Dış lastik bak lastik



Yüklə 2,3 Mb.
səhifə138/324
tarix03.01.2022
ölçüsü2,3 Mb.
#48986
1   ...   134   135   136   137   138   139   140   141   ...   324
20. yüzyıl: Yapısalcılık. Yapısalcılık, bazısı birbirinden oldukça farklı birkaç yaklaşım ya da yönelişin ortak adıdır. Avrupa'da yapısal dilbilim(*) İsviçreli dilbilimci F. de Saussure'ün ölümünden sonra Cours de linguistique generale (1916; Genel Dilbilim Dersleri, 1976-78, 2 cilt) adıyla yayımlanan ders notlarından doğdu. Saussure'ün katkısı, dili birbirinden bağımsız birimlerin (örn. tek tek sözcüklerin) toplamı olarak değil, ancak birbirleriyle ilişki ve farklılıkları içinde değer kazanan birimlerden oluşmuş bir "sistem" ya da "yapı" olarak tanımlamasıdır. Bu yapı*; birtakım ikili öbeklendirmelerle ya da karşıtlıklarla belirlenir. Töz-biçim ve dil (langue)-söz (parole) karşıtlıkları bunların en önemlile- rindendir. Saussure dilsel göstergeyi de, gösteren ve gösterilen olarak iki yöne ayırmış ve dilbilimin asıl çalışma alanının gösterenlerin incelenmesi olduğunu savunmuştur.

Saussure'ün görüşleri, daha sonra, Prag okulu(*) ve Kopenhag okulu adıyla bilinen iki dilbilim çevresince geliştirildi. Başlıca temsilcileri N. S. Trubetskoy ve Roman Jakobson olan Prag okulu, Saussure'ün "dilde, farklılıklardan başka bir şey yoktur" sözünü kendine çıkış noktası alır ve dili bir karşıtlıklar sistemi olarak tanımlar. Örneğin Türkçedeki "&an" "san", "fan" sözcükleri, bir karşıtlık ilişkisi içindedir. Bu sözcükleri birbirinden ayıran, sözcüklerin bütünü değil, yalnızca birinci sesler arasındaki farklılıktır. Sözcüklerin "gösterenler"ini ya da anlamlannı birbirinden ayıran da bu farklı sesler ya da ses birimleridir. Bütün dili böyle bir dizi karşıtlık halinde göstermek olanağı vardır. Prag okuluna göre, bu farklılıkları yaratan "k", "s", "t" sesleri, "kan" ve "tan" seslerini birbirinden ayırırken, belli bir ayırma işlevini yerine getirmiş olur. Dildeki birimleri, farklılık yaratıcı işlevlerine göre inceleyen Prag okulunun bir adı da Işlevselci okuldur. Trubetskoy, işlevselciliği(*) sesbilgisi alamna da uygulamış, anlam ayırma işlevini yerine getiren en küçük ses birimlerine sesbirim (fonem) adını vermiştir. Çağdaş sesbilim bu çalışma- lann ürünüdür.

Kopenhag okulu da Saussure'ün şu iki sözünden yola çıkar: "Dil, göstergelerden kurulu bir sistemdir" ve "dil, bir töz değil, bir biçimdir." Kopenhag okulu, Saussure' ün gösteren ve gösterilen terimlerini "anlatım" ve "içerik" olarak yeniden adlandırmıştır. Okulun önderi Louis Hjelmslev'e göre, bu düzlemlerin her ikisi de iki katmandan oluşur: Biçim ve töz. Töz, bir hammadde yığınıdır. İçerik düzlemindeki tözler, çeşitli kavramlar, düşünceler, anlamlardır. Anlatım düzlemindeki tözler, sesler oluşturur. Biçim ise bu hammaddeleri düzenleyen, bunları dil haline getiren kurallardır. içeriğin biçimi, çeşitli gösterilenler (kavramlar) arasındaki biçimsel ilişkilerdir. Anlatım biçimi ise bütün bu malzemeyi örgütleyerek dil sistemi haline getiren kurallardır ve dili dil yapan asıl etken de budur. Dili matematik, cebir gibi içeriksiz, soyut bir biçimler sistemi olarak ele alan Kopenhag okulunun geliştirdiği yaklaşım glosematik(*) olarak da anılır.

Yapısalcılığın bir kanadı da, büyük ölçüde Saussure'den bağımsız olarak ABD'de gelişti. Bununla birlikte ABD ve Avrupa'daki yapısalcı yaklaşımların ortak yönleri de vardır. Her ikisi de çeşitli dillerin yapısal benzersizliğini vurgulamış, her dilin kendi içinde tutarlı ve bütünsel bir sistem olarak incelenmesi gerektiğini savunmuştur.

Amerikan yapısalcılığı, 19. yüzyılda Kuzey Amerika'da yüzlerce Yerli dilinin keşfedildiği bir ortamda doğdu. Bu koşullarda Franz Boas gibi antropolog dilbilimciler, genel bir insan dili kuramı oluşturmak yerine, bu bilinmeyen dillerin çözümlenmesi için güvenilir bir yöntem geliştirmeyi yeğlediler.'Boas'm öğrencisi olan ve onun gibi antropoloji alanında da çalışan Edward Sapir de Humboldt'un etkisi altında, her toplumun kabul ettiği sözde gerçekler dünyasının, o toplumdaki insanların haberi olmadan, gene toplumun dil alışkanlıkları tarafından yaratıldığını savundu. Sapir, çalışmaları sırasında Yerlilerin bazı sesleri yazıya geçirmekte güçlük çektiklerini de gördü, her dilin kendi özel "ses örgüsü" nün, o dilin olanaklarını ve sınırlarım belirlediğini belirtti. Bu yaklaşımı çeşitli dillerden ayrıntılı örneklerle destekleyerek geliştiren, Sapir'in öğrencisi B. L. Whorf tur. Whorf a göre, her toplum kendi yaşadığı düzenin koşullarına göre gerekli sözcükleri türetmektedir. Her dilin içinde gizli bir dünya modeli vardır. Anadilini öğrenen çocuk bu dünyayı da benimsemekte, dilin dünyası çocuğun düşüncelerini biçimlendirmektedir.

ABD'li dilbilimcinin Yerli dilleri karşısındaki ölçülü tutumu, dilbilimde davranışçı okulun ya da betimleyici yaklaşımın gelişmesini de sağladı. Bu dillerin yazılı metinleri olmadığı ve bu yüzden tarihsel gelişimleri incelenemediği için, yapılacak tek şey o andaki durumlarını olabildiğince nesnel ve ayrıntılı olarak gözlemlemek ve olduğu gibi betimlemektir. Bu görüşün en katı temsilcisi, 1933'te yayımladığı Language (Dil) adlı kitapla çok uzun bir süre ABD dilbilimine yön veren L. Bloomfield'dir. Bloomfield de Saussure gibi dilbilimin bağımsız bir bilim dalı olması için çalıştı. Bunun için, dil olaylarının felsefe, psikoloji, toplumbilim gibi yardımcı dalların ışığında incelenmesinden vazgeçilmesi gerekmektedir. Bloomfield, dil araştırmalarında en büyük sorunun anlam öğesi olduğunu öne sürdü. Çeşitli sözcüklerin anlamı zamana, yere ve kişilere göre değiştiği için, bu kaygan taban yerine, ses ve biçim gibi daha kesin alanlar üzerinde çalışılması gerekmektedir. Böylece uzun bir süre ABD dilbiliminde anlambilim araştırmaları ihmal edilmiştir.

Amerikan yapısalcılığını Avrupa'daki yapısalcı yaklaşımlardan ayıran önemli bir fark da, onun dilde yalnızca yüzeydeki oluşumlara, dışsal davranışlara, seslere ve bunların kullanılış ve algılanışına önem vermesidir. Oysa Saussure'ün dil-söz ya da Hjelmslev'in şema (sistem)-kural-kullanım gibi ayrımları, kullanımın ardında daha genel, soyut dilsel katmanların varlığına işaret etmektedir.


Yüklə 2,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   134   135   136   137   138   139   140   141   ...   324




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin