Horizontal (Yatay): Bu tip bitki formu en az yüksekliği kadar geniştir. Örnek olarak Magnolia soulangeana verilebilinir. Şekil 42'de görüldüğü gibi horizontal bitki formları gözü yatay sekile taşır ve böylece Özellikle eğer yatay formlar düzenlemede duyarlı bir şekilde tekrarlanırsa kompozisyonda başka formlan görsel olarak birleştirmek için kullanılırlar. Horizontal bitki formları düz arazilerde ufuk boyunca uzayan uzun çizgilerle ve alçak yatay bina formlarıyla harmoni içinde bulunur. Eğer bina yanlarına yerleştirilirse (Şekil 43) mimari çizgileri genişletirler.
Sütun Formlu: Üstünün yuvarlatılmış olması haricinde fastigiata form ile aynıdır. Dikine büyüyen bitkilerdir. Bunların dikkati çekme, vurgu etkisi vardır (Acer saccharium, Taxus media gibi).
Piramit Formlu: Bu tip formlar konik şekillidir. Sütun formlular gibi bunlarında dikkati çekme, vurgu etkisi yaratma özellikleri vardır (Şekil 45).
Yuvarlak Formlu: Siluetleri yönünden yuvarlak, hacimleri yönünden küresel bitki formlarıdır. Çarpıcı şekillerin yanında yumuşak ve nötr bir etki yaratmak için kullanılır, yön göstermezler. Dairesel formlu bir bitkiye bakan insanın gözü bitki etrafında döner. Genellikle yuvarlak tepeli bitkiler peyzaja dayanıklılık ve devamlılık duygusu verir. Fagus sylvatica, Tilia tomentosa, Cornus mas örnek verilebilinir.
Sarkık Form (Ağlayan Form): İnsanların her zaman sempati duyduğu bir formdur. Ancak bir düzenlemede çok miktarda kullanıldığı takdirde monotonluk yaratır, olumlu etkisi azalır. Sarkık formlu bitkilerin mümkün mertebe düz bir zemin üzerinde kullanılması gerekir. Bu şekilde form etkisi çok daha net şekilde ortaya çıkar. Bu formdaki bitkiler, insanın gözünü yukarıdan aşağıya doğru çekerler. Gözü yeryüzüne doğru yönlendirirler (Şekil 47). Tek tek soliter bitkiler olarak, gözü kendine çeker ve en iyi kullanılma şekli, gözün aşağıya doğru hareket ettirip yerde bulunan uygun bir görsel eleman ile sona ererse en büyük etkiyi yaratır. Salix babylonica, Fagus sylvatica pendula, Cotoneaster opiculata sarkık bitki formlarına Örnektir.
Manzara Formlu: Doğanın düzenine en uygun formdur. Formel yapıdaki bitkiler insan üzerinde disiplin yaratırken, manzara formlular serbestlik duygusu yaratırlar. Düzensiz, rüzgardan etkilenen alışılmadık şekiller, formlar içerirler. Özel yetiştirilmiş bonsai bitki formları hariç, pitoreks bitkilerin çoğu doğal güçlerin sonucudur.
RENK: İster canlı, ister cansız materyal olsun renk, insanı en çok etkileyen bir tasarım elemanıdır. Doğa, gücünü, ekolojik koşulların uygunluğunu yada uygun olmadığım renk ile ifade eder. Bitki renkleri kolayca görüldüğü için anlamlıdır. Bitki renklerindeki değişiklikler bazen çok uzaklıklardan bile algılanabilirler. Rengin üç boyutu vardır.
