Draft V. 1 -savunma


Suçların ve cezaların şahsiliği ilkesi ihlal edilmiştir. Müvekillerim suç olduğu iddia edilen fillerin failleri değildir



Yüklə 1,43 Mb.
səhifə123/195
tarix09.01.2022
ölçüsü1,43 Mb.
#93387
1   ...   119   120   121   122   123   124   125   126   ...   195

Suçların ve cezaların şahsiliği ilkesi ihlal edilmiştir. Müvekillerim suç olduğu iddia edilen fillerin failleri değildir.

Öncelikle şunu kesin ve net bir şekilde ifade etmek gerekir ki; Müvekillerimiz işlendiği iddia edilen eylemlerin failleri değillerdir. Bu yönü itibayle de söz konusu soruşturma ile suçların ve cezaların şahsiliği ilkesi ihlal edilmiştir. Şöyleki;


Vergi cezalarına muhatap olan kişiler vergi yükümlüleri ve vergi sorumlularıdır. Buna göre vergi yükümlüsü kendi vergi borcu için vergilendirmenin maddî ve şeklî ödevlerini yerine getiren kişidir. Vergi yükümlüsü olabilmek için; vergiyi doğuran olay kendi kişiliğinde gerçekleşmiş ve vergi borcunu kendi mal varlığından ödemek zorunda kalmış olması gerekmektedir. Vergi sorumlusu ise alacaklı vergi dairesine karşı, verginin ödenmesi bakımından muhatap olan kişidir (VUK m.8/IV). Burada başkasının vergi borcu için vergilendirmenin maddi/şekli ödevlerini yerine getirmekle görevli tutulan üçüncü kişiler de vergi sorumlusudur.
Bu noktada vergi yükümlülerini ve sorumlularının cezanın muhatabı olması karşımıza cezaların şahsiliği ilkesini çıkarmaktadır. Anayasa'nın 38'inci maddesi altıncı fıkrası uyarınca "ceza sorumluluğu şahsîdir" ilkesine göre; ancak ve ancak suçu işleyenin cezalandırılması gerekir.
Adli vergi suçu olarak nitelendirilen kaçakçılık suçlarında failler yalnızca ceza hukuku temel kaidesine (cezaların şahsiliği ilkesine) göre gerçek kişiler olabileceği içindir ki vergi hukukunun fail ve ceza muhatabı olarak ele aldığı tüzel kişilerin fail sayılabilmeleri bu suçlarda mümkün değildir. Bu yaklaşımdan cezai yaptırımların "sadece gerçek kişilere uygulanabilirken, idari yaptırımlar tüzel kişilere de uygulanabilmektedir" sonucu çıkmaktadır. Bu durumda, yani, mükellefin tüzel kişi olması halinde (ki somut olayda mükellef tüzel kişi yani anonim sirkettir), idari yaptırım niteliğindeki vergi cezaları tüzel kişi adına kesilir; ancak ceza mahkemesine sevk edilen kişi, suçun ayrıntılarını bilen ve oluşumunda rolü olan temsilci olacaktır. Danıştay Vergi Dava Dairelerinin bir kararında söz konusu kişilere ilişkin suç fiilinin işlenmesinde faile ilişkin kast unsuru şu şekilde ifade edilmiştir "Kast, fiilin neticelerini bilerek iradi olarak bir şeyi yapma bir fiili işleme olarak, ihmal ise, haksız, bir neticeyi düşünmemiş olmakla beraber hal ve maslahatın gerektirdiği tedbirleri almamak suretiyle bu haksız neticenin meydana gelmesine sebebiyet vermek olarak tanımlanmıştır. Yine öğretide ve uygulamada aksi sabit oluncaya kadar fiilin maddi müsebbibi olan kimse o fiilin manevi müsebbibi de sayılır. …". VUK Md. 359'da yer alan fiillerin işlenmesi durumunda bu suçları işleyenlere verilecek cezalar, tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin yerine "bu fiilleri işleyenler" hakkında hükmolunacaktır. Yargıtay'ın bir kararında "…fiil işleyen kişiye çektirilmesi cezada şahsilik prensibinin bir gereği olup, esas amaç suçun şekil sorumlusu olan kanuni temsilcilerin değil, suçun ayrıntılarını bilen ve oluşumunda rolü olan temsilcileri cezalandırmak olmasına." hükmedilmiştir. (Yargıtay 9.CD., 25.01.1991, E.1990/4303, K.1991/238) Yani hesap ve muhasebe hileleri, defter ve belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi vb nitelikli ve kasıtlı fiillerin işlenmesi halinde tüzel kişilerin kanuni temsilcileri değil bu fiilleri işleyenler hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Müvekillerimin vergi kaçırdığı iddia edilen şirketler anonoim şirketi mahiyetindedir. Anonim şirketler açısından idare ve temsil yönetim kurulunca yapılır. Bununla birlikte ana sözleşmeyle idare ve temsilin bölünüp bölünmeyeceği hususu belirlenebilir. Ayrıca bu idare ve temsilin tüzel kişilik dışından birisine bırakılması ve yetki verilmesi de mümkün olmaktadır. Ana sözleşmede temsile ilişkin bir hüküm bulunmuyorsa idare ve temsil yönetim kurulunca yapılıyor sayılmaktadır. Bu doğrultuda kaçaklılık suçuna ilişkin olarak verilecek cezada, suç fiilinin temsilci varsa hangi temsilcinin görev alanına girdiğinin belirlenmesi gerekmektedir. Yani fail görev ağırlığı üzerinde bulunan temsilci olmakta ve suç fiiline ilişkin görev alanı dâhil olmayan kanuni temsilci ceza muhatabı alınmamaktadır ve "...anonim şirketi temsile yetkili kişi araştırılıp sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdiri." (Y. 9. CD., 23.01.1991, E.1989/4277, K.1991/175.) gerekmektedir.
Ancak somut olayda bunların hiç bir yapılmamış, müvekkillerim en başından itibaren işlendiği iddia edilen suçların faili olarak kabul edilmiş, işlemediği suçların sorumlusu ilan edilmiş, ortada bir suç olmamasına rağmen suçlanmışlar, bir suç varsa bile burada doğrudan bu suçu işleyen kimselere değil Müvekkile suç atfedilmiştir. Bu şekilde ceza yargılamasının en temel prensibi olan “suç ve cezaların şahsiliği prensibi” ihlal edilmiştir.

    1. Yüklə 1,43 Mb.

      Dostları ilə paylaş:
1   ...   119   120   121   122   123   124   125   126   ...   195




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin