Dinlerarasi diyalog tuzağI ve Dinde reform


PRENS METTERNİCH’İN TAVSİYELERİ



Yüklə 1,16 Mb.
səhifə43/67
tarix21.12.2017
ölçüsü1,16 Mb.
#35568
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   67

PRENS METTERNİCH’İN TAVSİYELERİ


Hıristiyan âleminin özellikle İngilizlerin baskı ve hileleri ile, Batı’da beyinleri yıkanmış, geçmişine düşman yapılmış, sözde aydınların yönlendirmeleri ile 1840’lı yıllarda Osmanlı yeni bir sistem arayışına girmişti... Bir kısım devlet adamları, Fransa’nın, bir kısmı da Avusturya’nın örnek alınmasını istiyorlardı. İkinci grup; Fransa Cumhuriyet olduğu için bize uymaz, Avusturya imparatorluk olduğu için bize daha yakın diyorlardı. Fakat her iki grup da sistemin mutlaka değiştirilmesinde hemfikirdi.

Bu tartışmalar yapılırken, Avusturya Başbakanı Prens Metternich’in İstanbul’daki sefiri Appony Kontuna aracılığı ile gönderdiği tavsiye mektubu ortalığı allak bullak etti. Batılılaşma düşüncesiyle yanıp tutuşan devlet ricalini sarstı bu mektup... Reşit Paşa hükümetinin düşmesine sebep oldu.

Aslında, bu nasihat diğerlerinden farklıydı; her şeyden önce dostçaydı. Sinsice değildi. Reçetenin bir Osmanlı devlet adamından değil de Hıristiyan bir devlet adamından gelmesi de manidardı.

Şimdi bakalım Prens Metternich’in reçetesinde neler var?..

“İmparatorluk günden güne zayıflamakta ve çökmektedir. Bu bir gerçektir. Gizlenmesi mümkün olmayacak kadar açıktır. Bir an önce bunu masaya yatırıp çöküş sebepleri ve çöküşün nasıl durdurulabiliceği hususunun tartışılması gerekir.

Bana göre, Osmanlıyı bu hale düşüren sebeplerin başında Avrupalılaşma zihniyeti gelir. Bunun temelinde, tam bir cehalet ve akıl almaz hayalperestlikten başka bir dayanağı olmayan ve ısrarla savunulan Avrupa kopyası reformlar yapma hevesi yatar.

Osmanlı Devletine tavsiyemiz şudur: Hükümetinizi varlık sebebiniz olan dininize saygı esası üzerine kurunuz! Devlet olarak varlığınızın temeli, Padişahla Müslüman halk arasındaki en kuvvetli bağ, dindir. Zamana uyun, çağın ihtiyaçlarını dikkate alın. Fakat dinden uzak olmayın!

İdarenizi yeni bir düzene, sisteme sokun, ıslah edin. Ama yerine size hiç de uymayacak olan müesseseleri koymak için eskilerini yıkmayın! Avrupa medeniyetinden sizin kanun ve nizamlarınıza uymayan kanunları almayın. Zira bu, sultanı, yıktığı ve yerine koyduğu şeylerin değerini bilmeme durumuna sokar.

Avrupa uygarlığından, sizin kurumlarınızla uyuşmayan sistemler almayın. Zira Batılı kurumlar, imparatorluğunuzun temelini meydana getiren ilkelerden farklı ilkelere dayanmaktadır.

Batı kanunlarının temeli Hıristiyanlıktır. Siz Müslümansınız,Türk’sünüz; böyle kalınız. Tatbik edemeyeceğiniz kanunu çıkarmayın! Hak bellediğiniz yolda ilerleyin. Batı’nın sözlerine kulak asmayın. Siz ilerlemeye bakın...

Dininizin sizi toleranslı yapacak, diğer medeniyetlerden üstün kılacak ilkelerinden yararlanmaya bakın. Diğer dinlerden olan halkınıza tam bir himaye sağlayın. Onların dini işlerine karışmayın.

Kanunlarınızı kesinlikle uygulayın. Batının gösterdiği yollara aldırmadan doğruca yürüyün. Bu yollara sapmayın. Çünkü tavsiye edilen bu yollar sizin bilmediğiniz yollar...

Adalet ve bilgiyi elden bırakmayın. Avrupa kamuoyunun az çok değeri olan kısmını yanınızda bulacaksınız...

Kısaca, biz Osmanlı’yı kendi idare tarzının tanzim ve ıslahı için giriştiği teşebbüslerden vazgeçirmek istemiyoruz. Fakat ona, bu ıslahatın, Osmanlı imparatorluğunun şartlarına ortak hiçbir yöne sahip bulunmayan modellerde aranmamasını, kanunlarında Doğulu âdetlere zıt düşen devletlerin kanunlarını taklide yönelmemesini tavsiye ederiz. Ama, Avrupa’yı örnek olarak almamalıdır kendine. Zira Avrupa’nın şartları başkadır, Türkiye’nin başka... Avrupa’nın temel kanunları Doğu’nun örf ve âdetlerine taban tabana zıttır. İthal malı ıslahattan kaçının. Bu gibi ıslahat Müslüman memleketlerini ancak felakete sürükler. Onlardan hayır gelmez sizlere.” ( Tanzimat - Ed. Engelhardt)

Bu tavsiyeye uyuldu mu? Tabii ki uyulmadı. Aksine Avrupalılaşma hızı arttı. Gençler cahil olarak yetiştirildi. Zamanla aydın kesim; kültürümüzden, örfümüzden, dinimizden tamamen uzaklaştı. Halk da câhilleşti. Halkın cahilliği, aydınların inançsızlığı altı asırlık Osmanlı’nın çökmesine, yok olmasına sebep oldu.

Bizden tam 29 sene sonra, 1869’da benliklerinden taviz vermeden Batı’ya dönen Japonlar, bizden kat kat ilerlediler. Hem de dinlerinden hiç ayrılmadan! Milletleri millet yapan, kendi öz değerleridir...



LORD DAVENPORT’ÜN SÖZLERİ


İstanbul’da toplanan, “Medeniyetler” toplantısına, Batılılar lütfen katıldılar. Hal ve hareketleri ile konuşmaları ile bunu hissettirdiler; İslam medeniyetine aşağılayıcı bir yaklaşımla tepeden baktılar. Din adına geçmişte yaptıkları vahşetleri yok farzettiler.

Halbuki, bugünkü medeniyetlerine ulaşmalarında, İslam medeniyetinin büyük rolü olmuştur. Bunun için minnet borçları vardır İslam medeniyetine. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Tarafsız düşünebilen Batılı ilim adamları da aynı şeyi söylüyorlar. Bütün dinleri, medeniyetleri iyi incelemiş olan, İngiliz ilim adamlarından Lord Davenport bakınız bu konuda neler söylüyor:

“Ahlâk üzerinde son derece titizliğidir ki, müslümanlığın az zamanda süratle yayılmasına sebep olmuştur. Müslümanlar, muhârebede kılınca boyun eğmiş olan başka din adamlarını, dâima af ile karşılamışlardır. Juryo’nun dediği gibi, Müslümanların Hıristiyanlara karşı davranışı ile, papalığın ve kralların Müslümanlara reva gördüğü muamele, aslâ kıyâs edilemez. Meselâ, 24 Ağustos 1572 günü, yani Sent Bartelemi yortu günü, dokuzuncu Şarl ve kraliçe Katerina’nın emri ile Pâris ve civârında farklı inançlarından dolayı altmışbin protestan öldürüldü. Böyle nice işkencelerde dökülen Hıristiyan kanları, Müslümanların harp meydanlarında döktükleri Hıristiyan kanlarından katkat fazladır.

Bunun içindir ki, birçok aldanmış insanı, İslamiyetin zâlim bir din olduğu zannından kurtarmak lâzımdır. Böyle yanlış sözlerin hiçbir vesikası yoktur. Papalığın vahşet ve yamyamlık derecesine varan işkenceleri yanında, Müslümanların, gayri müslimlere karşı davranışları, ağzı süt kokan bir sübyanınki kadar yumuşak olmuştur. İslamiyet, başka dinlerin hurâfeler ve şüpheler bataklığı ortasında, çiçek temizliği ile yükselmiş bir aklî ve fikrî asâletin sembolü olmuştur.

İslamiyet, ilâhlara insan kanı dökmek fâcia ve felaketinden beşeriyyeti kurtardı. Bunun yerine, ibâdeti ve sadakayı getirmekle, insanlara iyilik aşıladı. Sosyal adaletin temelini kurdu. Böylece, kanlı silâhlara hâcet bırakmadan, dünyaya kolayca yayıldı. İlme Müslümanlar kadar bağlı ve saygılı hiçbir millet gelmemiştir.

Bugünkü fennin ve medeniyetin kurucuları, eski ve yeni eserlerin ve edebiyatın koruyucuları, Emevîler, Abbâsîler, Gaznevîler ve Osmanlılar zamanındaki müslümanlar olmuştur.”

Bazı parçalarını aldığımız bu ingilizce kitap, misyonerler ve Yahudiler tarafından piyasadan alınarak, yok edilmek istenmiştir. Fakat güneşi balçıkla sıvayamadılar. Çünkü sadece Lord Davenport değil birçok ilim adamı da aynı şeyi söylemişlerdir.

Mesela, Alman din adamı ve tarihçisi Jean Mocheim diyor ki, “Onuncu asırdan beri, Avrupa’da yayılan fen bilgilerinin, fizik, kimya, astronomi ve matematiğin, İslam mekteplerinden alındığı ve hele Endülüs Müslümanlarının Avrupa’nın üstâdı oldukları muhakkaktır. Romalılar, Gotlar, İspanya’ya hâkim olmak için ikiyüz sene uğraşmışlardı. Hâlbuki Müslümanlar, bu yarımadayı yirmi senede ele geçirdi. Pirene dağlarını geçerek Fransa’ya kadar yayıldılar. Müslümanların ilim, irfân, ahlâk bakımından üstünlükleri, silâhlarının tesîrinden daha az değildi.”

İslam devletleri, asırlarca, en ehil, en muktedir ellerle idare edilmiştir. Müslümanların üç kıta üzerine yayılması, tarihin en şerefli zaferleri olmuştur. Ehil kimseler devlet idarelerinden uzaklaştırılınca, İslam alemi bugünkü hale gelmiştir. Bugünkü gerilemenin suçu İslamiyette değil, İslamiyeti temsil ettiklerini söyleyen idarecilerdedir.

Batı medeniyeti biraz güçlenince, minnet borcu oldukları İslam medeniyetini, devlet baskısı ile, zulüm, işkence ederek, ibâdet etmeyi, İslam ahlakını, dîni içten bozdular. Diğer taraftan da, insanlık, iyilik duygularını okşayıcı sözlerle, herkesi, zevk, safâya daldırdılar. Müslüman halkları, mâneviyattan, din bilgilerinden mahrum bıraktılar. Düzme hikâyeler, yalan örnekler göstererek, milyonlarca insanı aldatarak, fen ve din câhili olarak yetiştirdiler.

İlim olmayınca da İslam alemi perişan hale düştü.


Yüklə 1,16 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   67




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin