24.Isfahan Bölge Valiliği
استان اصفهان
Merkezi: Isfahan
دلم مي خواهد به اصفهان بر گردم
به آن دنياى نصف جهان بر گردم
به آن شهركه خيال دنيا
به ديارى كه ازآن عاشقان برنمى گردم
Dilem mîhâd be-Isfahan ber-gerdem
Be-ân dünya-yı nısf-cihân ber gerdem
Be-ân şehr ki hıyâli dünya,
Be-diyâRi ki ez-ân âşigân ber-nemî-gerdem
Gönlüm Isfahan’a dönmek istiyor
Orası ki dünyanın yarısıdır
O şehir, hayallerin bittiği yerde dünyanın gerçeğidir
O yerden benim gibi aşıklar geri dönemez
Melik’üş-Şuarâ Bahar
Isfahan Bölge Valiliği, Orta İran’dadır. Doğusunda Yezd, batısında Merkezî, Loristan, Çahar-Mahal u Bahtiyari, Kûhgiluye vu Buyer-Ahmed, kuzeyinde Simnan ve Kum, güneyinde Yezd, Fars ve Kûhgiluye vu Buyer-Ahmed bölge valilikleri bulunmaktadır.
Isfahan Bölge Valiliği’nin merkezi olan Isfahan kentinin, Hz. Nuh oğlu, Sam oğlu, Feluc oğlu Isbahan (Isbahân bin Feluc bin Sam bin Nuh) tarafından kurulduğu ve ona nispet edildiği rivayet edilir. (Mehr’üz-Zaman Novbân, Veche Tesmiye Şehrhâ ve Rustahâ-yı İran, s.19)
Isfahan, Safevi döneminde İran’a payitaht da olmuştur. H/K. 1001/ 1593’te Şah Abbas, ülkenin güvenliğini dikkate alarak, payitahtı başkenti Kazvin’den Isfahan’a nakletmiştir.
Isfahan Bölge Valiliği topraklarında bir milyon civarında Türk yaşamaktadır. Yerli Türklerin dışındakiler Azerbaycan ve diğer Türk mıntıklarından çalışmak için bölgeye gelip yerleşenlerdir.
*
“Azerbaycan Millî Hareketi” üyesi oldukları gerekçesiyle Erdebil’de tutuklanan şahıslardan ötürü Isfahan Üniversitesi’nde okuyan Türk öğrenciler bildiri yayınladı.
Bildiride, Türkçe eğitim isteyen Türkler üzerinde siyasi, ekonomik ve kültürel baskıların kaldırılmasını isteyen Erdebilli Asker Ekberzade, Hüseyin Hüseyni, Behruz Alizade, Erdeşir Kerimi Hıyavi, Vedud Saadeti ve Rahim Gulami’nin tutuklanması kınandı. Adil olmayan ve insan haklarına aykırı olan tutukluluk hallerinin kaldırılması istendi.
Bahsekonu şahıslar, Erdebil Devrim Mahkemesi I. Şube’since beşer yıl hapse mahkûm edildiler. Asker Ekberzade Zahedan, Hüseyin Hüseyni Kirman, Behruz Alizade Bocnurd, Erdeşir Kerimi Hıyavi Hürmüzgan, Vedud Saadeti Simnan, Rahim Gulami ise Hemedan hapishanelerine gönderildi.
Bildirinin altında İsfahan’daki üniversitelerden; Dânişgâh-ı Isfahan, Dânişgâh-ı Ulum-u Pezeşkî Isfahan, Dânişgâh-ı Sәnәti Isfahan, Dânişgâh-ı Sәnәti malik Әştәr/ Şahinşәhr, Dânişgâh-ı Hünәrhâ-yı İslami Isfahan, Dânişgâh-ı Muhacir, Dânişgâh-ı Gayr-ı İntifâî Şeyx Bahai’de okuyan Türk öğrencilerin imzası bulunmaktadır”. (http://isfahan-tr.blogspot.com, Mehran BahaRi, 22 Şubat, 2009)
Azerbaycan Meselesi “Râste Hüseyni” Gibi*
Yazan: Seyyid Haydar Bayat
Tarih: 05 Ekim 2008
Birkaç hafta önce şair dostum İsmail Cemil’den bir mail aldım. “Tahran’da Azerbaycanlı yazarlar niçin tutuklanıyor?” diye soruyordu. Ona cevap yazdım, yayınladı. Ancak yazısının tamamına baktığımızda toz pembe görünüyordu. Ben de konuya açıklık getirmek durumunda kaldım.
Azerbaycanlı yazarların büyük bölümü Tebriz ve Tahran’da yaşamaktadır. Türkçe eserlerin büyük bölümü, Tebriz ve Tahran’da yayınlanmaktadır. -Böyle zannediliyor sanırım. Bu zanda belki de art niyet vardır. Tahran’daki kültürel üretim, yani basım faaliyetleri sanki sadece Azerbaycan için yapılıyormuş gibi. “Tahran’da Türk kültürüne ait eserlerin müşterisi bulunmamaktadır” mı, denmek isteniyor acaba? Tahran’da sadece basılır. Müşterileri Azerbaycan’dadır.
Şarkül-Avsat’taki yazının iyi niyetle kaleme alınmadığı görülmektedir. Ben de cevap yazmak durumunda kaldım.
Azerbaycan meselesi bir gerçektir. Dost, düşman her kesim bunu bilmektedir. (…)
Bugünlerde gündemde olan “Azerbaycan Milli Hareketi/ Hareket-i Millî Azerbaycan”ın yüz yıllık bir geçmişi vardır. Merhum Mirza Hasan Rüşdiyye, İran’da yeni usul okulların babasıdır. Muîn Sözlüğü/ Ferheng-i Muîn’ndeki tabirle, “İran kültürünün babasıdır”. Rüşdiyye, İran’daki yeni usul okulları ilk açan şahsiyettir. Telifi olan üç kitabı bulunmaktadır; “Zebân-ı AraBi/ Arap Dili, Zebân-ı Farsi/ Fars Dili ve Türkçe Vatan Dili”dir. Bu kitaplar, “Cedid Medrese”lerde okutulmuştur. Bir de Cabbar Bağçabân’ın, “Pervane Nece Gızdı” isimli çocuklar için bir şiir kitabı vardır. Bu kitap da muhtemelen yeni mektepler için hazırlanmış olmalıdır.
Ancak Ahmed Rıza Han hâkimiyete geldikten sonra İran’da Türkçe yasaklanmıştır. Bu nedenle Rüşdiyye’nin çalışmaları yarım kalmıştır. Ahmed Rıza Han/ Şah’tan sonra iktidara gelen oğlu Muhammed Rıza Şah, Azerbaycan Demokrat Fırkası ile yüzyüze gelmiştir. Mir Cafer Pişeveri’nin başkanlığındaki Demokrat Fırkası’nın hâkimiyeti döneminde Türkçe Azerbaycan’da resmi dil olmuştur. Öğrenci karneleri de Türkçe hazırlanmıştır. Demokrat Fırkası’nın yenilgisinden sonra Türkçe geleneği, Türkçe yazma ve okuma yasaklanmış, hatta dönemin yazılı belgeleri ateşe verilmiştir. Bu yasak, devrime kadar şiddetle sürmüştür.
Devrimin ilk günlerinde Türkçe konusu tekrar gündeme gelmiş geldi, Türkçe birkaç yayın çıkmaya başlamıştır başladı. Bu cümleden olmak üzere, ‘Varlıq’ ve ‘Yoldaş’ yayınlanmıştır yayınlandı. İran-Irak Savaşı’nda Türkçe tekrar rafa kaldırıldı. Ancak Varlıq dergisinin yayınlamasına devam edildi. Bu dergi, hem Azerbaycan, hem Türkiye, hem de Türk Dünyası’nda tanınmaktadır.
