Dr. Recep Albayrak Türklerin İranı



Yüklə 8,05 Mb.
səhifə103/411
tarix01.01.2022
ölçüsü8,05 Mb.
#105928
1   ...   99   100   101   102   103   104   105   106   ...   411
İranlıların başlarının әngәliyәm mәn,

Hәrkәs bilüri Mәmmmәdәliyәm mәn.

(Sabirvari bir manzume)

Muzaffereddin Şah’ın ölümünden sonra oğlu Muhammed Ali Mirza Şah oldu. Meclisin, anayasanın ve meşrutiyetin hâmisi olacağını vaadetti. Hicri 29 Şaban 1325/ 07 Ekim 1907 tarihinde Kanun-u Esasi’nin tamamlayıcı maddelerini imzaladı. Verdiği sözün aksine, açıkça Meşrutiyet’e karşı olduğunu söyleyen hocası Güney Rusya Musevilerinden Şapşal’ın tahrikine kapılarak, Rusların da yardımı ile meclisi topa tutturdu ve kapattı. Hürriyet taraftarlarından bir grup, İngiliz elçiliğine sığındı. Bir kısmı yakalanarak Bağ-ı Şah’ta zindana atıldı. Bunlardan bazıları Şah’ın emriyle öldürüldü.

Çok geçmeden bütün Vilayetler, özellikle Azerbaycan halkı Settar Han Serdarı Millî liderliğinde Muhammed Ali Şah’a karşı ayaklandı. Ayaklanma ve muhalefet hareketleri tüm ülkeye yayıldı. Hürriyet taraftarı ve Meşrutiyetçilerin ayaklanması kanlı çatışmalara neden oldu. Şah istifa etmek mecburiyetinde kaldı. H/K. 1327/ 1909 tarihinde ülkeden çıkarıldı.

Muhammed Ali Şah, sonraları şikâyet ederdi, “Tebrizliler benim ne veliahdlığımı kabul ettiler, ne de şahlığımı”. Muhammed Ali Şah’ın iktidardan düşmesi indirilmesi ile ilgili olarak Kacarlar arasında bir söz dolaşmaktaydı; “Muhammed Hasan Mirza’nın anası Prenses Emine Hanım, Kacar hanedanının asıl kurucusudur. Çünkü onun yüksek zekâ ve derin düşüncesi sayesinde Ağa Muhammed Han taht-tac sahibi olabilmiştir. Emine Hanım, çocuklarına şöyle vasiyet etmiştir: ‘Her zaman veliahdları, anaları da Kacar olan prenslerden seçin’”. Lakin Muzaffereddin Şah’ın oğlu Muhammed Ali Mirza’nın anası baba tarafından Kacarlardan değildi. Mirza Taki Han Emir Kebir’in kızıydı. Yani Muzaffereddin Şah, halasının kızıyla evlendirilmişti. Kayınpederi Kacar değildi.

İran Şahlarının sürgüne gönderilmesi veya İran’dan ayrılması geleneği, Muhammed Ali Şah ile başlamıştır. Daha sonra tahta oturan oğlu Ahmed Şah, Kacarları tahttan uzaklaştıran Rıza Han ve oğlu Muhammed Rıza’nın kaderi de sürgün ve kaçış olmuştur. (Cәmil Hәsәnli, I. Bölüm)
Ahmed Şah (1909-1925):

Muhammed Ali Şah’ın istifasının ardından 11 yaşındaki oğlu Ahmed Mirza tahta oturdu. Onun döneminde Avrupa’da I. Dünya Savaşı (1914-1918) başladı. İran, tarafsızlığını ilan etti. Ancak İran toprakları işgal edildi. Özellikle Azerbaycan büyük hasar gördü. Yabancılar ülkenin iç işlerine müdahale ettiler.

İran’da fiilen Gaznelilerden beri devam eden Türk hâkimiyetinin son temsilcisi Kacar hanedanlığı, 09 Aban 1304 /1925 tarihinde Rıza Han Savadkûhi/ Pehlevi eliyle sona erdirildi.

Bu dönemde Britanya İmparatorluğu’nun pazarı her geçen gün daralmaktaydı. Muhafazakâr hükümet, İskandinavya’dan Türkiye’ye uzanan devletçikleri kullanarak, Rusya’ya karşı antikomünist bir kuşak oluşturmayı amaçlıyordu. Haliyle İran bu kuşağın devamıydı. Daha sonraları “Yeşil Kuşak” adı ile renklendirilecektir. Vüsukud-Dövle’nin, 1919 yılında İngilizlerle yaptığı anlaşmanın muhalif milletvekilleri nedeniyle yeni mecliste onaylanmayacağının anlaşılması üzerine, buna bir çare bulunmalıydı. Yeni hazırlanacak planla para harcamadan İranlıların eliyle bir antikomünist kuşak kurulacaktı. Böylece Hindistan elde tutulacak, savaşın yeni avı Mezopotamya olacaktı. Nasıl olsa zengin petrol yataklarına sahip olan İran’ı da kontrol altına alacaklardı. Yeni planın uygulamaya sokulmasına karar verildi; İran’da Kacar hanedanı yönetimine son vererek, askerî ve siyasi sonuçları olan bir devrim gerçekleştirilecekti. “Rıza Han Maksim” adıyla tanınan Savadkûhlu “Rıza Han Mirpenc Kazak”ın askerî bir devrim yapması uygun görüldü. En münasip başbakan adayı, İngiliz yandaşı Seyyid Ziyaeddin Tabatabai idi.

Sultan Ahmed Şah Kacar, Londra’da, İngilizlerin bütün baskı ve oyunlarına rağmen, İran’ı İngiltere’nin sömürgesi haline getirecek anlaşmaya şiddetle karşı çıktı ve imzalamadı. İngilizlerin rüşvet dağıttıklarını kastederek, “Kime para dağıttıysanız, anlaşmayı ona imzalatın, benim imzalamam söz konusu değil. İsviçre’de Lahana satmayı, yoksul ülkemi satmaya tercih ederim” dedi. Bu sözünden sonra İngilizler, Sultan Ahmed Şah Kacar’ı tahttan uzaklaştırmak için operasyona hız verdiler.

Kuzeydeki İran Kazak süvarilerinin komutanı Rıza Han Mirpenc, Ş.03 İsfend 1299/ 1920 tarihinde Tahran’a hareket etti. Tahran’a intikal ettiğinde başkentin yönetimini ele aldı. Bu devrim, “03 İsfend Kûdetası” adıyla tarihe geçti.

Müşirüd-Dövle kabinesi, Şemsi 03 Akreb 1299/ 1920 günü istifa etti. Müşirüd-Dövle’nin istifasından sonra, Şemsi 05 Hût 1299/ 1920 günü sabahı Başbakan Seyyid Ziyaeddin’in hazırladığı bir kararname ile Rıza Han Mirpenc Kazak’a, Serdarı Sipeh/ Başkomutan unvanı verildi. Bu yazıyı alan Rıza Han’a, “Bu ferman, dün Şah tarafından Ferruhabad sarayında hazırlandı” dedi. Seyyid Ziya, 05 İsfend-08 Hordad 1300/ 1920-1921 tarihleri arasında üçbuçuk aya yakın bir süre başbakanlık yaptı. Seyyid Ziya, Rıza Han’ın iktidar koltuğuna oturabilmesi için uygun zemin hazırlamakla görevli bir şahsiyetti.

Millî Şura Meclisi’nin, 09 Aban 1304/ 1925 tarihindeki dokuzuncu oturumundaki muvafakatıyla hazırlanan maddenin kabulü ile Ahmed Şah hal’ edilip indirilip, Kacar hanedanı yönetimine son verildiği ilan edildi. Ardından Başkomutan Rıza Han, hükümet başkanlığına getirildi. Ş. 15 Azer 1304/ 1925 tarihinde kurucu meclis göreve başladı.

Kurucu Meclis, Ş.21 Azer 1304/ 1925 tarihindeki dördüncü toplantısında, Anayasa’nın tamamlayıcı 36, 37 ve 40. maddelerini değiştirerek, saltanatı Ahmed Rıza Han ve onun erkek neslinin uhdesine verdi. Ahmed Rıza Han, Ş.04 Ordubehişt 1305/ 1926 günü resmen tac giydi. Muhammed Ali Şah’ın kız kardeşi, Sultan Ahmed Şah’ın halası Prenses Fahrüs-Saltana’nın, Kacar tacını çalmakla suçladığı Rıza Han Savadkûhi, bu suçlamaya şöyle cevap verdi; “Xanım, mәn Qacar’ın tacını oğurlamadım: tac düşmüşdü küçәyә, onu götürüb qoydum öz başıma”. Bundan sonra ağır bir dönem başladı. Daha önce payitah olmuş, bilahare veliahdların yöneticilik yaptığı Tebriz, Darüs-Saltana (Veliahdların yönetim merkezi) olma özelliğini yitirmiş, yeni devrim günlerini 25 yıl beklemek durumunda kalmıştır. (Cәmil Hәsәnli, I. Bölüm)

H/K.1243/ 1828 yılında imzalanan Türkmençay Antlaşması ile yürürlüğe giren gazavet-i konsoli/ kapitülasyon yükümlülüğü, Ş. 1306/ 1927 tarihinde zahiren kaldırıldı.

İran, Ş. 1308/ 1929 tarihinde uluslararası gümrük, uyuşturucu maddelerin sınırlandırılması anlaşmalarına katıldı ve komşu devletlerle kontratlar imzaladı.

Rıza Şah’ın saltanatının sonuna doğru 1939 yılı ortalarında Avrupa’da II. Dünya Savaşı patlak verdi. Rusya ve İngiltere, İran’ın aldığı tarafsızlık kararını bozarak, kuzey ve güney sınırlarını işgale başladı. Güney Azerbaycan Ruslar tarafından işgal edildi.

Ahmed Rıza Şah, Ş.25 Şehriver 1320/ 1941 yılında istifa etti ve Moris adasına sürüldü. Daha sonra Güney Afrika’nın Johannesburg kentine gönderildi. Bu kentte 70 yaşında Ş.04 Mordad 1322/ 1943 yılında öldü.

Ahmed Rıza Şah’ın istifasından sonra, 01 ocak 1926 tarihinde veliahd ilan edilen oğlu Muhammed Rıza tahta geçti. Müttefikler, Muhammed Rıza Şah’ın tahta çıkışının ilk günlerinde ülke topraklarının bir bölümünü, bu cümleden Güney Azerbaycan’ı da işgal etti. (İrec Afşar Sistani, Nigahi be-Azerbaycan-ı Şarki, s. 179-188, 191-193; Cәmil Hәsәnli, I. Bölüm) bkz.→ Türkmenler

*

Kacar/ Kacer il/ ulusu Safevi, Afşar, Pehlevi ve bugün İran devletinin yönetiminde, ülkenin siyasi, ekonomik ve kültürel yaşamında hep etkili olagelmiştir. Kacar ili İran, Kafkasya ve Anadolu Türkleri’nin etnogenezine de katkı sağlamıştır. İran’daki varlıkları ve etkileri hiç eksilmemiştir.



Millî Şura Meclisi’nin, 09 Aban 1304/ 1925 tarihindeki dokuzuncu oturumunda Ahmed Şah hal’ edilip indirilip, Kacar hanedanı yönetimine son verilmiştir. Ancak İran’daki güçlü Kacar varlığı ve aralarında yakın akrabalık ilişkisi bulunan Şahseven ve Kara-Koyunlu illerinin yanı sıra, inanç ortaklıkları olan Kızılbaş/ Goran Kürt topluluğunun tepkisinden çekiniliyordu. Diğer yandan Kacar hanedan üye ve ailelerinin çok kalabalık olması nedeniyle İran’dan çıkarılıp sürgüne gönderilmelerine de cesaret edilemedi. Bunu Pehlevi hanedanı kurucusu Rıza Han’ın gündeme getirmesi ailevi nedenle de söz konusu değildi. Sadece yayınladığı bir fermanla; “Kacar hanedanı kanı taşıyan hiç kimsenin Taht-ı Tavus’a oturamayacağı”nı kanunlaştırdı. (Sürgündeki Prenses Süreyya, s.210-211,216, 227, 299)

Kacar hanedanı ve ili, akrabaları olan Kara-Koyunlu ve Şahsevenlerle, kendilerine yakın olan Kürt Gôranlar, Pehlevi hanedanını hiçbir zaman içlerine sindiremedi. Pehlevi ailesi, Kacarları halkın gözünden düşürmek için tüm propaganda usullerini uygulamasına rağmen onlardan bir türlü vazgeçemedi. Çünkü İran tahtının Kacarsız devam etmesi büyük risk taşıyordu. Sarayda muhakkak Kacar prensesleri, tahta oturma şansı olmasa da Kacar hanedanı torunları olmalıydı. Pehleviler buna hep riayet ettiler. Hem Kacarları kötülediler, hem de Kacar prensesleri ile evliliği sürdürdüler.

Türkiye’de yazılan İran ile ilgili kitaplardaki Kacarlar konusundaki bölümlerde Pehlevi propagandasının izlerini görmek mümkündür. Feth-Ali Şah’ın torunun oğlu (Feth-Ali Şah oğlu, Abbas Cilve oğlu, İskender Mirza oğlu) Dr. Kulu Mirza Kacar, bu hususu şöyle açıklıyor: “Nәyniyax, qәlәm düşmәn әlindәdi”(Dr.Hamit Cilveger, Azerbaycan Folklor Derlemeleri)

İslam Ansiklopedisi’nin (MEB) “İran” maddesinde, Kacarlar hakkında Pehlevilerin sürdürdüğü aleyhte propagandanın tesiri net olarak görülmektedir: “Kaçar aşiretinden olan Ağa Muhammed Han, bütün imparatorluğu büyük bir namertlik ve zulüm ile nüfuzu altına aldı”. Ortada ne Zend, ne de Afşarların herhangi bir varlığının bulunmadığı bir dönemde Ağa Muhammed Han ne yapsaydı? Onun sayesinde İran dağılmaktan kurtuldu. Bu hezeyanın, Zendlerin Ari soylu kabul edilmesi, Kacarların ise Türk olmasından mı kaynaklandığına bakmak lazım. Neymiş, Ağa Muhammed Han Zendlilere çok sert davranmış. Şu hususu hatırlatmakta yarar vardır; İktidardaki Zend hanedanı, Ağa Muhammed Han’ı büyüdüğünde Şahlık talebinde bulunmaması için hadım ettirmişti. Ağa Muhammed Han, kendisini hadım ettiren Zendlilere nasıl davranmalıydı? Bırakın Ağa Muhammed Han Kacar’ın yaşadığı travmayı ve içinde bulunduğu psikolojiyi, günümüzde birini eleştirdiğinizde, sizi kanlı bıçaklı düşman ilan edebilmektedir. (İslam Ansiklopedisi, MEB, “İran” maddesi, Tarihî ve Etnografik Bakış, s.1025)

Aryaistlerin aleyhte yürüttüğü propagandalara rağmen, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Türk Aleminde halkına en yakın hanedan Kacarlar olmuştur. Türk il/ ulusları, Kacarları bugün bile hayırla yad etmektedir.

Dr. Muhammed Musaddık döneminde, Kacar hanedanının tahta tekrar geçme umudu belirmişti. Musaddık’ın hem anası, hem de eşi Kacar hanedanındandı. Babası Mirza Hidayetullah Han da soylu bir kişiydi. Dr. Muhammed Musaddık’ın, Pehlevileri uzaklaştırıp, Kacar tahtını canlandırması veya cumhuriyet kurma ihtimali, Muhammed Rıza Şah’ın korkulu rüyasıydı.

Muhammed Rıza Şah’ın ilk eşi, 16 Mart 1939 tarihinde evlendiği Mısır Kralı Faruk’un kız kardeşi, İngiltere’de eğitim görmüş olan -Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunlarından Fevziye’dir. Fevziye, 1940 doğumlu Prenses Şahnaz Pehlevi’nin anasıdır. İkinci eşi(1951), Lor-Bahtiyari aşireti hanının kızı Prenses Süreyya İsfendiyari’dir. Kendisine çocuk veremeyen Prenses Süreyya’dan ayrıldıktan sonra, gene Kacar hanedanına yöneldi. Tebriz’de oturan Kacarların tanınmış ailelerinden Dibaların kızı Farah ile evlendi(1959). Farah da Kacar çizgisinden sapmadı. Oğlu Veliahd Prens Ali Rıza’yı, aynı zamanda akrabası olan Kacarların varlıklı ailelerinden Zencanlı İtimadiyelerin (İtimadiyan) kızı Prenses Yasemin ile evlendirdi. Pehlevilerin eşlerini ısrarla Kacarlardan seçmesinin asaletle ilgili şuuraltı nedenleri olmalıdır. Ancak ne Farah Diba’nın, ne gelini Yasemin’in, ne de bunların çocuklarının Kacar soylu olmaları nedeniyle tahta geçemeyecekleri hususu dillendirilmedi. Kanuna rağmen, Prens Ali Rıza veliahd ilan edildi. Velhasıl Farah Diba ve gelini Yasemin, sanki Kacar değilmiş gibi davranıldı. Farah Diba’nın anası Azerbaycan’ın Sadat-ı Tabatabai Alevi hanedanından, yani Tabatabai Alevi Seyyidelerindendir. Varlıklı bir aile olan Tabatabailer, ekiden beri Azerbaycan’da mütedeyyin, sofraları misafire açık, hayırsever insanlar olarak tanınır. Farah’ın Muhammed Rıza ile evliliğinden; Rıza Sirus (30 Ekim 1960), Farahnaz (12 Mart 1963), Ali Rıza (28 Nisan 1966) ve Leyla (27 Mart 1970-10 Haziran 2001) isimli çocukları oldu. (Dr.M.Cevad Meşkûr, s.B)

Kacarların sadece Tebriz ve çevresindeki nüfusları bir milyona yakındır. Tahran ve İran geneli hesap edilirse, bu rakam artacaktır. Tebriz’in Rasta-Küçe, şehir merkezinde bin civarında sokağı bulunan Deveçi ve Rüştiye mahallelerinin tamamında Kacar aileleri oturmaktadır. Tebrizliler bilir. Deveçi zaten kentin yarısı demektir. Rasta-Küçe, Deveçi ve Rüştiye mahallerinin resmi nüfus sayımına bakıldığında, şehirde oturan Kacarların sayısı hakkında doğruya yakın bilgiye ulaşılacaktır. Azerbaycanlılar, özellikle Tebrizliler ve Şahsevenler Kacar şehzadelerine, bu kelimenin kısaltılmışı ve muhaffefi olan “Şazda” diye hitap etmektedir. “Şazda” unvanı taşıyan Kacar ileri gelenleri, “Kacarları Tebriz’den çıkarsanız, Tebriz boşalır” derler. (Dr. Hamit Cilveger, Azerbaycan Folklor Derlemeleri)



Kacar hanedanının Prens Abbas Mirza’ya dayanan güçlü bir kolu da Kuzey Azerbaycan/ bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti’ne yerleşmiştir.
Kacar İli Aşiret, Cemaat ve Aileleri



Yüklə 8,05 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   99   100   101   102   103   104   105   106   ...   411




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin