Diplograptus, soyu tükenmiş graptolit (ilkel kordahlarla akraba oldukları sanılan ve bir zamanlar denizlerde koloniler halinde yaşayan küçük hayvanlar) cinsi. Diplograptus türleri ya da örnekleri, Ordovisiyen Dönemin (y. 500-430 milyon yıl önce) tanıtıcı fosilleridir ve bazen çok geniş bir dağılım gösteren bu kayaçların karşılaştml- masında kullanılır. Graptolitlerin en iri örneklerinden olan bu canlıların, yüzücü bir
diplomasi 186
sapa tutunarak oluşturdukları koloni bir kuş teleğini andırır.
diplomasi, yerleşik uluslararası görüşme yöntemi ya da uluslararası ilişkileri yürütme sanatı. Geçmişte diplomasi terimi egemen devletler arasındaki resmî ilişkilerle sınırlı bir anlam taşırdı. Ama 20. yüzyılda diplomasinin alanı çok sayıda devletin katıldığı zirve toplantılarını ve Birleşmiş Milletler (BM), Kızılhaç, Kızılay, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) gibi uluslararası kuruluşların konferans ve etkinliklerini kapsayan bir genişliğe ulaşmıştır.
Diplomasi çoğu zaman dış politikayla karıştırılır. Oysa diplomasinin gerçek işlevi, genellikle siyasal organlarca belirlenen dış politikanın hedef, strateji ve geniş kapsamlı taktiklerinin uygulanmasını sağlayan başlıca araç olmasından gelir. Dış politika çoğunlukla açık bir biçimde belirtilirken, diplomasi genellikle gizli olarak yürütülür. Ama diplomasiyle elde edilen sonuçlar da çoğu kez kamuoyuna duyurulur.
Tarihöncesi toplumlarda bile diplomasinin olduğunu gösteren bazı izlerin varlığına karşın, modern anlamda diplomasinin ortaya çıkışı Eski Yunan uygarlığıyla başlar. Eski Yunan'da ilk diplomatlar savaşan devletler arasında görev yapan ve dokunulmazlığı bulunan habercilerdi. Daha sonra hitabet yeteneği üstün kişiler arasından seçilen elçileri diplomatik görevlerle başka devletlere gönderme geleneği ortaya çıktı. Bir tür fahri konsolosluk yapan ve prokseni adıyla özel bir sınıf oluşturan diplomatik temsilcilerin elçilerden farkı, kalıcı bir görevi yerine getirmeleri ve ticari konularda uzmanlaşmış olmalarıydı.
Roma döneminde ve ortaçağ Avrupa'sında diplomasiye daha çok hukuksal düzeyde katkılar yapıldı. Roma hukukunun ilkeleri antlaşmalara uygulandı ve resmî bir uluslararası hukuk oluşturma yönünde ilk adımlar atıldı. Ortaçağ sonlarında papalığın yürüttüğü diplomasi öncü bir rol oynadı; legal us ve nuncio adını taşıyan papalık temsilcileri hükümdarlara hizmet veren diplomatik görevlilere örnek oluşturdu. Bu görevliler 12. yüzyıldan başlayarak büyükelçi adıyla anılmaya başladı. Başta Venedik olmak üzere italyan kentlerince yürütülen diplomasi en geniş kapsamlı boyutlara ulaştı ve gelişim çizgisiyle öteki Avrupa devletlerini de etkiledi.
16. yüzyıla gelindiğinde artık Avrupa'nın her yanında kalıcı olarak görev yapan büyükelçilikler vardı. Çeşitli başkentlerde her biri kendi hükümdarının saygınlığını temsil eden çok salıda büyükelçinin var olması, zamanla diplomatik temsilciler arasında öncelik sırasından kaynaklanan sorunlara yol açtı. Diplomatik protokol kurallarının önemli bir bölümü bu dönemde getirilen çözümlere dayanır. Diplomasinin odak noktası 17. yüzyılda hükümdarların temsilinden ulusal çıkarların temsiline doğru kaydı. Fransa'da Kardinal Richelieu bu hizmeti yönlendirmek ve eşgüdümü sağlamak üzere ilk modern dışişleri bakanlığını kurdu. Yönetim erkinin kraliyet saraylarından hükümetlere geçmesiyle birlikte 19. yüzyılda bu yönelim daha da hızlandı. Aynı dönemde Avrupa diplomasisinin kalıpları başka ülkelerce de benimsenmeye başladı. Yüzyılın sonuna gelindiğinde Batı'nın diplomatik sistemi dünyanın birçok yerinde belirgin olarak yerleşmiş bulunuyordu.
İletişim ve ulaşım alanlarında 19. ve 20. yüzyıllarda sağlanan gelişmeler diplomasinin yürütülmesini önemli ölçüde değiştirdi. Büyükelçiler kendi başkentlerindeki siyasal yöneticilerle daha sık haberleşme olanağına kavuştular, siyaset adamları da diplomatik görüşmelerde daha etkin biçimde rol oynamaya yöneldiler. Viyana Kongresi (1814- 15) gibi bazı önemli diplomatik toplantılara devlet başkanlarının katılması geçmişte de görülen bir uygulamaydı. Ama 20. yüzyılın ikinci yarısındaki zirve toplantıları ve uluslararası konferanslar, siyaset adamlarının diplomatik süreçlerle daha yakından ilgilenmesini getirdi.
Yeni dönemde diplomatik görevler de sayıca büyük bir artış gösterdi. Milletler Cemiyeti ve onun ardılı olan BM diplomatların görev yaptığı en önemli uluslararası platformlara dönüştü. Avrupa Topluluğu (AT) Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve Afrika Birliği Örgütü (OAV) gibi uluslararası kuruluşlarda da ilgili devletlerin daimi elçiliklerine yer verildi.
Diplomasinin daha açık bir nitelik kazanmasıyla birlikte bu mesleğin taşıdığı tehlikeler de arttı. Ülkedışılık (exterritorialite) kavramı ve diplomatik dokunulmazlık(*) çerçevesinde sağlanan korumaya karşın, diplomatlar terörist eylemlerin ve çeşitli tepkilerden kaynaklanan saldırıların bir hedefi durumuna geldi. Diplomatlara yönelik kaçırma ve suikast eylemleri 20. yüzyılın ikinci yarısında alışılmamış olmaktan çıkmaya başladı.
BM Diplomatik İlişkiler ve Dokunulmazlıklar Konferansı'nca 1961'de kabul edilen Viyana Sözleşmesi'yle diplomatik temsilcilerin statüleri ve uymaları gereken yerleşik protokol kuralları düzenlendi. Buna göre misyon şefi statüsündeki diplomatik temsilciler üç sınıfa ayrılır: Büyükelçiler ve papalık temsilcileri, elçiler ve ortaelçiler, maslahatgüzarlar. İlk iki sınıftakiler devlet başkanlarına, üçüncü sınıftakiler dışişleri bakanlarına güven mektubu sunar. Bu temsilciler, onların yanında çalışan memurlar ve konsolosluk görevlileri bir ülkenin dışişleri örgütünü(*) oluşturur. Diplomatik temsilcilerin başlıca görevleri ev sahibi ülkede, gönderen ülkeyi temsil etmek, çıkarlarını korumak, onun adına görüşmeler yürütmek, ev sahibi ülkedeki durum ve gelişmeler konusunda bilgi toplamak ve iki ülke arasında dostça ilişkilerin gelişmesini sağlamaktır.
Günümüzde diplomatik görevlerin kapsamına ekonomi, kültür, silahsızlanma ve daha birçok görüşme alanı da girmiştir. Bu alanlardaki çalışmalar genellikle kendi alanlarında uzman olan görüşmecilerin aracılığı ya da yardımıyla yürütülür. Diplomatların kendileri de eğitim ve yetişme bakımından geçmişe göre daha çok uzmanlık kazanmış bulunmaktadır. Ama bazı ülkelerde, özellikle de küçük ülkelerde diplomatik makamlara genel bir eğitimden geçmiş kişileri atama eğilimi sürmektedir.
Dostları ilə paylaş: |