“Hakâyıkül-Ahbâr-ı Nasiri”nin müellifi Muhammed Cafer Hurmuci, bu olayla ilgili Hicri 1264/ 1848 yılında Fars Vilayeti halkı ile Kaşkayı ilinin ittifak ederek, Muhammed Şah Kacar’ın ölümünden sonra Hüseyin Han Nizamüd-Dövle’ye karşı ayaklanmaları hakkında şöyle yazmaktadır: “…Fars ve Şiraz halkı, silahlanarak Hüseyin Han Nizamüd-Dövle’ye karşı ayaklandı… Bu sırada Muhammed-kulu Han, kente yaklaştı ve ayaklanan halka destek verdi.
Kaşkailer, ‘Erk-i Sultani’yi kırk gün süreyle kuşatma altında tuttular. Bu süre içerisinde birkaç devlet görevlisi hayatını yitirdi. Nasreddin Şah, Emir Aslan Han’ı bölgeye gönderdi ve bu gaile sona erdi. Birkaç gün sonra Amidül-Mülk unvanını taşıyan Ahmed Han Nevayi, Şah’ın fermanıyla Şiraz’a geldi ve Nizamüd-Dövle’yi tutukladı. Aynı yıl naibüs-Saltana/ Saltanat naibi Şahzade Abbas Mirza’nın ikinci oğlu Behram Mirza Muizüd-Dövle Fars valiliğine tayin edildi.
Kaşkayı ilhanları, İngiliz çıkarlarına büyük darbeler vurdu ve İngilizleri Fars bölgesi/ Kaşkayı-Yurt’tan attı. Kaşkayıların güçlenmesi üzerine, bu gücü dengelemek üzere Nasreddin Şah, Hamse ilini takviye etti. Nasreddin Şah’ın öldürülmesinden sonra Söhrab Han ve Darab Han Kaşkayıların tanınmış ilhanları oldular. Güney İran’a giren İngiliz kuvvetlerine karşı düzenledikleri gece baskınları ile telafisi mümkün olmayan zararlar verdiler.
Darab Han’dan sonra, oğlu İsmail Han ‘Sovletüd-Dövle/ Savletüd-Dövle’ unvanı ile ilhan olarak atandı. ‘Serdar-ı Aşayir/ Aşiretler Serdarı’ adıyla şöhret kazandı. Unvanları ile birlikte tam adı ‘İsmail Han Kaşkai Sovletüd-Dövle Serdarı Aşayir’dir. Zeki, cesur, idareci, iş bilir ve siyasetçi bir şahsiyetti. Sovletüd-Dövle, I. Cihan Savaşı’nda İngilizler ve onların işbirlikçileri ile mücadelede Fars bölgesinin liderliğini yaptı. Gerek İran, gerekse bölge tarihinde özel bir yere sahiptir”. (Hakâyıkül-Ahbâr-ı Nasiri, s.39-40; Şerh-i Hâl-i RiCal-i İran, 3.cilt, s.47)
H. 1336 yılının Şaban ayı/ Mayıs-Haziran 1918’de Sovletüd-Dövle Serdarı Aşayir, bölgedeki İngiliz nüfuzu ve güçlerine karşı ayaklanarak, İngilizlere savaş ilan etti. Bu dönemde İran İngilizlerle savaş halindeydi, ancak İran sadece isim olarak vardı. Bölgeyi yabancı istilasından korumak istiyordu. Savaş ilan etmeden önce Fars bölgesindeki gelişmeleri ve halka yapılan zulümleri Ahmed Şah Kacar ve Başbakan Necef-Kulu Han Bahtiyari Samsamüs-Saltana’ya rapor etti. Bu gelişmelerle ilgili şah ve başbakan ile telgraf başında haberleşti. Samsamüs-Saltana’nın cevabı gecikmedi. Kendisini görevden uzaklaştırdı. Fars Valisi Habibullah Han Kavamül-Mülk, damadı Muntazarül-Mülk ile Zarğamüs-Şeria’yı, Serdarı Aşayir ile görüşüp, İngilizlere karşı savaşmasına engel olmaları için görevlendirdi.
İsmail Han Sovletüd-Dövle Serdarı Aşayir, bu şahsiyetlere şöyle cevap verdi: “Evvela ben devletin bir tabisi olarak işgalcilerle çeşitli kereler savaştım. Sebebi, bunlar İran’ın topraklarına girmişlerdir. Ve topraklarımızı resmen kendi nüfuz sahaları olarak ilan etmişlerdir. Ordu teşkil ederek, benim vatanıma tecavüz etmişler ve benim halkımı aşağılamaya kalkmışlardır.
İkinci olarak, geçen hükümet döneminde, bir Müslüman olarak bütün müctehitler, özellikle Hüccetül-İslam Saygıdeğer Abdül-Hüseyin Lari, bana İngilizlere karşı cihat etmem için fetva ve emir verdi. Onun emrine muhakkak itaat edeceğim ve İngilizlere karşı savaşa devam edeceğim dedi”.
Muntazarül-Mülk ise, Serdar’a şu cevabı verdi: “İngilizler, şimdilik kaydı ile yüz bin tümen ödeyecekler. Bunun karşılığında Isfahan’dan Buşehr’e kadar olan yolun güvenliğini sağlamayı senin uhdene verecekler. İlave olarak kuvvetlerine iki bin kabza tüfek, dört adet büyük boy zemberekli top veriyorlar. Eğer bu teklifi kabul buyurma lütfunda bulunursanız Hazret-i Akdes Şah hazretlerine haber verelim”.
Serdar, cevaben: “Hazret-i Vala Şah Hazretleri’ne arz ediniz. Ben Kaşkayıların ilhanlığından, aile ve çocuklarımdan vazgeçebilirim. Ancak, topraklarım söz konusu olunca, hayır! İlave olarak, ben nakit olarak iki yüz bin tümen vereceğim. Ancak şartım var; İngilizler Kaşkayı topraklarını boşaltacaklar. Eğer kısa süre içerisinde İngilizlerin Polis-i Cenub/ Güney Polisi/ SPR, Kaşkay-Yurt’u terk etmediği takdirde, son nefesime kadar onlarla savaşacağım” dedi. (Fars ve Ceng-i Beynelmilelî Evvel, s.394-396)
İngilizler, Serdar’dan o kadar darbe yedi ki, Fars Vilayeti valisinden O’nu görevden almasını istediler. Cristofer Sykes, “Faaliyethâ-yı Casusi (Wilhelm) Waismuss yâ Lawrense-i Almanî der-İran/ Vaismos’un Casusluk Faaliyetleri veya İran’da Alman Lawrens’i” isimli kitabında yazdığına göre; Sovletüd-Dövle Serdarı Aşayir, savaştan hemen önce, yani ilk günlerinde Kaşkayı ilinin yönetimini tek başına ele geçirdi. Ne olduğu bilinmiyor ama, iş başına gelir gelmez Fars bölgesinde konuşlanmış olan İngilizlerle arasında ihtilaf meydana geldi. Ve silahlı çatışmaya girdi. İngilizler, Kacar şehzadelerinden olan Fars Vilayeti Valisi Kavamül-Mülk ile temas kurarak, Sovletüd-Dövle Serdarı Aşayir’in ilhanlıktan alınıp, görevin uygun birisine verilmesini istediler. (Cristofer Sykes, Faâliyethâ-yı CasuSi (Wilhelm) Waismuss yâ Lawrense-i AlManî der-İran, s.63)
Kaşkayılar, Güney İran’daki topraklarından (Kaşkayı-Yurt) İngilizleri atması, onların tarihi düşmanlıklarını üzerlerine çekmesine neden oldu. Winston Churcill, ABD Başkanı Roosevelt’e, “Bu melun Kaşkayı Türkleri’ne güvenmemek gerekir. Onlar, Birinci ve İkinci Dünya Harbi’nde bizim anamızı ağlattılar” diyecektir. (Muhammed Nasır Sovlet Kaşkayi: Sâlhâ-yı Buhran, KitAb-ı Zıddı Kûdeta, s.207; http://elxan.blogspot.com/-Mehran BahaRi)
Sovletüd-Dövle Serdarı Aşayir, daha sonra Ahmed Rıza Han (Rıza Şah) vasıtasıyla tutuklanarak zindana atıldı ve orada can verdi. Pehlevi hanedanının kurucusu olan Rıza Han’ın 1941 yılında tahttan indirilmesi, yabancı işgali ve merkezî hükümetin iyice zayıfladığı sırada Kaşkayı ilhanı Nasir Han, durumunu güçlendirmek için fırsat yakaladı. Dolaylı yollardan ihtiyacı olan silah ve mühimmatı temin etti. Tebit edildiği sürüldüğü yerden il/ ulusunun bulunduğu Fars bölgesine geri döndü. İl, eski sosyal, siyasi ve askerî gücüne tekrar kavuştu. 1943 yılında Nasir Han Kaşkayi, ilhanlığı sırasında Ahmed Rıza Şah zamanında Kaşkayıları susturmak için ellerinden zorla alınan ilin emlakini ve kıymetli eşyalarını geri istedi ve aldı.
Devlet, Kaşkayı ilini etkisizleştirmek için bölgeye asker sevketti. Zorlukla da olsa Kaşkayılarca devlet güçleri hezimete uğratıldı. Semirum karargâhını işgal ederek, iki yüz asker öldürüldü. Ölenler arasında üç de albay vardı.
Olayların ardından merkezi hükümet, Kaşkayı ilhanı ve liderleriyle görüşerek, barış konusunda mutabakata vardı. Kaşkayılar, çatışma ve karmaşayı sona erdirdi. Bölge geçici olarak sakinleşti. Bu olaylar, Muhammed Rıza Şah’ın Kaşkayılara olan olumsuz tavrını iyice tahrik etti. “قشقاىٔ ها نبايد در كشور من زند گى كنند Kaşkaihâ ne-bâyed der-kişveri men zendegî konend/ Kaşkayılar, benim ülkemde yaşamamalıdır”dediği söylenir. (Muhammed Nasir Sovlet Kaşkayi: Sâlhâ-yı Buhran, KitAb-ı Zıddı Kûdeta, s.207; http://elxan.blogspot.com/-Mehran BahaRi)
Bu durum, merkezî hükümetin güçlenmeye başladığı 1950 yılına kadar devam etti. Genel Kurmay Başkanlığı’nın girişimi ile Albay (Serheng) Abdülmecid Kâfi başkanlığında “Bağımsız Aşiretler Dairesi/ Dâyire-yi Müstakil-i Îlât” isimli örgüt kuruldu. Sonuç olarak, Kaşkayı ilinin dâhili yapılanması aynen bırakıldı. Diğer il ve aşiretler, devlet güçleri vasıtasıyla kontrol altına alındı. PiyadeYarbay (Serheng-i Dû Piyade) Rıza-kulu Akdesi Şirazî, Güney Bölgesi Ulusları (Îlât-ı Nahiye-i Cenûb) Şube Başkanı olarak resmen idareyi ele aldı. Yani aşiretler asker, istihbaratçı vb. şahıslar vasıtasıyla sıkı takibe alındı. (Si Sâl RekAbet-i Garb ve Şûrevî der-İran, s.311-313)
Kaşkayı ili, Muhammed Rıza Şah’ın uyguladığı iskân politikasından ve totaliter baskısından iyice bezmiş, İlhan Behmen Han’ın liderliğinde merkezî hükümete karşı ayaklanmıştır. “Ak Devrim/ İnkılap-ı Sefid” reformu ile ellerinden alınan mülklerini, yaylak ve kışlaklarını geri istediler. Hükümet kendilerine söz vermiş, ancak verilen sözlerin hiçbiri tutulmamıştır. Hükümet güçleri ile çatışmalar üç sene devam etti. Ak Devrim, fiyasko ile sonuçlanmış, ancak Türk ulus ve aşiretleri büyük zulümlere maruz kalmıştır. Bu büyük zulümden, kuzeydoğu İran’da yaşayan Türkmenler de nasiplenmiştir.
Devrimden sonra Kaşkayı ilhanının kardeşi olan Hüsrev/ Hüsrov Han, milletvekili seçildi. Ancak Kaşkayı ileri gelenlerinin ulusal talepleri merkezî hükümeti tedirgin etti. Diğer Türk topluluklarının liderleri gibi, Hüsrev Han ve bazı Kaşkayı ileri gelenleri haksız yere idam edildiler ve öldürüldüler. Kaşkayı han aileleri, ülkenin dört bir yanına sürülerek mecburi iskâna tabi tutuldular. Böylece koca bir ulus başsız bırakıldı.
İran Aşiretleri Yüksek Şurası/ Şura-yı Âli Aşayir-i İran, Ş. 1335/ 1953 yılının Aban ayının ilk günü kurulmuştur. (İrec Afşar, Îlhâ, Çâdurnişînan…, 2 cilt, s.616-623)
Ş.1335/ 1956 yılında “ilhan, ilbegi/ ilbeyi ve han/ kelânter/”lik makamları merkezî hükümet tarafından resmen kaldırıldı. Peşi sıra hanlar, hanzadeler, ilbegeri, beyler ve kelanterler tutuklanarak sürgüne tabi tutuldu. (Name-i Nur, sayı:4-5, s.64; http://fars-turk.blogspot.com, 04 Nisan 2006)
*
Kaşkayılar, I. Dünya Savaşı yıllarında İsmail Han Kaşkai Sovletüd-Dövle Serdarı Aşayir, II. Dünya Savaşları yıllarında, Nasir Han Kaşkayi ile güçlerinin zirvesine çıkmalarına ve ellerine fırsat geçmesine rağmen Kaşkayı Vilayetinde “Kaşkayı Millî Bölgesi” oluşturmayı beceremediler.
*
Dostları ilə paylaş: |