Dinlerarasi diyalog tuzağI ve Dinde reform


YENİ BİR DİN KURMA GAYRETLERİ



Yüklə 1,16 Mb.
səhifə50/67
tarix21.12.2017
ölçüsü1,16 Mb.
#35568
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   ...   67

YENİ BİR DİN KURMA GAYRETLERİ


Aslında bu değiştirme işi sadece kurbanla sınırlı değildir, bunların gerçek niyeti dini tamamen değiştirmek, kendilerine göre yeni bir din kurmak. Vahye dayalı, nakli esas alan İslamiyeti yok edip, Protestanlık gibi yeni bir dinin tarih sahnesinde yerini almasını sağlamak.

Bunun için önce dinin, temeli esası olan imandan başladılar işe. Dinlerarası diyalog çalışmaları ile, Hıristiyanlığın da Yahudiliğin de hak din olduğu, bunlara inanların da Cennete gideceği fikri gündeme getirildi.. Bu dinlerle, amentüde yani inanılacak şeylerde ittifak olduğu söylendi. Halbuki, ibadetlerde olduğu gibi iman konusunda da bunlarla ortak noktamız yoktur. Mesela, Hıristiyanlarda, üç tanrı inancı vardır, meleklerin Allahın kızları olduğuna inanırlar, biz Hz. Musa’ya, Hz. İsaya inanırız, onlar Muhammed aleyhisselama inanmaz.



Diyalogtan esas maksat, müslümanların imanını bozmak, özellikle de, imanın özü olan, “Hubbu fillah ve buğdu fillah” ı yani, Müslüman olanı Allah için sevmek, Müslüman olmayanı Allah için sevmemek, ona düşman olmak esasını yıkmak. Bir de, emri marufu, neyhi münker’i yani, dinimizin doğru inanışını yaymak, yanlış inanışlara, yaşayışlara mani olmak, emrini ortadan kaldırmak.

İmandan sonra sıra namaza geliyor. Burada da iddiaları şu: Namaz duadan ibarettir, Allahı hatırlayıp ona sığınmak kafidir. Namaz kılma imkanı olmayanlar, namaz vakitlerinde bunu yaparlarsa namaz şartı yerine gelmiş olur. Kur'an'da ne namazın şekli ve ne de vakitleri hakkında bir açıklık olmadığını söyleyerek dinimizi bu Arap hurafelerinden kurtarmak gerek diyorlar.

Halbuki namaz dinin direğidir. Peygamber efendimiz, en zor şartlarda mesela çetin savaş şartlarında bile beş vakit namazı bilinen şekliyle mutlaka kılmıştır. Peygamberimizin varisi olan âlimler de, namazı bedendeki başa benzetmişlerdir, başsız beden olamayacağı gibi namazsız din olamayacağını ve namaz kılmayanın dinini yıkmış olacağını bildirmişlerdir.

Zekat için de, zekat bir vergidir, vergisini veren zekatını da vermiş sayılır diyorlar. İlla vermek istiyenler de, Kur’an-ı kerimde oranı bildirilmediği için, gönlünden ne koparsa, sembolik bir şey vermekle zekat borcunu ödemiş olur, heyezanında bulunuyorlar.

Dinimizin hac şartını da, kurban meselesinde olduğu gibi, fakir, muhtaç kimseler varken hacca gidilmez, hac parasını onlara vermek lazım, fikrini ortaya attılar. Hac ibadetini bozmak için de, senenin belli günlerinde değil de senenin diğer günlerine yaymak gerekir, diyorlar. Ayrıca, şeytan taşlama da yok. O nefsinizdeki şeytanı taşlamaktır, diyorlar.

Oruca gelince; aslında o bir diyet ve kötü söz söylememe, yanlış iş yapmama konusunda yılda bir kez insanın kendi kendini otokontrole tabi tutması ve disiplin altına alması olayıdır. Bunu bir gün durup bir gün yapmak da mümkün. Aralıksız otuz gün tutmak ta şart değil diyorlar.

Sadece bu saydığımız ibadetlerde değil tabii ki, her konuda yeni projeleri var bunların. Bunlara göre kalb temiz olsun, herkese iyilik yap yeter. İbadete bile luzum yok. İsim vermeden hümanizmi din diye halkın önüne koymaya çalışıyorlar.

Peki, biz bu olup bitenlere seyirci mi kalacağız. Hayır, dinimizi fıkıh kitaplarından, ilmihal kitaplarından en iyi şekilde öğreneceğiz ve öğreteceğiz. Öğrendiklerimizi en güzel şekilde yaşayacağız ve yaşatacağız. Aksi takdirde, Cenâbı Hak, verdiği nimetin kıymetini bilmediğimiz için elimizden alır, dünya ve ahıretimiz harab olur.

Allahü teâlâ kıyamete kadar dinini devam ettireceğine göre, başka milletlerle de devam ettirebilir bu dini. Bu İslam nimetinin on asırdır, bizde olması bundan sonra da bizde kalacak manasına gelmez. Yüce Allah, “Gönderdiğim nimetlerin kıymetini bilir, şükrünü yaparsanız, nimetlerimi artırırım. Şükrünü yapmazsınız elinizden alır, şiddetli azab ederim” buyuruyor.

Unutmayalım, tarihte bunun örnekleri çoktur!..




YENİ İSLAMCILIK PROJESİ


Kanal 7’de, Türkiye’deki Müslümanların durumu tartışılıyordu. Aralarında ilahiyatçıların da bulunduğu birçok konuşmacı, Müslümanların bugünkü, dağınıklılığını, sıkıntılarını ve bunların sebeplerini konuşuyordu. Başka bir ifade ile suçlu aranıyordu Müslümanların bugünkü iç açıcı olmayan hallerine.

Ben kendi kendime, “ Suçu niçin şurada burada arıyorsunuz, dini kendi kafalarına göre yorumlayan, refomcu ilahiyatçılar değil mi?” diye söylenirken, ilahiyatçı Prof. Hayri Kırbaşoğlu söz alarak, katili bulmuş bir komiser edasıyla, kendine göre birçok safsata gerekçeleri de sıralayıp, “ Bütün bu olumsuzlukların müsebbibi, ilmihal kitaplarıdır” demez mi?

Yine kendi kendime, “Pes! Doğrusu” dedim. Hani derler ya, “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır!” aynen öyle! Çok şükür başka bir ilahiyatçı söz alarak beni biraz olsun ferahlattı. Şükürler olsun ki, az da olsa insaf ehli ilahiyatçılar da varmış, dedim. Bu ilahiyatçı Prof. dedi ki:

Biraz insaflı olalım, Allahtan korkalım, eğer bugün öyle veya böyle memleketimizde Müslümanlık varsa, bu ilmihaller sayesindedir. Bir “Mızraklı ilmihal’in yaptığı hizmeti nasıl inkar edebiliriz. Halkımızın sahip olduğu din bilgilerinin esas kaynağı, “Mızraklı ilmihal’dir. Bugün halkımız islamiyeti yaşıyorsa, bu beğenmediğiniz ilmihaller sayesindedir. İlmihal kitaplarını şekilcilikle suçlamak, bu kitaplarda, ahlâk bilgisi, hikmet, şuur yok demek yanlış olur. İlmihal’lerin konusu zaten şekildir; yani namaz nasıl kılınır, abdest nasıl alınır... bunları anlatmak. Bir kitap konusu gereği anlattıkları ile nasıl suçlanabilir. Sonra din kitapları sadece ilmihallerden ibaret de değil ki. Ahlak kitapları, hikmet kitapları da var. Bunların hepsini ihtiva eden kitaplar da var. İsteyen bunları da alıp okuyabilir. Bunu engelleyen mi var?”

Eski ve günümüz ilmihallerine karşı çıkan ilahiyatçı Prof, kendisinin yeni bir ilmihal kitabı yazacağını söyleyince, bir başka konuşmacı hoşuma giden, yüzde yüz gerçeği yansıtan çok güzel bir söz söyledi: “ Zahmet etmeyin hocam, yazacağınız ilmihali hiç kimse okumaz. Niçin diyecek olursanız, sebebini de hemen söyleyeyim: Dini bir kitabın okunması için, yazanın, ihlaslı olması, ilmi ile amil olması, yani İslamiyeti yaşaması, takva sahibi olması lazımdır. Bugün bu vasıflarda din adamı kalmadı. Eski kitapların çok okunmasının hikmeti de burada zaten. Çünkü, onlar gerçekten takva sahibi samimi insanlardı. Söylediklerini, yazdıklarını eksiksiz olarak yaşayan kimselerdi. Sadece Allah rızası için yazıyor ve konuşuyorlardı. Bugünkü din adamları için bu söylenebilir mi?”

İlmihal, özellikle Mızraklı ilmihal düşmanlığı yeni değil. Fakat son yıllara kadar, bu düşmanlığı dinsizler, ateistler yürütüyordu. Mesela, Nazım Hikmet’in Mızraklı ilmihal düşmanlığını hedef alan bir şiiri vardır. İşin düşündürücü, ürkütücü yönü, ilahiyatçıların da bu kampanyaya katılmaları. Nazım Hikmet’in düşmanlığını anlıyorum; düşüncesi gereği dini ortadan kaldırmak istiyor. Zira kendisi inançsızdı. Peki, ya İlahiyatçılar ne yapmak istiyor acaba? İster istemez insanın aklına geliyor, yoksa bazı ilahiyatçıların da nihai hedefleri dini ortadan kaldırmak mıdır?

Bu konularda kafa yoran bir yazarın şu tespiti de bu şüpheyi doğrulamaktadır:

“Yeni İslâmcılık projesi, daha önce dinle ilgisi olmayan elitler, aydınlar tarafından yürütülüyordu. Bundan netice alınamayınca yeni proje yürürlüğe konuldu. Bu yeni projeye göre, “Yeni İslam” başka bir ifadeyle dinsizleştirme, İslâmcı elitler ve aydın din adamları(!) eliyle yürütülecek. İslâmı Protestanlaştırma Projesi ile de buna destek verilecek. Veya, İslamı protestanlaştırma projesine dönüştürülecek.”

Dış güçlerin özellikle de, İngilizlerin ve “Vatikan”ın yönlendirdiği bu projeyi önlemenin yolu, asırlardır olduğu gibi, dinimizi ilmihal, fıkıh kitaplarından öğrenmekten geçer.( Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye ve 2. Kısımda “Mızraklı İlmihal” olan İslam Ahlâkı kitapları fıkıh bilgilerini, İslâm ahlâkını, hikmet ve İslâmi şuuru çok güzel bir şekilde bildirmektedir. Sinsi oyunlara gelmemek için, bunlar mutlaka dikkatlice okunmalıdır.)





Yüklə 1,16 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   ...   67




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin