difteri, kuşpalazi olarak da bilinir, difteri basilinden (Corynebacterium diphtheriae) ileri gelen akut, bulaşıcı hastalık, ilk belirtilerini genellikle üst solunum yollarında veren hastalık, bakteri toksinlerinin vücuda dağılmasıyla ateş, boğaz ağrısı ve yorgunluk gibi daha genel belirtilerle gelişir. Hem tropik, hem ılıman iklim kuşaklarında görülen difteri soğuk aylarda daha yaygındır ve en çok 10 yaşın altındaki çocukları etkiler.
Difteri genellikle, hastalık etkenini taşıyan kişilerle doğrudan temas sonucunda damlacık enfeksiyonuyla bulaşır. En çok bademcikler, burun ve boğaz yoluyla vücuda giren basil, çoğu zaman bu giriş kapılarında yerleşerek çoğalır ve kan ile lenf dolaşımına karışarak bütün vücuda yayılan bir toksin üretir; hastalık belirtilerinin çoğundan bu toksin sorumludur. Difterinin tipik belirtisi, üst solunum yollarının bakteriler, ölü mukoza hücreleri ve fibrinden (kanın pıhtılaşmasını sağlayan bağdoku proteini) oluşan kalın, sert ve mavimsi beyaz bir zarla örtülmesidir. Çevresinde iltihaplı ince bir bölge bulunan bu zar, altındaki dokulara sıkıca yapışmıştır. Vücutta dolaşan ve öncelikle kalp kası ile çevrel sinirleri etkileyen toksin, kalpteki, kol ve bacaklardaki yağ dokusunun iltihaplanmasına ve yozlaşmasına yol açar; kalp yetmezliği ve felce kadar varan daha ağır olgular ölümle sonuçlanabilir.
Difterinin, ilk hastalık belirtilerinin başladığı anatomik bölgeye göre tanımlanan birkaç tipi vardır: 1) On burun difterisinde, difteri zarları burun deliklerinin içini kaplar; bu bölgede toksinlerin kana karışma olasılığı çok zayıf olduğu için, ölüm tehlikesi yoktur, komplikasyonlar da çok ender görülür. 2) Enfeksiyonun yalnızca bademcik çevresiyle sınırlı kaldığı bademcik difterisi en sık görülen difteri tipidir ve hastaların çoğu difteri antitoksiniyle tedavi edildiğinde iyileşir. 3) En ölümcül difteri tipi olan üstyutak difterisinde, bademciklerdeki iltihap burun ve boğaza yayılarak bazen bütün bu bölgelerin zarla kaplanmasına yol açar; çevredeki lenf bezleri ile boyun dokusu şişebilir ve toksemi (bakteri toksinlerinin kana karışmasından ileri gelen genel zehirlenme) belirtileri görülebilir. 4) Gırtlak difterisi, ilk hastalık belirtileri gırtlakta başlasa bile genellikle iltihabın üstyutaktan aşağı doğru yayılmasından kaynaklanır; bu difteride üst solunum yolları tıkanabilir ve soluk borusunda bir delik açılarak ya da içeriye doğru bir boru yerleştirerek hava girişi sağlanmazsa hasta boğularak ölebilir. Hava girişini engelleyen tıkanıklık giderildiğinde, toksinler soluk borusu ve gırtlaktan kana karışamayacağı için hasta genellik-
139 Digby
le iyileşir. 5) Solunum yolları dışındaki herhangi bir vücut bölgesinde, özellikle deride bir yaralanma ya da örselenme sonrası difteri gelişebilir.
Difteri tedavisinde ilk ve en önemli adım, hastalığa karşı aşılanmış olan hayvanların kanından elde edilen difteri antitoksininin hiç zaman yitirmeden uygulanmasıdır. Birçok ülkede, zehirsiz hale getirilmiş, ama vücuda verildiğinde antikor oluşumunu başlatacak düzeyde antijen özelliğini koruyan difteri toksoidiyle aşılama, yaygın bir aktif korunma yöntemidir. Difteri toksoidiyle aşılamaya genellikle bebekler iki aylıkken başlanır; bir ya da iki yaşındayken ilk, beş ya da altı yaşındayken de ikinci rapeli yapılır.
diftong bak. ikili ünlü
difüzyon bak. yayınım
Dostları ilə paylaş: |