Diaghilev, Sergey (Pavloviç) (d. 31 Mart 1872, Novgorod ili, Rus Çarlığı - ö. 19 Ağustos 1929, Venedik), baleyi resim, müzik ve tiyatro gibi öbür sanatlarla bütünleştirerek yeniden canlandıran Rus emprezaryo. 1909'da Paris'te kurduğu Rus Balesi adlı topluluğuyla Avrupa ve Amerika'yı dolaşmıştır.
Bir tümgeneral ile soylu bir kadının oğluydu. Doğum yaparken ölen annesi gibi iri, hülyalı gözlü, gene onun gibi hem özel, hem sanat yaşamında lükse düşkündü. Kendisinin de sık sık belirttiği gibi tam anlamıyla hazcı (hedonist) bir felsefesi vardı.
Philokalia (Ortodoks manastır yaşamına ilişkin metinler derlemesi), gerek Rusya'da hazırlanan dua derlemeleri üzerinde de etkili oldu. Diadokhos'un katı tutumu ve
Diadectes iskeleti
American Museum of Natural History, New York
Disiplin duygusu ile çevresindekilere egemen olma güdüsünü ise üvey annesi Helen Valerianovna Panayeva'dan aldı. Üvey annesinin müzik çevresi, genç yaşta ortaya çıkan sanatçı yönünün de gelişmesine yardımcı oldu. Daha okul çağmdayken piyano dersleri alarak Schumann'ın konçertosu-
115 Diaghilev, Sergey
nu dinleyiciler önünde çalabilecek düzeye erişti; besteciliğe yeteneği de çocuk yaşta ortaya çıktı.
1890'da Petersburg Üniversitesi'ndeki hukuk öğrenimi sırasında toplumsal bilimlere, müzik ve resme ilgi duyan bir grup gençle tanıştı. Bu çevre, yaşamı boyunca başında bulunacağı pek çok aydın topluluğunun ilkiydi. Diaghilev sonradan yapımlarına parlak katkılarda bulunan ressam Alexan- der Benois ve ressam Leon Bakst ile de bu dönemde arkadaşlık kurdu. Gene 1890 dolayında Petersburg'da Mariinski Tiyatro- su'nda (bugün Kirov Devlet Akademi Tiyatrosu Opera ve Balesi) seyrettiği Çay- kovski'nin Uyuyan Güzel balesi ise ilgisini çekmedi. Baleyle bu ilk karşılaşması düş kırıklığıyla sonuçlanmıştı, ama Uyuyan Güzel ileride Diaghilev'in en başarılı yapımlarından biri olacaktı.
1893'te Diaghilev ilk kez Rusya dışına çıktı; Almanya, Fransa ve İtalya'yı kapsa-
Diaghilev, y. 1916
New York Public Library, Dance Collection
yan bu gezisinde ünlü Fransız romancı Emile Zola, opera bestecisi Charles Gou- nod ve Giuseppe Verdi ile tanıştı. Gençliğinde bile büyük adamların dostluğundan hoşlanıyor, onları uyarıcı, heyecan verici buluyordu.
1896'da hukuk öğrenimini tamamladı; ama müzik alanında çalışmaya kararlıydı. Seslendirilen bir vokal yapıtı pek beğenilmedi. Besteci Nikolay Rimski-Korsakov, çok yerinde bir tavırla ona bestecilikten vazgeçmesini söyledi. Diaghilev Moskova' da ünlü bas Fyodor Şalyapin'in koruyucu- suyla tanıştı ve Şalyapin'in oynadığı operaların yapımlarında köklü sahne değişiklikleri önerdi. Kendi sanat yeteneklerinden emin değildi, ama Vergilius ve Horatius'un koruyucusu Romalı Gaius Maecenas gibi büyük bir sanat koruyucusu olmak istediğini artık çok iyi biliyordu. Benimsediği bu uğraşın gerektirdiği kişisel gelirden ise yoksundu; dolayısıyla opera, bale ve edebiyat alanında büyük yatırımlar gerektiren tasarı ve girişimleri zorluklarla karşılaşıyordu. Ayrıca eşcinselliği de mesleği açısından ciddi bir engeldi. Ama etkileyici ve güçlüklerden yılmayan bir kişiliği vardı ve Diaghilev bu niteliklerinden yararlanmasını bildi.
Diaguytalar 116
1899'da uluslararası girişimlerinden ilkini gerçekleştirerek, yayını 1904'e değin süren Mir Iskusstva (Sanat Dünyası) dergisini kurdu. Dergi Londra'da yayımlanan ve grafik sanatçısı Aubrey Beardsley ile yazar Oscar V/ilde'm düşüncelerini yansıtan The Yellow Book'un (Sarı Kitap) karşılığıydı. Diaghilev 1902'de, Ukraynalı portre ressamı Dmitro Levitski (1735-1822) üzerine bir monografi yayımladı. Üç yıl sonra da Pe- tersburg'daki Tauride Sarayı'nda tarihsel bir portre sergisi düzenledi.
1906'da Paris'e yerleşmek üzere Rusya' dan ayrılması, Diaghilev'in yaşamındaki dönüm noktasıdır. Paris'te bir Fransız-Rus sanat birliğine dönüşecek olan harekete ön- ayak oldu. Önce bir Rus sanatı sergisi, 19Q7'de de ulusalcı Rus bestecilerinin yapıtlarına ayrılan bir dizi tarihsel konser düzenledi. 1908'de Paris Operası'nda Modest Mussorgski'nin, başrolünü Şalyapin'in oynadığı Boris Godunov operasını Rusça sahneledi.
Artık sıra, farklı sanat dallarını birbiriyle kaynaştırma ülküsünü gerçekleştirmeye gelmişti. 1899'da İmparatorluk Tiyatrosu baş- yöneticisi Prens Sergey Volkonski'nin yardımcılığına atanmış, bu sırada Amerikalı dansçı Isadora Duncan'ın üslubundan etkilenen dansçı Michel Fokine ile tanışmıştı. Isadora Duncan'ın dansa getirdiği yeniliklerden, besteci Wagner'in düşüncelerinden ve şair Baudelaire'in kuramlarından etkilenen Diaghilev, 1909'da Paris'te Châtelet Tiyatrosu'nda Rus Balesi'nin ilk sezonunu açtı. Topluluğunda Anna Pavlova, Vaslav Nijinsky ve Michel Fokine gibi dansçılar bulunuyordu.
Diaghilev'in yeni bir anlayışla hazırladığı gösterilerde alışılmış koreografinin yeri olmadığı çok geçmeden ortaya çıktı. Büyük ölçüde Fokine ile Leonide Massine'in etkisi altında yepyeni bir geleneği yaratmakta olan koreograflar mim ya da dramatik olay örgüsünü açıklayan dansları hedefliyorlardı. Eski sanat biçimlerini yeniden ele almak üzere seçilen besteciler de ressam ve koreografların düş güçlerinden esinleniyorlardı, işte Diaghilev'in yaratıcılığı, bu sanatsal bütünlüğün içkin bir beğeni temelinde ger- çekleştirilmesindeydi. Genç besteci İgor Stravinsky'nin Ateşkuşu (1910), Petruşka (1911) ve Bahar Ayini (1913) adlı bale yapıtlarıyla Diaghilev'in sanatı doruğuna ulaştı. Stravinsky'nin geleneksel bir piyano konçertosu olarak tasarladığı Petruşka, Diaghilev'in ısrarlarıyla bir mim balesine dönüştü ve bir panayır tiyatrosundaki kuklaların düşsel oyunlarının can- landınldığı bu yapıt Diaghilev balelerinin belki de en büyüğü oldu. Olay Diaghilev'in birlikte çalıştığı sanatçılar üzerindeki büyük psikolojik etkisini göstermesi açısından da önemliydi. Stravinsky'nin 20. yüzyılın en çarpıcı orkestra müziklerinden birini ortaya koyduğu Bahar Ayini Paris'teki ilk sahnele- nişinde büyük tepki gördü. Müziğin alışılmadık disonarisları ve vahşi ritimlerinin kibar dinleyici kitlesi arasında yol açtığı gürültülü protestolar yüzünden dansçılar yanı başlarındaki orkestranın sesini duyamayacak duruma gelmiş, ama, sahne yanında sandalye üstüne çıkarak bağıra bağıra ritim veren ve mimleri aktaran koreograf Nijinsky'nin çabalarıyla danslarını sürdürmüşlerdi.
Diaghilev Rusya'dan ayrıldıktan sonra bir daha hiç dönmedi; sanat alanındaki devrimci çalışmalarını da Sovyetler Birliği'nde değil, Paris'in entelektüel çevrelerinde sürdürdü. Fransız şair Jean Cocteau da, birlikte çalıştığı sanatçılardan biriydi. Gösterilerini 1909'dan 1929'a değin aralıksız sürdüren bale topluluğuyla Diaghilev Avrupa ülkelerinde, ABD ve Güney Amerika'da turnelere çıktı. Son yıllarında programlarında Fransa, İtalya, İngiltere ve ABD'nin gelecek vaat eden bestecilerine ye ressamlarına yer verdi. Repertuvarına aİdığı besteciler arasında Richard Strauss, Debussy, Ravel ve Prokofiev de vardı.
Bütün başarısına karşın Diaghilev özel yaşamında yalnız, mutsuz ve doyumsuz bir insandı. Hiçbir zaman kusursuza ulaşamayan, ama hep araştıran biriydi. Uzun süreden beri şeker hastasıydı; Covent Garden' daki parlak 1929 sezonunun sonlarına doğru sağlığı çok bozulmuştu. Gene de tatilini geçirmek üzere Venedik'e gitti. Burada ateşinin yükselmesiyle şeker komasına girdi ve bir süre sonra öldü. San Michele Adası mezarlığına gömüldü.
Dostları ilə paylaş: |