ED-DÜRERÜ'1-KAMİNE
İbn Hacer el-Askalânî'nin (ö. 852/1449) VIII. (XIV.) yüzyılın meşhur adamlarına dair biyografik eseri.
Tam adı ed-Dürerü'l-karnine iî aeyâ-ni'î - m feti'ş-şömine veya el-Vefeyâ-tü'l-karnine li-a':yöni'l-mi:'eti'ş-şâmine'dir. Müellif mukaddimesinde kitabını yazarken Safedfnin ^cydnü'İ-caşr, Ebû Hayyân el-Endelüsî'nin Mecâni'l-heşTve tefsire dair eseri el-Bahrü'1-mu-hît, Şehâbeddin İbn Fazlullah'ın Zehebiy-yetü'1-kaşr, Kutbüddin el-Halebrnin Tâ-rîhu Mışr, ZehebFnin Zeyiü Siyeri aclö-mi'n-nübelâ3, Birzâlfnin Zeylü Zeyli'l-Mirât, Takıyyüddin İbn Râfi'in el-Ve-ieyât, Şehâbeddin İbn Haccrnin bu esere yazdığı zeyil, Makrîzfnin Ahbârü'd-devleti'!-Mışriyye ve eî-Hıtat, İbn Aybek ed-Dimyâtî'nin el-Vefeyât, Ebü'l-Fazl el-Irâkî'nin bu esere zeyli, Lİsânüd-din İbnü'l-Hatîb'İn Törihu Gırnata {el-İhâta), İbn Haldun'un el-cİber adlı eserlerinden ve üstatlarının mu'cem'lerin-den faydalandığını yazmaktadır. Mukaddimede belirtmediği, fakat biyografilerde kaydettiği kaynak sayısı ise otuz kadardır. Ancak Askalânî bu yazılı kaynaklarla yetinmeyerek şifahî rivayetlere ve nakillere de çokça yer vermiştir.
İbn Hacer bu eserinde. 701-800 (1301-1398) yılları arasında vefat eden pek çok İslâm ülkesindeki meşhur şahsiyetlerin hal tercümelerini alfabetik olarak yazmıştır. Çoğu Mısır ve Suriyeli meşhurlardan olmakla beraber Tunus, Endülüs, Hicaz, Iran, İrak, daha az sayıda Azerbaycanlı meşhurlara. Anadolu beylerine. Osmanlı ve Hint Türk sultanlarına yer vermiştir. Sadece hocalarını içine alan el-Muccemü'î - mü3esses bi'î-mucce-mi'1-müfehres adlı bir eser telif ettiği halde bu kitabına onları da almış, bu arada hadisçi kadın âlimlerin hayatlarını da yazmıştır.
İbn Hacer eserinde yer verdiği kişilerin isimlerini, nisbelerini, künye ve lakaplarını, doğum yerleri ve tarihlerini, hocalarını ve talebelerini belirtmiş, ayrıca ahlâkî durumlarına, ilmî seviyelerine, ihtisas alanlarına, halk ve devlet adamları nezdindeki yerlerine ve diğer özelliklerine kaynakların elverdiği ölçüde geniş yer ayırmıştır. Bazı müelliflerin sadece eser sahibi olduklarını söylemekle yetinmiş, bazan da eserlerinden birkaç kitabın adını vermiştir. Bu arada müelliflerin varsa şiirlerini, haklarında yazılan ve söylenenleri zikrederek bu bilgileri kimlerden ve hangi kaynaklardan aldığını belirtmektedir. Bir kısım tasavvuf erbabının kerametlerini nakletmekte ve az sayıda Şiî'den (Rafızî) bahsetmektedir. Fazla önemi olmayan mesleklere de194 yer vermekte, bazan çok özel konulara temas etmektedir. İlimle meşgul olan idarecilerin üzerinde ise ayrıca durmaktadır. Ulemâ ve ümerâ biyografilerinde Memlûk Devleti teşkilât, askerî ve sivil müesseseler, medreseler, ribâtlar, hankahlar, kütüphaneler ve bunlara ait memuriyetlerle siyasî tarih için önemli bilgiler vermektedir. Yer yer ulemâ arasındaki tartışmalara, ulemâ ile mutasavvıflar arasındaki ihtilâflara ve bunlann sebeplerine temas etmekte, az sayıda gayri müslimden de bahsetmektedir. Eserde 700 kadar şahsın sadece adı yazılmış, birçoğunun yalnız doğum veya ölüm tarihleri verilmiş, yahut bu tarihler daha sonra tamamlanmak üzere yerleri boş bırakılmıştır. İbn Hacer 830'da (1426) tamamladığı eserinde 5204 kişiden söz etmiş, ancak bunlardan 4500'ü-nün biyografisine yer vermiştir.
ed-Dürerü'l-kâmine'nm İstanbul, Viyana, Paris, Londra, Kahire, Şam ve Hindistan'da yazma nüshaları bulunmaktadır195 Eserin ilk neşrini, sonradan müslü-man olup Muhammed Salim el-Krenkovî adını alan Alman şarkiyatçısı Freitz Kren-kow yapmıştır (I-IV, Haydarâbâd 1348-1350). Bu neşir daha sonra Beyrut'ta Dâ-rü'l-cîl tarafından ofset olarak yeniden basılmış, aynı yıllarda dört ciltlik başka bir baskısı da Kahire'de yapılmıştır. Muhammed Seyyid Câdelhak tarafından neşre hazırlanan metin ise yine Kahire'de beş cilt olarak yayımlanmıştır (1966-1967). Süyûtî bu eseri el-Mültakât mi-ne'd-Düreri'l-komine adıyla ihtisar etmiştir. Müberred'in de bir muhtasarı olduğu rivayet edilmektedir. İbn Hacer kendi eserine Zeyiü'd-Düreri'l -kâinine (Terâcimü a'yâni'l-mceti't-tâsca) adıyla bir zeyil yazmış ve burada 801-832 (1399-1428) yıllan arasında vefat eden 604 kişinin biyografisine yer vermiştir. Yıllara göre tertip edilen zeyilde kişiler harf sırasına göre ele alınmakla birlikte buna her zaman riayet edilmemiştir. Bu eserde de çok defa ed-Dürer'in kaynakları kullanılmış ve biyografiler daha kısa yazılmıştır. Zeyil Dârü'l-kütübi'l-Mısriy-ye'deki müellif hattı nüshası196, esas alınarak Adnan Dervîş tarafından neşredilmiştir.197
Bibliyografya:
İbn Hacer. ed-Dûrerû'I-karnine (nşr. Muhammed Seyyid Câdelhak), Kahire 1966-67, [-V; a.mlf., Zeylü'd-Düreri't-kSmine (nşr. Adnan Dervîş)," Kahire 1412/1992; Süyûtî. Hüsnü'I-muhâdara, !, 363-366; Keşfü'z-zunûn, I, 748; Brockelmann. GAL, II, 83; SuppL, II, 74; C. Zeydan. Adâb, III, 175; Muhammed Kemâ-leddin İzzeddin. et-T&rth ue'l-menhecü't-târihî, Beyrut 1404/1984, s. 475-495; Şâkir Mahmûd Abdülmün'im, İbn Hacer el-Askalânî, Bağdad, ts. (Dârür-Risale), I, 572-580; Mahmûd Rızk Selîm. cAşru selâtîni't-memâltk ue nitâcühü'l-c ilmî ue'I-edebî, Kahire, ts., III, 344-345; Abdullah Muhlis, "ed-Dürerü't-kâmine fî a'yâm'l-mi'eti'ş-şâmine", MMİADm., XIII/3-4 (1933), s. 249-250.
ED-DÜRERÜL-MÜNTEHABATÜ'I-MENSÛRE198
DUREYD B. SIMME
Ebû Amr Muâviye b. el-Haris b. Muâviye (ö. 8/630) Câhiliye devri Arap şairi, cengâver.
Ebü Amr'dan başka Ebû Kurre ve Ebû Züfâfe künyeleriyle de anılır. Düreyd kendisinin, Sımme ise babasının lakabıdır. Annesi Reyhâne, muhadramûn şairlerinden cengâver sahâbîAmr b. Ma'dîke-rib'in kız kardeşidir.
Düreyd, Hevâzin kabilesinin kollarından Benî Cüşem b. Muâviye'nin reisi olup ünlü bir aileden gelmektedir. Kabilenin reisi ve aynı zamanda şair olan babası Sımme, Hevâzin ile Kureyşliler arasında S84 yılında yapılan Fıcâr Harbi'ndeki Nah-le Meydan Savaşı1 nda Benî Cüşem kabilesine kumanda etmiş, daha sonra başka bir muharebede öldürülmüştür (590) Câhiliye devrinin en yiğit savaşçı şairlerinden sayılan Düreyd bazılarına göre meşhur Antere'den de üstündür. Nitekim Benî Cüşem kabilesinin reisi, sözcüsü, şairi ve nihayet savaşlarda kabilesine parlak zaferler kazandıran bir kumandandı. Düreyd Ficâr ve Uvâ gibi meşhur muharebeler dahil 100 kadar savaş ve baskına katılmıştır. Ficâr Harbi'nden ve babasının öldürülmesinden sonra Benî Cüşem'in himaye ettiği Benî Süleym ile Benî Kinâne arasında yeni bir anlaşmazlık çıktı. Kinâne'ye karşı Benî Cüşem'in Benî Süleym ile yaptığı ittifaka Düreyd de katıldı, ancak Benî Kinâne-nin bir kolu olan Benî Firâs'e esir düştü; fakat daha sonra serbest bırakıldı.
Düreyd'in cengâverlikle tanınan anne bir dört kardeşi vardı. Bunlar kendisinden önce muhtelif savaşlarda öldürülmüşlerdi. Kardeşlerinin en meşhuru olan Abdullah'la beraber Livâ'da Gatafâno-ğulları'na bir baskın yaparak bol miktarda ganimetle dönmüşler, fakat Gatafân-lılar'ın daha fazla cengâver toplayarak aynı yerde kendilerine saldırmaları üzerine mağlûp olmuşlardı. Bu savaşta hayatını güçlükle kurtaran Düreyd kardeşinin ölümüne çok üzülmüş ve ona ağıtlar söylemiş, aynca Gatafânoğullanndan birçok kimseyi Gadîr Savaşı'nda öldürerek onun intikamını almıştır. Bu arada kardeşinin ölümüne aşırı derecede üzülmesini ve onun öcünü almaya kalkmasını kınayan karısı Ümmü Ma'bed'i de boşamıştır. Şairin bu tutumu, Câhiliye devrinde kan ve nesep bağının evlilik bağından daha üstün tutulduğunu göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
Düreyd İslâmiyet'e yetişmiş, ancak müslüman olmamıştır. Benî Hevâzin müs-lümanlarla savaşmak için Huneyn'e yürüdüğünde, 100 yaşının çok üzerinde ve kör olmasına rağmen tecrübesinden faydalanmak için kabilesi onu da beraberinde götürdü. Başlangıçta müslüman-lar yenilmekte iken daha sonra Bent He-vâzin'i kuşatarak onları hezimete uğrattılar. Düreyd bu savaşta Süleym kabilesinden Rebîa b. Rüfey' adlı sahâbî tarafından öldürüldü. Aşırı derecede müsrif olması, ayrıca bütün yakınlarını kaybetmesi sebebiyle son yıllarını sefalet içinde geçiren Düreyd, ömrünün sonlarına doğru kendi kabilesi Hevâzin'e yakınlığı olan Süleym kabilesinden meşhur mersiye şairi Hansâ'ya duyduğu hayranlıktan dolayı ona gazeller söylemiş ve evlenme teklifinde bulunmuş, ancak Hansa onun bu teklifini reddedince birbirlerini hivcetmeye başlamışlardır.
Düreyd birçok şair yetiştirmiş bir aileden gelmektedir. Babası Sımme ve dayısı Amr b. Ma'dîkerib'in yanı sıra kardeşi Mâlik, oğlu Seleme ve kızı Amre de şairdi. Ebü'l-Ferec el-İsfahânî (ö. 356/ 967) Düreyd'in meşhur bir şair, ayrıca İbn Sellâm el-Cumahrden naklen süvari şairlerin de ilki olduğunu zikreder. Asmaî ise onun bazı şiirlerinin Nâbiga ez-Züb-yânînin şiirlerinden daha üstün sayıldığını ifade etmektedir. Şairleri kasidelerine göre yedi tabakaya ayıran Ebü Zeyd el-Kureşî, Düreyd'i üçüncü tabaka olan "ashâbü'l-müntekayâf (seçkin kaside sahipleri) içinde zikretmiştir. Şiddete, zorluğa ve musibetlere karşı söylediği şiirleri en güzel şiirler arasında sayılmakla beraber kardeşleri ve bilhassa Liva Savaşı'nda öldürülen Abdullah için söylediği mersiyeler Arap edebiyatında önemli bir yer tutmakta ve pek çok kaynakta değişik sayıda beyitler halinde kaydedilmektedir. Olaylar karşısında son derece metin ve soğukkanlı olan Düreyd, savaş-lardaki yiğitliği ve atılganlığı kadar şiir sanatındaki gücü ile de şöhret bulmuştur. Hz. Ali'nin onun şiirlerinden bazılarını zikrettiği söylenir.
Divanı günümüze intikal etmeyen şairin çeşitli edebî ve tarihî eserlerde dağınık halde bulunan kasideleri ve diğer bazı şiirleri Luvîs Şeyho tarafından toplanmıştır199. R. Rüzicka ise Düreyd'in şiirlerinden Cek diline şerhleriyle birlikte tercümeler yapmıştır200. Ebü'l-Ferec el-fsfahânî zamanında mevcut olduğu anlaşılan divanının201 Ebû Amr eş-Şeybânî, Asmaî ve Sükkerî tarafından düzenlendiği kaydedilmekte202, Ebû Ali el-Kilî ise (ö. 356/967) bu divanı hocası meşhur dilci İbn Düreyd'den okuduğunu söylemektedir.203
Bibliyografya:
Ebû Zeyd el-Kureşî. Cemhere (Hâşimî), I, 585-594; Asmaî, el-Asma'iyyât (nşr. Ahmed Mu-hammed Şâkir — Abdüsselâm Hârûn), Kahire 1955, s. 190; İbn Hişâm. es-Sfre, IV, 438-439, 453, 456; Ebû Temmâm. Dtuânü'i-hamâse (nşr. Allâme et-Tebrîzî], Dımaşk, ts., 1, 336-341; Ebû Hatim es-Sicistânî, el-Mu'ammerün ve'l-ueşâ-ya (nşr. Ignaz Goldziher), Leiden 1899, s. 20-22; İbn Kuteybe. eş-Şi'r ue'ş-şu'arâ*, s. 749-752; Taberî. Târih (Ebü'l-Fazl), III, 70-72, 79; V, 59-77; İbn Abdürabbih. el-'lkdü'l-ferîd, 1, 133; Ebü'l-Ferec el-İsfahânî. el-Eğant, X, 3-40; Âmidî, el-Mü*telif ue7-muhtelif (nşr Ab-düssettâr Ahmed Ferrâcl, Kahire 1961, s. 163, 213; Merzübânî, et-Müueşşah, Kahire 1343, s. 41; İbnü'n-Nedîm, e/-Fihrist(Teceddüd), s. 178; İbn Hayr, Fehrese, s. 396; L Şeyho. Şu'arâ'ü'n-Naşrâniyye, Beyrut 1890, s. 752-783; Brockel-mann. GAL Suppi, I, 938; C. Zeydan. Adâb İDayf), I, 68-69; Sezgin. GAS, II, 267-268; Mu-hammed Ahmed Câdelmevlâ Beg v.dğr., Eyyâ-mü'l-'Arab fi'l-Câhiliyye, Kahire 1361/1942, s. 293, 312, 317; Ömer Ferruh, Tânhtı'l-edeb, 1, 228-230; Suzanne Pinckney Stetkevyeh. "Ri-tual and Sacrifical El emen ts in the Poetry of Blood - Vengeance: Two Poems by Durayd ibn al-Sımmah and Muhalhil İbn Rabî'ah", JNES, XLVI/1 (1986). s. 31-43; T. H. Weir, "Düreyd", İA, ili, 665; K. Petrâcek. "Durayd b. al-Şımma", El2 (İng.), 11, 626-627.
Dostları ilə paylaş: |