Doğrularin öYKÜSÜ Şehit Murtaza Mutahhari

26-MİNA’DA

Hacca gidenler, Mina’da toplanmışlardı.imam Sadık(as) ve bir grup yareni, bir yerde oturmuş üzüm yiyorlardı.

Bir dilenci geldi ve yardım istedi. İmam(as), biraz üzüm vermek istedi ama dilenci kabul etmeyerek:

-Bana para verin, dedi.

İmam (as):

-Param yok, deyince dilenci, ümidini kesti ve arkasına dönüp gitti. Dilenci biraz gittikten sonra pişman oldu ve geriye dönerek tekrar İmamın(as) yanına geldi.

-Öyleyse üzüm verin, dedi.

Ama imam üzüm de vermedi.

Kısa bir süre sonra başka bir dilenci gelerek yardım istedi. İmam (as) ona biraz üzüm verdi. Dilenci , üzümü alıp şöyle dedi:

-Alemlerin Rabbi Allah’a ant olsun ki, rızkımı yetiştirdi. İmam bu cümleyi duyunca, dilenciden biraz beklemesini istedi ve sonra da avucunu üzümle doldurup ona verdi. Dilenci ikinci defa da Allah’a şükretti. İmam yine beklemesini istedi ve yanındaki yarenine dönüp:

-Yanında ne kadar para var? Diye sordu. O da yanındaki yirmi dirhemi imamın emriyle dilenciye verdi. Dilenci üçüncü defa da Allah’a şükrederek şöyle dedi:

-Hamt sadece Allah’a mahsustur. Allah’ım! Rızkı veren sensin ve senin ortağın yoktur. İmam, bu cümleyi de duyunca, elbisesini çıkarıp dilenciye verdi. Bunu gören dilenci, imama dönerek teşekkür etti. İmam, artık ona bir şey vermedi ve o da tekrar arkasına dönerek oradan uzaklaştı.

Orada bulunan azhap ve yarenler, şöyle dediler:

-Anladığımız kadarıyla eğer dilenci yine Allah’a şükretseydi, imam, yine ona yardım edecekti. Ama imamın kendisine teşekkür edince, yardım da devam etmedi.³⁵

27-AĞIRLIK KALDIRANLAR GENÇLER

Müslüman gençler, kendi aralarında ağırlık kaldırma yarışına girmişlerdi. Orada bulunan büyük bir taşı kaldırmak, onların güçlerinin ve erkekliklerinin ölçüsüydü. Her kes gücü yettiği kadarıyla taşı yerinden oynatıyordu. O esnada Resulü Ekrem(s) geldi ve sordu:

-Ne yapıyorsunuz?

-Gücümüzü deniyor, hangimiz daha güçlü ona bakıyoruz.

-Size hanginizin daha güçlü olduğunu söylememi ister misiniz?

-Allah Resulü’nün, hakemliği ve galibiyet iftiharını bizlere bizzat kendisinin vermesinden daha iyi ne olabilir ki?

Topluluk, hep birlikte ve tedirgin bakışlarla , peygamberin kahramanlık unvanını kime vereceğini beklemeğe başlamıştı. Bir grup genç, az sonra peygamberin kendi ellerinden tutup havaya kaldıracağını ve yarışmanın kahramanı olarak kendilerini ilan edeceğini düşünüyordu.

Resulü Ekrem, etrafına toplanan gençlerin meraklı bakışları arasında konuşmaya başladı:

-Herkesten daha güçlü olan o kimsedir ki, sevdiği ve hoşlandığı şeylerin etkisiyle hak yoldan ayrılmasın ve insanlıktan çıkmasın ve kötülüklere bulaşmasın. Sinirlendiği zaman, ruhunda öfke dalgaları ortaya çıktığı zaman, kendisine hakim olsun. Hakikatten başka bir şey söylemesin. Yalan ve küfür diline gelmesin. Güç ve nüfuz sahibi olduğunda, önünde bir engeli olmadığında, hakkından fazlasına el uzatmamış olsun. ³⁶

28-YENİ MÜSLÜMAN OLAN KİMSE

Biri Müslüman diğeri Nasrani olan iki komşu, oturmuş İslam Dini hakkında konuşuyorlardı. Dindar ve abid olan Müslüman, İslam’ı o kadar anlattı ki, Nasrani olan komşusu, İslam’a meyillendi ve İslam dinini kabul etti. Seher vaktiydi. Yeni Müslüman olan Nasrani, kapısının çalındığını duyunca, tedirgin bir şekilde sordu:

-Kimsin?...

Gelen , Müslüman komşusuydu. Yeni Müslüman olan adam tekrar sordu:

-Bu saatte hayırdır?

-Çabuk abdest al ve elbiseni giy ki camiye gidelim. Yeni Müslüman olan adam ilk kez abdest alıp, kendisine bu dini tebliğ eden arkadaşıyla caminin yolunu tuttu. Oysa sabah namazına daha vakit vardı. Camiye gittikleri vakit gece namazı vaktiydi. Sabah namazına kadar epey namaz kıldılar. Sonra sabah namazını kılıp, hava aydınlanıncaya kadar dua okumayla meşgul oldular. Yeni Müslüman olan adam, evine gitmek için kalktığında arkadaşı:

-Nereye gidiyorsun? Diye sorunca:

-Eve gideceğim, diye cevap verdi. Sabah namazını kıldık. Artık işlimiz yok.

-Biraz sabret. Namazın dua ve zikirlerini güneş doğuncaya kadar oku.

-Peki, diyerek oturup güneş doğuncaya kadar ibadetle meşgul oldu. Sonra gitmek için kalktığında Müslüman arkadaşı ona bir Kuran verdi ve :

-Şimdilik Kuran okumakla meşgul ol, öğlene kadar… Sana bu gün oruç tutmanı tavsiye ediyorum. Oruç tutmanın ne kadar sevap olduğunu bilemezsin, dedi.

Yavaş yavaş öğlen vakti yaklaşmıştı. Müslüman olan adam, yeni Müslüman olan arkadaşına:

-Sabret öğlene bir şey kalmadı. Öğlen namazını da camide kıl, dedi.

Öğlen namazını kıldıktan sonra da ona:

-Sabret az bir zaman sonra ikindinin fazilet vakti gelecek. Onu da fazilet vaktinde kılalım, dedi.

İkindiyi de kıldıktan sonra,

—Akşama bir şey kalmadı, dedi ve arkadaşını akşam namazına kadar bekletti. Yeni Müslüman olan adam, akşam namazından sonra iftar edebilmek için evine gitmek isteyince, arkadaşı ona:

—Sabret. Sadece yatsı namazı kaldı, diyerek onu uyardı. Yaklaşık bir saat sonra da, yatsı namazının fazilet vakti geldi ve yatsı namazını da kıldılar. Yeni Müslüman olan adam kalktı ve evine gitti. İkinci gece seher vaktinde, yine kapının çaldığını duydu ve sordu:

—Kimsin?

—Ben komşun… Üzerini giy camiye gidelim.

—Ben dün akşam camiden döndüğümde, bu dine istifamı verdim. Git işi gücü olmayan birini bul ki bütün zamanını camide geçirebilsin. Ben fakir ve aile sahibi bir insanım. İşimin gücümün peşinde olmam lazım.

* * *
İmam Sadık(as), bu hikayeyi ashab ve yarenlerine anlattıktan sonra, şöyle buyurdu:

-Böylece o baskıcı abid, biçare adamı, doğru yola getirdikten sonra, tekrar kendi eliyle onu yoldan çıkarmıştır. Dolayısıyla sizler de bu hakikate dikkat edin ki, insanlara karşı baskıcı olmayın. İnsanların gücünü, tahammülünü ve yeteneklerini göz önünde bulundurun. Bu şekilde insanları dine meyillendirip, kaçmaların engel olabilirsiniz ancak.Emevilerin siyasetinin baskı ve şiddete dayalı olduğunu bilmiyor musunuz? Oysa bizim yolumuz ve yöntemimiz, ılımlılık, iyi geçinmek ve kalpleri kazanmaktır. ³⁷