Dr. Recep Albayrak Türklerin İranı



Yüklə 9,25 Mb.
səhifə367/430
tarix07.01.2022
ölçüsü9,25 Mb.
#82928
1   ...   363   364   365   366   367   368   369   370   ...   430
“Şiilik, akıl ile ters düşmesine ek olarak, bu sahada kabul edilemeyecek bir olgudur. Ayrıca anlamlı bir hayatın yaşanmasına da engel teşkil etmektedir.

(…)Bu mezhep, takipçilerinin doğru yoldan çıkmasına ve gerçek dinden uzaklaşmalarına yol açmıştır. Şiiler, kendilerini ‘Kurtarıcılar grubu’ olarak adlandırırlar. Kendi mezheplerinden başka bir şey de tanımazlar. Ancak gerçek, bu iddia edilenin tam tersidir. Hakikatte onlar dinin tamamen dışındadırlar”. (Kesrevi, 1945, s.45)

NevvAb, Kesrevi’nin ulema karşıtı ve muhafazakâr olmayan görüşlerinden ötürü şaşkın ve kızgın olarak, dinî bir kıyafetle Necef’ten Tahran’a döndü. Bu gezisinde, yazarın şahsının, çalışmaları kadar müfsit olup olmadığını keşfetmeyi amaçlıyordu. (İbrahiMiyan, 1969, s.134) NevvAb, Tahran ziyareti için Necef’teki Şii ulemadan mali destek almıştır. Tahran yolunda Kesrevikarşıtı çeşitli konuşmalar yapmış, Abadan Camii ve sokaklarında halka vaaz vermiş ve konuşmalar yapmıştır. NevvAb, -Kesrevi’nin görüşlerini kökünden kazımak için kurulmuş bir organizasyon olan “Dinsizlerle Mücadele Cemiyeti”nde faaliyet gösteren din adamlarıyla ilişki kurdu. Bu grubun desteği ile çeşitli tartışmalarda Kesrevi’yi hedef alan konuşmalar yaptı. Kesrevi’nin kötülüğünden ve menfi telkinlerinden yana tam olarak ikna olduğunda, Tahran din adamlarınlarının tanınmış şahsiyetlerinden Hace Şeyh Muhammed Hasan Talagani’nin verdiği parayla alınan silahla Kesrevi’ye suikast yapmayı planladı. Mayıs 1945’te ilk suikast teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlandı. Yaralanan Kesrevi, gözü dönmüş saldırganın kendisini takip etmesine rağmen yakındaki bir hastaneye kaldırılmıştı.

Tutuklanan NevvAb, yandaşlarınca toplanan kefalet parasının yatırılmasından kısa bir süre sonra serbest bırakıldı. Bir süre sonra “Fedâiyân-ı İslam/ İslam fedaileri” isimli örgütün kurulduğunu ilan eden NevvAb’ın imzaladığı bir bildiri Tahran’da dağıtıldı. Bildirinin saldırgan üslubu, Kur’an âyetlerine cömertçe yer verilmiş olması, gelecekteki fedaiyan yayınları için konu başlıklarını oluşturuyordu. Bütün dünya Müslümanlarını silkinmeye, canlı olmaya ve haklarını yeniden kazanmaya çağırıyordu.

Kesrevi’ye karşı yapılan ikinci suikast planı daha sistemli şekilde hazırlandı. Mart 1946’da Kesrevive sekreteri, Adalet Bakanlığı binasında NevvAb’ın takipçisi Hüseyin ve Ali Muhammed İmami tarafından öldürüldü. İki saldırgan, “Allahü ekber!” nidaları ile kurbanlarını kanlar içerisinde bırakmıştı.

Saldırganlar, kısa süre içerisinde yakalanıp tutuklandı. NevvAb ise, cezalandırılma tehlikesinden kurtulmak için önce Meşhed’e, ardından Irak/ Necef’e gitti. İmami kardeşlerin mahkemesi havayı iyice gerginleştirdi. Sonuç olarak, suçsuz olduklarına hükmedildi(!). Şii uleMa sınıfının ve çarşı esnafının kayda değer baskısı, İmami kardeşlerin salıverilmesinde büyük pay sahibiydi. Ayetullah Hacc Ağa Hüseyin Rumî’nin üst düzey devlet yetkililerine şöyle dediği rivayet edilir: “Kesrevi’nin öldürülmesi, namaz kılmak gibi zorunlu bir eylemdir. Ayrıca harhengi bir fetva alınması da gerekmemektedir. Hz.Peygamber’e ve Ehl-i Beyt’e hakaret eden herkesin kanı helâldir”. Tahran çarşısında hazırlanan bir bildiride, Kesrevi’nin öldürüldüğü günü “Yeni bir İslam bayramı ve tarihin şanlı bir günü” olarak nitelendiriliyordu.

Fedâiyân-ı İslam kayıtlarında, Kesrevi’nin katli, örgütü siyasetin ön saflarına taşıyan bir Milad/ başlangıç olarak anılmaktadır. fedaiyan’ın, “Menşûr-i BirâdeRi/ Kardeşlik Yayını” adını taşıyan gazetede yayınlanan “Yabancı, Her Zaman Yaban­cıdır” başlıklı makalede, Kesrevi’nin öldürülmesi olayı, övücü sözlerle ele alınıyordu.

Dergiye göre; “İlk olarak Ş. 1324/ 1946 yılında kıvılcımlanan bu ateş, İngiliz emperyalistlerinin en büyük oyuncağı, Müslümanları hiziplere ayırmayı kendine görev edinmiş Ahmet Kesrevi’nin hayatına son veren bir yangın olmuştur. Kesrevi’nin beynine sıkılan kurşun, İngilizleri bir süre için geri çekilmeye zorlamıştır”.

NevvAb Tahran’a dönünce, Ayetullah Ebül-Kasım Kaşani ile tanıştı. Onunla 1946 Ağustosunda, 1951 yılı Mayıs ayına kadar devam eden bir ittifak kurdu. Kaşani, Temmuz 1946’da hükümet karşıtı eylemlerinden dolayı tutuklandığında, fedaiyan-ı İslam, Ayetullah’ın serbest bırakılması için yoğun çaba gösterdi. Başbakan Ahmed Kavam/ Kavamüs-Saltana’nın 05 Dey 1326/ 1947’de hükümetten düşürülmesi ile birlikte serbest bırakıldı. Serbest bırakılması, fedaiyan-ı İslam ve Kaşani taraftarlarının önderlik ettiği kamu protestoları ve gösterilerin başlangıcı için bir işaret oldu. Gösteriler, Filistin’deki Yahudi terörünün lânetlenmesinden tutun, petrolün millileştirilmesine destek vermeye kadar uzanan farklı sahalarda düzenleniyordu.

Tahran’da Mayıs 1948 tarihinde Filistinli Araplar için düzenlenen büyük bir gösteride, fedaiyan-ı İslam-Kaşanî koalisyonu binlerce aktif iştirakçi topladı. Bir grup genç fedaiyan-ı İslam üyesi, şu sözlerle başlayan şiir okudu: “Biz İran’ın gençleriyiz/ İslam’ın fedaileriyiz”. Filistin’deki Siyonistler, halk tarafından tel’in edilmişti. Filistin’e, İslami dava uğruna savaşmaya gitmek üzere gönüllüler toplanmıştı. Beşbin kişi gönüllü olarak imza verdikten sonra, fedaiyan-ı İslam İran hükümetince gençlerin Filistin’e gitmesine izin verilmesini isteyen bir bildiri yayınladı. Bildirinin bir bölümünde, “Cesur İslam fedailerinin temiz kanları, Müslüman Filistinli kardeşlerine yardım etmek için kaynıyor” ifadesi bulunmaktaydı. Hükümetin bu talEbi kabul etmemesi, fedaiyan’ın Filistin taraftarlığı şeklinde oluşan aktivite safhasını sona erdirdi.

Şubat 1949’da Şah Muhammed Rıza Pehlevi’ye suikast girişiminde bulunuldu. Saldırganların bağlantıları konusunda çeşitli bilgiler vardı. Suikastten, resmi olarak İran Komünist Partisi “Tudeh” sorumlu tutulmuş ve parti kapatılmıştı. Ancak saldırgan, dini bir gazete olan “Perçem-i İslam/ İslam Sancağı” isimli yayın organına ait gazeteci kartına sahipti. Kaşani, bu komploda parmağının bulunduğu gerekçesiyle onaltı ay süre ile Suriye ve Lübnan’a sürgüne gönderildi. fedaiyan ise, Kaşani ile ittifakından ötürü zanlılar listesindeki yerini aldı. (http://www.haksözhaber.net-22.08.2009/; Dünya İslam Dergisi, sayı: 6, Bahar 1991)




Yüklə 9,25 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   363   364   365   366   367   368   369   370   ...   430




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin