Dr. Recep Albayrak Türklerin İranı



Yüklə 9,25 Mb.
səhifə179/430
tarix07.01.2022
ölçüsü9,25 Mb.
#82928
1   ...   175   176   177   178   179   180   181   182   ...   430
(Mansur Ak, s.89-91)
Türkmen ve Türkmen Tayfalarının Yaşam Mıntıkası
Türkmenler, Hazar denizinin İran sınırları içinde kalan doğu kıyılarından Meravetepe’ye, Mazenderan ve Simnan sınırlarına kadar uzanan topraklarda yoğunluk arzeder. Bu mıntıka halen Gülistan Bölge Valiliği sınırlarını oluşturmaktadır. Öte yandan Gülistan’ın doğal uzantısı olan, Kuzey Horasan Bölge Valiliği dâhilindeki Bocnurd/ Cergelan ile Rızavi Horasan Bölge Valiliği’nin Kuçan, Deregez ilçeleri ve Lütfabad ve Novhandan şehirleri de Türkmen yaşam sahasıdır. Cergelan mıntıkası, Bocnurd kentinin kuzeydoğusundadır. Bölgenin daha net anlaşılabilmesi için buradaki bazı yerleşim birimlerini saymak yeterli olacaktır. Bunlar Raz, Tenge-Raz, Gulaman, Baglag, Beg-Pulad, Tutlu, Duydoh, Nadir Muhammed, Köhne-Cölge, Gızlar-Gala, Tenge-Türkemen, Zerne ve benzeri şehir ve köy merkezleridir. Haliyle Türkmen sahası bunlarla sınırlı değildir. Güneye, Türkmenistan sınırına ve doğuya doğru uzanmaktadır. Künbed-i Kâvus, Akkala, Bender-Türkmen, GümîŞan/ Gümüştepe, Kurdkûy (Kurt-kuyu), Gürgân, Bender-Gez, İnceburun, Aliabad, azadşehr, Ramiyan, Minudeşt, Kelale, Anbar-Alum, Fâzılabad, Nov-Kende, Sorhân-Kelate, Han-Bibin, GAlikeş, Novdeh-Handuz ve Meravetepe önemli şehirlerindendir.

İran Türkmenleri’ni, yaşadıkları mıntıkalara göre “Ovalı/ Deşti” ve “Dağlı/ KûhisTanî” olarak iki gruba ayırabiliriz. (Emin Güli, Tarih-i SiyâSi ve İctİmaî Türkmenhâ, s.199)


Künbed-i Kâvus (Künbed-i KABus/ Kümmethovz)
Cürcan/ Gürgân Türkmen kentinin diğer adı Künbed-i KAbus’tur. Künbed-i Kavus olarak yazılıp söylenmesi de yanlış değidir. Sahra-yı Gürgân/ Gürgân-Sahra’nın da merkezidir.

Gülistan BV şehirlerinden olan Künbed-i Kavus’un doğusunda Bocnurd kenti (Kuzey Horasan BV), güneyinde Şahrud kenti (Simnan BV), güneybatısında Aliabad kenti, batısında Gürgân/ Gorgân, Bender-Türkmen, kuzeyinde Tükmenistan Cumhuriyeti bulunmaktadır.

Daşlıburun, Göklen (Göklan/ Gökleng/ Gökleñ), Hisarca (Hasarça), Meravetepe, Minudeşt, Ramiyan, azadşehr ve Kelale şehirleri Künbed-i Kavus’a bağlıdır. Rakımı 150 metredir. Haliyle Gürgân düzlüğünün (Deşt-i Gürgân/ Sahrâ-yı Türkmen) râkımı daha düşüktür. Etrek ve Gürgân önemli şehirleridir.

Ş.1362/ 1983 sayımına göre, Kübed-i Kavus ve çevresinin toplam nüfusu 444 bindir. Bunun %70’i köylerde, %30’u şehirlerde oturmaktadır. Yeni coğrafi ve mülki yapılanma nedeniyle eski nüfus ile yeni nüfusun karşılaştırılması yapılmamıştır. Bu diğer Türkmen şehirleri için de geçerlidir.

Künbed-i Kavus kenti adını, Âli-Ziyar hâkimlerinden biri olan KAbus bin-Voşmgir’den almıştır. Hükümet merkezi, kente 3 km mesafedeki eski Cürcan, diğer adıyla Gürgân kentiydi. KAbus bin-Voşmgir’in anıt mezarı da buradadır. Bu anıt, Hicri 397/ 1007 yılında KAbus bin-Voşmgir’in arzusu ile yapılmıştır. Timur ve Moğolların harekâtı sırasında harap olmuştur. Kent, daha sonra Ş. 1316/ 1937 yılında Künbed-i KAbus/ Künbed-i Kavus adıyla yeniden inşa edildi. Ahmed Rıza Han’ın saltanatının ilk yıllarında kentin planı Alman mühendisler tarafından hazırlanmış, modern bir şehir olarak inşa edilmiştir.

Bu anıt, kendi adıyla Künbed-i KAbus (KAbus Künbedi/ KAbus Anıtı) olarak şöhret bulmuştur. Günümüze ulaşan bu anıt, yaklaşık 10 metre yükseklikte bir tepe üzeine 68 m olarak inşa edilmiştir. Çevresi, 9.75 metredir. Bazı araştırmacılar, bu anıtın altında KAbus bin-Voşmgir’in mezarının bulunduğunu, diğerleri bunun sadece hatıra amacıyla inşa edilmiş bir anıt olduğunu yazmaktadır. Anıtın çevresinde bulunan Arapça Kûfî kitAbede, Emir Voşmgir’in talimatı ile yapıldığı belirtilmektedir. KitAbe şöyledir:


بسم الله الرحمن الرحيم٭ هذاالقصرالعالى للاميرشمس المعالى الاميربن الاميرقابوس بن وشمگيرامرببنا ٮٔه فى حياته سنه تسع وتسعين وثلاث مأة قمريه وسنه خمس وسبعين وثلثمأة شمسيه
BismiLahirrahManirrahîm-HâZa’l kasrül Ali, li’l-Emir şemsül-maAli, El-Emir bin El-Emir KABus bin-Voşmgir, emara biNaehü fî hayâtihi. Sene: Seb’un ve tis’îne ve Selase mietin Kameriyye; ve Sene HamSin ve Seb’îne ve Selase mietin Şemsiyye”.
Farsçası: “BismiLahirrahManirrahîm-În kasr-ı Ali, müteallik be şemsül-maAli, Emir bin KABus bin-Voşmgir ki der-zeMan-ı hayât, emr be-biNa-yı ân kerd. Der Sâli 397 KameRi, berAber bâ 375 Şemsi”.

Türkçesi: “Bağışlayan ve esirgeyen Tanrı’nın adıyla-Bu ulu Abide, şan ve şeref sahibi Voşmgir oğlu Emir bin KAbus’a ait olup, sağlığında bu binanın yapılmasını istedi. KameRi yıl:397, Şemsi yıl:375”.


Bu kentte İmamzade Yahya bin-Zeyd’in kabri de bulunmaktadır.

Tarihi Cürcan/ Gürgân kenti yakınında kurulu olan Künbed-i Kâvus ile bölge valiliğinin merkezi olan Gürgân kenti birbirine karıştırılmamalıdır.

KAbus Anıtı hakkında çeşitli eserlerde bilgi verilmektedir. Türk Kültürü dergisinde Yusuf Azmun da bu anıttan bahsetmiştir.

Bazı yazarlar, Nadir Şah Afşar’ın burayı ziyaretinde Gürgân kentinin harap ve metruk halini görünce kızdığını, anıtın yıkılması yönünde emir verdiğini, daha sonra vazgeçtiğini kaydeder. Bazıları ise, Göklen aşireti liderlerinin, binanın altında büyük bir hazinenin bulunduğunu, çıkarmak için binanın tahribine karar verdiğini, daha sonra bu kararlarından döndüklerini söyler. Ancak İngilizlerin bu bölgeden çıkardıkları tarihi materyalleri ülkelerine götürdükleri bilinmektedir. Türkmenlerin yaşadığı bölgeye, Şah tarafından görevli olarak gönderilen saray bürokratlarından Muhammed Ali Gurhançı Sovlet-i Nizam; İngilizlerin buradan çok miktarda değerli tarihi eşyayı çalıp, ülkelerine götürdüğünü rapor etmiştir.

Halen bu bölgede Yomut ve Göklen Türkmenleri yaşamaktadır. (Abd’ür-Rıza Ferecî ve Coğrafya heyeti: Coğrafya-yı Kâmil-i İran, 2.cilt, s.1151; Coğrafya-yı Tarihî Gürgân ve Deşt, s.181; Emin Gülî, Tarih-i SiyâSi ve İctİmaî Türkmenhâ, s.200; Yusuf Azmun, İran’da Yaşayan Türkmenler, “Türk Kültürü Dergisi, Sayı:33, s.584)
Gürgân
Gülistan Bölge Valiliği merkezi olan Gürgân, 2.880 km² yüzölçümüne sahiptir. Doğuda Künbed (Türkiye Türkçesi, Kümbet) ve Aliabad, batıda Bender-Türkmen, Kurd-kûy, güneyde Şah-kûh tepeleri, Şahrud ve Damğan kentleri ile çevrildir. Şah-kûh, 3.750 m yüksekliğindedir. Gürgân, Karasu, KefşGiRi ve Ziyaret önemli nehirlerdir.

Ş.1362/ 1983 yılı sayımına göre Gürgân’ın nüfusu 303 bindir. Bunun %55’i köylerde, diğerleri şehirlerde oturmaktadır. Kent merkezinin nüfusu 126 bindir. Gürgân, son dönemlerde yoğun göçe maruz kalmıştır. İmam Rıza Caddesi sakinleri Şahrud’tan, İranşehr Caddesi sakinleri Simnan’ın Turûd köyünden göç etmiştir.

Gürgân’da yapılan kazılarda, tarihi geçmişin m Ö. 6.000 yıl geriye gittiği ortaya çıkmıştır. Moğol ve Timur’un yürüyüşü döneminde eski Gürgân kenti yok oldu. Halkı, küçük bir şehir olan Esterabad’a göç etti. Su ve hava şartlarının yanı sıra, ticaret yolu üzerinde bulunması nedeniyle Esterabad kenti gelişti ve genişledi. Bu kente Esterak/ Istırak ve Istare-abad yani “Yıldızı bol şehir” adı verildi. Bazıları, Esterabad kenti adının Hoşayâr Şah’ın karısı Ester’den kaynaklandığını ifade etmektedir. Bu şehir, Safeviler döneminde Darül-Mü’minîn adıyla anılmıştır. Eski kentin kalesi, caddeleri ve binalarının izleri halen mevcuttur. Öte yandan İmadiye Medresesi, Mescid-i Camii, Ağa Muhammed-Hani İmareti, İmamzade Abdullah, İmamzade Nur (Şahzade İshak) gibi tarihi binalar bugüne ulaşmıştır. (Coğrafya-yı Kâmil-i İran, 2.cilt, s.1149)
Gümüştepe
Bender-Türkmen kentine bağlı olan Gümüştepe, GümîŞan nahiyesinin merkezidir. Hazar denizinin doğusunda yer alan Gümüştepe, Bender-Türkmen’in banliyosu konumunda ve 15 km kuzeyindedir. Türkmenistan sınırında olan kentin kuzeyinde eski Gümüştepe’nin harabeleri bulunmaktadır. Tarihi dönemlere uzanan geçmişi bulunmaktadır.

Stratejik konumu nedeniyle Sasaniler döneminde, Enuşirvan veya Yezdigerd tarafından 597 yılında burada Kızıl-Alan duvarı yapılmıştır. Savunma amaçlı olan bu duvarın, kuzeyden gelecek Hun (HefTaliyân/ Heyâtıle) Türkleri’nin akınını önleme amacıyla inşa edildiği söylenmektedir.

İbn-i Havkal, Hudûdül-Alem isimli kitabında Abeskûn mıntıkasında bir köy olarak kaydetmiştir. Harp Okulu öğretmenlerinden bir Fransız, Gümüştepe gezisi ile ilgili şunları anlatmaktadır: “Türkmenler, Gürgân çayının üç ayrı yerine bend yaparak Gümüştepe’nin su ihtiyacını karşılamıştır. Ayrıca Hazar denizi kenarında tuzlak hazırlayarak, suyun buharlaşmasından sonra tuz elde edip, bölge dışına satmaktadır. Burada İran’ın çeşitli yerlerinden getirilen işçiler çalıştırılmaktadır”.

1850 yılında iki hafta Gümüştepe’de kalan Vámbéry, şöyle yazmaktadır: “Gümüştepe, özellikle kışın ikamet etmeye uygundur. Ateşli bulaşıcı hastalıklar nedeniyle yazın insanlar burada Nadiren oturmaktadır. Burası Gürgân nehrinin mansabı, yani denize döküldüğü yerdir. Nehir, bu bölgede oldukça derindir. Türkmenler, buranın balıklarından istifade eder”.

Rıza Han’ın, “Mazenderan Gezi Notları/ SeferName-i Rıza Han be-Mazenderan” kitabında Gümüştepe’den de bahsetmektedir: “Gümüştepe’nin alaçıkları ve iki katlı zarif İmareti dikkat çekicidir. Şose, kasabanın ortasından geçmektedir. İmaretin duvarları ahşap olup, odalar halinde bölünmüştür. Odaların duvar ve tabanları da ahşap ve boyalıdır. Kasabaya bir güzellik kazandırmıştır. Gümüştepe’nin kültür merkezi olan ‘Aşur-Havzeyn’ adıyla anılan bina, bana karargâh olarak tahsis edildi. Bu İmaret/ köşk, Türkmen halıları ve rustik mobilyalarla döşeliydi. Ev sahipleri çok hünerliydi. İmarete hamam bölümünün yapılması da unutulmamıştı. Temizlik ve yıkanma, insan yaşamının ilk şartıdır. Doğu duvarında ve kuzey kenarında büyük harflerle nestalik ‘Yâ Abdü’l-KeRim Şarki’, diğerinde ‘Abd’ür-Reşid Şumali’ yazılıdır. Bu şahıslar, Türkmen evliyâsıdır. İmaretin diğer duvarlarına, evin kötülüklerden korunması için batı ve Güney Evliyâsı’nın (Evliyâ-yı MağriBi ve Cenubi) isimlerinin bulunduğu tablolar asılmıştır. Kasabanın adı, “Gümüş” ve “Tepe” kelimelerinden meydana gelmiştir. Kuzey tarafı boş olup, lâdes kemiği şeklindedir. Türkmenler, Rusya ve Gilan Vilayetine büyük miktarlarda ticaret yapmaktadır. Gümüştepe’de umumî şehir hamamı yoktur.

Türkmen halkı, yaşamları boyunca dilenci görmemiştir. Gümüştepe’nin nüfusu, 3 bin hanedir. Onbeş mahallesi vardır. Her mahallede ahşap birer mescid bulunmaktadır. İki de mektep vardır. Bunlardan biri yabancılar içindir. Hîve’den gelen dört öğrencisi var. Diğeri oldukça eski olup, 30 öğrencisi bulunmaktadır. Yedi ay önce Kuzey Tugay Komutanı’na Caferbayların merkezine modern tarzda eğitim verecek üç okul yapılması emrini verdim. Bu okullar açıldı. Türkmen çocukları okumaya çok istekliler”.

Gümüştepe’de oturan Türkmenler, yedi tiredir. Her adacık üzerinde yedi çadır kuruludur. Buradaki adacık, bildiğimiz küçük adadır. Bu tireler; Kerketük كركتوك (“Sağır ve kör” anlamında “Kerkütek” olmalıdır. Türkiye Türkçesi’ndeki “Körkütük” kelimesi ile aynı anlamdadır), Kelte (“Kısa boylu” demektir), Kenan, Purguz, Tumaç, Çukgan.

Gümüştepeliler, ticaret amacıyla Rusya’ya gidip gelmektedir. Gelişmeye çok yatkın insanlardır. Bazı Avrupa gemi şirketleri, Gümüştepe’de temsilcilik açmıştır. Teknolojinin gelişme yıllarında motorla çalışan değirmenler kurulmuş, otomobiller gelmiştir. Yün, halı ve deri üretimi yaygındır. Gene bu dönemde Gümüştepe-Enzeli arasında deniz ticareti amacıyla bir mendirek yapılmıştır.


Akkala
Akkala kenti, Hicri 1020/ 1611 yılında Mazenderan ve Esterabad’a gezi amacıyla gelen I.Şah Abbas’ın isteği üzerine kurulmuştur Buraya ilk önce Kacar Türkleri yerleşmiştir. KAbus bin Voşmgir zamanında burası “Akkala” anlamında güya “Espîd-dej/ Sepîd-dej” veya “Dej–Sefid” adı ile anılırmış. Şah Abbas döneminde kentin adı “Mubarekabad” idi. Ahmed Rıza Han, şah olduktan sonra buranın adı “Pehlevidej” olarak değiştirildi. Ancak Türkmenler, “Akkala” adını kullanmayı sürdürdüler. Şehir, Pehlevilerden sonra eski adına tekrar kavuştu. Bugün Gürgân’ın 20 km kuzeyinde banliyo konumundadır. Aralarında geniş bir asfalt yol bulunmaktadır. Türkmenlerin “Anbar-Olum” dedikleri, “Örnek askerî Çiftlik/ Mezra-i NuMube-i Arteş” adı ile anılan eski Şah Çiftliği/ Şah Mezraa’nın yakınındadır. “Şah mezra” adı, “büyük çiftlik” anlamında da kullanılmaktadır. Daire şeklinde olan Akkala’nın duvarlarının yüksekliği altı metredir. Gürgân çayı, kalenin ortasından geçmektedir. Çayın iki sahilinde olan kaleyi, Safeviler döneminde tuğla ile inşa edilmiş olan sağlam bir köprü birbirine bağlamaktadır.

“Akkala’nın giriş kapısı ahşap ve demirdendir. Kaleye izinsiz girme imkânı bulunmamaktadır. Kale kapısı, bir odaya çıkmakta, bu odadan daha geniş diğer bir odaya geçilmektedir. Kaleye girenler, bu odadaki muhafızlarca karşılaşmaktadır. Duvarlarında kale girişini gözlemeye yarayan mazgallar bulunmaktadır. görevli nöbetçiler, herhangi bir tehlike anında savunma amacıyla ateş etme imkânına sahiptir. bilahare bir manga askerin koruduğu muntazam olmayan “heştî/ sekiz” adı verilen dairevî bölüme ulaşılır. Sol tarafında helozonî merdivenlerle tecrübeli, yüksek atış kabiliyetine sahip askerlerin bulunduğu, çevrenin rahatça gözlenEbildiği kata çıkılır. Herhangi bir saldırı anında ilk müdahale bu askerlerce yapılır. Kacar liderleri burada rahat ve huzur içerisinde otururdu.

AkKale, Nasreddin Şah’ın tahta çıktığı 1848 ve daha sonraki yıllarda sağlam ve abad durumdaydı. Bu tarihten sonra Kacarlar yavaş yavaş Tahran’a gidip yerleşmeye başladılar. Kale de bununla doğru orantılı olarak terk edilmeye va harap olmaya başladı. Kacarlardan boşalan yerleri Atabay Türkmenleri yurt edindiler”. (Emin Gülî, Tarih-i SiyâSi ve İctİmaî Türkmenhâ, s.204-205)

Sovlet-i Nizam Muhammed Ali Gurhançı, Hicri 1300/ 1883 tarihli raporunda yazdığına göre; “Bu kale, Şehid Nasreddin Şah zamanına kadar devamlı bir bölük asker, topçu grubu ve süvari garnizonu tarafından korunurdu. Bu nedenle Yomut-Sahra emniyet içinde idi. Telgrafhane, hamam ve ekin deposu mevcuttu. Halen bunlar, zamanın yok edici tesiri nedeniyle mevcut değildir. Ancak Kacar iktidarı döneminde kale yenilendiğinden iyi durumdadır.

Kalenin biri kuzeyde, diğeri güneyde olmak üzere demirden sağlam iki kapısı bulunmaktadır. Doğusunda ve batısında savunma amaçlı hendekler yer alır. Gürgân nehri, kalenin güneyinden akar. Kuzey kapısında dört gözlü sağlam, üzeri taş döşeme köprü vardır. Kapı, çini ve fayansla kaplıdır. Batısında, Cihansûz Mirza ve kardeşi Ağa Muhammed Han’ın ikamet ettiği üç katlı, gösterişli, ilginç süslemeleri bulunan bir İmaret/ köşk mevcuttu. Kalenin dört köşesine savunma amaçlı zemberekli toplar yerleştirilmişti.

AkKale, daha sonra Türkmenlerin eline geçti. Türkmenler, şehir hayatı yaşamaktadır. Perşembe günleri kurulan bir pazarı vardır”.

*

Göklen (Göklan/ Gökleng/ Gökleñ) Türkmenlerinin Oturduğu Önemli Yaşam Mıntıkları


Dağ eteğindeki Kelale ve Gelidağ bu mıntıkadadır. Göklenler, erken dönemde yerleşik hayata geçen Türkmen il/ uluslarındandır. Çiftçilik, bağcılık, arıcılık, özellikle ayçiçeği ekimi temel geçim kaynaklarıdır. Hacılar ve Keçikaraşûr, bölgenin önemli nehirleridir.

Göklen il/ ulusu, Kurumeydan ovalarında, Çöven-Emend ve Deştek köyleri ile Cergelan mıntıkasında oturmaktadır.


Bender-Türkmen
Kentin Pehlevi dönemindeki adı “Bender-Şah”tır. Türkmen-Sahra’nın ele geçirilmesinden sonra, Ahmed Rıza Han tarafından burada demiryolu istasyonu kurularak, yeni bir kentin temeli atıldı. Buraya “Bender-Şah” adı verildi. Ancak Türkmenler buraya “Türkmen limanı” anlamına gelen “Bender-Türkmen” diyordu. Şehir kurulduktan sonra buraya değişik mıntıkardan münferit göçler başladı. Bu çerçevede Ermeniler, Astaralılar ve diğerleri yerleşti. Ş. 1307/ 1928 tarihinde şehir görünümüne kavuştu. Varlıklı Türkmen ailelerinin kente gelip fabrika açmaya başlamasının ardından, Türkmenler büyük gruplar halinde gelerek, bu fabrikalarda çalışmaya başladı. Peşisıra denizcilik ve balıkçılık sektörünü geliştirdiler. İskelenin düzenlenip liman haline gelmesi ile kentin oluşumu tamamlandı. Rejim değişikliğinden sonra, Türkmenlerin söylemi doğrultusunda resmen “Bender-Türkmen” adını aldı. Bugünkü nüfusu 300 bini geçmiş durumdadır. Pazartesi günleri kentte büyük bir pazar kurulmaktadır. (Mehr’üz-Zaman Novbân, s.32)
İran’daki Türkmen İl/ Ulus ve Aşiretleri
Göklen (Gökleñ/ Gökleng) İli:

Göklen ili aşiretleri, Deşt-i Gürgân’ın doğusundaki dağlık mıntıka ile Türkmenistan Cumhuriyeti sınırına kadar olan Gelidağ, Kara Balhan/ Kara Balkan köy birlikleri ile Kelale nahiyesi, Gürgân, Bocnurd ve Göklen/ Göklan’da yaşamaktadır. (Birleşik Türkmenistan Tarihi, s.13)

Macaristanlı Arminius Wámbéry, 1864 yılında Göklen ilinin yaşadığı yerleri incelemiş, Göklen aşiretleri hakkında şöyle demektedir: “Türkmenlerin, komşuları ile adaletli ve gelişmiş bir yaşam sürdüklerini gördüm. Büyük bölümü tarımla meşguldür. Onların yaşadıkları yerler, tarihi hatıralarla dolu eski Gürgân kenti civarıdır. Bugün orada Cürcan (eski Gürgân) kentinin harabeleri görülmektedir. (Arminius Wámbéry, Seyâhat-i Derviş-i Durûğayn der-HâNat-ı Asya-yı Miyane, s.374)

Göklen adı, “Gök” ve “Len” kelimelerinden oluşmaktadır. Türkçe “Gök”; yeşil, “Len/ Lan” ise, “yer, mekân” manasını taşımaktadır. Göklen, “Yeşil topraklar” demektir. “Yeşil ve verimli topraklarda yaşayanlar” anlamına gelenn Göklen ili, halen burada oturmaktadır. (Mesih ZEbihî, GürgânName, s.126)

Türkmenlerin rivayetine göre, Moğol ilerleyişi sırasında “Kayı” olarak adlandırılmaktaydılar. Kayı adı; Oğuz Han oğlu, Gün Han oğlu Kayı Han’dan gelmektedir. Onun oğlu Kara Han, Doğu/ Maşrık-zemînin ilk hanıdır.

*


Göklen İli Nüfusu



Yüklə 9,25 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   175   176   177   178   179   180   181   182   ...   430




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin