Dosya No : 2018 / 15921 Müşteki : Muammer Kısa


HİND KENEVİRİ NE ZAMAN, NİÇİN YASAKLANDI?



Yüklə 438,09 Kb.
səhifə3/8
tarix17.01.2019
ölçüsü438,09 Kb.
#97949
1   2   3   4   5   6   7   8

HİND KENEVİRİ NE ZAMAN, NİÇİN YASAKLANDI?

9-Hatta Amerika’da 18. yüzyılda üretimi zorunluydu ve üretmeyen çiftçiler hapse atılıyordu. Ancak durum şimdi tam tersi.

Nedenini ise, şu bilgiler ışığında anlamak hiç de zor değil:



9.1-W. R. Hearst, 1900’lü yıllarda Amerika’da gazete, dergilerin ve medyanın sahibiydi. Ormanları vardı ve kağıt üretiyordu. Eğer kenevirden kağıt yapılırsa, milyonlarını kaybedebilirdi.

9.2-Rockefeller, dünyanın en zengin adamıydı. Petrol şirketi vardı. Bio yakıt olan kenevir yağı da, elbette onun en büyük düşmanıydı.

9.3-Mellon, Dupont şirketinin ana hissedarıydı ve petrol ürünlerinden plastik üretmek için patente sahipti. Ve kenevir endüstrisi, onun pazarını tehdit ediyordu.

Bu durumda Plastik, selofan, naylon, metanol, rayon, dakron artık petrolden üretilecekti. Ama kenevir endüstrisi Dupont’un pazar payına yüzde seksen engel oluyordu. Derken, birden Andrew Mellon, ABD Başkanı Hoover’in hazine bakanı oluverdi. Yeğenini de Federal Narkotik Bürosunun başına atadı. Hearst, Dupont sahibi Mellon, Rockefeller ve ilaç firmaları, kendi aralarında yaptıkları toplantılarda, kenevirin milyonlarca dolarlık imparatorluklarını tehdit eden düşman olduğuna karar verdiler. Kenevir ortadan kalkmalıydı. Meksikalıların kullandığı argo bir kelime olan Marihuana sözcüğünü, Hearst’ün gazeteleri aracılığıyla en tehlikeli uyuşturucusu olarak fişlediler. Marihuana ismiyle kenevirin aynı şey olduğunu tüm insanlara unutturmak istiyorlardı ve başardılar. Marihuana’yı yasaklatmayı başardıklarında keneviri yasaklatmış oldular. Karar verildiğinde komitede olan doktor bile keneviri yasakladıklarını bilmiyordu.



9.4-Sonra ise, Mellon ABD Başkanı Hoover’in hazine bakanı oldu. Bu bahsettiğimiz büyük isimler yaptıkları toplantılarda, kenevirin bir düşman olduğuna karar verdiler. Ve onu ortadan kaldırdılar. Media aracılığıyla, marihuana sözcüğüyle birlikte keneviri, insanların beynine, zehirli bir uyuşturucu olarak kazıdılar. Kenevir ilaçları piyasadan çekildi, bunun yerini bugün kullanılan kimyasal ilaçlar aldı. Kağıt üretimi için, ormanlar katledildi. Tarım ilaçları ile zehirlenme ve kanser arttı.

Tüm bunların olduğu bu dönemde Mellon, ABD Başkanı Hoover yönetiminde hazine bakanı olunca yeğenini Federal Narkotik Birimi’nin başına atadı. Hearst, Rockefeller, Mellon ve bir dizi ilaç firması sahibi, yaptıkları toplantılarda servetlerini büyütmelerine engel olan kenevir ile mücadele etme kararı alındı. Kenevir günah keçisi ilan edilecekti ama nasıl? Öncelikle çoğunluğu eğitimsiz halkı bir kelime ile korkutmaları gerekiyordu ve bunun için Meksika’da argo olarak kullanılan Marihuana seçildi. Hearst’ün gazeteleri aracılığı ile de ülkenin dört bir yanına bu kampanya yayıldı. Bu sözcükle kenevirin ne olduğunu unutturmak istiyorlardı. Onun yerine tehlikeli bir uyuşturucu madde profili çizdiler ve istedikleri gibi başarıya ulaştılar. 



Ticari alanda ise 1937 yılında çıkan “Marihuana Vergi Yasası” ile önce kenevir ticaretini vergi pulu ile yapılması sağlandı ve hiç pul bastırmayıp, kenevir ticareti yapan kişi ve kuruluşlar cezalandırıldı. Üzerinde kenevir bulunan göçmen işçiler sınır dışı edilerek mutlak bir biçimde kenevir, Birleşik Devletler’de oy çokluğu ile yasaklanmış oldu. Kenevir ilk olarak 1930’lu yıllarda Amerikan Senatosu’nda gündeme geldi. Sonunda Yasaklanmasının temelinde toplum psikolojisi ve sağlığı değil, siyasal ve maddi çıkarlar yatıyordu.

Marihuana kelimesi ve Hearst'ün büyük algı operasyonu.. Marihuana sözcüğünü, Hearst’ün gazeteleri aracılığıyla en tehlikeli uyuşturucusu olarak beyinlere kazıdılar. Bu sözcükle kenevirin ne olduğunu unutturmak istiyorlardı. Onun yerine tehlikeli bir uyuşturucu madde profili çizdiler ve istedikleri gibi başarıya ulaştılar. Marihuana’yı yasaklatmayı başardıklarında keneviri yasaklatmış oldular. Karar verildiğinde komitede olan doktor bile keneviri yasakladıklarını bilmiyordu.

Marihuana Vergi Yasası. Ticari alanda ise 1937 yılında çıkan “Marihuana Vergi Yasası” ile önce kenevir ticaretini vergi pulu ile yapılması sağlandı ve hiç pul bastırmayıp, kenevir ticareti yapan kişi ve kuruluşlar cezalandırıldı. Üzerinde kenevir bulunan göçmen işçiler sınır dışı edilerek mutlak bir biçimde kenevir, Birleşik Devletler’de yasaklanmış oldu.

Kitaplar, dergiler, filmler ile kampanyalar sürdürüldü. Irkçılığın hala yaygın olduğu bu dönemlerde kampanyalar ırkçılıkla ilişkilendirilerek de yürütülmeye devam edildi. Kampanyalar, sonunda tüm alanlarda başarıya ulaştı ve kenevirden yapılan ilaçlar yasaklandı. Petrol ve plastik ana maddeler olarak yaygın bir şekilde tüm dünyada yerini aldı. Marihuana içenler ve satanlar cezalandırılarak insanlar bastırıldı.

Tabii işin bir de küresel boyutu vardı. 1920'lerde ABD'nin pamuk üretimi çok hızlı bir şekilde artmıştı. ABD'nin kendi pamuğunu dünyaya satması için karşısındaki en büyük rakip olan kenevirin küresel çapta yasaklanması ve öcüleştirilmesi gerekiyordu. Bu kampanya da başarıyla sonuçlandı ve kenevir dünya çapında ekimi, tüketimi ve satışı yasaklanmış, en tehlikeli uyuşturuculardan biri olarak etiketlendi.

20'den fazla ülkede serbest. Bu gün ABD, Arjantin, Avustralya, Belçika, Brezilya, Kamboçya, Kolombiya, Kosta Rika, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Ekvator, Estonya, Fransa, Hindistan, İran, Pakistan, Kuzey Kore, Uruguay, İspanya gibi dünyanın çeşitli yerlerinde kenevirin üretimi ve tüketimi çeşitli ölçülerde serbest kalmış olsa da yaklaşık yüz sene önce başlayan antipropagandanın etkileri hala şiddetli şekilde devam etmektedir.

Ön yargılar, endüstriyel açıdan engel oluşturuyor. Örneğin tüm şartların sağlandığını ve bir tuvalet kağıdı firmasının, kağıtlarını ağaçlardan değil de kenevirden elde ettiğini düşünelim. Gönül rahatlığıyla çıkıp 'Ağaçları kesmiyoruz, kağıtlarımızı çok daha yüksel kalitede kenevirden elde ediyoruz!' diyebilir mi? Kenevir lifinden yapıla giysilerin reklamını yapmanın bile yasak olduğu bir ülkede cevap tabii ki 'Hayır!' olacaktır. Önce kenevire yönelik negatif algının düzeltilmesi gerekir.

