Wikiliaks’in Öğrettikleri.. Büyük Şeytan Amerika ve İçimizdeki Münafıklar
Günlendir bir Wikiliaks dedikoduları almış başını gidiyor. Televizyonlar, gazeteler, internet sitesindeki haberler ve ikili sohbetlerin tamamı bu konu üzerine.
Bir televizyon kanalı almış mikrofonu çıkmış sokağa, rasgele vatandaşa Wikiliaks nedir diye soruyor ve cevap almaya çalışıyor. Vatandaş tabiî ki olaydan haberi yok, ilk defa duyduğu bir kelime. Dolayısıyla yorumu da yok. Bilmediği bir konu hakkında ne konuşsun.
Yazarları, çizerleri ve siyasetçileri okuyorum, izliyorum onlarda da bir şey yok. Hep havanda su dövme.
Yahu birisi şu gerçekleri çıkar açıklar diye bekliyorum. Çıkan da, açıklayan da, açıklayacak da yok ortada. Vakit gazetesinden Hasan Karakaya ile Star Gazetesinden Şamil Tayyar’ın dışında kimse bir şey söyleyemedi.
Ben yazarlığın yanında aynı zamanda tam 33 yıllık bir fotoğrafçıyım. Fotoğrafçılıkta çekim ölçekleri ve açılar vardır. Genel çekim, yarı genel çekim, boy çekim, bel çekim, baş çekim diye. Eğer bir adamı baş çekimle çekerseniz adamı tanıyamazsınız. Bel çekim yaparsanız biraz tanırsınız. Boy çekerseniz daha fazla, yarı genel çekerseniz biraz daha fazla, genel çekim ölçeğiyle çekerseniz etrafındakilerle, bulunduğu yeri, mekânı, arkasını, önünü, yukarısını, aşağısını yani bütün yönleriyle görüntüleyebilirsiniz. Tıpkı bir insan gibi, olay yeri görüntüleri de böyledir. Bu ölçeği olaylar için de uygularsanız olayların tamamını görebilir ve tabiî ki ancak o zaman yorumlayabilirsiniz.
Şimdi bu ölçekle, yani genel çekimle, diğer bir ifadeyle olaya uzaktan, farklı pencerelerden, açılardan ve boyutlardan bakarak yorumlayalım.
Olayı uzatmayacağım, çektiğim fotoğrafı paylaşacağım. Olay şu: Wikiliaks bize büyük şeytan Amerika ile Küçük şeytan İsrail ve ülkemiz içindeki yerli münafıkların, yani işbirlikçilerin maskesini düşürmeye ve bizim de bu fotoğrafı görmemize yaradı.
Nasıl ki Türkiye’de 2002 yılında işbaşına gelen ve 8 yıldır tek başına iktidar olan; ekonomi, siyaset, insan hakları, özgürlükler ve demokrasi alanında önemli adımlar atan bir siyasi partiyi, yerel, bölgesel ve küresel işbirlikçilerle, çeşitli entrikalarla devirmeye çalışan şebekeler var ise, Amerikada’da demokrat bir iktidarı çeşitli entrika ve oyunlarla yıkmaya, uzaklaştırmaya çalışan şeytan şebekeleri var.
Nasıl ki ülkemizdeki iktidarın toplumsal dönüşüm reformlarından rahatsızlık duyan yerli ve yabancı güçler ve işbirlikçiler var ise, Amerikada da dedesi İslam ve kendisi Hıristiyan olan, İslam’a ve Müslümanlara sempatiyle bakan, insan hak ve özgürlüklerine önem veren Obama iktidarından rahatsızlık duyan mahfiller var.
Terör devleti dediğimiz İsrail’i kim destekliyordu, Amerika. Büyük şeytan, küçük şeytan veya çıbanbaşı dediğimiz ülke İsrail. Şimdi ise İsrail Amerika’dan eskisi kadar yüz bulamıyor. Türkiye ile de arası bozuk. Obama da İsrail başbakanına randevu vermedi. İsrail çıldırmasında kim çıldırsın. Amerikanın içinde yerleşik İsrail uşağı dolu. Lobiler le ve eylemleriyle Amerikan politikalarına yön veriyorlar ve aynı zamanda İsrail’i besliyorlar. Besleme kanalları kesilen İsrail, bölgesinde yaptığı terörist eylemleri Amerika ya, Arrupaya taşıdı. Mossad vasıtasıyla bu eylemi planladı ve gerçekleştirdi.
