T.C
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
TRABZON-AKÇAABAT-DARICA
EĞİTİM MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ
İSLAMDA RUH VE NEFS
III. Dönem
BİTİRME TEZİ
İbrahim GÖRMÜŞ
TRABZON–2006
T.C
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
TRABZON-AKÇAABAT-DARICA
EĞİTİM MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ
İSLAMDA RUH VE NEFS
III. Dönem
BİTİRME TEZİ
Hazırlayan
İbrahim GÖRMÜŞ
Danışman
Enver Osman KAAN
TRABZON–2006
içindekiler…………………..………………………………………………………….III
KISALTMALAR
a.g.e : adı geçen eser
a.g.m : adı geçen makale
Ank. : Ankara
Ans. : Ansiklopedi
a.s : aleyhi’s- selam
AÜİF : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
B : ibn
Bs : baskı
bkz. : bakınız
c : cilt
cc : celle celalühü
DİA : Diyanet İslam Ansiklopedisi
DİB : Diyanet İşleri Başkanlığı
Hz. : Hazreti
İst. : İstanbul
İİFV : İzmir İlahiyat Fakültesi Vakfı
MÜİF : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
S : sayfa
Şrh. : şerheden
TDK : Türkiye Diyanet Vakfı
Ter. : tercüme eden
Vd. : ve devamı
Vs. : ve saire
ÖNSÖZ
İnsanlar, ruh ve nefsin mahiyeti konusunu, insanlık tarihinin ilk yıllarından itibaren merak etmişlerdir. En gelişmemiş toplumlarda dahi bu konuda pek çok esere rastlanır.
İnsan, ölümün, önüne geçilmez bir vakıa olduğunu görüp, ölümle karşılaştığı andan itibaren, sadece bir cisimden ibaret olmadığını anlamış, mahiyetini araştırma ihtiyacı hissetmiştir.
Evrende var olan tüm varlıklar içinde araştırılıp incelenmesi gereken en önemli varlık insandır. İnsan kendisini diğer varlıklardan ayıran özelliklerini anlama konusunda ciddi gayretler sarf etmiştir. Zaten insan, varlıklar arasında herhangi bir şeyin ne olduğu konusunda inceden inceye araştıran tek varlıktır.
İnsan, mevcudiyetindeki farklı özellikleri sebebiyle, mümtaz bir mevkiye sahiptir. Bundan dolayı Allah tarafından ilahi emre muhatap kabul edilmiştir, ona birtakım mükellefiyetler yüklenmiş, yapması gerekip de yapmadıkları ve yapmaması gerekip de yaptıkları şeylerden dolayı sorumlu tutulmuştur.
İnsan sadece cisimden ibaret bir varlık değildir. Bu görünen maddi yapısının yanında, görünmeyen manevî, ruhî yapısı da vardır. Yani insan ruh ve bedenden müteşekkil bir varlıktır. Bununla birlikte, gözüyle görmediği ve beş duyu organıyla kavrayamadığı için, bu fizik ötesi varlıkları tümüyle reddeden Materyalist bir anlayışla ruhu inkar eden kişilerde vardır. Bunlar, deney sahasına sokamadıklarından dolayı, Allah ve ruhu inkar etmişlerdir.
Biz bu çalışmamızda insanın ruh ve bedenden oluşmuş bir varlık olduğunu, ruhun ve nefsin mahiyetini ortaya koymaya çalıştık. Ruh ve Nefs kelimelerinin lügat ve ıstılah manalarından başlayıp, Kuran–ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde Ruh ve Nefsin ne şekilde bahsedildiğini araştırdık.
Daha sonra, Ruhun yaratılması, Ruhların ezeli veya hâdis olup olmaması konusunu incelemeye çalıştık. Daha sonra ruhun yaratılma zamanını, yani bedenden önce mi, bedenle birlikte mi, yoksa bedenden sonra mı yaratıldığı konusunu irdelemeye gayret ettik.
Bu bölümde ayrıca, ölümün keyfiyeti, ruhların ölüp ölmemesi, öldükten sonra ruhların durumu, kabir azabının keyfiyeti hakkında görüşleri tahlil etmeye çalıştık.
Son bölümde ise nefsin mahiyeti ve mertebeleri işledik.
Bu çalışmam esnasında bizlere inceleme araştırma ortamını hazır hale getiren eğitim merkezi müdürümüz Zeki YAVUZYILMAZ beye, tezimi hazırlamada rehberlik yapan Enver Osman KAAN beye, mesai arkadaşlarıma, engin sabrı ile destekleyen ve yazmada bana yardımcı olan eşime teşekkürlerimi sunarım.
İbrahim GÖRMÜŞ
Trabzon- 2006
GİRİŞ
Ruh ve nefs kelimelerinin her ikisi de Arapça’dan dilimize geçmiş olup, her iki kelime isimdir ve çok sayıda deyim içinde kullanılırlar.
Arapça’daki anlamlarından bazıları, dilimizde yaygın olmakla birlikte, bazı anlamları dilimize yabancıdır. Aynı şekilde, Arapça’da mevcut olmayan bazı anlamları da Türkçemizin zenginliği içerisinde türetilmiştir.
Arapça asıllı olmaları sebebiyle bu dildeki sözlük anlamları sunularak, bu anlamların geçtiği örnek cümleler, Kur’an ve Hadislerde geçen anlamları sunulurken gösterilecektir.
Felsefi ve Kelami açıdan bu iki kavrama yüklenilen anlamlara ışık tutacağı kanaatiyle, sözlük, Kur’an ve Hadislerde geçen anlamları geniş şekilde ele alınacaktır. Örnek olarak, “ruh”u “nefes”, “nefs”i de “beden” veya “kan” olarak kabul eden telakkiler mevcuttur. Özellikle ruhu latif bir cisim olarak kabul eden Kelamcıların yorumları, büyük bir çoğunluğu oluşturmaktadır. İlk bakışta alışılmışın dışında görülen bu anlamların, kendi içindeki tutarlı yorumları ve tenkitleri belirtilmeye çalışılacaktır.
RUH VE NEFS KELİMELERİNİN SÖZLÜK VE TERİM ANLAMLARI
I. Ruh Kelimesinin Sözlük Anlamları
A. Ruh (روح) kelimesi, nefs yani bedene hayat veren, onu canlı kılan şey anlamında olup, en çok kullanılan anlam da budur.1
B. Ruh kelimesi, nefes yani soluk anlamında kullanılır.2 İnsanın hayatta olduğuna ve ruhun bedendeki mevcudiyetine işaret ettiği için, ruh kelimesine bu anlam verilmiştir. Ayrıca nefes, insanın boğazından girip çıkan hava olduğundan, hareket halindeki havaya işaretle ruha “rüzgâr” ismi de verilmiştir.3
C. Bazı ilaçların özü ve bazı bitkilerden damlatılan şey anlamında olup, “ruhu’z- zehr” denildiği zaman “çiçeğin özü” kastedilir.4
D. Ruh, hayat canlılık ve dirilik anlamında olup, “askeri ruh” denildiği zaman, “ordunun canlılığı ve dirliği” anlaşılır.5 Ruha bu anlamın verilmesi, ruhun bizzat hayat olduğunu ifade etmek için değil; hayatın ve canlılığın kaynağı olduğunu, ruhun en başta gelen özelliğinin “hayat sahibi” olmasını ifade etmek içindir. Bu yüzden “ölüm” kelimesi ruhun değil, “hayatın ve canlılığın” zıddı olarak kullanılır.
E. Ruh kelimesi, his, kuvvet, te’sir anlamlarında olup, “vatani ruh” denildiğinde, “toplumun geleceği için milli hisler” anlaşılır.” Yine “ruhsuz iş” denildiğinde, “gücü ve etkisi olmayan iş” kastedilir.6
F. Ruh kelimesi, hal, durum anlamında olup, “manevi ruh” ifadesiyle “psikolojik hal, durum” kastedilir.7
Bu anlamların dışında sözlüklerde ruh kelimesi, “Cebrail, İsa (as), peygamber, Kur’an, vahy, rahmet, Allah’ın emri ve hükmü” gibi anlamlara da gelmektedir8
II. Ruh Kelimesinin Terim Anlamı Ve Mahiyeti
Hemen hemen bütün dinsel geleneklerde insanın manevi yapısını temsil eden ve mahiyet itibarıyla bedenden farklı olduğuna inanılan güce Ruh adı verilir. Ruhun insana hayat yetisi kazandırdığı kabul edilir. Birçok inanç sisteminde, ruhun tanrısal âlemden alınarak ilk insanın bedenine yerleştirildiğine, dolayısıyla ruhun yeryüzünün bir parçası olan bedenden farklı olarak, asıl itibarıyla bu âleme ait olmadığına ve ölümsüz olduğuna inanılır. Yapısı itibarıyla ruh, süfli âlemin ve bunun bir parçası olan bedenin kötülük, eksiklik ve fanilik gibi niteliklerinden uzaktır. O, tabiatı itibariyle iyidir, üstündür ve ölümsüzdür. Zira bu anlayışa göre menşe’ itibarıyla ruh, Yüce Allah’tan zuhur eden bir varlıktır.9
Ruh, insana hayat veren ve onu düşünen, anlayan, idrak eden bir kişi haline sokan, maddi olmayan ölümsüz bir varlıktır. Bazılarına göre ruhlar, latif cisimler olup, vücuttaki damarlar yoluyla bedende dolaşan ve ona hayatiyet kazandıran havai varlıklardır.10
Ruh, canlılara hayat veren şey olması hasebiyle, insandan evrene doğru evrimleşir. Bitkideki ruha Nebati Ruh denir; bunun bir derece üstü hayvansal ruhtur; bunun üstünde de insani ruh vardır. Bu ruhlar madde ile birleşmek suretiyle onlara canlılık ve hareket verir.11
Ruhun mahiyeti ve bunun insan aklının kavramasının mümkün olup olmaması konusu tartışmalıdır. Selef âlimleri, ruhun ilahi bir sır olduğunu ve mahiyetinin insan aklınca kavrayamayacağını ileri sürmüşlerdir. Sonraki âlimler ise, ruhun tamamen idrak edilemez olmadığını savunmuşlar ve ruhun mahiyeti hakkında şu görüşleri ileri sürmüşlerdir: İnsan ruhu soyut bir cevherdir, cisim olmadığı için yer işgal etmez. Ruh bedene girmiş latif bir cisimdir, ayrılmaz ve parçalanmaz. Ruh maddi bir cevherin arazıdır. Diğer zerreler gibi her an yaratılmakta ve yok olmaktadır. Bu sürekli yaratma böyle devam eder, gider. Bu durumda Allah ruhları cisimlerin arazı olarak yaratır. Ruh, beyinde bir fonksiyon ve güçtür. Ruh, manevi bir nurdur.12
Ruh, Allah’ın katındandır; mahiyetini ancak Allah bilir. Bütün semavi dinlerin kabul ettiği ruh, maddeden ayrı olup, Allah’ın sırlarındandır.13
Ruh, canlılar için hayat iksiridir. Ona ruh üflenmekle diri olmuştur; ruhun ayrılmasıyla da ölmüştür. İnsanı insan yapan şey ne ruhtur, ne de bedendir. Bilakis gerçek ruh, mürekkep olmayan bir hakikat, nurani bir noktadır. O, değişken ve etkileşimle değişen ve bazıları cevher, bazıları da araz olan hallerden uzaktır. O, küçükte nasılsa, büyükte de aynıdır; aynı şekilde siyahta nasılsa, beyazda da aynıdır. Onun ilk olarak hevai ruhla, ikinci olarak da bedenle özel bir ilgisi vardır. Ruh, kutsiyet alemine açılan bir penceredir.14
III. Nefs Kelimesinin Sözlük Anlamları
A. Nefs kelimesi, ruh; yani bedene hayat veren şey anlamında olup, “nefsi çıktı” ifadesiyle “ruhu çıktı” anlamı kastedilir.15
B. Nefs kelimesi, “bir şeyin özü, öz varlığı, hakikati, aslı ve künhü” anlamlarında olup, te’kid için de kullanılır. Ayrıca, akıl, ceset, arzu, azamet, izzet, görüş, işkence, hamiyet gibi anlamlara da gelmektedir.16
C. Nefs kelimesi, “kan” anlamında da kullanılmaktadır. “Nefsi aktı” derken, “kanı aktı” anlamı kastedilir.17 Bu anlam, insanın kan kaybetmesi nedeniyle, ölümü- özellikle de eski tarihlerde- kaçınılmaz bir son olarak görülmesi ve kanın bedendeki canlılığın bir temsilcisi olarak kabul edilmesinden dolayı verilmiştir.
D. Nefs kelimesi, “ind”; yani “kat, nezd” anlamında olup, “Nefsimde olanı bilirsin; fakat ben senin nefsindekini bilemem.”18 ayetinde bu anlamda kullanılmıştır.19
E. Nefs kelimesi, “göz” anlamında da kullanılmıştır. “Nefs isabet etti” denildiği zaman “göz değdi” anlamı kastedilir. Ayrıca “ahlak” anlamına da gelmektedir. “Falan kişi nefs sahibidir” sözü ile o kişinin ahlak sahibi olduğu kastedilir.20
F. Nefs kelimesi, “maksat ve irade” anlamında da kullanılır. “Nefsimden şunu yapmak geçiyor” sözü ile “maksadım ve arzum şudur” anlamı kastedilir.21
G. Nefs kelimesi, “kişi, insanın şahsı” anlamını da içermektedir. “üç nefs geldi” derken “üç kişi geldi” anlamı kastedilir.22
H. Nefs kelimesi, “ukubat, ceza” anlamında da kullanılır. “Allah sizi nefsinden sakındırır” derken “cezası” kastedilir.23
I. Nefs kelimesi, “kalp” anlamını da içerir. “Rabbiniz nefislerinizdekileri en iyi bilir”24 ayetinde bu anlam kastedilir.
İ. Nefs kelimesi, “asıl cevher” anlamına da gelir. Allah’a nispet edildiğindiyse, “zat” anlamına gelir.25
IV. Nefs Kelimesinin Terim Anlamı Ve Mahiyeti
Nefs, insanın kişiliğini oluşturan özellikler ve eğilimler bütünü olarak tanımlanır. Kur’an-ı Kerim’de ise nefs, insanın ruh ve bedenden oluşan bütünü; beşeri varlığı veya kişiliğidir. Buna göre nefs, insanın fizyo-psikolojik ve sosyo-psikolojik özellikleri ve eğilimleri bütünüdür.26
Çoğu İslam kaynaklarında nefs, iki değişik anlamda kullanılır: Birincisi, insanların arzu ve istekler ile öfke ve saldırganlık dürtülerinden oluşan aşağı yön ve duygulardır. İkincisi ise, insanın hakikati ve kendisi demektir. Bu anlamda nefs ile kalp, ruh ile akıl aynı anlamdadır.27
Gazali’ye göre, nefsin birçok anlamı vardır: Birinci manaya göre nefs, insandaki şehvet ve öfke kuvvetini derleyici manadır. Bir diğer manaya göre ise, insanın hakikati olan latifedir. Bu latife ise, insanın nefsi ve zatıdır. Fakat bu latife aynı zamanda hallerin değişmesiyle çeşitli sıfatlarla sıfatlanır.28
İnsanın ontolojik yapısının açıklanmasında kullanılan kavramlar çeşitli felsefe ve düşüncelerde farklıdır. Bunun böyle olması ruh ve nefs kavramlarının anlamlarının da net çizgilerle ayrılmasına ve otantik kullanımlarına engel olmaktadır. Ruh ve nefs kavramlarının aralarında anlam bakımından fark olmadığı görüşü, bu kavramlara sonradan yüklenen anlamlarla ilgilidir. Çünkü ruh ve nefs kavramları, sonradan yüklenen anlamların dışında birbirinden ayrı iki kavramdır.
Dostları ilə paylaş: |