BERA
Bera'nın Kitap Ve Sünnetten Delilleri:
Bunlardan biri olan Mumtehine Suresi, Hatıb b. Ebi Beltea hakkında nazil olmuştur. Hatıb, Kureyş kabilesine bir mektup göndererek Rasulullah'ın (s.a.v.) onlar üzerine bir gazve düzenlemek istediğini ve bu gazvenin de Fetih Gazvesi olacağını bildirdi.
Ali b. Ebi Talib şöyle der:
Rasulullah (s.a.v.) beni, Zübeyr'i ve Mikdad'ı göndererek şöyle dedi:
"'Hah' adındaki bahçeye gelinceye kadar yola devam edin. Muhakkak ki orada sefere çıkmış bir kadın bulacaksınız. O kadının yanında bir mektup vardır. O mektubu o kadından alın."
Biz, o bahçeye varıp, kadını buluncaya kadar yolumuza devam ettik. Kadına dedik ki:
"Mektubu bize ver!" Kadın da:
"Yanımda mektup yoktur!" dedi. Bunun üzerine biz :
"Ya mektubu çıkarırsın yada biz senin elbiselerini çıkarırız." dedik.
Kadın mektubu saçlarının arasından çıkararak bize verdi. Biz de onu Rasulullah'a (s.a.v.) getirdik. Mektupta Hatıb b. Ebi Beltea tarafından Mekke müşriklerine Rasulullah'ın (s.a.v.) onlara, karşı tasarladığı bazı işlerin haber verildiğini gördük. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Bu nedir, ey Hatıb?" Hatıb dedi ki:
"Bana karşı bu konuda acele etme, ey Allah'ın (c.c) Rasulü! Benim Mekke'de akrabalarım, kadınlarım ve mallarım vardı. Müşriklerin onlara zarar vermesinden ve onlar hakkında dinimde fitneye düşmekten korktum. Ben bunu yaparken dinimden döndüğüm için yada küfür olsun diye yapmadım." Rasulullah (s.a.v.):
"Muhakkak ki o size doğru söyledi." buyurdu. Ömer (r.a.) dedi ki:
"Onu bana bırak ey Allah'ın Rasulü, onun boynunu vurayım." Rasulullah (s.a.v.):
"Muhakkak ki O Bedir Gazvesi'ne şahit oldu (orada bulundu). Sen nereden bilirsin, belki Allah Bedir ehlinin durumlarına muttali oldu."
"Dilediğinizi yapın, muhakkak ki ben sizi bağışladım." buyurdu." dedi.102
Bu hadisin ravüerinden olan İbn Dinar der ki:
"Bunun üzerine "Ey iman edenler, benim düşmanım ve sizin de düşmanlarınız olan kimseleri dostlar edinmeyin"103 ayeti nazil oldu."
Mumtehine Süresindeki ayetler bizleri kafirleri dost edinmekten ve küfür üzere oldukları halde onlara sevgi göstermekten sakındırmaktadır. Çünkü onlar "Rasulullah'ı (s.a.v.) ve beraberindeki müslümanları Allah Subhanehu ve Teala'ya iman etmekten başka hiçbir suçlan olmadığı halde Mekke'den çıkartmışlardır. Muhakkak ki Allah (c.c) onların dost edinilmemesi gerektiğini bize beyan etti. Zulüm ve düşmanlık konusunda onların hepsi aynı mesabededirler. Onlar doğru yoldan sapmışlardır.
Sonra Allah (c.c.) bu yasağın hikmetini aynı surenin ikinci ayetinde anlatmaya devam etmiştir.
Allah (c,c.) buyurdu ki:
"Onlar sizi ele geçirirlerse size düşman olurlar. Ellerini ve dillerini size kötülük yapmak için uzatırlar ve sizin kafir olmanızı isterler." 104
Muhakkak ki onlar müslümanlara galip gelmiş ve imkan bulmuş olsalar, müslümanlardan hiçbir kimseyi bırakmazlar ve yine hiçbir müslümana acımazlar, Dahası, onlar müslümanlarla onları kafir yapıncaya kadar savaşırlar.
Onların tavırları bu şekilde olduğuna göre, müslümanlar onlara karşı vela göstermeleri, onlara yardımda bulunmaları ve onlara sevgi beslemeleri nasıl caiz olur?
Allah (c.c.) dünyevi yakınlıkların, akrabaların ve çocukların Kıyamet Gününde hiçbir fayda sağlamayacağını bildirmiştir. İşte bu Allah'ın (c.c.) kafirlerle müslümanlar arasını ayırmasıdır.
Daha sonra Allah (c.c), İbrahim (r.a.) ve beraberindekilerin durumlarını misal vererek, onları müslümanlar için bir örnek kılmıştır.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Muhakkak ki İbrahim ve beraberinde olanlarda sîzin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tekfir ediyoruz. Siz bir tek Allah'a iman edinceye kadar sizinle bizim aramızda ebedi bir kin ve düşmanlık vardır." 105
Bu ayette şöyle denilmek istenmiştir: "Ey mü'minler! İbrahim ve beraberinde olanların kafirlerden uzaklaşıp, küfür ve şirklerinde devam ettikleri sürece onlara karşı kin ve düşmanlık göstereceklerini ilan etmeleri sizin için bir örnektir. Sizin de içinde bulunduğunuz topluma karşı sergilemeniz gereken tavır budur."
İste bütün bu anlattıklarımız, kafirlerden uzaklaşmanın ve onlara kin ve düşmanlığın ilan edilmesinin vacip oluşu konusunda açık delillerdir.
Allah Subhanehu ve Teala birçok ayette, müslümanların kafirlere dostluk göstermesinin küfür ve dinden çıkmak anlamına geldiğini haber vermiştir.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Ey iman edenler! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Muhakkak Allah zalim bir kavme hidayet etmez." 106
"Ey iman edenler! Eğer imana karşı küfrü seviyorlarsa babalarınızı ve kardeşlerinizi dostlar edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir." 107
"Müminler müminleri bırakıp da kafirleri dostlar edinmesinler. Kim böyle yaparsa, onun için Allah'tan hiçbir şey yoktur. Ancak onlardan sakınmanız müstesna. Allah sizi kendisinden sakındırır. Sonunda dönüş O'nadır." 108
"Kim böyle yaparsa, onun için Allah'tan hiçbir şey yoktur. "
İşte bu ayet, müminleri bırakıp da kafirleri dost edinen kimselerin tekfir edilmesi gerektiğine ve onların Allah (c.c.) ile olan anlaşmalarını bozduklarına, bütünüyle Allah'ın (c.c.) himayesinden ve velayetinden çıktıklarına açık bir delildir.
Kur'an-ı Kerim'de akrabalar, yakınlar ve yardım beklenilen kimseler bile olsalar kendilerinden uzaklaşılması gereken kafirlere vela göstermenin caiz olmadığı konusunda pek çok ayet mevcuttur.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Allah’a ve Ahiret Gününe iman eden hiç bir kavmin, babaları, kardeşleri, aşiretleri olsalar bile Allah'a ve Rasulü’ne muhalefet edenlere sevgi beslediklerini göremezsin. Allah onların kalplerine imanı yazmış, katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyar. Onlar orada ebedidirler. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah taraftarlarıdır. İşte onlar kurtulmuşlardır." 109
Dostları ilə paylaş: |