KIBRIS TARİHİ'NİN KISA BİR ÖZETİ
İLKEL DÖNEM
Kıbrıs'ta Yontma Taş Devri'ne ait bir buluntuya, henüz rastlanmamıştır. Cilalı Taş devri ile ilgili buluntular ise, Çatalköy, Yeşilırmak Kayası, Erimi, Kalavason, Hirokitya, Zafer Burnu gibi kazı yerlerinde ortaya çıkarılmıştır. Neolitik Çağ diye adlandırılan bu dönem, adada yaşayanların, yerli olmayıp, buraya Kuzey Suriye ve Güney Anadolu'dan geldiklerini gösteren, kanıtlar vardır. Bu dönem, MÖ 6000'den başlar, MÖ 3500'de sona erer. Bu bakımdan, Kıbrıs tarihinin, bilinen geçmişi sekizbin yıllık bir periyoddan ibarettir.
İnsanların bakırı kullanmayı öğrendiği erken maden çağı, MÖ 3500 ile 2600 arasını kapsar. Bu dönem ile ilgili en önemli buluntular ise Trodos, Girne, Kalavason ve Ambeliku ( Bağlıköy) de ortaya çıkarılmıştır. Ambeliku'da ele geçen buluntularda, Anadolu ile daha o dönemde ticaret yapıldığının kanıtları vardır. Bu dönemde, insanların sahillerden içerilere doğru çekildiği düşünülmektedir.
MÖ 2600 'den, MÖ 2100'e kadar, adanın Erken Bronz Çağı'nı yaşadığı düşünülmektedir. MÖ 2100 ile 1600 arasındaki beş asırda, Kıbrıs Orta Bronz Çağı'nı yaşamıştır. Bu dönemde adanın yalnız çevre ülkelerle değil, Yukarı Tuna Havzası ile bile, ticari ilişkilere girdiğine dair, kanıtlar bulunmaktadır. Gelişen ticaret, bu çağda zenginleşmeyi getirdi. Hititler ile ilişkiler kuruldu. Bu döneme ait buluntular, Kalavason, Ambeliku, Kalopsida ve Alambra'dan çıkmıştır.
Geç Bronz Devri ise MÖ 1600 ile 1000 tarihlerine rastlar. Bu çağda adaya Girit ve Miken kültürü'nün girmeye başladığı görülür. Mısır ve Fenikeliler ile ilişkiler başlar. Bu döneme ait buluntular arasında, Kuzey Anadolu kökenli seramik kaplara rastlanır. Dönemin belli başlı merkezleri, Dip Baf ve Çamlıbel çevresinde bulunan, Pigades Tapınağı'dır.
KENT DEVLETLERİ
MÖ 1000'den, 325'e kadar olan zaman, Demir devridir. Bu dönemde, adanın Geometrik, Arkaik ve Klasik devirlerinin yaşandığı görülür. Geometrik devirde Lapathos ve Kurium belli başlı merkezlerdir. Arkaik devirde, Tamassos, Enkomi, Kitium, İksilotimbu ve Amathus belli başlı yerleşim merkezleridirler. Persler'e karşı yapılmış olan Baf surları, Vuni Sarayı adanın klasik dönemine ait eserlerdir. Marion, bu devrin önemli merkezlerinden bir olma özelliğini kazanmakla birlikte, Tamassos, İdalion, Lapithos, Kytherea ve Paphos da önemli yerleşim birimleridirler.
Bu devirde artık Kıbrıs'ın içe kapalılığı biter ve çevre ülkelerle ilişkiler, en üst boyutlara varır. Adada, Fenike yazısına rastlanır. ( Kitabımızın basıma hazırlandığı günlerde, gazete haberlerinda eski Kıbrıs alfabesinin, çözüldüğüne dair yazılar çıkmış olmakla beraber, bu konudaki bilimsel yayınlar, henüz elimize ulaşmış değildi...) Çevredeki tacir kavimler adada koloniler kurmaya başlarlar. Daha o çağda, MÖ 1450'de adada Mısır egemenliği başlar. Bu egemenlik, MÖ 1320 ile 1200 arasında, Kıbrıs'ın Hititler eline geçmesi ile sona erer.1200 ile MÖ 1000 arasında bir kez daha Mısır adaya egemen olur. Bu arada ada Akalar ve Dorlar'ın akınlarına uğrar. Bu akıncı halk Kıbrıs'ta Salamis ve Paphos'u (şimdiki Kukla köyü) kurar ve kolonileştirirler. Dorlar'ın adaya gelişi, MÖ 7.yy dolaylarıdır. Onlar da Kurium, Marion, Aepea ve Soli'yi kurarlar. Bu arada, adanın eski ziyaretçileri Fenikeliler de Kitium, Amathus, Lapithos, Tamassos, İdalion ve Lambusa'yı kurarlar. MÖ 1000 yılından başlayarak, MÖ 709'a kadar, Kıbrıs'a Fenikeliler egemen olur.
BÖLGE EGEMENİ ADANIN SAHİBİ
MÖ 709'da ada Asur egemenliğine geçer. Asur egemeni ll. Sargon'un adadaki yedi kralın itaatini istemesinden, o dönemde Kıbrıs'ın kent devletleri şeklinde örgütlenmiş bir toplumsal sistem içinde yaşadığını, anlıyoruz. Bu dönemde, ilk defa Ledra adını da duymaya başlıyoruz. Yani günümüz Lefkoşa'sının öncülü kurulmuş oluyor.
Arada kısa bir Mısır ve batıya yürüyen Pers egemenliğinden sonra, ada Büyük İskender'in Makedonları'nın eline geçtiğinde, yıl MÖ 333'tür. İskender'in ölümü ile imparatorluğu generalleri arasında bölününce, MÖ 318'de Kıbrıs Mısır'a da egemen olan, Ptoleme'nin payına düşer. Uzun ve olaylarla yüklü üç yüzyıl ada Ptolemeler'in elinde kalır. Ta ki MÖ. 59'da, Romalılar adayı zaptedene kadar.
MS 395'te Bizans, arada kısa bir dönem Mısır ve sonra gene Bizans.
Derken, İkinci Haçlı Seferi esnasında, bir fırtınanın Aslan Yürekli Richard’ın nişanlısı ve kızkardeşini taşıyan gemileri getirip Limasol’a atması, o esnada Kıbrıs valisi iken isyan edip kendi kendini imparator ilan etmiş Bizanslı İsak Komnen’in, hanımlara kaba davranması ve Richard’ın gelip adayı işgali... Sonra da kendi ülkesinden bu kadar uzaktaki bir adayı yönetmesinin olanaksızlığı karşısında, Kıbrıs’ı Hospitalier Şövalyeleri’ne satması...
Şövalyeler, ortodoks olan ada halkını katolikliğe zorlayınca, adada kan gövdeyi götürür. O kadar ki, o güne kadar Pedias Deresi olarak bilinen dere, o olaydan sonra, Kanlı Dere diye anılmaya başlanır. Adada tutunamayacakları meydana çıkınca, anlaşılan ücretin bir kısmını ödemiş olan şövalyeler, Kıbrıs’ı geriye kalan parayı ödemesi koşulu ile, o sıralar Kudüs Krallığını yitirmiş olan Gui de Lusignan’a verirler... Ve Lüzinyanlar... Adanın uzun tarihinin, en müreffeh dönemi yaşanır... Kıbrıs, üç asır Lusignan krallarınca yönetilir...Ve Venedik yönetimindeki kısa süreden sonra, üç asırdan fazla Osmanlı, seksen yıl İngiliz... Üç yılcık Kıbrıs Cumhuriyeti... Ve sonrası, artık tarih değil, aktüalite!
ÜÇ AĞACIN ÖYKÜSÜ
AYYILDIZ'IN TARİHTEN DE ESKİ ÖYKÜSÜ
VE ÇAM AĞACININ HİKMETİ
Yıllar önceydi... Halikarnas Balıkçısı'nın, Anadolu Efsaneleri ile ilgili bir kitabından, antik dönemle ilgili birşeyler okumaktaydım. Bir sayfayı çevirince, karşıma bir şekil çıktı. Bu, eski bir bozuk para çizimiydi.Bir, "coin"... Üzerinde, aynen şimdiki Türk Bayrağı'nda olduğu gibi, hilal şeklindeki bir ay ile, beş köşeli bir yıldız, karşılıklı duruyor. Altında ise, " eski bir Kıbrıs parası" yazmakta. Evet... Antik dönemden kalma bir Kıbrıs parasının üzerinde, ay ve yıldız!
Önce, şaşkınlığa uğradım... Sonra, oturup bunun ne anlama geldiğini çözmeye çalıştım ve ortaya acaip bir hikaye çıktı:
Dostları ilə paylaş: |