Draft V. 1 -savunma


MÜVEKKİLLERE AİT ŞİRKETLERDE VE KONUTLARDA YAPILAN ARAMA HUKUKA AYKIRIDIR



Yüklə 1,43 Mb.
səhifə11/195
tarix09.01.2022
ölçüsü1,43 Mb.
#93387
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   195
MÜVEKKİLLERE AİT ŞİRKETLERDE VE KONUTLARDA YAPILAN ARAMA HUKUKA AYKIRIDIR.

Müvekkil Akın İpek’in 30.08.2015 tarihinde iş toplantıları için İngiltere’ye gitmesini fırsat bilen savcılık hemen 31.08.2015 tarihinde Sulh Ceza hakimliğine müracaat ederek Akın İpek’e ait konutta ve Müvekkillere ait tüm şirketlerde arama ve el koyma işlemi yapılması talep edilmiştir. Bu talep süratle dosya incelenerek aynı gün içerisinde Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği ( Hakim Mustafa Çorumlu) tarafından 2015/3353 D.İş sayılı dosyadan yalnızca “somut delillere dayalı kuvvetli şüphe olması” gerekçesiyle kabul edilmiş ve 01.09.2015 tarihinde haksız arama ve el koyma işlemi başlamış ve daha sonra Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği (Hakim Mustafa Çorumlu) tarafından 2015/3413 D.İş sayılı dosyadan alınan 03.09.2015 tarihli ve Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği ( Hakim Abdurrahman Gün) tarafından 2015/3396 D.İş sayılı dosyadan alınan 07.09.2015 tarihli kararlar ile bu kararlarda herhangi bir delil veya gerekçe gösterilmeksizin sırf Savcılığın talebini kabul ederek arama kararlarının günlerce uzatılmasına karar verilmiştir. Daha sonra da ve Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği ( Hakim Yunus Süer) tarafından 2015/3413 D.İş sayılı dosyadan alınan 03.09.2015 tarihli yeni bir arama kararı ile de Koza Altın İşl. A.Ş. ve Koza Anadolu Metal Madencilik İşl. A.Ş.’nin adreslerinde tekrar arama yapılmasına ve el koymaya karar verilmiştir. Bu arama kararına bakıldığında ise tek gerekçe bu iki şirketin “gelir gider faturalarına el konulması” olduğu görülecektir. Oysa ki söz konusu faturaların hepsi devletin elinde bulunmakta, her yıl vergi dairelerine verilen beyannamelerin ekinde bu gelir ve gider faturalarının tamamı mevcuttur. Ayrıca Şirkete müzekkere yazılıp bu belgeler istense kendilerine verilebilecekken arama ve el koyma kararı verilmesi ölçüsüzce ve hukuka aykırı olarak işlemler yapıldığını göstermektedir.


