Diyanet iŞleri başkanliği akçaabat-darica


I. BÖLÜM 1. TEDRİC KAVRAMI VE TEDRİC İLE ALAKALI BAZI KONULAR



Yüklə 477,23 Kb.
səhifə2/15
tarix13.05.2018
ölçüsü477,23 Kb.
#50399
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   15

I. BÖLÜM

1. TEDRİC KAVRAMI VE TEDRİC İLE ALAKALI BAZI KONULAR




1.1. TEDRİC KAVRAMI



1.1.1. Sözlük Anlamı
Tedric, Arapça’da de-ra-ce kökünden türetilmiş tef’il kalıbında mastar bir kelimedir. Derace fiili yavaş yavaş yürümek, yola devam etmek, binayı kat kat yapmak, merdivende basamak basamak yükselmek, katlamak, sarmak, dürmek, rulo yapmak, bir şeyi bir şeye yaklaştırmak gibi lügat manalarını ihtiva etmektedir.2

Tedric, yukarıdaki kök anlamlarını muhafaza etmekle birlikte ayrıca şu anlamları da içerir. Bir kimseyi bir işe yavaş yavaş alıştırmak veya bir kimseyi bir şeye yavaş yavaş yaklaştırmak, işin gitgide ağırlaşması, bir şeyin doyum noktasına ulaşma çabası, kişinin sanatında veya mesleğinde istenen noktaya gelinceye kadar yeterli ölçüde staj görmesi, kişinin çocuğunu ilim vb. bir işte terakki ettirmesi, adım adım ilerletip geliştirmesidir.3

Yukarıda kaydettiğimiz sözlük anlamlarını örneklendirmenin, konunun hem açılımına, hem de anlaşılmasına yardımcı olacağını düşünüyoruz. Buna göre topluca verdiğimiz bu anlamları örnekleriyle birlikte şu şekilde açabiliriz:

1- Çocuk ilk defa adım atıp, yavaş yavaş yürümeye başladığında, “deraces-sabiyyü; çocuk adım atıp yavaş yavaş yürüdü” denir. Aynı şekilde, yaşlı pir-i fani bir kişinin yavaş yavaş yürümesi de,”deraceşşeyhu; yaşlı adam yavaş yavaş yürüdü” diye ifade edilmiştir. Bu iki örnekten yola çıkarak derace fiilinin çocuğa nisbetle zayıftan kuvvetliye doğru, yaşlı adama nisbetle kuvvetliden zayıfa doğru bir hareketlilik bildirdiğini anlayabiliriz. Öyleyse derace fiili zayıftan kuvvetliye, kuvvetliden zayıfa doğru iki yönlü bir aktiviteyi vurgular.4

2- Merdivende basamak basamak yükselmek, yüksek mertebelere erişmek anlamında,”derace fülanün; falan merdivene basamak basamak tırmandı” denilmiştir. Bu ifade tarzı bu fiilin aşağıdan yukarıya doğru bir yükselme, hareket ve tırmanış için kullanıldığını göstermektedir. Bu, fiilin en yaygın olan kullanımıdır.5

Derace fiili istif’al/istidrac kalıbındaki anlamı da şöyledir; bir kimseyi aheste aheste çıkarmak, yavaş yavaş bir şeye yaklaştırmak, hayvanın yeni doğan yavrusunu arkasına alıp yavaş yavaş yürütmesi gibi anlamların yanı sıra, hile yapmak, tedirgin etmek ve yok olmasını dilemek manasına da gelmektedir.6

Şimdi esas konumuz olan tedric kalıbını inceleyelim:

1- “Derracehu ila keza ve’stedracehu; bir kimseyi bir şeye yavaş yavaş yaklaştırdı, o da ona yaklaştı” denilmiştir. Burada fiil ta’diyet ve kesret ifade eder. Buna göre bu kelime, bir kimsenin bir kimseyi, adım adım, aheste aheste bir şeye inatla, ısrarla belki defalarca denemek suretiyle yaklaştırmasını ifade etmektedir. Burada ifadenin öne çıkan anlamı “yaklaştırmak” tır.

2- Bir kimseyi bir şeye yavaş yavaş alıştırmak anlamında kullanılır. Örneğin; hasta yavaş yavaş iyileşmeye yüz tutup ta azar azar yemek yemeye başladığında,” derractü’l alile tedricen; hastaya yavaş yavaş yemek yedirdim” denilir. Artık hasta, hasta olmadan önceki yemek yeme durumuna gelinceye kadar peyderpey yemesini artırır.7 Burada fiilin azdan çoğa doğru, yavaş yavaş, duruma uygun ve sonuca götürecek tarzda bir şeyin tatbiki; üzerinde tatbikat yapılanında yavaş yavaş bu duruma alışması ve alıştırılması söz konusudur.8

3- Bir sanatta veya meslekte, istenilen verimliliği elde etmek için yeterli derecede eğitim almak, staj yapmak anlamında da kullanılır. Bu anlamı ifade etmek için “tederrace’t-tederracü; çokça alıştırma yaptı/staj gördü” denilmiştir.9 Bu da bize bu kelimenin ifade ettiği eylem ve davranışların birden bire tepeden inmeci bir anlayışla olamayacağını göstermektedir. Yani bu kelimenin şümulüne giren anlamlar içerisinde aniliğe ve rast geleliğe yer verilmemiştir.

Tedric, hemen hemen aynı temel anlamlarıyla Türkçe’ye geçmiş ve yeri geldikçe hala kullanılan bir kelimedir. Türkçe sözlüklerde kullanımlarına ve anlamlarına bakmak yerinde olacaktır.

Tedrici; derce derece, yavaş yavaş olan yapılan demektir.10 Örneğin ayakkabı nevini ele alalım; çarıktan başlayarak en zarif fotinlere kadar bütün tekamül merhaleleri, bir tedric silsilesi halinde sıralanacaktır. Aniden servete konmak yerine çalışarak kazanmanın kıymetini ifade için de “tedric ile kazanılan malın kıymeti bilinir” denilmiştir.11


1.1.2. Terim Anlamı

Tedricilik gibi sosyal muhtevalı kelimeler, toplumla ilgili olan alanların tümünde farklı tanımlamalara konu olabilirler. Bu tespitten hareketle konumuzun belkemiğini oluşturacak olan tedricin terim anlamı tanımlamamızı, genel ve özel diye ikiye ayırarak yapacağız. Şunu da belirtmemiz gerekir ki, derli-toplu olarak, bir arada böyle bir tanımlamaya araştırmalarımız sırasında rastlayamadığımız için, konunun içeriğini de göz önünde bulundurarak kendimiz böyle bir tanım ortaya koymaya çalışacağız. Buna göre:



1.1.2.1. Genel Anlamda Tedricilik:

Hz. Adem (as) ile başlayan vahiy sürecinin insanlığın günden güne gelişen sosyal, siyasal, ekonomik, hukuki ve kültürel ilişkiler ağı içerisinde, değişen telakkilerinin bozulan ve dejenerasyona uğrayan yönlerini reforma ederek, toplumsal ihtiyaçları karşılayacak tarzda, gönderilen peygamberler ve onlara indirilen kitaplarla, giderek kapsam, derinlik ve içerik olarak zenginleştirilmek suretiyle, Hz. Muhammed (sav)’e kadar aşama aşama gelişme kaydetmesidir.12 Tıpkı yeni doğan canlı bir uzvun değişen ve gelişen hayat şartlarına biyolojik olarak uyum sağlamak suretiyle günden güne gelişip, büyümesi gibi. Bir başka benzetme ile, yapılan binanın tuğla tuğla örülerek yükseltilmesi gibi. Tabiatta her gün gözetleyerek tekrarına şahit olduğumuz olaylar da başlangıçtan tekrar aşamasına gelinceye kadar aynı kanun çerçevesinde varlıklarını sürdürüp dururlar. İşte genel anlamda tedrici1ik dediğimiz şey budur.

Bu tanımlamayı yapmaktaki maksadımız, başıboş olarak bırakılmayan insanların,13 peygamberler aracılığı ile gelen ilahi mesajları,14 yaşanan bir hayata dönüştürme faaliyetlerinin,15 çok yönlü sosyolojik bir olay, bir değişim ve gelişim faaliyeti olduğunu, böyle bir sosyolojik olayın, değişim ve gelişimin peygamberler eliyle olduğunu, bunun birden bire değil de belli bir süreçte gerçekleşebileceğini16 anlatmak içindir. Çünkü vahiy olgusunun beşeri boyutu zaman, mekan, şahıslar ve şahısları ilgilendiren problemler bakımından, ilk peygamberle son peygamber arasında yaşanan bir süreç olduğu tarihen sabittir. Bu noktada şu soru akla gelebilir. İlk gelen peygamberden itibaren son peygamber gelinceye kadar her bir peygamberin tebliğ ettiği dinin / vahyin muhtevasındaki eksiklikleri sonradan gelen bir peygamber mi tamamlamıştır? Veyahut son peygamber gelinceye kadar her peygamber eksik vahiy ile mi gelmiştir?17

Öncelikle şunu belirtelim ki Hz. Adem’e gelen vahiy de mütekamil idi. Toplumuna getirdiği bilgi bakımından, toplumunun tüm ihtiyaçlarını karşılıyordu. Özellikle inanç konuları ve temel ahlak ilkeleri (zina etmenin, hırsızlık yapmanın, adam öldürmenin vs. kötü olduğuna işaret edilmesi gibi) bakımından ilk vahiy ile son vahiy arasında bir fark olmadığına inanıyoruz. Esas olarak bu gibi düsturlarda bir gelişme de düşünülemez. Ancak asıl peygamberlerin tebliğ ettiği şer’i hükümlerde değişme ve gelişme söz konusudur. Zaman, mekan ve sosyal şartların değişmesiyle şer’i hükümlerin bazılarında ibadetlerin harici şekillerinde değişiklikler ve gelişmeler olmuştur. Aslında bir peygamberin tebligatının ne kadar baki olacağı Allah (cc.) katında malumdur. Bundan dolayı peygamberlerin tebligatı ile insanlar yükseldikçe, fikirlerde inkişaf ve terakki meydana geldikçe, medeniyet ve ihtiyaçlar ilerledikçe, sonraki peygamberlerin tebligatı da başkalaşır; insanlar tedrici bir surette ilerleyip yükseldikçe - belki içerik bakımından, öz (inanç ve temel ahlak ilkeleri) bakımından olmasa da - dinler ve şeriatlar bakımından, tekamül kanunlarına uygun olarak tedricen gelişmiş; bu tedrici gelişme Museviliği ve İseviliği de geçerek İslam Dini ve Onun ilahi kitabı olan Kur’an-ı Kerim ile kemal noktasına ulaşmıştır. Kısaca, genel anlamdaki tedricilik; “iptidai kemalden nihai kemale ermeyi”18 ifade eden bir tanımlamadır.



1.1.2.2. Özel Anlamda Tedricilik:

Hz. Muhammed (sav)’e vahyin gelişi ile başlayan, peygamberliği süresince davetle görevli olduğu toplumu, günden güne vahyi kabule hazır hale getirmek için, onların eski inanç, ahlak, ibadet ve hukuk (muamelat) telakkilerini, değiştirilmesi gerekenleri değiştirerek, ıslah edilmesi gerekenleri ıslah ederek, siyasal, sosyal, kültürel, hukuki ve ahlaki yönden aşama aşama geliştirmesi ve buna paralel olarak vahiyle öngörülen ilkelerin ve kuralların yavaş yavaş, adım adım, toplumda herhangi bir reaksiyon oluşturmayacak biçimde yerleştirilmesidir.19 Bir başka tanımlamayla; Kur’an-ı Kerim’in Peygamber (sav)’e nübüvveti süresince olaylara ışık tutacak, problemlere çözüm getirecek, doğru ile yanlışı ortaya koyacak tarzda ayet ayet, sure sure vahiy yoluyla gelmiş olmasıdır. Tedriciliğin sözlük ve terim anlamlarını bu şekilde tespit ettikten sonra şimdi tedricle iç içe olan bazı konu ve kavramları açıklayalım.20


1.2. TEDRİCLE ALAKALI BAZI KONULAR


Yüklə 477,23 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin