TEKİN İPEK HAKKINDA VERİLEN GÖZALTI KARARI VE TUTUKLAMA KARARI HUKUKSUZDUR.
Tekin İpek hakkında her ne kadar haksız olsa yukarıda izah edildiği üzere aynı savcılık dosyasından 27.10.2015 tarihinde adli kontrol uygulanarak yurtdışına çıkış yasağı kararı verilmiştir. Bu karara rağmen Tekin İpek kendi isteğiyle Türkiye’ye dönmüş ve pasaportunu polise teslim etmiştir.
İpek ailesi anayasal ve yasal haklarını kullanmak için hukuki yollara müracaat etmişler ve bu kapsamda da Koza İpek grubu şirketlerine kayyım atanmasına dair kararlarla ilgili olarak da uzun çalışmalar sonrasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru dosyalarını hazırlamışlardır. Tekin İpek tarafından bu başvuru dosyaları incelenmiş ve başvuruların yapılmasına dair talimatlar verilmiş ve imzalanan başvuru dosyaları ve ekleri klasörleri halinde kolilere konulmuş ve 18 koli AİHM başvuru evrakı ilgili başvuruların AİHM’e ulaştırılmak üzere DHL kargo şirketine teslim edilmiştir.
İşte bu AİHM başvurusunun yapılmasıyla Savcılık harekete geçmiş ve yurtdışı çıkış yasağı kararından 6 ay sonra herhangi yeni bir gelişme olmamasına rağmen Tekin İpek hakkında Savcılık tarafından hiç gerek yokken ve herhangi bir çağrı ya da tebligat yapılmadan 24.04.2016 tarihinde gözaltı kararı verilmiştir. Bu gözaltı kararı da kanuna aykırıdır.
İstanbul’da bulunan İpek ailesi konutunda 24.04.2016 tarihinde gece 23.45’de eve baskın yapılarak Tekin İpek gözaltına alınmış ve Ankara’ya getirilmiştir. Ankara’da savcılık sorgusuna çıkarılan Tekin İpek 25.04.2016 tarhinde soruşturmayı yürüten savcıya ifadesini vermiş, tüm sorulara üstelik soruların bir kısmının hukuki olmadığı ve suçlamalarla ilgili olmadığı halde samimiyetle cevap vermiştir. Buna rağmen savcı Tekin İpek’in tutuklanması talebiyle sulh ceza hakimliğine sevkine karar vermiştir.
Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği ( Hakim Mustafa Çorumlu) 2016/327 Sorgu nolu dosyadan yapılan hakimlik sorgusunda da Tekin İpek’in ve 3 tane avukatının ayrı ayrı yaptığı savunmaları, Tekin İpek’in kap rahatsızlığı ile ilgili doktor raporlarını dikkate almadan maalesef 25.04.2016 tarihinde Tekin İpek’in tutuklanmasına karar vermiştir.
Tutuklama gerekçesine bakıldığında ise silahli terör örgütüne üye olma ve SPK suç duyuruları nedeniyle de hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlarının tutuklama sebebi olarak gösterildiği halde CMK 100. Maddede aranan “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller” yerine genel olarak “raporlar ve tüm dosya kapsamı” şeklinde soyut gerekçe ile tutuklama kararı verilmiştir.
SPK raporları nedeniyle isnat edilen güveni kötüye kullanma suçu CMK m. 100/3 kapsamında katalog suçlardan olmadığı için, bu suçla ilgili tutuklama yapılabilmesi CMK m. 100/1 uyarınca ancak “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller” yanında “bir tutuklama nedeninin bulunması halinde” mümkündür. Tutuklama kararında bu tutuklama nedeni ise, “şüphelinin kaçma ihtimali” gösterilmiştir. Ancak yurtdışından kendi isteği ile gelip pasaportunu teslim eden, hakkında savcılık soruşturması olduğunu aylardır bildiği halde herhangi bir yere kaçmayan, 27.10.2015 tarihi adli kontol uygulandığı halde 6 aydır en ufak kaçma teşebbüsünde bulunmayan ve gözaltı kararı verildiğinde İstanbul’daki evinde bulunan bir kimsenin hangi somut delile dayalı olarak “kaçma ihtimali” olduğu sonucuna varılmıştır? Kararda buna dair hiçbir gerekçe yoktur. Çünkü aslında böyle bir gerekçe bulunmamaktadır. Yine CMK m. 100/1 uyarınca da hakimin dayandığı “kaçma ihtimali” ile ilgili olarak açıkça “kaçma şüphesini uyandıran somut olgu” aranmaktadır. Bu somut olgu nedir? CMK m. 101 uyarınca bu somut olgu yoksa “tutuklama kararı verilemez”
CMK m. 101/1 uyarınca tutuklama isteminde “mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.” Ancak buna riayet edilmemiş ve ne Savcılık tarafından ne sulh ceza hakimi tarafından gerekçe de gösterilmemiş adli kontrolün neden yetersiz kalacağına dair fiili nedenlere de yer verilmemiştir. CMK m. 101/2 uyarınca da “Tutuklamaya... ilişkin kararlarda; a) Kuvvetli suç şüphesini, b) Tutuklama nedenlerinin varlığını, c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu, gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir.” Bu emredici hüküm de yalnızca kanunda bir madde olarak kalmış ve maalesef tutuklama kararında buradaki hiçbir hususa riayet edilmeyerek bu talihsiz hukuka aykırı karar ortaya çıkmıştır.
Her ne kadar bu karara karşı Ankara 3. Culh Ceza Hakimliği (Hakim Ali Ramazan Bilgisiçok) nezdinde 2016/2610 D.İş sayılı dosyadan itiraz edilmişse de yalnızca “tutuklama kararının kaldırılmasını gerektirecek dosya içerisine yeni bir delil ibraz edilmediği” gerekçesiyle tutuklamaya yapılan itirazı reddederek Tekin İpek’in tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir. Bu karar da ilgili hakim tarafından kanunun uygulanmadığının açık delilidir. Kanun gereğince itiraza bakan hakimin tutuklama şartlarının oluşup oluşmadığına CMK 100 ve 101. Maddeler kapsamında değerlendirererk bir karar vermesi gerekirken “yeni bir delil ibraz edilmediği” gibi absürt bir gerekçeyle reddedilmiştir.
Bu kesinleşene karara karşı Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapıldığı gibi AİHM nezdinde de başvuru yapılmıştır.
Daha sonra CMK m. 108 kapsamında tutukluğunun incelenmesi kapsamında her ay yapılan incelemelerde de CMK m. 100 kapsamında inceleme yapılması gerekirken maalesef bu da yapılmamış ve Müvekkilimiz Tekin İpek haksız yere özgürlüğü elinden alınarak çok zor ve şartlarda özel tip tutukevinde tutulmaya devam edilmektedir.
-
SIRF KAYIM ATAMAK İÇİN BİLİRKİŞİ RAPORU ALINMASINA KARAR VERİLMİŞ VE BİLİRKİŞİ SEÇİMİ USUL VE YASAYA AYKIRI OLARAK YAPILMIŞTIR. SEÇİLEN BİLİRKİŞİLER BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ OLMADIĞI GİBİ KONUNUN UZMANI DA DEĞİLDİR.
Toplanan delillerden Müvekkiller aleyhinde hakimlikliklerden bir karar alınamayacağı görüldüğü için bu sefer de devreye sözde bilirkişiler dahil edilmiştir. Soruşturma savcısı tarafından Prof Şafak Ertan Çomaklı, Yard. Doç. Dr. Deniz Turan ve Bilgisayar Mühendisi Tahsin Şanal'dan oluşan üç kişilik bilirkişi heyeti görevlendirilerek Koza İpek Holding A.Ş. bünyesindeki şirketler ile şüpheli Hamdi Akın İpek'in ortağı bulunduğu şirketlerin himmet paralarını şirketin faaliyetlerinden elde edilmiş paralar gibi gösterip göstermediklerinin, yapmış oldukları ticari faaliyetlerde açıklanamayan paraları gelir olarak beyan edip etmediklerinin, şirketlerinin kazançalrının terörizmin finansmanında kullanılıp kullanılmadığının, yurtdışına usulsüz para transferlerinin olup olmadığının, altın üretiminde herhangi bir usülsüzlük bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla şüpheli Hamdi Akın İpeki'in evinde ve oratğı bulunduğu şirketlerde yapılan aramalarda el konuılan faturalar, defterler, dijital kayıtlar ile tüm belgeler üzerinde bilirkilşi incelemesi yapılmaması talep edilmiştir. Oysa ki bilirkişi seçiminin nasıl yapılacağı CMK ve Yönetmelikte gösterilmiştir. Bunlar emredici hukuk kurallarıdır.
Nitekim CMK m. 64’ün soruşturmayı yürüten savcı tarafından bilirkişi atandığı tarihteki haliyle (CMK m. 64, 2016 yılında değiştirilen maddelerden birisidir); “(1) Bilirkişiler, il adlî yargı adalet komisyonları tarafından her yıl düzenlenen bir listede yer alan gerçek veya tüzel kişiler arasından seçilirler. Cumhuriyet savcıları ve hâkimler, yalnız bulundukları il bakımından yapılmış listelerden değil, diğer illerde oluşturulmuş listelerden de bilirkişi seçebilirler. Bu listelerin düzenlenmesine veya listelerde yer verilenlerin çıkarılmalarına ilişkin esas ve usuller, yönetmelikte gösterilir.(2) Atama kararında, gerekçesi de gösterilmek suretiyle, birinci fıkrada belirtilen listelere girmeyenler arasından da bilirkişi seçilebilir. ...” denilmektedir. Oysa ki bu kurala riayet edilmemiş ve Adalet Komisyonunda kayıtlı yüzlerce bilirkişi olmasına rağmen Adalet Komisyonunda kayıtlı olmayan bu kimseler kasten seçilmişlerdir.
Ayrıca Kanun gereğince bilirkişilerin tarafsız ve bağımsız olması gerekir. Ancak bilirkişi olarak seçilen bu kimselerin hem soruşturmayı yürüten kolluktan bağımsız olmadığı hem de Müvekkiller aleyhine taraflı olduğu açıktır. Üstelik seçilen kimselerin inceleme istenen konu ile ilgili bir uzmanlığı da bulunmamaktadır. Nitekim;
-
Dostları ilə paylaş: |