DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
KAYNAKLAR, KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜK VE GELİR BÖLÜŞÜMÜ
Eğer emek, Rikardo-vari modelin varsaydığı gibi tek üretim faktörü olsaydı, karşılaştırmalı üstünlük sadece emek üretkenliğindeki uluslararası farklardan kaynaklanabilirdi. Ne var ki, gerçek dünyada ticaret kısmen emek üretkenliğindeki farklarla açıklansa da, aynı zamanda ülkelerin kaynaklarındaki farkları da yansıtır. Kanada'nın ABD'ye orman ürünleri ihraç etmesinin [nedeni], Kanada'da ağaçları kesen işçilerin, diğer Kanadalılarla karşılaştırıldıklarında, ABD'de kendileriyle aynı işi yapanlara göre daha üretken olmaları değil, seyrek bir nüfusun yerleşmiş olduğu Kanada'nın, kişi başına, ABD'den daha fazla orman alanına sahip olmasıdır. Ticarete gerçekçi bir bakış, sadece emeğin değil aynı zamanda arazi, sermaye ve maden kaynakları gibi diğer üretim faktörlerinin de önemini hesaba katmak zorundadır.
Ticarette kaynak farklarının rolünü açıklamak için, bu bölümde kaynak farklarının ticaretin tek sebebi olduğu bir model gözden geçirilecektir. Bu model, ulusların kaynakları (üretim faktörlerinin nispî bolluğu) ile (farklı faktörlerin farklı malların üretiminde kullanılmalarının nispî yoğunluğunu etkileyen) üretim teknolojileri arasındaki karşılıklı etkileşmenin karşılaştırmalı üstünlüğe tesir ettiğini gösterir
Uluslararası ticaretin, büyük ölçüde, ülkelerin kaynaklarındaki farkların etkisiyle şekillendiği [savı], uluslararası iktisatçılığın en etkili teorilerinden biridir. İki İsveçli iktisatçı, Eli Heckscher ve Bertil Ohlin tarafından geliştirilmiş olan bu teoriden, genellikle Heckscher-Ohlin teorisi diye söz edilir (ki Ohlin 1977'de iktisatçılık Nobel Ödülü'nü almıştır.) Bu teori, farklı ülkelerde farklı üretim faktörlerinin sahip olunan nispetleri ile farklı malların üretiminde kullanılmalarının nispetleri arasındaki etkileşmeyi vurguladığı için, bu teoriden faktör nispetleri teorisi diye de söz edilir.
Faktör nispetleri teorisini geliştirmek için ticaret yapmayan bir ekonomiyi betimleyerek işe başlayıp, sonra bu türden iki ekonomi birbiriyle ticaret yaparsa ne olur diye soracağız. Faktör nispetleri teorisi hem önemli hem de tartışılan bir teori olduğu için, bu bölümü, bu teorinin lehine ve aleyhine [olan] ampirik kanıtları gözden geçirerek tamamlayacağız.
Öğrenme Hedefleri
Bu bölümü okumayı bitirdikten sonra şunları yapabileceksiniz:
-
Kaynaklardaki farklılıkların nasıl uluslar arası ticarete yol açabileceğini açıklamak.
-
Ticaretin neden sıklıkla kazananlar kadar kaybedenler de yarattığını tartışmak.
-
Kaybedenler olmasına rağmen ticaretten kazançların ne anlama geldiğini anlamak.
-
Ticaretin neden siyasi olarak tartışmalı bir konu olduğunu ve kaybedenlerin varlığına rağmen serbest ticaret lehindeki argümanları tartışmak.
İki faktörlü bir ekonomi modeli
Bu bölümde bazen “2 çarpı 2 çarpı 2” olarak adlandırılan faktör-nispetleri modelinin en basit yorumu üstüne odaklanacağız: iki ülke, iki mal, iki üretim faktörü. Örneğimizde iki ülkeyi Bizim Ülke ve Yabacı Ülke olarak adlandıracağız. İki mal, kumaş (metre birimiyle ölçülen) kumaş ve (kalori birimiyle ölçülen) gıda olacak. İki üretim faktörü (hektar birimiyle ölçülen) arazi ve (saat birimiyle ölçülen) emek olacak.
Fiyatlar ve üretim
Birden fazla üretim faktörü varsa, Üçüncü Bölüm’de tanıttığımız üretim olanakları sınırı artık düz bir doğru olmaz. Neden [böyle] olduğunu anlamak için aşağıdaki ifadeleri tanımlayalım:
aTK=metre kumaş başına kullanılan arazi hektarı
aLK=metre kumaş başına kullanılan emek saati
aTG=kalori gıda başına kullanılan arazi hektarı
aLG=kalori gıda başına kullanılan emek saati
L=ekonomideki emek arzı
T=ekonomideki arazi arzı
dır. Bu tanımlarda verili bir miktar kumaş ya da gıda üretmek için gereksinilen miktardan değil bu miktarı üretmek için kullanılan miktardan söz ettiğimize dikkat edin. Rikardo-vari modele göre yaptığımız bu değişikliğin nedeni, iki-faktörlü bir ekonomide girdilerin kullanımında bir tercih imkânının var olabilmesidir.
Buna rağmen, bu seçimlerin ima ettiklerine gelmeden önce her bir malı üretmenin tek bir yolunun olduğu özel bir duruma bakalım –bir metre kumaş üretmek, bir kalori gıda üretmek gibi sabit bir miktar arazi ve emek gerektirir ve emek yerine arazi ikame etmeye ya da tersine imkân yoktur.
Kumaş üretiminde kullanılan emeğin toprağa oranının gıda üretiminde kullanılan emeğin toprağa oranından daha büyük olduğunu varsayacağız. Yani,
aLK/ aTK > aLG/ aTG (4-1)
ki bu, şu şekilde yeniden düzenlenebilir
aLK/ aLG > aTK / aTG (4-2)
Rikardo-vari modelde üretim üzerinde yalnız bir kaynak kısıtı vardı. Burada iki tane var. Birincisi, üretimde kullanılan toplam arazi toplam arazi arzını aşamaz:
QG X aTG + QK X aTK ≤ T (4-3)
ki burada QG gıda üretimi ve QK kumaş üretimidir. İkincisi, üretimde kullanılan toplam emek toplam emek toplam emek arzını aşamaz:
QG X aLG + QK X aLK ≤ L (4-4)
BURADA ŞEKİL 4-1 VAR !
Şekil 4-1
Faktör İkamesi Olmaksızın Üretim Olanakları Sınırı
Eğer arazi emek ile ikame edilemiyorsa, ya da tersi, faktör nispetleri modelinde üretim olanakları sınırı iki kaynak kısıtı tarafından tanımlanacaktır: Ekonomi emek ve toprağın mevcut arzından fazlasını kullanamaz. Bu yüzden üretim olanakları sınırı bu şekildeki kırmızı çizgi ile tanımlanmıştır. Bu sınırın önemli özelliği gıda terimleriyle kumaşın fırsat maliyetinin sabit olmamasıdır: [Bu fırsat maliyeti] ekonominin üretim bileşimi kumaşa doğru kaydıkça artar.
Şekil 4-1 üretim olanakları sınırı için (4-3) ve (4-4) [sayılı denklemlerin] ima ettiklerini gösterir. Her bir kaynak kısıtı şekil 3-1de üretim olanakları doğrusunu çizdiğimiz gibi çizilmiştir. Fakat bu sefer ekonomi her iki kısıt altında üretim yapmalıdır. Bu yüzden üretim olanakları sınırı kırmızıyla gösterilen dirsekli (kinked) çizgidir. Bu üretim olanakları sınırının önemli özelliği fazladan bir metre kumaş üretmenin fırsat maliyetinin gıda terimleriyle sabit olmamasıdır: Ekonomi az kumaş çok gıda ürettiğinde [bu fırsat maliyeti] düşüktür ama çok kumaş ve az gıda ürettiğinde yüksektir.
Şimdi modeli daha gerçekçi yapalım ve üretimde emek yerine arazi ikame etme olanağına, ve tersine, izin verelim. Bu, üretim olanakları sınırındaki sapmayı kaldırır: bunun yerine PP sınırı şekil 4-2de gösterilen kavisli şekli alır. Kavisli şekil, gıda terimleriyle bir birim kumaş üretmenin fırsat maliyetinin ekonomi daha fazla kumaş ve daha az gıda ürettikçe artacağını söyler. Bu demektir ki, fırsat maliyetlerinin üretim bileşimiyle değiştiği hakkındaki kavrayışımızın geçerli kalır.
Ekonomi üretim olanakları sınırının neresinde üretim yapar? Fiyatlara bağlıdır. Belirgin olarak ekonomi üretimin değerini en çoklaştıran noktada üretim yapar. Şekil 4-3 bunun ne anlama geldiğini gösterir. Ekonominin üretiminin değeri
V = PK X QK + PG X QG
ki burada PK ve PG ,sırasıyla,kumaş ve gıdanın fiyatıdır. Bir eşdeğer doğrusu – çıktının değerinin üstünde sürekli sabit olduğu doğru -- PK/PG eğimine sahiptir. Ekonomi Q noktasında, üretim olanakları sınırının mümkün olan en yüksek eşdeğer doğrusuna değdiği nokta, üretim yapar.
BURADA ŞEKİL 4-2 VAR !
Şekil 4-2
Faktör İkamesi ile Üretim Olanakları Eğrisi
Eğer arazi emek yerine ikame edilebiliyorsa ve tersi üret,m olanakları eğrisinde sapma olmaz. Fakat kumaşın gıda terimleriyle fırsat maliyetinin ekonominin üretim bileşimi kumaşa doğru ve gıdadan uzağa kaydıkça artacağı doğru kalır.
BURADA ŞEKİL 4-3 VAR !
Şekil 4-3
Fiyatlar ve Üretim
Karşı karşıya olduğu fiyatlar veri iken ekonomi üretimin değerini en fazlalaştıran noktada üretim yapar; bu da en yüksek eşdeğer dorusu üzerindeki noktadır. Bu noktada kumaşın gıda terimleriyle fırsat maliyeti kumaşın nispî fiyatına eşittir, PK /PG.
BURADA ŞEKİL 4-4 VAR !
Şekil 4-4
Gıda Üretiminde Girdi Olanakları
Bir çiftçi bir kalori gıdayı daha fazla emek kullanırsa daha az arazila üretebilir ve de tersi söz konusu olur.
Girdi Bileşiminin Seçilmesi
Daha önce de işaret ettiğimiz gibi iki mallı bir modelde üreticiler için girdilerin kullanımında seçime yer olabilir. Mesela, bir çiftçi eğer toprağı hazırlamak için, yabani otları temizleyerek ve benzer şeyler yaparak daha fazla emek kullanmak isterse belki de dönüm başına daha fazla gıda üretebilecektir. Böylece çiftçi, çıktı birimi başına daha az arazi ve daha çok emek kullanmayı tercih etme imkanına sahip olabilir. Bu taktirde, her bir sektörde üreticiler, (Rikardo modelinde olduğu gibi) sabit girdi gereksinmeleri ile değil, Şekil 4-4’deki II eğrisi ile sergilenen ve bir kalorilik gıdayı üretmekte kullanılabilecek girdi bileşimleri seçeneklerini gösteren ‘trade off’larla1 karşı karşıya olabileceklerdir.
Üreticiler gerçekten hangi girdi [bileşimi] tercihini yapacaktır. Bu, arazi ve emeğin nispî maliyetine bağlıdır. Eğer arazi rantları yüksek ve ücretler düşükse, çiftçiler nispî olarak az bir arazi ve bol miktarda emek kullanarak üretim yapmayı tercih edeceklerdir; eğer rantlar düşük ve saat ücret haddi yüksekse emekten tasarruf edip çok miktarda arazi kullanacaklardır. Eğer w emeğin bir saatinin ücret haddi ve r arazinin bir dönümünün [kiralanma] maliyeti ise, girdi [bileşimi] tercihi bu iki faktör fiyatının oranına, w/r ye eşit olacaktır.2 Faktör fiyatları ve gıdanın üretiminde arazi emek kullanımı oranı Şekil 4-2’de FF eğrisi olarak gösterilmiştir.
Kumaş üretiminde arazi-emek oranı ile w/r arasında [yukarıda söyledikleri-mize] tekabül eden bir ilişki vardır. Bu ilişki Şekil 4-5 te CC eğrisi olarak gösterilir. Çizildiği haliyle CC, FF nin solunda yatar ki bu, her bir veri faktör fiyatları [bileşiminde], gıda üretiminin kumaş üretiminden daha yüksek bir arazi/emek oranı kullanacağını işaret eder. [Üretim ortamları] böyleyse, kumaş üretimi emek-yoğunken gıda üretimi arazi-yoğundur. Yoğunluğun tanımının, arazinin ya da emeğin çıktıya oranına değil, üretimde kullanılan arazinin üretimde kullanılan emeğe oranına bağlı olduğuna dikkat edilmelidir. Bunun içindir ki bir mal [aynı zamanda] hem emek-yoğun hem de arazi-yoğun olamaz.
BURADA ŞEKİL 4-5 VAR !
Şekil 4-5
Faktör Piyasaları ve Girdi Seçimleri
Her bir sektörde üretimde kullanılan toprağın emeğe oranı toprağın maliyetine göre emeğin maliyetine bağlıdır, w/r. FF eğrisi gıda üretiminde arazi-emek oranını gösterir, CC eğrisi kumaş üretiminde tercihleri bir araya getirir. Herhangi bir verili ücret-rant oranında gıda üretimi daha yüksek bir arazi-emek oranı kullanır; böyle olduğunda gıda üretiminin arazi yoğun olduğunu ve kumaş üretiminin emek yoğun olduğunu söyleriz.
Faktör Fiyatları ve Malların Fiyatları
BURADA ŞEKİL 4-6 VAR !
BURADA ŞEKİL 4-7 VAR !
Bir an için ekonominin hem kumaş hem gıda ürettiğini varsayalım. (Ekonomi uluslar arası ticarete girdiğinde, mallardan biri ya da ötekini üretmede tamamen uzmanlaşabileceği için bu böyle olmayabilir; ama geçici olarak bu olasılığı ihmal edelim). Bu durumda her bir sektördeki üreticiler arasındaki rekabet her bir malın fiyatının bu malın üretim maliyetine eşit olmasını sağlayacaktır. Bir malı üretmenin maliyeti faktör fiyatlarına dayanır: Eğer arazi üstündeki kiralama haddi daha yüksek ise, diğer şeyler eşit olduğunda, üretimi arazi girdisi gerektiren herhangi bir malın fiyatı da daha yüksek olmak zorundadır.
Bir malı üretmenin maliyeti açısından belirli bir faktörün fiyatının önemi, ne var ki, malın üretiminin o faktörü ne kadar içerdiğine3 bağlıdır. Eğer kumaş üretimi çok az arazi kullanıyorsa, bu durumda arazinin [kiralama] fiyatındaki bir artış kumaşın fiyatı üstünde fazla bir etkiye yol açmayacaktır; buna karşılık eğer gıda üretimi çok miktarda arazi kullanıyorsa, arazinin [kiralama] fiyatlarındaki bir artış gıdanın fiyatı üstünde büyük bir etki yapacaktır. Ücret haddinin kiralama haddine oranı w/r ile, kumaşın fiyatının gıdanın fiyatına oranı PK/PG arasında bire bir bir ilişki olduğu sonucunu çıkartabiliriz. Bu ilişki Şekil 4-6 da yukarı doğru eğimli SS eğrisi ile sergilenmiştir.4
Şekil 4-5 ve Şekil 4-6 yı birleştirmek mümkündür. Şekil 4-7 de, sağ panel Şekil 4-5 i tekrarlarken sol panel, (SS eğrisini gösteren) Şekil 4-6 nın saat yönünün tersine 90 derece döndürülmüş halidir. Bu diyagramları bir araya koyarak, malların fiyatlarının her bir malın üretiminde kullanılan arazinin emeğe oranına olan ve başlangıçta bize şaşırtıcı gelebilecek bağlantısını görürüz. Kumaşın nispî fiyatının (Şekil 4-7 nin sol panelinde işaret edildiği gibi) (PK/PG)1 olduğunu varsayalım; eğer ekonomi her iki malı da üretiyorsa, ücret haddinin arazi üstündeki kiralama haddine oranı mutlaka (w/r)1 e eşit olmalıdır. Böylece bu oran, kumaşın ve gıdanın üretiminde istihdam edilen arazi emek oranlarının mutlaka, sırasıyla (TK/LK)1 ve (TG/LG)1 olması gerektiğini ima eder. Eğer kumaşın nispî fiyatı (PK/PG)2 ile gösterilen düzeye yükselecek olsaydı, ücret haddinin arazi üstündeki kiralama haddine oranı da (w/r)2 ye yükselirdi. Arazi şimdi nispeten daha ucuz olduğu için, kumaş ve gıda üretiminde istihdam edilen arazi emek oranları bu nedenle (TK/LK)2 ve (TG/LG)2 ye yükselirdi.
Bu diyagramdan bir önemli ders daha öğrenebiliriz. Sol panel bize kumaşın fiyatında gıdanınkine nispetle bir artışın işçilerin gelirini arazi sahiplerininkine oranla arttıracağını zaten söylemektedir. Ama daha güçlü bir şey söylemek mümkündür: nispî fiyatlardaki bu türden bir değişme, her iki mal ifadesiyle de gerçek ücretleri yükselterek ve gerçek rantları düşürerek, hiçbir muğlâklığa yer bırakmayacak bir şekilde işçilerin satın alma gücünü yükseltecek ve arazi sahiplerinin satın alma gücünü düşürecektir.
Bunu nasıl biliriz? PK/PG arttığında, arazinin emeğe oranı hem kumaş hem de gıda üretiminde yükselir. Ama Üçüncü Bölüm’de gördüğümüz gibi, rekabetçi bir ekonomide üretim faktörlerine marjinal ürünleri ödenir – işçilerin kumaş ifadesi ile gerçek ücreti kumaş üretiminde emeğin marjinal üretkenliğine eşittir, ve öteki faktörler için de böyledir. Her iki malın da üretiminde arazinin emeğe oranı yükselince, emeğin o mal ifadesi ile marjinal ürünü artar – böylece işçiler kendilerini her iki mal ifadesi ile de gerçek ücretlerinin artmış olduğu bir durumda bulurlar. Öte yanda, arazinin marjinal ürünü her iki endüstride de düşer ve sonuç olarak arazi sahipleri kendilerini gerçek gelirlerinin her iki mal ifadesi ile düştüğü bir durumda bulurlar.
Böylece, bu modelde, özel faktörler modelinde olduğu gibi, nispî fiyatlardaki değişmelerin gelir bölüşümü üstünde güçlü etkileri vardır. Malların fiyatlarındaki bir değişme sadece gelir bölüşümünü değiştirmekle kalmaz; bu değiştirmeyi o ölçüde yapar ki, öteki faktörün sahiplerinin durumu bozulurken, faktörlerden birinin sahipleri kazanç sağlar.
Kaynaklar ve çıktı
Şimdi, malların fiyatları, faktör arzları ve çıktı arasındaki ilişkiyi betimleyerek bir iki-faktörlü ekonominin betimlemesini tamamlayabiliriz.
Kumaşın nispî fiyatını veri olarak aldığımızı varsayalım. Şekil 4-7 den, bunun ücret-kira oranı w/r yi ve böylece hem kumaşın hem de gıdanın üretiminde kullanılan arazinin emeğe oranını belirlediğini biliriz. Ama ekonomi emek ve arazi arzlarını tam olarak istihdam etmelidir. Kaynakların iki endüstrinin arasındaki tahsisini ve böylece ekonominin çıktısını belirleyen bu son koşuldur.
BURADA ŞEKİL 4-8 VAR !
Şekil 4-8
İki-faktörlü bir ekonomide kaynakların tahsis edilmesini çözümlemenin uygun bir yolu Şekil 4-8 dekine benzer bir “kutu diyagram” kullanmaktır. Kutunun genişliği ekonominin toplam emek arzını; kutunun yüksekliği toplam arazi arzını gösterir. Kaynakların iki endüstri arasında tahsisi kutunun içindeki, nokta 1 gibi, tek bir nokta ile temsil edilebilir. Kumaş sektöründeki emek ve arazi kullanımını, böyle bir noktanın OK dan yatay ve dikey uzaklıkları ile ölçeriz; böylece 1 noktasında OKLK kumaş üretiminde kullanılan emek ve OKTK kumaş üretiminde kullanılan arazidir. Gıda sektöründeki girdileri karşı köşeden başlayarak ölçeriz: OGLG gıda üretiminde kullanılan emek, OGTG gıda üretiminde kullanılan arazidir.
Bu kaynak tahsisi noktasının konumunu nasıl belirleyebiliriz? Şekil 4-7 den malların fiyatları verildiğinde, kumaş üretiminde arazinin emeğe oranını, TK/LK yı belirleyebiliriz. OK dan, eğimi bu arazi-emek oranına eşit, OKK gibi bir doğru çizelim; nokta 1 mutlaka bu doğru üstünde yatar. Benzer bir şekilde, gıda üretiminde bilinen arazi-emek oranı bir başka doğrunun, OGG nin eğimini belirler; nokta 1 mutlaka bu doğrunun da üstünde olmalıdır. (OGG, OKK dan diktir, çünkü, daha önce gördüğümüz gibi arazinin emeğe oranı gıda üretiminde kumaştakinden daha yüksektir.) Böylece, ekonominin kaynak tahsisini, arazi-emek oranlarını temsil eden iki doğrunun kesiştiği nokta – ki burada nokta 1 – verir5.
Kumaşın ve gıdanın fiyatları ve arazi ve emeğin arzları verildiğinde, bu durumda, ekonominin her kaynağın ne kadarını her bir malın üretimine adadığını belirlemek mümkündür; ve böylece ekonominin her bir maldan ne kadar çıktı elde ettiğini belirlemek de mümkündür. Bir sonraki sorumuz, ekonominin kaynakları değiştiğinde bu çıktıların nasıl değişeceğidir?
BURADA ŞEKİL 4-8 VAR !
Şekil 4-9
Başlangıçta şaşırtıcı olan yanıt, her iki malın fiyatı ve emek arzı sabit tutulurken, ekonominin arazi arzı artarsa ne olduğunu gösteren Şekil 4-9 da sergilenmiştir. Artan arazi arzı sonucu kutu daha yüksek hale gelir. Bu, gıda üretimine giren girdilerin artık (şimdi bu şekilde OG1 olarak yazılmış olan) OG den başlayarak ölçülemeyeceği, eskisinden daha büyük yeni kutunun köşesinden, OG2 den başlaması, başlangıçtaki OG1G1 doğrusunun OG2G2 doğrusu ile değiştirilmesi gerektiği anlamına gelir. Kaynak tahsisi noktası, bu nedenle mutlaka 1 den 2 ye kaymak zorundadır.
Bu sonuçta şaşırtıcı olan nedir? Kumaş üretiminde kullanılan emek ve arazi miktarlarının gerçekten de LK1 ve TK1 den LK2 ve TK2 ye düştüğüne dikkat edelim. Böylece ekonominin arazi arzındaki bir artış, fiyatları sabit tuttuğumuzda, emek-yoğun malın üretim miktarında bir düşüşe yol açacaktır. Artık kumaş üretiminde kullanılmayan arazi ve emeğe ne olur? Bunlar şimdi gıda sektöründe kullanılmaktadır ve gıda sektörünün çıktısının mutlaka arazi arzındaki artış oranından daha yüksek bir oranda artmış olması gerekir; mesela, eğer arazi arzı yüzde 10 artacak olsaydı, gıda üretimindeki artış yüzde 15 ya da 20 olabilirdi.
BURADA ŞEKİL 4-10 VAR !
Şekil 4-10
Bu sonuç üstünde en iyi düşünme yolu, meseleyi, kaynaklar ekonominin üretim olanaklarını nasıl etkiler sorusunun terimleriyle ele almaktır. Şekil 4-10 da TT1 ekonominin arazi arzında artış olmadan önceki üretim olanaklarını temsil eder. Hasıla, üretim olanakları sınırının eğiminin eksi işareti almış haliyle kumaşın nispî fiyatına, - PK/PG ye eşit olduğu nokta 1 dedir ve ekonomi QK1 kadar kumaş ve QG1 kadar gıda üretir. TT2, arazi arzındaki bir artıştan sonra üretim olanağı sınırını gösterir. Üretim olanağı sınırı dışarıya doğru TT2 ye kayar, yani, ekonomi öncekisine göre hem daha çok kumaş hem de daha çok gıda üretebilir. Sınırda dışarıya doğru kayma, ne var ki, gıda yönünde kumaş yönündekinden çok daha fazladır, yani, ortada, üretim olanakları sınırı bir yöne doğru öteki yöne doğru olduğundan çok daha fazla kayarsa meydana gelen, bir üretim olanaklarının sapmalı genişlemesi durumu vardır. Bu durumda, genişleme o ölçüde güçlü bir şekilde gıda üretimine doğru sapmalıdır ki, fiyatlar değişmediği takdirde, üretim, kumaş üretiminde gerçekten de QK1 den QK2 ye bir düşüş ve gıda üretiminde QG1 den QG2 ye büyük bir artışı ortaya koyan bir şekilde, nokta 1 den nokta 2 ye kayar.
Kaynaklardaki artışların üretim olanakları üstündeki sapmalı etkileri, kaynaklardaki farkların nasıl uluslararası ticarete yol açtığının anlaşılmasında kilit [bir öneme sahiptir]6. Emek arzındaki bir artış üretim olanaklarını nispetsiz bir şekilde kumaş üretimi yönünde genişletirken, arazi arzındaki bir artış üretim olanaklarını nispetsiz bir şekilde gıda üretimi yönünde genişletir. Böylece yüksek bir arazi/emek oranına sahip olan bir ekonomi, düşük bir arazi/emek oranına sahip bir ekonomiye göre, gıda üretiminde nispî olarak daha iyi olacaktır. Daha genel olarak [ifade etmemiz gerekirse], bir ekonomi, ülkenin nispeten daha zengin bir donanımına sahip olduğu faktörlerin [üretiminde] yoğun [olarak kullanıldığı] malları üretmede nispeten daha etkili olma eğilimi sergileyecektir.
İki-Faktörlü Ekonomiler Arasında Uluslararası Ticaretin Etkileri
İki-faktörlü bir ekonominin üretim yapısının ana hatlarını gözden geçirdikten sonra, şimdi bu türden iki ekonomi, Bizim Ülke ve Yabancı Ülke ticaret yaptığında ne olduğuna bakabiliriz. Her zaman olduğu gibi, Bizim Ülke ve Yabancı Ülke birçok bakımdan benzerdir. Aynı beğenilere sahiptirler ve bu nedenle iki malın aynı nispî fiyatı karşısında özdeş nispî talebe sahiptirler. Ayrıca aynı teknolojiye sahiptirler: Belirli bir veri arazi ve emek miktarı her iki ülkede de hem kumaş hem gıdada aynı miktarda ürün verir. Ülkeler arasındaki tek fark kaynaklarındadır: Bizim Ülke Yabancı Ülke'nin sahip olduğundan daha fazla araziye göre emek oranına sahiptir.
Nispî Fiyatlar ve Ticaretin Paterni
Bizim Ülke Yabancı Ülke'den daha yüksek bir emek arazi oranına sahip olduğu için, Bizim Ülke emeği-bol ve Yabancı ülke arazisi-bol ülkelerdir. Bolluğun mutlak miktarlar olarak değil bir oran ifadesiyle tanımlandığına dikkat edilmelidir. Eğer, Britanya'nın 20 milyon işçisi ve 20 milyon hektarı varken (bire-birlik bir emek-arazi oranı) Amerika'nın 80 milyon işçisi ve 200 milyon hektarı varsa (bire-iki buçukluk bir emek-arazi oranı), Britanya'yı, Amerika'dan daha az işçisi olduğu halde emeği-bol olarak kabul ederiz. "Bolluk" her zaman, iki ülkedeki emek arazi oranları karşılaştırılarak nispî ifadelerle tanımlanır, öyle ki hiçbir ülke her şeyde bolluğa sahip olamaz.
Kumaş emek-yoğun mal olduğu için, Yabancı Ülke'ninkiyle karşılaştırıldığında Bizim Ülke'nin üretim olanağı sınırı, gıdadan çok kumaş yönünde dışarı doğru kaymıştır. Böylece, diğer şeyler eşit olduğunda, Bizim Ülke daha yüksek bir gıdaya göre kumaş oranı üretme eğilimindedir.
Ticaret nispî fiyatlar arasındaki farkın kapanmasına yol açtığı için, [ticaretten sonra] eşit olacak diğer şeylerden biri gıdanınkine nispetle kumaşın fiyatıdır. Ne var ki, ülkeler faktör bollukları açısından birbirlerinden farklı olduğu için, herhangi bir veri gıdanın fiyatına göre kumaşın fiyatı oranında, Bizim Ülke’[de] Yabancı Ülke'ye göre daha yüksek bir gıdaya göre kumaş oranında üretim yap[ıl]acaktır: Bizim Ülke daha büyük bir kumaş nispî arzına sahip olacaktır. Bizim Ülke’nin nispî arz eğrisi, bu durumda, Yabancı Ülke’ninkinin sağında yatar.
BURADA ŞEKİL 4-11 VAR !
Şekil 4-11
Bizim Ülke'nin ve Yabancı Ülke'nin nispî arz şedülleri ([sırasıyla] RS ve RS*) Şekil 4-11 de gösterilmiştir. Her iki ülke için de aynı olduğunu varsaydığımız nispî talep eğrisi RD ile gösterilmiştir. Uluslararası ticaret olmasaydı, Bizim Ülke için denge 1, Yabancı Ülke için ise 3 nolu noktada olurdu. Yani, ticaretin yokluğunda, kumaşın nispî fiyatı Bizim Ülke'de Yabancı Ülke'den daha düşük olurdu.
Bizim Ülke ve Yabancı Ülke birbiriyle ticaret yaptığında, nispî fiyatları arasındaki fark kapanır. Kumaşın nispî fiyatı Bizim Ülke'de yükselir ve Yabancı Ülke'de düşer ve ticaret-öncesi nispî fiyatların arasında bir yerde, diyelim ki 2 nolu noktada, kumaşın yeni bir dünya nispî fiyatı oluşur.
Eğer ticaret başlangıçta kumaşın göreli fiyatındaki farklılıklardan kaynaklanıyorsa PK/PG yakınlaşması uluslar arası ticarete nasıl aktarılır? Bu soruya cevap vermek için fiyatlat, üretim tüketim arasındaki bazı temel ilişkileri belirtmeliyiz.
Ticaret yapamayan bir ülkede, bir malın çıktısı tüketimine eşit olmalıdır. Eğer DK kumaş tüketimi ve DG gıda tüketimi ise kapalı bir ekonomide DK = QK ve DG = QG. Uluslar arası ticaret tüketilen kumaş ve gıda bileşiminin üretilen kumaş ve gıda bileşiminden farklı olmasını mümkün kılar. Bununla birlikte ülkelerin ürettiği ve tükettiği mallar farklılık gösterebilirse de bir ülke kazandığından fazlasını harcayamaz: Tüketimin değeri üretimin değerine eşit olmalıdır. Bu demektir ki,
PK X DK + PG X DG = PK X QK + PG X QG (4-5)
Denklem (4-5) aşağıdakine ulaşmak için yeniden düzenlenebilir:
DK – QK = (PK / PG) X (QK - DK). (4-6)
DG – QG ekonominin gıda tüketiminin üretimini aştığı kadar miktar[da] olan gıda ithalatıdır. Denklemin sağ tarafı kumaşın nispî fiyatı ile kumaş üretiminin tüketimini aştığı miktarın, yani ekonominin kumaş ihracatının, çarpımına eşittir. Bu takdirde denklem gıda ithalatının kumaş ihracatı çarpı kumaşın nispî fiyatı olduğunu ifade eder. Ekonominin ne kadar ithal ya da ihraç edeceğini söylemese de, denklem, ekonominin ithal etmeye gücünün yeteceği miktarın ihracat ettiği ile sınırlı ya da kısıtlı olduğunu gösterir. Bu nedenle (4-6) nolu denklem bütçe kısıtı olarak bilinir7.
BURADA ŞEKİL 4-12 VAR !
Şekil 4-12
Şekil 4-12, ticaret yapan bir ülke için bütçe kısıtının iki önemli özelliğini gösterir. Birincisi bütçe kısıtının eğimi eksi PK / PG [yani] kumaşın nispî fiyatıdır. Bunun nedeni bir birim az kumaş tüketmenin ekonomiye PK kadar tasarruf yaptırmasıdır; bu fazladan PK / PG birim gıda alınmasına yeter. İkincisi bütçe kısıtı üretim olanakları sınırına kumaşın nispî fiyatı veri iken ekonominin üretim tercihini temsil eden, şekilde 1 noktası ile gösterilen, noktada teğettir. Bu demektir ki ekonomi her zaman ürettiği [kadar] tüketebilir.
BURADA ŞEKİL 4-13 VAR !
Şekil 4-13
Ticaret Dengesi
Ticaretin düşük-becerili işçiler üstündeki olumsuz etkisi, ısrarlı bir siyasal
Bizim Ülkenin gıda ithalatı Diğer Ülkenin ihracatına tam olarak eşittir ve Diğer Ülkenin kumaş ithalatı tam olarak Bizim Ülke ihracatına eşittir.
Şimdi Bizim Ülke ve Yabancı Ülkenin bütçe kısıtlarını bir ticareti dengesi tasviri inşa etmek için kullanabiliriz. Şekil 4-13 te Bizim Ülke ve Yabancı Ülke’nin denge fiyatlarında çıktıları, bütçe kısıtları ve tüketim tercihlerini gösteririz. Bizim ülkede kumaşın göreli fiyatındaki bir artış kumaşa nispetle gıdanın tüketiminde bir artışa ve gıdanın nispî çıktısında bir düşüşe sebep olur. Bizim Ülke QG1 kadar gıda üretir ama DG1 kadar tüketir; bu yüzden kumaş ihracatçısı ve gıda ithalatçısı olur. Yabancı Ülke’de kumaşın nispi fiyatında ticaretten sonraki düşme kumaşın gıdaya göre tüketiminde bir artışa ve kumaş çıktısında bir nispi düşüşe yol açar; Bu nedenle Yabancı Ülkebir kumaş ithalatçısı ve bir gıda ihracatçısı haline gelir. Dengede, Bizim Ülkenin kumaş ihracatı Diğer Ülkenin ithalatına eşitlenmelidir ve Bizim Ülkenin gıda ithalatı Diğer Ülkenin ihracatına eşitlenmelidir. Bu özellikler Şekil 4-13teki iki renkli üçgenin [alanının] eşitliğiyle gösterilmiştir.
Ticaretin paterni konusunda öğrendiklerimiz şöyle özetlenebilir: Bizim Ülke'nin Yabancı Ülke'ye göre daha yüksek bir emek/arazi oranı vardır; yani Bizim Ülke'de emek ve Yabancı Ülke'de arazi boldur. Kumaş üretimi gıda üretimine göre daha yüksek bir emek/arazi oranı gerektirir; yani kumaş emek-yoğun ve gıda arazi-yoğundur. Emek bolluğuna sahip Bizim ülke, emek-yoğun mal olan kumaş ihraç eder; arazi bolluğuna sahip Yabancı Ülke arazi-yoğun mal olan gıda ihraç eder. Bu sonucun genel ifadesi şöyledir: Ülkeler, bol olarak donatıldıkları faktörün üretiminde yoğun [olarak kullanıldığı] malları ihraç etme eğilimi sergiler.
Ticaret ve gelirin bölüşümü
Ticaret nispî fiyatlar arasındaki farkın kapanmasına yol açar. Bunun karşılığın-da, nispî fiyatlardaki değişmelerin de emeğin ve arazinin nispî kazançları üstünde güçlü etkileri vardır. Kumaşın fiyatındaki bir artış, arazi [sahiplerinin gelirlerinin] satın alma gücünü her iki mal ifadesiyle de azaltırken, emek [gelirlerinin] satın alma gücünü her iki mal ifadesiyle yükseltir. Gıdanın fiyatındaki bir yükselmenin etkileri [ise] ters yöndedir. Böylece uluslararası ticaretin gelir bölüşümü üstünde güçlü bir etkisi vardır. Kumaşın nispî fiyatının yükseldiği Bizim Ülke'de, gelirlerini emekten sağlayanlar ticaretten kazanırlar; fakat gelirlerini araziden elde edenlerin durumu bozulur. Kumaşın nispî fiyatının düştüğü Yabancı Ülke'de bunun aksi meydana gelir: emekçilerin durumu bozulur ve arazi-sahiplerinin durumu iyileşir.
Bir ülke'nin nispeten büyük bir arza sahip olduğu kaynak ([ki örneğimizde] Bizim Ülke'de emek ve Yabancı ülke'de arazi) o ülkedeki bol faktördür ve nispeten az bir arza sahip olduğu faktör ([ki örneğimizde] Bizim Ülke'de arazi ve Yabancı Ülke'de emek) kıt faktördür. Uluslararası ticaretin gelir bölüşümü etkileri hakkındaki genel sonuç şöyledir: Bir ülke'nin bol faktörlerinin sahipleri ticaretten kazançlı çıkar, ama bir ülkenin kıt faktörlerinin sahipleri [ticaretten] kaybederler.
Kısa bir süre sonra, Birleşik Devletlerin ticaret paterninin, dünyanın geri kalan kısmıyla karşılaştırıldığında, Birleşik Devletlerin yüksek derecede becerili emekle bolca donatılmış olduğunu, ve buna tekabül eden bir şekilde, düşük-becerili emeğin kıt olduğunu ima ettiğini göreceğiz. Bu, uluslararası ticaretin Birleşik Devletlerde düşük-becerili emeği, - sadece geçici olarak değil, fakat sürekli bir şekilde -, daha kötü durumda bıraktığı anlamına gelir. Ticaretin düşük-becerili işçiler üstündeki olumsuz etkisi varlığını ısrarla hissettiren bir siyasi sorun ortaya çıkarır. Giyim eşyası ve ayakkabı gibi, düşük-becerili emeğin yoğun bir şekilde kullan[ıldığı] endüstriler, [bu durumla] tutarlı bir şekilde, yabancı rekabetten korunma talep eder ve düşük-becerili işçiler başlangıç olarak zaten zor durumda oldukları için [bu] talepleri oldukça yaygın bir sempati toplar.
Faktör fiyatlarının eşitlenmesi
Ticaretin yokluğunda, emek Bizim Ülke'de Yabancı Ülke'den daha az ve arazi Bizim Ülke'de Yabancı Ülke'den daha çok kazanacaktır. Ticaret olmadan, emeği-bol Bizim Ülke'de Yabancı Ülke'dekine göre daha düşük bir nispî kumaş fiyatı olacaktır ki malların nispî fiyatlarındaki [bu] fark, faktörlerin nispî fiyatlarında daha da büyük bir fark ima eder.
Bizim Ülke ve Yabancı Ülke ticaret yaptığında, malların nispî fiyatları arasındaki fark kapanır. Bu kapanış da, karşılığında, arazi ve emeğin nispî fiyatları[ndaki] farkın kapanmasına sebep olur. Böylece, aşikâr bir şekilde, [ortada] faktör fiyatlarının eşitlenmesine yönelik bir eğilim vardır. Bu eğilim nereye kadar sürer?
Şaşırtıcı yanıt, modelde bu eğilimin [faktör fiyatları arasındaki farkın tamamen kapanmasının] sonuna kadar gideceğidir. Her ne kadar, Bizim Ülke Yabancı Ülke'ye göre daha yüksek bir emek arazi oranına sahipse de, [bu iki ülke] bir kere birbirleriyle ticaret yapmaya başladığında, [sonunda] ücret haddi ve arazi üstündeki rant her iki ülkede de aynı olur. Bunu görmek için, kumaşın ve gıdanın fiyatları verildiğinde, ücret haddi ve rant haddini arazi ve emek arzlarını işin içine katmaksızın belirleyebileceğimizi gösteren Şekil 4-6 ya tekrar bakalım. Eğer Bizim Ülke ve Yabancı Ülke aynı kumaş ve gıda nispî fiyatlarıyla karşı karşıya kalırsa, bu ülkeler aynı zamanda aynı faktör fiyatlarına sahip olacaktır.
Tablo 4-1 Karşılaştırmalı uluslararası ücret hadleri
(Birleşik Devletler = 100)
|
Ülke
|
2000'de saat ücret haddi (dolar)
|
Birleşik Devletler
|
100
|
Almanya
|
121
|
Japonya
|
111
|
İspanya
|
55
|
Güney Kore
|
41
|
Portekiz
|
24
|
Meksika
|
12
|
Sri Lanka
|
2*
|
* 1999
|
Kaynak: Bureau of Labor Statistics, Foreign Labor Statistics Home Page.
|
Bu eşitlemenin nasıl oluştuğunu anlamamız için, Bizim Ülke ve Yabancı Ülke birbirleriyle ticaret yaptığı zaman, basit bir mallar mübadelesinden daha fazla bir şeyin meydana geldiğini anlamamız gerekir. İki ülke gerçekte, dolaylı olarak üretim faktörleri ticareti yapmaktadır. Bizim Ülke, emeği doğrudan satarak değil fakat yüksek bir emek arazi oranı ile üretilen malları düşük bir emek-arazi oranı ile üretilen mallarla ticaret yoluyla değiştirerek, Yabancı Ülke'nin [kendinde] bol olan emeğini kullanmasına izin vermektedir. Bizim Ülke'nin sattığı mallar, karşılığında satın aldıklarına göre üretilmeleri için daha fazla emek gerektirir; yani Bizim Ülke'nin ihraç ürünlerinde ithal ettiği ürünlere göre daha çok emek içerilmiştir (embodied). Böylece, Bizim Ülke emek yoğun ihraç ürünlerinde içerilmiş olan emeğini ihraç eder. Bunun karşı yönünde [ise], Yabancı Ülke'nin ihraç ürünleri ithal ürünlerine göre daha fazla arazi içerir ki, Yabancı Ülke, böylece dolaylı olarak arazisini ihraç etmektedir. Bu şekilde bakıldığında, ticaretin iki ülkenin faktör fiyatlarının eşitlenmesine yol açması şaşırtıcı değildir.
Ticarete bu bakış açısı her ne kadar çok basit ve çekici bir bakış açısıysa da [burada] önemli bir sorun vardır: gerçek dünyada faktör fiyatları eşitlenmez. Örneğin, ülkeler arasında ücret hadleri farkları fevkalâde geniş bir yelpaze sergiler (Tablo 4-1). Bu farkların bir kısmı emeğin kalitesindeki farkları yansıtıyor olsa da, farklar sadece bu eksen üstünde açıklanamayacak kadar büyüktür.
Modelin bize niye doğru bir öngörü sağlamadığını anlamak için, varsayımlarına bakmamız gerekir. Faktör fiyatlarının eşitlenmesi öngörüsü açısından hayatî önem taşıyan üç varsayım gerçek hayatta kesinlikle doğru değildir. Bunlar (1) her iki ülkenin de her iki malı ürettiği; (2) teknolojilerin aynı olduğu; ve (3) ticaretin iki ülkedeki fiyatları gerçekten eşitlediği varsayımlarıdır.
1. Şekil 4-6 da, kumaşın ve gıdanın fiyatlarından ücret ve kira hadlerini türetmek için, ülkenin her iki malı üretmekte olduğunu varsaydık. Ama gerçek durumun böyle olması gerekmez. Çok yüksek bir arazi/emek oranına sahip bir ülke sadece gıda üretiyorken, çok yüksek bir emek/arazi oranına sahip bir ülke sadece kumaş üretiyor olabilir. Bu faktör fiyatlarının eşitlenmesinin, ancak söz konusu olan ülkeler nispî faktör donanımlarında yeterli ölçüde birbirine benziyorsa meydana geldiğini ima eder. (Bu noktanın daha ayrıntılı bir tartışması bu bölümün sonundaki ekte verilmiştir.) Böylece, radikal bir şekilde farklı sermaye emek oranına ya da becerili emek becerisiz emek oranına sahip ülkeler arasında faktör fiyatlarının eşitlenmesi gerekmeyebilir.
2. Ticaretin faktör fiyatlarını eşitlediği önermesi eğer ülkeler farklı üretim teknolojilerine sahipse geçerli olmayacaktır. Örneğin, üstün teknolojiye sahip bir ülke düşük bir teknolojiye sahip bir ülkeye göre hem daha yüksek ücret haddi hem de daha yüksek rant haddine sahip olabilecektir. Bu bölümde daha sonra betimleneceği gibi, son zamanlardaki çalışmalar, faktör nispetleri modelini dünya ticareti hakkındaki gerçek verilerle bağdaştırabilmek için, teknolojideki bu türden farkları hesaba katmanın zorunlu olduğunu ima etmektedir.
3. Son olarak, tam bir faktör fiyatları eşitlemesinin [gerçekleşeceğine] dair önerme, malların fiyatları arasındaki farkların tamamen kapanması [koşuluna] dayanır. Gerçek dünyada malların fiyatları uluslararası ticaret nedeniyle tamamen eşitlenmez. Bu [fiyatlar arasındaki] farkların kapanmaması [olgusu], hem (taşıma maliyetleri gibi) doğal engeller, hem de (tarifeler, ithal kotaları ve diğer kısıtlamalar gibi) insan eliyle ticarete getirilen engellerden kaynaklanır.
Kısa Dönemde Ticaret ve Gelir Bölüşümü
Ticaret politikası siyasetine bakarken faktörlerin kazançlarının onları hangi endüstrinin istihdam ettiğinden bağımsız olduğu bir model kullanmakta olduğumuzun farkında olmak önemlidir: İşçiler kumaş ve gıda üretiminde aynı ücreti kazanırlar ve arazi her iki endüstride de aynı kirayı alır. Gerçek dünyada aynı üretim faktörleri farklı endüstrilerde geçici olarak çok farklı miktarlar kazanabilirler, çünkü faktörlerin endüstriler arasında hareketi zaman alır. Sadece uzun dönemde, kaynakların endüstriler arasında hareketine yeteek zaman olduktan sonra, kazançlar yeniden eşitlenecektir.
Uluslar arası iktisatçılar, en azından geçici [bir süre], bir endüstriye “takılmış” üretim faktörlerini özgül (specific) faktörler olarak adlandırır. Kısa dönemde pek çok faktör özgül olduğu için pratikte kısa ve uzun dönem arasındaki ayrım çok önemlidir. Ticaretin kumaşın nispi fiyatında bir düşmeye yol açtığını varsayın. Uzun dönem modelimizde bu arazi sahipleri için iyidir ve işçiler için kötüdür. Fakat kısa dönemde hala kumaş üretiminde kullanılan arazilerin sahipleri zarar görürken gıda üreten işçiler faydalanabilir. Ve bu tür kısa-dönem kazançları ve kayıpları ticaret politikası üzerine tartışmalarda siyasi konumları belirliyor gibidir.
Dostları ilə paylaş: |