Bu haksız ve hukuksuz arama kararları ile günlerce arama yapılmış ve önce suç uydurulmuş sonra da buna ilişkin delil toplamaka amacıyla arama ve el koyma işlemleri gerçekleştirilmiştir.
Arama kararı talep edilmesine ilişkin müzekkereye bakıldığında ise yalnızca şu somut delillere dayanılmış ve (İpek Grubu şirketlerinin mali tablolarında ve banka hareketlerinde ticari hayatın olağan akışına uygun olmayan şüpheli farklılıklar olduğu, ticari hayatın gerekleri ile açıklanamayan kazançlar ile para hareketlerinin bulunduğu,söz konusu grubun fikir ve eylem birliği içerisinde Fethullah Gülen grubuna finansman sağlamak, söz konusu grubun mali kaynaklarını gizlemek ve yurt dışına aktarmak, sahip oldukları yazılı ve görsel medya organları vasıtasıyla örgüt propogandası yapmak amacıyla bir kısmı paravan ve şemsiye şirketler kurarak gerçeğe aykırı işlemler yapıldığı hususunda kuvvetli suç şüphelerine ulaşılmış.....
Ayrıca Koza İpek Eğitim Sağlık Hizmet Yardım Vakfının Akbank A.Ş. bankası nezdindeki hesaplarına Ereğli Demir Çelik Fabrikaları A.Ş tarafından 122 milyon gönderildiği, Akbank tarafından gönderilen işlemin hataen yapılmış olduğu ve ilgili meblağın İskenderun Demir ve Çelik A.Ş: hesaplarına intikal ettirildiği şeklindeki açıklayıcı yazının inandırılıktan uzak olduğu, Finansbank, Garanti Bankası, Akbank ve Bank Asya vasutasıyla İpek Grubu şirketlerinin Bahreyn, Malta ve Kıbrıs'taki kendi hesaplarına transfer ettikleri 7 milyar 40 milyon dolar paranın şirketlerin yasal faaliyetleri çerçevesinde kazanılan para olup olmadığının tespiti, bu paraların hangi amaçlarla yurt dışına gönderildiğinin tespiti amacıyla arama ve el koyma işlemi yapılmıştır. Oysa ki bu gerekçeler haksız ve yalan, herhangi bir delili olmayan suçlamalara dayanmaktadır.
Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından “somut delillere dayalı kuvvetli şüphe olması” gerekçesiyle bu karar verilmiş olması karşısında bu somut delilin yalnızca 04.08.2014 tarihli MASAK raporu ve 03.03.2015 tarihli KOM tarafından hazırlanmış değerlendirme raporu olduğu ilgili karardan görülmektedir. MASAK raporu ile ilgili yukarıda açıklamalarımızı yaptık. KOM raporu ise polis tarafından hazırlanan tarafsız ve bağımsız olmayan tamamen soyut değerlendirmeler ve önyargılarla hazırlanan bir rapor olup somut tek bir delile dayanılmamıştır.
Üstelik raporların tarihi 04.08.2014 ve 03.03.2015 olduğu halde arama ve el koyma talebinin yapıldığı tarih 31.08.2015 olup demek ki bu tarihe kadar elde edilebilmiş tüm çabalara rağmen başkaca aleyhe hiçbir delil bulunamamıştır. Buna rağmen bu iki güncel olmayan rapora rağmen arama ve el koyma istenmiş, hakim tarafından da maalesef kabul edilmiştir.
Her ne kadar bu arama kararlarının her birine karşı itiraz edilmiş olsa da arama ve el koymaya ilişkin bu kararlara yapılmış “usul ve yasaya uygun bulunduğundan” reddine karar verilmiş ve maalesef tek bir kelime gerekçe gösterilmemiştir.
Oysa ki Ceza Muhakemesi Kanunu(“CMK”) ve Arama Yönetmeliği uyarınca bir aramaya karar verilebilmesi için belirli koşulların gerçekleşmesi aranmaktadır. Nitekim; CMK m. 116 uyarınca yalnızca “suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe varsa" ancak bu durumda "şüphelinin konutu, işyeri aranabilir." Bu dosyada aramaya karar verirken savcının talebinde ve hakimin kararında makul şüphe olarak gösterdiği iki temel gerekçe mevcut: (i) Erdemir şirketinden Koza İpek Eğitim Vakfına 122 Milyon TL gönderildiği, (ii) Koza İpek grubu şirketlerinin yurtdışına 7 Milyar 40 Milyon USD çıkardıkları iddiası.
İlk maddedeki halin gerçek olmadığı çok açık. Erdemir gibi yarı kamu kurumu niteliğinde halka açık bir şirket neden böyle bir bedeli Koza İpek Eğitim Vakfına göndersin ki? Bu tamamen Akbank’ın sisteminden kaynaklanan bir hata olduğu, bu bedelin Erdemir tarafından İsdemir’e gönderilen bir bedel olduğu, ilgili bedelin hiç bir zaman Koza İpek Eğitim Vakfı hesaplarına intikal etmediğini bizatihi Akbank açıklamıştır. Buna dair savcılık dosyasında da bu bilgi ve Akbank’ın resmi cevabı mevcuttur. Ayrıca Erdemir de açıklama yapmış ve bunun gerçek olmadığını, Koza İpek Eğitim Vakfı veya başkaca herhangi bir Koza İpek Grubuna herhangi bir para göndermediğini açıklamıştır. Buna rağmen böyle bir uydurma bilgiyle hareket edilmiş, çok basit olarak Akbank ve Erdemir’den teyit edilebilecek husus arama ve elkoyma kararlarına konu edilmiştir. Üstelik tutarsız olan tarafı da Savcılığın madem 122 Milyon TL ile ilgili bu şekilde bir transfer yapıldığı ve suç oluştuğu kaanaati varsa neden bu bedeli gönderdiği iddia edilen Erdemir ve işlemleri yapan Akbank aleyhine de bir arama ve el koyma kararı alınmamıştır? Ancak buradaki amacın Koza İpek Grubu ve İpek ailesi aleyhine haksız soruşturmada mesafe katedebilmek için yalan yanlış her türlü hususa tevessül edildiği görülmektedir.
İkinci maddede belirtilen 7 Milyar 40 Milyon USD gibi bir paranın yurtdışına çıkarıldığı iddiasının ise rakamın büyüklüğü karşısında absürt olduğu daha ilk bakışta anlaşılmaktadır. Bunun için değil MASAK uzmanı, savcı yoldan geçen sıradan bir insana ile sorulsa bu kadar büyük bir bedelde işlem yapabilecek Türkiye’de şirket olmadığı, Devletin ( TCMB, BDDK, Maliye Bakanlığı, MASAK vs ) bilgisi olmadan böyle bir bedelin gönderilmesinin imkansız olduğunu hemen söyleceklerdir. Ama maalesef bu absürt iddia arama işlemine gerekçe yapılmıştır. Savcılık TCMB veya ilgili bankalardan kolayca teyit edebileceği bu işlemleri ve gerçek rakamları yasal arama işlemine dönüştürmeyi bilinçli olarak tercih etmiştir.
CMK'nun "Arama kararı" başlıklı 119. maddesinde, arama kararında yer alması gerekli hususlar arasında “a) Aramanın nedenini oluşturan fiil” de yer almaktadır. Ancak ilgili arama kararlarına ve uzatma kararlarına bakıldığında örüleceği üzere CMK 119/a maddesi de dikkate alınmamış ne bir fiilden ne de somut herhangi bir olgudan bahsedilmiştir. Sırf evrak toplamak için arama kararı verilemez. Oysa ki ilgili sulh ceza hakimleri soyut ve gerekçesiz olarak hem CMK 116 hem de CMK 119. Maddelerine aykırı bir şekilde arama kararı gerçekleştirilmiştir.
En önemli husus da makul şüphe olarak gösterilen her iki halin de gerçek olmadığı gene MASAK tarafından hazırlanan ve yukarıda detayşlı olarak sonuçları yazılan rapor ile teyit edilmiştir.
Bu durumda Savcılık tarafından sırf savcılık soruşturması başlatılması için hazırlanan bir önceki yalan MASAK raporunu hazırlayan ve onaylayan ilgililer hakkında suç duyurusnda bulunulmuş mudur? Eğer ilgili savcı herkes ben de aldatıldım diyorsa aldatan kimseler hakkında işlem yapmış olmalıdır. Eğer böyle bir işlem yapılmadıysa aslında bu savcılık soruşturmasının temel amacının da her halükarda Koza İpek Grubu ve İpek ailesine suç isnat edip suçlu olarak gösterip haksız yere insanların tutuklanarak özgürlüklerinin elinden alınmasının haksız yere malvarlıklarına kayyım, tedbir ve el koyma kararları ile çökülmesinin hedeflendiği görülmektedir.
Bu yalnızca CMK değil aynı zamanda Anayasa ve AİHS’ndeki temel hakları da ihlal etmiştir.Bu nedenle de söz konusu arama ve el koyma kararları ilgili sulh ceza mahkemelerinin itirazları reddetmesi üzere Anyasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulmuş ve ... sayılı dosyadan incelenen dosyada henüz herhangi bir karar verilmemiştir.
Kanuna aykırı olarak yapılan arama ve el koyma nedeniyle uğradığımız zararları tazmin ve ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunma haklarımız saklıdır. Bununla birlikte arama ve el koyma tutanağına bakıldığından görüleceği el konulan eşya ve evrak içerisinde suç teşkil eden herhangi bir husus bulunmamaktadır. Zaten bulunsaydı bile bu arama ve el koymanın kanuna aykırı olması nedeniyle bunlara dayanma imkanı olmayacaktı.


  1. MÜVEKKİLLERDEN AKIN İPEK HAKKINDA VERİLEN GÖZALTI VE YAKALAMA KARARLARI HAKSIZ OLDUĞU GİBİ AYNI KONUDA AYNI ANDA ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINDA İKİ AYRI SORUŞTURMA YÜRÜTÜLDÜĞÜ ORTAYA ÇIKMIŞTIR. GÖZALTI VE YAKALAMA KARARINA SEBEBİYET GÖSTERİLEN KONUDA AKIN İPEK HAKKINDA BU İDDİNAMEDE BİR SUÇLAMA YOKTUR.

Savcılık tarafından 01.09.2015 tarihinde Akın İpek hakkında gözaltı kararı verilmiş, daha sonra da 02.09.2015 tarihinde savcılık tarafından sulh ceza hakimliğine müracaat edilerek Akın İpek hakkında yakalama kararı verilmesi istenmiştir. Gözaltı ve yakalama kararına konu edilen suç ise “silahlı terör örgütü kurma veya yönetme” ile “terörizmin finansmanı” gösterilmiştir. Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği ( Hakim Bahadır Coşlu) tarafından 2015/3469 D.İş sayılı dosyasından verilen aynı gün (02.09.2015) tarihinde verilen yakalama kararında ise


Buna göre ne CMK 90 ve 91. Maddelerinde belirtilen hangi hallerde gözaltı kararı verilebileceğine dair maddeye riayet edilmiş ne de CMK 98. maddesinde belirtilen yakalama kararı verilecek hallere dair şartlara riayet edilmiştir. Nitekim CMK m. 98’e göre; “Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir.” Akın İpek, Türkiye’nin en büyük gruplarından birisinin başındaki saygın bir işadamı olarak sürekli olarak seyahat etmektedir. Bu Devlet tarafından tutulan ülkeye giriş ve çıkış kayıtlarından da kolayca görülebilmektedir. Akın İpek, İngiltere’de kurulu şirketleriyle ilgili işlemleri yapmak üzere 30.08.2015 tarihinde İngiltere’ye çıkmıştır. Kendisinin yurtdışına çıkmasını fırsat bilerek hemen ertesi günü 31.08.2015 tarihinde Akın İpek hakkında gözaltı, kendi konutu ve sahibi/yöneticisi olduğu ne kadar şirket varsa hepsi ile ilgili arama ve el koyma kararı alınmıştır. Akın İpek’in oturduğu konutu ve yasal ikametgahı bilindiği halde soruşturmanın başladığı 2014 yılından itibaren Savcılık tarafından ne ifadesinin alınması için bir davet ne de kendisine herhangi bir tebligat yapılmıştır. Demek ki Akın İpek’e yapılmış herhangi bir çağrı olmadığı için “çağrı üzerine gelmeyen” bir kimse olamaz. Her ne kadar o anda kendisi yurtdışında olsa da konuyu ve yasal ikametgahı belli olan Akın İpek’in de”çağrı yapılamayan” kimse olması da mümkün değildir.
Zaten 01.09.2015 tarihinde göz altı kararı verilip 02.09.2015 tarihinde de yakalama kararı talep edilip aynı gün yakalama kararı alınan kimsenin de “çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli” olması imkansızdır. Bu nedenle Savcılık tarafından talep edilen yakalama kararı da bu hususa hiç bakmaksızın hemen yakalama kararı veren Sulh Ceza hakiminin bu yaalama kararı da açıkça kanuna aykırı olup Müvekkil hakkında önyargılı ve taraflı bir şekilde soruşturma yürütüldüğü ve kendisinin aynen daha sonra kardeşi Tekin İpek’e yapıldığı gibi haksız ve hukuksuz olarak özgürlüğe elinden alınarak tutuklanacağı anlaşılmaktadır.

Yüklə 1,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   195




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin