Dinlerarasi diyalog tuzağI ve Dinde reform


Ceditçilik, (Dinde reform) hareketinin öncüleri



Yüklə 1,16 Mb.
səhifə52/67
tarix21.12.2017
ölçüsü1,16 Mb.
#35568
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   67

Ceditçilik, (Dinde reform) hareketinin öncüleri:

Abrurrahim bin Osman Otuzimeni (1754-1834)

Abdünnasır b. İbrahim Kursavi ( ö. 1812)

Şehabettin Mercani (ö.1889)

Ziyaeddin Kemali (ö.1942)

Alimcan Barudi ( ö.1921)

Musa Carullah Bigi ö.1949)

Rızaeddin b. Fahreddin (ö.1936)



Hareketin bütün temsilcileri bunlar değil tabii ki. Bunlar sadece meşhur olanları. Özellikle de, hareketi başlatan, Kursavi; tanıtan, sistemleştiren Mercani; hareketi yayan, taraftar toplayan Carullah’tır. Bunun için bu harekette daha çok bu üçünün ismi geçer. Musa Carullah, Batı’da “İslamın Luther’i” olarak tanınır.

Hareketin belli başlı fikirleri:


1- Bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün âlimler, bütün kitaplar, dört mezhebin fıkıh kitapları da dahil olmak üzere yok farz edilip, din Kur’an ve hadis ışığında yeniden yorumlanacak.

2- Bütün âlimlerin yok farzedilmesi ile beraber, dinin yeniden yorumlanmasında, İbni Teymiyye, İbni Kayyum el- Cezviye, Muhammed Abduh, Reşid Rıza, Cemalettin Efgani gibi reformcuların fikirlerinden ilham alınacak.

3- Medreseler yeniden yapılandırılacak; Batı ölçülerinde, eğitim reforma tabi tutulup Rusça okullarda mutlaka okutulacak. (İsmail Gaspıralı 1881’de yayınladığı, “Russkose Musulmanstvo” (Rus İslamı) kitabında bu eğitimin temel unsurlarını bildirmektedir)

4- Aklı esas alıp, vahiy ile eşit duruma getirilecek. Asırlardır devam eden Vahiy inancı yıkılarak; bütün dini bilgilerin nakle dayandırılması bırakılıp din akıl ile yorumlanacak. Bu konuda, Kindi, İbni Rüşt, Farabi, İbni Sina gibi felsefecilerin fikirlerinden ilham alınacak. Buna dayalı olarak Mercani, akıl-vahiy ikiz kardeş prensibini getirmiştir. Sonrakiler de buna sıkı sıkıya sarılmışlardır. Aslında bunların esas fikri aklı esas almaktır, çekindikleri için ancak bu kadarını söyleyebildiler.

5- İbni Sina, İbni Rüşt, Farabi gibi felsefecilerin, “dünya, âlem ebedidir, sonsuzdur” görüşü benimsenecek. İmam-ı Gazali hazretleri felsefecilerin bu fikirlerini çürütüp, onların küfre düştüklerini bildirdiği için onunla mücadele edilecek. İmam-ı Gazali hazretleri taassupçulukla suçlanacak.

6- Ehli sünnet inancına; kelâm, itikat kitaplarının bildirdiği şekilde iman edilmesine ve yine fıkıh kitaplarında bildirildiği gibi amel, ibadet yapılmasına karşı çıkılacak. Bu İslamın önünde en büyük engel olarak görülecek. Herkesin, istediği gibi inanması ve istediği gibi ibadet yapması teşvik edilecek. Herkes istediği gibi inanır, istediği gibi ibadet ederse ortada din diye bir şey kalmayacak; böylece bunlar da nihai maksatlarına ulaşmış olacaklar.

7- Kur’an-ı kerimde geçen, kafirlerin “ebedi” olarak Cehennemde kalacağı ifadesi , uzun süre manasında ele alınıp, Cehennemin sonsuz olmadığı, kafirlerin de sonunda cennete gireceği fikri savunulacak. Halbuki sadece Kur’an-ı kerimde değil hadis-i şeriflerde de, kafirlerin ebedi, sonsuz olarak Cehennemde kalacağı bildirilmiş, 15 asırdır, bütün alimler, müminler böyle inanmışlardır. Vahyi değil, aklı öne çıkarmalarının bir sebebi de budur. Herkes istediği gibi yorumlasın, din diye bir şey kalmasın.

8- Tasavvufa karşı çıkılacak, tasavvufun dini bir ilim olmadığı, İslama, Hint, Fars ve Yunan kültüründen geçtiği fikri savunulacak.

9- Kur’an-ı kerimin mutlaka tercümesinin yapılması ve namazlarda, her milletin kendi ana diline göre yapılan tercümenin okunması savunulacak. Carullah, bir makalesinde, tercümenin mukaddes bir vazife olduğunu hatta farz olduğunu dile getirmiştir. Kendisi de bir tercüme yapmış fakat bastıramamıştır. Bastırması için Cemal Kutay’a vermiş, daha sonra da bu tercüme kaybolmuştur. Cemal Kutay’ın ısrarla Türkçe ibadeti savunması fikri demek ki Carullah’tan geçmiş.

10- Miracın bir rüya olduğu, bedenen gerçekleşmediği fikri işlenecek

11- Bunlara göre, ictihadın terk edilip belli bir mezhebe uyulması yanlıştır, her Müslümanın gücüne göre, ictihad yapması farzdır. İctihad kapısı kapanmamıştır. Mercani, daha da ileri gidip, hadis varken fıkıh kitapları ile amel etmenin küfür olduğunu söylemiştir. Carullah da, bir mezhebe uymanın, bu mezhebi Kur’an yerine geçirmek olduğunu söylemiştir.

12- Kadınlar ön plana çıkartılacak. Eski fıkıh âlimleri, erkek oldukları için, taraf tutup, İslamiyetin bildirdiği hak ve hürriyetleri kadınların ellerinden aldığı söylenecek. Kadın ve erkeğin, nikahta, boşanmada, mirasta eşit hakka sahip olmaları gerekir fikri savunulacak. Carullah, hazırladığı raporda, birden fazla evliliğin yasaklanmasını istemiştir. Kadının, hukuki, sosyal, dini yönden eşit olduğu iddia edilerek. Kur’an-ı kerimde geçen, erkeklerin üstünlüğü ifadesini alimlerin yanlış anladıkları fikri yayılacak; bu konularla ilgili hadisi şeriflerin Yahudi inancını yansıttığı bildirilecek.

24-27 Nisan 1917’de Ceditçilerin Kazan’da yaptığı Kadınlar kurultayında, kadınların erkeklerle eşit oldukları ve çok evliliğin, insanlık ve adalete aykırı olduğu fikrine varılarak bitirilmesine karar verilmiştir. 1-11 Mayıs 1917’de Moskova’da toplanan genel kurultayda da bu kararlar aynen kabul edilmiştir.

Bu kurultayın tutanaklarında geçen şu ifade gerçek niyetleri açıkça göstermektedir. “ Efendiler, unutmayınız ki, Kur’anın bazı kuralları eskimiştir. Bunları tarihin malı saymak lazım...” ( Rusya’da Birinci Müslümanlar Kongresi Tutanakları- Kültür Bakanlığı yayınları sh.394)

Ancak bu kurultaydan altı ay sonra, meydana gelen komünist ihtilali, reformcuların yaklaşık 70 yıllık çalışmalarını yerle bir etti. Böylece “Dinsizin hakkında imansız gelir” sözü bir kere daha gerçekleşmiş oldu.

Bu ifadeler, bu iddialar sizlere bazı sözleri, bazılarının çalışmalarını hatırlattı zannederim. Bugün ülkemizde bu ve buna benzer sapık fikirleri, dinde reformu savunanların da aynı yolun yolcuları olduğunu unutmayalım!

“İslâm'ı bozma gayretleri”


Dinlerarası diyaloğun, reformist faaliyetlerin dinimize verdiği zararı bilenlerin sayısı maalesef çok az. İşte bu az sayıdaki insanlardan biri de M.Şevket Eygi’dir. Sayın Eygi bir yazısında bu tehlikeyi şöyle dile getiriyor:

“İKİNCİ Meşrutiyet hareketi bir Mason-Dönme hareketiydi. O günden bugüne İslâm dinini tahrif etmek (bozmak) için birtakım gizli mihraklar sinsi bir şekilde hiç aralık vermeksizin çalışmaktadır.

Onlar gerçek İslâm'ı kaldırıp, yerine reforme edilmiş, yenilenmiş, ilahî bir din olmaktan çıkartılıp beşerî bir hümanizma veya ideoloji haline getirilmiş muharref bir İslâm koymak istiyorlar.

1950'li, 60'lı yıllara kadar imparatorluk devrinden kalma eski icazetli sünnî ulema, dersiâmlar, müftüler, hakikî hocalar vardı. Onlar dinde yenilik, reform, tağyir (değiştirme), tahrif (bozma), yeni bir din türetme hareketine karşı çıkıyorlardı. Halkı da uyarıyorlardı. Maalesef onlar gittikten sonra dengeler bozuldu ve reformcular, yenilikçiler, tahrifçiler hayli tahribat yaptı.

Reformcular, yenilikçiler, tahripçiler en büyük zararı Kur'ân tercümeleri, mealleri, tefsirleri sahasında vermişlerdir.

Eskiden dinsizler şöyle söyleyip yazıyordu:

"Yobaz hocalar aradan çıksın, her Müslüman dinini kutsal kitabın Türkçe tercümesini, mealini, yorumunu bizzat okuyarak öğrensin..."

Böyle bir öğrenme metodu elbette yanlış bir metottur. İslâm dinini öğrenmenin en güzel ve doğru yolu:



1. Hacimce küçük, orta, büyük ilmihal kitaplarını,

2. Ehl-i sünnet ve cemaat ulemasının tertip etmiş oldukları akaid (inanç bilgileri), fıkıh, ahlâk kitaplarını muteber, güvenilir hocalardan okuyup ders almaktır.

İslâm hakkında bilgisi olmayan bir kimseye on ciltlik bir tefsirle, yanında yine on ciltlik bir hadîs külliyatı verseniz, o bu iki kitabı kendi kafasına göre okuyarak abdest almasını, iki rekat namaz kılmasını öğrenemez. İslâm dininin temel bilgilerini öğrenmenin en güzel ve pratik yolu bir ilmihal alarak onları kolayca, kısa zamanda, açık ve seçik olarak öğrenivermektir.

1950'li yıllarda önemli bir mevkide bulunan kodaman bir Farmason ve dinsizin bir içki sofrasında şöyle demiş olduğu rivayet olunmaktadır:

"Biz şimdiye kadar cepheden savaşarak dini yıkamadık, bu sefer işi mihraptan halledeceğiz..."

Maalesef günümüzde İlahiyat fakültelerine birtakım reformcular, yenilikçiler yuvalanmıştır.

Hoca geçinen bazıları mezhepsizlik, fıkıh ve sünnet düşmanlığı, telfik-i mezahip (Fıkıh mezheplerinin dini hükümlerini karışık şekilde uygulayarak dini oyuncak etmek), Ehl-i Sünnet aleyhtarlığı yapmaktadır.

Sanki İslâm tarihinde doğru dürüst imam, müçtehid, büyük hoca kalmamış gibi azılı Farmason, yalancı, Müslümanları kandıran, İranlı olduğu halde kendisini Afganistanlı olarak tanıtan, şiî olduğu halde takiye yaparak sünnî görünen, arrivist ve maceraperest Cemalüddin Afganî'yi kurtarıcı olarak gösteren bir fırka bile türemiştir.

Ankara İlahiyat Fakültesinde Pakistanlı Fazlurrahman cereyanının hayli taraftarı bulunduğunu öğrendiğim zaman çok üzüldüm. Bu adam İslâm'daki, Kur'ândaki, Şeriat ve fıkıhtaki hükümlerin bir kısmının bu devirde geçerli olmadığını iddia ediyormuş. Böyle bir inanç sapıklık değil midir? Allah'ın inzal etmiş olduğu hükümlerin bir kısmını kabul etmek, bir kısmını reddetmek dalalet değil midir? İslâm bir bütün değil midir?

Tabiî ki, bütün ilahiyatçıları suçlamıyorum. Ehl-i Sünnet dairesi içinde olanlarını tenzih ederim, kendilerine hürmet beslerim.

Maalesef Diyanet İşleri Başkanlığı da hayli yara almıştır. 1970'li yıllarda, Farmason ve yalancı Afganî'nin tilmizi Abduh'un talebesi Reşid Rıza'nın Telfik-i Mezahib konulu bozuk ve kafa karıştırıcı kitabı maalesef Başkanlık yayınları arasında basılmıştır.

İslâm dini ilahî ve kutsal son dindir. Ana kaynaklarında bir kayıp yoktur, herhangi bir tahrifat olmamıştır. İslâm Şeriatının hükümleri Kıyamet'e kadar baki olacaktır. İslâm dininin gelmesi ile diğer dinlerin ve Şeriatların hükümleri ortadan kaldırılmıştır.

Son zamanlarda garip, acayip, şüpheli, şaibeli bir "Dinlerarası Diyalog" cereyanı çıktı. Zünnarlı papazlar, kippalı hahamlar, İslâm hocaları, Bahaîler, Dr. Moon dini temsilcileri bir araya geliyor ve "Diyalog" yapıyorlar. Nedir bu diyalog? Mahiyetini, içyüzünü bilen yok. Diyalog diyorlar ama fazla açıklamıyorlar. Müslümanlar daha önceki dinlerin peygamberlerini kabul ediyor ama ötekiler Hazret-i Muhammed'in hak peygamber olduğunu, Kur'ân'ın hak kitap olduğunu, İslâm'ın hak din olduğunu kabul etmiyorlar. Bu "Dinlerarası Diyalog"un bir tuzak olduğu besbellidir. Her bulaşık işte olduğu gibi bu işte de birtakım kimselerin birtakım rantlar yediklerinden, sebeplendiklerinden şüpheleniyorum.

Aklı başında ve vicdanlı Müslümanlar din konusunda yanlış işler yapmamak, bindikleri dalı kesmemek istiyorlarsa geleneksel Ehl-i Sünnet Müslümanlığına sımsıkı bağlı kalmalıdır. Reform, yenilik, mezhepsizlik, fıkıh ve sünnet düşmanlığı, Kur'ân'ı kendi heva, heves ve re'yi ile tercüme ve tefsir etmek bunlar İslâm'a ve Ümmet'e zarar veren işlerdir.

Dinde reform ve yenilik cereyanını Müslümanlar değil Dönmeler çıkartmıştır.

Nitekim menfi Türkçülüğü, milliyetçiliği de onlar çıkartmıştır. Tekin Alp, nâm-ı diğer Moiz Kohen efendiyi unutmayalım. İslâm'a karşı, dine saldıran bir Türkçülük ve milliyetçilik olmaz. Hakikî Türkçü ve milliyetçi, kendisi dindar olmasa bile dine saygılıdır.

Açıkça beyan ediyorum:

Dinde reform, dinde yenilik, Fazlurrahmancılık, telfik-i mezahip, mezhepsizlik, Sünnet düşmanlığı Mevla'ya götürmez, belaya götürür.

Amerika'nın, İsrail'in, Siyonizmin, Haçlıların, Dönmelerin gayesi İslâm'ı bozmaktır. Bunu yapamayacaklardır. Çünkü dinimiz ilahî koruma altındadır.

Müslümanlar! Din konusunda tartışmayınız, din konusunda hiziplere ve fırkalara ayrılmayınız. Din ticareti yapanlara yardım etmeyiniz. Ehl-i Sünnet çizgisinden bir milimetre bile ayrılmayınız.

Dinde reform ve yenilik yapılmasını istemek İslâm'ın ilahî, mükemmel bir din olduğundan şüphe etmek demektir.

Reform ve yenilik tuzağına düşmeyiniz.

Ehliyetsiz, icazetsiz, liyakatsiz kişilerin para kazanmak veya ortalığı karıştırmak için yazdıkları tercüme, meal, tefsirleri okumayınız.

Sizi akaid, taharet, ibadetler, kısaca muamelat, ahlâk bölümlerini ihtiva eden muteber bir ilmihal kitabı kurtarmaya yeter. Muteber din kitaplarındaki bilgileri öğreniniz ve hayata uygulayınız.”


Yüklə 1,16 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   67




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin