Diyanet iŞleri başkanlaği trabzon-akçaabat-darica eğİTİm merkezi MÜDÜRLÜĞÜ İSLÂm aile hukukunda akraba evliLİĞİ



Yüklə 0,5 Mb.
səhifə4/8
tarix23.12.2017
ölçüsü0,5 Mb.
#35760
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8

2. ikinci Rivayet

Çocuklarınızın zayıf ve cılız doğmaması (sağlam bünyeli olması) için, yabancılarla evlenin”

Bu rivayetin de yaptığım araştırma sonucu muteber hadis kitaplarının hiç birinde bulamadım.163

Bu rivayetin daha iyi anlaşılması için, rivayette geçen kavramların izahını açıklamakta yarar görmekteyim.

“İğterebe” sözlüklerde “yurdundan uzaklaşmak”, “gayretli ve çalışkan olmak” ve “akrabası olmayan biriyle evlenmek” ezva fiili de “zayıflamak”,”cılız doğurmak” manalarına gelmektedir.164

Bazı mufassal Arapça lügat kitaplarında yukarıdaki kelimeleri açıkladıktan sonra, açıklamanın doğruluğunu ispatlamak için, herhangi bir senede ve kimden rivayet edildiğine değinilmeksizin bu rivayetlerin hadis olduğu geçmektedir.

İbn Kuteybe (Ö. 276/889) ravi zincirinden bahsetmeksizin bu rivayetin hadis olduğunu zikreder ve devamında şunları aktarır: “Yabancılardan evlenin, yakınlardan evlenmeyin”,”Eski atalarımız der ki: Yabancılar daha doğurgandır.”165

İbrahimu’l-Harbi (Ö. 285/898) akraba ile evlenmenin kötülüklerini anlattıktan sonra bu rivayeti hadis olduğunu belirtmeksizin nakletmektedir. Fakat Zehebi (Ö. 748/1347), İbrahim el-Harbi’nin “Garib’ul-Hadis”adlı kitabında, bu rivayetin aslının olmadığını belirtmektedir. Bu rivayetin aslı olmayanlar arasıda olma ihtimali de her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.

Maderdi; (Ö. 450/1058) eş seçiminde eşin akrabadan olmaması gereğini belirttikten sonra: “Hz. Peygamber ‘den şöyle rivayet olunur” şeklinde bu rivayeti, ortaya koyduğu hükmün delili olarak zikreder.166

Emin Mahmud Hattab “Doğurgan olmayan kadınlarla evlenmenin yasaklanması” adlı bab’da konuyla alakalı hadisi açıkladıktan sonra en son olarak şundan belirtmektedir: “İnsanın, evlenmek için, akrabası olmayan kadınları tercih etmesi müstehaptır. Çünkü akrabası olmayan kadınlardan doğacak çocuk daha kuvvetli ve daha sağlam olur. İşte bundan dolayı bazıları, “Çocuklarınızın zayıf ve cılız doğmaması (sağlam bünyeli olması) için, yabancılarla evlenin.” demişlerdir. “Yabancı kızlar daha necib, asil, zeki; amcakızları ise daha sabırlı olur.” şeklinde bir atasözü de dilden dile aktarılmaktadır.”167

Abdullah Nasuh Ulvan buna rağmen, bazı hadisçilerin, bu rivayeti merfu hadis hükmünü aldığını kaydetmektedir söylemektedir.

Bu rivayeti yapmış olduğum araştırma sonucu mevzu ve zayıf hadis kitaplarında bulamadım.

Bütün bu söylenenler ışığında bu rivayetin, birinci rivayetten daha kuvvetli olduğunu söylemek mümkündür. Ancak yine de sözün sened zincirinin tam bilinmemesi ve üzerindeki bazı şüphelerin bulunmasından dolayı, bu söze temkinli yaklaşılmasının gerektiği kanaatindeyiz.

3. Üçüncü Rivayet

Kendi kavminden evlenen evinde otlayan gibidir.”

Buna göre yakın akrabasıyla evlenen kişinin, dışarıya açılamayan, sosyal yönü zayıf, içine kapalı, dış dünya ile bağı kopuk ve diğer insanların dertlerini bilmeyen bir hayat yaşayacağı bildirilmektedir.

Burada akraba evliliği yapmanın herhangi bir beden zayıflığına veya daha başka bir hastalığa neden olabileceği üzerinde durulmamıştır. Sadece olayın sosyal boyutuna dikkat çekilmiştir.