Wikiliaks eylemi bal gibi bir İsrail projesi ve korsanlığından başka bir şey değildir.
Sızan belgelerde, bizim yerli işbirlikçiler ve münafıklar da suçüstü yakalanıverdiler. Hani o ortalarda naralar atan, ulusalcılık nutukları veren sözde vatanseverler var ya, şimdi çoğu Ergenekon davalarında arzı endam edenler. Vay be ne vatanpervermiş adamlar. Meydanlarda bas bas bağırıyorlardı, Amerikan uşaklarısınız, ülkeyi sattınız diye. Meğer tam tersiymiş te, kendilerini belli etmemek için öyle bağırıyorlarmış. Kendilerini belli etmemek için Atatürk ve bayrağı kendilerine maske yapmışlar. Saman altından su yürütmüşler.
Her şey iyi gidiyor. Hiç merak etmeyin. Ben ümitliyim. Allah tuzak kuranların tuzaklarını başlarına kakıveriyor. Allah Müslümanlar aleyhine zalimlere asla zafer nasip etmez. Tabiî ki bizim de içimizde, birbirimizle zillete düşmememiz kaydıyla.
Bak görüyorsunuz, Allah bir takım insanların eliyle, bir takım insanları bertaraf ediyor. Allah zalimler topluluğunu asla huzura ve zafere eriştirmez. Görüyorsunuz Amerika’da fitne ateşini tutuşturduktan sonra, ellerini ovuşturan ve zevkle izleyen İsrail devletinin, kundaklama şüphesi güçlü bir yangınla cayır cayır yanıyor olması, kimsenin yaptığının yanına kar kalmayacağının en net anlaşılması için önemli bir belge sayılmalıdır. Allah bir takım günahların cezasını daha dünyada iken insanlara tattırdığını belirtiyor. Hani çalma kapını, çalarlar kapını derler ya. Veya bu dünya etme bulma dünyasıdır diye ata sözü de var. Bunlardan ders ve ibret almalıyız değil mi.
Bu Wikiliaks olayının ben tüm dünyaya hayır ve iyilik getireceğine inanıyorum. Hani bir ayeti kerime var. Sizin hayır bildiğiniz şey hakkınızda şer, şer bildiğiniz bir şey de hakkınızda hayır olabilir. Allah bilir, siz bilemezsiniz. Buyrulmaktadır. Ben de diyorum ki bu bizim için şer gibi gözükmüştür, bu anlamda çok yorumlar yapılmıştır ama, ben bunun hayır olduğuna inanıyorum. Bakınız şimdi anlayamayanlar ileride anlayacaklar ve iyi ki Wikiliaks ortaya çıkmış diyeceklerdir. Şimdi kırmızı bültenle aradıkları bu adamı belki ileride dünyanın barış ve demokrasi elçisi kabul ederek ödül bile vereceklerdir.
Ne kadar kötü bir şey değil mi. Bu vatanda doğup, yaşayıp, Amerikan ve İsrail uşaklığı ve tabiî ki vatan hainliği yapmak. Savaşta idam suçudur vatan hainliği. Başarılı bir iktidarı yıkacaklar, kendi menfaat ve egolarını tatmin için dış güçlerin işbirlikçiliğini yapacaklar. İnsanlığın düştüğü seviyeye bak. Kuran’da bunlar için esfele sefilin deniyor. Yani aşağıların da aşağısı, hayvanlardan da çok aşağılarda olanlar anlamında. Yaşasın vatan hainleri ve yerli işbirlikçileri için Cehennem veya Allah bunları ıslah etsin, hidayete erdirsin demekten başka aklıma bir şey gelmiyor.
Allah her şeyin hayırlısını verdin.
Cemaat Müessesini Yozlaştıranlara Fırsat Vermeyelim
Cemaatlerle ilgili bu ikinci yazım oluyor. Hiçbir cemaate mensup değilim, karşı da değilim, üstelik destekliyorum da. Cemaatler de Osmanlıda olduğu gibi vakıf müesseslerinin farklı bir versiyonu, Müslümanların farklı yorumlarla ve hayırda yarış amacıyla bir araya geldikleri, güç, birlik ve beraberlik oluşturdukları hayırlı oluşumlardır.
Cemaat Arapça bir terimdir 3 ve 3 den fazla kişilerin oluşturdukları topluluktur. Her ne kadar cemaat denilince insanların aklına her gün dillendirilenler gelse de. Keşke insanlar sen şucu sun ben bucuyum benim cemaatim seninkinden daha üstün gibi gereksiz ve saçma düşüncelerden bir kurtulsalar ve üstünlüğün ancak takvada (ALLAH cc den en çok sakınmak) ta olduğunu anlasalar.
Sadece cemaatindekilere değil tüm inananla kardeşim deseler ve MÜ'MİNLER ANCAK KARDEŞTİRLER! Ayeti kerimesini zihinlerine iyice yerleştirseler, ve herkes ulaşabildiği alimlerden ve eserlerinden faydalansalar ve sadece belli kitapları okumasalar.
Ve bu gruplaşmaların, bölünmelerin İslam düşmanlarının bir oyunu olduğunu, maksatlarının Müslümanların arasına nifak ve fitne koyarak bizleri parçalamak olduğunu anlayabilseler.
Oysaki buna müsaade etmemeliyiz. RABBİMİZ bir, dinimiz bir, kitabımız bir, kıblemiz bir ve biz hala neyin kavgasındayız? Biz ayrı gruplar değiliz, bir ümmettiz. Tıpkı İbrahim peygamber gibi. Ey Müslüman’lar artık uyanalım, din düşmanlarının bizi bölmesine izin vermeyelim. Artık Kur- an ve peygamberin sünnetine önem verelim. Rabbimiz dememiş mi? (peygamber size neyi getirdiyse onu alın, neden nehyettiyse onu bırakın. Bugün niçin insanlar kendi cemaatinin görüşünü öne geçirmiş? Nasıl olur da insanlar bu mesele falan cemaatte şöyle ama bizde böyle diyebiliyorlar? Bu insanlar kaynağını aynı kitaptan aynı sünnetten almıyorlar mı acaba. İbni abbasın mevkufen gelen şu hadisine lütfen dikkat edelim (başınıza taş yağacağından korkuyorum; ben Allahın resulü (sav) şöyle şöyle dedi diyorum, siz ise Ebubekir ve Ömer şöyle şöyle dedi diyorsunuz. Şu anki insanların şahısları, grupları ve hocalarını bilerek veya bilmeyerek Allah ve resulünün nasıl önüne geçirdiklerine bir bakalım. Eger ibni abbas, Allah cc ondan razı olsun, şu halimizi görseydi bizi hangi felaketle uyaracaktı acaba? Başımıza taş değil kayaların yağacağından mı yoksa.. Harekette birlik olmadıkça fikirde birlik fayda etmez! Ey rabbimiz bizleri dosdoğru yola ilet kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğramış ve sapmışların yoluna değil
Tabiî ki evrensel ve büyük cemaat İslam Cemaatidir. İşte bende âcizane büyük cemaatin içindeyim. Rehberim Kuran, önderim Hz Muhammed S.A.V.
İşte Gönen’de muzdarip olduğum güncel bir konu. Yozlaşmış cemaat mensubu kazığı yemekten bıktım. Müslüman Müslümanı kandırır mı kandırmaz. Müslüman ne kandırır, ne aldatır ne de kandırılır ve aldanır. Önceki bir yazımda Cemaat Kardeşliği mi, İslam Kardeşliğimi!
diye bir makale kaleme almıştım ve demiştim ki;”Hepimizin malumu ki, ülkemizde cemaatlerle siyasi patiler artık birbirine karışmış vaziyette. Cemaat taassubu almış başını yürümüş. Son zamanlarda bazı cemaat mensuplarından müthiş derecede kazık yedim, aldatıldım.
Mesleğim gereği cemaatlerin içerisinde, sohbetlerinde ve sosyal faaliyetlerinde kısmen, misafir olarak bulunmaya çalıştım. En azından davete icabet sünnettir yaklaşımıyla tekliflere icabet ettim. Hem bilgilenmeye, faydalanmaya hem de araştırma ve incelemeye çalıştım. Gördüm, anladım ve yaşadım ki, cemaatler de artık çığırından yani İslam dairesinden çıkma eğilimlerine girmişler. Kuran’ın tarif ettiği ve övdüğü cemaatler yerini, bambaşka bir hizip ve dünyalık menfaat gurubuna yöneltmiş.” Diye devam etmiştim.
Aradan birkaç ay zaman geçti, birisiyle bir alış veriş yaptık, para ödemeye gelince bir türlü para alamadık. Oyalama, mazeret, yalan dolan en sonunda borcunu ödemeden başka çıkar yol kalmayıp sıkışınca, benim haberim yok, ben almadım, istemedim, öyle konuşmadık, böyle konuşmadık demez mi hayretler içinde dona kaldık. Söyleyecek laf, söz bulamadık. Adam açıkça her şeyi inkâr ediyor, tersini söylüyor. Aka kara diyor. Sonra adamı bir araştırdık ki oooo. Kaç kişiyle aynı şekilde sorunlar yaşamış, kaç kişiyi aynı şekilde kandırıp kazıklamış. Filanca kişiyi nasıl bilirsiniz diye sorduğumuz insanlar beş para etmez adam demezler mi. Üstelik de bir cemaate mensup olarak biliniyormuş. Bu adamla cami çıkışında bu alışverişi konuştuk ev yaptık, kendi mekânında da işlemi gerçekleştirdik. Yani alnın secdeye gidecek, namazdan sonra Müslüman kardeşini inkâr ve yalanla kandırıp, kazıklayacaksın. Namazlarından gafil bulunanlar ayeti sanırım bunlar için indirilmiş. İşte cemaatlerin içinde yozlaşmış insanların olduğuna ve bu yozlaşmanın gün geçtikçe arttığına dair çarpıcı örneği bizzat yaşadım ve yaşamaya da devam edeceğimiz anlaşılıyor.
İnanın şu küçücük şehirde bir yıl içinde aynı şekilde tam dört kişiden kazık yedim, yani alacağımı, hakkımı alamadım. Ne verdiler ne de gelip helâlleştiler. Kulaklarının üzerine yattılar. Ne pişkin adamlarmış. Bu dört adamın da ne hikmetse hepside aynı cemaate mensubiyeti bulunuyormuş. Ortak özellikleri hep aynı. Almak, almak, almak.. Vermemek, vermemek, vermemek. Yani sen onlardan alacaksın, paranı da vereceksin, onları zengin edeceksin. Ama onlar senden asla almayacaklar, sana paraları gitmeyecek, nasip olmayacak- yani cemaatten değilsen sana vereceklerini vermeyebilirler. Cemaat dışındaki kişilerin canıma, malına zarar vermek sanki caiz gibi bir anlayış sezinledim.
Bu tür kişilere sesleniyorum. Çıkın cemaatten, uzak durun. O güzide müesseseyi, anlayışı kirletmeyin. İnsanları cemaatlere ve cemiyetlere karşı soğutmayın, düşman etmeyin. Cemaatin temsilcilerine ve üyelerine sesleniyorum. Sokmayın aranıza bu sahtekarları. Artık Gönen’de bir iş ve alışveriş yapacağım bir kişinin ön araştırmasını yapacağım. Hangi cemaatten diye. Sonradan sürprizle karşılaşmamak için bundan sonra sorup soruşturacağım. Aldanmamak için daha uyanık olacağım. Bunları niye yazıyorum, ben bir kazık yedim başkaları da yemesin diye. Bu tür kişileri içimizde barındırmayalım ve kendimizi de sömürtmeyelim diye.
Burada toplu olarak bir cemaati ve cemaatleri suçlamıyorum tabiî ki. İsimde zikretmiyorum, anlayan anlar, anlamak istemeyenler anlamaz zaten. Herkes kendine bakmalı, kendi kendine sormalı biz miyiz, ben miyim acaba bu bahse konu kişi veya cemaat diye.
Her cemaati dinlemeye, anlamaya çalıştım inanın daha çok soğudum cemaatlerden. Bir cemaat mensubu, başka bir cemaat mensubunu ve liderini öyle yerden yere vuruyor, aşağılıyor, hakaret ediyor, amerikancı ve ajan diyor, bölücü, hain ve mürtet ilan ediyor ki şaşırmamak elde değil. Adeta Müslüman kardeşinin ölü etini yiyorlar.
Herkes kendi cemaatiyle övünüyor, karşısındakini tamamen dışlıyor. Bu ne çirkin bir durum değil mi. Kendi cemaatiyle övünüyor, karşısındakileri zavallı, doğru yolu bulamamış, rehbersiz, mürşitsiz, yanlış yolda, cehennem çukurunda olan biri diye ilan ediyor. Belki beni de kendi akıllarınca öyle ilan ediyorlardır.
Ama Kur’an tersini söylüyor. Hucûrat 13:”...Biliniz ki, Allah katında en iyiniz, takvası en ziyade olanınızdır. Şüphe yok ki Allah alimdir, her şeyi bilen de, her şeyden haberdardır.
İslam kardeşliğinin yerini, adeta cemaat kardeşliği almış. Yani ümmet bozulmuş deforme olmuş. Oysa Kur’an bakınız ne buyuruyor.
Hucûrat 10: ”müminler (dinde) ancak kardeştirler.
Bu cemaat mensuplarından, ve tabiî ki günümüzdeki birçok insanın kendi menfaatlerine sözlerini tutmadıklarını ve anlaşmalarına bağlı kalmadıklarını, hatta açık açık yalan söylediklerini, sözlerini ve vaatlerini inkâr ettiklerini bizzat mağduru olarak gördüm ve yaşadım. Oysa Kuran bakınız ne buyuruyor.
Maide 1: ”Ey iman edenler! Allah ve insanlar arasında verdiğiniz söz ve yaptığınız bağlantıları yerine getirin”.
İsra 34: ”Bir de ahdi (yapılan sözleşmeyi) yerine getirin. Çünkü verdiği sözden cayan (kıyamet günü) sorumludur”.
Tevbe.119: ”Ey müminler! Allah’tan korkun (fenalıklardan sakının) imanında ve sözünde doğru olanlarla beraber olun.”
Allah hepimizi haram yemekten, kul hakkına tecavüz etmekten korusun. Gerçek Müslümanlıktan, Kuran’ın nurlu yolundan ve peygamberimizin önderliğinden ayırmasın.
Önemli Açıklama:
Bundan sonraki yazılarım inşallah yerel değil genel anlamda ve konularda olacaktır. “Gönen Sohbetleri/ Keşif” adıyla yayınlanacak makalelerim, inşallah haftada bir veya birkaç kez olabilecektir. Dileyen herkes yazılarımı www.kesiftv.net sitesinden de takip edebilir. Yine nasip olur, bir aksilik çıkmaz ise Keşif adındaki köşe yazılarımız, çok önceden yaptığımız bir mutabakat gereği, ülkemizin sevilen, etkili ve güçlü gazetesi olan Vakit te de yayınlanacaktır.
Tabiî ki önümüzdeki günlerde Keşif programına da yeniden başlayacağız. Hangi televizyonda olur belli değil ama, ulusal bir televizyonda olacak ve dünyanın her tarafından izlenecek. Bu sefer uzun soluklu bir koşuya çıkıyoruz. Türkiye ve Balkanlarda bu programı yapacağız. Balkanlar, yani eski Osmanlı topraklarında. Bosna, Makedonya, Üsküp v.s. Programı Senegalli zenci Müslüman Mustafa Sabuyla birlikte sunacağız. Bu da büyük bir sürpriz olacak. Belki televizyonlarda bir ilk olacak. Bize tabiî ki sponsor lazım. Televizyon kanallarının hiç biri TT haricinde, maalesef para almadan program yayınlamıyorlar. Televizyonların her şeyleri para para para olmuş.
Bizde bu para kaynağını oluşturmaya çalışıyoruz. Gönen’den destek yok. Gönenin zenginleri maalesef ortaya çıkmıyorlar. İnanın geçen bir sohbette bahsedildi, ayda 20 milyon TL kira geliri alan bir hacı teyzeyi konuşuyorlardı. O hacı teyze bize programın yayınlanması için aylık 20.000 TL aldığı kiralardan şöyle 2.000 TL cik bir kaynak verse biz neler neler yapacağız ama. Sohbetini yapan kişiye sordum, GönTAM’a bağış istesek, 20 TL aidat verir mi dedim, vermez, alamazsın dedi. Buradan seslenelim yinede, program için zenginlerimizin, hayırseverlerimizin desteklerini bekliyorum. Belki birisi çıkar diye. Malum bizim programlarımızın içeriği belli. İnsanlığın iyiliğine, hayrına olacak dosyaları işliyoruz, toplumun bilgilenmesine, eğitimine, kalkınmasına faydalı olacak konuları ele alıyoruz.
A.Kadir Demircan Facebook İletişimi
Dostları ilə paylaş: |