5.FARSLAR
Tarih göstermektedir ki, arkaik Hind-Avrupaî dilli tayfalar, m Ö. IX. yüzyılın evvellerinde İran yaylasına geldiğinde, Merkezî Med ve Azerbaycan topraklarına nüfuz etmeye gayret gösterse de, yüksek bir medeniyete sahip olan Manna devleti ordusu buna engel oluşturmuştur. Arya kabileleri, Azerbaycan topraklarına girmeyi başaramadı. İlamlıların izni ile Azerbaycan’ın doğusuna ve güneyine yerleştiler. Bu dönemde Arya tayfalarının yerleştiği çağdaş Fars bölgesi, İlam/ Elâm devletine aitti. Bugünkü Fars bölgesine İlamlıların izni ile yerleşen Arya tayfaları, medeniyetten uzaktı. Birkaç yüzyıl içerisinde İlamlılardan okuma ve yazma öğrenerek, İlam dilinde kitabeler kazımaya başladılar. m Ö. VII. yüzyılın sonları ve VI. yüzyıldan itibaren kendi dillerini kullanmayı öğrendiler. Hind-Avrupaî dilli tayfalar, zamanla Merkezî Med topraklarına musallat olmaya başladılar.
Prášek, bu gerçekleri görmezden gelerek Gutti, Lullubi ve Mannaları yok saymış, İlamlılar vasıtasıyla medeniyete yeni adım atmış, Arya kabilelerini eskiden beri yüksek bir medeniyete sahip olarak göstermeye çalışmıştır. Göçeri Arya tayfalarının bin yıllık İlam medeni mirasının üstüne oturduğunu ve yazıyı onlardan öğrendiğini gizlemiştir.
M. Ö. IX. yüzyılda Pamir-Hindukuş bölgesinden gelip İran’a yerleşen yarı vahşi Arya tayfalarından sadece Persler Fars’tır. Diğerleri Fars değillerdir. (Prof.Dr.Muhammed Taki ZehtABi/ Kirişçi, İran Türkleri’nin Eski Tarihi, 2.cilt, s.396-397)
Medlerin etnik kimliği tam anlamıyla aydınlatılamamıştır. Turani oldukları yönünde veriler daha güçlüdür. Ancak ARi olmadıkları kesindir.
Farslar, güneybatı İran dillerini konuşan ARi etnik grupların, bu ülkede sayıca kalabalık olan Arap, Moğol, Türk ve çeşitli milletlerin karışmasından meydana gelmiş bir halktır. Sasani Pers devletinin 651-652’de Araplar tarafından yıkılışından sonra Fars devletini, 1925 yılında Kacar Türk hanedanını İngiliz operasyonu ile tahtan uzaklaştıran Rıza Han Maksim kurulabilmiştir.
Farsların dili Farsça’dır. Güneybatı İran dilleri arasında en önemli dil Farsça-Tacikçe’dir. Yeni Farsça veya ParSi-yi DeRi, Orta ParSi ve Pehlevice’nin devamı kabul edilir. Yeni Farsça, batı İran dillerinin birinden gelişerek, bölgedeki diğer bütün yerli lehçe ve dilleri kendinde sindirmiş ve gelişerek bugünkü hâlini almıştır. ParSi dili, ilk olarak İran’ın dışından, bugünkü Güney Türkistan arazisinin güneyindeki Afganistan topraklarından İran’a girmiştir. Günümüzdeki yeni Farsça, Orta ParSi veya Pehlevice’nin doğrudan devamı değildir. Bu dil, Orta ParSi ve diğer İrani dil ve lehçelerden çok sayıda ödünçleme yaparak oluşmuştur.
İslam’ın ortaya çıkışından sonra IX ve X. yüzyıllarda doğuda Müslüman İran devletlerinin, özellikle Tacik Samani devletinin kuruluşu ile yeni Farsça resmi devlet ve saray dili (DeRi) seviyesine yükselmiştir. İran’a yavaş yavaş doğudan giren DeRi Farsçası (Farsi-yi Nov=Yeni Farsça), ilk önce XI. yüzyıl başlarında doğu ve merkezî bölgelerde Gürgân, Kumis ve Rey’de konuşulmaya başlamıştır. XI-XII. yüzyıllarda daha batıya Isfahan ve Şiraz’a yayılmış ve yerli diğer dillere üstünlük kazanmıştır. Bu dil, İrani ve İranlı olmayan dilleri yok ederken, onlardan çok sayıda sözcük ödünç almıştır. Daha önceleri doğuda Türk dili ile karşılaşan yeni Farsça, İran’a girdikten sonra ilk önce yerli dillerle, sonra Arapça ile en son olarak da Türk dili ile tekrar karşılaşmıştır.
Tacik Samaniler döneminde (795-998) Türkistan, devamı olan Horasan ve bugün Kuzey Afganistan da denen Güney Türkistan’da Anti-Arap hareketi ve uyanış sürecinde oluşan Farsi-DeRi dili, yavaş yavaş edebi Arapça’nın yerini almıştır. İrani olmayan halklar tarafından beğenilip işlenerek, aşiretler üstü, daha sonra da uluslararası bir dil halini almıştır. Ortaçağ Fars edebiyatı, dünya edebiyatında önemli yere sahip olmuştur. Farsça bu dönemde hemen hemen bütün Müslüman olan Türkistan ülkelerinde edebi dil olarak kullanılmıştır. Farsça, bu yıllarda Türkçe ile alenen yüzleşince coğrafi ilerleme süreci sona ermiştir. İlk Farsi-DeRi eserler IX-XI. yüzyıldan kalmıştır. HanZale-yi BadğîSi, Mahmut Varrâg-i Herevî (835), Firuz Meşrıkî (896), Ebu-Sâlik Gürgânî, M.Vâsıf Sistani (865), Rûdekî Semerkandî, Şehid Belhî, Dakikî-i Belhî, Muncîk (954-961), Kisâî-yi Mervezî vd. ilk DeRice söyleyip yazan ozanlardır.
Klâsik Fars-DeRi dili, IX. yüzyılın sonundan X. yüzyılın başına kadar, batıda Farsların ve doğuda Taciklerin edebi dili kabul edilir. XV. yüzyılın ikinci yarısından itibaren DeRi dili ayrışma ve bölünmeye uğramıştır. Günümüzde bu dil üç bağımsız kola sahiptir. Ana hatlarıyla; İran’da Fars edebi dili, Afganistan’da DeRi edebi dili ve Tacikistan’da Tacik edebi dili olarak sınıflandırılmaktadır.
İran’daki Farsça birkaç ağza sahiptir. Bunlardan Erakî, Meşhedî, Kûçânî, KaşmiRi, SebzivaRi, Türbetî, TabeSi, Nişaburi, Germeyî, Gâinî, Damğanî, Tehrânî, Şirazî, Neyrizî, Kazerunî, Cehrûmî, KirManî, Isfahanî vs. sayabiliriz. SebzivaRi lehçesi Feyyaz, Ehavân gibi birkaç şair tarafından şiir dili olarak kullanılmıştır. Sebzivar kenti, Şii SerbeDaran devletinin başkentiydi.
Günümüz Farsça’sının temelini oluşturan Tahran lehçesi, XIX-cu yüzyılda Feht-Ali Şah tarafından yaygınlaştırılmıştır. Bundan ötürü Tahran Farsçası’na “Feth-Ali Şah Kacar Farsçası” da denir. Tahran, Feth-Ali Şah tarafından başkent yapılmıştır. Tahran daha önce Rey’e bağlı küçük bir Azerbaycan kasabasıydı.
Farsça’nın eski, özellikle Orta Çağ edebiyatı İran dilleri konuşan; Fars, Tacik, Afgan vd., ayrıca Türk dilli topluluklardan; Azerbaycan, Özbek, Türkmen, Türk vd. birkaç Hindistanlı halkın ortak ürünüdür. Bu halklar, çeşitli çağlarda tek bir devlet çatısı altında yaşamış ve onların birinci edebi dili çoğu zaman Fars-DeRice olmuştur. Bu Azarbaycan/ Türk, Tacik, Hindistanlı vd. halkların Fars dili ve edebiyatının oluşum ve gelişimine yaptıkları katkı, Farsların biZatihi kendilerinden az olmamıştır. Bu dilin İran’a taşınması, geliştirilip olgunlaşması ve yayılmasında Türk halkı ve devletleri büyük rol oynamıştır. Özellikle Türk Gazneli (962-1187) ve Türkmen Selçuklular (1037-1157), İran kültürünün gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Bu dönemde Farsça bütün İran’a, Hindistan’dan Anadolu’ya kadar yayılabilmiştir. Fars edebiyat ve şiirinin hareketlenme dönemi Türk Gaznelilerle başlamış, Tacik Samanilerle gelişmiş, Türkmen Selçuklularla yükselmiş ve -İran ve Arap dünyasında lânetle anılsa da Moğollar çağında zirveye ulaşmıştır. Türk devletlerinin desteği ve Türk şairleri Nizamî-i Gencevî, Hakani-i Şirvanî ve Mevlana-i Belhî’nin eserleri, Farsça’nın Türk geçmişidir.
Katran Tebrizi, Genceli Nizamî, Şirvanlı Hakânî, Sâib Tebrizi, Pervin İ’tisâmî, İrec Mirza, gulam Hüseyin Saidî, Samed Behrengî, Mir Hüseyin Şehriyar Farsça yazan Azerbaycanlılardan bazılarıdır. Genceli Nizamî, Farsça yazdığı eserlerinde kullandığı Türkçe kelimeler, deyim ve atasözleri ile Fars edebiyatına etkin Türk tesiri getirmiştir.
İran’da nüfusça kalabalık halklardan biri de Farslardır. Esasen ülkenin merkezi ve güney bölgelerindeki Farsistan’da yaşarlar. İran’ın batı ve kuzey bölgeleri tamamiyle Fars olmayan halklarla meskûndur. Batıda Tahran, Isfahan, Şiraz kentlerini birleştiren çizgi, kabaca Farsların ulaştığı en batı bölgeyi belirlemektedir. Farsça’nın yayıldığı alanı özellikle doğuda çizmek çok daha zordur. Bunun nedeni Farsça ve Tacikçe arasında kesin sınırların belirlenememesidir. Horasan bölge valilikleri, hatta Afganistan’ın kuzey ve merkezî bölgelerinde Farsça ve Tacikçe arasında köprü sayılabilecek çok sayıda yerli lehçe ve ağız vardır.
Etnik Farsistan; Fars, Isfahan, Kirman, Simnan ve Yezd bölge valiliklerinin tamamını, Hemedan, Tahran, Merkezî, Kum, Horasan, Buşehr, Hürmüzgan bölge valiliklerinin ise bir kısmını kapsamaktadır. Fars Vilayetleri dediğimiz Isfahan, Kirman ve Yezd’te Büyük Kaşkay ve Hamse Türk illeri de yaşamaktadır. İleride zikredileceği üzere Tahran, Merkezî ve Hemedan’nın bir bölümü Cibal Azerbaycan sınırları içerisindedir. Kuzey, Rezavî ve Güney olmak üzere üç bölge valiliğinden oluşan Horasan’ın özellikle Kuzey ve Rezavî Horasan bölgeleri yoğun Türk nüfusuna sahiptir. Tahran nüfusunun yarısı Türk’tür. Kısaca Fars nüfusunun Türk nüfusunun çok altında olduğunu söyleyebiliriz.
İran’da, yoğun Türk nüfusunu da barındıran Fars bölgesi şehirleri olarak kabul edilen yerleşim birimlerinin isimleri şöyledir: Rey, ŞimiraNat (Tecriş), Kerec, Veramin, Demavend, Erak, Serbend (Şazend), Kum, Mahallat, Dilican, Tefriş, Âştiyân, Humeyn, Meşhed, Gainat (Gâin), Sebzivar, Türbet-i Hayderiyye, Nişabur, Bocnurd, Türbet-i Cam, Kaşmir, Deregez, Kûçân/ Koçan, Firdövs/ Firdevs, Tabes, Şirvan, Ésferayin (Miyanabad), Tayyibad (Bahriz), Isfahan, Humeynişehr (Sede/ HuMayunşehr), Şehrıza, Necefabad, Gülpayegan, Hansar, Feriden (Daran), Feridunşehr, Lencan (Zerrinşehr), Felavercan, Kaşan, Nain, Ardistan, Natanz/ Netenz, Şiraz, Mervdeşt, Abade, Eglid/ Aglid, Firuzabad, Neyriz, Fesa, Darab, İstihban/ Éstihbân, Kirman/ Kérman, Zerend, Ciroft (ZebzvAran), Refsencan, Sircan, BerdSir (Muşiz), Şehr-i Babek, Bem, Baft, Bender-Abbas, Yezd, Mehriz, Erdekan (Sépîdân/ Erdekan-ı Fars), Teft, Bafg, Simnan, Damğan, Şahrud, Germsar, Deyr.
Fars veya Pars kelimesi, m Ö. IX. yüzyılda Pamir bölgesinden bugünkü etnik Farsistan’a gelip yerleşen İrani bir grup olan Perslerin adından alınmıştır. Perslerle birlikte İran topraklarına göç eden diğer boylar Pars/ Pers değildir.
İran’da hiçbir zaman Fars adı altında veya Farsların yoğun olarak yaşadığı Farsistan toprakları üzerinde herhangi bir siyasi hareket ve teşkilat ortaya çıkmamıştır. Zaten İran’da “Fars Milleti” veya “Fars Halkı” terimi hiçbir zaman Fars dilli halk veya siyasiler tarafından kullanılmamıştır. Farslar, “İran Milleti” terimini kullanmayı tercih etmektedir. Fars milleti veya halkı, Fars olmayan etnik gruplarca kullanılan bir terimdir. Pan-Farsizm karekâtı, özellikle Pehlevi yönetiminden sonra merkezi hükümet tarafından örgütlü şekilde yürütüldüğü için Farslara iş bırakılmamıştır.
Bugün Farsların çoğunluğu Müslüman’dır. Tamamına yakını İmami’dirler (Düvâzdeh İmam/ İsnaaşeRi/ Oniki İmam/ Caferi). Alevi/ Kızılbaş ve Ehli-Hakk inançlı Farsların bulunduğundan bahsedilmektedir. Müslüman olmayan Farslar Bahai, Zerdüştî ve Musevidir. Isfahan, Kaşan, Tahran gibi büyük kentlerde yaşayan Musevilerin dilinin Farsça ve Râcİce olduğu belirtilmektedir. Zerdüştîlerin dili, Farsça ve GebRice’dir (Yezdî). Zerdüşt dinine inananlar Farslara “İmami”, Farslar da Zerdüştîlere “GebRi”, kendileri ise “ParSi” demektedir.
İran halkları arasında Bahai dini Farslar arasında da yaygınlaşmıştır. Bahai dininin kuruluşu sırasında Ali Muhammed BAb ve Bahai liderlerinin çoğu Fars ve Türklerden oluşmaktaydı.
Kirman ve Horasan şehirlerinde Fars ve Tacik İsmailîlerin yaşadığı belirtilmektedir. İsmailîlerin Afganistan’daki nüfuslarının 500 bin, Tacikistan’da 500-550 bin, İran’da ise 50-60 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Seyyid Mansur Nadiri ve oğlu Seyyid Cafer Nadiri bu ülkelerdeki İsmailîlerin lideridir. Nadiri ailesi HaZarâ’dır. Kendilerini Türkistanlı ve Türk kabul ederler. HaZarâ İsmailîlerinin nüfusu 100 bin civarındadır.
Farsça konuşan grupların Fars adı altında toplanmasının tek sebEbi, ortak dillerinin Farsça olmasıdır. Farsça konuşan gruplar ırk olarak homojen olmadığı gibi, aynı soydan da gelmemektedir. Farslar, Milattan Önce Farsistan’a yerleşen İrani gruplarla, bölgede daha önce bulunan yerli halklar ve burada daha önceden beri bulunan Turani ve Sami topluluklarla karışmasından oluşmuştur.
Bazı araştırmacılar, İrani toplulukların İran plâtosuna geldiklerinde burada Sami topluluklarla karşılaştıklarına inanır. Kesin olan şey, İran dilli halkların m Ö. II. yüzyıllarda, Sami halklardan başta ÂRamîlerle karışmaya başlamalarıdır. Bu dönemde onlar ÂRamî yazısını benimsemişlerdir. İranilerin bu dönemde tamamiyle ÂRiliklerini kaybettiklerini savunanlar vardır. m Ö. 607’de Medlerin Sami Asur devletini yıkmaları ve Kuzey Irak’ı işgal etmeleri ile İrani-Sami karışması daha da hızlanmıştır. İrani Hehâmeneşîlerin 300 yıllık ve Turani olduklarına dair görüşlerin ağır bastığı Eşkanilerin 480 yıllık iktidarları döneminde, çok sayıda Arap emiri İran ordusu safında Roma devleti ile savaşmıştır. Sasani iktidarında 400 yıl boyunca İrani ve başta Araplar olmak üzere, Sami halklarla kuzey Mezopotamya ve diğer birkaç noktada temasa geçmişlerdir. İran deniz kuvvetlerinin, Hint Okyanusu’nda Habeş ve Roma deniz kuvvetlerini yenmesiyle İrani-Sami ırksal etkileşimi de derinleşmiştir. İran dilli halkların Samilerle temelli karışımı Sasani Kralı III.Yezdigerd’in Araplara yenilmesi ile gerçekleşmiştir. İrani dilli halkların İslamlaşması ve Arapların İran’daki kültürel ve siyasi etkinliklerinin fevkalade artması ile Araplarla karışım daha da hızlanmıştır. III.Yezdigerd’in yenilgisinden sonra topraklarına giren ve göç eden Araplar bu ülkede kalmıştır. Göç o kadar yoğun olmuştur ki, Arapça etkin konuma yükselmiştir.
Farsların Türk-Moğol toplulukları ile karışması çok öncelere uzanmaktadır. Sasani Şahı Hüsrev Perviz’in (II.Hüsrev, m S. 590-629) Göktürk Hakanı İstemi Han’ın kızı Takum ile evlendiği bilinmektedir. Bu evlilikten doğan IV-ncü Hürmüz “Türkzade/ Turanzade” olarak anılmıştır. Bilindiği gibi son İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’nin anası Tacül-MüLuk/ Melike Mader de Türk idi. Tacül-MüLuk’ün babası, Azerbaycan’ın tanınmış ailelerinden olan Ayrımlılardan Makulu “Mîrpenç Ayrımlu Makûî”dir. Kazak birliğinde Rıza Han’ın da komutanıydı. Bildiğimiz gibi Ayrımlılar, Azerbaycan (Gedebey), Güney Azerbaycan (Maku), Türkiye (Tuzluca/ Gaziler) vd. yerlerde meskûn tanınmış bir Azerbaycan Türk cemaatıdır. Muhammed Rıza Şah’ın eşi Farah Dîba ise Kacarlara mensuptur. Anası ise, Tabatabai seyyidlerindendir.
Firdevsi, Hafız-ı Şirazî, Ayetullah Müderris, Ayetullah Kaşani, Ali Şeraitî, Sadık Hidayet, Haşimi Rafsancani, Mirza Ali Muhammed BAb (BABi’liğin kurucusu), Bahaullah (Bahaî dininin kurucusu), Molla Abdurrahman Camî, Feridüddin Attar, İmam-ı Gazalî, Hallac-ı Mansur ve Ayetullah Humeyni tanınmış Farslardır.
MaLum olduğu üzere emperyalist ülkeler İran’ı bölüp parçalamak için ellerinden geleni yapmaktadır. İran bölünür ise, bunun en büyük sorumlusu, yıllardır ülkeyi süt liman göstermeye çalışan Aryaistler olacaktır. İran’da yaşamakta olan diğer ulusların haklı talepleri ile haksız taleplerini ayırma Feraseti bir türlü gösterilememiştir. Fars milliyetçileri, İran’da kendilerinden başka millet yokmuş gibi davranarak, ülkenin bölünmesine zemin hazırlamayı sürdürmektedir. Aynı hatayı Pahlevîler de yapmıştı.
İran’da, Fars bölgesi şehirleri olarak kabul edilen yerleşim birimlerinin nüfusları, 1996 yılı nüfus sayımı rakamları esas alınarak aşağıda verilmiştir. Bu rakamlar, bölge valiliklerinin 2006 yılı nüfus sayımları ile karşılaştırıldığında, Farsların İran’daki nüfusu hakkında net bir fikir verecektir. İlgili bölümlerde, Fars bölge ve şehirlerinde yaşayan Kaşkayı (2.500.000), Hamse, Halac, Azerbaycan (Isfahan ve çevresinde bir milyon, Meşhed’de ise 500 bin civarında Azerbaycan Türkü yaşamaktadır), Türkmen, Abiverd, ve Horasan Türkleri’nin yanı sıra Isfahan, Kum, Şiraz ve diğer yerlerde yaşayan Türkler hakkında detaylı bilgiler sunulmuştur. Ancak aşağıda, Fars şehirleri olarak sunulan veya kabul edilen yerleşim birimlerinin 1996 yılı nüfus sayımı rakamlarından Türkler ve diğer etnik grupların sayısı özellikle düşülmeden verilmiş, karşılaştırma ve yorum hakkı okuyucuya bırakılmıştır. Resmi rakamların yardımıyla, bölge valilikleri bazında yeni listeler hazırlanıp, farklı yorumlara gitmenin yanı sıra, sunulan bilgileri eleştirme, hatta tamamen reddetme imkânı da verecektir. Bu, konuların hissiyattan uzak, tarafsız şekilde değerlendirilmesine olumlu katkı sağlayacaktır.
Fars Bölgesindeki Şehirlerin Nüfusları
|
Dostları ilə paylaş: |