'Legalise it' kampanyaları. Kenevir yanlısı hareketler ise ağırlıklı olarak esrar halinin tüketiminin legalize edilmesi yönündedir. Kimileri esrarın diğer sentetik uyuşturuculara geçişte bir basamak olduğunu iddia ederken, kimileri de esrarın serbest olduğu ülkelerde elde edilen verilerden yola çıkarak, esrarın normalleştirilmesi ve legalleştirilmesinin hem suç oranını hem de kimyasal uyuşturuculara olan ilgiyi düşüreceğini öne sürüyor. Dünyanın ve çevrenin bu kadar kirlendiği, doğanın insanoğluna karşı yaşam mücadelesi verdiği böyle bir çağda talepler de gittikçe keyfiyetten ziyade çevre duyarlılığı temelinde dillendirilmeye başlandı.

Kenevir ve özellikleri bilinmiyor muydu da biz petrole ve kimyasala dayalı bir medeniyet kurduk? Elbette biliniyordu ve tüm yan ürünleriyle kenevir, bir zamanlar dünyada önemli bir üretim bitkisiydi, kullanım alanı çok genişti. Ekolojik, çok faydalı ve kullanım alanı saymakla bitmeyen bu bitkiye ne oldu da bugün yasak? Bugün üretimi yasak olan kenevir,18. yüzyılda Amerika’da zorunlu olarak yetiştiriliyordu. Kenevir üretmeyen çiftçi hapse bile atılıyordu. Bugünse üreten hapse atılıyor.

Kernevir mahkum edildi, Doğal rezervlerimiz hızla tükendi; plastik Dünya’yı çöplüğe çevirdi. 1930’lu yıllardı ve halk eğitimsizdi, subliminal yöntemler konusunda cahildi. Irkçılık henüz bitmemişti ve bu kişiler aynı zamanda ırkçılık üzerinden de kampanya yapıyorlardı. Kenevir ilaçları yasaklandı, kenevir bitkisi en tehlikeli uyuşturucu olarak fişlendi. Kenevir ilaçları tıp dünyasından çekilerek yerine bugünün öldürücü kimyasal ilaçları geldi. Kağıt, ormandan üretilmeye başlandı ve tüm dünyada ormanlar katledildi. Petrol yakıtı, egzoz gazlarıyla atmosferi geri dönülemez şekilde tahrip etti, zehirledi. Doğal rezervlerimiz hızla tükendi, dünyanın dengesi bozuldu. Plastik ve naylon ürünler dünyayı ve denizleri çöplüğe çevirdi. Kenevir yerine kullanılan pamuk nedeniyle kullanılan tarım ilaçları ile zehirlenme ve kanser arttı. Bugün kenevir yasaklı olduğu için, yasadışı kenevir üretimi üzerinden kara para kazanan çok sayıda insan var. Bu paranın kullanıldığı yasadışı örgütler var. İnsanların bazen hayatlarına bile mal olan bu ticaret yüzünden kontrol edilemeyen çıkar ilişkileri ile uluslararası kaçakçılıklar var.

(Yararlanılan Kaynaklar: İndigo Dergisi ve internet’deki açık kaynak kodlu yayınlar)


10-Burada asıl önemli olan Esrarın fayda ve zararları değil, esrar şeklinde de kullanıla dişi türünün kullanıldığı Hind Keneviri’nin doğru ve faydalı bir şekilde kullanılması, tarımının ve endüstrisinin korunum geliştirilmesi yönünde, DİNİ, AHLAKİ, HUKUKİ, İLMİ bir zeminde bu konunun tartışılması gerektiğine inanıyorum.

10.1-hind keneviri, meşru bir şekilde kullanılabilir ve meşru gayeyle kullanıma yönelik, üretim ve işletmesinin teşvik edilmesi gerekir. Bu açıdan Hind keneviri tarımının faydası, risk olan esrar şeklinde kullanımına nibbetle kıyas kabul etmez ölçüde yüksektir.