Savaştan sonra konu ikinci defa tekrar gündeme geldi. Haşimi RafsamCani Refsancani’nin cumhurbaşkanlığının son döneminde kendisine sunuldu. Seyyid Muhammed Hatemi’nin bu makama oturmasından sonra, üniversite ve bölge valiliklerinde Farsça-Türkçe olmak üzere iki dilli dergi ve gazetelerin yayını başladı. Devlet, önceleri bu yayınları fantezi kabul ederek üzerinde durmadı. Ancak yavaş yavaş ciddi, hatta çok ciddi bir hal aldı. Bunun ardından Azerbaycan’da yüzlerce kişiden oluşan gruplar her yıl Babek Kalesi’ne düzenledikleri tırmanış/ yürüyüş sırasında taşıdıkları pankart ve bayraklarla birlikte bu büyük yürüyüş grubunun çekimleri CD’lere aktarılarak elden ele dolaşmaya başladı. Diğer önemli husus ise, İran Türkleri’ni ilgilendiren konuların yoğun ve güçlü şekilde internet sitelerine taşınmasıdır.
İnternette İran Türkleri’ne ait sitelerin tamamı Azerbaycan Türkleri’nce oluşturulmuştur. Ancak bir yanılgıya düşülmektedir. Azerbaycan; Doğu Azerbaycan, Batı Azerbaycan, Erdebil ve Zencan olmak üzere dört bölge valiliği olarak hülasa edilmektedir. Burada gözden kaçan iki meseleye dikkat çekmek gerekmektedir. Birincisi, İran’daki Türk nüfusu Batı Azerbaycan’dan, yani Türkiye sınırından Tahran’a kadar devam etmektedir. İkincisi, Tebriz-Tahran arası ve Tahran-Kum arasındaki köyler, kesintisiz olarak yerli Türklerden oluşmaktadır. Zencan, Kazvin, Kerec, Hemedan, Buin-Zehra, Save, Şehriyar, Erak kentlerine bağlı Türk köyleri ile Kum’un bizatihi kendisini gördüm. Hatta güney nahiyeleri, Kum ve Kaşan’a doğru, Kum’un doğusunda Türkçe konuşan köyler mevcuttur. Bu köyler, yerli Türk köyleridir. Bir zamanlar gerçek Türk olmadıkları, -ne demekse, ikinci derece Türk oldukları yönünde propaganda yapılıyordu. Bereket versin, internet, basılı yayın, radyo, üniversite öğrencileri, askerler, Azerbaycanlı ve diğer Türkler birbirleri ile temasa geçtikten sonra tamamının birinci sınıf Türk oldukları anlaşılabildi. Meğer Türkler arasında birinci sınıf, ikincı sınıf diye bir ayırım yokmuş. Bu insanların hem soyları, hem de dillerine karşı hassasiyetleri vardır.
Bu arada Tahran’da Mühendis Sarrafî ile birlikte 19 aydın ve yazar tutuklandı. Bunların arasında Hüseyin Hariri de göze çarpıyordu. Hüseyin Hariri, Kazvin Türklerinden olup, üniversite öğrencilerine yönelik bir yayın olan “Ulus”un imtiyaz sahibidir. Hariri, Azerbaycan Millî Hareketi’nin ne kadar çok yaygınlaşabileceğine işaret etmiş ve dikkat çekmiştir. Bu arada Kum kentine de vurgu yapmıştı. Bu kentte dört stereo/ ses kayıt merkezi faaliyet göstermektedir. Bunlar, aşık ve bölgedeki yerli Türklerin müziklerini kayıt etmekte ve derleme yapmaktadır. Yüz âşık, Şahseven havaları… Kum, Save ve diğer bölgeler, Tahran, Kazvin, Hemedan’da yaşayan şair ve âşıklardan kayıtlar yapmaktadır. Bununla ilgili “Kum, Save Âşık Muhiti” isimli makale internet sahifelerinde mevcuttur. Son dönemde Kum’daki halk âşıklarına, bu babtan olmak üzere Âşık Mahbub, Cevan ve Ekber Gulami’ye de baskı uygulandığı ifade edilmektedir.
Bölge insanları, Türk kimliklerini göstermek ve belirlemek için Saveli Télim/ Teylim Tilim Han’ın, her Tîr (hangi aya denk geliyorsa onu yaz) ayının sonunda şairin doğduğu Mergi köyünde anma merasimi düzenlemektedir. Bu sene (2008) Merasime yaklaşık iki bin kişi katıldı. Bazı gözlemciler, Şair Saveli Teylim Tilim Han için düzenlenen anma merasiminin, Azerbaycan Türk kimliğinin sembolü olan ve her sene düzenlenen Babek Kalesi tırmanışına/ yürüyüşüne destek amacıyla alternatif bir toplantı olduğunu telakki etmektedir. Haliyle bu iki ziyaret merkezi arasında amaç olarak bir paralellik elbette vardır.
Diğer bir mesele de Azerbaycan’dan göç eden Türklerdir. Pehlevi yönetiminde yürütülen siyaset gereği, fabrikaların büyük bölümü ve üretim yapan firmalar Tahran etrafında yoğunlaştı. Bu gelişme Azerbaycan’dan Tahran, Kum, Kerec ve Kazvin’e göç akını başlattı. Bu siyaset halen devam etmektedir. Musevi Tebrizi beyle elektronik posta yoluyla haberleşmemizde de bu konu gündeme geldi. Şöyle diyordu: Bugün Kum’da yaşayan halkın 600 binini Türkçe konuşanlar, yani Türkler oluşturmaktadır. Tahran, Kerec ve Kazvin de aynı minval üzeredir. “Tahran, dünyada Azerbaycan Türkleri’nin yoğun olarak oturduğu en büyük şehirdir تهران بزرگترين شهرآذرى نشين جهان است / Tehran bozorgterin şehr-i Azeri-nişîn cihân-est”. Bu aynı zamanda şu da demektir: Dünyada İstanbul’dan sonra Türklerin nüfus olarak en yoğun yaşadığı ikinci büyük şehir Tahran’dır.
Tahran, Kerec, Kum şehirleri ve başkent Tahran civarında bulunan banliyolarda banliyölerde nüfusun % 95’ini Türk dilli insanlar oluşturmaktadır. Konu bununla da bitmemektedir. Kaşkayı Türkleri, Gecsaran/ Dugünbedan (Kûhgiluye ve Buyer-Ahmed BV) Türkleri, Isfahan Feriden Türkleri, Kuzey Horasan Türkleri ve diğer Türkler önemli bir yer oluşturmaktadır. Günümüzde bunların kimlik sorunu ciddi bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer bir mesele de, Azerbaycan Kültür Haraketi/ Haraket-i medeni Azerbaycan’dır. Bu konu, dört Azerbaycan bölge valiliği ile hülasa edilemez. Geride kalan Hamse Azerbaycanı ve Cibal Azerbaycan bölge valiliklerini nereye koyacaksınız? Bu Azerbaycan bölge valiliklerini yok mu sayacaksınız?
Ancak aydınlar, bu konuyu görememektedir. Suskunlukla bunun üstesinden gelinmesi mümkün değildir. Bunun belirli merhalelerle aşamalarla halli mümkündür. Zamanla bu tehlike İran’ın diğer kentlerine de sirayet edecektir. İran Türkleri’nin kimliği, Türkçe’nin ve Türk tarihinin resmen kabulü vb… hususlar önem kazanacaktır. Ancak konunun çözümü, üst üste yığılmaya başlayan entnik ve sosyal problemlerin üstünün örtülmesi değildir. Türklerin haklarının verilmesi bir lütuf da olmayacaktır. Bugün Azerbaycan meselesi yüzünden İran yönetimi dâhili iç, harici dış olmak üzere çeşitli grupların baskısı altındadır.
İran yönetimi, Azerbaycanlılar üzerinde baskı ve propaganda metodunu sürdürmektedir. Burada esas olan, yönetimin Azerbaycanlılar üzerinde uyguladığı baskıya son vermesi halinde hiç kimse zarar görmeyecektir. (Yazan: Seyyid Haydar Bayat, http://isfahan-tr.blogspot.com, 05 Ekim 2008)
Dostları ilə paylaş: |