Diyanet iŞleri başkanliği trabzon-akçaabat-darica eğİTİm merkezi MÜDÜRLÜĞÜ kur’an ve hadiS’İN Şİİre bakişI (III. DÖnem biTİrme tezi) ahmet taş



Yüklə 401,78 Kb.
səhifə7/8
tarix01.03.2018
ölçüsü401,78 Kb.
#43496
1   2   3   4   5   6   7   8

VII.I. Banet Suad

Meşhur şair, Züheyr oğlu Ka’b’ın Mescid-i saadette, Rasulullah’ın huzurunda okuduğu kaside, edebiyat tarihinde “Bânet Suad (Suad’dan ayrı düştüm)” kasidesi diye tanınır. Rivayete göre Hz. Peygamber, Suad’ın kim olduğunu sormuş, şair de “Amcamın kızı ve eşim” cevabını vermiş. Kasidenin birkaç beyti şöyledir:

Sevdiğim bunca insan ve ümit bağladığım

“Sana faydam dokunmaz…” deyince dedim ki ben:

Çekilin be, yolumdan, hey gidi nesebsizler!

Tanrı’nın her yazdığı elbetteki olacak.

Her ananın evladı ne kadar esen kalsa,

Bir gün eğri bir sala konulup taşınacak…

Duydum ki Rasulullah hakkımda emir vermiş,

Bağışlanmak daima ondan beklenen bir iş,

Affet beni ya Rasul! İhsan eylesin sana,

Kur’an mucizesini gökten indiren Huda…

Koğucunun sözüyle tutma beni sorumlu,

Bunca ithama rağmen suçsuzum ben, ey ulu!

O Rasul-i Kibriya bir nurdur, ışık saçan,

Keskin ve yalın kılıç, ilahi kılınçlardan…

Şair Ka’b bu beyti söyleyince Peygamber Efendimiz Mescidi saadette bulunan ashaba dönerek beğendiğini ifade buyurmuş ve sırtındaki hırkayı çıkararak Ka’b ın omzuna koymuştur.160

VII.II. “Mü’min Dili İle De Savaşır”

“-Bu iki zatı tanıyor musun Abbas?”

- Evet, ya Rasulallah, şu, aşiretinin reisi Ma’rur oğlu Berâ, bu da Malik oğlu Ka’b.

- Malik oğlu Ka’b, yani şair?

- Evet, ya Rasulallah…

Medine’li ünlü şair Malik oğlu Ka’b “Rasulallah’ın benim için “şair” demesini hayatım boyunca unutmadım” diyordu.161

Malik oğlu Ka’b, şiirlerinde daha çok savaş konusunu işliyor, İslam düşmanlarını bununla korkutuyordu. Bunun yanında İslam mücahitlerinin verdikleri şehitler için en güzel ağıtları söylüyordu. Kendisi:

-Şiir hakkında ne buyurursunuz, ya Rasulallah? diye sorunca şu cevabı almıştı:

-Mümin, kılıcı ile de dili ile de savaşır.

Yine Rasul-i Ekrem (s.a.v.) onu şöyle müjdelemişti:

- Biliyor musun, Ka’b, Allah sana şu beytinden dolayı teşekkür ediyor.

- “Bulamaç kavmi gelmiş, Rab’lerini yenmeye,

Allah’a kafa tutan mahkumdur yenilmeye.”162

VII.III. Şiir, Dili Tatlılaştırır

Hz. Aişe, “Evlatlarınıza şiir öğretiniz, dillerini tatlılaştırır”163 sözüyle şiirin dil boyutuna göndermede bulunmuştur. Kur’an-ın anlaşılması yönünde cahiyile şiirinden yararlanılmasına önemli sahabiler başvurmuştur. Mufaddal ed- Dabbi, Hz. Peygamber’in sahabilerinden şiir okumayan, şiiri örneklemede kullanmayan kimsenin olmadığını164 rivayet etmiştir. İbn Abbas’ın Kur’an’ın iyi anlaşılması için Arap şiirini bilmenin gereğine işaret ettiği bilinmektedir.165



VII.IV. Hz. Ömer ve Şiir

Hz. Ömer de büyüdüğü kültürel ortam içinde, özellikle Mekke gibi önemli merkezde yaşaması sebebiyle şiir kültürüne ve bilgisine vakıf olmuş; onun Araplar için ifade ettiği anlamın ve bu topluma kazandırdığı değerlerin bilincinde olmuştur. “Araba verilen şeyin en iyisi beyitlerdir. İnsan ona ihtiyaç duyunca onu sunar, saygıdeğer insanın teveccühünü kazanır, kötü insanı da kötülüğünden vazgeçirir”166 demiştir. Hz. Ömer oğluna, “Ey oğlum, güzel şiirleri ezberle, edebin artar, edebi bilmeyen hakkını ifa etmiş olmaz. Şiirin güzeli güzel ahlaka götürür, kötülüklerden alıkoyar”167 sözüyle nasihat etmiştir. Çevresindeki insanlara “Şiir yüce ahlaka, doğru görüşe ve neseb bilgisine ulaştırır”168 diyerek eski şiiri öğrenmelerini tavsiye etmiştir.

Hz. Ömer şiiri sever, yalnız başına olduğunda okur, yanına gelenlere de okuturdu. Kendisine sorulan sorulara şiirle cevap verir, örneklemede kullanırdı. Önemli kaynaklarda, ona ait olduğu söylenen birkaç şiiri dışında şiirleri zikredilmemektedir; şiiri olarak aktarılanları da şiirden çok nasihat içerikli sözleridir. Bir gün yeni bir elbise giymiş gezerken insanların elbisesine baktıklarını görünce, onlara şu şiirini okumuştur:

(Gördüğün hiçbir şeyin güleryüzü kalmaz Allah kalır, mal ve çocuk fani olur. Bir gün Hürmüz’e hazineleri fayda vermez Ad ebedi olmaya çalıştı, olamadı.)169

Hz. Ömer Kur’an ın ölçülerine uygun görmediği şiir faaliyetlerine, hiciv, kadın ve içkiden bahsedilen şiirlere ve şairlerine yasaklar getirmiştir. Bu tür faaliyetleri, cahiliye döneminin kötü geleneklerinin tekrar diriltilmesi gayreti olarak görmüştür.170 Ancak bu faaliyetleri değerlendirirken, kendi bildiğini uygulayan bir halife olarak değil, sanata duyarlı, sanata ve sanatçıya hakkını veren bir anlayışı ön plana çıkarmıştır.

Hz. Ömer şiirin kalıcı, ölümsüz bir sanat olduğunun farkında olmuş ve kalıcılığını insanlara hatırlatmıştır. Gatefan’dan yanına gelen Herim b. Sinan Ebi Harise el- Murri’nin oğluna, Zuheyr b. Ebî Sulma’nın kendileri hakkında söylediği şiirleri okumasını istemiş, şiirleri kendisine okuyunca ona, “O sizin için şiir söyler, siz de ona ihsanda bulunurdunuz. Ancak sizin ona verdikleriniz gitti, onun size verdikleri kaldı.” 171 demiştir.



SONUÇ

Şiir, bir şeyi zeka ve fetanetle iyice anlatmak manasındadır ve bilmek anlamına gelen ilimden daha özel bir manaya gelmektedir.

Istılahta ise kasten ve irade ile söylenen vezinli, kafiyeli sözdür.

Şiirin tarihi insanlığın tarihi kadar eski. Şairlik ise istidat ile mümkün. Çalışarak şair olunmaz. Ancak bir insanın doğuştan şiire istidatı varsa, şiir kumaşı mevcutsa, bu insan çalışarak daha büyük bir şair olabilir. Bu tıpkı sesi güzel olan bir insanın sesini eğitmesine benzer. Bunları düşündüğümüz zaman Hz. Adem (a.s.)’le başlayan insanlık tarihinde, günümüze kadar her zaman ve zeminde şairler gelmiştir. Fakat peygamberler bu hükmün dışındadır. Şiir, biz gibi eksik insanların süsüdür. Peygamberlik makamının ve peygamberlerin şiire ihtiyacı yoktur.

Şair, herkesin fark edemediğini fark eden, hissedemediğini hisseden insandır. İlk devirlerden itibaren bu kabiliyette insanların var olduğu muhakkaktır. Onlar bu farklı sezişlerini bir yolunu bularak insanlara aktarmışlardır. Bu daha sonra yatağını bulan bir akarsu gibi mecrasına doğru akmıştır. Ve şiir şekilden şekle girmiştir. Ancak ritim, ahenk, vezin ve ölçü bir duygu yağmuru altında şiirde hep varola gelmiştir.

Genel anlamda şiir kainatta da mevcuttur. Rüzgarların esmesi, dalgaların sahile vuruşu, kuşların cıvıldaşması, bir şelalenin köpük, köpük akışı,… bunlar da şiir! Şiir kainatın özünde var, insanın ruhunda…

Şiir hakkında verilecek hükme gelince: Şiir bizatihi kendisi iyi veya kötü diye yaftalanamaz. İyisi de olur şiirin kötüsü de. Bu şiirin muhtevasına bağlıdır. İnsanlara öğüt veren, ufuk açan, müsbet yönde etki eden şiirlerin okunması da yazılması da güzeldir. Hatta Peygamber Efendimiz bu tür şiirleri övmüştür. Rasulullah’ın bir şaire “Şu beytinden dolayı Allah sana teşekkür ediyor ” demesi mevzuyu aydınlatmaya yeter. Yine Peygamberimizin “Ya Hassan onlara şiirle cevap ver” buyurması, muhtevası güzel şiirlerin takriri sünnet olduğunu ortaya koyar.

Şiirin bir kısmı Kur’an ve hadislerde yerilmiştir. Bu tarz şiirler, insanların şahsiyetleriyle alay eden, onları aşağılayan, dine çatan, kin, nefret ve haset tohumlarını gönüllere eken, insanlara menfi yönde tesir eden şiirlerdir. Bu noktada şiir ile nesrin arasında hiçbir fark yoktur. Yazılan nesirde ve şiirde önemli olan kasdedilen şeydir, niyettir, ne anlatılmak istendiğidir. Ve bu anlatılan şey güzelse iyidir, kötüyse zararlıdır. Hüküm buna göre verilir.

Muhakkak ki şiir insanları etkileyen yazılı sanatların en üstünüdür. Şiirle insanın ruhu kanatlanır, sonsuz ufuklara yelken açar. Bu noktada şiirin ve dolayısıyla şairin mesuliyeti ortaya çıkmaktadır. Kur’an’da yerilen şairler, İslam’a çatan, peygamberin ve müslümanların ailesine dil uzatan, içkiden vs. bahseden müteşairlerdir. Bu tür şairleri ve şiirlerini tasvip etmek mümkün değildir. Çünkü Kur’an ve hadis bunların pespaye, adi şeyler olduklarını bize beyan buyurmaktadır. Bunlar haram şeylerdir. Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz yüce duyguların ürünü olan şiirdir. Bu bir nevi ilham. Belki de içimizdeki meleğin sesi, nefesi. Bu neviden şiirler insanlığın yararınadır. Kur’an’ın beyanına, Rasulullah’ın açıklamalarına uygundur.

Rasulullah şiir dinlediğine, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer… şiir söylediğine göre, ayrıca iki cihan serveri, şairleri şiir söylemeleri hususunda teşvik ettiğine, onları övdüğüne göre, başka söze ne hacet!

Ve şairlere ilk ve en büyük ödülü veren de yine Nebiler Nebisi.

Şiir Allah’ı sır ve güzellik yolunda arama sanatı.

Şair, Sevgililer Sevgilisinin, Peygamber hırkasının üzerine atıldığı kelam prensi. Gerisi kıylukâl!..

KAYNAKÇA

- ADONİS, Arap Poetikası, çev. Emrullah İşler, İstanbul, Y.K.Y., 2004

- AKSAN, Doğan, Şiir Dili ve Türk Şiir Dili, İstanbul, 1993

-ANA BRİTANNİCA Genel Kültür Ansiklopedisi(Encyclopaedia Britannica Chicago), İstanbul, Hürriyet Ana Yayıncılık A.Ş., 1994, I-XXXI

-BANARLI, Nihad Sami, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul, M.E.Bas., 1983, I-II

-BOZKURT, Nebi, Hadis’te Folklor Eğlence, 1. bas., İstanbul, M.Ü.İ.F.Yay., 1997

-BUHARİ, Ebu Abdullah Muhammed b. İsmail, Sahih-i Buhari, Çağrı Yay., İstanbul, 1992, I-III

-CUBÛRİ, Yahya, Şi’ru’l Muhadramin ve Eseru’l- İslam Fih, Beyrut, Muessese Risale, 1981

-CÜRCANİ, Seyyid Şerif Ali b. Muhammed, Kitabu’t Tarifat, 3. bask., Beyrut, Daru’l Kütübu’l İlmiyye, 1988

-DAREKUTNİ, Ali b. Ömer, es- Sünen, neşr. Abdullah Haşim Yemani, Kahire, 1966, I-IV

-DEMİRAY, Kemal, Temel Türkçe Sözlük, İstanbul, İnkılap Kitabevi, 1990

-DOĞAN, Mehmet, Büyük Türkçe Sözlük, 11. bask., İstanbul, Bahar Yayınları, 1996

-EBU DAVUD, Süleyman b. el- Eş’as, Sünen, İstanbul, Çağrı yay., 1992, I-V

-EBU DAVUD, Süleyman b. el- Eş’as, Sünen, Terceme Ve Şerhi (haz.) Necati Yeniel, Hüseyin Kayapınar, Necat Akdeniz, İstanbul, Şamil Yayınevi, 1989, I-XVI

-EFLATUN, Devlet, ME.V. Yayını, İstanbul, 1944, I-III

-ESED, Muhammed, Kur’an Mesajı, çev.Cahit Koytak, Ahmet Ertürk, 5.bask., İstanbul, İşaret Yay., 1999, I-III

-FURAT, Ahmet Subhi, Arap Edebiyatı Tarihi, İstanbul, Ed.Fak.Bas., 1996

-HAMMADÜRRAVİYE, Muallakatü’s-Seb’a, çev. Şerafeddin Yaltkaya, İstanbul, M.E.Bas., 1985

-HEYSEMİ, Mecmau’z- Zevaid, Beyrut, Daru’l Fikr, 1994, I-X

-HUART, Clement, Arab ve İslam Edebiyatı Tarihi, çev.Cemal Sezgin, Ankara, tarihsiz

-IZUTSU, Toshihiko, Kur’an’da Allah ve İnsan, çev. Süleyman Ateş, Ankara, 1963

-İBN ABDİ RABBİH, el-İkdu’l-Ferid, neşr. Ömer Tedmuri, Beyrut, Dar’ul-Kitab el –Arabi, 1990



-İBN HALDUN, Mukaddime, çev. Zakir Kadirî Ugan, İstanbul, M.E. Bas., 1988, I-III

-İBN KUTEYBE, eş-Şi’r ve’ş- Şu’ara, Beyrut, Daru İhyai’l- Ulûm,1994

-İBN MACE, Ebu Abdullah Muhammed b. Yezid, Sünen, Çağrı Yay., 1992, I-II

-İBN MACE, Ebu Abdullah Muhammed b. Yezid, Sünen, Tercemesi ve Şerhi, Haydar Hatipoğlu İstanbul, Kahraman Neşr., ts., I-X



- İBN MANZUR, Ebu’l Fazl Cemalüddin Muhammed b. Mükerrem, Lisanü’l Arab, Kahire, Daru’l Mearif, 1119, I-VI

- KANTER, Necati, “Vahiy Risalet Ve Şiir” Elazığ, F.Ü.İ. F.Der, 1999

- KAYREVANİ, İbn Reşik, el-Umde fi Mehasini’ş-Şi’r ve Adabihi, neşr. Muhammed Karkazan, Dımaşk, 1994

- KISAKÜREK, Necip Fazıl, Çile, 37. bask., İstanbul, b.d. yayınları, 1998

-KUR’AN YOLU, (komisyon), Ankara, D.İ.B.Yay., 2004, I-V

-KUREŞİ, Ebu Zeyd, Cemheretu Eş’ari’l-Arab, neşr. Muhammed Ali el-Haşimi, Dımaşk, Daru kalem, 1986

-KURTUBİ, Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed el Ensari , El-Camiu Li Ahkami’lKur’an, Beyrut, Daru’l Kutubu’l İlmiyye, 1993, I-XX



-KUTUB, Seyyid, Fî Zılal-il Kur’an, çev. Salih Uçan ,Vahdettin İnce, Mehmet Yolcu, İstanbul, Dünya Yay., 1991, I-X

-MEYDAN LAROUSSE Büyük Lügat ve Ansiklopedi, Sabah, 1992, I-XXIV

-MUBERRİD, Ebu’l- Abbas Muhammed b. Yezid, el-Kamil, Beyrut, Muessese Risale,1993

-MU’CEMU’L MÜFEHRES,yayına hazırlayan: Mahmut Çanga, İstanbul,Timaş Yayınları, 2004

-MU’CEMU’L VESİD, (komisyon), İstanbul, Çağrı Yayınları, 1996, I-II

-MUTÇALI, Serdar, Mu’cem’ul Arabiyyi’l Hadiys, İstanbul, Dağarcık Yayınları, 1995

-MÜSLİM, Ebu’l-Hüseyin b. el Haccâc, Sahih-i Müslim, Çağrı Yay., İstanbul, 1992, I-III

-ÖZALP, Ahmet, “şiir-şair”, Şamil İslam Ansiklopedisi, İstanbul, Şamil Yayınevi, 1994, I-VI

-RAZİ, Fahruddin, Mefatihu’l- Gayb, terc.( komisyon), Ankara, Akçağ Bas.Yay.,1994, I-XXIII

-SAMİ, Şemsettin, Kamus-i Türkî, 7. bask., İstanbul, Çağrı Yayınları

-ŞERİATİ, Ali, Sanat, çev. Ejder Okumuş, Şamil Öcal, Said Okumuş, İstanbul, Şura Yayınları, 1997

-TİRMİZİ, Ebu İsa Muhammed b. İsa b. Sevra, Sünen, İstanbul, Çağrı Yay., 1992, I-III



-TOPALOĞLU, Bekir, İslam Tarihinden Yapraklar, İstanbul, Nesil Yayınları, 1982

-ULUDAĞ, Süleyman, İslam Açısından Mûsıkî ve Sema, İstanbul, İrfan Yayınevi,1976

-VEHBİ, Mehmed, Hülasatü’l Beyan, 4.bask., İstanbul, Üç Dal Neşr.,1969, I-XVI

-YAZIR, Elmalılı M. Hamdi, Hak Dini Kur’an Dili, İstanbul, Azim Dağt., 1992, I-X



-ZUHAYLİ,Vehbe, Tefsirü’l-Münir, Dımeşk, Daru’l Fikr, 1998, I-XXXII

1 İbni Manzur, Lisanü’l Arab, Kahire, Daru’l Mearif, 1119, c.4, s.2273

2 Mu’cemu’l Vesîd, (komisyon), İstanbul, Çağrı Yayınları, 1996, c.1, s.486

3 Serdar MUTÇALI, Mu’cem’ul Arabiyyi’l Hadiys, İstanbul, Dağarcık Yayınları, 1995, s.446

4 İbni Manzur, a.g.e., c.4, s.2274

5 Mu’cemu’l Vesîd, a.g.e., c.1 s.487

6 Seyyid Şerif Ali b. Muhammed el Cürcani, Kitabu’t Tarifat, 3. bask., Beyrut, Daru’l Kütübu’l-İlmiyye, 1988, s. 127

7 Mu’cemu’l Vesîd, a.g.e., c.1, s.486

8 İbni Manzur, a.g.e., c.4, s.2274

9 Şemsettin Sami, Kamus-i Türkî, 7. bask., İstanbul, Çağrı Yayınları, s.778

10 Serdar Mutçalı, a.g.e., s.446-447

11 Mehmet Doğan, Büyük Türkçe Sözlük, 11. bask., İstanbul, Bahar Yayınları, 1996, s.1014-1026

12 Aristoteles, Poetika, çev. İsmail Tunalı, 7. bask., İstanbul, Remzi Kitabevi, 1998, s.11,16-18

13 Kemal Demiray, Temel Türkçe Sözlük, İstanbul, İnkılap Kitabevi, 1990, s.770

14 Necip Fazıl Kısakürek, Çile, 37. bask., İstanbul, B.D. Yayınları, 1998, s.473

15 Kısakürek, a.g.e., s.475

16 Ali Şeriati, Sanat, çev. Ejder Okumuş, Şamil Öcal, Said Okumuş, İstanbul, Şura Yayınları, 1997, s.267-268

17 Adonis, Arap Poetikası, çev. Emrullah İşler, İstanbul, Y.K.Y., 2004, s.9

18 Meydan Larousse Büyük Lügat ve Ansiklopedi, Sabah, 1992, c.18, s.525

19 Meydan Larousse, a.g.e., c.18, s.525-526

20 Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi (Encyclopaedia Britannica Chicago), İstanbul, Hürriyet Ana Yayıncılık A.Ş., 1994, c.29, s.107

21 İbn Haldun, Mukaddime, çev. Zakir Kadirî Ugan, İstanbul, M.E. Bas., 1988, c.3, s.235-236

22 Doğan Aksan, Şiir Dili ve Türk Şiir Dili, İstanbul, 1993, s.99


23 Nihad Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul, M.E.Basımevi,1983, c.1, s.1

24 Banarlı, a.g.e., c.1, s.2

25 Banarlı,a.g.e., c.1, s.8

26 Eflatun, Devlet, III, ME.V. Yayını, İstanbul, 1944, s.31

27 Banarlı, a.g.e., c.1, s.40-41

28 Bu başlayış derin bir temel oldu. Şiir, bu büyük sanatın bütün tekamül tarihinde mûsıkîden ayrılmadı. Ya Türk halk şiirinde olduğu gibi, hep sazlarla birlikte söylendi. Yahut aydınların dilinde, sazlardan çıkan sesi, mısraların mimarisine işleyerek şiiri mûsıkî halinde söylemenin sırlarını aradı. Dillerin ses bakımından çok ilerlediği çağlarda bu sırrı bulmaya muvaffak oldu. Bir başka ifadeyle, şiiri, bu sırlara erdiği zamanlarda söyledi.

29 Banarlı, a.g.e., c.1, s.41

30 Ahmet Özalp, “şiir-şair”, Şamil İslam Ansiklopedisi, İstanbul, Şamil Yayınevi, 1994, c.6, s.45-46


31 Ahmet Subhi Furat, Arap Edebiyatı Tarihi, İstanbul, Ed.Fak.Bas.,1996, s.57-60

32 Nebi Bozkurt, Hadis’te Folklor Eğlence, 1. bask., İstanbul, M.Ü.İ.F.Yay., 1997, s.37

33 Furat, a.g.e., s.64-65-66

34 Adonis, a.g.e., s.53

35 Adonis, a.g.e., s.13

36 Clement Huart, Arab ve İslam Edebiyatı Tarihi, Çev.Cemal Sezgin, Ankara, ts., s.8-12

37 Huart, a.g.e., s.13

38 Huart, a.g.e., s.14-16

39 Furat, a.g.e.,s.66-70

40 Furat, a.g.e., s.71-73

41 Huart, a.g.e., s.17

42 Muallakatü’s-Seb’a, Hammadürraviye, çev. Şerafeddin Yaltkaya, İstanbul, M.E.Bas.,1985, s.1,6 (İbn el Enbari ‘ölümü 577=1181’ Tabakatü’l Üdeba’sında bu yedi muallakayı ilk toplayan kimsenin, Hammad er Raviye olduğunu söylemektedir. Hammad er-Raviye Arap şiirlerini rivayetle şöhret kazanmıştır. 167=783 de ölmüştür.)

43 Muallakatü’s-Seb’a, a.g.e., s.2-3

44 Furat, a.g.e., s.74

45 Huart,a.g.e., s.20

46 Muallakatü’s-Seb’a, a.g.e., s.12-13

47 Furat, a.g.e., s.74-77

48 Muallakatü’s-Seb’a, a.g.e., s.18,24,25,30

49 Huart, a.g.e., s.23-24

50 Furat, a.g.e., s.84-89

51 Muallakatü’s-Seb’a, a.g.e., s.50

52 Ahmed İbni Hanbel, Müsned, c.6, s.146-138-31; Tirmizi, Sünen, c.10, s.291

53 Muallakatü’s-Seb’a, a.g.e., s.51

54 Furat, a.g.e., s.77-78

55 Muallakatü’s-Seb’a, a.g.e., s.52-53

56 Furat, a.g.e., s.78-79

57 Muallakatü’s-Seb’a, a.g.e., s.61

58 Huart, a.g.e., s.24-25

59 Furat, a.g.e., s.80

60 Muallakatü’s-Seb’a, a.g.e., s.64

61 Furat, a.g.e., s.80

62 Muallakatü’s-Seb’a, a.g.e., s.64-66,79

63 Muallakatü’s-Seb’a, a.g.e., s.81,84-85,98

64 Furat, a.g.e., s.92

65 Muallakatü’s-Seb’a, a.g.e., s.100-101

66 Furat, a.g.e., s.93

67 Muallakatü’s-Seb’a, a.g.e., s.114,123

68 Furat, a.g.e., s.81-84

69 Furat, a.g.e., s.94

70 Huart, a.g.e., s.34-35

71 Banarlı, a.g.e., c.1, s.128

72 Toshihiko Izutsu, Kur’an’da Allah ve İnsan, çev. Süleyman Ateş, Ankara,1963, s.166

73 Tûr 52/29

74 Izutsu, a.g.e., s.165

75 Hakka 69/40-48

76 Necati Kanter, Vahiy Risalet ve Şiir, Elazığ, F.Ü.İ. F.Der.,1999, 4. sayı, s.240

77 Kanter, a.g.e., s.239

78 Özalp, a.g.e., c.6, s.46

79 Mu’cemü’l Müfehres, Yayına Hazırlayan Mahmut Çanga, İstanbul,Timaş Yayınları, 2004, s.265

80 Yasin 36/69

81 Enbiya 21/5

82 Saffat 37/36

83 Tur 52/30

84 Hakka 69/41

85 Şuara 26/224

86 Yasin 36/69

87 Bakara 2/23

88 Âl-i İmran 3/92

89 Buhari, Cihad, 61

90 Buhari, Edeb, 90

91 Fahruddin Er-Razi, Mefatihu’l- Gayb, Terc.( komisyon), Ankara, Akçağ Bas.Yay.,1994, c.18, s.547-549

92 Muhammed Esed, Kur’an Mesajı, çev.Cahit Koytak, Ahmet Ertürk, 5.Bas.İstanbul, İşaret Yay.,1999, c.2, s.905

93 Mehmed Vehbi, Hülasat’ül Beyan, 4.Bas.İstanbul, Üç Dal Neş.,1969, c.12, s.4674

94 Seyyid Kutub, Fî Zılal-il Kur’an, çev. Salih Uçan ,Vahdettin İnce, Mehmet Yolcu, İstanbul, Dünya Yay.,1991, c.8, s. 481-482

95 Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, İstanbul, Azim Dağ., 1992, c.6, s.425

96 Kur’an Yolu, yaz.(Komisyon), Ankara, D.İ.B.Yay., 2004, c.4, s.450-452

97 Enbiya 21/5

98 Mehmed Vehbi, a.g.e., c.9, s.3392

99 Saffat 37/36

100 Kur’an Yolu, a.g.e., c.4, s.469

101 Mehmed Vehbi, a.g.e., c.12, s.4705

102 Tur 52/30

Yüklə 401,78 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin