısın? Yazmaz mısınız?

II)  Dilek (Tasarlama) Kipleri

Eylemin yapılmasını dilek olarak anlatan kiplerdir. Bunlarda özel bir zaman anlamı yoktur. Ancak, hepsinde bir gelecek zaman ayırtısı, tasarlama anlamı sezilir. 



a)  Gereklilik Kipi: "-meli" (-malı) ekiyle çekimlenir. İşin yapılması ya da yapılma ması gerektiğini bildirir. 

* Yarın mutlaka dershaneye gelmeli.

* Çalışmadan olmayacağını artık anlamalısın.

* Yükselmeli, dokunmalı, alnın semalara. 



Bu kipin, değişik çekim ekleriyle birlikte çekimi:

OLUMLU

OLUMSUZ

YAZMALIYIM

YAZMAMALIYIM

YAZMALISIN

YAZMAMALISIN

YAZMALI

YAZMAMALI

YAZMALIYIZ

YAZMAMALIYIZ

YAZMALISINIZ

YAZMAMALISINIZ

YAZMALILAR

YAZMAMALILAR

 Soru ve olumsuz soru: Yazmalı mıyım? Yazmamalı mısınız? Yazmamalılar mı?

 

Not: Cümleye gereklilik anlamı, bazı sözcüklerin anlamlarından yararlanılarak kazandırılabilir.

* Yarın dershaneye gelmem gerekiyor. (Şimdiki zaman çekimli)

* Çalışmak zorundayım. (Yüklem, ek eylem almış isim soylu sözcük)

* Yazmanız gerek (Geniş zaman çekimli)

b) Dilek-Koşul (Dilek-Şart) Kipi: "-se" (-sa) ekiyle çekimlenir. Bir eylemin gerçekleşmesi için gerekli olan öteki eylemi bildirir.


* Biraz daha beklesek otobüse binerdik.

* Çiçeği biraz sulasanız yeşerir



Bu kipin, değişik çekim ekleriyle birlikte çekimi:

OLUMLU

OLUMSUZ

YAZSAM

YAZMASAM

YAZSAN

YAZMASAN

YAZSA

YAZMASA

YAZSAK

YAZMASAK

YAZSANIZ

YAZMASANIZ

YAZSALAR

YAZMASALAR

 Soru ve olumsuz soru: Söylesem mi, söylemesem mi?

c) İstek Kipi: "-e" (-a) ekiyle çekimlenir. Eylemin yapılmasının istendiğini anlatır. Öğütlerin, direktiflerin anlatımına uy gundur. II. ve III. kişi için kullanıldığında emir kipine yaklaşır. Günümüzde bu ki şiler (II. ve III.tekil-çoğul kişiler) pek kullanılmamaktadır.

* Kendimize güvenelim, çalışalım; sonra övünelim. * İyilik edelim, iyilik bulalım.



Bu kipin, değişik çekim ekleriyle birlikte çekimi:

OLUMLU

OLUMSUZ

YAZAYIM

YAZMAYAYIM

YAZASIN

YAZMAYASIN

YAZA

YAZMAYA

YAZALIM

YAZMAYALIM

YAZASINIZ

YAZMAYASINIZ

YAZALAR

YAZMAYALAR

 Soru ve olumsuz soru: yazayım mı? Yazmayalım mı?

d) Emir (Buyruk) Kipi: Belli bir eki yoktur. Her fiilin Çekimsiz biçimi 2. tekil kişi için emir çekimidir: otur, yaz, ye, konuş... 3.kişi için "-sin" ve "-sinler" ekleri kullanılır.

Asıl kullanımı emirleri bildirmek içindir. Dilekleri rica, dua, yalvarma biçimlerinde de ifade eder.



* Yere yatın! (Gerçek emir)

* Biraz sabırlı ol. (Öğüt, tavsiye)

* Lütfen biraz daha bekleyin. (Rica)

* N'olur bize acıyın! (Yalvarma)



* Ya Rab; sen benim yüzümü kara çıkarma! (Dua) 

Bu kipin, değişik çekim ekleriyle birlikte çekimi:

OLUMLU

-------------------------------

--------------------------

YAZ

YAZINIZ

YAZSIN

YAZSINLAR

 Emir kipinin olumsuzu, sorusu, olumsuz sorusu da kullanılır: Yazma, Yazmayın; Yazsın mı? Yazmasınlar mı?

Birleşik Zamanlı Fiiller

Birden çok kip-zaman ekiyle çekimlenerek iki kip-zaman anlamı kazanmış fiillere birleşik zamanlı fiiller denir.



Fiil kök ya da gövdesi + Basit zaman + ekeylemkişi eki = Birleşik zamanlı eylem

Fiilin birleşik çekimi: Haber ya da dilek kiplerinden biriyle çekimlenmiş fiile ek eylem getirilmesiyle sağlanır. Böylece fiilin kipine yeni bir boyut kazandırılmış olur.

Karşı koysaydım eğer, işim bitmişti

Ekeylemler ayrı da yazılabilir: koysa idim, bitmiş idi.

Hikâye Birleşik Zaman (Öyküleme Birleşik Zaman)

Ekeylemin bilinen geçmiş zaman eki ile yapılır, (idi, -di, -di, -du, -dü, -ti, -ti...) Basit çekimli fiile, bilinen geçmiş zaman anlamı ekler.

* Kuyunun başında toplanmıştık. (-miş'li geçmiş zamanın hikâyesi.)

* Kavala pazarından aldıydı. (-di'li geçmiş zamanın hikâyesi)

* Duvardan su sızıyordu. (Şimdiki zamanın hikâyesi)

* O da gelecekti. (Gelecek zamanın hikâyesi)

* O erik erken kızarırdı. (Geniş zamanın hikâyesi)

* Biraz zaman tanımalıydın (Gereklilik kipinin hikâyesi)

* Olanları bir görseydiniz... (Dilek - şartın hikâyesi)

* Vaktinde geleydiniz. (İstek kipinin hikâyesi)

Emir kipinin hikâye çekimi yoktur.

Rivayet (Söylenti) Birleşik Zaman

Basit çekimli bir fiile "-miş"(imiş) ekeylemi getirilerek yapılır. Fiile kesin olmama, başkasından duyulma gibi anlamlar yükler:

* Ona güvenmeliymişiz. (Gerekliliğin rivayeti)

* Şiiri güya o yazmışmış. ("-miş'li" geçmişin rivayeti) (İnanılmama durumunu güçlendiriyor.)

* Bu sokakta oturuyormuş. (Şimdiki zamanın rivayeti)

* Duydum, az daha maçı kaybedecekmişsiniz. (Gelecek zamanın rivayeti)

* Zaman zaman onu görürmüşsünüz. (Geniş zamanın rivayeti)

* İki dakika erken gelseymişiz. (Dilek-şartın rivayeti)

* Biraz daha açık renk olaymış... (istek kipinin rivayeti)

Emir kipinin ve kesin (di'li geçmiş / bilinen geçmiş) geçmişin rivayeti yoktur.



Koşul (Şart) Birleşik Zamanı 

Basit çekimli bir fiile ekeylemin şart biçiminin (-se, ise) getirilmesiyle yapılır:

Haber verirseniz geliriz. (Geniş zamanın şartı)

Bana masal okuduysan... (Bilinen geçmişin şartı)

Teminatı yatırmışsanız ihaleye girersiniz. ("-miş"li geçmişin şartı)

söylüyorsa doğrudur. (Şimdiki zamanın şartı)



Alacaksanız gecikmeyin. (Gelecek zamanın şartı)

Dilek kiplerinin şart birleşik çekimi kullanılmaz. Şartın şartı ve "emir"in şartı mantık sızdır. İstek ve gerekliliğin çekimi mümkün gibidir; ancak bunlarla cümle kurulma sı zordur:

Geleyseniz: (istek kipinin şartı)

Almalıysanız: (gerekliliğin şartı)

Yukarıdaki iki fiili cümlede kullanmaya çalışınız; anlamlı ve mantıklı bir söz dizisi oluşturmanın zorluğunu göreceksiniz.

Not: Birleşik kip çekimini sağlayan ikinci ek, aslında ekeylemdir, ayrı da yazılabilir: gelmiş idi, gelmiş iise, geliyor idi...

Fiillerde Kip (Anlam) Kayması

Bir kipin, bir başka kip yerine kullanılmasıdır.

-yor (Şimdiki zaman eki): Anlatışla eylemin aynı anda yapıldığını ifade eder:

Kardeşim, kendi odasında ders çalışıyor. (Cümlenin söyleniş anında "ders çalışma" işi de yapılıyor.)

-di (Bilinen, görülen geçmiş zaman eki): Konuşulan andan önce gerçekleştiği kesin olan eylemleri anlatır:

Murat Bey, az önce dışarı çıktı, ("çıkma" eylemi, konuşulan andan önce gerçekleştiği bilinen olayı anlatmaktadır.)

-miş (Duyulan, öğrenilen geçmiş zaman eki): Konuşulan andan önce birilerinden, bir yerlerden duyulan, öğrenilen eylemleri anlatır:

Gülşah Hanım, dün gitmiş köyüne, ("gitme" eylemi, konuşulan andan önce ya pılan eylemin birilerinden duyulduğunu anlatır.)

-ecek (Gelecek zaman eki): Konuşulan andan sonra gerçekleşecek eylemi anlatır:

Yarın, Larisa'ya gideceğim.

-r (-ar, -er, -ir, -ir... -mez) (Geniş zaman eki): Eylemin bütün zamanlar için ge çerli olduğunu anlatır:

Gül bahçesini seyretmeyi çok severim.



Geniş Zamanda Kayma

* Nasrettin Hoca bir gün pazara gider, ("gitmiş" yerinde)

* Çocuk bir de bakar ki çantası yerinde yok. ("bakmış") 

Şimdiki Zamanda Kayma

* Burada cuma günleri pazar kuruluyor. (Geniş zaman yerine: kurulur.)

* Annen yarın baklava yapıyor mu? (Gelecek zaman yerinde: yapacak mı?)

* Pazarlığa girişiyorum, kafesi onun düşündüğü fiyata satın alıyorum, ("-dili" geç miş yerine: giriştim, satın aldım.) 



Gelecek Zamanda Kayma

* Bunu alacak, dayına teslim edeceksin. (Emir kipi görevinde: al, teslim et.)

* Ama çok dikkatli olacaksın. (Gereklilik kipi görevinde: olmalısın.)

ÖRNEK SORU:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eylemin kipinde bir anlam kayması olmuştur?

A)    Pazar günü gelmeye çalışacağım.

B)    Sabahları erken kalkmayı sevmiyorum.

C)   Yağmur yağdığı için gelememiş.

D)   Söz verdi, yarın buraya uğrayacak.

E)    Şehre gitmekten vazgeçmişler.



ÖRNEK SORU:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, yüklem olan fiilin kipinde anlam kayması yoktur?

A)    Bazı günler, iş çıkışı, arkadaşlarla buluşuyoruz.

B)   Masasına oturmuş, harıl harıl ders çalışıyor.

C)   Hep söz veriyor, ama gelmiyorsun.

D)   Derginin yeni sayısı yarın çıkıyor.

E)   Tamam, biraz sonra geliyorum.



UYGULAMA:

Bir zamanlar köyün birinde bir kıtlık yaşanıyor, pek çok hayvan telef oluyor. Köylü de pilisini pırtısını topluyor, şehre göç ediyor. Bizim çırak onlardan biri. Geceleri çalışıyor, gündüzleri okula gidiyor. Geçmişte yaşadıklarını sorunca, "Uygun bir zamanda anlatırım." diyor. Bu parçada anlam kayması olan eylemleri bulunuz, doğrularını yazınız.



................................................................................................................................................................................................

................................................................................................................................................................................................

................................................................................................................................................................................................

Ek Fiiller (Ek Eylemler)

Yaptığı iki ayrı görevi göre tanımı yapılabilir.

1. Ad soylu sözcüklere eklenerek onların yüklem görevi üstlenmelerini sağlayan ek biçiminde fiildir (i-mek eylemidir). Belirli geçmiş, belirsiz geçmiş ve geniş zaman ile "koşul" çekimleri vardır: idi, imiş, ise, dir. Tekil ve çoğul kişi eklerini aynen fiillerdeki gibi alır. 

* Meğer beni korkutan, sevimli bir kedi yavrusuymuş.

* Annem o zaman bu kasabada öğretmendi.

* O sözleri söyleyen ben değilim.

* Sen bugün nöbetçi değilmişsin.

2.  Basit kipli eylemleri birleşik zamanlı yapan ek biçimindeki fiildir. Dört çekimi vardır: geliyordu - geliyor idi, geliyormuş, geliyor imiş, geliyorsa, geliyor ise, geliyordur.

Ek fiilin di'li Geçmiş Zamanı: "idi" (-di, -di, -dü, -du, -ti, -ti, -tü, tu) biçiminde kulla nılır.

* Kapını çalan ben-di-m. (ben idi-m)

* Saksıdaki bir tür kabak-tı.(... kabak idi)

* Öğrenci-(y)di-m, öğrenci-(y)di-n, öğrenci-(y)di,

* Öğrenci-(y)di-k, öğrenci-(y)di-niz, öğrenci-(y)diler

* Öğrenci değildim. Öğrenci miydim? Öğrenci değil miydim? (Olumsuz, olumlu ve olumsuz soru)

* Gelmiştim (gelmiş idi-m), gelmiştin (gelmiş idi-n) ... 

Ek fiilin miş'li Geçmiş Zamanı: "-miş" (imiş) biçiminde kullanılır.

* İyi bir çocukmuş, (imiş) (Tamamı yüklem)

* Yandaki fabrikanın bekçileri(y)miş. (Tamamı yüklem)

* Kapımı çalan oymuş (o imiş) 

* Kibar-mış-sın, iyi-(y)miş büyülü-(y)müş-üz, geri-(y)miş-siniz, iyi-(y)miş-ler, (iyiler-miş)

* İyi bir çocuk değilmiş. İyi bir çocuk muymuş?

* İyi bir çocuk değil miymiş?

* Çalışıyormuşum (çalışıyor imiş-im), çalışıyormuşsun (çalışıyor imiş-sin)... (Olumsuz, olumlu ve olumsuz soru)



Koşul (Şart) Kullanımı: -se (-sa, ise) biçiminde kullanılır. Tam bir yargı bildiremez. Arkadan tamamlayıcı asıl yargı gelir:

* Hava orada da iyiyse, güzel eğleniriz.

* Söylendiği kadar akıllıysa işimize yarar.

* Akıllı-(y)sa-m, akıllı-(y)sa-n, akıllı-(y)sa

* Akıllı-(y)sa-k, akıllı-(y)sa-nız, akıllı(y)sa-lar, (akıllılarsa)

* Akıllı değilse... Akıllıysa mı dediniz? Akıllı değilse mi? (olumsuz, olumlu, soru ve olumsuz soru)

* Anlıyorsam (anlıyor ise-m), anlıyorsan (anlıyor ise -n) ...

 

Ekfiilin Geniş Zamanı: "-im, -sin, -dir; -iz, -siniz, -dirler" biçiminde kullanılır.


* Ben bir şairim. * Sen onurlusun. * Ahmet Dayı köylüdür.

* Biz şairiz. * Sizler onurlusunuz. *Onlar köylüdür



Adın (İsmin) niteliğini bildiren sözcüklere sıfat demiştik. Fiillerin niteliğini bildiren sözcüklere de zarf diyoruz.

Güzel bir evde oturmak istiyorum.” SIFAT+AD

“Bu ev uzaktan daha güzel görünüyordu.” ZARF+ FİİL



Zarflar fiillerle ilgili sözcüklerdir. Fiilleri niteleyip belirtirler.

Fiilin durumunu yani nasıl yapıldığını bildiren sözcüklerdir. Fiile sorulan “nasıl” sorusuna cevap verir.

O, hızlı koşardı. (Nasıl koşardı?)

Çok tatlı gülümsüyor. (Nasıl gülümsüyor?)

Bu günler zor geçecek. (Nasıl geçecek?)

Zarfın mutlaka fiillerden önce gelmesi şart değildir. Zarfla fiil arasına başka sözcükler girebilir.

“Dışarıdan kesik kesik köpek havlamaları geliyordu.”



Fiilin ne zaman yapıldığını bildiren sözcüklerdir. Fiile sorulan “ne zaman” sorusuna cevap verir.

Tatilden dün dönmüşler. Akşama bizde toplanıyoruz.



Artık buradan gitmelisin

Fiilin yöneldiği yeri bildiren sözcüklerdir. Fiile sorulan “nereye” sorusuna cevap verir ve ek almaz. Bu tür zarfların sayısı bellidir.

“Yukarı çık, ben de geliyorum.” cümlesinde, fiile “Nereye çık?” diye sorarsak, “yukarı” cevabı gelir. Ek de olmadığına göre yer - yön zarfıdır. Eğer cümle “Yukarıya çık.” şeklinde olsaydı, sözcük ad ( isim )görevinde kullanılmış olacaktı.

Aşağı indi.               Öte gitti. Geri geldi.               Beri geldi.

İleri gitti.                Dışarı çıktı. İçeri girdi.

Fiilin, sıfatın, zarfın, adlaşmış sıfatın miktarlarını bildirebilen geniş bir kullanım alanına sahiptir. Bu zarflar “ne kadar” sorusuna cevap verir.

“Pastadan biraz alabilir miyim?”



Çok güzel bir kitaptı.”(Sıfatın Zarfı) Çok hızlı koşuyor.”( Zarfın Zarfı)

O, bu derse pek çalışmadı. (Fiilin zarfı)



Pek sağlam bir ayakkabıya benzemiyor. (Sıfatın zarfı)

Pek akıllısın sen de! (Adlaşmış sıfatın zarfı)

Cümlelerde zarfları bulmak için kullandığımız sorular vardı. Bunlar : hepsi - nereye hariç - soru zarflarıdır.


Nasıl bu kadar güzel konuşuyor? Gittiği yerden ne zaman dönecek?

Ne kadar hızlı yüzüyor? Neden söz vermesine rağmen gelmiyor?

Kendi başına bir anlamı olmayan, diğer söz ve söz öbekleriyle kullanıldığında anlam kazanan, çoğu zaman eklendiği söz öbeğine sıfat, zarf gibi görevler kazandıran sözcüklerdir. Kimi edatlar cümlede tek başına kullanılıyor olsa bile, anlamlı olması ancak cümle içinde kullanılmasına bağlıdır.



Edat olarak cümlede değişik anlamlar verecek biçimde kullanılır. Daha çok kendinden önceki sözcüğe eklenerek “- le, - la” biçiminde görülür.

“Seyahate tren ile gidecekmiş.”( Vasıta bildirir.)

“Bu gece arkadaşlarla bizim evde toplanıyoruz.”( Birliktelik bildirir.)

“Ona yaptığının doğru olmadığını güzellikle anlattım.”( Durum bildirir.)



Cümlede “ile” sözünün olduğu yere "ve” sözünü koyduğumuzda anlam bozukluğu oluyorsa “ile” edat; olmuyorsa bağlaçtır.

“Elindeki sopayla gelene geçene vuruyordu.” ( EDAT)

“Çantadaki kitapla defteri masanın üzerine koydu.” ( BAĞLAÇ )

“Yalnız, ancak, bir, tek” gibi edatlar kullanıldıkları cümlelerde “sadece” anlamını veriyorlarsa edat; “fakat” anlamını veriyorlarsa bağlaç görevindedirler.

“O kadından şikayet eden yalnız sen değilsin.”

“Benim sözümü bir sen dinlemezsin zaten.”

“Bu odaya ancak beş kişi sığar.”



Tek bu olay değil, daha birçok sebep var beni kızdıran.”

“Ben gelirim, yalnız yol parasını siz ödersiniz.”(BAĞLAÇ)

“Söylediklerine inanmıyorum, ancak benim yapabileceğim bir şey yok.”(BAĞLAÇ)

Bunların dışındaki edatları cümlelerle gösterelim.

“Buz gibi suyu vardı bu dağların.”

“Bu kitabı geri vermek üzere alabilirsiniz.”

“Aslında onu tanımıyor değilim.

“Sabaha karşı kapı usul usul açıldı.”

“Şimdiye dek tek bir gün bile dediğin gibi davranamadı.”

“O günden sonra onu bir daha görmedim.”

“Senin bu inadın yüzünden aç kalacağız.”

“Ben oyumu senden yana kullandım.” Akşama kadar çalıştık.

Çalışmak için başvurdu. Sorunu halletmek üzere gidiyorum.

Başbakana göre enflâsyon düşük. (açısından)

Ayağını yorganına göre uzat. (bakarak, ölçüsünde, uygunluk, kadar)

Edebiyata karşı ilgim vardı. (hakkında, yönelik)

Terfi edeyim diye yağcılık yapıyor. (amaç)

Ormana doğru yürüdük. Çalışmadığından ötürü canı sıkılıyor

Bu kömür ancak üç ay yeter.

Babanız seyahatten döndü mü? (soru)

Onu gördüm sinirleniyorum. (zaman)

Sıcak sıcak bir havaydı. (pekiştirme)

Çalıştın her şeyi başarırsın. (koşul)

Noktalama işaretleri, yazının daha kolay anlaşılmasını sağlar. Yazının okunmasını kolaylaştırır ve anlam karışıklığına düşülmesine engel olur.

Biz konuşurken cümlede anlatmak istediklerimizi ses tonumuzla açık olarak ortaya koyabiliriz. Nerede duracağımızı nerede vurgu yapacağımızı biliriz. Ancak yazıda böyle bir vurgulama yapamadığımızdan, bunu noktalama işaretleriyle sağlamaya çalışırız.

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim.





  •  Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

“Bu konuyu mutlaka öğrenmeliyim.”

“Seni de bekliyoruz bu akşamki yemeğe.”



  •  Sözcüklerin kısaltılarak yazılmaları halinde kullanılır.

“Seni bir de Dr. Ali Bey’e götürelim.”

“Askerlere Yzb. Ahmet emir vermiş.”

Sözcüklerin baş harflerinin alınmasıyla yapılan kısaltmalarda artık nokta kullanılmıyor.

“Arkadaşım IKA’da çalışıyormuş.”



  •  Rakamla yazılan tarihler arasında kullanılır.

“11.8.1997 tarihinde anlaşma imzalandı.”

  •  Sıra bildiren “-ncı, -nci” eklerinin yerine kullanılır.

“Şimdi de 2. maddeyi inceleyelim.”

  •  Saat ve dakikaların yazımında kullanılır.

“Bugün 8.45'te toplantı var.”



  •  Eş görevli sözcük ve söz öbeklerinin aralarında kullanılır.

“Kitaplarını, defterlerini, kalemlerini alıp gitti.”

cümlesinde nesnelerin ayrılmasında,

“Kırmızı, güzel bir arabası vardı.”

cümlesinde sıfatların ayrılmasında kullanılmıştır.



  •  Anlamca karışan öğelerin ayrılmasında kullanılır.

“Yaşlı kadının yanına yaklaştı.”

“Yaşlı, kadının yanına yaklaştı.”

cümlesinde virgül özneyi ayırmakta kullanılmıştır. Eğer olmasaydı, “yaşlı” sözü sıfat olurdu.


  •  Arasözlerin başında ve sonunda kullanılır.

“Bu evi, çocukluğumun geçtiği yeri, asla sattırmam.”

  •  İçinde başka virgül bulunmayan sıralı cümlelerin ayrılmasında kullanılır.

“Beni çağırdı, kendisi gelmedi.”

  •  Cümle içindeki ünlem bildiren sözcüklerden sonra kullanılır.

“Yoo, bu kadarına dayanamam!”

  •  Seslenme bildiren sözcüklerden sonra kullanılır.

“Arkadaşlar, biraz beni dinler misiniz?”



  •  Öğe sayısı fazla olan ya da cümle içinde virgül bulunan sıralı cümleler arasında kullanılır.

“Öğretmen, elindeki not defterini açtı; sözlü yapacağı bir öğrenci aradı.”

  •  Bir bağlaçla birbirine bağlanan cümleler arasında bağlaçtan önce kullanılır.

“Beni davet etmediniz; ama bunun için size kızmıyorum.”

  •  Aralarında nitelik farkı bulunan söz öbeklerinin ayrılmasında kullanılır.

"Sözcükler isim, sıfat, zamir, zarf; edat, bağlaç, ünlem; fiil gibi gruplara ayrılabilir.

  •  Öznenin diğer öğelerle karıştığı yerlerde kullanılır.

“Küçük; eski bir eve girdi.”

cümlesinde giren “küçük”tür. Eğer virgül koysaydık bu sözcük evin sıfatı olarak da düşünülebilirdi.





  •  Bir cümlede açıklama yapılacaksa, açıklamaya başlamadan hemen önce iki nokta kullanılır.

“Türkçe’de sözcük kökleri iki ana gruba ayrılır: İsim ve fiil.

  •  Kavramlar tanımlanırken ya da açıklanırken kullanılır.

İsim: Varlıkları, kavramları karşılayan sözcüklerdir.

  •  Konuşma metinlerinde kullanılır.

Ahmet: “Ne zaman geldiniz eve?” diye sordu.



  •  Benzer örneklerin sürdürülebileceğini göstermek için kullanılır.

“Bahçede elma, portakal, ... daha birçok meyve ağacı vardı.”

  •  Anlamca tamamlanmamış cümlelerin sonunda kullanılır.

“Bir de istediğimi almamışsa....”

  •  Söylenmek istenmeyen sözler yerine kullanılır.

“Bu suçu ... işlemiş olabilir.”

  •  Bir alıntının alınmayan yerleri yerine kullanılır.

Ahmet Haşim “... sözden ziyade musikiye yakın ...” sözleriyle tanımlamıştır şiiri.

  •  Sözün bir yerde kesildiğini anlatmak için kullanılır.

– Niçin gelmedin?

– Benim ...

– Mazereti bırak da gerçeği söyle.


  •  Yüklemi bulunmayan cümlelerin sonunda kullanılır.

“Karşıda başı dumanlı dağlar ... Yan tarafta küçük bir dere ...”



  •  Şiirde alınmayan dizelerin, yazıda alınmayan bölümlerin yerine kullanılır.

Ne sitem ne korku yalnızlıktan

.....


Süslenmiş gemiler geçse açıktan

.dizelerindeki kafiyeleri inceleyelim.



  •  Konuşmalarda kişinin sustuğunu göstermek için kullanılır.

– Neden geldin?

– .....


– Seni o mu çağırdı?



  •  Bir olayın başlangıç ve bitiş tarihleri arasında kullanılır.

“Bu savaş 1939- 1945 yılları arasında olmuştur.”

  •  Birbiriyle ilgili ülke ya da kavram isimleri arasında kullanılır.

“A.B.D. – İran ilişkileri biraz gergin.”

“Devlette yasama - yürütme - yargı organları net olarak ayrılmalıdır.”



  •  Cümle içindeki arasözlerin başında ve sonunda kullanılır.

“Bu konuyu - sen de hatırlarsın - onunla konuşmuştuk.”

  •  Cümle sonunda sözcük yarım kaldığında kullanılır.

“Şiir konusunda onun da benimle aynı görüşte olduğunu duyunca çok sevindim.”

Eğer satır sonunda özel isim bitmiş ve ona ait olan ek diğer satıra düşmüşse, arada kısa çizgi değil kesme (') kullanılır.

“Sizinle geçen yıl bugün yine aynı şehirde Atina’da karşılaşmıştık .”


  •  Dilbilgisinde eklerin ve mastar halindeki fiillerin gösterilmesinde kullanılır.

“Kitapçı” sözcüğü “-çı” yapım ekini almıştır.

“Çalışkan” sözcüğü “çalış-" fiilinden türemiştir. 





Konuşma metinlerinde, konuşmaların başında kullanılır.

– Sen de bizimle gelecek misin?

– Neden gelmeyeyim?

– Hiç, sordum sadece.





  •  Özel isimlere gelen çekim eklerinin ayrılmasında kullanılır.

“Bu konuda bir de Ahmet’in fikrini alalım.”

Eğer özel isim, yapım eki almışsa çekim ekleri kesmeyle ayrılmaz.

“Bu soruyu bir de İzmirlilere soralım.”


  •  Sayılara ek getirilirken kullanılır.

“Toplantı 10.45'te başlayacaktır.”

  •  Kısaltmalara ek geldiğinde kullanılır.

“Sorun BM’de görüşülecekmiş.”

  •  İki sözcüğün kaynaştırılarak söylenmesi sırasında ses düşmesi olursa ya da şiirde vezin gereği ses düşmesi yapılmışsa kullanılır.

“Acep bu yerde var m’ola

Şöyle garip bencileyin”

“Yine n’oldu da ağlıyorsun?”


  •  Anlamca karışan sözcüklerin yazımında kullanılır.

“Bu sorunun nasıl çözüleceğini bilmiyorum.”

Cümleside altı çizili sözün “soru” mu yoksa “sorun” mu olduğu belli değil. Bu karışıklığı kesmeyle giderebiliriz.


“Bu soru’nun nasıl çözüleceğini bilmiyorum.”

cümlesinde sözcüğün “soru” olduğu açıklanmış olur.





  •  Soru anlamı taşıyan cümlelerin sonunda kullanılır.

“Sana bu haberi kim verdi?”

  •  Sözcüğün karşıt anlamının ifade edilmek istendiği yerlerde kullanılır.

“Burada ondan daha akıllı (?) biri var mı ki?

  •  Kesin olarak bilinmeyen tarihler yerine kullanılır.

“Yunus Emre (? - ?) Tekke şiirinin kurucusudur.”



  •  Cümle içinde başkasına ait sözlerde kullanılır.

O bana: “Şimdi sizinle gelemem.” demişti.

  •  Cümle içinde geçen kitap, dergi isimleri tırnak içine alınabilir.

Bu derste “Aşk-ı Memnu” romanını inceledik.

Tırnak içindeki söze ek gelirse, tırnaktan sonra gelir ve kesme kullanılmaz.

Siz bir de Hugo’nun “Sefiller”ini okuyun.


  •  Cümlede önemsenen, vurgulanmak istenen sözcükler tırnak içine alınabilir.

Benim söylediklerim “vaad” değil “gerçek”tir.

  •  Alıntılar tırnak içine alınarak verilir.

Yunus’un “Bana seni gerek seni” dizesi, amacını ortaya koyar.

Tırnak içindeki cümlenin içinde bir tırnak daha kullanmak gerekirse bu kez tekli tırnak (‘ ’) kullanılır.

“Haşim, şiirin yoruma açık olmasını ister ve daima ‘Şiir her okuyanda ayrı duygular uyandırmalıdır.’ der.”



  •  Cümle içinde bir sözcüğün eş anlamlısı verilirse kullanılır.

“Bu dizede teşhis (kişileştirme) yapılmış.”

  •  Cümledeki herhangi bir sözcüğün açıklanması durumunda kullanılır.

“Bu iki adam (Mustaha ile Orhan) hiçbir zaman anlaşamaz.”

  •  Cümle içinde kullanılan tarihler parantez içine alınır.

“Bu öğretim yılında (2009 - 2010), yepyeni Türkçe Kitapları gelecekmiş”

  • Yabancı sözcüklerin okunuşu parantez içinde gösterilir.

“Bacon (Beykın) ünlü bir deneme yazarıdır.”

  •  Tiyatro metinlerinde hareketleri anlatan bölümler parantez içine alınır.

“Kadın (başını öne eğerek): “Bilmiyorum.” dedi.



  •  Ünlem cümlelerinin sonunda kullanılır.

“Hey, bana baksana sen!”

“Yandım!”

“Aman Allah’ım!”


  •  Bir sözün yanında parantez içinde ünlem işareti bulunuyorsa, o söze inanılmadığını gösterir.

  • “Ne kadar nazik (!) biri olduğunu göreceksin.”

Komşular!

Babacığım!

Hemşehrilerim!

Tanrım!

Yazık sana!



[ ]

„Ayraç içinde ayraç kullanılması gereken durumlarda dışta köşeli, içte yay ayraç kullanılır:



Kütüphanemize romanlar [En başta Klâsik Dünya Romanları (Tolstoy, Hugo, Dostoyefski )] alınmalı.

  

 

„Şiirlerden alıntı yapıldığında, yan yana yazılan mısraları ayırmak için kullanılır:



 

Yüzükoyun yatma diyor annem / Yatar mıyım hiç, / İster miyim / Yüzümün / Koyun olduğunu? (FHD)

 

„Adreslerde apartman ve daire numaralarıyla semt ve şehir isimleri arasına konur:



Olimpos Sokağı, Nu: 21/6

Menemeni/ATİNA

„Dil bilgisinde eklerin ünlü ve ünsüz uyumlarına göre aldıkları farklı şekillerini göstermek için kullanılır:

 

-a / -e, -an / -en, -madan / -meden, -dı / -di / -du / -dü / -tı / -ti / -tu / -tü

 

„Matematikte bölme işareti olarak kullanılır:



 

125/5=25

 

„Bilgisayar ve internet dilinde eğik çizgi olarak //, / ve \ işaretleri kullanılmaktadır.



YAZI TÜRLERİ

Öykü (Hikâye)

Yaşanmış veya yaşanabilecek olayları kısa, fakat ilgi çekici bir şekilde anlatan yazılara öykü denir. Öyküde ele alınan olayın fazla derinliğine inilmez. Öykü kahramanları sınırlı sayıdadır ve onların kişilikleri üzerinde derinlemesine durulmaz.



Roman

Hayattan alınan veya hayalde kurulan, bir başka ifadeyle olmuş veya olması mümkün olan olayları, gerçeğe yakın ve ayrıntılı bir biçimde anlatan yazı türüdür.

Romanın başlıca özelliği uzun olması, kişilerin sayıca çok olması ve bu kişilerin hayatlarının ayrıntılı bir şekilde anlatılmasıdır.

Roman, hikâyeye göre daha uzundur, kişi sayısı da daha fazladır.



Masal

Genellikle halkın, hayal dünyasında oluşturduğu ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, doğa dışı varlıklara yer verip çoğunlukla insanların belli olmayan bir yerde ve zamanda başından geçen, olağan dışı olayları aktaran bir anlatı türüdür.

Masal, sözlü edebiyat ürünüdür ve kimin tarafından üretildiği belli değildir. Masallarda tekerlemeler bulunur. Masalların sonunda iyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır.

Deneme

Bir yazarın, herhangi bir konu üzerinde özel görüş ve düşüncelerini iddiasız, kesin sonuçlara varmaksızın, yazdığı yazılardır.

Denemede yazar, düşüncelerini kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi dile getirir.

Deneme yazarı, konu ile ilgili duygu ve düşüncelerini araştırır; eleştirisini, teklifsiz samimî bir dille yapar.

 

Makale

Sanat, bilim, eğitim, politika, ekonomi gibi konularda bir düşünceyi açıklamak, savunmak, kanıtlamak, bilgi vermek amacıyla yazılan gazete ve dergi yazılarıdır.

Makaleler, çeşitli konular hakkında bilgi vermek ve düşünceleri açıklayıp kanıtlamak için yazılır.

 

Mektup

Birbirlerine uzak olan insanların, haberleşmek, bir şey sormak veya istemek amacıyla yazdıkları yazılardır.

Mektubun; aile mektupları, arkadaş ve dost mektupları, iş mektupları, edebî mektuplar ve resmî mektuplar gibi türleri vardır.



Fabl

İnsan dışındaki varlıklara, insana ait özellikler verilerek onların konuşturulduğu, genellikle manzum biçimde oluşan, sonucunda ahlâkî bir ders çıkarılan hikâyelerdir.



Fıkra

Günlük olayları, yurt sorunlarını ya da herhangi bir konuyu belli bir görüşle ele alan kısa yazılara fıkra denir. '

Fıkrada, konu sınırlaması yoktur. Konu herkesin anlayacağı bir dille yazılır. Yazar anlattıklarını kanıtlamak zorunda değildir.

Anı (Hatıra)

İnsanların, başlarından geçen veya görüp tanık oldukları olayları edebî bir dille anlattıkları yazılara anı denir.

Yazar olayları kendine göre anlatır. Anı yazıları, olayların üzerinden bir süre geçtikten sonra yazılır.

Söyleşi (Sohbet)

Karşılıklı konuşma havası içinde yazılan yazı türüne söyleşi denir. Genellikle günlük olaylar konu olarak ele alınır. Konuşma diliyle ve samimî bir hava içinde yazılır.

 

Gezi Yazıları (Seyahatname)

Yurt içinde veya dışında gezilip görülen yerlerin insanlarının ve çevre özelliklerinin canlı bir şekilde anlatıldığı yazı türüne gezi yazısı denir. Gezi yazılarında okuyucu bilgilendirilir.

 

Tiyatro

Olayları, oluş halinde sahnede göstermek üzere yazılmış eserlere tiyatro denir.

Tiyatro edebî türler içerisinde en canlı ve yaşama en yakın olanıdır. Tiyatro, seyirciyi hem görsel hem işitsel yönlerden etkilediğinden önemli bir türdür.

Tiyatro Türleri

Trajedi (Tragedya): Soyluların ya da önemli kişilerin başlarına gelen yıkımları, kötü kaderlerini konu alan oyunlardır.

Dram: Hem acıklı hem de gülünç olayları ele alıp işleyen tiyatro türüdür.

Komedi (Komedya): insan yaşamının gülünç yanlarını alaylı bir dille sergileyen, güldürücü ve neşeli oyunlardır.

Biyografi (Yaşam öyküsü)

Tanınmış kişilerin hayatlarını, yaptıklarını anlatan yazı türüne biyografi denir.



Otobiyografi (Öz yaşam öyküsü)

Ünlü kişilerin kendi hayatlarını anlattıkları yazı türüne otobiyografi denir.



Dilekçe

Bir dileği ve isteği, resmî veya özel kurumlara bildirmek için yazılan yazılardır.




Yüklə 483,41 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin