(Gor/ Mezar’dan; konak, köşk anlamında)
|
Güldarah
|
Halifan
|
Halifelu
|
Kâmus (Ahlak, sabır anlamında)
|
Kârvansera
|
Köpeklu
|
Kûzegerân
|
Mamalu
|
Mezra-Cihan (Negade ile Çiyane arasında)
|
Mihmandar
|
Mirabad
|
Negade (Süryanİce Negadây)
|
Nerzemerz
|
Memmedşah
|
Nizamabad
|
Ohsar (Oksar)
|
Peyecik
|
Rahdehene
|
Sahsıtepe
|
ŞeRifüddin
|
Şeyh-Maruf
|
Taze-Kale
|
Tazekend-Cebel
|
Topuzabad
|
Zelîlân
|
|
|
Kadar Çayı’nın Kuzey Bölümündeki Köyler (Doğudan batıya doğru)
|
Acemlu
|
Ag Kale
|
Ağabeglu
|
Ağca Zive
|
Ataullah
|
Barani-bozorg
|
Baranî-Küçük
|
Biçenlu
|
Celalhankendi
|
Daşdurge (Daşdûrgezi)
|
Daşkesen
|
Derbeser (DerYaser)
|
Dilençi-Arhı
|
Dilme
|
Duşot
|
Durge-dib
|
Dûrge-vasat
|
Galalar (Kalehâ)
|
Garabulağ
|
Garadağ
|
Girdegird (Girde-gayıt)
|
Göl
|
Hacı-Firuz
|
HalEbi
|
Handeg
|
Hasanlu
|
Hasan-Nurân
|
Haydarabad
|
Hınhına
|
İsmailabad
|
Kehrize
|
Kuyuk
|
Lavaşlu
|
Memmedyâr
|
Memyend (Ambar, nimet yeri anlamında)
|
Saral
|
Şeydân (Şeytanabad; Süryânİce ŞeyNavâ’dır. “Şeyn ağaçlığı” demektir. “Şeytan” ile ilgisi yoktur)
|
Şeyh-Ahmed
|
Şirinbulağ
|
Şirvanşahlu
|
Sungar (Kartal anlamında)
|
Tabiye
|
Tazekend-dem
|
TehAb
|
Verme-Ziyar
|
Vezne
|
Yadgârlu/Yadigârlı
|
Yunuslu
|
Zinever
|
Zulmabad
|
|
|
Satılan Yedi Dank Hisseli Köyler
|
Ada
|
Girdegird (Girde-gayıt)
|
Kuyuk
|
Aliabad
|
Güldarah
|
Mamalu
|
Çaggal Mustafa (Çakal Mustafa)
|
HalEbi
|
Nerzemerz
|
Derbend
|
Halifelu
|
Piçik
|
Dilençiarhı
|
Hınhına (Hınahına)
|
Şeyh-Maruf
|
Kalelar
|
İsmailabad
|
Vezne
|
Gara Gessab
|
Kâmus
|
Yunuslu
|
Garne
|
Köpeklü
|
Zelîlân
|
Satılan bu köylerde, Karapapakların da hisseleri bulunmaktaydı. “Dehliz-Sulduz” köyünün Karapapakların mülkiyetinde bulunmadığını kaydetmek gerekir. “Kaçakaç, Gahtî-Bahalık/ Kıtlık ve iki yıl süren Kürt Maméş/ Mameş aşireti saldırıları” sırasında çok sayıda can kaybının yanı sıra, Karapapakların bir bölümü Sulduz’u terk ederek ülke içlerine göç etmiştir. Bu dönemdeki nüfus kaybı % 17’dir.
Karapapaklar, Sulduz’a geldikten sonra iskâna esas olmak üzere, aileler mensup oldukları sekiz aşiret esasına göre taksim edildi. Tarıma yatkın olanlar özellikle Deşt-i Mahur, Sarı-Torpaq/ Sarı-Toprak ve dağ eteği bölgelerine yerleştirildi. Hayvancılıkla meşgul olanlar, Kara-Torpaq/ Kara-Toprak’ı seçti:
Terkâven boyu köyleri
|
Bu boy iki kısma ayrılmıştır. Bir bölümü Negade ve Çiyane, diğer bölüm Zulmabad ve Ağabeglü’ye yerleşmiştir. Daha sonra Durge ve Daş-Durge isimli iki köy daha kurdular. Durge adı, “Dur gel” anlamındadır.