Taberani (Ö. 360/970) bu rivayeti Talha b. Ubeydullah’dan (Ö. 36/656)168 nakletmektedir. Zebidi ise bu rivayeti, Taberani’nin Talh b. Ubeydullah’dan (Ö. 99/717) naklettiğini belirtmektedir. Burada doğru olanın bu rivayetin Talha b. Ubeydullah yoluyla nakledilmiş olmasıdır. Kanaatimizce yazım hatasından kaynaklanan bir sebepten dolayı “Ubeydullah” ismi “Abdullah”şeklinde yazılmıştır.

Rivayetin senedinde bulunan Süleyman’ın kimliği hakkında iki görüş ileri sürülmektedir:

Taberani’nin “Mu‘cemu‘l-Kebir” adlı kitabını inceleyen ve tahkikini yapan Hamdi Abdülmecid es-Silfi, senedde yer alan Süleyman’ın (Ö. 289/901) asıl adının “Süleyman b. Eyyüb b.Süleyman b. Davud b. Abdullah b. Hazlem” olduğunu; Eyyüb b. Süleyman b. Hazlem dışındaki şahısların güvenilir olduklarını belirtmektedir.169 Fakat İbn Hacer Süleyman b. Eyyüb’den, Nesai’nin (Ö. 303/915) rivayette bulunduğunu ve Nesai’nin ise Süleyman b. Eyyüb hakkında “doğru sözlüdür” ifadesini kullandığını nakletmektedir.170

Son olarak çağdaş hadis tenkitçilerinden Muhammed Nasuriddin Elbani, Taberanin’in rivayet ettiği bu sözün zayıf olduğunu belirrnektedir.171

Bu rivayetin içeriği incelendiğinde diğer rivayetlerden farklı olarak evliliğin tıbbi boyutuna değil de sosyal yönüne dikkat çekmektedir. Senedinde bulunan ravilerin durumları incelendiğinde; hadisçilerin raviler hakkında çok farklı değerlendirmeleri bulunmaktadır. Elbani’nin rivayet hakkındaki “zayıf” tır ifadesi her ne kadar bu konuda söylenebilecek en son değerlendirme olmasa da Elbani’nin bu değerlendirmesinin doğru olduğu kanaatindeyiz.

Elbani’ni diğer rivayetler hakkında ise herhangi bir değerlendirme yapmamıştır.

Hz. Peygamber’in akrabayla evlenmeyi hoş görmediğine dair bu rivayetleri yanında; Hz. Peygamberin akrabadan evlenmek istediğine dair rivayette vardır. İmam Müslim’in (Ö. 261/875) el-Camiu’s-Sahih ve Nesai’nin Sünen ‘inde geçen rivayete göre Hz. Ali, Hz. Peygamber’e “Ey Allah ‘in Resulü! Kendi Kabileni (akrabalarını) bırakıp Kureyşlilerden mi evlenmek istiyorsun?” dedi. Hz. Peygamber: “Kendi kabilemden (akrabalarımdan) biri var mı ki, onunla evleneyim?” şeklinde karşılık verdi. Bunun üzerine Hz. Ali: “Amcan Hamza ‘nın kızı var.” dedi. Hz. Peygamber “Amcam Hamza’nın kızı benim sütkardeşimdir. O’nunla evlenmem bana helal olmaz. Eğer sütkardeşim olmasaydı evlenirdim.”dedi.172

Akraba evliliği konusunda bu rivayet, sıhhat açısından diğer rivayetlerden daha kuvvetlidir. Bu durumda Hz Peygamber’in söylediği iddia edilen diğer rivayetlerin sıhhat derecelerinin kuvvetli olmadığı ortaya çıkmaktadır.

Bütün bu rivayetlerin geneli hakkında bir değerlendirme yapılacak olursa şunları söyleyebiliriz:

Öncelikle rivayetlerin hiçbiri muteber hadis kitaplarında yer almayıp, genellikle “Garibu ‘l-Hadis” adlı kitaplarda bulunmaktadır.

Bu rivayetlerin Hz. Peygamber’in söylediği kabul edilse dahi, bunların genetik hastalık taşıyan belli bir kabileye tavsiye niteliğindedir.

Rivayetlerin içeriğine bakıldığında; akraba evliliğinin doğacak olan çocuklarda olumsuz yönde etkili olabileceği ihtimali ve sosyal boyutu üzerinde durulduğu anlaşılmaktadır.



C. Akraba Evliliği İle İlgili Sahabe Sözü

Akraba evliliği konusunda sahabeye ait rivayetler bulunmaktadır ki bu rivayetler çalışmamıza ışık tutacaktır.



1.Hz. Ömer’in Sözü

Ey Saib ailesi “Zayıfladınız (neslinizin kuvvetlenmesi için) yabancılarla evlenin”.

Hz. Ömer insanların akrabalarıyla evlenmelerinden dolayı zayıfladıklarını, doğacak çocuklarının kuvvetli olması için yabancılarla evlenmelerini tavsiye etmektedir.

İbn Küteybe ve İbn Hacer bu sözü İbn Ebi Müleyke (Ö. 117/735) yoluyla nakletmektedirler.173

Maverdi ve İraki ise ravi ismi vermeksizin bu sözün Hz. Ömer’e ait olduğunu belirtmektedirler.174

Yapmış olduğum araştırma sonucu Hz. Ömer’in bu sözü nerede ve ne zaman söylediği hakkında herhangi bir bilgiye rastlayamadım. Ancak çağdaş yazarlardan, Ebu Nur bu konuda şunları söylemektedir:

“Hz. Ömer Kureyş kabilesinden bedenleri zayıflamış bir topluluk gördü onlara: “Size ne oldu da bu kadar zayıfladınız, küçüldünüz?” dedi. Onlar da “Babalarımızın yapmış olduğu akraba evliliği sonucu bu hale geldik” dediler. Bunun üzerine Hz. Ömer onlara: “Doğru söylüyorsunuz.”dedi.175

Hz. Ömer’in bu özünün yanında, farklı bir sözünün de bulunduğu rivayet edilmektedir. Abdurrazzak’ın (Ö. 211/826) naklettiğine göre Hz. Ömer akraba evliliğini tavsiye mahiyetinde: “Buluğa ermemiş genç kızı ortaya çıkarın; belki amca oğulları onunla ev1enmeyi isterler.” dedi.176

Ortaya sahabenin bir konuda, birbiriyle çelişen iki ayrı sözü olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu durumda şunları söylememiz mümkündür.

Hz. Ömer’in ilk sözünü kalıtsal hastalık taşıyan belli bir kabileye tavsiye olarak söylenmiş olabileceği düşünülebilir. Veya aynı konuda farklı rivayetlerin bulunması kabil akraba evliliklerinin haram olmadığının fakat böyle bir evliliğin ilk etapta tercih edilmemesi gerektiği şeklinde te’lif edilebilir.



D. Akraba Evliliği İle İlgili Örnekler (Uygulamalar)

Akraba evliliğini Hz. Peygamber bizzat kendisi yapmış ve kendi çoculdarınında akraba evliliği yapmalarına imkan sağlamıştır. Ayrıca sahabe de Hz. Peygamber zamanında ve daha sonraları akraba evliliği yapmışlardır.



1. Hz. Peygamber’in Akraba Evliliği

Kaynaklarda Hz. Peygamber’in onüç kadınla evlendiği kaydedilmektedir.177 Bunlardan altısı Kureyş’ten, diğerleri Kureyş dışı arap kabilelerindendir.

Hz. Peygamber’in yapmış olduğu tek akraba evliliği halasının kızı Zeyneb binti Cahş’la olan evliliğidir. Hz. Zeyneb de Hz. Peygamber’in halasının kızıdır.178

Hz. Zeyneb Mekke’de miladi 588 yılında doğdu. Hz. Peygamber, Hz. Zeyneb’le hicretin beşinci yılında evlendi. Hz. Zeyneb, Hz. Peygamber’le evlendiğinde otuz beş yaşındaydı. Hz Zeyneb hicretin yirminci yılında Medine’de, 53 yaşındayken vefat etti.179

Hz. Zeyneb, Hz. Peygamber’le evlenmeden önce, Hz. Peygamber’in evlatlığı Zeyd b. Harise’yle evliydi. Bu evliliği Hz. Peygamber istemişti. Daha sonra Hz. Zeyd, Hz. Zeyneb’i boşadı. Bunun üzerine Allah’u Teala Hz. Zeyneb’i Hz. Peygamber’e nikahladı.180

Hz. Zeyneb, Hz. Peygamber’in diğer hanımlarına karşı övünür ve “Sizi Peygamber’le aileleriniz evlendirdi. Halbuki beni yedi kat semadan Yüce Allah evlendirdi.” derdi.181

İbni Kesir’in naklettiği bir habere göre Hz. Zeyneb, Hz. Peygamber’e: “Ey Allah‘ın Resulü! Ben, diğer hanımlarının övünemeyeceği üç şey/e övünürüm. Övünmüş olduğum üç şey ise şunlardır: 1. Senin dedenle benim dedem aynı kişi (Abdülmuttalib) dir. 2. Beni sana nikdhlayan Allah ‘tır. 3. Aramızdaki elçi de Cebrail (a.s.)dır.”dedi.182

Hz. Zeyneb’in bu şekilde övünmekte hakkı vardı. Gerçekten hem güzeldi, hem Hz. Peygambin yakın akrabasıydı ve hem de nikahı Allah tarafından kıyılmıştı. Bundan dolayı Hz. Aişe Hz. Zeyneb’i kıskanırdı.183

Hz. Peygamber halasının kızı Hz. Zeyneb ile evlenmekle cahiliye adeti olan üvey evladın gerçek evlat gibi olduğu inanışı ve geleneğini yıktı, hem de akrabalarla evlenmenin caiz olduğunu ümmetine göstermiş oldu.

2. Hz. Fatıma’nın Akraba Evliliği

Hz. Fatıma (Ö. 11/632), Hz. Peygamber’in en küçük kızıdır. Annesi Hz. Hatice’dir. Hz Fatıma, babasına peygamberlik gelmeden beş yıl önce Kabe’nin Kureyşlilerce yenilendiği yılda (Mildi 606 yılında) doğdu.184

Hz. Fatıma, hicretin ikinci yılında; 18 yaşındayken, babasının amcasının oğlu Hz. Ali’yle evlendi. Hz. Fatıma’yla Hz. Ali’nin yaptıldan bu evlilik sonunda Hasan, Hüseyh. Muhsin, Ümmü Külsüm ve Zeyneb adlarında beş tane çocukları oldu.

Hz. Fatıma, babasının ölümünden altı ay sonra-bazı rivayetlerde üç ay sonra 29 yaşındayken vet etti.185

Hz. Fatıma’yla evlenmek için önce Hz. Ebu Bekir (Ö. 13/634) ve Hz. Ömer, Hz. Peygamber’e geldiler; fakat Hz. Peygamber kızını onlarla evlendirmedi. Hz. Ali’nin ailesi, Hz. Ali’ye Hz. Peygamber’in kızıyla evlenmesi için ısrar etti. Hz. Ali de: “Ben, Ebu Bekir ve Ömer’den sonra, nasıl Hz. Peygamber’e kızıyla evlenme teklifinde bulunurum. Kızını onlarla evlendirmeyen, benimle nasıl evlendirir.” dedi. Bunun üzerine ailesi, Hz. Ali’ye, Hz. Peygamber’le olan akrabalık bağının, kızını vermesine vesile olabileceğini söyledi. Bunun üzerine Hz. Ali de evlenme teklifinde bulundu. Hz. Peygamber de Hz. Ali’yi kızı Hz. Fatıma ile evlendirdi.186

Hz. Peygamber, kızı Fatıma’yı kavminin ileri gelenleriyle evlendirmeyip, amcasının oğlu Hz. Ali’yle evlendirmesi Hz. Peygamber’in akraba evliliğini hoş görmediği yönündeki sözlerinin zayıf olma ihtimalini daha da kuvvetlendirmektedir.



3. Hz. Zeyneb’in Akraba Evliliği

Hz. Zeyneb (Ö. 8/629), Hz. Peygamber’in en büyük kızıdır. Annesi Hz. Hatice’dir. Hz. Zeyneb hicretten 21 yıl önce (miladi 601 yılında) doğdu.187

Zeyneb, teyzesi Hale’nin Oğlu Ebü’l-Ass’la (Ö. 12/633) nübüvvetten önce Mekke’de evlendi. Bu evlilik sonucu, Ali ve Ümame isminde iki çoculdarı oldu.188

Hz. Zeyneb, babasının peygamberliğine inanıp hemen müslüman olurken, Ebü’l-Ass ise Hudeybiye antlaşmasından önce müslüman oldu. Daha sonra Ebü’l-Ass’la Hz. Zeyneb yeniden hayatlarını birleştirdiler…

Hz. Zeyneb’in müslüman olduktan sonra başka bir erkekle evlenmeden beklemesi ve daha sonra yine teyzesinin oğluyla evlenmesi, Hz. Peygamber’ in akraba evliliğine onay verdiği anlamına gelmektedir.

4. Hz Rukiyye’nin Akraba Evliliği

Hz. Rukiyye (Ö. 2/624), Hz. Peygamber’in ikinci kızıdır. Annesi Hz. Hatice’dir. Miladi 604 yılında doğdu.189 Hz. Rukiyye, babasının amcası Ebü Leheb’in Oğlu Utbe’y1e nübüvvetten önce nikh1andı.190 Ebü Leheb’in ve ailesinin, Hz Peygamber’e karşı düşmanca tutumlarından dolayı “Tebbet Süresi” nazil olunca; Ebu Leheb oğluna: “Muhammed’in kızını boşamadıkça başım başına haramdır.”dedi. Bunun üzere Utbe de Rukiyye’yi boşadı.

Hz. Rukiyye, Utbe’den sonra Osman b. Afl’an’la (Ö. 35/655)290 evlendi. Hz. Rukiyye ile Hz. Osman’ın bu evliliğinden Abdullah dünyaya geldi.191

5. Hz. Ümm-ü Külsüm’ün Akraba Evliliği

Ümm-ü Külsüm (Ö. 9/630) Hz. Peygamber’in üçüncü kızıdır. Annesi Hz. Hatice’dir. Daha çok künyesiyle bilindiğinden, asıl ismi bilinmemektedir. Hz. Ümmü Külsüm, Hz Peygamber’ in amcası Ebü Leheb’in diğer Oğlu Uteybe’yle, nübüvvetten önce nikh1andı. Uteybe de yukarıda bahsetmiş olduğumuz sebebten Hz. Ümm-ü Külsüm’ü boşadı.192

Hz. Ümm-ü Külsüm, kardeşi Rukiyye’nin vefatı üzere Hz. Osman’la hicretin 3. yılında Allah’ın emri ile evlendi.193

6. Hz. Peygamber’in Torunlarının Akraba Evliliği

a) Hz. Ümame’nin Akraba Evliliği: Hz. Ümame, Hz. Zeyneb’in kızıdır. Babası Ebü’l-Ass’dır. Hz. Ümame, teyzesi Hz. Fatıma’nın vefatından sonra Hz. Ali’yle daha sonra da Hz. Peygamber’in torunlarından Muğira’yla evlendi.194

b) Hz. Ümm-ü Külsüm’in Akraba Evliliği: Hz. Umm-ü Külsüm Hz. Fatıma’nın kızıdır. Babası Hz Ali’dir. Hz. Ümm-ü Külsüm ilk önce Hz. Ömer’le daha sonra amcasının oğlu Avn b. Ca’fer’le kocasının ölümünden sonra da kocasının kardeşi Abdullah’ la evlendi.195

c) Hz. Zeyneb’in Akraba Evliliği: Hz. Zeyneb Hz. Fatıma’nın kızıdır. Babası Hz. Ali’dir. Hz. Zeyneb, kardeşi Hz. Ümm-ü Külsüm’ün ölümünden sonra kardeşinin kocası Abdullah’la evlendi.196

Bütün bu örneklerden Hz. Peygamber’in bizzat kendisinin, kızlarının ve torunlarının akraba evlilikleri yaptıklarını öğreniyoruz. Ayrıca, sahabenin ve tabiinin bir kısmı da akraba evliliği yapmıştır.197

Fakat gerek Hz. Peygamber’in bizzat kendisinin gerçekleştirdiği, gerekse kızlarının çekleştirdiği akraba evlililderi dönemin sosyal yaşantısıyla irtibatlandırılabilir ise de; (başka bir ifadeyle, onların dar bir alan içinde yaşadıklarından böyle bir evliliğe yönelmiş olabilecekleri kanısına ulaşılabilir ise de Hz. Peygamberin diğer kabilelere mensup kadınlarla yaptığı evlilik ve zamanın iş adamlarının kışın Yemen’e, yazın Şam’a yaptıkları iş seyahatleri insanların sosyal çevrelerinin geniş olduğu ve sanıldığı gibi dar çevre içerisinde kalmadığından dolayı bu akraba evliliklerinin yapıldığı iddiasını çürütmektedir.



III. BAZI FIKHİ MEZHEPLERLDE AKRABA EVLİLİĞİ

Buraya kadar akraba evliliği konusunda Kur’an, hadis ve Sahabe sözlerinde mevcut deliller ve farklı yaklaşımlar verilmeye çalışılmıştır. Ayrıca konu Hz. Peygamber’in, kızlarının ve sahabenin gerçekleştirdiği akraba evlilikleriyle konu örneklendirilmiştir.

Bu başlık altında ise konu farklı fıkhi mezhepler açısından ele alınacaktır.

A. Hanefi Mezhebi

Hanefi kaynaklarında; kendileriyle ömür boyu evlenilmesi haram olanlar tek tek açıklanmıştır. Bu yasaklananlardan, dede ve ninenin furûu’ndan birinci tabakada olanlarla (halalar ve teyzeleriyle) izdivacın haram olduğu açık bir şekilde belirtilmiştir.

Fakat bunlann furuu ile (hala, teyze, dayı ve amca kızları) gerçekleştirilen evlilikler haram değildir. Bu hükmün iki delili vardır:

Birinci delil: Kur’an’ın “Bunların dışındakiler size helal kılınmıştır.”198 ayetidir.199

Çünkü Cenab-ı Allah hala, teyze, amca ve dayı kızlarını bu grup içerisine dahil etmemiştir. Sonuç olarak hala, teyze, amca ve dayı kızlarıyla evlenmenin helal olduğu hükmü direkt olarak ortaya çıkmaktadır.200

İkinci delil: “Ey Peygamber!... amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helal kıldık..”201 Ayette Cenab-ı Allah Peygamberine amca, teyze, dayı ve hala kızlarıyla evlenmesinin helal olduğunu bildirmektedir. Hüküm her ne kadar Hz. Peygamber hakkında ise de, ümmeti içinde aynı hüküm geçerlidir ve caizdir.202

Ayrıca kaynaklarda “amca oğlunun, isterse amcasının kızıyla evlenebileceği” ifadesi geçmekte olup, bu konuda herhangi bir engel de olmadığı açık olarak belirtilmiştir.

Hanefi mezhebi hukukçuları, akrabayla yapılacak nikah akdinin cevazı konusunda herhangi bir tereddüt ve mekruh olduğuna dair bir görüş bulunmadığı için akraba evliliği konusuna ayrıntılı olarak değinmemişlerdir. İnsanların ilk etapta akraba evliliğini düşünmemeleri daha uygun olacağından bu konuyu muhtasar olarak ele almışlardır.



B. Maliki Mezhebi

Maliki mezhebi de Hanefi mezhebi gibi konuyu çok dar çerçevede ele almıştır. Hükmün belirtilmesinde aynı yöntemi uygulamıştır.

Yani öncelikle kendileriyle evlenilmesi ömür boyu haram olanlar sıralanıyor, daha sonra hala, teyze, dayı ve amca çocuklarının haram kapsamının dışında tutulduğu hükmüne ulaşılıyor.203 Sonuç itibarıyla bunlarla evlenmenin caiz olduğu ortaya çıkıyor.” Bu hükme ulaşırlarken de, Ahzb süresinin 50. ayetini delil olarak getiriyorlar.

Gerek Hanefi ve gerekse Maliki mezhebi kaynaklarında konu ile alakalı hadis zikredilmemektedir.



C. Şafii Mezhebi

Şafii mezhebi kaynaklarında konu detaylı şekilde ele alınmıştır. Konu işlenirken iki değişik metot kullanılmıştır.

Birincisi; Hanefi ve Maliki mezhebinin izlemiş olduğu metottur. Buna göre önce kendisiyle evenilmesi ömür boyu haram olan akrabalar sıralanıyor. Daha sonra, bunların dışında kalan akrabalarla (hala, teyze, dayı ve amca çocuklarıyla) evlenmenin caiz olduğu sonucuna ulaşılıyor.204

İkinci olarak; konunun müstakil olarak işlenmesi şeklindedir. Buna göre evlenilecek kadında bulunması gereken özellikler sıralanıyor, bu özelliklerden birin de; kadmın yabancı olması, akrabadan olmaması olduğu belirtiliyor.205

Şirbini (Ö. 977/1569), “Yabancıyla evlenmek akraba ile evlenmekten daha iyidir.”dedikten sonra Hz. Peygamber’e isnad edilen şu rivayeti buna delil olarak getiriyor “Yakın akrabadan evlenmeyin; zira çocuk zayıf olur.”206 Buna illet olarak da, şehvetin azalma ihtimalinin bulunmasını gösteriyor. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi, burada da İbn Salah: “Böyle bir rivayetin aslı olmadığı” ifadesini kullanarak bu sözün aslı olmadığını vurgulamaktadır.207

Takiyuddin Subki (D. 756/1355) bu konuda her hangi bir delil bulunmadığını ve bu sözün Hz. Peygamber’den sadır olamayacağını ileri sürüyor. Çünkü Hz. Peygamber kızı Hz. Fatıma’yı amcasının oğlu Hz. Ali ile evlendirmiştir. Hz. Peygamber’in bu uygulaması, sözü olduğu iddia edilen rivayetin aksine bir delil olduğunun bir işaretidir.208

Kaynaklarda İmam Şafi’nin bu konuda şu ifadesi olduğu naklediliyor: “Müstehab olan, kişinin kendi aşiretinden (topluluğundan) evlenmemesidir.”209

Bu sözden maksat, evliliğin sosyal boyutuna dikkat çekmektir. Çünkü, evlilikle kabileler arası ilişkiler daha da kuvvetlenmiş olmaktadır.

Kendi kabilesi dışında evlenmenin ne kadar zor olduğu ve o zamanın şartları da göz önünde bulundurulduğunda, İmam Şafii’nin bu sözünü “Kişinin kendi yakınlarından (yakın akrabalarından) evlenmemesi müstehabtır.” şekilde yorumlamanın daha mantıki olacağı kanısındayız.

Buna Hz. Peygamber’in uygulamasının (kızını Hz. Ali’yle evlendirilmesinin) yakın akraba ile evlenilmede bizzat Hz. Peygamber’in uygulaması vardır anlamına gelmez. Çünkü Hz. Fatıma ile Hz. Ali amca çocukları değillerdir. Hz. Ali ile Hz. Peygamber birbirlerinin amca oğullarıdır.



D. Hanbeli Mezhebi

Akraba evliliği, Hanbeli mezhebi kaynaldarında da Şafii mezhebi kaynaklarında olduğu gibi iki ayrı yöntem takip edilerek incelenmektedir.

Öncelikle bütün mezhep kaynaklarında olduğu gibi, bu mezhepte de hakim olan görüş, evlenmeleri ebediyen haram olan kadınların dışında kalan amca, hala, teyze ve dayı kızlarıyla evlenmenin helal olduğu yönündedir.210

Daha sonra akraba evliliği, müstakil bir başlık altında incelenmektedir. Hanbeli mezhebi kaynaklarından el-Muğni’de kendisiyle evlenilecek kadında bulunması gereken özellikler arasında ‘yabancı” olması da sayılmaktadır. Bu konuya ilişkin şu ifadelere yer verilmektedir:

Evlenilecek kadının yabancı olması tercih edilir, çünkü doğacak olan çocuk daha asil ve daha doğurgan olur. Bundan dolayı “Çocuklarınızın zayıf ve cılız doğmaması (sağlam bünyeli olması) için, yabancılarla evlenin.”denilmektedir. Bazı kişiler “Yabancı, daha kıymetli (daha üstün), amca kızı ise daha sabırlı olur.” derler.211

Ayrıca İbn Kudame (Ö. 620/1223) Hz. Peygamber’in “Ey Haşim kabilesi! Yabancı kadınlarla evlenin; çünkü onların rahimleri çok bereketlidir.” sözünü nakletmektedir. Fakat bu rivayetin tahricinde bu sözün muteber hadis kitaplarında geçmediği belirtilmektedir.212

İbn Muflih de, evlenilecek kadının yabancı olması gerektiğini belirtmektedir; bununla ilgili olarak “Çocuklarınızın zayıf ve cılız doğmaması (sağlam bünyeli olması) için, yabancılarla evlenin.”sözünü aktarır. Evlenilecek kadının yabancı olmasının illetini de şu şekilde belirtmektedir: “Evlenilecek kadının akrabadan olması; eşlerin boşanmaları halinde, aileler arasında emredilen ziyaretlerin kesilmesine ve alakaların kopmasına sebeb olur.”

Aynca İbn Muflih kitabında “Yabancı kadınların daha doğurgan amca kızlarının ise daha sabırlıdır.” sözü nakletmektedir.213



DEĞERLENDİRME

Cenab-ı Allah Nisa suresinin 23. ayetinde; evlenilmeleri yasak olanları açıkladıktan sonra aynı surenin 24. ayetinde bunların dışında kalan akrabalarla evlenmenin helal olduğunu bildirmektedir.

Ahzab suresinin 37. ayetinde; Hz. Peygamber'in halasının kızı Hz. Zeyneb'le evlendiği ve bu evliliğin bizzat Allah tarafından gerçekleştirildiği açık olarak belirtilmektedir.

Ahzab suresinin 50. ayetinde de; amca, hala, dayı ve teyze kızlarıyla evlenmenin caiz olduğu hükmü bulunmaktadır. Ayette geçen hitaptan, Hz. Peygamber'in amca, hala, dayı ve teyze kızlarıyla izdivacının farz hükmünde olduğu yönünde bir anlayışın doğru olmadığı sonucu çıkarılması gerekmektedir. Buradaki hitap görünüşte Hz. Peygamber'e özel olmakla beraber, hakikatte bütün ümmetini kapsamaktadır. Hz. Peygamber'e verilen izin geneldir. Ayette belirtilen sınıflardaki kadınlarla evlenme Hz. Peygamber için bir genişliktir. Evlenmesi gerektiği durumlarda akraba kızlarıyla evlenmenin kendisine mubah olduğunun bir işaretidir.

Akraba evliliğinin, sosyal ve tıbbi bir takim sakıncaları olduğu yönünde Hz. Peygamber'e ait rivayetler muteber hadis kaynaklarında bulunmamaktadır. Akraba evliliğiyle ilgili üç rivayet olduğunu tespit ettim. Bunların kısa bir değerlendirmesini yapacak olursak; birinci rivayet, çeşitli zayıf ve mevzu hadis kitaplarında geçmekte olup, İbn Salah'ın ve çağdaş hadis otoritelerinin rivayetin sihhatini etkileyecek ifadeleri nakledilmektedir. Bu ifadelerle, bu rivayetin zayif olduğu veya rivayetin senedinin olmadığı hükmüne u1aşılmaktadır. İkinci rivayet, zayif ve mevzu hadis kitaplarında geçmemekle birlikte, rivayetin senedi bulunmamaktadir. Yani üzerinde birtakım kapalılıklar ve şüpheler vardır. Üçüncü rivayet ise, çesitli zayıf ve mevzu hadis kitaplarında geçmekte olup, Elbani rivayetin zayıf olduğunu belirtmektedir.

Bütün bu rivayetlerin aksine; Hz. Peygamber'in akraba evliliği yapma niyetinde olduğunu Müslim ve Nesai'inin Hz. Ali'den naklettiği rivayette ortaya çıkmaktadır. Hz. Peygamber'in akrabadan evlenme niyeti, bu rivayetlerin zayıf ya da uydurma olduğu yönündeki iddiaları kuvvetlendirmektedir.

Aynca Hz. Peygamber halasının kızı Zeyneb binti Cahş'la akraba evliliği yaparak, çocuklarını da akrabasıyla evlendirerek akraba evliliklerinin dini bir sakıncası olmadığını ortaya koymuştur. Bütün bunlara ilaveten sahabe ve tabiin de akraba evlilikleri yapmışlardır. Yapılan akraba evliliklerinin zamanın sosyal yaşantısıyla da alakası bulunmamaktadir.

Hz. Peygamber'in ve çocuklarının yaptıkları akraba evliliklerinin herhangi bir hastalığa sebeb olduğu kaynaklarda belirtilmemektedir.

Hz. Ömer'e isnad edilen ve birbiriyle çelişen iki rivayet bulunmaktadr. Farklı bu iki rivayet, akraba evliliğinin dini hiçbir sakıncasının olmadığı; fakat akraba evliliğinin ilk etapta tercih edilmemesi gerektigi seklinde te' lif edilebilir.

Fıkhi mezheplerde genelolarak, akraba evliliğinin caiz olduğu; ancak evlenilecek kadının yabancı olmasının tercih sebebi olacağı belirtilmektedir. Akraba evliliğiyle ilgili rivayetleri naklederek konuyu geniş şekilde ele alan mezheb Şafii mezhebi; muhtasar sekilde ele alan mezheb ise Maliki mezhebidir.



Yüklə 0,5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin