X. Bölüm DİNLERARASI DİYALOG İLE İLGİLİ
Dinlerarası Diyalog Dolapları
SORU: Müslümanlar Yahudiler ve Hıristiyanlarla diyalog ve kardeşlik havası içinde olabilirler mi?
CEVAP: Olamazlar. Çünkü: Müslümanlar Hazret-i Musa'ya, Hazret-i İsa'ya, gelmiş geçmiş bütün hak peygamberlere iman ederler ama Yahudiler Hazret-i İsa'ya ve Hazret-i Muhammed'e, Hıristiyanlar Hazret-i Muhammed'e iman etmezler, onlara -hâşâ- yalancı peygamber derler. Müslümanlar gerçek Tevrat'ı ve gerçek İncil'i kabul ederler. Yahudiler ve Hıristiyanlar ise Kur'ân'ın hak kitap olduğunu kabul etmezler. Yahudiler ve Hıristiyanlar İslam'ın hak din olduğuna inanmazlar. Bu şartlar altında onlarla biz Müslümanlar nasıl diyalog yapabiliriz?
SORU: Dinlerarası diyalog ve kardeşlik nedir?
CEVAP: Müslümanlara karşı bir tuzaktır.
SORU: Hıristiyanlık ile İslâm arasında temel inanç hükümleri bakımından büyük farklılıklar ve zıtlıklar var mıdır?
CEVAP: Vardır. Müslümanlar Allah birdir; eşi, ortağı, benzeri, oğlu, şeriki, naziri yoktur derken, Hıristiyanlar Teslis'e inanır, Hazret-i İsa'nın Allah'ın oğlu olduğuna, Allah olduğuna inanırlar. Tevhid ile Teslis birbirine tamamen zıt ve aykırı iki inançtır.
SORU: Diyalogçular İslâm'dan başka hak din olduğunu iddia ediyor. Bunun hükmü nedir?
CEVAP: Yanlıştır, bâtıldır. Allah katında hak din sadece İslâm'dır. İslâm Hazret-i Âdem'den beri olan dindir. Değişen sadece füruata ait hükümler, şeriatlardır. Hem, Tevhid dini olan İslâm hak din olacak, hem deTeslis dini Hıristiyanlık hak din olacak... Böyle bir şey akla ve mantığa sığar mı?
SORU: Hıristiyanlar, kendi dinlerinin dışında selâmet ve ebedî mutluluk olduğunu kabul ediyor mu?
CEVAP: Etmiyorlar. Katolik dininde "Kilise dışında selamet ve kurtuluş yoktur..." hükmü vardır. Hazret-i İsa'nın tanrılığına inanmayan bir kimse onlara göre Allah'ın melekûtuna giremez.
SORU: İslâm ile birlikte başka dinlerin de hak ve muteber olduğunu iddia eden bir kimse Müslüman ve mü'min sayılır mı?
CEVAP: Sayılmaz, çünkü Kur'ân'ın ve Peygamberin bildirdiği kesin bir inanç hükmünü reddetmiş olur.
SORU: Bazı Müslüman diyalogçular ne yapmak istiyor?
CEVAP: Onlar, İslâm dışı çevrelerden aldıkları "ilham ve teşviklerle" yeni, ucuz, kolay, light, fıkıhsız ve şeriatsız bir din çıkartmak istiyor.
SORU: Hazret-i Muhammed'i, Kur'ân-ı Kerim'i, İslâm'ı yalanlayanlarla diyalog ve kardeşlik yapmak Müslümanlar için ne demektir?
CEVAP: Kendilerini inkâr ve intihar etmek demektir.
SORU: Lâ ilâhe illallah (Allah'tan başka Kendisine ibadet edilecek hak tanrı yoktur) demekle iş biter mi?
CEVAP: Bitmez. Hazret-i Muhammed'in Peygamber ve Haberci olarak gönderildiği tarihten sonra, bu mübarek cümleye "... ve Muhammed Allah'ın kulu ve elçisidir" cümlesini ilave etmek gerekir. Allah'ın Peygamberini yalanlayanlar Allah'a karşı gelmiş, O'na isyan etmiş olurlar. Tıpkı vaktiyle Hazret-i İsa'yı yalanlayan ve tekzib eden inkârcılar gibi.
SORU: Bugünkü Hıristiyanlık, Hazret-i İsa'nın (selam olsun O'na!) Allah katından getirdiği hak din midir?
CEVAP: Değildir. Bugünkü Hıristiyanlığı Hazret-i İsa'yı hiç görmemiş olan Tarsuslu Yahudi Pavlos çıkartmıştır.Batılı ilim adamlarının, tarihçilerin, araştırıcıların ilmî eserleriyle isbat edilmiş olan bir gerçektir bu. Hazret-i İsa'yı teslis akidesinden tenzih ederiz. Hıristiyanlık İsa'nın dini değil, Pavlos'un dinidir. Bu konuda binlerce kitap ve ilmî araştırma makalesi yayınlanmış bulunuyor.
SORU: Hıristiyanların meleklere, âhirete, hesap gününe, cennet ve cehenneme inanmaları onlarla yakınlık, diyalog, kardeşlik kurmamıza yetmez mi?
CEVAP: Yetmez. İslâm'ın en büyük iki temeli Kelime-i Tevhid'te, Kelime-i Şehâdet'te beyan edilmiştir. "... Muhammed Resûlullah" demedikleri müddetçe aramızdaki ipler kopuktur; ne diyalog olur, ne kardeşlik.
SORU: Müslümanlar Yahudiler ve Hıristiyanlarla iyi geçinemezler mi?
CEVAP: Bizimle savaşmayanlarla elbette iyi geçiniriz. Tarih boyunca İslâm ülkelerinde Hıristiyanlara ve Yahudilere iyi muamele edilmiş, onlara din hürriyeti tanınmış, onların kendi kimlik, kültür ve inançlarını korumalarına izin verilmiştir. Yahudi ve Hıristiyanlarla iyi geçinmek başka şey, dinlerarası diyalog ve kardeşlik tuzağı başka şeydir. Bunları birbirine karıştırmamak gerekir. Resulullah Efendimiz Necran Hıristiyanlarına ahidnâme vermiştir. Hazret-i Ömer radiyallahu anh Kudüs Hıristiyanlarına ahidname vermiştir. Osmanlılar İspanya'dan kovulan Yahudileri ülkelerine kabul etmiştir. Yahudi ve Hıristiyanlara iyilik etmek, onlarla iyi geçinmek başka şey, İslâm'ın yegâne hak din olduğu akidesini gözardı ederek dinlerarası diyalog yapmak bambaşka bir şeydir. Kimse mügâlata ve safsata yapmasın, sapla samanı birbirine karıştırmasın.
SORU: Bazı ilahiyatçılar, bazı hocaefendiler, bazı pabucu büyükler diyalog ve kardeşlik istiyor. Buna ne dersiniz?
CEVAP: Hiçbir ilahiyatçının, hiçbir hocanın, hocaefendinin, pabucu büyüğün Kur'ân'a, Sünnete, İcmâya aykırı içtihad yapmaya, fetva vermeye, hüküm ihdas etmeye hakkı ve selahiyeti yoktur.Böyle içtihadlar, hükümler, fetvalar bâtıldır, keenlem yekûndur. Herkes haddini bilsin.
SORU: Hazret-i Ömer'in elinde Yahudilerin kutsal yazıtlarından bir rulo gören Peygamberimiz (salât ve selâm olsun O'na) ne demiştir??
CEVAP: "Kardeşim Musa sağ olsaydı ona da, bunu okuması hususunda izin vermezdim" diyerek kızmıştır. İslâm geldikten sonra başka din olmaz. İşin teorisi böyledir.
SORU: Bu dinlerarası diyalog ve kardeşlik işini kimler çıkartmıştır?
CEVAP: Müslümanlar çıkartmamıştır. Diyalog ve kardeşlik perdesi altında Müslümanları İslâm'dan uzaklaştırmak istiyorlar, dolaylı şekilde propaganda ve misyonerlik yapıyorlar.
SORU: Diyalog ve kardeşlik faaliyetlerinin sonunda kimler zararlı çıkacaktır?
CEVAP: Müslümanlar zararlı çıkacaktır. Çünkü İslâm dünyası, tarihî ârızalar ve kazalar sebebiyle kültür bakımından geri kalmıştır. Bizde, onlarla âşık atacak güçlü Batıbilimciler, Yahudilik ve Hıristiyanlık uzmanları yoktur. Onlar diyalog işleri için yekûn olarak milyarlarca dolar harcayacak güce sahipler. Bizde bu güç de yok.
SORU: İlle de diyalog ve kardeşlik yapılacaksa bunun olmazsa olmaz şartları nelerdir?
CEVAP: Şunlardır: (a) Hazret-i Muhammed'in hak Peygamber olduğuna, (b) Kur'ân'ın Allah katından gönderilmiş hak Kitab olduğuna, (c) İslâm'ın hak din olduğuna, (ç) Temel inancın Tevhid olduğuna iman etsinler biz de diyalog ve kardeşlik yapalım... Son söz: İyi geçinmeye evet, şâibeli ve şüpheli diyalog tuzağına hayır! (M.Şevket Eygi, Milli Gazete, 14.2.2004)
Dostları ilə paylaş: |