1. HUE (sıcak-soğuk renkler) 2. Değeri 3. Yoğunluğu
1. Hue: Sıcak renkler genellikle canlılık ve hareket, soğuk renkler ise sükunet, rahatlık ve dinlendirici etki yapar. Sıcak renkler: Kırmızı, turuncu, sarı, Soğuk renkler: Mavi, yeşil, mor'dur. Nötr renkler olarak tanımlanan beyaz, siyah ve gri de; temizlik, ciddiyet ve olgunluk gibi etkiler yapar. Sıcak renkleri ortaya koyduğumuz zaman, bunların görsel etkileri
18
daha yüksektir. Uzun mesafeyi aşarlar, çünkü çok uzakta da o rengi farkederiz. Sıcak renk bize yaklaşıyor gibi bir his uyandırır. Bundan dolayı tasarımda büyük bir mekanı küçük göstermek için sıcak renklerden yararlanırız. Soğuk renklerin ise görsel etkileri düşüktür. Uzaklaştırıcı Özelliği vardır. Eğer mekanı olduğundan daha büyük göstermek istiyorsak, soğuk renklerden yararlanılır.
2. Rengin Değeri: Rengin açıklığı yada koyuluğu ile ilgili bir terimdir. Eğer bitki açık renkli ise, gözlemciye bir bitkinin durduğu mesafe çok uzakmış gibi bir his uyandırır. Eğer bitki koyu renkli ise, bitki bize çok yakınmış gibi bir izlenim uyandırır (Şekil 50).
Bir renk diğerine zıt olduğunda daha çok anlam kazanır. Örneğin; beyaz; siyah karşısına yerleştirildiğinde daha beyaz görünür ve yeşil, kırmızı yada turuncu yanına konulduğunda daha kuvvetli görünür. Öte yandan açık renk ağaç yapraklan bir alana havadar bir özellik kazandırır (şekil 51).
Eğer açık renk ile koyu renkli material birlikte kullanılırsa, yaratılan kontrast dikkat çekici olur (Şekil 52).
Rengin yoğunluğu da yaratılan kontrastlarda önemlidir. Yaprak renginin parlak, açık, canlı, donuk olarak sınıflandırılması, renk değeri ve yoğunluğu ile ilgilidir. Renklerden biri daima sıcak, diğeri soğuk renk olursa, birbirini tamamlayan renkleri kullanmak daima başarı getirecektir. Herbirinin kapladığı alanlarının birbirine eşit olmaması gerekecektir. Alanın 1/3'i soğuk renklerden oluşuyorsa, geri kalan 2/3 ise sıcak renklerden oluşabileceği yada bunun tam tersinin olabileceği unutulmamalıdır.
YAPRAK TİPİ
Yaprakların biçimini ve sürekliliğini gösteren yaprak tipi az çok bitkinin rengine bağlıdır. Ilıman iklim kuşağında üç temel yaprak tipi vardır Herdemyeşiller ve Geniş yapraklı Herdemyeşiller, Koniferler, Yaprak dökenler. Manzaradaki potansiyel fonksiyonlarına bağlı olarak hepsinin kendine has özellikleri vardır.
Yaprak dökenler: Yapraklarım döken ağaçların yaprakları, sonbaharda dökülür ve ilkbaharda yeniden yeşerirler. Yapraklar genellikle ince yuvarlak, çok çeşitli şekil ve ölçüdedirler. Yaprağını döken bitkiler yerörtüsünden majestik ağaçlara kadar birçok şekilde, renkte, dokuda ve ölçüdedirler. Başlıca örnekler Cotoneasterler, Viburnumlar, Quercuslar ve Acerlerdir.
Bu bitkilerin dış mekanlarda birçok farklı fonksiyonu vardır. Önemli bir fonksiyonu mevsimleri belirtmesidir. Ama Öncede belirtildiği gibi, yaprağını döken bitkileri bulundukları yerde düzenlemenin özelliğini doğrudan doğruya etkileyen dört farklı mevsimsel görünüş ve Özellikleri vardır. Bu bitkiler yılın iklim değişikliklerini daha belirgin ve anlamlı yapan dinamik bir öğedir.
19
Yaprak döken bitkiler, ılıman iklim kuşağında başlıca bitki materyali olarak görev alırlar.Bununla birlikte, bölgeyi tüm evrelerde tanımlayabilir, vurgu ve taban olarak iş görebilir, herdemyeşil ve geniş yapraklı herdemyeşil bitkilerin karşılaştırılabilmesinin tersine, başlıca yaprak tipi görevini de yaparlar. Sonuç olarak bu bitkiler, kullanışlı birçok fonksiyonu olması dolayısıyla düzenleme için yararlı bitkilerdir. Geniş anlamda uygunluğunun yanısıra, bazı yaprak döken bitkiler farklı biçim, çiçek rengi veya sonbahar yaprak rengi olarak seçilirler. Viburnum sp., Forsythia sp., Lonicera sp., Cornus mass, Malus sp. manzaraya yararlı, seçkin çiçekleri olan yaprak döken bitkilerden bazılarıdır.
Yaprak döken bitki materyallerinin bir başka özelliği de güneş ışığını yansıtıcı bir tesiri olması için kendi yapraklarına yansımasını sağlamasıdır. Bu olay ışıldama olarak açıklanır.
Yaprak döken bitki materyalinin bir Önemli özelliği de, çoğunun kışın gözlenebilen ayırt edici ve ilgi çekici türden davranışlara sahip olmasıdır.Bu özellik ağacın yaz yapraklarının dokusu ve rengi kadar önemlidr. Çünkü yaprak döken bitki materyalleri eğer çok uzun olmazlarsa, yapraklan olduğu müddetçe çıplak dallan da vardır, yaprak döken bitkilerin seçilip, yerleştirilmesinde dalların sıklığı, renkleri ve büyüme özelliklerinin tümü üzerinde durulması gereken değişkenlerdir. Acer sacchorum gibi bazı yaprak döken bitkiler sık dallı olup, kışın farklı bir siluet oluştururken Gleditsia triacanthos ve Rhus typhina "Laciniata" gibileri düzensiz bir iskelete ve kötü görünüşlü seyrek dallara sahiptirler.
Şekil 54.te gösterildiği gibi kendi dallarının oluşturduğu çizgilerin şekli, diğer bir dizayn öğesidir. Bazı bitki materyalleri, dallarının oluşturduğu belli yatay çizgilere sahiptirler. Ouercus palustris gibi bitkiler, aşağı doğru kavisli dal çizgilerine sahipken, Cornus florida ve Crataegus phaenopyrum, Fraxinus americana gibi bitkiler yukarı doğru kavisli dal çizgilerine sahiptirler. Malus sp. ve Cercis canadensis gibi yaşlandıklarında ve kuruduklarında budaklı ve çevrelenmiş dal çizgileri oluşturabilirler. Çıplak dallar ve onların çizgileri şekil 55.te gösterildği gibi koyu herdemyeşil bir zemine yerleştirildiğinde ya da nötr şekilde düzenlendiğinde gösterişli olabilir. Diğer bir ilgi çekici seçenekte, yaprak döken bitkilerin soyut dal materyali gölgelerinin ya kaldırım alanı ya da çıplak bir duvar karşısına düşecek şekilde yerleştirilmelidir. Böyle göige desenleri kış mevsimi boyunca, geniş alanlı bir kaldırımın yada boş bir duvarın monotonluğunun giderilmesine yardımcı olur.
Herdemy eş iller: Tüm yıl boyunca yaprak dökmeyen iğne yapraklı ağaçiar. ikinci tip genel bitki yaprağını oluştururlar. Pinus strobus, Picea sp., Tsuga canadensis, taxus sp. ve juniperus sp. herdemyeşil konifer bitkilere örnektir. Herdemyeşil koniferler, değişik sekil, renk ve dokudaki bodur ağaçlardan yüksek ağaçlara kadar çeşitlilik gösterirler. Bununla birlikte herdemyeşil konifer grubu, görülür çiçeklere sahip değildir. Yaprak döken ağaçların olduğu gibi herdemyeşil bitki materyallerinin de belirgin Özelliklerine bağlı birçok forksiyonları vardır. Herdemyeşil bitkiler grup olarak diğer bitki materyalleriyle karşılaştırıldığında, en koyu renkli yapraklılardandır (Juniperus haricinde). Bu bitkiler, iğne yapraklarının üzerine düşen ışığın çok azmi yansıtırken, çoğunu yutarlar. Herdemyeşillerin koyu yeşilleri, yaz ortasından gelecek yılın başlarına kadar, özellikle kış süresince en belirgin halini alır. Bu durum genellikle, alanları
20
büyük görünüşlü gösterir. Sonuç olarak herdemyeşil bitki materyalleri, renk konusunda değinildiği gibi düzenlemeye gözle görülür bir ağırlık ve sağlamlık vermek için kullanılabilir. Bir mekanda ya da bitki topluluğunda, kasvetli bir görünüş de oluşturabilir. Demek oluyor kî herdemyeşillerle düzenlemede bir karakter yaratabileceğinden, gelişigüzel yerleştirilmemelidirler.
Bir düzenlemede herdemyeşiller için uygulanması gereken diğer bir prensipte; kışm gözle görülebilen ağırlık ve belirginliklerinden dolayı düzenleme içinde dağıtmanın aksine farklı yerlerde grupandınlması gerekliliğidir. Şekil 58.'de gösterildiği gibi herdemyeşil bilkilerin rastgele yerleşimi karmaşık bir görüntü oluşturur.
Koyu yapraklardan oluşan herdemyeşillerin bir başka kullanımı şekil 51 ve 55'teki gibi açık renklere zemin oluşturmasıdır. En çok rastlanan uygulama şekli ise herdemyeşil konifer ağaçlarının ve çalılarının Cornus florida, Cercis canadensis ve Rhododendron sp. gibi açık renk çiçekli bitkilere zemin olarak kullanılmasıdır. Bu çiçekli bitkiler ilkbaharda, koyu herdemyeşillere zemin oluşturduğundan mükkemmel bir
görünüm sağlar.
Herdemyeşil konifer ağaçların önemli bir özelliği, isminden de anlaşılabileceği gibi; yaprakları belli bir dereceye kadar değişmez ve sürekli yeşildirler. Yaprak döken bitki materyaliyle karşılaştırıldığında herdemyeşiller statik ve sabittir. Sonuç olarak, düzenlemeye bir devamlılık hissi yüklerler. Değişken yaprak döken bitkilerin aksine süresiz bir yerleşim oluştururlar. Eğer çevrede herdemyeşillerden oluşan bir bölüm daha düşük bir hızla değişirse, yaprak döken ağaçların mevsimsel çeşitliliği daha belirgin olur.
Sıklıklarından dolayı herdemyeşi koniferler, şekil 59rda belirtildiği gibi çirkin görüntüleri perdelemek için tercih edilen ağaçlardır. Hatta, soğuk rüzgarlardan korunmak için dış cepheye ve bina çevresine yerleştirilebilir. Tipik olarak, ılıman iklim kuşağında soğuk kış rüzgarlarını kesmek için daimi yeşil konifer ağaçlarının en avantajlı yerleştirilişi, bir binanın kuzeybatı tarafına ya da dış cepheye dikilmesidir (şekil 60.). Burada rüzgarın açık alan hızının 60 derece üstüne kadar hızım azaltabilir. Rüzgar hızında ki bu düşüş binalara soğuk havanın sızmasını minimuma indirirken dışarıya taşınan ısı miktarım da keser.
Yaprak döken ve herdemyeşil bitki materyalleri konusunu bitirmeden önce, onların özellikleri hakkında söylenecek bir söz daha vardır. Pratik olarak (ayrıntılı düzenlemenin belirli nesnelerine önem vermeden) bitki kompozisyonunda, yaprak döken ve herdemyeşil ağaçlar arasında orantılı bir denge görülmelidir. Bu iki tip en iyi özelliklerini biraraya getirerek birbirlerini tamamlarlar. Şekil 61'deki gibi yaprak döken bitkiler yalnız kullamldığmda yazın yeterince etkileyici görülebilir ama kışın kaybolurlar çünkü ağırlık ve büyüklük bakımından bu mevsimde eksiktirler. Karşıt bir bakış açısından şekil 62'deki gibi sadece herdemyeşil konifer ağaçlanndan meydana gelen bir düzenleme, yılın mevsimleriyle az bir çeşitlilik gösterdiğinden, çok ağır, kasvetli ve sönük olabilir. Demek ki yaprak döken ve herdemyeşil bitki materyalleri şekil 63'deki gibi birbirlerini desteklerken bu potansiyel problemleri yok etmede en iyi bileşendirler.
21
Geniş yapraklı herdemyeşiüer. Bitki materyalinin üçüncü genel yaprak tipi; yaprak bakımından yaprak dökmeyen ağaçlara benzer ancak, yıl boyunca yapraklannı dökmeyen geniş yapraklı herdemyeşillerdir. Rhododendron sp, Kalıma latifolia, Pieris sp., Levcothoe sp. geniş yapraklı herdemyeşil bitki materyallerine örnektir.
Herdemyeşil koniferler gibi, geniş yapraklı herdemyeşiller de koyu yeşil yapraklara egemen olmaya meyillidirler. Bununla birlikte, güneş ışığı altına yerleştirilen geniş yapraklı herdemyeşil, yapraklarını parlaklaştırarak yansıtıcı yapraklara sahip olur. Geniş yapraklı herdemy eşi İlerin bir kullanım alanı da açık bir dış cepheye parlak ışıklı bir görüntü yüklemesidir. Güneşli bir ortamda bir kompozisyonun aydınlık ve havadar hissedilmesini sağlayabilirler. Gölgeye yerleştirildiklerinde koyu ve ağır gözükerek herdemyeşil koniferleri gibi fonksiyon gösterebilirler.
Grup olarak geniş yapraklı herdemyeşil bitki materyalleri mükemmel ilkbahar çiçekleriyle tanınırlar. Birçok insan onları sırf çiçekleri için düzenlemeye dahil ederler. Bu mutlaka olması gereken en iyi yaklaşım değildir çünkü daha önce renk konusunda da anlatıldığı gibi çiçekler çok kısa bir süre içerisinde solarlar. Bilakis, geniş yapraklı herdemyeşil bitkiler bir düzenlemede, çiçeklerin artı bir yarar oluşturduğu, öncelikli olarak yapraklarının üzerine kurulu şekilde yerleştirilmelidir. Bazı durumlarda bu gösterişli çiçekler bir düzenlemede odak noktası olarak kullanılabilir (Bu Rhododendron sp. gibi kaba yaprak dokusuna sahip dar bitkilerde de işe yarar çünkü bu da dikkat çeker).
Geniş yapraklı herdemyeşillier grup olarak dayanıklı değillerdir. Çoğu yumuşak iklimlerde veya bir binanın doğusunda bulunan kısmen güneşli ve gölgeli olan ılıman şartlarda daha rahat yaşarlar. Geniş yapraklı herdemyeşiller şiddetli soğuk veya sıcağa dayanamazlar ve tüm güneş ışığını alabileceği ya da hasar verici kış rüzgarına maruz kalacağı yerlere yerleştirilmemelidir. Her iki durum, kökler için su bulunmadığı zamanlar yapraklarda aşırı terlemeye sebep olabilir. Dahası çoğu geniş yapraklı herdemyeşiller düzenli gelişme için asit sıvısı oluştururlar, böylece peyzajdaki potansiyel kullanımını gerekli tüm şartları bulunan alanlarla kısıtlarlar.
Özet olarak, bitkilendirme üzerinde çalışırken sırasıyla yaprak tipi ve bitki renginin tüm faktörlerini göz önünde bulundurmalıyız.
BİTKİMİN TEKSTÜRÜ:
Bitkinin tekstürü, tek bir bitkinin yada bir grup bitkinin gözle görülür düzgünlüğü ve pürüzlülüğüdür. Yaprak boyutları, sürgün ve dal boyutları, ağaç kabuğu konfıgürasyonu, tümünün büyüme özelliği ve bitki materyalinin görüntülendiği mesafeye bağlıdır. Sık dizi halinde olduklarında bireysel yaprak boyutu, şekli, yüzeyi ve sürgün üzerindeki düzenlemesi tekstürün dikkate değer faktörleriyken, bitki belli bir mesafeden bütünüyle görüntülendiğinde dalların hacmi ve büyüme özellikleri tekstüre etki eden
22
değişkenlerdir. Uzaklığa göre değişimin yamsıra mevsimlerle birlikte, yapraklarını döken bitki materyallerinde tekstürde değişir. Kışın yapraksız olduklarında yapraklarını döken bitkilerin dokusal özelliği yazdakinden daha değişik ve daha belirgindir. Bazı hallerde tekstür mevsimle birlikte dramatik bir şekilde değişebilir. Yazın yapraklar hoş, havadar bir doku verirken kışın dallar belirgin, kaba bir doku oluşturur.
Gerek dokunma, gerekse görme duyumuzu etkileyen bir özelliktir. Tasarımın estetik kalitesini en fazla etkileyen plan öğesi bitkilerin tekstür özellikleridir. Bitkilerinin formlarını belirleyen çizgilerle başlamak üzere, yaprak formu, ölçüsü, dokusu, dalların gövdeye çatılışı, dallanmanın ortaya koyduğu desen vb. Çizgiel ve yüzeysel özellikler bitkilerde tekstürü meydana getirir. Bitkilerin yapraksız, çıplak hallerinde bile tanımlanabilmelerinde, dal, gövde kısımlarına ait tekstür özelliklerinin rolü vardır.
Bitkinin tekstürünü oluşturmada, yaprakların dal, dalcıklarındaki dizilişleri, yoğunlukları, kısa veya uzun bir sapla bağlı olmalarıyla ilintili olarak titrek ve hareketsiz olmaları, yapraklarında dallara bağlanış durumları (yatay, dik, )'nm ortaya çıkardığı yön özelliği vb. Bitkilere dendrolojik yönden engin çeşitlilikler sağlar.
Bitkilerin renkleri ile tekstür kaliteleri arasında çok yakın bir ilişki vardır. Yaprakların açık yeşil olması, küçük olması bitkiye hafıf-ince tekstür özelliği kazandırır. Örneğin Salix, Betula, Robinia, Fraxinus vb. türler ince tekstürlüdür. Diğer taraftan koyu yeşil, büyük yapraklı veya herdemyeşil geniş yapraklı bitkilerin genellikle kaba tekstürleri vardır. Magnolia, Prunus laurocerasus, Laurus nobilis, Quercus vb.
Tekstür, bitkilendirme kompozisyonunda, bir düzenlemenin kompozisyon bütünlüğü ve değişikliği, uzaklığın anlaşılması, renk tonu, görüntünün önemi ve hissi gibi birçok özelliği etkiler. Bitkinin tekstürü, aşağıdaki özellikler ve peyzajdaki kullanımı açısından kaba orta ve iyi tekstür olarak gruplandınlır (şekil 64).
Kaba tekstür: Kaba doku genelde, geniş yapraklar, kalın büyük dallar (küçük, hoş,, ince dallar yoktur), geniş belirgin büyüme özellikleriyle oluşur. Platanus occidentalis, Aesculus hippocastanum, Pinus nigra Agave weberi, Magnolia soulangeana Rhododendron sp. ve sekil 65'de görünen Hydrangea quercifolia bitkieri kaba dokulu bitkiler olarak kabul edilir. Kaba tekstürlü bitkilerin bazı özel karakterleri ve fonksiyonları aşağıda sıralanmıştır.
Kaba tekstür son derece gözle görünür, belirgin ve agresiftir. Orta ve iyi tekstürlerin yanına yerleştirildiğinde kaba tekstür seyircinin adeta üzerine atlar; görülen ilk dokudur. Sonuç olarak kaba tekstür bir düzenlemede ilgi çekmek ya da sağlamlık hissi vermek için odak nokta olarak kullanılabilir. Diğer tüm vurgular gibi kaba tekstürlü bitki materyalleri de, kompozsyonu ezmemek ve çok fazla bireysel mekana ilgiyi çekmemek için, aşırılığa kaçmadan, dikkatli bir şekilde yerleştirilmelidir.
23
Sağlamlığından dolayı kaba tekstür, şekil 66'da gösterildiği gibi, seyirci ile bitki materyali arasmdaki algılanan uzaklığın gerçekte olduğundan daha kısa görülmesine ve bitkinin seyirciye doğru hareket ediyormuş gibi hissedilmesine yol açar. Aynı şekilde, kaba tekstüriü bitkiler hayali olarak yüzeyde hareket ederek dış yüzeyi olduğundan küçük gösterebilir. Bu gerçek fiziki ölçülerin normal insan rahatı için çok geniş olduğu yerlerde tercih edilir ama dar, sınırlı alanlarda istenmez. Aşırı kullanıldığında ve düzensiz yerleştirildiğinde alanı tümüyle istila edeceğinden kaba tekstüriü bitkiler: küçük alanlara yerleştirirken önlem alınmalıdır.
Çoğu durumlarda kaba tekstüriü bitkiler taslakta ince tekstüriü bitkilerden daha açık, geniş ve daha az belirgin görünürler. Aynca kaba tekstüriü bitkilerin genelde daha fazla ışık ve gölge çeşitliliği vardır.
Orta tekstür: Orta tekstür, orta büyüklükteki yaprak ve dallar, orta yoğunluktaki büyüme özelliğiyle oluşur. Kaba tekstürle karşılaştırıldığında orta tekstüriü bitkierin saydamlığı daha az ve silueti daha güçlüdür. Çoğu ağaçlar orta tekstüre sahip olduğundan bitkilendirme kompozisyonunda genellikle en geniş oranlı teşkil etmelidirler. Orta ton yeşilleri gibi, orta tekstür kaba ve iyi tekstürler arasında değişken eleman olarak hizmet ederek düzenlemede esas dokuyu olusturnalıdıriar. Orta tekstür birleşmiş bir bütünle kompozisyonu bağlayabilir.
İnce tekstür: İnce tekstürler çok sayıda küçük yapraklar, zayıf, ince dallar, saplar ve sık yoğunluktaki büyüme özelliğinden oluşurlar. Gleditsia triacanthos, Acer palmatum, Pinus strobus, Cotoneaster apiculata Caeselpinia pulcherrima ve Spirea vanhouttei ince tekstüriü bitki materyallerine örnektirler.
İnce tekstüriü bitkiler, kaba tekstüriülere göre ayrı karakter ve desen kabiliyetlerine sahiptirler. İnce tekstüriü bitkiler yumuşak ve zarif görünüşlüdürler, bu sebeple de peyzajda daha az belirgindirler. Genellikle (sadece tekstür üzerine kurulu )bir kompozisyonda son farkedilen ve seyirci ile kompozisyon arasındaki mesafe arttığında düzenlemede görüntü olarak ilk kaybolan bitkilerdir. İnce tekstüriü bitkiler, bir kompozisyonun içinde uygun olarak nötr bir arka planda daha ilgi çekici tekstürlerle iyi, pürüzsüz bir yüzey karakteri elde edebilmek için veya kaba ve orta tekstürleri tamamlarken görsel çeşitlemeler eklemek için kullanılabilir.
İnce tekstüriü bitkiler görsel olarak kompozisyonlarda belirgin değillerdir. Görünüşün arka planı olma eğilimindedirler (şekil 66). Burdan dolayı ince tekstüriü bitkiler mekanda fazla kullanıldığında yanıltıcı bir biçimde normalden iri görünebilirler. Bu kalite ince tekstüriü bitkileri boyuttan bakunından daha kullanışlı yapar. Küçük bölümlerin görünen kenarları izin verdiği kadar genişletilmeli, aşırıya kaçmamalıdır.
24
İnce tekstürlü bitkiler, düz katı görünüşlerini, küçük yaprakların miktarına veya dalların yoğunluğuna borçludurlar. Sonuç olarak bu bitkiler net bir görüntü ve somut karakterler oluşturmak için kullanılırlar. En doğrusu dengeli bir şekilde düzenlenmiş çeşitlemeleri vurgulamak için, üç ana tekstür tipinin desenlerini birleştirmeye çalışılmaktır. İnce tekstürierin çok kullanılması monotonluk hissi verir ve karmasa yaratır. Arzu edilen dengeyi kurmak için küçük tiplerin kullanılması anlamhdr, görünüşte bitki topluluğunun içinden seçilebilinir.
Şekil 67'de gösterildiği gibi üç temel doku tipinin dengeli bir şekilde birleştirilmesi üzerinde çalışmak doğru olur. Çok az varyete monoton olarak kabul edilir. Çok fazlasıda karışıktır. Bu arzu edilen küçük çaplı boşluklarda çok önemlidir ve boşluğun ölçüleri büyüdükçe veya izleyici bitki materyalinden uzaklaştıkça önemini kaybeder. Başka bir kabullenmede geniş alanlarda değişik doku tiplerini orta dokulu bitkileri kaba ve ince dokularm arasmda bir geçiş olarak düzenlemektir. Çok küçük alanlardaki aynı olmayan dokular veya kaba dokudan ince dokuya çok ani geçişler kompozisyona organize edilmemiş ve bağlanmamış hissi kazandırır. Diğer görsel bitki karakteristiklerinde de olduğu gibi bitkilendirme kompozisyonunda dokunun seçilmesi ve kullanılması bitki boyutu formu ve rengi gibi diğer özelliklerini de güçlendirmek için bitki boyutu, formu ve rengiyle ilgili olmalıdır.
Özet olarak, boyut.-form, renk ve doku karakteristikleri bitki materyaliyle düzenlemede düzenleyicinin paletidir. Görsel bitki karakteristikler, düzenlemenin tamlığıyla görsel değişiklik, karmaşa dış çevrenin duygusu ve ruh haliyle direkt olarak ilgilidir.
BİTKİLERİN ESTETİK KULLANIMI:
Önceki bölümlerde, bitki materyalinin çeşitli görevleri ve manzara içindeki kullanılışları mimari açıdan değerlendirilmiştir. Görsel olarak bitki materyalinin estetik kullanımı, bitki karakterlerinin miktarına bağlıdır. Estetik görüş açısına göre bitki materyali dış mekanlarda; bina çevrelerinin anlatımında, bir bütünlüğe sahip olmayan mekanları birleştirmede, manzara noktalarının vurgulanmasında, mimari öğelerin yumuşatılmasında kullanılır.
-Tamamlayıcılar: Bitki materyalleri bir deseni tamamlayabilir ve bir binanın çizgilerini genişletir veya tekrar yaparak binayı kümeleştirir ve düzenlemede birleştirme duygusunu verebilir. Örneğin bir çatının şekil ve uzunluğunun, çatı ile aynı boydaki bitkileri kullanarak tekrarı sağlanabilir. Bütün bu teknikler, mimari yapıları ve dış mekalarmı bir bütün içinde birleştirerek düzenler.
Birleştiriciler; Bitki materyalleri, değişik çevreleri bir iplik görevi görürmüş gibi birbirine bağlar. Bitki materyalleri herhangi bir öğeyi, çevresindeki öğeler çeşitlilik gösterirken bile sürekli aynı şekilde görünmesini sağlayabilir. Bu alandaki yoğunluktan dolayı bitkilendirme karışık görüntüyü birleştirir. Bunun örneğini şekil 70'te görebilirsiniz. Bitki materyaline sahip olmayan caddeler, değişik
Dostları ilə paylaş: |