Zulmabad köyü daha önce Kale Kûhî’de, Dilme’den sonra ova istikametindeki Karakuyruklu adı ile tanınan bölgedeydi. Daha sonra Acemlu’nun güneyine, KAdar çayı kenarına 300 m mesafeye nakledildi. Ş. 1348/ 1969 yılında sel felaketine maruz kalınca, Acemlu’nun doğusuna taşındı. Hali hazırdaki adı İmamkendi’dir. (İmamköy).
|
Saral boyu köyleri
|
Dilme, Ak-Kale, Gönî, Hac-Firuz, Şeyh-Ahmed ve Saral
|
Çahırlu/ Çakırlu boyu köyleri
|
Ferruhzad, Topuzabad ve ŞeRifüddin
|
Can Ahmedlu boyu köyleri
|
Hasanlu, Eminlu, Şeytanabad/ ŞeyNavâ (Yeni adı Talegan/ Taligân) ve Verme-Ziyar. Verme-Ziyar; Tazekend ve Hasanlu gölü arasındadır.
|
Ulaşlu boyu köyleri
|
Şikârçiyan (Şikârgerân), Ceritabad, Köpeklu, Şefî-Kale, Teze-Kale ve Deşt-i MaHur
|
Araplu boyu köyleri
|
Rahdehene, Sungar, tabiye ve Tepe-Mahur
|
Şemseddinlu boyu köyleri
|
Muhammedşah, Gorhane ve Çaggal-Mustafa
|
Kazak boyu köyleri
|
Halifelu, Şeyh-Maruf ve Ada
|
Bu boyların içerisinde sadece Şemseddinlular dağılmamış, tamamı kendilerine ait köylerde kalmaktadır. Diğer köylerde Karapapak boyları karışık oturmaktadır. Yukarıda isimleri verilen köylerin yanı sıra, daha sonraları yeni köyler kurulmuş, bazı köyler terkedilmiştir.
Urumiye Gölü’nde daha önce Şahi adını taşıyan bugünkü İslami Adası üzerinde altı köyden ikisi Borçalu ve Kıpçak adını taşımaktadır. Bunlar Karapapak ili ile alakalı köylerdir. Erak kentine bağlı Bozçalu isimli bir köy daha vardır. Daha önce izah edildiği üzere, bu köyün bulunduğu bölgede yoğun Karapapak bulunmamakta, varsa da az sayıdadır. (“Urumiye Şehr-i Milel ve Ferhenghâ/ Uluslar ve Kültürler Kenti Urumiye”, Risâlet Gazetesi, s.4; Abbas Caferi, GîtaşiNaSi İran, s.86)
*
I. Dünya Savaşı yıllarında Ermeni ve Asuriler, Amerika, Fransa, İngiltere ve Rusya’nın desteği ile Güney Azerbaycan’ın Urumiye mıntıkasında Federal Hıristiyan Ermeni-Asuri/ Süryani devleti kurmak için çalışmalara başladılar. Ekim 1917 devrimi nedeniyle Ruslar bölgeden ayrılırken silahlarını götürmediler. Bu silahlarla güçlenen, daha önceki “Recep Bey, Cilolu hareketini yapan Ermenilerdir ve çoğunluk olan Ermenileri destekleyen ise Asurilerdir. Sizin yazdığınız bilgide ise hareketin yularının Asurilerin elinde olduğu vurgulanıyor. Bu konuda ve Güney Azerbaycanlı Tohid Melikzade bir doktora tezi yaptı ve onu İran’da yayınladı. Bu bölüme tekrar eğilmeniz iyi olur düşüncesindeyim.” Cilo dağı yöresinde ikâmet ettiklerinden dolayı halk tarafından “Cilolu” adlanan Ermeniler ikamet yerlerinden ötürü Cilo da denen, Osmanlı topraklarından İran’a geçen ve Asuriler, soydaşları olan diğer Asuri ve Keldanilerle birleşerek, Ermenilerle işbirliğine girmişlerdir. İngiliz ve Amerikalılar, kurulması planlanan küçük, ancak stratejik konumu mükemmel Asur-Ermeni devletçiği ile yakından ilgilenmiş ve desteklemişlerdir. Bu arada Asuri dinî lideri Başpiskopos Bünyamin Mar Şemun (Biniamine Mar Chimon), Şakak Aşireti lideri İsmail Han Simko’yu ve süvari gücünü kullanmak istemiştir. Mar Şemun, İsmail Ağa ile görüşmek üzere sözleşmiş, 1917 (25 İsfend 1296) tarihinde Köhneşeher’de buluşmuşlardır. Mar Şemun, görüşme sırasında İsmail Ağa tarafından öldürülmüştür. Bu nedenle ayyuka çıkan olaylar sırasında Urumiye Gölü’nün güneyinde yaşayan Karapapaklar da kısmen zarar görmüştür. Asuri ve Ermeni liderlerin tahriki ile Afşar Türkleri’nin ağırlıkta olduğu Urumiye kent merkezinde 12 gün süreyle Türklere yönelik Ermeni ve Asuri katliamı devam etmiş evler, mağazalar, ambarlar, depolar talan edilmiştir. Karapapaklar, İsmail Ağa Simko olaylarını “Gaçagaç/ İsmail Ağalıg/ İsmail Ağa Gaçagaçı” olarak hatırlamaktadır. Urumiye ve bölgedeki Türkleri, Ermeni-Asuri soykırımından Osmanlı Türk askerleri kurtarmıştır. bkz.→Ermeniler; Batı Azerbaycan BV; Küresinli İli
Öte yandan İran genelinde 1919 yılında yaşanan “Gáhtî/ Bahalık” adı verilen kıtlık yılları, Sulduz mıntıkasında da olumsuzluklara neden olmuştur.
*
Karapapaklar bölgeye yerleşmeden önce Piran aşiretleri, Piranşehr ve Negade mıntıkasında oturan Mamaş/ Mameş aşiretine saldırarak katliam, soygun ve talan faaliyetinde bulunmuştur. Kaçabilenler çevredeki aşiretlere iltica etmiştir. Bu olayların hemen ardından Karapapaklar Sulduz’a yerleşince, Mameş Aşireti Reisi Perut Ağa, İlhan Naki Han’a sığınarak, başlarına geleni anlatmış ve himayesini istemiştir. Naki Han, Mamaş ماماش / Mameş مامش aşireti reisinin vaziyetini mektupla Saltanat Naibi’ne arz-ı hâlde bulunmasına aracılık etmiştir. Bu mektup üzerine Abbas Mirza Kacar kendisine hilat göndermiştir. Böylece Mamaşların Karapapakların himayesine girmesi resmileşmiştir. Aradan yıllar geçmiş, Kürtler ayrılıkçılığı körükleyen mihrakların bilinen oyununa gelerek, bağımsızlık sevdasına düşmüştür. Ne yazık ki Mamaşlar, diğer Kürt aşiretleri ile ittifak ederek, yıllarca ekmeklerini yedikleri Karapapak köylerine saldırmış, evlerini, mallarını talan etmiş, yüzlerce Karapapak’ı öldürmüştür. (Mehdi Rızavi, s.67)
Kürtlerin Karapapak köylerine saldırıları iki yıl sürmüş, çok sayıda köy yakılmış, yıkılmış ve talan edilmiştir. Yüzlerce Karapapak’ın kanına girmişlerdir. Kürt/ Mamaş saldırılarından ötürü meydana gelen nüfus kaybı konusunda daha önce bilgi verilmişti.
Cereyan eden bunca olaydan sonra Sulduz’un imarı, huzurun tekrar tesisi yıllar almıştır. Karapapak halkı Sulduz’a “Xeyrin axiri, şərrin әvvәli” adını takmıştır. Karapapaklar arasında, yaşanan benzeri olumsuzluklar nedeniyle; “Kürdün çörәyi diz üste olar, ayağa duranda tüşәr yerә”, “Kürdün çörəğini ye, evində yatma”, “-Qorx o gündәn, şah qapısın Kürd ala!; - Qorx ki, şahın özü dә Kürd ola”, “Qorxusan islana Kürd’ün gözeli?” gibi deyimler, tabirler bu dönemde yaygınlaşmıştır.
Karapapaklar, rejim değişikliğinden sonra parlamentoya Negade’den Ali Perizad’ı milletvekili olarak gönderdiler.
Gelenek görenek
Nevruz Bayramı’na büyük önem atfeden Karapapaklar, İsfend ayını “Bayram Ayı” olarak kabul etmektedir. İsfend ayının birinci Çarşambasını “Yalançi Çərşəmbə/ Düruğ-gû”, ikincisine “Doğurçi Çərşəmbə/ Doğrucu Çarşamba/ Rast-gû”, üçüncüsüne “Siyah”, dördüncüsüne “Ecir/ Suri” adı verilmektedir.
Birinci Çarşamba günü dam veya bir tepe üzerine ateş yakarak üzerinden atlarlar ve silah atarlar. Üçüncü Çarşamba günü, yıl içerisinde yakını vefat edenler, meyve ve tatlı sinisi hazırlayarak kabristana ziyarete giderler, fatiha-i şerif okurlar, meyve ve tatlıları fukaraya dağıtırlar. “Əcir veya Sûrə Çərşəmbəsi” adı verilen son Çarşamba günü (Salıyı Çarşambaya bağlayan gece) herkes yeni elbiselerini giyer, “həlhələ” adını verdikleri şadlık, mutluluk naraları atarlar, yaktıkları meydan ateşlerinin üzerinden atlarlar. Ayrıca, eş-dost ziyaretine giderler. Süryaniler “həlhələ”ye “haləluya” derler ki, bu da “həlhələ” kökenlidir. Son Çarşamba sabahı Güneş doğmadan önce kadınlar ve çocuklar dere ve nehir kenarına giderek ellerini yüzlerini yıkarlar, testi ve bakraçlarını doldurarak, Tanrı’dan yeni yıl için dilekte bulunurlar.
Kurban Bayramı’nda, kurban eti fukaraya dağıtılır. Ramazan Bayramı’na pek ehemmiyet verirler, akraba eş-dost ziyareti ihmal edilmez.
Kız istemede dünür başının önemi büyüktür. Ailelerin uygun görmesinin ardından, tatlıların ve şerbetlerin ikram edildiği söz kesme merasimi düzenlenir. Rejim değişikliğinden sonra “Siga akdi” yapılmaya başlanmıştır. Ailelerin kararlaştırdıkları gün düğün merasimi başlar, yönetimin müsaade ettiği kadarıyla sazlı-sözlü düğün yapılır, ayrıca at yarışları düzenlenir.
İlk çocuğun doğumu, büyük mutluluktur. Aile ve yakınları eğlence düzenler, akraba ve dostları hediyelerle buna katılırlar. Erkek çocuğun sünnet töreninde de eğlence düzenlenir, yakınlarınca hediyeler sunulur.
Cenaze törenleri, ölülerin yıkanması ve defnedilmesi İslami gelenek üzere düzenlenir. Cenaze sahipleri, eş-dost ve akrabalarca yalnız bırakılmaz. (İrec Afşar Sistani, Îlhâ, Çâdurnişînan…, 1. cilt, s.174, 177-178)
*
Karapapakların ana dili Türkçe’dir. Halen eğitim nedeniyle okulda Farsça okuduklarından iki dilli Hale gelmişlerdir. Komşulukları nedeniyle Kürtçe bilenler de vardır. Ancak televizyonların uydu yayınları nedeniyle, tüm dünyada olduğu gibi bölge insanları da yurtdışı yayınları yakından takip etmektedir. Karapapakların oturduğu Sulduz bölgesi de buna dâhildir. İnternet ve televizyon, Türk kültürünün yaygınlaşmasında büyük etken olmuştur. Karapapak ağzına örnek olması için bir iki manzume aşağıda verilmiştir.
Avukat Muzaffer Şamiloğlu tarafından Çıldırlı Aşık Alişan’a ait Sazlısuköylü Erturan Düzülütaş’tan derlenen bir Karapapak manzumesi. Bu manzume, Muzaffer Bey’in dostu olan Tuncer Tazegül Bey’den 1999 yılında not edilmiştir. “Ay Lələ” başlığı altında bu manzumenin değişik versiyonlarına internet sayfalarında da rastlanmaktadır:
Karapapak’ın Çoğdan Ölmüş Lelesine Seslenişi
veya
Ay Lələ!
Bir başını qaldırasan, baxasan
Mən cavanı bir görəsen ay lələ
Lazımdı ki dil deyif ağlayasan
Maa məzər örüyəsən ay lələ
Yetmiş ildi arvada ər-idim mən
Sər keçinən sərlərə, sər-idim mən
Bu on ildi qocaldım, əridim mən
Bir beçəra hala düşdüm ay lələ
Cavanlığım, iyitliğim dildəydi
Höykürüşüm ildirimdə, seldəydi
Bilmərəm ki, maa nə nəzər dəydi
Öz dediğim eşitmirəm ay lələ
On putu mən zırt deyin qaldırardım
İyitlərin gözünnən anlayardım
Bir birəyə, on yorğan yandırardım
İndi burnum çəkəmmirəm ay lələ
Mənim dərdim, çəkilesi dərd deyil
Öz öyümün özgəsiyəm, ele bil!
Oğul-uşağ, torunnarım, qaynımgil
Məni yaman budayollar ay lələ
“Can!” deyirəm, çor deyillər, söyüllər
Danışdıreyr, həm üstümə güleyllər
Durdux yerdə birdənbirə döyellər
Yetişən tükümü dideyr ay lələ
Toyuğ, cücə yan yörəmi eşəyir
Sərçə quşdar ağ başımı qaşıyır
Oğul-uşağ qavağımda işiyir
El içində irbət oldum ay lələ
Nə oldu ki, dəngil-divan dəyişdi?
Ol devranım bir soluğ kimi keçti
Annameyrəm nə nağıldı, nə işdi
Otduğ yerdə züy gedirəm ay lələ
*
Tebriz, daha geniş ifadesiyle Güney Azerbaycan sosyo-ekonomik tarihinde önemli bir yere sahip olan Tebriz’de kıtlık yıllarında cereyan eden Zeynep Paşa Ayaklanması’nın, Karapapak Türkleri’ne yansımasını vurgulaması nedeniyle bu manzume (terci-i bend) oldukça önemlidir:
Zeyneb Paşa əlde zopa
Üz qoydu bazar üstünə
Dostları ilə paylaş: |