8.HİNTLİLER
-Çingene(Hind)
M. Ö. 750-1000 yıllarında Hindistan’ın kuzeyinde yer alan Pencab ve Sind’ten Roman ve Sind kabileleri İran’a gelmişlerdir. Sasani Şahı Behram Gor (420-440), 12 bin kişilik Hint kökenli LuRi/ Lulî’leri kendisini eğlendirmek için ülkesine çağırmıştır. Bu esmer tenli ve iyi flüt çalan gruba ayrıca Cat (Zut), Mutrib de denmiştir. Lulî kelime olarak; şen, tatlı, hafif meşreb ve çalgıcı kadın/ çengî anlamlarına gelmektedir. Lulî’nin etimolojisinde, Sind-Hindu racalarının eski başkenti Aror (Alor)’un adı geçmektedir. Behram Gor, Lulîleri çalışmaya ikna edemediği için daha sonra onları ülkesinden kovmuştur. Kovulan Romlar, Anadolu-Suriye ve Hazar denizini üzerinden Balkanlar ve Avrupa’ya doğru ilerlemiştir.
Romlar, bütün İran’a dağılmıştır. Göçebe ve yarı göçebelerin hâlâ asimile olmayanları vardır. Bunlara Lor, Beluç ve Kürtler arasında rastlanmaktadır.
Romların tarihsel dili, Hind dil ailesinden Sindî dilidir. Lisanlarını koruyabilmiş göçebe Romların diline genelde komşu halkların dilinden çok sayıda sözcük girmiştir. Birkaç lehçeye sahip olan İran Romlarının dili, biçimsel özelliğini Farsça’dan almıştır. Farslar bu dile “Gurbetî” derler. Türkiye’nin Ege bölgesinde yaşayan Yörükler arasında kulanılan “Gurbet” kelimesi, Çingeneleri ifade eder. Yörüklerin kullandığı bu ismin kökeni, Farsların kullandığı “Gurbetî”den kaynaklanmış olması ihtimal dâhilindedir.
Orta Asya, Azerbaycan, İran, Türkiye, Balkanlar ve Avrupa’da, Romaların aralarında eridikleri halkların dillerinde, yeni argo veya gizli diller oluşturmuşlardır. Azerbaycan’da “Gurd” ve “Aşıklar” dilleri, Orta Asya’da “Abdul” dili bunlara örnektir. Senendec’te Kürt kabileleri arasında Herrat (Tornacı), Lori KoLahger (Külahçı) adında, kökenleri belirsiz kabileler vardır. Artık Kürtçe konuşan Suzmanîler ile Anadolu’nun doğusunda, Kürt sözlü edebiyatının aktarıcısı olan Deng-bejlerin Rom oldukları söylenmektedir.
Romlar, pek inançlı olmasalar da, İran’da Müslüman olarak görünmektedir. Her iki Azerbaycan’da bulunan Rom/ Karaçı’ların ise, Anadolu ve Balkanlarda olduğu gibi Bektaşî meşreb oldukları belirtilmektedir. Anadolu’da, özellikle Ege bölgesinde Bektaşî Çingene grubun dedelerine “Çingene Dedesi” denmektedir. Dedeler, Türk olmasına rağmen cemaatları Çingene’dir. Dedelerine karşı saygıda kusur etmezler. Batı Anadolu halkının inançlara karşı hoşgörüsüne rağmen, Cem ayinlerini gizli olarak icra etmeyi sürdürdüleri iddia edilmektedir.
II.Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından soykırıma uğrayan Romlar, Çekoslavakya’da kısırlaştırılmıştır. Afganistan’ın Kabil ve Celâlabad kentleri çevresinde çok sayıda Rom yaşamaktadır. Orta Asya’da yaşayan Romlar ile hayat tarzı olarak onlara benzeyen Lulî, Cugî, Mezengî ve Kavaluların çoğunluğu Tacikçe, bazısı ise Özbek Türkçesi konuşmaktadır. Bunlar kendilerine “Mugat” derler.
-Brahoî(Hind)
Dravit dillerinden Brahoİce konuşan, tarım ve hayvancılıkla uğraşan göçebe, yarı göçebe halktır. İsimlerinin “be-Ruhî/ be-Kûhî”, dağ üstü sözcüğünden türediği sanılmaktadır. Brahoîler, kendilerine Kurdî derler. Las-Bela’da dillerine Kurdegali demektedirler. Naruî Beluçları, Brahoîlere “Kej” demektedir.
Brahoîler, Sistan’da yaşarlar. Lutek’te 850-900 aile Tasukî, Hüseynabad, Sekûhe köyleri ile Hace dağının eteklerine yerleşmişlerdir.
1871’de Beluçistan ve Sistan’ın İran ile Pakistan arasında taksiminden sonra Brahoî aşiretinin gücü azalmıştır. Bazı Brahoîler, Sistan’a göç ederek, Serabendî aşireti ile dostluk anlaşması yaptılar. Serabendîler, Brahoîlerin en güçlü kabilesi olarak kabul edilir. Beluçlara göre, çok daha esmer ve kısa boyludurlar.
Müslüman olanları Sünni/ Hanefi’dir. Diğerleri Hint kökenli geleneklere sahiptir. Beluçlar gibi Sehî Mesrûr ve Lâl-Şahbaz’ın kabirlerini ziyaret ederler. Diğer ziyaret yerleri Sehi Sultan ve Melek Siyah mezarlıklarıdır.
Dostları ilə paylaş: |