Bu konuda KENEVİR ile SOLVENT kıyaslaması yapılacak olursa, KENEVİR çok daha masumdur.



10.2-KENEVİR, Uyuşturucu ile mücadelede, bir tehdit alanı olmasından önce bir fırsat, bir imkan olarak düşünülebilir..

10.2.1-Esrar, Eroin ve Bonzai ile kıyaslanamayacak kadar düşük bir risk taşır. Öte yandan Esrarın riskini en aza indirmek için bu konuyu tartışmaya açan bizler, 3 başlık altında bu konunun yeniden düşünülmesi gerektiğini düşünüyoruz:

10.2.1.1-Esrar, suç ve ceza olarak, diğer uyuşturucu türevlerine göre daha aşağıya çekilirse, Özellikle Bonzai’den daha ucuz ve daha az riskli bir ürün olarak tercih edilebilir. Bonzai ve Eroinde biyolojik bağımlılık sözkonusudur ve özellikle Bonzai’de çok kısa zamanda çok büyük zihinsel ve biyolojik tahribata sebeb olmakta, aynı zamanda ciddi bir kriminal risk oluşturmaktadır. Esrarda ise Kriminal risk ve biyolojik bağımlılık en alt seviyededir. Esrarda sigarada olduğu gibi Psikolojik bağımlılık sözkonusudur.

10.2.1.2-Esrar, diğer uyuşturuculara geçiş kapısı olduğu gibi, doğru bir kontrol mekanizması ile, daha ileri bir uyuşturucu bağımlılığının önünde filitre olabilir.

Aynı zamanda, diğer bağımlılıktan kurtulma çabaları için kriz anlarında krizi by-pass etmek için de bir enstrüman olarak kullanılabilir.



10.2.1.3-Bağımlı kullanıcıların, kurtarılması ve/veya, uyuşturucu Mafia’sının eline düşmesini engellemek, suçluluk psikolojisi ile, aile ve çevrenin baskısı ya da o çevrelerden uzaklaşma / korkmanın olumsuz etkisi ile zaten ağır bir klinik vaka riski taşıyan bu insanlar, durumlarını beyan ederlerse, kendilerine doktor nezaretinde, hem psikolojik destek sağlanabilir, hem de farklı doz ve özelliklerde üretilen esrar paketleri haftalık dozlar şeklinde en yakın eczane marifeti ile verilebilir. Ailenin çocukları ile daha yakın bir işbirliği imkanı sağlanabilir.

Zaten bedava verilen, hukuki bir risk taşımayan, kontrollü bir kullanımla kişi Mafia’nın eline düşmekten kurtarılacağı gibi, Mafia’nın kaçak üretiminin de önü alınmış olacaktır.

Esrar heryerde üretilebildiği için, başka ülkeye ihraç maksatlı üretim, birden fazla ülkede risk oluşturacaktır. Bu şekilde hem Mafia’nın önü kesilebilir, hem de süreç kontrol edilebilir..

10.2.1.4-SGK, tarımı yapılan dişi kenevirden üretilecek esrarı, klasifiye ederek, yeniden yapılandırarak ve etki ve kontrol mekanizmasını ve tedrici iyileştirme şartlarını tıbbi bir disipline döndürerek, hem diğer ülkelere örnek olabilir ve hem de onlar için benzer şekilde dağıtımı yapılmak üzere, bu ürünleri ihraç ederek ekonomik bir kazanca döndürebilir. Bugün bu sisteme yakın bir uygulama Colorado’da uygulanmaktadır. “Medikal Marihuana (Esrar) izni” verilen 104 bin kişiden söz edilmektedir. Ve bunlar üzerinde değişik tıbbi anlamda risk oluşturmayan deneyler ve gözlemler de yapılmaktadır. Bu izne sahip kişilerden sadece yüzde 3’ünün kanser hastalığına yakalandığı da bu gözlemler sayesinde not edilmiştir.
YANLIŞ UYGULAMA VE DOĞRU YÖNDE YENİ ADIMLAR

11-Bu soruşturmada adı geçen şüpheli olarak ben, MÜSLÜMAN bir kimliğe sahibim. “aklı zail eden herşey” haramdır. Esrar da aynı kategoridedir. Ancak Kenevirin dişisinin bir tür kullanımı ile bu haramiyet sözkonusudur. Bu da bıçakla da cinayet işlenmesi gibidir. Nasıl cinayette kullanılabilir olması, bıçağı yasaklatmıyorsa, Kenevir de aynı durumdadır.

Elbette kötü kullanımın önlenmesi gerekir.

Bu konunun dini, ahlaki, hukuki, ilmi ve teknik açıdan tıbbi açıdan psikolojik ve sosyalolojik açıdan, güvenlik açısından çok yönlü olarak ele alınması gerekir. Ben sigara bile kullanmayan biriyim. Ve sigaraya bile şiddetle karşıyım. Şeker kullanmamaya özen gösteren biriyim.

Esrar uyuşturucu kategorisinde kalmalı, ama bu ceza olarak en alt seviyeye çekilmelidir. Kenevir üreterek, bazı düzenlemelerle esrarın kriminal suç riskinin minimize edilebileceğini düşünüyorum. Bu konuda aynı esrar, bir risk olmasının yanında bir imkana da dönüştürülebilir.

Kaldı ki, risk unsurunun ötesinde inanılmaz faydaları olan bir tarım ürünüdür. Bunun önüne korku ile konulan engellerin kaldırılması gerektiğini düşünüyorum. Bu maksatla son bir yılda Aydın Üniversitesinde, Kastamonu Üniversitesinde, Samsun 19 Mayıs Üniversitesinde bu konu ile ilgili ilmi konferanslar düzenlendi. Bu konferanslara ilgili bakanlık yetkilileri, İçişleri Bakanlığı yetkilileri, basın ve STK temsilcileri katıldı.. Bu konudaki caydırıcı baskı sebebi ile akademisyenler, bürokratlar, kolluk kuvvetleri, Media, STK’lar aşırı bir ihtiyad içindeler.

Bu konuda çalışmak isteyen akademisyenler hakkında, Kayseri Erciyes Üni’de olduğu gibi caydırıcı baskı ve davalık olma durumu ile karşı karşıya bulunuyorlar.

Buna rağmen Avrasya Vakfında bir “Kendir Araştırma Enstitüsü kuruldu” bu konuda çalışmak isteyenlere teknik ve hukuki destek sağlanıyor. Zaten 19 ilde sağlanan kontrollü serbestlikte gelişmelerin doğru yönde ileri doğru olduğunu gösteriyor. Bu korku ve baskı sebebi ile bu güne kadar Üniversitelerimizde yeteri kadar akademik çalışma yapılmadığı görülüyor.

20 Ocak 2018’de İstanbul Aydın Üniversitesi’nde düzenlenen Sanayi Keneviri Forumu’nda, “Yeşil Hazine Kenevir” başlığıyla ele alındı ve “kenevirin sanayi ile tıp alanındaki kullanım alanları” masaya yatırıldı. ‘Kenevir Bitkisi ve Genel Kullanım Alanları’ ile ‘Kenevirin Endüstriyel Kullanımı’ başlıklı iki oturum şeklinde gerçekleştirilen Sanayi Keneviri Forumu, İstanbul Aydın Üniversitesi Gıda Araştırmaları Uygulama Merkezi (GAUM) tarafından, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Atatürk Bahçe Kültürleri Merkezi Araştırma Enstitüsü ve Berkin Enerji paydaşlığında düzenlendi. İAÜ Toplumsal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi TARMER de, organizasyonun düzenlenmesine katkıda bulundu. (EK:3 )

Bu toplantıdan sonra Samsun 19 Mayıs ve Kastamonu Devlet Üniversitelerinde, kamu yönetimi, yerel yönetim, özel sektör, 3. Sektör ve medianın, oda temsilcilerinin katılımı ile aynı konuda akademik toplantılar yapıldı. Halen bir çok Üniversitede bu konuda akademik çalışmalar yapılmaktadır.

20.1.2018 tarihli toplantıda Dr. Yalçın Koçak moderatörlüğünde, Prof. Dr. Şükrü Karataş, Prof. Dr. Ayten Altıntaş, Dr. Yılmaz boz, Dr. Müslüm Güzelyüz gibi bir çok akademisyen toplantıda yer aldılar ve görüşlerini açıkladılar.

Açılış konuşmalarını İAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Özyılmaz, İAÜ Gıda Araştırmaları Uygulama Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şükrü Karataş ve Atatürk Bahçe Kültürleri Merkezi Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Yılmaz Boz gerçekleştirdi. Bürokrasi, iş ve akademi camiasından birçok önemli ismin de olduğu foruma; Edirne Valisi Günay Özdemir, İAÜ Mütevellî Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Edirne il Tarım ve Hayvancılık İl Müdür Vekili Atilla Bayazıt, ibi isimler de katıldı…

Çalıştay içerisinde A.Ü. Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Özel Koltarıcı,  kenevir bitkisinin tarımının ve değerlendirilmesinin nasıl yapıldığını, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Doç. Dr. Selim Aytaç, kenevir yönetmeliğini, A.Ü. Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Neşet Arslan kenevirin Türkiye ve Avrupa’daki ekim durumları ve konuyla ilgili yasal mevzuatları anlattı. Türkiye’nin ilk sağlıklı yaşam markası, Konya kökenli Zade Vital’in genel müdürü ve İbn-i Sina Ar&Ge Merkezi Müdürü  Beril Koparal,  kenevir yan ürünlerinden katma değerli ürün elde edilmesi konusunda Türkiye’ve uluslararası alanda yaptıkları projeleri, dünyada sağlık alanında tıbbi kenevirle ilgili son gelişmeleri paylaştı. Medipol Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ayten Altıtaş  kenevirin özellikle ‘Osmanlı tıbbı’ndaki yerinden bahsetti. Kenevirin ülke ekonomisine faydalarının özellikle vurgulandığı toplantıda Tekirdağ N.K.Ü. Teknoloji Geliştirme Bölgesi Genel Müdürü Prof. Dr. Bülent Eker  biyoplastik elde ediminde kenevirin kullanımını ve Yalova Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Ozan Toprakçı  kenevir liflerinin polimer kompozitlerinde kullanımını anlattı. Son dönemde toplumda çok bahsi geçen kenevir yağının kullanımı hakkında Tarım Kontrol Genel Müdürlüğü’nden  Dr. Hüseyin Ünal çok değerli bilgiler verdi.

Bu konuda oluşturulan Enstitü yanında bir de internet sayfası bulunmakta ve burada konu ile ilgili bir çok bilgi yer almaktadır.



http://www.kenevirturk.com’da yer alan konu başlıklarından bazıları şöyle:

a-Endüstriyel Kenevir İnisiyatifi, Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası-Mart 2018

b-Endüstriyel Kenevir Çalıştayı-Karadeniz Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü, Samsun

c-Kenevirden Kağıt/Karton İstihsali ve Milli Kazanım Modeli

d-İstanbul Aydın Üniversitesi Sanayi Keneviri Forumu- 20 Ocak 2018

e-Kenevir Türleri ve Kanabinoidlerin Mucize Özellikleri

Diğer konu başlıkları şöyle özetlenebilir: 12 Mart Muhtırasında Afyon tarımı, Avrupa'da Kenevir Üretimi, Bio Plastik, Bio Polimer, Endüstriyel Kenevir, Erkek Keneviri, Haşhaş, Hint Keneviri, Kauçuk, Kenevir, Kenevir Bezi, Kenevir Ekimi, Kenevir Kağıdı, Kenevir Lifi, Kenevir Üreticileri, Kenevir Üretimi, Kenevir Yetiştiriciliği, Kenevir Yetiştiriciliği Yönetmelik, Kenevirden Üretilen Sanayi Ürünleri, Sanayi Keneviri, Tıbbi Kenevir, ABD'DE KENEVİR YETİŞTİRİCİLİĞİ, AFYON ÜRETİMİ, AVRUPA'DA KENEVİR, BİO PLASTİK, BİO POLİMER, ERKEK KENEVİRİ, HAŞHAŞ, HAŞHAŞ ÜRETİMİNİN İKTİDARA ETKİSİ, HİNT KENEVİR İHRACATI, KENEVİR, KENEVİR YAĞI, KENEVİR YETİŞTİRİCİLİĞİ, KENEVİR YETİŞTİRİCİLİĞİ HÜKÜMLERİ, KENEVİR YETİŞTİRİLİĞİ YÖNETMELİK, KENEVİR ÜRETİMİ, KENEVİR İHRACATI, SANAYİ KENEVİRİ, SANAYİ KENEVİRİ VAKFI, TÜRKİYE'DE KENEVİR ÜRETİMİ Vd.

Bütün bu çalışmalar, benim ilgilendiğim, odaklandığım konuları ifade eden çalışmalardır ve bunların hiç birinde dine, ahlaka, hukuka aykırı bir durum olmadığı gibi, Milli bir sağlık ve iktisadi bir politika için duyarlılık ve gayretten başka bir durum sözkonusu değildir. Bu anlayışla Aydın Üniversitesindeki foruma katılıp, ayrıca forum da bir de konuşma yaptım. Bu konuda bir çok makale yazdım, Tv programlarına katıldım ve konuşmalar yaptım ve yapmaya da devam ediyorum.


ASLOLAN KAMU YARARIDIR

12-Devletin, Anayasa ve Yasaların varlık ve meşruiyeti, kişi ve toplumun Mal, Can, Namus, Akıl ve İnanç, Nesil emniyetinin sağlanması ve geliştirilmesi, netice olarak Kamu yararı ile ilgilidir.

Yanlış bir bilgi, anlayış ve çözüm önerisi ile, iyi niyetle de olsa tam aksi işlemler yapılmaktadır. Onun için yasa ile korunan bir takım uygulamalar gayesinin dışında zarar verici niteliktedir.



Anayasanın 90. Maddesinin teminatı altında olan ve NORM HUKUK statüsündeki uluslararası sözleşmelerde, “Kamu yararına aykırı bir düzenleme ve yorum yapılamayacağı” hükmü vardır. Bu anlamda Hukuk devleti, dar anlamda bir “Kanun devleti” değildir. Yasa Hukuka uygun değilse o yasa değiştirilir. Norm Hukuk, kamu yararının aksine yorum ve uygulamaları reddetmektedir. Bu anlamda varlık ve meşruiyetini “Milli irade”den alan siyasi iradenin ve “Millet adına” karar veren yargının Kamu yararı olmayan yorum ve uygulamalarla ilgili İlgili konuyu Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’a taşıyarak Yasaların, yönetmelik ve genelgelerin ıslahına öncülük etmeleri gerekir.

Bu soruşturmanın da bu anlamda değerlendirilmesi, sözü edilen Üniversiteler ve Enstitüden bu konuda bilgi ve görüş alınması, konu hakkında TOBB, Tabibler odası, Ziraat Mühendisleri, Çevre Mühendisleri, Mimar Mühendisler odası ve Eczacılar Odası gibi, ilgili meslek odaları ve Yeşilay gibi kuruluşların da görüşlerinin toplanmasını talep ediyorum.


KANADA TECRÜBESİ

13-Kanada hükümeti, Kendir’in esrar olarak kullanılabilme ihtimaline dayalı riski gözönüne alarak, öte taraftan Kendir bitkisinin sağlayacağı faydaları değerlendirmek sureti ile Kendir üretimini tamamen serbest bıraktı. 17 Ekim 2018’de yürürlüğe giren, Bill c-45 kodlu yasa ile 18 yaş üstü Kanadalılara esrarı kontrollü olarak serbest bıraktı. Kişi başına 30 gram esrar bulundurmasına izin verdi. Kişi bu esrarı “Lisanslı bir satıcı”dan almak zorunda. Ayrıca kendi balkonunda, içeride taze olarak kullanmak için 4 kök dişi kenevir yetiştirme hakkına da sahip olacak. Trudeau hükümeti bu şekilde Mafia’nın elinden Keneviri kurtarmayı ve süreci izlenebilir hale getirmeyi hedefliyor.

Bu konuda bir takım doktorlar, bağımlılık olayına sadece kriminal bir suç olarak bakılmasına, bu kişilerin dışlanarak Mafia’nın kucağına itilmesine karşılar ve bu durumun, ister ilaç, ister beslenme, ister eğlence ya da başka bir yolla gerçekleşmiş olsun, tedavi edilebilir bir hasta olarak görülmesi gerektiğini ileri sürmektedirler. Dr. Andre Waismann ve Türkiye’den Dr. Kemal Atalay’da bunlardan bazılarıdır.

Kanada ile birlikte ABD’nin 9 eyaleti de aynı yönde karar alırken Uruguay ve Colombo da bu yönde karar aldı. Daha ayrıntılı bilgi için bakınız: “Kanada otlakları / Smith Falls: Ontario’da Tıbbi Esrar Tarımı / https://www.chathamhouse.org.publications./twt/canadian-grasslands#” EK:
TARİHİ ARKA PLAN

14-HAŞHAŞ’ın tarihi MÖ 5000’li yıllarda aşağı Mezepotamyada başlar. Kenevir’in esrar olarak kullanılması MÖ 2800’lü yıllar işaretlenmektedir.

1800’ün 2. Yarısında İngilizler Hindistanda Bengal bölgesinde ürettikleri Afyon’la Çin’i adeta teslim aldılar. Çin 1842 yılında imzalanan Nankin anlaşması ile Çin yeniden limanlarını Afyon taşıyan İngiliz gemilerine açmak zorunda kaldı. 1856’da İngilizler ve Fransızlar aynı sebeble Çine saldırdılar. 1860’a kadar süren savaş sonunda Çin yıkıma uğradı ve Çinde eroin tekrar serbest bırakıldı.

Eroin’in bilimsel analizi 1805’de Farmakolog Frederich Wilhelm Setusner tarafından yapıldı. Seturnerden sonra Bayer firmasının kimyacısı Heirnhrich Dreser 1898’de Eroin kimyasal olarak tanımlandı.

Bugün Afyon üretiminin %70’i Afganistan ve Pakistan bölgesinde üretilmektedir. Kalanın büyük bir kısmı Latin Amerikada üretilmektedir.

Osmanlıda esrar ve eroin kullanımı çok eskilere gitse de, İslam dini ve halkın bunları hoş görmemesi sebebi ile yaygınlaşmadığı görülmektedir.

Katip Çelebi afyonun kötülüklerinden söz eder. 4. Murat döneminde alkol, afyon ve esrara karşı etkin bir mücadele başlar. Hatta bu konuda idam cezaları verilir. 1725’de çıkartılan fermanla esrar kullananlar sürgün ediliyor ya da kürek cezasına çarptırılıyordu. 1856’dan 1926’ya kadar uyuşturucu maddeler “sağlığa zararlı ve toksik madde” şeklinde tanımlanıyordu.1917’de, Zabıta nizamnamesinde “esrarhane”lerle ilgili bir nizamname yayınlanarak esrar içilmesi men edildiğini görüyoruz.

Hashishiya ya da Hashishun, Haşişin veya Haşhaşiyyin, Sabbahiler, Esasiyyun adı da verilen İsmaililiğin Nizarî kolundan çıkan bu topluluğun 15. yüzyıla dek, küçük grublar halinde de olsa faaliyetlerini sürdürdükleri görülüyor. Bu topluluğun yoğun şekilde Haşhaş kullandıkları biliniyor.. Kapalı bir topluluk olan Haşhaşiler suikastleri ile adlarından sözettirdiler. Alamut kalesini kendilerine mesken edinen bu radikal bir din akımının takipçileri, Eyyubilere, Selçuklulara, Abbâsîlere karşı savaştılar. Daylam dailiğine atanan Hasan Sabbah, 1087-1088'de bölgedeki Alamut kalesinde fedaileri ile birlikte varlığını sürdürdü.


Yüklə 438,09 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin