Dr. Recep Albayrak Türklerin İranı



Yüklə 9,25 Mb.
səhifə365/430
tarix07.01.2022
ölçüsü9,25 Mb.
#82928
1   ...   361   362   363   364   365   366   367   368   ...   430
“Azerice/ Azerbaycanca” ve “Aran ve Albanya” tezi, beklemedikleri bir anda, Prof.Dr.Muhammed Taki ZehtABi/ Kirişçi’nin (1923-1998) kaleme aldığı iki çiltlik “İran Türkleri’nin Eski Tarihi” kitabı ile dürülüp çöpe atılmıştır. Bu kitap, etkisini önümüzdeki dönemde yavaş yavaş, ancak önü alınmaz bir şekilde hissettirecek ve bu oyuncakları kullanılmaz hale getirecektir. ZehtaBi, oynamaları için Aryaistlerin eline tekrar eski haline getiremeyecekleri rubiks cube vermiştir. Reformist teorisyenlerden Said HacCaryan, Kale Cumhur/ Babek Kalesi yürüyüşlerinin önünü almak isteyen devlet yetkililerine karşı çıkarak, mahiyet olarak şöyle diyordu; “Bu yürüyüşlerin önünü keser ve Azerbaycan Türkleri’ni evlerine kapatırsanız, kendi elinizle baş edemeyeceğiniz teorisyenler yetiştirirsiniz”. HacCaryan’ın kastettiği ve korktuğu, ZehtABi gibi Azerbaycan aydınları olmalıdır.

Muhammed Taki ZehtABi/ Kirişçi’nin,“İran Türkleri’nin Eski Tarihi” isimli kitabı tanındıkça, ailecek zindanlarda çürütülen ünlü Tatar/ Rus şairesi Anna Ahmadova’nın oğlu Lev Nikolayeviç Gumuläv, Mir Hüseyin Şehriyar ve Cengiz Aytmatov rüzgârı estirecektir. ZehtABi/ Kirişçi, acı ve macera dolu zahmetli bir hayat sürmüştür. Azerbaycan Millî Hükümeti’nin yıkılmasından sonra Azerbaycan’a kaçmıştır. Ancak Bakü’de İranlı Marksistlerce kendisine huzur verilmemiş, Sibirya’ya sürgüne gönderilmesine neden olmuşlardır. Sürgün yaşamının bir bölümünü Tacikistan’da geçirir. Bakü’ye döner, ilmi çalışmalarına devam eder. Bağdat üniversitesinde hocalık yapar. Rejim değişikliği döneminde İran’a döner. Tebriz Üniversitesi’ne intisap eder. Bir süre sonra hocalık görevine herhangi bir gerekçe gösterilmeden son verilir. Baba ocağı Şebüster’e yerleşir. Aralık 1998 tarihinde evinde şüpheli şekilde ölü bulunur.



“Aran ve Albanya” tezi konusundaki iddiların sağlığı hakkında karar verEbilmek için coğrafyacı-tarihçilerin Kafkas Azerbaycanı, yani Aras nehrinin kuzeyindeki Azerbaycan için yazdıklarına bakmak gerekir. “Azerbaycan” adı, sadece Aras’ın güneyindeki topraklara değil, kuzeyindeki topraklara da teşmil edilmiştir. Selçuklu döneminde yaşamış olan coğrafyacı İdriSi tarafından bu bölgenin haritası çizilmiştir. Haritada; Aras’ın güneyindeki topraklar için “Bilâd-ı Azerbaycan” adı kullanılmıştır. Kafkas Azerbaycanı’na baktığımızda, Kür nehri ile Kafkas dağları arasındaki topraklardan, Şirvan dâhil “Arz-ı Azerbaycan”, Kür ile Aras nehri arasında kalan yurtlardan ise, “Bâkiye-i Azerbaycan” adı ile bahsetmiştir. Bu konuda Baş Direktörlüğünü İsmayıl Vәliyәv’in yaptığı “Azәrbaycan Tarixi Xәriteleri” isimli atlastan da yararlanılabilir. (s.6-7, 9-10, 12,18)

Diğer yandan, Arap coğrafyacıların kitaplarını incelemek gerekir. İstahRi, Hazar denizinin haritasını çizmiş, Kür nehrinin denize döküldüğü yerden Derbend’e kadar olan tüm sahil kesimini Azerbaycan olarak adlandırmıştır. Aran ve Batı Azerbaycan topraklarında Rusların stratejik planları doğrultusunda kurulmuş olan Ermenistan toprakları da Azerbaycan içerisinde gösterilmiştir. İstahRi’nin haritasını geliştiren İbn-i Havkal, aynı bilgileri kullanmayı sürdürmüştür. Tabari’ye göre, Hemedan-Derbend arasındaki tüm arazi Azerbaycan’dır. Evliya ÇelEbi, SeyahatNamesi’nde Karabağ’dan, “Küçük Azerbaycan” olarak söz etmiştir. Azerbaycan Türkleri’ne göre, Azerbaycan mülkü olarak günümüzde de geçerliliğini koruyan, Kacarlar dönemi literatür ve terminolojisinde de yer aldığı üzere, Aras’ın güney sahilinden başlayan Azerbaycan toprakları; Darüs-Saltana Azerbaycanı, Hamse Azerbaycanı ve Cibal Azerbaycan’ından oluşmaktadır. General Dr.Mahmud PeNahiyân (Tebrizi), “Ferheng-i Coğrafya-yı Millî Türkân-ı İranzemîn” isimli dört ciltlik kitabında, Darüs-Saltana Azerbaycanı, Hamse Azerbaycanı ve Cibal Azerbaycanı’ndaki Azerbaycan Türk köyleri, nahiye, kasaba ve şehirleri hakkında detaylı bilgi vermiştir. Azerbaycan’ın doğu sınırı Tahran ve Kum kentlerinin ortasından geçmektedir. Detay için bkz.→İNayetullah Reza, Azerbaycan ve Arân (Albanyâ-yı Gafgâz); “Aran ve Albanya” için bkz.→Azәrbaycan Tarixi Xәriteleri: (Azәrbaycan Ensiklopәdiyası Baş Direktoru İsmayıl Vәliyәv ve Xәritelerin tәrtibine iştirak etmiş müәlliflәr) ve Azerbaycan Sovet Ensiklopediyası,“Aran” ve “Albanya”maddeleri

*

Türklerin kimliği”ni yok saymak, dil ve kültürünü unutturmak amacıyla İran Türk milletini oluşturan il/ ulus ve inanç gruplarına; “Kaşkayı kavmi”, “Afşar Taifesi”, “Ehl-i Hakk fırkası” adları verilmeye çalışılmıştır.



Pan İranizm, sadece Farslardan oluşan üniter bir yapı oluşturma hayalinden doğmuştur. Halbuki Farslar da İran’da bir azınlıktır. Pan-İranizm, yurt içi bir projedir. Pan Aryaizm ise, “Büyük İran/ İranzemîn” yaratmaya yönelik muhayyel bir arzudur. Aryaistler; Azerbaycan Cumhuriyeti, Aran’ın zengin Gence şehri (Azerbaycan Cumhuriyeti), Merv (Türkmenistan), Dağıstan, Ermenistan, Gürcistan, Osetya (Kuzey ve Güney), Fırat nehrinden Amu-Deya’ya (Ceyhun nehri) uzanan topraklar, Arap Irak’ı, Şattül-Arap’tan kuzeye doğru Irak Türkmen Vilayeti, Kuzey Irak’ın Kürt bölgesi, Suriye’nin kuzeydoğu ucu, Pakistan/ PeŞaver, İndüs nehri, Afganistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Çin Türkistanı, Kazak toprakları (Özbek-Türkmen sınırındaki üçgen), Kırgızistan’ın güneyi, Büyük Horasan (Horasan-ı Bozorg), Harezm, Mezopotamya’dan Kafkasya’ya ve Maveraünnehr’e kadar olan toprakların tamamı, Bakteriya, Pamir dağlarına uzanan muhayyel Büyük Birleşik Arya Ülkesi (İran-ı Bozorg/ Büyük İran/ İranzemîn) yaratmayı amaçlamaktadır. Arya ülkesinin doğu sınırları Doğu Türkistan’a, batı sınırları ise Konya ve Aksaray’a kadar uzanmaktadır. Pan-Aryaistler, Turan halkını da unutmamış, onlara yurt olarak Türkistan’ın Moğolistan’a doğru uzanan kuzey toprakları ile Moğolistan’ın güney arazilerini uygun görmüşler... (tr.wikipedia.org/wiki/ Büyük_İran)

Pan-Aryaistler, “Encümen-i AryaNa” adı altında İran, Afganistan ve Tacikistan’da faaliyet halindedir. AryaNa Encümeni, parti kimliğine sahiptir. Sloganları, “Her Caî İran Sera-yi men-est/ İran’ın her yeri benim için saraydır”. Bahsekonu ülkeler ve toprakların “İran/ Aryan/ AryaNa” adı altında birleştirilmesi hayal edilmektedir. Büyük Arya ülkesinden bahseden çok sayıda makale yazılmış, “Büyük İran Haritası” hazırlanmıştır. Lideri Muhsin Pezemînur idi. Taraftarları arasında; Cengiz Pehlevan (Hukukçu), Mezdek (Afganistan Taciklerinden), Necmeddin Kavyânî (Tacik)… gibi şahıslar bulunmaktadır. Bu nedenle “Horasan” adı ve Büyük Horasan Yurdu Pan-Aryaistler için çok önemlidir. Bu konuda bkz.→Horasan Bölge Valiliği

İran’da, Sirus Mededî gibi solcular, Murtaza Nigahi gibi sağ ambalajlı Fars ırkçıları, Dr. Hamid Ahmedi, Recep İzedî… gibi emeklemeye çalışan yeni yetmelerin Şah döneminin Pan-İranizm ve Pan-Aryaizm çizgisindeki şovenist politikaların yeni nesil namzetleri oldukları söylenmektedir.

Azerbaycan Türkleri’nin ırk olarak “ARi”, gerçek dillerinin Tatça artığı “Zebân-ı AzeRi” olduğu iddia ve teorileri maya tutmamıştır. Azerbaycanlılara yamanacak başkaca yeni ırk ve dil teorisi üretme imkânı sona ermiştir. Bu nedenle yeni tilmizler, üstadları PirNiya, Kesrevive Dr.M.Afşar’ın kitap ve makaleleri ile kendilerini avutmaya devam edeceklerdir. Bugün Azerbaycan Türkleri’nin Hind-Avrupa/ Hint-ParSi kökenli, dillerinin ise “Zebân-ı AzeRi” olduğu yönündeki yeni propaganda yazılarına bakıldığında, PirNiya, Kesrevive Fars ırkçılığının diğer teorisyeni siyaset bilimci Dr.Mahmud Afşar’ın söylediklerinin tekrarı olduğu görülecektir. Yani ortada lâf kalabalığından başka yeni bir şey bulunmamaktadır. Azerbaycan Türkleri’ni ırk ve dil olarak “ARi/ Hint-ParSi” tasnifine tabi tutmaya çalışmanın yerine, miktarı az da olsa Tatça edebiyat örnekleri tasnif ve tetkik edilip ilim alemine sunmak, hem Fars, hem de Türk edebiyatına ve edebiyat tarihine önemli katkı sağlayacaktır. Böylece gereksiz mesai harcamaya da ihtiyaç duyulmayacaktır. Pan-İranist ve Aryaistlere göre, Pan-İranism ve Aryaizmin önündeki en büyük tehlike İran’daki sarı ırk, yani Türkler’dir. İkinci tehlike ise, İslamiyet’tir. Rejim değişikliğinden sonra Pan-İranizm’in yol haritasında küçük bir değişiklik yapılarak, İslamiyet tehdit olmaktan çıkarılıp, yeni rejime yaranma ve yamanma yoluna gidilmiştir. Celâl Âl-i Ahmed, Seyyid Fahreddin ŞadMan ve sosyolog Ali Şeraitî Pan İranist-İslamcı ekolün temsilcileri arasında sayılmaktadır.



Rıza Han, Ş. 1299/ 1921 tarihinden itibaren yakın çalışma arkadaşlarından Serdarı Muazzam Horasanî Abdül-Hüseyin Teymurtaş, Zekâül-Mülk Muhammed Ali Furuği, Ali Ekber Dâver, Seyyid Hasan Takizade ve diğerleri ile birlikte İran’da totoliter bir rejim kurdu. Tarihin derinliklerinden beri çok dilli ve çok kültürlü olan ülkede, ortak kültür ve kimlik yaratmak amacıyla, Farsça’nın ülkede tek dil olması için çalışmalar başlatıldı. Ulusal ve kültürel çeşitliliği ortadan kaldırmak için Farsça resmî ve millî dil olarak kabul edildi. Diğer dil ve kimlikleri oluşturan Türkçe, Kürtçe, Arapça, Beluçça, Lorca, Gilekçe, Talışça ve diğerleri kanun dışı ilan edildi. Bu dillerde kitap, gazete ve dergi yayınlanması yasaklandı.

Ahmed Rıza Han’ın yakın çalışma arkadaşlarından olan Serdarı Muazzam Horasanî Abdül-Hüseyin Teymurtaş; Müşir’üd-Dövle Hasan PirNiya’nın ilk başbakanlığı döneminde adalet bakanlığı yapmıştır. Zekâül-Mülk Muhammed Ali Furuği; Mustovfi’l-MeMalik Hasan Mustovfi’nin ilk başbakanlığı döneminde dışişleri bakanlığına getirilmiş, daha sonra üç defa başbakanlık yapmıştır. Ali Ekber Dâver; Muhammed Ali Furuği’nin ilk başbakanlığında ticaret bakanı, Mustovfi’l-MeMalik’in ikinci başbakanlığında adalet ve maliye bakanlıkları, Mahmut Cem’in başbakanlığında ise, maliye bakanlığı görevlerinde bulunmuştur. Seyyid Hasan Takizade ise, Muhbirüs-Saltana Mehdi-kulu Hidayet’in başbakanlığı döneminde Maliye ve Ulaştırma Bakanlığı yapmıştır.

İran’da yaşayan halklardan Türkler, ülkede etnik çoğunluğu oluşturmaktadır. Yani nisbi çoğunluğu teşkil eden azınlık konumundadır. Buna mukabil Pehlevilerin kurucusu Ahmed Rıza Han’ın baskıcı rejimi, Türk dili ve Türk ulusal kimliği aleyhine sonuçlar doğurmuştur. Azerbaycan ve Türkmen millî kimliği yok sayılmış, Türkçe kitap, gazete ve her türlü yayına yasak getirilmiştir. Bu uygulama Türk dil ve kültürünün gelişmesine büyük darbe vurmuştur. Muhammed Rıza Şah zamanında da aynı politika ve uygulama devam etmiş kitap, gazete yasağına radyo ve televizyon da eklenmiştir. Devlet çapında yürütülen propaganda sonucu Azerbaycan Türkleri’ne -Ari kökenli oldukları da vurgulanarak, konuştukları Türk diline kasıtlı olarak “Zebân-ı AzeRi/ AzeRi Dili/ Azerbaycanca” yakıştırması yapılmıştır. Azerbaycanlıların Moğollar tarafından zorla Türkleştirildiği tezi ileri sürülmüştür. Devlet çapındaki Farslaştırma programı, 1920-1925 yıllarından itibaren 1979’a kadar aksamadan sürdürülmüştür. Ancak “Moğolların Azerbaycanlıları Moğollaştırma yerine hangi gerekçe ile Türkleştirdikleri?” sorusu cevapsız kalmıştır.

Bu arada devlet propaganda merkezlerinde Türkleri, Türk kültürünü küçük düşürücü ve tahkir edici yüzlerce fıkra üretilmiştir. Türklerin çoğunlukta, Farsların azınlıkta olduğu bölge valiliklerinde devletin desteği ile sürdürülen yoğun propaganda ve baskı sonucu, Türk çocuk ve gençleri Farsça konuşmaya başlamıştır. Ancak internet ağının yagınlaşması, genç neslin aklını başına almasına katkı sağlamıştır.

Yürütülen Farslaştırma politikasının bir uzantısı olarak sanayi yatırımları Farsların yoğun olduğu Orta İran ve çöl bölgelerindeki şehirlere kaydırılmıştır. Azerbaycan Türkleri, iş imkânı nedeniyle bu şehirlere göç etmektedir. İki nesil sonra bu şehirlerde yaşayan Türkler, kolaylıkla Farslaştırılma riskine açık hale gelme ihtimali vardır. Bu riskin yanı sıra, iç göçün yararları da olmuştur. Eski rejim döneminde Tahran, Kum ve Merkezi bölge valiliklerinde yürütülen propaganda yoluyla kendilerine -ne demekse?- “İkinci sınıf Türk” denen yerli Türkler, Azerbaycan’dan gerçekleşen iç göç nedeniyle kendilerinin ikinci sınıf değil, birinci sınıf Türk olduklarının farkına varmıştır. “İkinci sınıf Türk” kavramının hangi propaganda metodu çerçevesinde ortaya atılmış olduğunu çözmek oldukça zor. Orta İran Türkleri’ne demek ki, o dönemde “İkinci sınıf Türklük” uygun görülmüş.

Türklerin yoğun olarak göç ettikleri sanayi bölgeleri; Kazvin (Hamse Azerbaycanı), Tahran ve Kum bölge valiliklerinin (Cibal Azerbaycan) batı mıntıkaları, Hemedan BV’nin (Cibal Azerbaycaı) orta ve kuzey mıntıkaları ve Merkezî BV’dir (Cibal Azerbaycan). Bu bölge valiliklerinde 1920-25 yıllarından beri Farslaştırma politikası yavaş yavaş sürdürülmekte ve olumlu sonuçlar da alınmaktaydı. Geçmiş dönemde bahsekonu Azerbaycan Vilayetlerinin Fars bölge valiliklerine dönüşmesi yolunda kısmi başarıların elde edildiği kabul edilmelidir. Rejim değişikliğinden sonra Orta İran Türkleri için “İkinci sınıf Türk” yaftalaması ortadan kalkmıştır.

Bütün bu olumsuz gelişmelere rağmen Sovyetler Birliği’nin çökmesinin ardından gelişen olaylar, 1990 yılından itibaren İran Türkleri içerisinde uyanış ve ulusal kimliğe dönme yönünde bir hareket başlatmıştır. Propaganda merkezlerinin Farslaştırma politikasını eski hızı ile sürdürme şansı kalmamıştır. Ancak son dönemde yeni nesil Pan-İranistler sahnede boy gösterme hevesine girmiştir. Baskılar, bahsekonu bölge valiliklerinin kadim Azerbaycan toprağı olduğunun hatırlanmasına sebep olmuştur. Ayrıca internet haberleşmesinin, özellikle lise ve üniversiteli Türk gençlerinin bilinçlenmesine olumlu katkı sağladığı gözlenmektedir.

İran Türk kamuoyunun bilinçlenmesinde, Kum kentindeki medreselerde iLahiyat eğitimi gören Türk öğrenciler, Hüccetül-İslam ve Ayetullahların da büyük katkısının olduğu belirtilmektedir. Türk iLahiyat öğrencisi ve din adamlarından bazılarının Türkçülükle suçlanıp tutuklandıkları hususu internet sitelerinde yer almaktadır. Bkz.→Kum BV

Son dönemde, Şah iktidarı zamanına benzer şekilde “İran Ulusal Kimliği” oluşturma yönünde bilimsel araştırma kisvesi giydirilerek çok sayıda kitap ve makale kaleme alındığı gözlenmektedir. Bu kitap ve makalelerde, Pan-İranizm ve Pan-Aryaizm’in Cazibesinden etkilenmiş görünen -eskilerin yanı sıra, yeni nesil yazar ve araştırmacıların imzaları bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şöyledir: Seyyid Abdül-Emir Nebevî, Ahmed Eşref, Dr.CihanGir Müinî AlemDaRi, Ebül-Fazl DilaveRi, Dr.Hamid Ahmedi, Ekber Gencî, İhsan Hûşmend, Kâve Bayat, Muhammed Hubrûyî-pâk, Nahid KûhkiŞaf vd. (http://qum-az.blogspot.com, 01 Mart 2005; http://qum-az.blogspot.com, 22 Şubat 2006; http://qum-az.blogspot.com; Şair ve yazar İlşen Oryadlı’nın sitesi: /http:www.oryad.blogfa.com)


Yüklə 9,25 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   361   362   363   364   365   366   367   368   ...   430




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin